Adalet Bakanlığı'nda Amerikalı bir savcı! / Arslan BULUT

Adalet Bakanlığı'nda Amerikalı bir savcı! / Arslan BULUT

İletigönderen Başkomutan » Cum Haz 25, 2010 21:10


Adalet Bakanlığı'nda Amerikalı bir savcı!

Abant Platformu’nun bu yılki “Vesayet ve Demokrasi” konulu toplantısında konuşan Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Anayasa Mahkemesi’nin geçmişteki parti kapatma kararlarını hatırlatarak Türkiye’de demokrasinin vesayet altında olduğunu son 30 yıl içindeki diğer örnekleriyle anlattı.

Ergin, “Anayasa değişikliğinin en önemli amacı, vesayet rejimini sona erdirmek, demokrasiye vurulan zincirleri kırmak, cunta zihniyetini tarihin karanlık sayfalarına gömmek ve tam demokrasiyi tesis etmektir” dedi.


Şimdi Adalet Bakanı’na bir bilgi sunacağım.

Gazeteci Yılmaz Polat’ın son kitabı “CIA Pençesinde Açılım”, Ulus Dağı Yayınları arasında çıktı. Kitabın 163 ve 164’üncü sayfalarında aynen şu bilgiler yer alıyor:

    “Abdullah Gül, 8 Ocak 2008’de Bush’a konuk oldu. Görüşmede, Kürt sorunu üzerinde durularak siyasi çözüm tartışıldı. Görüşmeden sonra Abdullah Gül, Bush’un bu konuyla ilgili bir isteğinin olmadığını açıkladı. Beyaz Saray ise Türk tarafını yalanlarcasına, görüşmede PKK ve siyasi çözüm yöntemlerinin ele alındığını bildirdi.

    Siyasi çözümün şifresi, Erdoğan’ın 5 Kasım’da Bush ile baş başa görüşmesinde saklıydı. Gül-Bush görüşmesi, Erdoğan-Bush görüşmesinin devamı niteliğindeydi.

    Abdullah Gül, Ankara’ya döndükten bir ay sonra ABD Adalet Bakanı, Türkiye Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay ile görüştü.

    ABD ve Türk Adalet Bakanlıkları, uzun süredir işbirliği içindeydiler.

    2006’da kamuoyuna yansımayan bir anlaşma da yapılmıştı ve o tarihten beri Kaliforniya Eyaleti Sacramento bölgesinden atanan bir Amerikalı savcı, Türk Adalet Bakanlığı’nda danışman olarak çalışıyordu.

    ABD Adalet Bakanlığı bünyesinde 1991 yılında oluşturulan OPDAT’a, (Office of Prosecutorial Development Assistance and Training-Denizaşırı Adli Takibatı Geliştirme Yardımı ve Eğitim Dairesi’ne) bağlı savcılar bir yıllığına atanır; 14 ve 15’inci dereceden yılda 102-153 bin dolar arasında ücret alırlar. ABD’nin, Türkiye’nin yanı sıra Pakistan, Endonezya, Kenya, Bangladeş, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerde de danışman savcıları vardı.

    Amerikalı danışman savcıların görevleri arasında terörizm suçlarının soruşturulması ve yargılama imkanlarının güçlendirilmesi; gerekli teknik yardımın sağlanması bulunuyordu. Ayrıca yabancı ülkelerde terörist izleme, insan haklarını koruma ve kara para aklama gibi konular da görevleri arasındaydı.

    Amerikalı danışman savcı, Türk adaletini biçimlendirirken, Ankara Büyükelçiliği bünyesindeki FBI ve istihbarat birimleriyle de yakın işbirliği içinde çalışıyor.”


Sadullah Ergin, Yılmaz Polat’ın verdiği bu bilgiler hakkında bir açıklama yapar mı acaba? Bu bilgiler doğruysa, vesayet altında çalışan kim oluyor?

Mehmet Ali Şahin, Danıştay baskını sırasında Devlet Bakanı idi ve TBMM’de yaptığı konuşmada, olayın sebebi ile ilgili olarak, “sürprizlere hazır olun” demişti. Hangi savcıdan bilgi almıştı acaba?

Başbakan Tayyip Erdoğan, Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin ve Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, bu tür olayların tamamından milliyetçileri veya ulusalcıları sorumlu tuttular, sonra da terörle mücadele bir kenara bırakılıp teröristle mücadele edenler hakkında soruşturmalar başlatıldı!

İçişleri Bakanlığı’nda da ulusalcılığı suç olarak gösteren bir rapor hazırlandı!


Amerikalı savcı böyle mi tavsiye etmişti?

“Vesayet ve demokrasi” ye bundan daha açık örnek var mıdır? Şimdi Cemil Bayık, “demokratik özerklik” ilan edeceğini söylüyor. Bu politikalar sayesinde değil mi? Daha taşeron aramaya gerek var mı?



Arslan BULUT YENİÇAĞ 26 Haziran 2010

[img]http://www.haberkapisi.com/images/other/abant-platformu-basladi-20100625A2506055-02.jpg[/img]

''Ne zaman demokrasiyi güçlendirmeye çalışsak terör faaliyetleri artıyor bu ülkede"
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Adalet Bakanlığı'nda Amerikalı bir savcı! / Arslan BULUT

İletigönderen Başkomutan » Sal Haz 29, 2010 22:55


"Amerikalı savcı, Türk savcıları ve polisi ile birlikte çalışıyor!"

Adalet Bakanlığı, “Adalet Bakanlığı’nda Amerikalı danışman savcı” başlıklı yazımı kesin bir dille yalanlamıştı. Ancak, bu bilgiyi aldığım Yılmaz Polat’ın “CIA Pençesinde Açılım” adlı kitabının yayıncısı Mustafa Yıldırım, kısa bir açıklama ile birlikte konunun yer aldığı Amerikan Adalet Bakanlığı ve Ankara Büyükelçiliği İnternet sitelerinin adreslerini ve ilgili sayfaları gönderdi.

Amerikan Büyükelçiliği’nin İnternet sitesine girdiğimiz zaman, “ABD Adalet Dairesi Yurtdışı Savcılık Geliştirme, Yardımlaşma ve Eğitim kurumuna bağlı olarak bir hukuk müşaviri, 2006 yılında ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’nde konuşlanmıştır.

Özellikle terör ve terörizmin finansmanı ile ilgili olarak ABD ve Türkiye hükümetleri arasında işbirliğini sağlamak için görev yapıyor. Bu müşavir, yerel savcı ve diğer kolluk personeli ile çalışıyor ve eğitim programları ile ABD ve Türkiye’nin ortak çabalarını geliştirmeye gayret ediyor. Şimdiki eğitim programları kara para aklama, siber suçlar, suçluların iadesi ve ceza davalarında duruşma öncesi meselenin aydınlatılmasına odaklanmıştır” açıklamasına rastlıyoruz.

Amerikan Adalet Bakanlığı’nın İnternet sitesinde ise kısaca OPDAT adı verilen kuruluşun Türkiye’de Dışişleri Bakanlığı ile yakın işbirliği içinde çalıştığı, ABD Büyükelçiliği’nin, Türk Hükümetinin PKK ve diğer terör örgütlerinin işlediği cinayetlere karşı mücadelesine destek verdiği, terörle mücadele mevzuatını geliştirmek ve ceza davalarında, mali dolandırıcılık ve kamu yolsuzluklarında yardımcı olduğu belirtiliyor.

OPDAT sayfalarında, “Kapsamlı cezai adalet yardım programları çerçevesinde deneyimli ABD’li savcılar, yerleşik tüzel danışmanlar olarak Benin, Irak, Kenya, Liberya, Türkiye, Uganda, Birleşik Arap Emirlikleri, Yemen, Zambiya Cibuti, Gana, Ürdün, Kuveyt, Mozambik, Nijerya, Katar, Güney Afrika ve Tanzanya dahil olmak üzere bu ülkelerde programlar yapar” bilgisi veriliyor.

OPDAT’ın dünya çapında faaliyetlerinin anlatıldığı yazının Balkan ülkeleri ile ilgili paragrafında ise “Programlar Dışişleri Bakanlığı tarafından finanse edilerek bu ülkelerde cezai adalet sistemi geliştiriliyor.

