ABD'den AKP'ye İran mesajıPhilip Gordon, Türkiye'nin 'İran karşıtı cephe'de yer almasını bekliyor.ABD Dışişleri Bakanlığının Avrupa ve Avrasya'dan Sorumlu Bakan Yardımcısı Philip Gordon, "Türkiye'nin laik devlet ve güçlü demokratik sistemin inşasında, zor kazanılmış başarılarını gelecekte de sürdürmesinde dikkatli olunması ve özellikle siyasi açıdan hassas davalarda, soruşturmalar ve mahkeme işlemlerinin açık ve Türk yasalarına tam olarak saygı çerçevesinde olması gerektiğini" söyledi.
Gordon, "(İran) konusunun barışçıl çözümüne yönelik ortak hedefimizi potansiyel olarak zayıflatacak veya daha karmaşık hale getirecek eylemlerden kaçınılmasının hayati derecede önemli olduğuna inanıyoruz" diyerek, Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi'nde, "İran'ın UAEK ve Güvenlik Konseyi yükümlülüklerine uyması yönünde çaba gösteren geniş gruba katılacağını umduklarını" belirtti.
Gordon, Sabancı Üniversitesi ile Brookings Enstitüsü'nün işbirliğiyle bu yıl 6'ncısı düzenlenen "Sabancı Konferans Serisi" kapsamında "ABD ve Türkiye: Obama Yönetiminden Bir Bakış" konulu konferans verdi.
"İran konusunda uluslararası toplum, tek ve koordineli bir mesaj verme çabası yürütürken, Türkiye'nin bazı zamanlarda farklı bir 'nota' seslendirdiğini" ileri süren Gordon, Türkiye'nin nükleer silah sahibi bir İran konusundaki genel kaygıları paylaştığını ve İran'ın nükleer programına ilişkin endişelere diplomatik çözüm bulunması yönündeki uluslararası çabalara destek verdiğini bildiklerini söyledi.
Gordon, şöyle konuştu:"Ancak, bu konunun barışçıl çözümüne yönelik ortak hedefimizi potansiyel olarak zayıflatacak veya daha karmaşık hale getirecek eylemlerden de kaçınılmasının hayati derecede önemli olduğuna inanıyoruz. Türkiye'nin geçen Kasım ayında Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nda (UAEK) çekimser kalma kararının, bu amaca katkı sunmadığına inanıyoruz ve Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi'ndeki, İran'ın UAEK ve Güvenlik Konseyi yükümlülüklerine uyması yönünde çaba gösteren geniş gruba katılacağını umuyoruz."
-"TÜRK TARİHİNDE ÖNEMLİ ADIM"-Türkiye içindeki gelişmelere de dikkat gösterdiklerini, ülkenin siyasi geleceğiyle ilgili kararların Türkiye'nin demokratik sistemi içinde Türkler tarafından alınması gerektiğini söyleyen Gordon, "Ancak, bir dost olarak Türkiye'deki açık demokrasi alanındaki başarılı gelişmeye önem veriyoruz" dedi.
Gordon, Türkiye'deki liderlerin reformlar konusunda cesur adımlar attıklarını belirterek, "Kürtler ile diğer azınlıkların haklarının korunmasını amaçlayan demokratikleşme projesi, Türk tarihinde önemli adım" ifadesini kullandı. Gordon, bu girişimi takdir ettiklerini ve Türkiye'yi bu süreçte ilerleme sağlamaya çağırdıklarını söyledi.
Gordon, "bu çabalarda başarı sağlamanın, Türk demokrasisinin güvence altına alınması, Türk toplumunda uzlaşının teşvik edilmesi ve Türkiye'nin AB'ye katılım davasının ilerletilmesi konularında katkı sağlayacağını" söyledi.
-BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ-Gordon, Türkiye'nin "laik bir devlet ve güçlü bir demokratik sistemin inşasında, zor kazanılmış başarılarını gelecekte de sürdürmesinde dikkatli olunması gerektiğini" kaydetti.
Medya özgürlüğünün, demokratik toplumun temellerinden biri olduğuna işaret eden ve basının işlevini zayıflatacak hiçbir adımın atılmamasının önemine değinen Gordon, hukukun üstünlüğünün de gerçek demokrasinin diğer bir temel öğesi olduğunu kaydetti.
