ABD'nin füze tezgahı

Genel & Güncel Konular

ABD'nin füze tezgahı

İletigönderen Oğuz Kağan » Sal Şub 09, 2010 1:10

Resim
ABD'nin füze tezgahı

Türkiye’ye füze kalkanı yerleştirmek isteyen ABD, İran’ın yeni hamlesini fırsata dönüştürmek için plan yapıyor.

ABD Savunma Bakanı Robert Gates’in Ankara’daki görüşmeleri sırasında Türkiye’ye “füze savunma sistemi”nin yerleştirilmesi konusunun ele alındığı ortaya çıkmıştı. İran’ın uranyum zenginleştirme için düğmeye basmasının ardından ABD medyasında ‘yorum’ yarışı başladı. New York Times adeta “Türkiye’yi ancak füze kalkanı korur” kampanyası yürütüyor.

ABD’den yeni tezgah

İran’ın bugün başlayacağı uranyum zenginleştirme çalışmasını kendi lehine kullanmak isteyen ABD, harekete geçti. Washington, basın aracılığıyla “Türkiye’yi ancak füze kalkanı korur” kampanyası başlattı.

İran’ın yüzde 20 zenginleştirilmiş nükleer yakıt üretimine bugün başlayacağı açıklandı. İran’ı hedef tahtasına oturtan ABD de bunu kullanarak Türkiye’yi füze üssü haline getirmek için harekete geçti. ABD Savunma Bakanı Robert Gates’in Ankara’daki görüşmeleri sırasında Türkiye’ye “füze savunma sistemi”nin yerleştirilmesi konusunu ele aldığı belirtiliyor. Bu konuyu gündemden düşürmeyen Amerikan basını da Gates’in doğru yaptığını, “Türkiye’yi ancak füze kalkanı koruyacağını” anlatan yazılar kaleme almaya başladı. New York Times gazetesince yayımlanan bir yorumda İran’ın nükleer bombayı elde etmesi halinde Türkiye’nin nükleerizasyonunu önlemeninin tek yolunu, ABD’li füzelerin sağlayacağı korumanın oluşturabileceği öne sürüldü. New York Times gazetesince, köşe yazarı Ross Douthat imzası ile yayımlanan “Sıfır Hayali” başlıklı bir yorumda, ABD Başkanı Barack Obama’nın, selefi George W. Bush ile kıyasla dış politika konularında daha soğukkanlı bir tutum takındığını belirterek Obama’nın, insan haklarından çok gerçekçiliğe, rejim değişikliğinden çok müzakerelere, demokrasinin teşvik edilmesinden çok ulusal çıkarlarına vurgu yaptığını yazdı.

Silahsızlanma yanlış!

Douthat, ABD’nin nükleer silahları azaltabileceğini ancak nükleer silahlar stoklarında indirime gidilerek veya yok edilerek başka ülkelerin nükleer silah arayışına yönelmesinin önleneceği argümanın “saflık” ve küresel güvenlik açısından sakıncalı olduğunu savunarak, silahsızlanmanın büyük yanlış olduğunu iddia etti.

Davutoğlu’na gönderme

Aslında ABD’nin nükleer silahlar stoklarının varlığının yerel silah yarışlarını caydırdığı öne sürülen yorumda şöyle devam edildi: “Kuzey Pasifik’teki nükleer şemsiyemizi kaldırın ve Güney Kore ile Japonya, acele nükleer yola girmek zorunda hissederler. Eğer İran, bombayı elde ederse, Suudi Arabistan, Mısır ve Türkiye’de nükleerizasyonun önlemeninin tek yolu, belki Amerikan füzelerince sağlanan koruma olur. Ve ’Sıfır Mümkün mü?’ kolokiyumunun ardından düzenlenen panelde Türk Dışişleri Bakanı, ülkesinin nükleer silahlara ihtiyacı olmadığını ilan etti ve çabucak ekledi çünkü ’NATO şemsiyesinin bir parçasıyız, dolayısıyla bu yeterlidir.”


YENİÇAĞ, 9 Şubat 2010
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: ABD'nin füze tezgahı

İletigönderen Oğuz Kağan » Cum Eki 15, 2010 14:12

Türkiye'yi ateşe atacaklar

ABD’nin Türkiye’ye yerleştirmek istediği füze savunma sistemi NATO toplantısında ele alındı.

NATO Dışişleri ve Savunma bakanları, 19-20 Kasım’da Portekiz’in başkenti Lizbon’da yapılacak zirvede liderlerin onayına sunulacak yeni stratejik konsepti tartışmak üzere toplandı. Ahmet Davutoğlu ve Vecdi Gönül’ün de katıldığı toplantıda, Amerika’nın Türkiye’ye yerleştirmek istediği füze savunma sistemi gündemin ilk maddesi oldu.

Türkiye’ye füze kapanı!

ABD’nin Türkiye’ye yerleştirmek istediği füze savunma sistemi NATO toplantısında ele alındı. Rusya ve İran’ı küstürmek istemeyen Ankara’ya büyük baskı var. Son kararın Lizbon zirvesine kadar verilmesi gerekiyor.

NATO dışişleri ve savunma bakanları, ittifakın Lizbon zirvesinde liderlerin onayına sunulacak yeni stratejik konsepti tartışmak üzere Brüksel’de toplandı. Toplantıda Türkiye’yi Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül temsil etti.

Gündemin birinci maddesi

ABD eski Dışişleri Bakanı Madeleine Albright’ın başkanlığında yapılan toplantıda yeni stratejik konsept taslak belgesi üzerinde uzlaşma arandı. NATO’nun görev ve sorumluluklarını yeniden belirleyecek belge kapsamında, Amerika’nın Türkiye’ye yerleştirmek istediği füze savunma sistemi gündemin birinci maddesi. Füze kalkanı için bir süredir Polonya, Çek Cumhuriyeti, Romanya ve Bulgaristan’la müzakereler yürüten ABD, İran ve Kuzey Kore’den gelebilecek muhtemel saldırılara karşı güvence sunacağını savunduğu projeyi, NATO şemsiyesi altında gerçekleştirmek istiyor. Bunun için Türkiye dahil 28 ittifak üyesi ülkenin onayı gerekiyor. Konu, 19-20 Kasım’da Portekiz’in başkeniti Lizbon’da yapılacak NATO zirvesinin en önemli gündem maddelerinden biri. Ankara’nın Lizbon zirvesine kadar kararını vermesi gerekiyor.

Dengeleri gözetme...

Ancak Ankara’nın İran ve Rusya konusunda çekincesi var. Cevabını da bu çekince geciktiriyor. Çünkü Ankara’nın duruşu isteksizliğinden değil, bölgedeki siyasi hesaplar ve dengeleri gözetme çabasından. Türkiye bu iki konuda NATO’nun yeni stratejik konsepti ile kabuk değiştireceği kasımdaki zirveye kadar duruşunu netleştirmek zorunda.

Rasmussen’den ikna çabaları

NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, toplantı öncesi yaptığı açıklamada, dünyada 30’dan fazla ülkenin balistik füze teknolojisi üzerinde çalıştığını ve bazılarının menzilinin Avrupa’ya ulaştığını söyledi. Rasmussen, ABD’nin füze kalkanı projesinin tüm NATO üyelerini kapsaması gerektiğini savundu. Rasmussen, füze kalkanı projesinin nükleer caydırıcılığın alternatifi değil tamamlayıcısı olarak görülmesi gerektiğini dile getirdi.


YENİÇAĞ, 14 Ekim 2010
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: ABD'nin füze tezgahı

İletigönderen İrfan Tuna » Cum Eki 15, 2010 15:00

Bu adamların ''Model Ortağımız'' değil, ülkemizi felakete sürüklemekte olan ''STRATEJİK DÜŞMANIMIZ'' olduğunu halkımıza anlatmasınlar diye, bakalım daha kaç aydınımızı, komutanımızı, vatanseverimizi; tertiplerle, yalanlarla, iftiralarla, kurgulanmış, montajlanmış sahte belgelerle, gülünç iddialarla Silivri Zindanı'na atacaklar...
Uyanacağız, uyandıracağız... Bilinçleneceğiz, bilinçlendireceğiz... Ne ülkemizin , ne de bölgemizin zenginliklerini küresel haramilere ve onların uşaklarına yağmalatmayacağız, soydurtmayacağız... ENİNDE SONUNDA ALİ KEMALLER DEĞİL, MUSTAFA KEMALLER KAZANACAK...
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23

Re: ABD'nin füze tezgahı

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzt Eki 18, 2010 21:07

ABD'den 'füze kalkanı' resti

ABD; İran ve Kuzey Kore’nin uzun menzilli füzelerine karşı Türkiye’ye füze kalkanı kurmak istiyor.

ABD; İran ve K.Kore’nin uzun menzilli füzelerine karşı Türkiye’ye füze kalkanı kurmak istediklerini resmen açıkladı. Pentagon, “Türkiye kararını vermeli” açıklamasını yaptı. ABD’nin uzun zamandır Türkiye’yi iknaya çalıştığı, İran ile yakın ilişkileri olan Ankara’nın ise kararsız olduğu anlaşıldı. Proje Rusya’yı da kızdıracak

İran’a yaptırımlar için Türkiye’nin BM’deki hayır oyu sonrasında Washington ile Ankara arasında gerilen ilişkiler ikinci bir krize gebe... Çıkış noktası ise ABD eski başkanı George Bush tarafından ortaya atılan füze kalkanı projesi olacak. Bush, bu projenin İran ve Kuzey Kore’nin uzun menzilli füzelerine karşı geliştirildiğini açıklamış, Çek Cumhuriyeti ve Polonya ile sisteme ev sahipliği yapmaları için anlaşmalar imzalanmıştı. Ancak Rusya’nın “Bu proje aslında beni hedef alıyor. O zaman ben de aynı karşılığı verir Avrupa’nın göbeğindeki askeri üssüme füze yerleştiririm” şeklindeki çok sert tepkisi nedeniyle Başkan Obama tarafından rafa kaldırılmıştı.

ABD Savunma Bakanlığı’nın Avrupa ve NATO politikasından sorumlu müsteşarı Jim Townsend, füze kalkanı planının bir NATO projesi olarak yeniden masaya geleceğini, bu projeye Türkiye’nin ev sahipliği yapması için Ankara ile yoğun temaslar yürütüldüğü açıkladı. Townsend, gelecek ay Lizbon’da yapılacak olan NATO zirvesinde bu konunun NATO ülkeleri arasında oylanacağını duyurdu ve son dönemde İran ile yakın ilişkiler içinde olan Türkiye’yi diplomatik olmayan bir dil kullanarak uyardı:

Türkiye 2 hususu düşünsün

Projeye ev sahipliği yapması için görüştüğümüz ilk ülkelerden biri, bildiğiniz gibi Polonya idi, kapasitenin bazı unsurlarına ev sahipliği yapıp yapamayacaklarını öğrenmek istiyorduk. Çeklerle, Romanya ile, Türkiye ile konuştuk. Türkiye, NATO içinde en başından beri çok güçlü ve çok aktif bir müttefik oldu ve dolayısıyla Türkiye ile çalışmak bizim için çok doğal birşey. Türkiye, coğrafi konumundan dolayı bu programda önemli bir rol oynuyor. Balistik füze tehditlerinin nereden gelebileceğine baktığımızda, bize göre Türkiye çok fazla ön cephede yer alıyor. Dolayısıyla coğrafi açıdan, Türkiye, sistemin bazı bölümlerine ev sahipliği yapmada iyi bir yer olabilir. Türkiye ile çok iyi, derin görüşmelerimiz oldu.

Şimdi Ankara bir karar verecek, hem Türkiye’nin rolü konusunda, hem de özellikle, İttifak içinde, füze savunma sistemini bir NATO kapasitesi olarak üstlenmeye dair siyasi kararla ilgili oylama olduğunda Türkiye’nin nerede duracağı noktasında. Türkiye’nin ve tüm müttefiklerin öne çıkarak, füze savunmasının NATO kapasitesi olarak kabul edilmesinde anlaşma içinde olacağından umutluyuz. Lizbon’daki NATO zirvesinde Türkiye en az iki hususun üzerinde düşünmeli. Birincisi, NATO’nun füze savunma sistemini kabul edip etmeyeceğine yönelik verecekleri oy. İkincisi de, Türkiye’nin bu projenin bazı bölümlerine ev sahipliği yapmak isteyip istemeyeceği...