Özel soruşturma tekniklerinin kullanılması, sanıkların videoya konuşmaları ve diğer basit gizli faaliyet rutin olarak Amerikan savcılar ve ajanlar tarafından kullanılmaktadır. OPDAT özel soruşturma teknikleri kullanılabilmesi için ilgili ülkelerde yasal reformlar için tavsiyelerde bulunulmuştur.

OPDAT, organize suçlar dahil olmak üzere suçla mücadelede, bölge ülkelerinde özel görev güçleri geliştirmeye yardımcı oldu” deniliyor.

Mustafa Yıldırım, “Adalet Bakanlığı ‘1980’den beri ABD ile anlaşma yok’diyor. Bu durumda; ABD Büyükelçiliği’nde bulunan (RLA -Yerleşik Yasal Danışman) Amerikalı Savcı, Türkiye’nin savcılarıyla ve emniyetiyle devletlerarası protokol, anlaşma ya da sözleşme olmadan, yalnızca kişisel dostluk ilişkileri mi kurmuş oluyor?


Bu ilişkilerden Adalet Bakanlığı’nın bilgisi yoksa hangi bakanlığın bilgisi var?” diyor.

İşte bir demokrasi ve yargı sistemi böyle vesayet altına alınıyor.

Şimdi açıklama yapma sırası kimde acaba? Dışişleri Bakanı, İçişleri Bakanı ve Başbakan, bu rezaleti nasıl izah edecek?

Tayyip Bey, demokratikleşmeyi Amerikalı savcıların tavsiyeleriyle mi sağlayacak?




Arslan BULUT YENİÇAĞ 30 Haziran 2010






BAKIN AMERİKA NE SÖYLÜYOR

Yeniçağ gazetesi yazarı Arslan Bulut, 26 Haziran günkü köşesinde, Gazeteci Yılmaz Polat’ın “CIA Pençesinde Açılım” adlı kitabını kaynak göstererek, Adalet Bakanlığı'nda Bush zamanından beri Amerikalı bir danışman savcının bulunduğunu yazdı. Danıştay saldırısı hakkında “sürprizlere hazır olun” diyen zamanın Adalet Bakanı M. Ali Şahin’in bu Amerikalı savcıdan bilgi alıp almadığını sordu.

ADALET BAKANLIĞI'NDA ABD'DEN DANIŞMAN

Bulut yazısında şunları söyledi:

"Gül, 8 Ocak 2008’de Bush’a konuk oldu. Görüşmede, Kürt sorunu üzerinde durularak siyasi çözüm tartışıldı. Görüşmeden sonra Abdullah Gül, Bush’un bu konuyla ilgili bir isteğinin olmadığını açıkladı. Beyaz Saray ise Türk tarafını yalanlarcasına, görüşmede PKK ve siyasi çözüm yöntemlerinin ele alındığını bildirdi.

Siyasi çözümün şifresi, Erdoğan’ın 5 Kasım’da Bush ile baş başa görüşmesinde saklıydı. Gül-Bush görüşmesi, Erdoğan-Bush görüşmesinin devamı niteliğindeydi.

Abdullah Gül, Ankara’ya döndükten bir ay sonra ABD Adalet Bakanı, Türkiye Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay ile görüştü. ABD ve Türk Adalet Bakanlıkları, uzun süredir işbirliği içindeydiler. 2006’da kamuoyuna yansımayan bir anlaşma da yapılmıştı ve o tarihten beri Kaliforniya Eyaleti Sacramento bölgesinden atanan bir Amerikalı savcı, Türk Adalet Bakanlığı’nda danışman olarak çalışıyordu.

ABD Adalet Bakanlığı bünyesinde 1991 yılında oluşturulan OPDAT’a, (Office of Prosecutorial Development Assistance and Training-Denizaşırı Adli Takibatı Geliştirme Yardımı ve Eğitim Dairesi’ne) bağlı savcılar bir yıllığına atanır; 14 ve 15’inci dereceden yılda 102-153 bin dolar arasında ücret alırlar. ABD’nin, Türkiye’nin yanı sıra Pakistan, Endonezya, Kenya, Bangladeş, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerde de danışman savcıları vardı.

Amerikalı danışman savcıların görevleri arasında terörizm suçlarının soruşturulması ve yargılama imkanlarının güçlendirilmesi; gerekli teknik yardımın sağlanması bulunuyordu. Ayrıca yabancı ülkelerde terörist izleme, insan haklarını koruma ve kara para aklama gibi konular da görevleri arasındaydı.

Amerikalı danışman savcı, Türk adaletini biçimlendirirken, Ankara Büyükelçiliği bünyesindeki FBI ve istihbarat birimleriyle de yakın işbirliği içinde çalışıyor."

BAKANLIK "YALANLADI"

Arslan Bulut'un bu satırlarına Adalet Bakanlığı'ndan "yalanlama" geldi. Bakanlık, Basın müşaviri Murat Aydın aracılığıyla Bulut'un köşesinden şöyle bir açıklamada bulundu: "26 Haziran 2010 tarihli baskısında yayımlanan 'Adalet Bakanlığı’nda Amerikalı bir savcı!' başlıklı yazınızda, bir kitaba dayandırılan '2006 yılında Amerika ile kamuoyuna yansımayan bir anlaşma yapıldığı ve Amerikalı bir savcının Türk Adalet Bakanlığı’nda danışman olarak çalıştığı' şeklinde gerçeği yansıtmayan iddialara yer verilmiştir.

Türkiye ile birçok yabancı devlet arasında olduğu gibi ABD ile de 1980 yılında yapılmış olan 'Suçluların Geri Verilmesi ve Ceza İşlerinde Karşılıklı Adli Yardımlaşma Antlaşması' yürürlükte bulunmaktadır.

Bunun dışında ülkemiz ile ABD arasında 2006 yılında herhangi bir antlaşma yapılmamıştır.
Ayrıca 'Amerikalı bir savcının Türk Adalet Bakanlığı’nda danışman olarak çalıştığı' iddiası da hiçbir şekilde doğru değildir."

Evet, Adalet Bakanlığı Arslan Bulut'u "yalanladı." Bakanlık OPDAT programı dahilinde kendilerinde ABD'li çalışan bir isim bulunmadığını, Türkiye ile ABD arasında bu program dahilinde bir anlaşma bulunmadığını söylüyordu.

ABD ADALET BAKANLIĞI ÖYLE SÖYLEMİYOR

Ancak Adalet Bakanlığı'nın açıklaması bizzat ABD Adalet Bakanlığı'nın belgeleri ile yalanlanıyor. ABD Adalet Bakanlığı'nın sayfasında OPDAT Countrterorism programı dahilinde gerçekleştirilenler şöyle anlatılıyor: "OPDAT Türkiye'de Dış İşleri Bakanlığı, Amerikan Elçiliği, Türk Hükümeti ve tüm Avrupa'da uluslararası toplulukla yakın ilişki içinde, Kürdistan İşçi Partisi'nce (PKK) ve başka terör örgütlerince desteklenen ya da gerçekleştirilen şiddet eylemleriyle mücadele etmenin yöntemleri üzerine çalışmıştır.

Buna ek olarak, OPDAT terörle mücadeleye ilişkin yasaların çıkarılıp uygulanması konusunda, bu arada, varlıkların dondurulması/varlıklara el konmasıyla, yolsuzluk ve yozlaşmayla ilgili davaların etkili bir şekilde araştırılması ve takip edilmesi imkanlarını geliştirme konusunda Türkiye'ye yardımcı olur." (http://www.justice.gov/criminal/opdat/w ... s/ctu.html)

Kısacası ABD Adalet Bakanlığı resmi sitesinde, Türkiye ile ABD arasında OPDAT programı dahilinde PKK'ya karşı bir işbirliği yapıldığını ve bu program dahilinde danışmanlık yapıldığını kamuoyuna açıklıyor. Oysa Türkiye Adalet Bakanlığı, ABD ile böyle bir anlaşmanın olmadığını, ABD'den bu konuda bir yardım alınmadığını açıklamamış mıydı?