Gordon, "bu nedenle özellikle siyasi açıdan hassas davalarda, soruşturmalar ve mahkeme işlemlerinin açık ve Türk yasalarına tam olarak saygı çerçevesinde olması gerektiğini" ifade etti.
Siyasi partilerin özgür biçimde faaliyet gösterebilmesinin önemli olduğunu belirten Gordon, demokrasilerde siyasi partilerin kapatılma korkusu yaşamaması gerektiğini söyledi. Gordon, "Türkiye'nin vatandaşları da bundan azını hak etmiyor" dedi.
Demokratik siyasetin gelişiminin modern Türkiye'nin en büyük başarılarından biri olduğuna işaret eden Gordon, "Bunlar gibi zorlu konuların örnek alınacak tarzda ele alınmasının, Tük halkına ve dünyaya, Türk demokrasisinin gücünü ve önemini göstereceğini" belirtti.
-"İLİŞKİLERİMİZ, ÇIKAR HESAPLARININ ÇOK ÖTESİNDE"-ABD ve Türkiye arasında iki ülkeye de yarar sağlayan dinamik ve çok yönlü ilişkiler bulunduğunu belirten Gordon, ABD Başkanı Barack Obama'nın ilk yurt dışı gezisini Türkiye'ye yaptığını hatırlattı.
Türkiye ile aktif ilişkilerin ABD'nin çıkarına olduğunu vurgulayan Gordon, çok az sayıda ülkenin bu kadar farklı önemli alanda kritik rol oynadığını dile getirdi.
Kafkaslardan Orta Doğu'ya, enerji konusundan güvenlik meselelerine, birçok konunun iki ülkenin ilgi alanına girdiğini hatırlatan Gordon, bu alanlarda iki ülkenin işbirliğinin ilerlemesinin güç sağlayabileceğini kaydetti.
Gordon, "Bizim ilişkimiz çıkar hesaplamasının çok daha ötesinde bir temele sahip, kökünde ortak değerler ve ortak vizyon yer alıyor. ABD ve Türkiye bir ortaklık tesis etme yönünde seçim yaptı. Bu ortaklık her iki tarafa da önemli sorumluluklar getiriyor. Geniş ve farklı çıkarlara sahip iki büyük ülke olarak her bir konuda aynı görüşte olmayacağız, ancak paylaştığımız daha geniş bakış açısını unutmamalıyız" diye konuştu.
-"TÜRKİYE ÇOK KİMLİKLİ"-Gordon, Türkiye'nin dinamik doğasının dünyanın dikkatini çektiğini, sivil-ordu ilişkileri ve dinin toplumdaki rolüne ilişkin tartışmaların yurt dışında çok ilgi topladığını ve ABD'de de yakından takip edildiğini anlattı.
Türkiye'nin dünyanın en büyük 20 ekonomisi arasına girdiğini hatırlatan Gordon, dış ilişkilerinde de Türkiye'nin, komşuları ve daha uzaktaki ülkelerle hiç olmadığı kadar etkileşim haline girdiğini, aktif dış politika yürüttüğünü söyledi.
Gordon, "Bugünlerde ne zaman nereye seyahat etsem, sıklıkla duyduğum cümlelerden biri, (Dışişleri Bakanı) 'Ahmet Davutoğlu daha yeni buradaydı' oluyor" dedi.
Türkiye'nin bu dinamizminin "Batıdan uzaklaşıyor mu?" sorularına yol açtığını, ama kendilerinin konuyu böyle görmediklerini ifade eden Gordon, Türkiye'nin 10 yıllardan beri Avrupa-Atlantik ittifakının parçası olduğunu ve bu zaman süresince de hem doğu hem batıdaki komşularıyla ilişkilerini sürdürdüğünü kaydetti.
Gordon, Türkiye'nin "çok kimlikli" olduğunu, ama kendileri için önemli olanın ortak çıkar ve değer ile ortaklığa bağlılık olduğunu belirterek, "Türkiye'nin Avrupa-Atlantik toplumuna kenetlendiğine ve kenetlenme arzusu duyduğuna inanıyoruz" dedi.
Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin soğuk savaş dönemine göre daha yoğun çaba ve dikkat gerektirdiğini, küresel sorunların arttığını dile getiren Gordon, ABD'nin karşı karşıya kaldığı her konuda Türkiye'nin destekleyici tutum sergilemesinden yarar gördüğünü, Türkiye'nin geleceği açısından önem taşıyan hemen her konuda da ABD'nin güvenilir dost ve ortak olarak önemli rol oynadığını söyledi.