Anakara kafa yoruyor

Türk yetkililerin konu üzerine derinden kafa yorduğunu düşündüğünü ifade eden Townsend, Türkiye’nin birçok açıdan çok özel bir konumda yer aldığına dikkati çekerek, Ankara’nın siyasi bağlamda bir karar alırken, coğrafi konumu, komşuları, komşularıyla olan derin tarihi ve ticari ilişkileri gibi hususları da hesaba katmak durumunda olduğuna işaret etti. Townsend, “Bence şu an gördüğümüz, Ankara’nın kararsızlığı ya da isteksizliği değil. Daha çok, Avrupa ve NATO’nun olduğu kadar kendilerinin de güvenliği için önem taşıdığını düşündükleri birşeyle, bunun, içinde yaşadıkları bölgede kendi siyasi hesaplamalarıyla ne kadar eşleştiğini görmeye, bir denge oturtmaya çalışıyorlar” diye konuştu.

25 bin kilometre hızla çarpıyor

* Sistemde kullanılacak füzelerin, normal füzelerden büyük farkı yok. Patlayıcı madde taşımayan bu füzeler hedefini yaklaşık 25 bin kilometre hızla çarparak yok ediyor. Uzmanlar sistemi “bir mermiyi başka bir mermiyle vurmak” diye özetliyor.

* Yerleştirilmesi planlanan 10 füze sisteminin menzili 3 bin kilometre olacak. Füzeler yer altında, bir futbol sahası büyüklüğündeki silolarda tutulacak.

Davutoğlu: 'NATO’da birlikte karar veririz'

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, füze savunma sistemleri konusunun Brüksel’deki NATO dışişleri ve savunma bakanları toplantısında da ele alınacağını belirterek, “İttifak sistemi içinde, ortak bir strateji etrafında neler yapılabileceğini birlikte değerlendiririz” dedi. Davutoğlu, bu konu hakkında NATO içinde müzakereler yürütüldüğünü, (bugün) NATO toplantısı için Brüksel’e gideceğini belirtti.


VATAN, 13 Ekim 2010





İşte füze kalkanı!

5 bin kilometre uzaktaki tenis topunu bile görecek.

İşte füze kalkanı!ABD’nin, füze kalkanı projesinin en önemli ayağı Türkiye’ye yerleştirmek istediği X-Band adı verilen radar sistemi

900 milyon dolarlık bu sistem 5 bin kilometre ötedeki bir tenis topunu tespit ederek füze bataryalarına tam koordinatını verebilme kapasitesine sahip...

Türkiye ile ABD arasında İran ve Kuzey Kore’nin uzun menzilli füzelerinden kaynaklanan tehdit nedeniyle NATO bünyesinde bir füze kalkanı kurulması için müzakereler yürürken pazarlığın kilit noktası dün Amerikan Washington Post gazetesinde yer aldı. Türkiye, Washington’a “Bu sadece Türkiye bünyesinde konuşlandırılacak bir proje olmamalı. NATO içinde geniş bir alana yayılmalı” itirazında bulunmuştu. Washington Post’un haberine göre ABD füze kalkanı projesinin en önemli ayağı olarak görülen ve atılan füzeyi tespit edip izleyerek onu vuracak bataryalara koordinat bildiren radar sistemi X-Band’i kurmak istiyor. 900 milyon dolarlık bu radar sistemi belirli bir bölgeye sabit olarak yerleştirildiği gibi gemi üzerine ya da denize platform olarak da kurulabiliyor. Gemi üzerine kurulduğunda mobilite imkanı bulması sayesinde çok daha geniş bir alan için radar faaliyeti yürütebiliyor.

İsrail ve Pasifik’te kurulu

ABD ile Türkiye arasındaki müzakerelerde Washington’un Türkiye’ye bir sabit radar sistemi kurmanın yanısıra Akdeniz ve Karadeniz’e konuşlandırılacak gemilere yerleştirilecek radar sistemleri için de onay istediği belirtildi. Hem karada hem de kuzey ve güneydeki denizlerde bu radar sisteminin kurulması olası bir İran füze tehdidinde 3 radardan edinilecek bilgilerle İran füzesinin yerinin, hızının ve rotasının çok hızlı bir şekilde tespit edilebilmesini sağlayabilecek. Amerikan Savunma Bakanlığı müsteşarı Townsend, “Ankara şimdi bir karar verecek” ifadesini kullandı. Washington Post’a göre Türkiye’nin buna karşı çıkması durumunda ikinci adres ise Bulgaristan olacak. X-Band dünyanın en gelişmiş radar sistemi olarak kabul ediliyor. Ortalama menzili 2 bin kilometre olmasına rağmen mobil haldeyken bu menzil 5 bin kilometreye kadar çıkabiliyor. Amerika’da yapılan testlerde uzmanlar 4 bin 700 kilometre uzaklıktaki bir beyzbol topunu havaya atıldıktan sonra takip edebildi. Amerikan Savunma Bakanlığı bu sistemlerden birini Kuzey Kore’nin füzelerine karşı Alaska’ya yerleştirdi, bir diğer ise Pasifik’te hareket halinde bulunuyor. Ayrıca İsrail’e de bu radar sisteminden yerleştirilmiş durumda.

50 BİN TONLUK KALKAN

Uzunluk: 116 metre
Yükseklik: 85 metre
Değeri: 900 milyon $
Ekip: 75-85 kişi
Menzil: 2000-5000 km.
Ağırlık: 50 bin ton


VATAN, 15 Ekim 2010





ABD: Baskı yapmıyoruz!

Füze sisteminde sinsi oyun

ABD Savunma Bakanı Gates, NATO kılıfı giydirilerek Avrupa’ya kurulması planlanan füze kalkanı için “Türklere baskı uygulamadığımızı söyleyebilirim” dedi. Milli Savunma Bakanı Gönül ise müzakerelerin sürdüğünü söylemekle yetindi.

AKP’de ‘füze’ mesaisi

ABD yönetiminin İran’a karşı Türkiye’ye yerleştirmeye çalıştığı “füze kalkanı projesi”ne NATO kılıfı giydirmek için hem Washington, hem de Ankara yoğun mesai harcıyor. Bakan Gönül, “Müzakereler sürüyor” dedi.

Haber: Macit SOYDAN

Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, ABD’nin NATO bünyesine aldırmak için yoğun çaba harcadığı “füze kalkanı projesi” nin karşılıklı olarak müzakare edildiğini belirtti. Füze kalkanı projesinin ilk olarak ABD’nin milli projesi olarak ortaya çıktığını kaydeden Gönül, “Füze kalkanı bütün NATO ülkelerinin de talebiyle NATO projesi haline geliyor. Şimdi karşılıklı olarak bu konuyu görüşüyoruz. Müzakere aşamasında elbette karşılıklı görüşler serdediliyor. Bunu çekince şeklinde değil, karşılıklı müzakerenin şartları olarak mütalaa etmek lazım. Çünkü müzakere henüz bir sonuca ulaşmadı” dedi.

Hiçbir ülkeyi hedef almayız

NATO’daki dışişleri ve savunma bakanları toplantısı sırasında da Washington’un talebi üzerine ABD ile Türkiye arasında mini bir zirve düzenlenmiş, toplantıya ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Savunma Bakanı Robert Gates, Türk Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül katılmıştı. TSK personelinin Genel Sağlık Sigortası kapsamına alınmasına ilişkin protokolün imza töreninin ardından soruları cevaplayan Bakan Gönül, füze kalkanı görüşmelerinde Türkiye’nin, İran ve Suriye’nin tehdit olmaktan çıkartılması konusunda bir isteği olup olmadığının sorulması üzerine, Türkiye’nin herhangi bir ülkeyi hedef alma konusunda görüşünün olamayacağını kaydetti.

Tasarruf yapılacak

Müzakerelerin 19-20 Kasım’da Lizbon’da yapılacak NATO zirvesinde neticeye ulaşacağını kaydeden Gönül şöyle devam etti: “Burada tabii bizim için önemli bir husus, bizim de alçak, orta ve yüksek füze savunma sistemlerimiz var. Bunların bir kısmı milli, bir kısmı ortak üretim olarak sunuluyor. Bizim önem verdiğimiz hususlardan birisi de NATO Füze Kalkanı’nın bizim sistemimizi nasıl etkileyeceği, bu sistemde bize maliyet bakımından nasıl fayda sağlayacağı. Çünkü bu da milyarların üzerinde bir projedir. Dolayısıyla NATO savunma kalkanının tam Türkiye’yi kapsaması halinde bu füze maliyetinde de önemli bir tasarruf sağlayabiliriz.”

Nereye kurulacağı belli değil

Muhtemel ev sahibi bir ülke olarak Türkiye’nin kendi güvenliği için NATO’dan bağımsız olarak bu sistemi kullanma hakkı olup olmayacağı sorusuna da Gönül, “Müzakere edilmekte olan bir konuda bana soru sormayın” cevabını verdi. Füzelerin nereye kurulacağı sorusu üzerine de Gönül, “Türkiye’ye kurulup kurulmayacağı belli değil” dedi.

Gates: Türkiye’ye baskı yapmıyoruz

ABD Savunma Bakanı Robert Gates, ABD’nin Avrupa’ya kurmayı planladığı füze savunma sistemi için Türkiye’ye baskı yapmadıklarını öne sürdü. Konuyu müzakere etmeyi sürdürdüklerini söyleyen Gates, NATO dışişleri ve savunma bakanları toplantısının ardından bir gazetecinin konuyla ilgili sorusu üzerine Türk meslektaşlarıyla füze savunması dahil birçok konuyu tartıştıklarını belirtti.

İzmir’deki üs

Gates, “Füze savunması sistemi için Türklere baskı uygulamadığımızı, mütefiklerimizden biriyle devam eden görüşmeler yaptığımızı söyleyebilirim” dedi. Diplomatik kaynaklar, Gates’in Türkiye’de en az bir NATO üssünün bulundurulması gerektiğini savunduğunu kaydederken, NATO savunma bakanlarının da İttifak’ın halen 12 olan karargah sayısının üçte bir oranında azaltılmasına yeşil ışık yaktığı ifade ediliyor. Gates’in de bu durumda harekete geçerek, İzmir’deki Müttefik Hava Unsur Komutanlığı Karargahı’nın kapatılmaması için kulis yaptığı bildiriliyor. Komuta yapısını gözden geçiren NATO’nun İzmir’deki hava üssünü kapatmasına Türkiye’nin de sıcak bakmadığı kulislerde dile getiriliyor. NATO’nun Almanya ve İtalya’da ikişer ve Türkiye ile birlikte İngiltere, Belçika, Hollanda, İspanya, Bosna Hersek, Makedonya ve Arnavutluk’ta birer karargahı bulunuyor.


YENİÇAĞ, 15 Ekim 2010





Bakan'dan füze kalkanı açıklaması: "Çekince değil, müzakere"

Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, füze kalkanı projesiyle ilgili konunun karşılıklı müzakere edildiğini belirterek, "Bunu çekince şeklinde değil, karşılıklı müzakerenin şartları olarak mütalaa etmek lazım" dedi.

Bakan Gönül, Sosyal Güvenlik Kurumu'nda, TSK personelinin Genel Sağlık Sigortası kapsamına alınmasına ilişkin protokol imza töreninin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

"F-35 savaş uçağı projesinde Türkiye'den ek maliyet için 4 milyar dolar istendiği" yönündeki haberlerin hatırlatılması üzerine Gönül, F-35'lerin belli bir üretim aşamasını geçirdiğini, her yeni projede olduğu gibi maliyetlerde artışlar olabileceğini söyledi. Gönül, "Ama henüz daha nihai maliyet ortaya çıkmadı. Bu karşılanamayacak bir keyfiyet değil, bunu elbette icra komitesinde konuşacağız" diye konuştu.

Bu miktarları gazetelerin ifade ettiğini belirten Gönül, henüz kendilerine intikal etmiş kesin hesap bulunmadığını kaydetti.

"Diğer ülkelere de ek maliyet yüklenip yüklenmediği" sorusu üzerine Bakan Gönül, projeyi 9 ülkenin birlikte yaptığına işaret ederek, gelişmelerin karar vericilerce müşterek olarak değerlendirildiğini dile getirdi.

Bir gazetecinin, "Füze kalkanı projesinde ABD'nin Türkiye'yi karar vermeye zorladığı yönünde haberlerin bulunduğunu" ifade etmesi üzerine Vecdi Gönül, "Hayır, öyle bir şey yok. Karşılıklı müzakere ediyoruz" dedi.

Füze kalkanının ilk olarak ABD'nin milli projesi olarak ortaya çıktığını anımsatan Gönül, projenin Çek Cumhuriyeti ve Polonya'da hayata geçirilmesinin planlandığını bildirdi.