İSTANBUL'DA SAVCILARA TOPLANTI

Yine ABD Dışişleri Bakanlığı sitesinde şöyle bir bilgi veriliyor: "Türkiye'de PKK ile Savaşmanın Yasal Araçları Üzerine Program: 25-26 Ocak 2007'de, OPDAT Türkiye Genel Hukuk Danışmanı İstanbul'da, PKK ile mücadelede yasal araçlar üzerine bir program düzenledi. Program katılımcıları terör suçları ve organize suçlarla ilgilenen mahkemeleri bulunan sekiz Türk kentinden cumhuriyet başsavcı vekilleri ile dört yargı temsilcisinden oluştu. Program Türk yetkilileri ile Hollandalı ve İngiliz meslektaşlarını bir araya getirdi. Amaç, programa katılan tüm tarafların, PKK ile mücadelede kendi ülkelerinde kullanabilecekleri mevcut yasal araçları tartışmalarını sağlamaktı." (http://www.dojafijobs.us/news.html)

ABD Dışişleri Bakanlığı, resmi yayın organında Genel Hukuk Danışmanı'nın İstanbul'da PKK ile mücadele kapsamında cumhuriyet savcıları ve yargı temsilcilerine yönelik bir program düzenlendiğini haber veriyordu. Oysa Adalet Bakanlığı kimseden danışmanlık hizmeti almadıklarını söylemiyor muydu?

2002'DE DE VAR

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın arşivi tarandığında 2002 yılında da bir programın düzenlendiği görülüyor. Bakanlık şöyle bir açıklamada bulunuyor: "2002'de OPDAT, Türkiye ve Katar'dan yetkililer için, terörizmin finansal destekleri konusunda bir program, Orta Asya'da, Güney Amerika'nın Üçlü Sınır bölgesinde ve diğer öncelikli bölgelerde bazı ülkeler için terör karşıtı yasama taslakları hazırlama seminerleri ve 11 Güneydoğu Avrupa ülkesinde organize suç ve terörizm arasındaki bağlantı üzerine atölyeler düzenledi. Bu programların pek çoğunu karşılıklı (iki yönlü) teknik yardım izler. Öngörülebilir gelecekte OPDAT Bakanlık'ın terör karşıtı stratejik amaçlarını dünya çapında uygulama, ortaklarımızın terörizmle mücadelede daha etkili araçlar geliştirmesine destek olma ve bu mücadelede ülkelerimizi bağlayan işbirliğini geliştirme çabalarının ön saffını oluşturacaktır." (http://www.justice.gov/criminal/opdat/a ... -plan.html)

Bakanlık, OPDAT programı dahilinde seminerlerin yanısıra iki yönlü teknik yardımın da gerçekleştiğini haber veriyor. Türkiye'de Adalet Bakanlığı'nın kesinlikle yalanladığı ilişki, ABD Adalet Bakanlığı arşivlerinde yapılan faaliyetler ile beraber net olarak görülebiliyor.

Tüm bunlardan sonra Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in, Türkiye'de gazeteciler yerine ABD Adalet Bakanlığı'nı yalanlaması gerekmez mi? Ya da Adalet Bakanlığı İstanbul'da düzenlenen OPDAT toplantılarından haberdar değil mi?

Odatv.com
Barış Terkoğlu
En son Başkomutan tarafından Prş Tem 01, 2010 14:35 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kez düzenlendi.
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Adalet Bakanlığı'nda Amerikalı bir savcı! / Arslan BULUT

İletigönderen Başkomutan » Prş Tem 01, 2010 14:36


İstanbul'da 8 savcıyla toplantı yapan Amerikalı!

Yılmaz Polat’ın “CIA Pençesinde Açılım” adlı kitabındaki bilgileri esas alarak yazdığım, “Adalet Bakanlığı’nda Amerikalı bir savcı!” başlıklı yazıyı, Adalet Bakanlığı’nın kesin bir dille yalanlamasından sonra dün yeni bilgilere ulaşmış ve Amerikan Adalet Bakanlığı ve Türkiye’deki Amerikan Büyükelçiliği’nin İnternet sitelerinden alıntılar yaparak, doğru bilgi verdiğimi ispatlamıştım.

odatv.com yazarı Barış Terkoğlu da aynı kaynaklardan konuyu araştırdı ve “Adalet Bakanı Amerikalı danışman yok dedi. Bakın Amerika ne söylüyor?” başlığı altında bizimle hemen hemen aynı bilgileri içeren bir haber yaptı.

Yazıyı 29 Haziran günü saat 17.00’de yazıişlerine teslim etmiştim. Bir saat sonra arkadaşların, “oda.tv’ye bir bak” uyarısı üzerine bu sitenin manşetinde 16.50’de girilmiş Barış Terkoğlu imzalı haberi okudum.

Barış Terkoğlu ile birbirimizden habersiz olarak, aynı saatlerde hemen hemen aynı bilgileri ele almıştık. Terkoğlu’nun haberinde dünkü yazımda olmayan çok önemli bir bilgi daha vardı ki onu da bu sütunda kayda geçirmem gerekir.

Barış Terkoğlu, “İstanbul’da savcılarla toplantı” ara başlıklı bölümde şöyle yazdı:
“Yine ABD Dışişleri Bakanlığı sitesinde şöyle bir bilgi veriliyor: ’Türkiye’de PKK ile Savaşmanın Yasal Araçları Üzerine Program: 25-26 Ocak 2007’de, OPDAT Türkiye Genel Hukuk Danışmanı İstanbul’da, PKK ile mücadelede yasal araçlar üzerine bir program düzenledi. Program katılımcıları terör suçları ve organize suçlarla ilgilenen mahkemeleri bulunan sekiz Türk kentinden cumhuriyet başsavcı vekilleri ile dört yargı temsilcisinden oluştu.

Program Türk yetkilileri ile Hollandalı ve İngiliz meslektaşlarını bir araya getirdi. Amaç, programa katılan tüm tarafların, PKK ile mücadelede kendi ülkelerinde kullanabilecekleri mevcut yasal araçları tartışmalarını sağlamaktı.’ (http://www.dojafijobs.us/news.html) ABD Dışişleri Bakanlığı, resmi yayın organında Genel Hukuk Danışmanı’nın İstanbul’da PKK ile mücadele kapsamında cumhuriyet savcıları ve yargı temsilcilerine yönelik bir program düzenlendiğini haber veriyordu. Oysa Adalet Bakanlığı kimseden danışmanlık hizmeti almadıklarını söylemiyor muydu?

Bakanlık, OPDAT programı dahilinde seminerlerin yanısıra iki yönlü teknik yardımın da gerçekleştiğini haber veriyor. Türkiye’de Adalet Bakanlığı’nın kesinlikle yalanladığı ilişki, ABD Adalet Bakanlığı arşivlerinde yapılan faaliyetler ile beraber net olarak görülebiliyor.

Tüm bunlardan sonra Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in, Türkiye’de gazeteciler yerine ABD Adalet Bakanlığı’nı yalanlaması gerekmez mi? Ya da Adalet Bakanlığı İstanbul’da düzenlenen OPDAT toplantılarından haberdar değil mi?”

Amerikan Adalet Bakanlığı sitesinde belirtilen OPDAT Türkiye Genel Hukuk Danışmanı, yani Amerikalı savcı, terör suçları ve organize suçlarla ilgilenen mahkemeleri bulunan sekiz Türk kentinden cumhuriyet başsavcı vekilleri ve dört yargı temsilcisi ile görüştüğüne göre Adalet Bakanı’nın, bu konudan haberdar olmaması mümkün değildir.

Bu bilgiler gizli değildir. Amerikan Adalet Bakanlığı İnternet sitesinde halen yayındadır.
Durum böyle olduğu halde, Adalet Bakanı kendisi açıklama yapmayıp, bu konulardan belki de hiç haberi olmayan “Basın Müşaviri” imzasıyla bize yalanlama geçti.

Amerikalı savcının danışmanlığında, Türkiye, terörle mücadele edecek öyle mi? İşte Türkiye böyle yönetiliyor ey vatandaş!





Arslan BULUT
YENİÇAĞ 01 Temmuz 2010
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Adalet Bakanlığı'nda Amerikalı bir savcı! / Arslan BULUT

İletigönderen Başkomutan » Prş Tem 15, 2010 22:56


Amerikalı savcı ile çalıştay doğrulandı!

Adalet Bakanlığı’nın yargı reformu dediği çalışmaları, yabancı uzmanların katkılarıyla oluşturduğu, hem bize gönderilen resmi açıklamalar hem de bizzat Adalet Bakanı’nın Meclis’te CHP Zonguldak milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün soru önergesine verdiği cevapla kesinleşti.