-AB'NİN SORUMLULUĞU-Gordon, "Türkiye'nin, dünya sahnesinde bir Avrupa gücü olarak aktif rol oynarken, yakın komşularına erişimde de aynı aktif tutumunu sürdürdüğünü ve "Türkiye'nin 'sıfır problem' politikasını desteklediklerini" anlattı.
Ancak, "Türkiye'nin Orta Doğu'daki komşularıyla ilişkileri geliştirmesinin İsrail'le tarihi ilişkisini feda etme pahasına olmaması gerektiğini" ifade eden Gordon, Türkiye ve İsrail'in aralarındaki bağı güçlendirmeleri için çalışacaklarına inandıklarını kaydetti.
Afganistan'daki işbirliğini anlatan Gordon, Irak'ta da Türkiye'nin hem Bağdat ile hem de Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimle ilişkilerini geliştirmesinin Irak'ın istikrarına olumlu katkı sunduğunu kaydetti.
Gordon, Türkiye ile ABD'nin El Kaide ve terör örgütü PKK'yı da kapsayacak şekilde terörle mücadelede işbirliği yaptığını belirtti. ABD'nin Türkiye'nin AB'ye katılımını güçlü biçimde desteklemeye devam ettiğini ve AB'ye katılım için gerekli olan demokratik ve siyasi reformlarını sürdürmesi çağrısında bulunduklarını ifade eden Gordon, "Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılması gibi önemli adımları da içerecek şekilde, insan hakları ve dini özgürlüklerin geliştirilmesinin Türkiye'nin AB umutlarını ileri taşıyacağını" kaydetti. Gordon, bu reformların AB'ye katılım girişimi yanında Türkiye'yi daha demokratik ve modern bir ulus haline getireceğini söyledi.
Gordon, "AB'nin de üyelik kriterleri yerine getirildiğinde kapılarının açık olacağını net olarak ortaya koyarak, Türkiye'deki gelişime katkı sağlayabileceğini" anlattı.
-PROTOKOLLERİ ONAYLAMA ÇAĞRISI-Türkiye'nin Avrupa'ya enerji akışında önemli rol oynadığını hatırlatan Gordon, bu konudaki girişim ve projelerin, Türkiye'nin Avrupa'nın enerji ihtiyacının karşılanması ve enerji güvenliğinin sağlanmasının bir parçası haline gelmesine yol açacağını ifade etti.
Türkiye ile Ermenistan arasındaki normalleşme çabalarının bölgede "olumlu bir değişim umudunu içinde barındırdığını" belirten Gordon, her iki ülke tarafından atılan adımların vizyon ve cesaret taşıdığını söyledi.
Gordon, iki ülke tarafından imzalanan protokollerin onaylanmasının her iki ülkeye yarar sağlayacağını ve bölgede güvenlik ve ekonomik refaha katkıda bulunacak "tarihi bir gelişme" olacağını kaydetti. Her iki ülkeye protokolleri ön koşulsuz olarak bir an önce onaylamaları çağrısında bulunan Gordon, "Bu tarihi ilerlemeyi boşa harcamayalım" dedi.
-ERMENİ TASARISI-Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi'nden geçen Ermeni tasarısına da değinen Gordon, "1915 yılı olaylarını samimi ve gerçekçi biçimde ele almanın yolunun, Türk ve Ermeni halklarının ortak barış ve zenginlik geleceğini inşa etme çabaları çerçevesinde bu tarihi kendilerinin ele alması gerektiğini" söyledi.
Gordon, Kongre'nin tasarıya yönelik yeni adım atmasının iki ülke arasındaki normalizasyonda ilerleme sağlanmasına sekte vurabileceğini, bu nedenle tasarıya karşı çıktıklarını kaydetti.
Kıbrıs konusunda da Türkiye ve Yunanistan'ın yapıcı roller oynayabileceğini belirten ve adadaki iki toplumun liderine ortaya çıkan "fırsat penceresini" kaçırmamaları çağrısında bulunan Gordon, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Kıbrıs'ta kalıcı çözüme yönelik sözlerini memnuniyetle karşıladıklarını dile getirdi.
Gerçek Gündem, 17 Mart 2010