Milli Savunma Bakanı Gönül, söyle devam etti:

"Bütün NATO ülkelerinin de talebiyle, bu NATO Projesi haline geliyor. Şimdi bu nasıl NATO projesi olur, bunu karşılıklı görüşüyoruz. Müzakere aşamasında elbette karşılıklı görüşler serdediliyor. Bunu çekince şeklinde değil, karşılıklı müzakerenin şartları olarak mütalaa etmek lazım. Çünkü müzakere henüz bir sonuca ulaşmadı ki orada rezervasyon olsun. Müzakere Lizbon Zirvesi'nde neticeye ulaşacak. Burada tabii bizim için önemli bir husus, bizim de alçak, orta ve yüksek füze savunma sistemlerimiz var. Bunların bir kısmı milli, bir kısmı ortak üretim olarak sunuluyor. Bizim önem verdiğimiz hususlardan birisi de NATO Füze Kalkanı'nın bizim sistemimizi nasıl etkileyeceği, mümkünse bu sistemde bize maliyet bakımından nasıl fayda sağlayacağı. Çünkü bu da milyarların üzerinde bir projedir. Dolayısıyla NATO savunma kalkanının tam Türkiye'yi kapsaması halinde bu füze maliyetinde de önemli bir tasarruf sağlayabiliriz."

"TÜRKİYE'YE KURULUP KURULMAYACAĞI BELLİ DEĞİL"

Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Füze Kalkanı Projesi'nin Türkiye'ye kurulup kurulmayacağının henüz belli olmadığını belirterek, NATO'nun hiçbir ülkeyi hedef alan bir teşkilat olmadığını söyledi.

Gönül, Sosyal Güvenlik Kurumu'nda, TSK personelinin Genel Sağlık Sigortası kapsamına alınmasına ilişkin protokol imza töreninin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Füze Kalkanı Projesi görüşmelerinde, Türkiye'nin, İran ve Suriye'nin tehdit olmaktan çıkartılması konusunda bir isteği olup olmadığının sorulması üzerine Gönül, bunların NATO savunma sistemiyle ilgili konular olduğunu ifade ederek, Türkiye'nin herhangi bir ülkeyi hedef alma konusunda görüşünün olamayacağını kaydetti. Bakan Gönül, NATO'nun savunma konusunda ne gerekiyorsa, o kararı, hep eraber alacağını belirtti.

Füzelerin nereye kurulacağı yönündeki soru üzerine Gönül, "Müzakereler devam ediyor, Türkiye'ye kurulup kurulmayacağı da belli değil" diye konuştu.

Bir gazetecinin Yüksek Askeri Şura'da ihraç edilen bin 700 askerin uyum yasası beklediklerini ifade ederek, bu konu ile ilgili Milli Savunma Bakanlığı'nın bir çalışma yapıp yapmadığını sorması üzerine Gönül, uyum yasalarının Başbakanlıkça hazırlandığını, kendilerinin de katkıda bulunduğunu belirtti.

Tek tip askerlik konusundaki soru üzerine de Gönül, bu konudaki çalışmaların devam ettiğini bildirdi. Gönül, konuyla ilgili Genelkurmay Başkanlığınca Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a verilecek brifingin tarihinin belli olup olmadığı sorusuna da Genelkurmay'ın Başbakan'a müsait olduğunda brifingi arz edeceği yanıtını verdi.


Haberiniz.com, 15 Ekim 2010
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: ABD'nin füze tezgahı

İletigönderen cetrefil85 » Pzt Eki 18, 2010 21:38

Haberin başlığı her şeyi anlatıyor aslında: Adamlar tezgahı açmışlar, biz boyuna tezgahın altına sokup sokup çıkarıyolar. Anlamadığım! neden sürekli o tezgaha yanaşıyoruz.
Kemalist budur, ateşte pişen çelik gibi dağlanır yüreği acıyla, çıplak elleri ile tutar kor gibi, ateş gibi, kardeşinin sonsuza uzanan bedenini. Kemalist yanar, meşale olur, nice karanlık böyle aydınlanır.
Kullanıcı küçük betizi
cetrefil85
Üye
Üye
 
İletiler: 12
Kayıt: Pzt Eki 27, 2008 1:14

Re: ABD'nin füze tezgahı

İletigönderen Oğuz Kağan » Sal Eki 19, 2010 21:37

"Türkiye, Füze Kalkanı Projesi'yle ABD Çıkarları Adına Ateşe Sürülüyor"

İşçi Partisi Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin ABD’nin Türkiye’ye yerleştirmek istediği Füze Kalkan Projesi’ne karşı Meclis’teki tüm partileri göreve çağırdı. Amerika’nın kendi çıkarları için Türkiye’yi ateşe sürdüğünü belirten Gültekin, “NATO’dan çıkmak Türkiye için artık bir varlık sorunu haline gelmiştir.” dedi. Gültekin Türk milletine de “sesini yükselt” çağrısı yaptı.

İşçi Partisi Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin, ABD’nin Türkiye’ye yerleştirmek istediği Füze Kalkanı projesi ile ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Türkiye’nin Rusya, İran, Irak, Suriye ve Bulgaristan ile en ufak bir sorunu olmadığını belirten Gültekin, “O halde neden komşularımızın güvenliği için tehdit oluşturabilecek bu sistemler, Türkiye’ye yerleştirilmek istenmektedir?” diye sordu.

Amerika’nın bölgemizde 10 yıldır bir saldırı savaşı yürüttüğünü belirten Gültekin şunları kaydetti:

“Amerika kendi çıkarı için Türkiye’yi ateşe sürmektedir. Hiçbir sorunumuzun bulunmadığı, tam tersine gelişen ilişkilere ve geniş işbirliğine sahip olduğumuz komşularımız ile Türkiye karşı karşıya getirilmektedir.”

AKP Hükümeti’nin, bu projeyi Türk milletine kabul ettirmenin yollarını aradığını belirten İşçi Partisi Genel Başkanvekili, AKP yetkililerinin, “projenin NATO savunma sistemi dahilinde olması halinde kabul edilebileceği” şartını da eleştirdi.

Gültekin şunları belirtti:

“Ege ve Kıbrıs’tan Türkiye’ye yönelik tehditler NATO koruması altındadır."

Ülke bütünlüğüne yönelik ayrılıkçı terör Batı dünyasının himayesinde sürdürülmektedir. Abdullah Öcalan, NATO’dan, Kürt sorununa müdahil olmasını istemektedir.

Füze kalkanı ile ilgili gelişmeler de göstermiştir ki, NATO’dan çıkmak Türkiye için artık bir varlık sorunu haline gelmiştir.”

Gültekin, Meclis’teki bütün partileri Amerikan projesine karşı mücadele etmeye çağırdı, Türk milletine de şöyle seslendi: “Bütün yurtseverleri Türkiye’nin dört bir yanında bu meşum plana karşı sesini yükseltmeye; Vatanımızı ve geleceğimizi savunmaya çağırıyoruz.”


Ulusal Kanal, 15 Ekim 2010





Füze kalkanı ile Montrö'yü delecekler

Dünya denizlerini yat limanına çeviren ABD’nin, “Kara delik” adını verdiği Karadeniz’e, Montrö Antlaşması yüzünden giremediğini hatırlatarak başlayalım füze kalkanı hikâyesine. Ama önce dost ve müttefik (!) ABD’nin Irak’ı işgal etmeden önce Türkiye’den talep ettiği üsleri hatırlayalım. Malumunuz Coni’ler Irak’a Türkiye üzerinden girmeyi planlayıp lojistik destek için Adana’dan Şırnak’a kadar depolar bile kiralamıştı. İskenderun Körfezi açıklarına gemiler gelmiş, İncirlik yetmezmiş gibi Malatya ve Muş havaalanlarını talep etmişlerdi. Bu sırada eline işaret çubuğu alıp önüne geçtikleri haritadan ABD ordularının Irak’a giriş harekatı hakkında ahkam kesen derin stratejistler, “Her şeyi anladık da ABD’nin Trabzon ve Sinop’tan liman istemesine akıl sır erdiremedik?” sorusunu yöneltmeyi unuttular. Yeniçağ okurları çok iyi hatırlarlar, emperyalist oyunları herkesten önce algılayan Arslan Bulut, Türk basınında ilk defa “Ne işleri var!” çıkışını yaparak Türk milletinin uyanmasına vesile olmuştu. Çeşitli bahanelerle Karadeniz’e çıkıp dünya denizlerinin tek baronu olamayan ABD, Irak Harekâtı’nı Türkiye üzerinden yapamayışından kaybettiği 100 milyar doların hesabını değil, Montrö’yü delip Karadeniz’de üs oluşturamayışının intikamının da peşine düştü. Eski Doğu Blok’u ülkelerini AB üyeliğine dahil edip sonra da NATO şemsiyesi altına alsa da Romanya, Bulgaristan gibi Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerde deniz üssü kuramadı. Çek Cumhuriyeti ve Polonya’da füze kalkanı oluşturma çabaları Rusya’nın karşı çıkmasıyla engellenince, NATO’da Genel Sekreter Yardımcılığı koltuğunu verdiği Türkiye’nin kapısını yeniden çalmak zorunda kaldı. Bu defa ABD adına değil, iplerin tamamen elinde bulunduğu NATO adına füze planı ile geldi karşımıza. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun önüne konan “NATO Füze Planı”nda, “Türkiye füze kalkanına ayak olacak, sistem Karadeniz ve Doğu’ya yerleştirilecek.”

Recep Bey’in önce “Asla olmaz” deyip sonra da kabul ettiği, Peygamberimize hakaret eden NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, 28 üye ülkeden 900 milyon insanın muhtemel saldırılardan korunması gerektiğini duyurmuş. Önce Karadeniz’de denizin altına SM-3 füze önleyici füzeler, daha sonra da doğu illerimize Patriot PAC 3 sistemi konuşlandırılacakmış. Rasmussen’e göre, “Dünyada 30’dan fazla ülke balistik füze teknolojisi üzerinde çalışıyor” Eeee. “Bizim kapıyı çalmadan sizin pencereden girsinler. Öyle mi?”

19-20 Kasım’da Lizbon’da yapılacak NATO zirvesinde karara bağlanacak olan füze kalkanı projesinin görüşme fotoğrafında ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ve Savunma Bakanı Robert Gates, Rasmussen’i aralarına alıp sürekli tebessüm halindeki Davutoğlu’na hararetle, “NATO üyeliğinin gereğini yap” telkininde bulunuyorlar. Üstelik 279 milyon dolarlık projenin masrafını üye ülkelere yıkmayı planlıyorlar. Komşularla sıfır problemin mucidi ve “Stratejik derinlik” uzmanı Ahmet Davutoğlu ise ne hikmetse, “Bu 30 ülke hangileridir?” sorusunu yöneltmediği gibi, “Bizim komşularımızla problemimiz sıfır. Alın füzelerinizi başka yere takın” çıkışında bulunmuyor. Dahası NATO üyesi olduğu halde 25 yıldır terör saldırılarına maruz kalan Türkiye için, “Bir müttefike saldırı bütün müttefiklere saldırıdır” prensibinin yer aldığı madde çerçevesinde “Caydırıcılık” kapsamına almayan NATO’ya üyeliğin bugünkü şartlarda anlamı olmadığı gibi memlekete yük olmaktadır.

Dilerseniz yine Montrö’ye dönelim... Rusya ile Gürcistan arasında patlak veren kriz esnasında insani yardım adına Boğazlardan Karadeniz’e geçmek isteyen ABD donanmasına Montrö’nün koşullarını hatırlatan Türkiye’de birden bire bir dava patlayıverdi. Önce emekli, sonra da teğmeninden orgenerallerine kadar subaylar tutuklandı. Ve özellikle Deniz Kuvvetleri personeli hedef seçildi... Hayali darbe senaryoları ile zaten sayıları az olan Deniz Kuvvetleri’nde neredeyse sorgulanmayan personel, mahkemeye çıkmayan subay, tutuklanmayan amiral kalmadı.

Montrö’yü çiğnetmeyip ABD’yi, kara delik diye nitelendirilen Karadeniz’e sokmayan, üs taleplerini reddeden askerin başına niçin çorap örülmeye çalışıldığının en önemli sebeplerinden biri de budur. Daha önce bu sütunlardan, “İntikamın en lezzetlisi soğuk servistir” sözleriyle yazmıştım. Türk ordusundan intikam alırken yerli işbirlikçileri Montrö’nün maddelerini bilmiyor mu?