Adalet Bakanlığı’nda Amerikalı bir danışman savcının bulunmadığını, bu savcının ABD Büyükelçiliği’nde görevli olduğunu anlatan Adalet Bakanı Sadullah Ergin konu ile ilgili olarak şunları söyledi:

Ülkemiz ile ABD makamları arasında terör örgütü PKK/KONGRA-GEL’in Avrupa’daki faaliyetlerinin sona erdirilmesi amacıyla ABD’nin Ankara Büyükelçiliği yetkilileriyle yapılan ortak planlama ile Avrupalı savcıların terörle mücadele konusunda Türk meslektaşlarıyla bir araya gelerek gelecekte yapılabilecek iş birliği konularında fikir ve bilgi paylaşımında bulunmalarını teminen 25-26 Ocak 2007 tarihlerinde İstanbul’da ortak bir çalıştay düzenlenmiştir.

Söz konusu çalıştaya, Ceza Muhakemesi Yasa’mızın 250’nci maddesi uyarınca yetkili cumhuriyet başsavcı vekillerinin yanı sıra Almanya, İngiltere, Belçika ve Hollanda’dan 2’şer savcı katılmıştır. Ayrıca, Bakanlığımız tarafından düzenlenen bu çalıştaya Bakanlığımızdan 4 görevli ile Genelkurmay Başkanlığı ve İçişleri Bakanlığı temsilcileri de katılmıştır. Bu toplantının devamı mahiyetinde 23-26 Haziran 2008 tarihleri arasında ’terör suçlularının iadesinde karşılaşılan sorunların uygulayıcılar ve uzmanlar tarafından tartışılması ve çözüm önerileri’ konulu ayrı bir toplantı daha yapılmıştır.

Bir önceki toplantıda olduğu gibi, bu toplantıya da yetkili cumhuriyet başsavcı vekilleri ve emniyet temsilcilerinin yanı sıra ABD, Avusturya, Danimarka, Fransa, Belçika, Irak, İspanya ve Hollanda’dan temsilciler katılmıştır.”


Bakan Sadullah Ergin, bu iki toplantının dışında Türkiye’nin uluslararası kuruluşlarla ve bu toplantıların organizasyonunda görev alan kurumlarla birçok alanda benzer çalışmalar yaptığını da söyledi ve örnekler verdikten sornra “Bu toplantıların, bu çalışmaların ülkemizin bağımsızlığıyla, yargı yetkisine müdahaleyle herhangi bir ilgisi yoktur” dedi.


İşte sorun bu anlayışta düğümleniyor. Genelkurmay Başkanlığı’ndan bir temsilcinin katılmış olması bu toplantıların meşruiyetini sağlamaz. Bakanlık, özel yetkili Türk savcılarını, 25-26 Ocak 2007 tarihinde, ABD’den özel olarak gönderilmiş Amerikalı savcı Susanne Hayden’den eğitim almaya zorluyor! Bu tarihten sonra birçok soruşturma başlatılıyor.

Soruşturmalar başladıktan sonra da aynı danışman, aynı savcılara eğitim vermeye devam ediyor!


Bu tür ilişkiler yargı bağımsızlığına zarar vermiyor da bizim yazılarımız mı zarar veriyor?

Biz bu konuları gündeme getirmekle, kamuoyunu aydınlatma görevimizi yaptık. Bu kadar önemli haberlere, diğer gazetelerin sessiz kalması, Türkiye’de basın hürriyetinin de olmadığını gösterir. Basını susturulmuş bir ülkede demokrasiden bahsetmek mümkün değildir.

UYAP ile ilgili açıklama

Adalet Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Murat Aydın, UYAP sistemi ile ilgili bir açıklama daha gönderdi ve “UYAP’ın dışarıdan veya içeriden herhangi bir müdahaleye açık olması söz konusu değildir ve bu gibi iddialardan söz edilmesine neden olabilecek tek bir somut olay bile yaşanmamıştır.

Söz konusu iddiaları dile getiren Danıştay Tetkik Hakimi Fetih Sayın da YARSAV Başkan Yardımcısı olarak dernek tarafından öne sürülen bu iddiaları dile getirmektedir. Bir konuda dava açılmış olması, iddiaların doğru olduğunu ve dava açanın haklı olduğunu göstermez, buna karar verecek olan yargıdır” dedi.



Arslan BULUT 16.07.10
YENİÇAĞ
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Adalet Bakanlığı'nda Amerikalı bir savcı! / Arslan BULUT

İletigönderen Oğuz Kağan » Çrş Oca 05, 2011 20:17

Adalet Bakanı Ergin, Edelman'la Gizlice Buluştu

Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in, ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi Eric Edelman'la Washington'da gizlice buluştuğunu öğrendim. Edindiğim bilgiye göre, Wikileaks belgelerinin yayınlanmasından 48 saat sonra 2 Aralık'ta Washington'a gelen Adalet Bakanı Ergin'e, ABD Adalet Bakanı Eric Holder'la görüştükten sonra Atlantic Council adlı araştırma kurumunda basına ve dinleyiciye kapalı, içeriği ve katılımcıları gizli tutulan bir toplantı düzenlendi.

Toplantının içeriği ve katılımcılar hala sır gibi saklanıyor.

Bir kaynak, toplantıya büyükelçiyken Ankara'dan Washington'a gönderdiği kriptolar Wikileaks'te yayınlanarak ortalığı karıştıran Atlantic Council'in yönetim kurulu üyesi Eric Edelman'ın da katıldığını, toplantıyı yine eski ABD Ankara büyükelçilerinden Ross Wilson'ın yönettiğini aktardı.

Aldığım bilgiye göre, referandumun etkileri, Kürt açılımı ve referandum sonrası tartışılırken, Wikileaks'in flaş adamı Edelman'la bir araya geliyor, ya da getiriliyor.
Ergin-Edelman görüşmesi sır gibi saklanıyor.

Kaynağa tesadüf mü diye sordum;

"Nothing is a coincedence in Washington-Washington'da hiçbir şey tesadüf değildir" dedi.

Ergin'in Atlantic Council'de yapılan toplantıda, Edelman'la özel olarak ne konuştuğu esrarını koruyor.

(Bu arada, Türkiye'den gazetecilerin soruları üzerine; Edelman böyle bir görüşme olmadığını ve Adalet Bakanı'nı tanımadığını söyledi.)

David L. Phillips'in 2009 yılında kadrosunda birçok ünlü akademisyen, diplomat, asker ve gazeteci bulunduran Atlantic Council için hazırladığı Kürt açılımı raporu büyük gürültü kopartmıştı.

Sadullah Ergin, THY'nin Washington seferini yapan uçağıyla 2 Aralık günü ABD başkentine geldi, 24 saat sonra 3 Aralık'ta ABD Adalet Bakanı Holder'la görüşüp aynı uçakla Türkiye'ye döndü.

Ergin sadece ABD'li meslektaşıyla bir saate yakın görüştüğünü söylemekle yetindi.

Adalet Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Kahraman ve 8 yargıç da aynı uçakla ABD Adalet Bakanlığı'nın Denizaşırı Adli Takibatı Geliştirme Yardım ve Eğitim Dairesi'nin (OPDAT) davetlisi olarak (masraflar ABD'ye ait) Washington'a geldi, 9 gün Colorado (Denver) ile Arizona'da (Phoenix) eyalet hukuk sistemini inceledi.

Heyet, Arizona'da Temyiz Mahkemesi Başkanı yargıç Daniel Barker'la görüştü, Yüksek Mahkeme ve Federal Mahkeme'de temaslar yaptı.

Arizona Baro Başkanı John Phelps ve Baro Genel Sekreteri John Furlong da heyete baroda bir saat süren bir brifing verdi. Meksika ile sınırı olan Arizona, Meksika asıllı nüfusunun yoğun olduğu bir eyalet.

ABD Adalet Bakanlığı, ziyaretin amacını 'Profesyonel olabilme' diye tanımlıyor. Amerikalılar, hâkim ve savcıların kendilerini nasıl geliştireceğini öğretmişler . 

Yılmaz POLAT, 3 Ocak 2011
Odatv.com





İşte saklanan o fotoğraf ! 

Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in ABD ziyareti sırasında eski Ankara Büyükelçisi Eric Edelman’ın yönetim kurulu üyesi olduğu Atlantic Council adlı kuruluşta bir toplantıya katıldığını, Yılmaz Polat’ın verdiği bilgilere dayanarak kamuoyuna duyurmuştuk. CHP İstanbul milletvekili Ahmet Tan, TBMM Başkanlığı’na bir soru önergesi verdi ve “Görüşmelerinizin WikiLeaks belgeleriyle ilgisi var mıdır? Bu gezinin amacı ’eyalet sistemi hakkında yerinde bilgi ve görgü artırmak’ mıdır? Başbakan Erdoğan’ın talimatıyla bakanlığınızda eyalet sistemine geçiş ile ilgili herhangi bir çalışma yapılmakta mıdır? Hükümetinizin 2011 seçimleri ertesinde yapmayı vaat ettiği anayasa değişiklikleri arasında eyalet sistemiyle ilgili düzenlemeler de yer alacak mıdır?” diye sordu.

Ergin, bu sorulara cevap veremedi. Yılmaz Polat, biz izindeyken bir haber daha patlattı ve Ergin’in söz konusu toplantıda Edelman ile görüştüğünü teyit ettirdiğini bildirdi. Ergin yine bir açıklama yapamadı.

***
Polat, bize Adalet Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Kahraman ve 8 hakimin ABD gezisi ile ilgili bilgi, belge ve fotoğrafı da gönderdi. Fotoğraf, Amerikan basınından alınmıştır. Amerikan yetkililerin verdiği bilgiye göre bir ABD Adalet Bakanlığı kuruluşu olan (OPDAT) Office of Overseas Prosecutorial Development Assistance and Training- Denizaşırı Adli Takibatı Geliştirme Yardımı ve Eğitim Dairesi’nin davetlisi olarak masraflar ABD’ye ait olmak üzere, 2-11 Aralık tarihlerinde Washington, Colorado (Denver) ve Arizona’da (Phoenix) eyalet hukuk sistemini inceleyen Adalet Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Kahraman ile 8 daire başkanı hakim, Türk Hukuk sistemindeki eksiklikleri gidermek için Arizona Hukuk sistemini ideal buldu.

Denver’dan sonra Arizona’ya geçen heyet, Temyiz Mahkemesi Başkanı Hakim Daniel Barker ile görüştü, Yüksek Mahkeme ve Federal Mahkeme’de temaslarda bulundu.

Hakim Daniel Barker, heyetin kendilerine, “Türkiye’de hukuk sistemimizde halkın güvenini garanti etme konusunda bazı eksikliklerimiz olduğuna inanırız. Bu sebeple büyük ilerleme kaydettiğini bildiğimiz Arizona sistemini inceliyoruz” dediğini söyledi.

Arizona Baro Başkanı John Phelps ve Baro Genel Sekreteri John Furlog da heyete Baro’da bir saat süren bir brifing verdi.

Meksika ile sınırı olan Arizona, Meksika asıllı nüfusun yoğun olduğu bir eyalet.

ABD Adalet Bakanlığı, ziyaretin amacını “Profesyonel olabilmek” diye tanımladı.

Türk Adalet heyetini profesyonelleştiren Amerikalılar, sosyal faaliyet olarak da Arizona Chase.

***
Peki neydi bu OPDAT?

Amerikan Büyükelçiliği’nin İnternet sitesinde “ABD Adalet Dairesi Yurtdışı Savcılık Geliştirme, Yardımlaşma ve Eğitim Kurumu’na bağlı olarak bir hukuk müşaviri, 2006 yılında ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’nde konuşlanmıştır” açıklaması var.

Amerikan Adalet Bakanlığı’nın İnternet sitesinde ise kısaca OPDAT adı verilen kuruluşun Türkiye’de Dışişleri Bakanlığı ile yakın işbirliği içinde çalıştığı, ABD Büyükelçiliği’nin, Türk Hükümetinin PKK ve diğer terör örgütlerinin işlediği cinayetlere karşı mücadelesine destek verdiği, terörle mücadele mevzuatını geliştirmek ve ceza davalarında, mali dolandırıcılık ve kamu yolsuzluklarında yardımcı olduğu belirtiliyor.

***
odatv’den Barış Terkoğlu, OPDAT’ın Türkiye’deki Amerikalı bir danışman savcının 25-26 Ocak 2007’de İstanbul’da, terör suçları ve organize suçlarla ilgilenen mahkemeleri bulunan sekiz Türk kentinden cumhuriyet başsavcı vekilleri ve dört yargı temsilcisi ile toplantı yaptığını, Aydınlık’tan Mehmet Bozkurt da o savcının Susanne Hayden olduğunu ortaya çıkarmıştı.

Milli Güvenlik Kurulu’ndan tek millet tek devlet açıklaması; Amerika’da eyalet sistemi araştırması...

İşte 2011 Türkiyesi’nin fotoğrafıdır bu...

Arslan BULUT,  5 Ocak 2011 
yenicaggazetesi.com.tr





AKP’ye suçüstü: ABD’de eyalet modeli gezisi ! 

Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in ABD Adalet Bakanı ile acil bir görüşme yapmasından sonra haberler bıçak gibi kesildi. Devletin haber ajansı, konu ile ilgili en küçük bir haber yayınlamadı. ABD’de neler olup bittiğini Savaş Süzal’ın yazılarından ve eski dostumuz Yılmaz Polat’ın verdiği bilgilerden öğrenmeye çalışıyoruz.

Yılmaz Polat diyor ki, “Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Washington’dayken Atlantic Council adlı düşünce ya da araştırma kuruluşunda bir grupla bir araya geldi. Toplantının dinleyicisi yoktu. Basın da haberdar edilmedi. Yani gizli bir toplantı yapıldı. İçeride kimler vardı, neler konuşuldu bilinmiyor. Ergin’e bu toplantıyı kim tavsiye etti ya da toplantıyı kim düzenledi onu da bilmiyoruz.

Ancak bildiğimiz Eric S. Edelman’ın bu konseyin yönetim kurulu üyesi oluşu... ‘Ergin ile Edelman Washington’da bir araya gelmiş olabilir mi?’ sorusu önemli. Ayrıca yönetim kurulunda ilginç isimler var.

Ergin için buna benzer bir toplantıyı da SETA-Dc adlı Türkiye’deki SETA adli kuruluşun uzantısı düzenledi.

Bu da Meclis’in araştırması gereken bir kuruluş. Açılışını Tayyip Erdoğan yapmıştı. AKP politikalarının reklâmı için harcanan paranın haddi hesabı yok.”


* * *
Polat “Adalet Bakanlığı Müsteşarı ve beraberindeki sekiz hakim ve savcı ise ABD Adalet Bakanlığı’nın davetlisi olarak önce Washington sonra da Colarado ve Arizona gibi bazı eyaletleri dolaşıyor, eyalet sistemini inceliyor. Bu eyaletler Meksikalıların, Güney Amerikalı nüfusun yaşadığı, yani azınlıkların yoğun olduğu, eyalet kanunları da ona göre düzenlenmiş yerler. Arizona ayrıca Meksika sınırında..

Bir haftalık gezinin masrafları da Amerikan Adalet Bakanlığı’ndan karşılanıyor. Gazetelerde bu konuda tek bir satır göremedim”
diyor.

Gazeteler, bu konuda tek bir satır yazacak olsaydı, zaten Yılmaz Polat gibi tecrübeli bir gazeteciden faydalanırlardı. Gazetelerin bir kısmı yandaş oldu, diğerleri de kendilerini korumak için Türkiye’nin bölünmesine bile seyirci kalıyor!

* * *
İşte Büyük Orta Doğu Projesi ya da Yeni Osmanlı Projesi dedikleri proje, bu şekilde hayata geçiyor. PKK’nın savunduğu, “demokratik özerklik” de aynı projenin Türkiye boyutudur. Mezopotamya Projesi’ni de önce ABD Büyükelçisi Pearson, sonra Abdullah Öcalan en son da Ahmet Davutoğlu savunmuştu.

Öcalan en son “Eyalet sistemine geçiş için İrlanda, İspanya, İsviçre ve hatta Belçika örnekleri incelenebilir, bu örneklerden faydalanmak gerekir” dedi. Herhalde, Amerika’daki gezi ona da haber verilmiş ki Amerika’yı telaffuz etmiyor.

Yıllar önce 27 Haziran 1995 tarihli FBIS bülteninde, “ABD’nin eski Moritanya Büyükelçisi” unvanını kullanan David Adolph Korn’un Abdullah Öcalan ile yaptığı görüşmeler yayınlanmıştı.