Yavuz Selim DEMİRAĞ, 16 Ekim 2010, YENİÇAĞ





Türkiye’nin füze kalkanı ile sınavı

Yoğun iç gündeme rağmen Türkiye’nin başını çok ağrıtacağa benzeyen füze kalkanı konusuna nihayet ayıracak zamanı bulduk. Bu proje Ankara ile ABD arasında ideolojik bir hal almaya başlayan görüş farklılıklarını tekrar ortaya çıkarma potansiyeline de sahip.

Konunun 19-20 Kasım’da Lizbon’da yapılacak olan ve ittifakın önümüzdeki 10 yıllık “savunma konsepti”nin kararlaştırılacağı NATO zirvesinin de ana gündem maddelerinden biri olacağı artık belli oldu. Türkiye’nin o zamana kadar, Batılı müttefiklerinde var olan “eksen kayması” endişelerini daha da körüklememek için çaba sarf etmesi gerekeceği aşikâr.

İşin özündeki sorunu anlamak aslında zor değil. Bu nedenle meseleyi teknik ayrıntılara boğmaya gerek yok. Ankara, füze kalkanının İran’a karşı olmasını istemiyor. NATO belgelerinde İran’dan söz edilmesine de karşı. “NATO’nun kendisine yeni düşmanlar yaratmaması gerektiğini” savunuyor.

Ankara’ya göre füze kalkanının misyonu, “kolektif savunma anlayışı” çerçevesinde ve ülke ismi verilmeden genel olarak tanımlanması gerekiyor. ABD adına yapılan açıklamalar ise, isim verilse de verilmese de bu projenin ilk etapta, nükleer silah peşinde olduğu varsayılan İran’ı hedeflediğini açıkça gösteriyor.

İran NATO üyelerinin önemli bir bölümü tarafından da, “yakın geleceğin ana tehdit unsurlarından biri” olarak görülüyor. Türkiye ile müttefikleri arasındaki “ideolojik görüş farkı” ise burada devreye giriyor. Zira AKP iktidarı İran’ı bir “tehdit unsuru” olarak görmüyor.

İşin içinde tabii “Rusya boyutu” da var.
Türkiye aslında NATO belgelerinde İran gibi Rusya’dan da söz edilmesini istemiyor. Fakat Rusya ile İran’ın durumları biraz farklı. Moskova da aslında, “füze kalkanı bana karşı” diyerek ABD’nin gerçekleşmesi için çaba sarf ettiği bu projeye karşı çıkıyor.

Fakat uzmanlar Rusya ile sorunun daha çok siyasi olduğunu belirliyorlar. Nitekim, İran için böyle bir şey asla söz konusu olamayacakken, NATO Rusya’yı da füze kalkanı projesine davet etmiş bulunuyor. Lizbon’a da davet edilen Rusya’nın bu konuda henüz renk vermemiş olması ise dikkat çekiyor.

Moskova’nın, Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Bulgaristan gibi füze kalkanı konusunda hevesli olan eski uyduları üzerindeki siyasi etkisini iyice kaybetmekten hoşnutsuz olduğu kaydediliyor. Bu ülkelerin de zaten füze kalkanı projesini ilk etapta Rusya’ya karşı güvence olarak gördükleri sır değil. Ana kaygıları İran olmasa bile bu yüzden Washington’ın dümen suyundan gidiyorlar.

Öte yandan, belgelerde ismi yer almayacak olsa bile Tahran bu projenin aslında kendisini hedeflediğini biliyor. Güvenlik Konseyi’nde kendisine dönük yaptırımlara karşı oy kullanan Türkiye’yi artık kendi siyasi ekseninde saydığı için, Ankara’nın bu konuda alacağı kararı yakından izliyor.

Bu durumda Türkiye’nin iki tarafı aynı anda memnun etmesi zor görünüyor. Bu nedenle Ankara umutlarını NATO zirvesinde füze kalkanı konusunda bir konsensüsün sağlanamamasına bağlamış bulunuyor. İşin ilginç yanı ise bu çıkışı kendisine sağlayabilecek ülkelerden birisinin Fransa olması.

Paris projenin gerçekleşmesi halinde “kumandanın” kimin elinde olacağı ve sistemin kullanılmasının hangi kıstaslara bağlı olacağı hakkında daha fazla bilgi istiyor. Ancak Fransa’nın sorunu esas itibariyle bir “hükümran haklardan vazgeçme” sorunu olarak ortaya çıkıyor.

Özetle Fransa’nın asıl derdi İran’ın hedef alınması değil. Bu nedenle uzun bir ayrılıktan sonrasında NATO’nun askeri kanadına tekrar dönmüş olan Fransa ile sonunda bir uzlaşmaya varılabileceği sanılıyor.

Ankara açısından bir diğer sorun ise TSK’nın tehdit algılaması gereğince Türkiye’nin bir füze savunma sistemine zaten ihtiyacı olmasıdır. Nitekim bu ihtiyaç her iki Körfez savaşında ortaya çıktı. Genelkurmay’ın bu yüzden “Patriot” tipi füzesavar sistemleri istediği ise biliniyor.

Bu tablodan da görülebileceği gibi, ABD’nin bir ayağını Türkiye’de kurmak istediği füze kalkanı konusu Ankara için Batılı müttefikleri nezdinde yeni bir sınav olacağa benziyor.


Semih İDİZ, 16 Ekim 2010, Milliyet
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: ABD'nin füze tezgahı

İletigönderen Oğuz Kağan » Çrş Eki 20, 2010 14:21

ABD’den ‘İran tehdit’ resti

ABD, Türkiye’nin füze kalkanına ev sahipliği yapmak için öne sürdüğü önemli şartını reddetti.

Dışişleri sözcüsü Crowley “Amaç İran tehdidine karşı koymak. Avrupalı müttefiklerimizin bunun farkında olduğunu sanıyorum” dedi.

Türkiye’ye NATO şemsiyesi altında füze kalkanı yerleştirilmesine yönelik pazarlıklarda Ankara’nın öne sürdüğü iki şarttan biri Washington tarafından kabul edilmedi. Ankara’nın kalkanın yerleştirilmesi için ‘NATO belgelerinde tehdit olarak İran’ın adı geçmesin’ şartına ABD karşı çıktı. Önceki gün düzenlediği basın toplantısında VATAN’ın sorularına yanıt veren ABD Dışişleri Sözcüsü Philip Crowley şöyle konuştu: “Avrupa’ya füze savunma sistemi kurulması planlarıyla ilgili olarak Türkiye ile görüşmelerimiz oldu. Önerdiğimiz yöntemin Avrupa savunmasıyla ilgili temelinde açık bir şekilde İran’dan yükselen füze tehditlerine karşı koyulması amacı yatıyor. Bu tehdit, füze kalkanı çalışmalarının geliştirilmesine neden olmuştur. Avrupalı müttefiklerimizin de İran füzelerinin yönelttiği açık tehdidin farkında olduğunu düşünüyorum.”

Soruyu yanıtsız bıraktı

ABD’li sözcü ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, ABD Savunma Bakanı Robert Gates, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Savunma Bakanı Vecdi Gönül arasındaki görüşmede konuşulanlara dair sorulara ise yanıt vermedi. Türkiye kalkanın yerleştirilmesi karşılığında “İran’ın tehdit olarak anılmaması” ve “topraklarının tümünü kapsaması” şartlarını koşmuştu.

‘Hedefinde Türkiye vardı’

Lübnan ziyaretinde büyük ilgi gören İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad’ın bu ziyaretle, Türkiye’ye bir mesaj verdiği yorumu yapıldı. İsrail’in eski istihbarat şefi Aaron Zvi, “İran lideri, Türkiye’ye de ‘Bu bölge, Lübnan, bana bağlıdır. Buradan ben sorumluyum’ mesajı veriyor. Bu ziyaret İsrail’e karşı yapılan bir adım değildir. İHH’ye maddi destek sağlayan Suudi Arabistan’a açık bir mesajdır” dedi.


VATAN, 16 Ekim 2010





Füze kalkanı türbandan daha hakiki bir sorun

Amerikan Yönetimi'nin Kasım ayındaki NATO Zirvesi'nde Avrupa'ya füze kalkanı projesini kabul ettirme süreci hız kazanırken, Türkiye, tavır belirleyemiyor.

İç politika kaygıları öne geçiyor. Savunma Bakanı Vecdi Gönül'ün açıklamalarına bakılırsa, proje, Türkiye'nin kendi füze savunma sistemi ile örtüşebilir ve bu da savunma harcamalarındaki mali yükü hafifletebilir.

Başbakan Erdoğan'a göre ise henüz ortada bir şey yok.

Evet, pazarlıklar henüz bitmedi; ama genel çerçeve üzerinde mutabakat sağlanmak üzere.

Kasım ayında Lizbon'daki zirvede bu çerçevenin kabul edilerek bir NATO projesi haline gelmesine kesin gözüyle bakılıyor.

Brüksel'deki toplantıda en büyük tartışmalardan biri Fransa ile Almanya arasında çıktı. Almanya, füze kalkanının aşamalı olarak Avrupa'ya yerleştirilmesini ve üye ülkelerin NATO şemsiyesi altındaki kapasiteleri ile örtüştürülmesini, nükleer silahların indirimi hedefine tâbi kılmak istiyor. (Bu görüş Rusya'nın da işine geliyor.)
Fransa ise kendi nükleer silahlarını korumak istediği için buna kesinlikle karşı çıktı.

Ama önceki gün kimliğini açıklamayan bir Fransız diplomat, ajanslara bir açıklama yaparak projeye katılmak istediklerini, ekonomik olarak de destekleyeceklerini açıkladı.

Tabii bu taktikler Kasım'daki zirve sonuç belgesindeki paragraflarla ilgili. Almanya'nın istediği paragrafa karşılık, Fransa'nın da bir talebinin yerine getirileceği sinyali verilmiş olabilir.

* * *
TÜRKİYE ise iç kamuoyuna projeyi nasıl “satacağını” henüz belirleyebilmiş değil.

Bu öneriye asker “sıcak” bakıyor; en azından tartışmak, pazarlığını yapmak istiyor. Radarın yeri, personelin hangi yasalara tâbi olacağı gibi ayrıntıların bile masada olduğu anlaşılıyor.

Ama Hükümet için mesele daha zor. Seçim ortamına bodoslama dalmış olan AKP'nin, İran'ı hedef alan ve büyük sponsoru ABD olan bir savunma projesine imza atması, kendi kendisini sıkıştırır.

Eskiden, böyle dikenli konular “askere” havale edilir siyasiler halka hesap vermekten kurtulurlardı. Ama artık öyle değil.

Türkiye bu projenin taşıyıcılarından biri olacaksa, halka bunun nedeninin ve bedelinin anlatılması, siyasi sorumluluğunun yüklenilmesi gerekir..

Projenin İran'a karşı olmadığını savunmak, mesele bu kadar ortaya dökülmüşken kolay değil.
Çünkü son NATO belgelerinde, hedef ülkenin adı belirtilmiş olmasa bile, bu projenin Amerikan ve Avrupa kamuoyuna kabul ettirilebilmesi için (Çünkü proje için savunma harcamalarına büyük paralar gidecek), hedef ülkenin İran olduğunu herkes biliyor.

* * *
Zaten 17 Eylül 2009 tarihli Beyaz Saray damgalı “fact sheet”te, “Başkan Obama, Savunma Bakanı Gates ve Genelkurmay Başkanı'nın Avrupa'da füze savunmasına ilişkin aşamalı, uyarlanabilir yaklaşım önerisini kabul etti. Bu yaklaşım, İran'dan gelecek füze tehdidi algılaması temeline dayalıdır” deniyor.

Aynı belgede, Kara ve denizde konuşlu füzelerin yanı sıra, Avrupa'nın çeşitli bölgelerine yerleştirilecek radarlara dayalı bu projenin takvimi de açıklanıyor. 2011'de başlayıp 2020'de tamamlanacak sürecin sonunda, ABD'ye ulaşabilecek uzun menzilli kıtalararası füzeleri engelleyecek güçte sistemleri de içerecek. Ama henüz o füzelerin çoğu deneme aşamasına bile gelmiş değil.

Reagan'ın “Yıldız Savaşları” hayaliyle başlayıp, 2000'li yıllarda Bush Yönetimi tarafından daha gerçekçi bir temele oturtulan “Füze Kalkanı”, Obama'nın işbaşına gelişinden sonra uygulanabilir bir projeye dönüştürülmeye çalışılıyor. Uzayın paylaşımı ve silahlandırılmasının altyapısı hazırlanıyor.