Biz bu bülteni, yayınlandığı tarihlerde ele geçirmiş ve bir yazımızda bahsetmiştik.

O görüşmede, terör örgütünün başı Öcalan, “Biz Amerika’da olduğu gibi federal bir devlet, İspanya ve Almanya’da olduğu kadar da demokrasi istiyoruz. Eğer Türkiye kimlik, kültür, dil ve ekonomiye dayalı haklarımızı verirse, şiddeti bir günde durdururuz. İsteğimiz, soykırıma son verilmesi ve bunun için ABD’nin aracılık yapmasıdır. Biz ABD kuruluşları ve vatandaşlarına yönelik hiçbir eylem yapmadık” demişti.

* * *
İşte şimdi, Türkiye Cumhuriyeti’nin Adalet Bakanı ve diğer yetkilileri, ABD’nin federal sisteminin hukuki alt yapısını inceliyor. Öcalan’ın ve Kenan Evren’in gözü aydın!

Kenan Evren de 1 Mart 2007’de yaptığı açıklamada, Türkiye’nin 8 eyalete bölünebileceğini söylemişti. İşte gerçek iç ve dış tehdit budur.

Devleti korumaya yemin edenlerin önemli bir kısmı, meğer Amerikan devletini korumak için yemin etmiş, öyle anlaşılıyor!

Arslan BULUT, 10 Aralık 2010
yenicaggazetesi.com.tr





Bu görüşme pek hayra alâmet değil!

Düğün değil, bayram değil Adalet Bakanı Sadullah Ergin aniden ABD’ye gitti ve döndü. Ergin, Washington’da Amerikan Adalet Bakanı Eric Holder ile görüştü. Türkiye ile ABD arasında var olan adli işbirliği anlaşmalarını gözden geçirdiklerini bildiren Ergin, “Ocak ya da Şubat ayı içerisinde her iki bakanlığın yetkilileri bir araya gelerek, mevcut mekanizmaları daha seri hale getirecek tedbirler noktasında çalışacaklar” dedi.

Konu adli işbirliği ise bu acelenin sebebi nedir? Öyle ya ABD seyahati yaklaşık 22 saat!

Adalet Bakanı’nın ABD Adalet Bakanı ile kısa bir görüşme yapmak için, 22 saat yolculuk yapması manidar değil mi? Telefonla da görüşebilirlerdi!

WikiLeaks’i de ele almamışlar.. Adli işbirliği anlaşmaları, bir iki saat içinde gözden geçirilebilir mi?

* * *
Bu görüşme pek hayra alâmet değil ama biz “mevcut mekanizmalar”ın neler olduğunu hatırlatalım.

Gazeteci Yılmaz Polat’ın, Ulus Dağı Yayınları arasında çıkan “CIA Pençesinde Açılım” kitabının 163 ve 164’üncü sayfalarında şu bilgiler yer alıyor:

“Abdullah Gül, 8 Ocak 2008’de Bush’a konuk oldu. Görüşmede, Kürt sorunu üzerinde durularak siyasi çözüm tartışıldı. Görüşmeden sonra Abdullah Gül, Bush’un bu konuyla ilgili bir isteğinin olmadığını açıkladı. Beyaz Saray ise Türk tarafını yalanlarcasına görüşmede PKK ve siyasi çözüm yöntemlerinin ele alındığını bildirdi.

Siyasi çözümün şifresi, Erdoğan’ın 5 Kasım’da Bush ile baş başa görüşmesinde saklıydı. Gül-Bush görüşmesi, Erdoğan-Bush görüşmesinin devamı niteliğindeydi.

Abdullah Gül, Ankara’ya döndükten bir ay sonra ABD Adalet Bakanı, Türkiye Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay ile görüştü. ABD ve Türk Adalet Bakanlıkları, uzun süredir işbirliği içindeydiler. 2006’da kamuoyuna yansımayan bir anlaşma da yapılmıştı ve o tarihten beri Kaliforniya Eyaleti Sacramento bölgesinden atanan bir Amerikalı savcı, Türkiye’de danışman olarak çalışıyordu.”


* * *
Amerikan Büyükelçiliği’nin İnternet sitesinde, “ABD Adalet Dairesi Yurtdışı Savcılık Geliştirme, Yardımlaşma ve Eğitim Kurumu’na bağlı olarak bir hukuk müşaviri, 2006 yılında ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’nde konuşlanmıştır” ifadesi var.

Odatv’den Barış Terkoğlu da ABD Dışişleri Bakanlığı’nın resmi İnternet sitesinde söz konusu savcı ile birlikte İstanbul’da PKK ile mücadele kapsamında özel yetkili cumhuriyet savcıları ve yargı temsilcilerine yönelik bir program düzenlendiğini haber verdi.

Amerikan Adalet Bakanlığı sitesinde belirtilen OPDAT Türkiye Genel Hukuk Danışmanı, yani Amerikalı savcı, terör suçları ve organize suçlarla ilgilenen mahkemeleri bulunan sekiz Türk kentinden cumhuriyet başsavcı vekilleri ve dört yargı temsilcisi ile görüşmüştü.

Aydınlık dergisinden Mehmet Bozkurt ve Umut Albayrak, 25-26 Ocak 2007’de İstanbul’daki hakimevinde, sekiz ilin özel yetkili Başsavcı vekili ve Adalet Bakanlığı’ndan üç yetkili ile çalıştay düzenleyen Amerikalı danışman savcının Susanne Hayden olduğunu ortaya çıkardı. CHP Zonguldak milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün soru önergesine cevap veren Sadullah Ergin, toplantıları doğruladı.

Ayrıca Anayasa reformu denilen ve Türk yargı sistemini altüst eden çalışmaların da uzun süreden beri Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından yönlendirildiği de anlaşıldı.

Amerikan Büyükelçiliği’ndeki Amerikalı danışman savcı ve UNDP yetmemiş olacak ki artık mesele doğrudan bakanlar düzeyinde ele alınıyor!

Acil bir durum var demek ki! BDP de “özerklik anayasası”nı hazırlamış durumda!

Amerikan Adalet Bakanlığı’nda Türkiye’nin geleceği mi tartışılıyor?

Arslan BULUT, 7 Aralık 2010
yenicaggazetesi.com.tr
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Adalet Bakanlığı'nda Amerikalı bir savcı! / Arslan BULUT

İletigönderen Başkomutan » Çrş Oca 05, 2011 22:20


Her şey ABD’den yargı sistemi ithal etmek için..

Bir ülkenin hukuk sistemi adaletsizliğe vasıta haline getirilebilir mi?

AKP iktidarı, hukuk devleti anlayışına göre değil yandaşlık hukukuna göre çalıştığı için her şeyi yüzüne gözüne bulaştırdı. Domuz bağı ile bağladıkları insanlara işkence ederek öldürenlerin serbest bırakıldığı, buna karşılık gazetecilerin, akademisyenlerin hapiste tutulduğu başka bir ülke var mıdır dünyada?

***
Denilebilir ki, “AKP ne yapsın? Yargıtay, dosyaları karara bağlamakta geciktiği, yasa da tutuklama süresine sınır getirdiği için, böyle bir tablo ortaya çıktı!”

Hayır, sonucun böyle olacağı öngörülüyordu. Maksat, Yargıtay’ı kamuoyu önünde rezil rüsva etmek, böylece bu kurumu yeniden düzenlemek, bölge adliye mahkemelerini uygulamaya geçirmektir. Yoksa artan nüfusa göre davaların sayısı da arttığı için Yargıtay kadrosu da aynı oranda genişletilseydi, böyle bir tablo ortaya çıkmazdı.

Kasten Yargıtay’ın bu yöndeki taleplerini karşılamadılar ki istinaf mahkemelerinin önü açılsın!

Denilebilir ki, ne sakıncası var istinaf mahkemeleri kurulmasının?

İstinaf mahkemeleri, federal sistemin alt yapısıdır. İşte Adalet Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Kahraman ve 8 hakim, Washington, Colorado ve Arizona’da bu sistemi inceledi. Hem de federal bir Türkiye oluşturmayı yargı üzerinden başlatmak isteyen ABD’nin OPDAT adlı kuruluşunun davetlisi olarak!

OPDAT’ın açılımı, “ABD Adalet Dairesi Yurtdışı Savcılık Geliştirme, Yardımlaşma ve Eğitim kurumu” oluyor. Yani Türkiye’nin adalet sistemini geliştirmeyi kendilerine iş edinmişler!