Yoksa 21'inci yüzyılın tehditlerine karşı koymak için askeri önlemlerin yetmediğini artık herkes biliyor. İşte Irak, işte Afganistan.. Çok boyutlu, ekonomik, sosyal ve siyasi önlemlere ağırlık verilmeksizin, füzelerle ne güvenlik ne de barış sağlanabilir.


Ferai TINÇ, 17 Ekim 2010, Milliyet





Rusya 'Füze Kalkanı'na Katılmayı Değerlendiriyor

Rusya Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev, gelecek ay Lizbon'da düzenlenecek NATO zirvesine katılması için yapılan daveti kabul ettiğini belirtti ve ülkesinin, füze kalkanı projesine iştirak etme önerisini değerlendirdiğini açıkladı.

Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Almanya Başbakanı Angele Merkel ve Rusya Devlet Başkanı Medvedev, Fransa'nın kuzeydoğusundaki Deauville sahil kentinde bugün biraraya geldi.

Medveded, ABD'nin girişiminde başlatılan Avrupa için füzekalkanı projesine ülkesinin katılmasıyla ilgili bir soruya, ''Biz bunu değerlendiriyoruz'' diyerek yanıt verdi.

Rus lider bununla birlikte, önerinin kendilerini ''endişelendirdiğini'' belirterek, NATO üyelerinin de bu önerinin temel hedeflerini gözden geçirmelerini istedi.

Medveded, Lizbon'da yapılacak zirveye katılması için yapılan daveti de kabul ettiğini açıkladı.

ABD, füze kalkanının, Avrupa'yı İran ve Kuzey Kore'den gelecek olası bir saldırı karşısında koruması için inşa edilmesi gerektiğini savunuyor.

Fransa'nın Deauville kentinde düzenlenen zirvede, liderler, AB ve Rusya arasındaki işbirliği ile güvenlik ve enerji konularını masaya yatırırken, NATO ile Rusya arasındaki ilişkileri ele aldı.

Fransa, zirveye davet edilmedikleri için rahatsızlıklarını dile getiren bazı AB ülkelerine, iki günlük zirvede AB ve Rusya arasındaki ilişkiler konusunda kararlar alınmayacağı teminatında bulunurken, zirve sonuçlarını birlik üyeleriyle daha sonra paylaşacağını bildirmişti.


TURKİSHNY.com, 19 Ekim 2010
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: ABD'nin füze tezgahı

İletigönderen Başkomutan » Cum Eki 22, 2010 17:11

ABD'nin (NATO) füze tezgahı
ABD Ermeni kartını oynamaya hazırlanıyor


ABD'nin, "Türkiye füze savunma sistemine itiraz ederse, 'Ermeni soykrımı' kartını oynayabileceği konuşuluyor.

WASHINGTON - ABD'nin Türkiye'nin füze savunma sistemine itiraz etmesi durumunda "Ermeni soykırımı" kozunu oynamaya hazırlandığı bildirildi.

Hürriyet Daily News gazetesinde Barçın Yinanç imzası ile çıkan habere göre ABD'li yetkililer, "Türkiye ile yürütülen görüşmelerde, Ankara'nın İran konusuna yaklaşımı, İsrail ile ilişkilerindeki sorunlar ve NATO füze savunma sistemindeki tutumunun Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceğini belirleyeceğini" bildirdi.

Haberde, ABD'nin Türk tarafına ayrıca bu konuların Türkiye'nin ileride kendisini nasıl konumlandırmak istediği açısından bir test niteliğinde olduğunu ilettiği ifade edildi.

Gazete, Washington'ın bu üç meselede ilerleme kaydedilmemesi durumunda yıl sonuna kadar "Ermeni soykırımını" tanıyan bir kararın Kongre'den geçmesinin sürpriz olmayacağı mesajını diplomatik yollardan Ankara'ya bildirdiğini de yazdı.

NATO, Türkiye'den Avrupa’ya yerleştirmeyi planladığı antibalistik füze kalkanına evsahipliği yapmasını istiyor.

19-20 Kasım’da Lizbon’da yapılacak NATO zirvesinde karara bağlanacak “füze kalkanı” projesi dahilinde önce denize SM-3 füze önleyici füzeler, daha sonra Patriot PAC 3 sistemi konuşlandırılması öngörülüyor.

Zirvede anlaşma sağlanması halinde, füzeler Karadeniz, Doğu ve Kuzeydoğu Anadolu’ya yerleştirilecek.

Türkiye’nin ise iki noktada çekincesi bulunuyor. Birincisi, Ankara projenin Türkiye’yle sınırlı kalmamasını ve tüm NATO topraklarına yayılmasını istiyor.

İkinci olarak ise Türkiye, NATO belgelerinde İran ve Suriye’nin tehdit olarak geçmesini istemiyor.

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.ntvmsnbc.com/id/25143959/


Başbakan Erdoğan, "iki ülke arasındaki sorunlarda son dönemde bir
yumuşama var. Ege sorunu, kıta sahanlığı, silahsızlanma, Ruhban Okulu gibi
konularda... Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna şu yanıtı verdi:

Heybeliada Ruhban Okulu ile
ilgili olarak da temenni ederiz ki en kısa zamanda bir hukuk çerçevesinde
çözümünü inşallah iktidarımız gerçekleştirir."

22.10.10
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: ABD'nin füze tezgahı

İletigönderen Başkomutan » Cum Eki 22, 2010 17:50

İRAN MI, NATO MU?


İkinci Dünya Savaşı'nın arkasından Amerika ve Sovyetler Birliği'nin, güç dengelerini yeniden kurmak için insanlığı soğuk da olsa başka bir savaşın içine sokmalarıyla dünya ikiye bölünmüştü. Komünist ve anti-komünist yapıların oluştuğu ve bu iki ayrı kavramın takipçilerinin aslında sadece Amerika ve Sovyetler Birliği'nin münhasır çıkarları yüzünden birbirlerini kırdıkları ancak Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra anlaşılacaktı.

İki kutuplu ve karşılıklı tehditlerle dolu yıllarda barış adına iki ayrı pakt oluşturuldu. Bunlardan birisi komünist ülkelerin, yani Sovyetler Birliği ve ona yakın Doğu Avrupa ülkeleriyle kısmen Çin'in de dâhil olduğu Varşova Paktı, diğeri ise Amerika merkezli oluşmuş olan NATO idi.

Bütün insanlığı etkileyen iki dünya savaşının ardından kalıcı barışı sağlamak amacıyla kurulduğu iddia edilen bu iki pakt aslında Sovyetler Birliği'nin dağılmasına kadar dünya için tehdit olmaya devam ettiler. Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından Varşova Paktı da dağıldı. NATO zaman içinde Doğu Avrupa ülkelerini de bünyesine aldı. 1999 yılında yeni stratejik konseptini yenilese de Sovyetler Birliği'nin tehdidinden dünyayı koruma amacıyla kurulmuş bu organizasyonun aslında pek bir anlamı kalmadı.

11 Eylül saldırılarının ardından yeni bir düşman bulmuş olmanın sevinciyle yeniden adını duyurmaya başlayan NATO, küresel barışın beyaz güvercini kılığında bugün de varlığını anlamsız bir şekilde sürdürmektedir. Yeni düşman İslam dünyasıdır. NATO da tüm Müslümanları potansiyel tehdit olarak gören bir yapıya dönüşmüştür.

Bugünlerde NATO'nun yeni füze kalkanının Türkiye'de konuşlanacağı tartışmaları yeniden alevlenmiştir. Bu füze kalkanı projesi önümüzdeki ay yapılacak olan Lizbon Zirvesi'nde karara bağlanacaktır.

Aslında füze kalkanlarının ülkemizde konuşlanacağı yere bile karar verilmiş durumda. Doğu ve Kuzey doğu Anadolu'da kurulması gereken kalkanlar, potansiyel bir İran savaşı için hazırlanıyor.

Hükümetten ise konuyla ilgili olarak her konuda olduğu gibi bu önemli konuda da tutarsız açıklamalar geliyor. Bir kısım AKP'linin NATO'nun Anadolu'ya yerleşme planını henüz öğrenmiş gibi bir hali varken, bir taraftan da Başbakan ayrı, Dışişleri Bakanı ayrı, Milli Savunma Bakanı ayrı telden çalıyor…

Başbakan, kendilerine böyle bir talebin gelmediğini söyledi. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, ilkesel olarak tartışıldığını söyledi, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül de müzakerelerin devam ettiğini söyledi. Konuyla çok yakından ilgilenmesi gereken ve gerekli şartları en iyi bilmesi gereken bu ekibin birbirinden mi haberi yok, yoksa yine kapalı kapılar ardında verilen sözler yüzünden potlar mı kırılıyor, bunu çok yakın bir zamanda öğreneceğiz.

Ancak çok açık olan bir gerçek var ki AKP'nin dış politikada sıfır sorun ilkesizliği bu sefer çok ciddi bir kaos içine düştü. Şimdi İran'dan mı vazgeçecekler, yoksa müttefik ABD'den mi? Bunu hep birlikte göreceğiz. Ama hem NATO'nun füze kalkanına kalkan olacak, hem de Ortadoğu'da yükselen tansiyonu dengeleyecek tecrübeli ve becerikli bir diplomasi trafiği ile başarılı bir sonucu AKP'den beklemiyoruz.

BM Güvenlik Konseyi'nde İran'ın tarafını tutup eksen kayması tartışmalarına yol açan AKP hükümeti NATO'nun füze kalkanlarının ülkemize yerleşmesi konusunda ABD'den yana taraf olursa İran'a karşı da dünyaya karşı da ikiyüzlü bir tavır sergilemiş olacak. Ancak NATO'yu reddedip füze kalkanlarının konuşlanmasına izin verilmezse bu sefer de Başbakanın eş başkanlığını yaptığı BOP'un bir ayağı eksik kalmış olacak.

Bu ikilem AKP'nin şimdiye kadar uyguladığı yanlış dış politika çıkışlarının bir sonucudur. Öngörüsüz, teslimiyetçi ve uluslararası ilişkilerde tarihe geçecek kadar başarısız olan AKP, tutarsız açıklamalarla da bunu kanıtlamakta ve her geçen gün daha da zor durumda kalmaktadır.

Başbakan, 19-20 Kasım'da gerçekleşecek olan Lizbon Zirvesi'ne şimdiden "emrivaki yapamazlar" diye böbürleniyor, bakalım bu işin içinden çıkabilecek mi? NATO gerçekten emrivaki mi yapıyor yoksa bunun sözü Türkiye'deki BOP eş başkanı tarafından kapalı kapılar ardında verildi de şimdi oyunun rolleri mi oynanıyor hep birlikte göreceğiz. Ama yine AKP yüzünden zararlı çıkan taraf her iki halde de Türkiye olacak…


F. Banu DOĞAN
Ortadoğu Gzt.
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: ABD'nin füze tezgahı

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzt Eki 25, 2010 22:15

Eksen Kayması Füzeden Mi Olacak?

TARIK AKAN'IN ASIL ENDİŞESİ NE?

Bugünkü Sözcü gazetesinde Tarık Akan ile yapılan bir röportaj vardı. Akan, ülkede yaşanan hızlı dönüşümden kaygılarını vurguluyor, yaratılan faşizan korku ortamının bir resmini çiziyordu. Tam röportaj bitti derken Yeşilçam'ın sevilen oyuncusu, son yılların eğitim gönüllüsü Tarık Akan, çok önemli bir şey söyleyeceğini belirterek, bu füze kalkanı meselesinin Türkiye için yaşanan rejim tartışmalarından bile önemli olduğunu dile getirdi.

Tarık Akan'ın çok doğru şekilde tespit ettiği gibi, "turbun büyüğü heybede".

Bu Türkiye'ye yerleştirilecek füze kalkanı 2003'teki tezkere olayı kadar büyük bir gerilime gebe görünüyor.

Aslında bu kalkan olayı, ilk kez Amerika tarafından Rusya'ya karşı kullanıldı. Ama kalkanın adresi Çek Cumhuriyeti ve Polonya idi. Gerekçe komik biçimde yine İran'dı. Ama asıl neden İran'ın nükleer programına destek veren Moskova'ya açık bir tehdit, bir silah gösterme idi.

İran'ın Şahab-3 adlı balistik füzelerinin menzili 2 bin kilometre. Prag ile Tahran arasında ise 3300 kilometre mesafe var.

2008'de Polonya'nın Baltık kıyılarına yerleştirilmesi planlanan sistemin hedefi açık biçimde Rusya idi. Rusya da zaten bu tehdide hemen yanıt verip, Avrupa'daki Rus toprağı Kaliningrad'a İskender füzeleri yerleştireceğini bildirdi.

Bu restleşme bir süre devam etti. Sonunda iki ezeli rakip anlaştı. Rusya İran'a olan desteğini çekecek, ABD de Avrupa'daki füze sisteminden vaz geçecekti.

Gerçekten de Moskova, önce İran'a füze satışından çarketti, sonra da yaptırımlara BM Güvenlik Konseyi'nde olur verdi.


FÜZE KALKANI EŞİTTİR İRAN

Proje bir süreliğine rafa kalktı ama şimdi NATO ambalajında bizim önümüze servis edildi. Türkiye'nin bir süredir edinmeyi planladığı ulusal füze savunma sistemi "pahalı" geleceği gerekçesiyle Ankara'nın gündeminde yerini aldı.

Almak ne kelime; NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, Portekiz'in başkenti Lizbon'da 19-20 Kasım'da yapılacak NATO Zirvesi'nde liderlerin karar vermelerini istedi.

Yani önümüzde karar için bir aydan az bir süre var. AKP hükümeti, füze kalkanı konusuna şimdilik soğuk bakıyor. İran, Rusya, Suriye gibi komşularımızı küstürüp, düşman etmesinden endişeli haklı olarak. Ama iş büyük. ABD, bu konuda ciddi.

Rasmussen'in verdiği son tarihin yanısıra, ABD Savunma Bakanı Robert Gates de Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül'e NATO anlaşmasının 5. maddesini hatırlattı. Hani polise ya da basına karşı kavga esnasında yakalanıp da birbirine sarılan düşmanların yaptığı gibi omzuna kolunu attığı Türk hükmetine "Baskı yapmıyoruz" diyen Gates, kimsenin bakmadığı sırada kaşlarını çatıp, ortak saldırı durumunda üyelerin toplu olarak devreye girmelerini gerektiren meşhur 5. maddeyi önümüze sürdü.

ABD dünyadaki küresel liderlik konumunu kaybetme sürecinde, başlıca kur savaşı ekseninde yaşanan ekonomik kavgayı giderek "kas gücüyle" dengeleme peşinde.

İran bu noktada önemli bir turnusol testi. Eğer İran konusunda başarısız olursa, Çin başta olmak üzere rakiplerine karşı iyiden iyiye boynu bükük kalacak olan Washington, Türkiye'ye yeni bir tezkere resti çekmeye hazırlanıyor.

Eksen kayma tartışmaları arasında bu füze kalkanı konusu görün bakın gündeme nasıl da "gümm" diye oturacak.

Taraf gazetesi ufaktan AKP'ye vurmaya başladı bile. AB de Türkiye'de yaşanan radikal değişim konusunda bir anda "uyanıp" eleştirilere başladı.

Türkiye'nin şu aşamada, Rusya, İran ve Suriye'den bir tehdit beklentisi yok. Irak'ta ise Kuzey Irak'taki Barzani yönetimiyle ilişkiler ballı börekli.

Tek "resmi tehdit" Yunanistan gözüküyor.

Yunanistan'dan Ege'de 12 milde anlaştık mesajları geliyor, gelmesine ama bunun ardından yeni bir provokasyon da çıkabilir.

Çünkü TSK'nın ulusal füze sistemi projesi esaslı olarak 12 mil tehdidine karşı kurulmuştu.

27 Eylül 2009'da Başbakan Tayyip Erdoğan, ABD'den alınması planlanan füze sistemi için görüşmelerin sürdüğünü belirterek '7-8 milyar değil, 1.3 milyar dolarlık alım söz konusu. Yunanistan'ın 6 füze rampası var ama bizim yok' demişti.

Şimdi bu NATO Zirvesi'nden önce Atina ile bir maraza çıkmazsa eğer anlayın ki AKP, füze işinde ABD'ye ayak sürüyecek. Zaten Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ABD ya da NATO yönetiminde bir füze kalkanına karşı olduklarını söylemişti.

Bakalım bu bir aylık sürede neler değişecek?


TSK İSTİYOR GİBİ

Peki, şu son günlerde pek sesi çıkmayan TSK bu konuda ne düşünüyor?

Ordu, epey uzun bir süredir füze sisteminin gerekli olduğunu savunuyor. Hem bu sadece Yunanistan'a karşı da değil, İran'ın elinde İstanbul'u vurabilecek Şahap füzeleri olması, Suriye'de Rus S-300'ler, Rusya zaten malum, Ermenistan'da da Rus füzeleri var.

Ancak ordunun istediği sistem ulusal bir sistem, düğmenin Ankara'da olacağı bir sistem. ABD'nin NATO kılıflı füze sistemi ise kontrolün Pentagon'da olacağı bir düzenek.

Ama dediğimiz gibi, bu bir ay içinde neler olup bitecek göreceğiz.

Maliyet mazeretleri, bir anda artan tehditler, Türkiye'nin savunma önceliklerinin vurgulanması gibi pek çok argüman fazlasıyla gündeme gelecek.

Füze işi olursa Erdoğan Hükümeti, komşularla sıfır sorun olayını bitirmiş ve ABD'ye her zamankinden daha fazla bağlanmış olacak. İran ile ilişkiler gerilecek. Müslüman dünyasındaki liderlik hikayesi bitecek ama ekonomiye sıcak para girişi sürecek.

Ama bazı rötuşlarla eksen kayması tartışmaları azalacak.

Füze işi olmazsa eksen kayacak, İran ile ticaret patlayacak ama cari açık tehlikesi gündeme gelecek, ABD iktidar alternatifi arayışlarını hızlandıracak.

Bu denklemin ışığında bana sorarsanız bu füze işi olacak gibi...

Ama faturası da ağır olacak... Sadece dolar bazında değil elbet NATO bazında da...


Hüseyin VODİNALI, 25 Ekim 2010, Odatv.com
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: ABD'nin füze tezgahı

İletigönderen Oğuz Kağan » Sal Eki 26, 2010 18:44

Füze Kalkanının Asıl Hedefi Ne Olacak?

NATO, 7. stratejik konseptini 19–20 Kasım 2010’da Lizbon’da kabul edecek. 1999 tarihli 6. konseptin ardından, 2009 yılında eski ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright’ın başkanlığındaki 12 kişilik “uzmanlar grubu” tarafından hazırlanan ve Nisan 2010’da NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen’e sunulan konsept, 2020 yılına kadarki dönemi kapsıyor.

Yeni Konsept: Ortaklığın Kapsamını Genişletmek

Yeni konseptin en belirgin özelliği “ortaklık ilişkisinin kapsamını genişletmek” ve “kolektif savunmayı yeniden belirlemek” şeklinde önüne koyduğu hedeftir. Yeni Konsept (NATO 2020: Assured Security; Dynamic Engagment) üyelerinden “sadece askeri kapasiteleri ile değil, kriz planlaması, tatbikatlar, askeri kuvvetlerin hazırlanması ve lojistik hususların katılımları” ile de ortak savunmaya katkıda bulunmalarını istiyor.

Yeni konsept, Kafkaslar ve Balkanlar’ın kırılgan olduğunu; Rusya’nın olaylara bakışının NATO’dan farklı olduğunu; Ortadoğu’daki aşırılıkçı şiddetin, Arap-İsrail gerginliğinin ve İran’ın tavrının NATO güvenliğini etkilediğini; Hindistan-Pakistan gerginliğinin Asya’da, Kuzey Kore’nin de Asya-Pasifik bölgesinde istikrarsızlığın kaynağı olduğunu; Afrika ülkelerinin NATO’dan yardım talebinde bulunabileceğini belirterek, hem tehdit algılamalarını hem de görev bölgelerini ilan etmiş oluyor!

Yeni konseptin ruhunu tek cümlede özetlemek gerekirse; ABD, “yeni NATO” ile güdümünden çıkan müttefiklerini “alan dışı” görevler üzerinden yeniden kontrol etmeyi hedefliyor!

“Tek başına” kazanamadığını gören ABD, Irak savaşı sırasında bozulan müttefikleriyle ilişkilerini, Bush sonrası Obama ile birlikte “iyileştirme” kararı almıştı.

Füze Kalkanı, Yeni Konseptin Bir Unsuru

İşte Türkiye’ye yerleştirilmesi hedeflenen “Füze Savunma Sistemi” de bu yeni konseptin en önemli unsurlarından biridir. Yeni konsepte göre “aşamalı uyarlanabilir yaklaşım” adı verilen sistem, en uzak üye ülkeden başlayarak ABD’ye kadar sırasıyla kurulacak!

Sistem, ortada bir emare olmasa da, açıkça İran’dan yönelecek tehdit gerekçe gösterilerek inşa ediliyor. Ancak NATO’nun, daha doğrusu ABD’nin asıl tehdit algıladığı kuvvet Çin’dir. Çünkü yeni dönemde İran’ı arkalama işini Rusya yerine Çin üstlenmiştir.

İstediği askeri başarıyı kazanamayan, ekonomik inişe geçen ve siyasi yenilgiler alan ABD, Büyük Ortadoğu Projesi’nin başarısını “Irak’ın kuzeyi ile güney Kafkasya’yı, Türkiye, Rusya ve İran arasında sorunlu hale getirmeye” indirgemiş durumda. ABD, bu yolla hem bölgeye sürekli müdahale edebilmeyi hem de Çin’in bölgede etkinliğinin artmasını frenlemeyi umuyor.

ABD’nin endişe skalasında, Türkiye-Çin askeri tatbikatları gibi, Türkiye ve Rusya’nın Karadeniz Savunma Gücü oluşturması gibi, geleceği şekillendirecek gelişmeler, en tepede yer alıyor artık!

Füze Kalkanının Hedefleri

ABD Türkiye’ye yerleştirmeyi istediği füze kalkanı ile birkaç hedefi gerçekleştirmeyi hesaplıyor. Bunlar, birincisi esas hedef olmak üzere, önem sırasına göre şöyledir:

1. Türkiye’nin hem İran hem de Çin ve Rusya ile gelişen ilişkilerini baltalamak; dahası karşı karşıya getirmek! ABD, AKP’ye rağmen ekseni doğuya kayan Türkiye’yi, bu yolla Atlantik’e çapalamayı planlıyor.

Washington’un Ankara’dan gelen “İran bizi tehdit etmiyor” şeklindeki kalkan aleyhtarı görüşlere karşı argümanı, daha doğrusu tehdidi ise “İsrail İran’a saldırırsa, İran İncirlik’i vurur” şeklinde.

2. ABD, füze kalkanı ile güdümünden çıkan AB’yi yeniden kontrol etmeyi hedefliyor. İran füzelerine karşı AB’yi koruyan ABD, İran’a savaş açtığı takdirde, Irak saldırısında alamadığı desteği AB’den isteyebileceğini düşünüyor.

3. ABD, Türkiye’nin doğusuna yerleştireceği kalkan ile Ortadoğu’daki kukla devletlerini korumayı hedefliyor. İsrail ile Kuzey Irak’taki ikinci İsrail’in güvenliğini, Türkiye’deki kalkan sağlayacak.

4. ABD, İran’ı gerekçe göstererek, Sünni Arap bloğu oluşturmayı hedefliyor. Washington, bu bloğa geçen aylarda yaptığı 60 milyar dolarlık silah satışı gibi kontratları da çoğaltmayı hesaplıyor.

AKP Ne Yapacak?

Füze Kalkanı, AKP’nin en büyük kâbusu durumda.

Çünkü AKP, kalkanı kabul ederek, çizmeye çalıştığı İsrail karşıtı imajı paramparça edecektir. “İsrail’i İran’a kaşı AKP kalkanı koruyor” propagandası, Haziran 2011 seçimlerinde AKP’yi yenilgiye götürür! Kalkanı onaylamak, “komşularla sıfır soruna” dayalı AKP dış politikasının da iflası demektir.

Öte yandan AKP, siyasi varlığının dayanağı olarak da ABD talebine evet demek zorunda!

NATO Üyeliği Sorgulanmalı

AKP’nin vereceği karardan bağımsız olarak Türk Devleti artık NATO üyeliğini sorgulama göreviyle karşı karşıyadır. Füze Kalkanı bu gerçeği bir kez daha önümüze getirmiştir. Çünkü NATO ile Türkiye’nin tehdit algılaması bambaşkadır. Dahası, Türkiye NATO’nun aslında hedefindedir.