Acıdır ki tek bir gazeteci dahi bu bağlantıları kurarak Adalet Bakanı’na soru yöneltmedi. Adalet Bakanı da Avrupa Birliği parası ile Diyarbakır İstinaf Mahkemesi binası yaptırdığı halde, dünkü konuşmasında bu konuyu gündeme getiremedi.

Buna karşılık, Sadullah Ergin, bir davanın ağır ceza mahkemesinde ortalama 1622 günde bitirildiğini, aynı dosyanın 1042 gün de yüksek yargıda beklediğini anlattı.

Ergin, bu sürenin azaltılması için çalıştıklarını, Adalet Bakanlığı’nın projelerinin ve planlarının bu yönde olduğunu ifade etti ama ne projeleri olduğunu söyleyemedi.

Projelerin ne olduğu, yakında ortaya çıkacaktır elbette. Hem de OPDAT patentli olarak!

***
Ergin, tahliyelere ilişkin düzenlemenin Ergenekon ve Balyoz davalarıyla ilgisi olmadığını söyledi ve “Yasal düzenleme, 2004 yılında yapıldı. O zaman Ergenekon ya da Balyoz soruşturması var mıydı?” diye sordu.

Evet vardı!

2004’ten önce Ergenekon soruşturmasına izin verilmemişti. MİT, dava dosyasındaki şemayı hükümete ve Genelkurmay’a 2003 yılında vermedi mi? Bu şema, masabaşında bir kişi tarafından işkence altında çizilmiş olduğu için o tarihte soruşturma kapatılmadı mı?

Sonradan işlendiği iddia edilen suçlar da şemada adı bulunanların bir kısmına yüklenmedi mi?

Hem, katiller bir tarafa; darbe yapacağı iddia olunan askerler serbest iken aydınların tutuklanması, hangi adalet anlayışına sığar?

***

Türkiye petrol denizi üzerinde yüzdüğü, petrol ihraç eden ülkelerle komşu olduğu halde, dünyanın en pahalı akaryakıtını kullanıyor! Bu, tarihin en büyük soygunlarından biridir! Adalet bu mu?

BBP’li gençler bu durumu protesto etmek için 1 dakikalık trafiği durdurma eylemleri yapıyor. Bugün de İstanbul’da böyle bir eylem yapacaklarını bildirdiler. Bunun dışında bu büyük soyguna karşı kimseden çıt çıkmıyor!

AKP iktidarı da dini Muaviye gibi kullandığı için aşırı bir kendine güven içinde akaryakıta zam üstüne zam yapıyor, hukuk sistemini alt üst ediyor..

Bu gidişin sonu hayırlı olmayacak..


Arslan BULUT
YENİÇAĞ 06 Ocak 2011
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Adalet Bakanlığı'nda Amerikalı bir savcı! / Arslan BULUT

İletigönderen Başkomutan » Prş Şub 09, 2012 21:04

Kanadalı avukat: "Çok kısa süre sonra Türkiye Anayasası değişecek!"

“Çok kısa süre sonra Türkiye Anayasasında çok ciddi değişikler olacak. Yargı sistemi de sanırım kapsamında olacak. Bazı önemli reformlar yolda”.

Bu sözler, Adalet Bakanlığınca düzenlenen “Kurumsal Yönetim Perspektifinde Yargı Reformunun Desteklenmesi Projesi” kapsamında görevlendirildiği bildirilen Larry Taman adlı “uluslararası uzman” tarafından söylenmişti..

Ne zaman?

12 Eylül 2010 referandumundan önce!

***

Danıştay 2. Dairesi Tetkik Hakimi Fetih Sayın, Danıştay Başkanlığı tarafından görevlendirilerek 16-17 Nisan 2009 tarihlerinde Ankara Sheraton Otelinde yapılan semineri takip etmiş ve bir rapor hazırlamıştı.

Sayın’ın raporunda tespit ettiği gibi Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) sitesinde aynen şöyle deniliyordu:

“UNDP, ulusal hükümet nezdinde güvenilir bir ortaktır, yargıda iyi yönetişimi sağlamada ulusal hükümete katkı verecek pozisyondadır.

Proje adalet reformunda Türkiye’ye yol haritası hazırlamak için hazırlanmıştır ve Adalet Bakanlığı, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Yargıtay ve Danıştay gibi yüksek mahkemelerin yapıları ve kendi aralarındaki etkileşimlerine yönelik genel bir değerlendirme sağlayacaktır.”


Sayın, raporunda şöyle diyordu:

“16-17 Nisan 2009 tarihinde UNDP ile birlikte yapılan çalışmada, UNDP proje sorumlusu Seher Alacacı, yargı reformu ile ilgili hazırlık toplantısının 31 Ocak-
1 Şubat 2008 tarihlerinde Bratislava’da yaptıklarını, anlattı. Türkiye ile ilgili bir çalışmanın hazırlık toplantısı Türkiye’de değil de neden Bratislava’da yapılıyor maalesef anlayamadım.

UNDP Bratislava Bölgesel Merkez Ofisi temsilcileri ve Kanadalı uluslararası danışman Larry Taman, Türk yargı sistemini çok iyi tanıdıklarını söyledi ve UYAP sistemini övdü.

Larry Taman, konuşması sırasında ‘Çok kısa süre sonra Türkiye Anayasasında çok ciddi değişikler olacak. Yargı sistemi de sanırım kapsamında olacak. Bazı önemli reformlar yolda’ dedi.”

***

Yani Anayasa reformu denilen ve Türk yargı sistemini altüst eden çalışmalar, Adalet Bakanlığı ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı tarafından yurt dışında yapılmıştı. 2010 Temmuz ayında konuyu gündeme getirdiğimizde, Adalet Bakanlığı bu sütunda yayınladığım açıklamasında “UNDP Türkiye Temsilciliği ile Bakanlığımız arasında yürütülen ‘Kurumsal Yönetim Perspektifinde Yargı Reformunun Desteklenmesi Projesi’ kapsamında özellikle yabancı ülkelerde yargı organlarının yapısı ve işleyişi konusuna ilişkin olarak toplantı ve ziyaretler yapılmıştır.

Polonya ve İtalya’ya yapılan ziyarete HSYK’yı temsilen üyeler Sayın Çetin Zöngür ve Sayın Musa Tekin de katılmıştır. Yargı Reformu Stratejisi’nin hazırlanmasında UNDP ile yürütülen projenin payı da diğer çok sayıdaki toplantı ve çalışmalardan biri olarak bu sürece katkı vermekten ibarettir.

Ayrıca Bakanlığımız, BM’nin çeşitli birimleriyle şimdiye kadar çok sayıda proje yürütmüş ve yürütmeye devam etmektedir. UNDP ile yürütülen bu proje de Türk hukuk sisteminin daha iyi işlemesi amacıyla gerçekleştirilen çok sayıda projeden biridir. 14 Temmuz 2010 tarihli yazınızda adı geçen Larry Taman da ‘Kurumsal Yönetim Perspektifinde Yargı Reformunun Desteklenmesi Projesi” kapsamında uzman olarak görevlendirilmiştir” demişti.

***

Sonraki süreçte ne oldu hep birlikte yaşadık, Kanadalı avukat Larry Taman’ın sözleri Adalet Bakanlığı ve AKP iktidarı tarafından yasa tasarısına dönüştürüldü, kabul edildi, referanduma sunuldu, “Yetmez ama evet” çiler ile birlikte, “12 Eylül’ün intikamı alınacak” diye hayallere kapılan milliyetçilerin önemli bir kısmı da paketi onayladı.

Oysa Larry Taman ve ekibi, Türkiye’de 12 Eylül’ü yaptıran Amerikalıların zihniyet ortağıydı..

İşte Türkiye’nin hukuk sistemi, insanların saflığından ve duygularla hareket etmesinden istifade ile böyle değiştiriliyor.

Arslan BULUT - 9 Şubat 2012,
YENİÇAĞ
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Adalet Bakanlığı'nda Amerikalı bir savcı! / Arslan BULUT

İletigönderen Başkomutan » Pzr Şub 26, 2012 15:50

Adalet Bakanlığı’na ABD ve İngiliz danışman

Wikileaks keşke Türk Adalet Bakanlığı’na danışmanlık yapan Amerikalıları yayınlasa da Türkiye'ye getirilmek istenen eyalet sistemi ve Silivri hangi adalet anlayışı içinde yer alıyor öğrensek.