Anımsatalım:

ABD’nin dış politika mimarlarından ve üst düzey diplomatlarından Richard Holbrooke, 2006 yılında, Riga Zirvesi öncesinde “NATO’nun yeniden keşfi” başlıklı bir rapor hazırladı. Holbrooke, “Türkiye’nin Kuzey Irak’ı işgal etmesi olasılığını önlemenin en iyi yolunun bölgeye NATO gücü konuşlandırmak olduğunu” savundu!

Yani ABD’ye göre Türk Ordusu ile NATO’nun hedefleri karşı karşıyaydı!

Holbrooke’un planı dört yıl sonra gündeme geldi. Başbakan Erdoğan 28 Haziran 2010 günü, G-20 toplantısı için bulunduğu Toronto’da, ABD Başkanı Obama ile baş başa görüştükten sonra “Kuzey Irak’a NATO” çağrısı yaptı!

Yani Türk Ordusu’nun hedefleri ile AKP’nin hedefleri de -tıpkı NATO’yla olduğu gibi- aslında karşı karşıyaydı!


Mehmet Ali GÜLLER, 26 Ekim 2010, Odatv.com





Türkiye dünyada bir yol ayrımına giriyor

Ben ikinci kez yazıyorum. Bazı gazeteciler de yazdılar. Ancak, henüz yumurta kapıya dayanmadı. Dayanınca düşüneceğiz!

Konu NATO kapsamında caydırıcı/savunma amaçlı füze kalkanlarının Türkiye’ye yerleştirilmesi!

Teklifin sahibi ABD öncülüğünde NATO!

Teklifin 19-20 Kasım’da Lizbon’da yapılacak olan ve ittifakın önümüzdeki 10 yıllık “savunma konsepti”nin kararlaştırılacağı NATO zirvesinin de ana gündem maddelerinden biri olacağı şimdiden belli.

Konseptin bu bölümü NATO’yu İran’ın olası nükleer saldırısından korumak için geliştirildi.

Türkiye tam anlamı ile köşeye sıkıştı:

Ya füze kalkanlarının Türkiye’ye yerleştirilmesini kabul edecek ya da etmeyecek!


* * *

Ederse, Recep Tayyip Erdoğan’ın Ortadoğu sokaklarındaki imajı silinecek, etmezse NATO’ya ortak savunma taahhüdü vermiş Türkiye kuruluşun 10 yıllık savunma konseptinden ayrı düşmüş olacak.

Bu durum Türkiye’nin fiilen NATO’dan çıkması anlamına geliyor.

Ahmet Davutoğlu “Biz çevremizdeki hiçbir komşumuzdan bir tehdit algılaması içinde değiliz. NATO’ya dönük de bir tehdit algılaması veya tehdit oluşturduğu kanaatinde değiliz” diyor ama bu savunmanın bir anlamı yok.

Mesele Türkiye’nin kendi durumunu veya Ahmet Davutoğlu’nun NATO’ya yönelik tehdit algılamasını nasıl kavradığı değil, bizzat NATO’nun nasıl kavradığıdır.

Üstelik, Davutoğlu’nun görüşüne Suudi Arabistan, Mısır, Körfez ülkeleri gibi Ortadoğu ülkeleri de katılmıyor.

* * *

Davutoğlu’nun: i) ortak hedef olarak İran veya Suriye’nin adı belirtilmesin veya ii) diğer NATO ülkelerine de füze kalkanı konsun mealli teklifleri de meseleyi sulandırmaya yetmez.

Adları belirtilmese de, füze kalkanının hedeflerinin önce İran, sonra Suriye olduğunu sağır sultan bile biliyor.

Başka ülke veya ülkeler de topraklarına füze kalkanı yerleştirilmesini kabul etseler bile Türkiye başka bir Müslüman ülkeyi açıkça karşısına alan tek Müslüman ülke olacak.

1 Mart Tezkeresi’nin reddi “Müslüman Türkiye Müslümanlara silah çekmez” jargonu ile takdim edilmemiş miydi?

Bu jargon değil miydi, Erdoğan’ı Ortadoğu’da kahraman yapan?

Müslüman Türkiye, Müslüman İran’a doğru füzeleri nasıl doğrultacak?

Bu tavrını Ortadoğu sokaklarına nasıl izah edecek?


* * *

Tersten bakalım; Türkiye İran’ı ortak tehdit olarak algılayan (bence haklılar) Batı’ya füze kalkanına izin vermemesini nasıl anlatacak?

Türkiye’nin dünyadaki önemi Batı’nın Ortadoğu’da temsiline soyunmuş olması değil midir?

Türkiye’nin Ortadoğu’daki flörtlerine öncelikle Batı’yı kucakladığı önkabulü ile göz yumulmaktadır!

Önceliğini değiştirmiş bir Türkiye’nin eksenini değiştirmediğini Ahmet Davutoğlu kime, nasıl anlatacaktır?

* * *

Tahminim odur ki, çeşitli bahaneler icat ederek Türkiye ülkemize füze kalkanı yerleştirilmesini kabul edecektir. Zira, Türkiye’deki rejimin eksen değiştirdiğini resmen ilan etmek için vakit hâlâ erkendir.

Ortadoğu’ya da “Türkiye’de statüko böyle zorladı” der, işin içinden sıyrılmayı denersiniz.

“İşe Yahudi lobisi karıştı” diyebilirsiniz.

Ergenekon’dan dem vurur, İran düşmanı katı laikleri suçlarsınız.

% 42’nin çevirdiği katakullilerden dem vurusunuz.

Ama Ortadoğu sokaklarında yerler mi, yemezler mi, orasını ben bilemem!


Cüneyt ÜLSEVER, 26 Ekim 2010, Hürriyet
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: ABD'nin füze tezgahı

İletigönderen metinozlem » Sal Eki 26, 2010 22:44

Neyi tartışıyoruz Allah aşkına? Şu anda ülkede 117 milyar dolar sıcak para var. Zaten yarı sömürge olmuşsun. Elin oğlu ne isterse onu yapar...
Kullanıcı küçük betizi
metinozlem
Üye
Üye
 
İletiler: 15
Kayıt: Prş Haz 03, 2010 17:38

Re: ABD'nin füze tezgahı

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzr Eki 31, 2010 20:57

Türkiye füze kalkanı konusunda ikileme düştü

Milli Güvenlik Kurulu (MGK), Çarşamba günü ABD’nin başını çektiği füze kalkanı projesinin desteklenip desteklenmeyeceğine karar verecek. Bu karar, Ankara’yı Batı eğilimli duruşuyla, İran ile yakınlaşması arasında bir tercih yapmaya zorlayabilir.

Füze kalkanı savunma sisteminin, MGK’yı oluşturan üst düzey askeri ve siyasi yetkililer arasında tartışmaya neden olması bekleniyor. Ankara, gelecek ay NATO ülkelerinin katılacağı ve füze kalkanı planının onaylanmasının beklendiği zirve öncesinde kararını vermek zorunda.

Birçok NATO ülkesi, füze kalkanını İran’ın olası füze tehdidine karşı sigorta olarak görüyor. Böylece aynı zamanda, ABD eski Başkanı George W. Bush’un döneminde gündeme gelen planda uzlaşmaya varılmış olacak. Bush’un o dönemde Polonya’ya anti-balistik füze, Çek Cumhuriyeti'ne ise radar sistemi yerleştirilmesi teklifi Rusya’nın sert itirazıyla karşılaşmıştı.

Obama yönetiminin füze kalkanı planı, Ankara’yı NATO ile İran arasında seçim yapmaya zorlama riski içeren diplomatik bir sorunla karşı karşıya bırakıyor. Ayrıca, Türkiye’nin temel çıkarlarının nereye dayandığı konusu, ABD’de tartışmaları tetikliyor. Türkiye’de hükümet yanlısı basın, son günlerde NATO ile paralel hareket etmenin bağımsız dış politika hedefinin önüne geçeceğini ve Ortadoğu’da Türkiye’nin nüfuzuna zarar vereceğini savunuyor.

TÜRKİYE’NİN ŞARTLARI

Ne Türk, ne de ABD’li yetkililer radar sisteminin hangi ülkede konuşlandırılacağı konusunda bir karar verilmediğini belirtti. Anti balistik füzelerin Polonya ve Romanya’ya yerleştirilmesi düşünülürken, İran’la sınır komşusu olan Türkiye radar sisteminin konuşlandırılması adına askeri analist ve diplomatların aklındaki ilk seçenek. Bugüne kadar yorum yapmaktan kaçınan Türk liderler ise Washington’dan teminat ve teknik detaylar talep ediyor.

Konu hakkında bilgisi olan diplomatlar, Türkiye’nin NATO’dan olası füze saldırısı tehdidi olarak spesifik bir ülkenin ismini vermemesini istediğini belirtti. Türkiye ayrıca sistemin tüm topraklarını kapsama alanına almasını, tüm verilere erişim hakkı ve ateş verme komutu üzerinde kontrol yetkisine sahip olmak istiyor.

Ankara ayrıca, başta İsrail olmak üzere NATO ülkesi olmayan hiçbir üyenin sistemin veri tabanına erişim hakkı bulunmamasını talep ediyor. Batılı bir diplomat ise Türkiye’nin bazı şartlarının sorun yaratmadığını ancak kumanda ve kontrol sisteminin füzelerin vurulması gereken zaman diliminin darlığından dolayı politik değil, işlemsel seviyede olması gerektiğini belirtti.

Bu kapsamda, Türkiye’nin anlaşmanın kurallarının belirlenmesi aşamasında hayır oyu verme olasılığı bulunuyor.

DAVUTOĞLU’NUN SÖZÜYLE ÇELİŞİYOR

ODTÜ Uluslararası İlişkiler bölümü profesörü Hüseyin Bağcı, Türk ordusunun füze kalkanını istediğini belirtti. İran’ın sahip olduğu Şahab füzelerinin Türkiye’nin her yerine erişebildiğini belirten Bağcı, ordunun olası düşmanlarının niyetlerine değil kabiliyetlerine odaklandığını söyledi.

Öyle ki, Türkiye kendi topraklarını korumak için kendine ait bir füze sistemi almayı düşünüyor. Bu ayın başlarında Aselsan ile ortak geliştirme projesi anlaşması imzalayan Patriot füze sistemi üreticisi Raytheon, bu konuda Ankara’ya teklif götüren şirketlerin arasında.

Yine de, Türkiye İran sınırına konuşlandırılacak bir NATO füze sisteminin Tahran’ı öfkelendirmesinden endişeli. Türkiye, enerji ihtiyacının üçte birini karşılayan İran’ı nükleer programı adına savunmak konusunda zorlanıyor. Dahası, İran sınırına konuşlandırılacak bir füze sistemi, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Türkiye’nin hiçbir komşusu tarafından tehdit edildiğine inanmadığı yönünde açıklamalarının da sonunu getirebilir.

(Wall Street Journal'ın İstanbul muhabiri Marc Champion'ın "Turkey in Dilemma Over NATO Shield" başlıklı makalesinden derlenmiştir.)


Hürriyet, 27 Ekim 2010





‘Füze kalkanı Türkiye için bir test’

Amerikan yönetimi Türkiye'ye füze kalkanı konusunda uyarı yaptı.

‘Füze kalkanı Türkiye için bir test’Türkiye için “eksen kayması” tartışmaları devam ederken, “Türkler Batı’ya bağlılıklarını göstermeli” diyerek Ankara’yı uyaran Amerikan yönetimi bu kez de füze kalkanı konusunda uyarı yaptı.

Portekiz’de yapılacak NATO zirvesine az bir süre kala füze kalkanı konusunda Ankara’nın üzerindeki baskı da artıyor. İngiliz Telegraph gazetesine konuşan üst düzey bir ABD’li yetkili, “Ankara’ya füze kalkanı projesinin Türkiye’nin batılı müttefikleriyle olan güvenlik ortaklığına bağlılıklarını gösteren bir test olacağını söyledik” açıklamasını yaptı. Gazete bu sözleri, “19 Kasım’da Lizbon’da yapılacak NATO zirvesinde Türkiye’nin vereceği karar Ankara’nın Batı ile ilişkilerinde çok önemli bir belirleyici olacak” ifadesiyle yorumladı.

Ankara’nın 3 talebi

Nitekim bir başka İngiliz gazetesi Financial Times da, NATO içinde füze kalkanı projesi konusunda tam bir ittifak bulunduğunu, tek ayak direyenin Türkiye olduğunu belirtti. Gazeteye göre Ankara’nın ABD’den 3 talebi var:

1) Füze kalkanı İran’a karşı bir proje olsa bile alınacak karar metninde İran’ın hedef olarak yer almaması,
2) Türk topraklarına konuşlanacak olan radardan elde edilecek bilgilerin İsrail ile paylaşılmaması,
3) Füze kalkanının tüm Türkiye’yi koruma altına alacak kadar geniş olması.

İsrail basını daha önce Ankara’nın NATO ülkesi olmayan İsrail ile bilgi paylaşımı konusunda Amerika’dan olumlu yanıt aldığını yazmıştı. Telegraph, ABD’nin baskılarının Türk askeri çevrelerinde sonuç verdiğini, Türk ordusunun kurmay kademesinin füze radarının nerelere yerleştirilebileceği konusunda alternatifleri içeren bir rapor hazırladığını belirtti.

NATO zirvesinde füze kalkanı konusunda yapılacak oylamada tüm NATO üyelerinin “evet” oyu kullanması gerekiyor. Sadece Türkiye’nin “hayır” demesi durumunda bile proje çöpe gidiyor.

Türkiye kumarını dikkatli oynamalı

VATAN, Lizbon zirvesi öncesinde Türkiye’nin füze kalkanı konusundaki tavrını ve olası sonuçlarını ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşlarındaki Türkiye uzmanlarına sordu:

Türkiye’nin İran şartı anlaşılabilir

Steve Flanagan (CSIS): Füze kalkanı projesi NATO müttefikleri arasındaki birliği göstermesi açısından son derece önemli. Türkiye bu kalkan projesine katılmak istemediğini öne sürerse, bu şüphesiz Türkiye’nin ittifak içindeki duruşunu zedeler. Türkiye’nin şartlarından biri olan İran’ın tehdit olarak gösterilmeme şartı anlaşılabilir. NATO, 1949 Washington Anlaşması’nda dahi Sovyetler Birliği’ni açıkça tehdit ülke olarak anmamıştı.

NATO birliğine zarar verilmemeli

Steve Clemons (New America Foundation): Türkiye ve Amerika ilişkilerini şu anda yeniden gözden geçirmekteler. Son ve beklenmedik bir takım gelişmelerle birbirlerinin üstüne soğuk su dökerek uyandırmış oldular. Türkiye artık olanlara sadece tepki gösteren değil, kendi kendine hareket eden bir pozisyona giriyor. Türkiye’nin genişletilmiş ve zenginleştirilmiş bir NATO’dan uzak kalması hatadır. Türkiye kumarını oynarken gerçekten çok dikkatli oynamalı ve NATO birliğine zarar vermemeye dikkat etmeli. Türkiye’nin yeni NATO planlarına karşı çıkması stratejik olarak negatif sonuçlar doğurabilecek gelişmelere neden olabilir.

Türkiye pazarlığı huy haline getirdi

Henri Barkey (Carnegie Endowment for International Peace): NATO’nun Türkiye dışındaki 27 ülkesi İran’dan tehdit görüyorum demekte. Türkiye ise ben İran’ı tehdit olarak görmüyorum ve sizin tehdit algınızı ciddiye almıyorum demekte. NATO gibi bir ittifaktaki bir müttefiğin bu şekilde davranması önemli. Türkiye’nin buna benzer konularda, sürekli bu tür itirazları öne sürmesi nedeniyle ‘zor bir müttefik’ imajı, iş yapılması güç bir ortak imajı pekişiyor. Türkiye diğer ülkelerin gözünde sürekli pazarlık yapan, bunu huy getiren bir ülke haline geliyor.

Eksen kayması tartışması başlar

Charles A. Kupchan (Council on Foreign Relations): NATO içinde geniş bir konsensus olduğu dikkate alındığında, Türkiye’nin vetosu stratejik birlik konusunda ciddi soru işaretlerinin doğmasına neden olacaktır. Sistemi veto etmediğinde ama kendisinin katılımını sınırlığında ise birçok NATO tartışmalarından uzak kalmış olacaktır. Türkiye’nin yeni sisteme karşı çıkması halinde Türkiye’nin doğuya doğru kayışı veya eksen kayması tartışmalarının daha açık bir şekilde sinyali olmuş olacaktır.

Can sıkıntıları ortaya çıkar

Steven Pifer (Brookings Institution): Türkiye’nin İran’ın açıkça tehdit olarak gösterilmemesi koşulu kabul edilebilir ama bu yeni savunma sisteminin İran’a karşı oluşturulduğu ise aşikar. Benim fikrim, eğer Türkiye radar sistemine ev sahipliği yapmayacağını belirtirse, bazı can sıkıntıları ortaya çıkacaktır.

Ayrılış süreci yaşanabilir

Ariel Cohen (Heritage Foundation): Şimdi top Ankara’da. Türkiye çok önemli bir seçim yapacak. Eğer Türkiye bu sisteme katılmamaya karar verirse, bu Türkiye’nin NATO güvenlik çıkarlarından ayrılma anlamına gelebilecek, kritik bir karar olarak tarihe geçecek. Türkiye Batı’dan stratejik olarak ayrılış sürecini yaşarken, bu karar bir büyük kulaç ve gelecekteki gelişmelere temel oluşturacak bir gelişme olarak tarihe geçer.

ABD ile ilişkiler zora girer

Joshua Walker (German Marshall Fund): Eğer Türkiye ‘hayır’ derse transatlantik uyumdan ve tarihi birlikten uzaklaştığına dair algıları daha da kuvvetlendirir. Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyinde İran’a karşı alınan ambargo kararına ‘hayır’ oyu düşünüldüğünde, bir başka ‘hayır’ oyu oldukça önemi yüksek ve Amerikan-Türk ilişkilerinin çok zor bir dönemine gelmiş olur. Türkiye ‘evet’ dediğinde ise ikili ilişkilerin çok ihtiyacı olan ivmeyi ve Türkiye’nin transatlantik ittifaka ve ABD-Türkiye ortaklağına olan desteğinin sürdüğünün bir göstergesi olarak öne çıkacaktır.


VATAN, 31 Ekim 2010
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: ABD'nin füze tezgahı

İletigönderen Oğuz Kağan » Cmt Kas 06, 2010 14:27

Füze kalkanına şartlı evet

Türkiye'nin füze savunma sistemine sınırlarını kapsaması ve cephe ülkesi olmama şartıyla ev sahipliği yapmayı kabul ettiği bildirildi. NATO'nun gelecek 10 yılına yön verecek olan Stratejik Konsept'in son taslağı 4 Kasım'da tüm müttefiklere ulaştı. Son taslakta ayrıca Türkiye'nin istediği gibi İran, Suriye gibi ülkeler tehdit tanımlaması içerisine alınmadı.

Sabah gazetesinden Duygu Güvenç'in haberine göre, Ankara, füze savunma sistemine tüm sınırlarını kapsaması ve cephe ülkesi olmayacağı koşuluyla ev sahipliği yapmaya "evet" dedi.

Bir önceki Stratejik Konsept'e göre daha kısa olmakla beraber daha kapsayıcı taslak ışığında Çankaya Köşkü dün, NATO için kritik bir buluşmaya ev sahipliği yaptı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül başkanlığındaki toplantıya Başbakan Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Org. Işık Koşaner, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül katıldı. Köşk'te son taslak masaya yatırılırken, 15 Kasım'a kadar sürecek olan müzakerelerde müttefikler arasında uzlaşmanın sağlanamaması halinde Türkiye'yi Lizbon'da Erdoğan'ın temsil etmesi ele alındı. Zirvede büyük bir kriz beklemeyen Ankara'yı bu aşamada Gül'ün temsil etmesi bekleniyor. Füzelerin nereye konuşlandırılacağı ve sayıları ise daha sonra kararlaştırılacak.

FÜZE SAVUNMA SİSTEMİ: Türkiye'nin de aralarında bulunduğu bazı ülkelerin füze savunma sistemine ait donanıma ev sahipliği yapmasında mutabakat sağlandı. Türkiye, tüm sınırlarını kapsaması koşuluyla ve cephe ülkesi olmayacağını belirterek sistemin parçalarına ev sahipliği yapmaya "evet" dedi.

TERÖR TANIMI: NATO'nun gelecek 10 yılında da en önemli tehditlerden biri olarak yer aldı. Terörün tüm NATO ülkeleri için tehdit olduğunu belirten bir metin üzerinde uzlaşma sağlandı.

TEHDİT ALGISI: Türkiye'nin itirazları sonucunda herhangi bir ülkenin adı spesifik olarak vurgulanmadı. Onun yerine "nükleer silahların yayılmasına öncülük yapan, istikrarsız, düşmanca tutum içerisinde, konvansiyonel silah birikimi yapan, kendini yönetme kabiliyeti olmayan aktörler" tanımı kullanıldı.

RUSYA'YLA MUTABAKAT

NATO-AB İŞBİRLİĞİ:
Bu konuda Türkiye vetosunu sürdürüyor. 11 sayfalık belgede NATO-AB işbirliğine 3 ayrı paragraf ayrılıyor. AB'nin NATO imkan ve yeteneklerini kullanacağı operasyonlarda karar mekanizmasında yer almak isteyen Ankara, iş birliği ifadelerine "hayır" demese de, ortak operasyonlarda söz sahibi olmak istediğini belirtiyor.

RUSYA'YLA İLİŞKİ: NATO-Rusya işbirliği konusunda mutabakat sağlandı. Rusya'nın füze savunma sisteminde yer alıp almayacağı ise daha sonra belli olacak.


Hürriyet, 6 Kasım 2010
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: ABD'nin füze tezgahı

İletigönderen Oğuz Kağan » Cmt Kas 06, 2010 18:18

Erdoğan İçin 3 Haftada Ne Değişti?

Sabah Gazetesi’nin haberine göre, Türkiye ABD-NATO’nun füze kalkanı talebine “evet” demiş.

İran ve Suriye’ye karşı kurulması yıllar öncesinde kararlaştırılan füze kalkanına, “NATO’nun stratejik konseptinde bu ülkelerin adı anılmaması ve Türkiye’nin cephe ülkesi olmaması” şartıyla ev sahipliği yapacakmışız.

Gelişmeler, Sabah Gazetesi’nin bu iddiasından ibaret değil elbette. Dün Çankaya Köşkü’nde bir zirve yapıldı. Cumhurbaşkanı Gül başkanlığındaki zirveye Başbakan Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Org. Işık Koşaner, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül katıldı. Toplantıda, füze kalkanı başta olmak üzere NATO’nun yeni stratejik konseptinin ele alındığı belirtildi.

Cumhurbaşkanı Gül de bugün Chatham House ödülünü Kraliçe Elizabeth’in elinden almak üzere İngiltere’ye giderken, toplantının içeriği ile ilgili iddiaları doğruladı.

“Dün akşam Çankaya Köşkü’nde gerçekleştirilen NATO Hazırlık Toplantısında Türkiye’nin tutumuna ilişkin bir kararın ortaya çıkıp çıkmadığının” sorulması üzerine Gül, Lizbon’da 19-20 Kasım tarihlerinde toplanacak NATO zirvesinin gündeminde “NATO-AB ilişkileri, füze savunma sistemleri, NATO’nun savunma sistemleri, NATO’nun yeni strateji konsepti” gibi çeşitli konular bulunduğunu hatırlatıp, şöyle dedi:

“Bütün bu konularla ilgili ülkemizin tutumu ve tavrını belirlemek için hükümetimiz, Sayın Başbakanımız, Sayın Genelkurmay Başkanımız, Dışişleri Bakanımız, Milli Savunma Bakanımız, ilgili bürokratlarımız önemli bir toplantı yaptık, orada tutumuzu belirledik.”

Şimdi 21 gün öncesine gidelim. Tarih 15 Ekim 2010. Başbakan Erdoğan, Ankara Lojistik Üssü ve Gümrük İdare Birimlerinin açılış töreninin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlar. O günlerde, “Füze kalkanı projesi” ve ABD-NATO’nun bu konuda Türkiye’den talepleri tartışılmaktadır. Haliyle ilk soru da buna ilişkin olur. Başbakan Erdoğan, kelimesi kelimesine şu cevabı verir:

“Tartışılması bizi ilgilendirmez. Bizden böyle bir talepte bulunulmadı. Lizbon Zirvesi’nde de böyle bir emrivakiyle karşı karşıya olmamız söz konusu değil…”

21 gün sonra gelen bu karar neyin nesi o zaman? Acaba Başbakan Erdoğan yeni bir açıklama yapmayı düşünür mü?


Odatv.com, 6 Kasım 2010
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Sonraki

Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Google [Bot] ve 2 konuk

x