Adalet Bakanlığı 2010 yılında Ankara'daki Amerikan ve İngiliz Büyükelçiliği'nden Hâkim ve Savcı danışman talebinde bulundu. Haziran ayında ABD Yargıçlar Birliği Araştırma ve Program Direktörü Malia Reddick, Arizona Temyiz Mahkemesi'nden Hâkim Daniel Barker ile Colorado Eyaleti'nden Hâkim Edward Moss ve Avustralya New England Üniversitesi'nden Profesör Stephen Colbran,İngiltere'den de Hâkim Brian Neill Ankara'ya geldi. Ekip Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu'na emanet edildi.

Silivri'deki gibi uzun tutukluluk sürelerini de kapsayan davalara benzer öteki ülkelerdeki süreçlere ilişkin görüşleri alındı.

Adalet Bakanlığı, Arizone ve Colorado eyaletlerindeki yargı sistemi geniş bir programı kapsadığından bu eyaletlerin yapısıyla ilgileniyor.

Danışman Ekip, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyeleri, Yargıtay ve Danıştay üyelerine brifing verdi. Yargıçların disiplininden terfi ve tayinine kadar görüş alışverişi yapıldı. Toplantılarda ABD Ankara Büyükelçiliği’ni Mike Lang temsil etti.

ABD ve Türk Adalet Bakanlıklarının işbirliği bu toplantıdan önce başladı. ABD Adalet Bakanlığı bünyesindeki OPDAT ''Denizaşırı Adli Takibatı Geliştirme Yardımı ve Eğitim Dairesi'' yılda 102-153 bin dolar arasında ücret alan bir hâkimi Türkiye Adalet Bakanlığı’na danışman olarak atadı.

2011 yılında Adalet Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Kahraman ve 8 yargıç iade-i ziyaret yaptı. Masraflar ABD'ye aitti. Heyet, 9 gün Colorado ile Arizona'da eyalet hukuk sistemini inceledi. Heyet, Arizona'da Temyiz Mahkemesi Başkanı Yargıç Daniel Barker'la görüştü, Yüksek Mahkeme ve Federal Mahkeme'de temaslarda bulundu. Arizona Baro Başkanı John Phelps ve Baro Genel Sekreteri John Furlong da heyete baroda bir saat süren bir brifing verdi.

Anayasa referandumu dahil Türk yargı sisteminde yapılan değişikliğe yabancı danışmanların katkısı çok açık ortada.

ABD danışmanlık ofisi Ankara'da çalışmalarını sürdürüyor. Danışman davetinin Türk Adalet Bakanlığı'ndan geldiğini biliyoruz.

Adalet Bakanlığı için Washington ya da Arizona'da irtibat bürosu var mı? Birilerine danışmanlık ücreti ödeniyor mu? Bunları bilmiyoruz.

Yılmaz POLAT - 21 Şubat 2012,
YURT
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Adalet Bakanlığı'nda Amerikalı bir savcı! / Arslan BULUT

İletigönderen Oğuz Kağan » Cmt Kas 03, 2012 13:27

Kart’tan müthiş iddia

CHP’nin Konya Milletvekili Atilla Kart, Emniyet’in Silivri ve bağlı davalarla ilgili olarak Amerikan Büyükelçiliği’ne raporlar yazdığını birifingler verdiğini ileri sürdü ve bazı belgeler gösterdi. Kart, 24 Kasım 2008 tarihli belgeyi delil olarak gösterip, “Emniyet Genel Müdürlüğü, Silivri ve bağlı davalarla ilgili olarak ABD elçiliğine raporlama yapıyor, brifingler veriyor. Soruşturma ayrıntılarını anlatıyorlar” dedi.

Başbakan da biliyor

İddİasInI daha ileri taşıyan Kart, “Ortaya çıkan tablonun özeti şudur: Başbakan, Silivri ve bağlı olaylarla ilgili soruşturma dosyalarının doğrudan içindedir. ABD izni ve icazeti alınıp, bilgilendirme yapılıyor” diye konuştu.

“ABD’ye Silivri davası için brifing veriyorlar!”

CHP’li Atilla Kart, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün, Silivri ve bağlı davalarla ilgili olarak ABD Büyükelçiliği’ne rapor yazıp, brifingler verdiğini ileri sürdü.

CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, Silivri davaları konusunda ABD’ye brifing verildiğini iddia etti. Kart, ABD Ankara Büyükelçiliği’nin düzenlediği 24 Kasım 2008 tarihli belgeyi de delil olarak gösterdi. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, Anayasa Uzlaşma Komisyonu çalışmalarından rahatsız olduğunu, masadan kaçmak istediğini de iddia eden Kart, “Erdoğan yeter ki gölge etmesin. O zaman biz Başbakan’a rağmen anayasa yapmayı başarırız” dedi. Adli Tıp Kurumu’nun ulaştığı sonuçlara hep “soru işaretiyle” baktıklarını bildiren Atilla Kart, merhum Turgut Özal’ın zehirlenme iddialarıyla ilgili soruya, “Adli Tıp’ın kritik konularda yapmış olduğu tespitlere hep kuşkuyla hep soru işaretiyle bakıyorum” karşılığını verdi. Atilla Kart, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, ABD Ankara Büyükelçiliği tarafından düzenlenmiş 24 Kasım 2008 tarihli bir belgeden söz ederek şöyle konuştu:

Rapor verip icazet aldılar

“Türkiye Cumhuriyeti Emniyet Genel Müdürlüğü, Silivri ve bağlı davalarla ilgili olarak ABD elçiliğine raporlama yapıyor, brifingler veriyor. Yaptıkları açıklama ve değerlendirmelerde, soruşturma ve yargılamalar sonucunda şüphelilerin mahkûmiyetlerinden emin olduklarını dile getiriyorlar. Soruşturmanın ayrıntılarını anlatıyorlar. Emniyet birimleri yargılama yapıyorlar, hüküm kuruyorlar. Mezkûr belgeye göre, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Silivri soruşturması ve bağlı dosyalarla ilgili olarak davayı yürütenlerle haftalık toplantılar yaptıkları ifade ve tespit ediliyor. Ortaya çıkan tablonun özeti şudur: Başbakan, Silivri ve bağlı olaylarla ilgili soruşturma dosyalarının doğrudan içindedir. Kolluk gücü, siyasi iktidarın emir ve talimatları doğrultusunda görev yapmaktadır. Bu çalışmalar yapılırken, ABD mercilerinin izni ve icazeti alınıp, bilgilendirmeler yapılmaktadır.”

Wikileaks belgesi gibi

“Bu belgeye karşı Başbakanlık makamının saygınlığı adına bu belgenin tahkiki yapılmalıdır” diyen Kart, “Gerekirse olayı dava boyutuna götürürsünüz. Umarım Başbakan bu cesareti, bu sorumluluğu gösterir” açıklaması yaptı. Bir gazetecinin, “Bu Wikileaks belgesi mi?” sorusuna Kart, “Nitelik olarak evet. Bir resmi belge aslında” yanıtını verdi. Kart, Başbakan’ın Anayasa Uzlaşma Komisyonu çalışmalarından rahatsız olduğunu iddia ederek, “Başbakan, bir kere başlatmış olmanın getirdiği sıkıntıyı yaşıyor. Çünkü Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda müzakere ediliyor. Müzakere kavramı Başbakan’ın bilmediği bir kavram. Başbakan’ın rahatsızlığı buradan geliyor. Başbakan o masadan kaçmak istiyor, gerekçe ve bahane yaratmak istiyor” diye konuştu.

Diyarbakır’da 10.5 milyon liralık vurgun!

CHP Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın Diyarbakır Et Kombinası’ndaki dolandırıcılıkla ilgili olarak görevini yapmadığını söyledi. Kombinada çalışan Mehmet Kaymaz’ın 85 kişiden 10,5 milyon lira para topladığını anlatan Öğüt, para aldığına dair kurumun kaşesini kullandığını savundu. Dolandırıcılığın 3 yıl sürdüğünü, bu sürede kombinaya çuvallarla para geldiğini belirten Öğüt, aynı yerde çalışan Hayati Altıntaş’ın durumu ihbar ettiğini, ancak müfettişler tarafından kendisinin suçlu bulunup Erzurum’a sürgün edildiğini ileri sürdü.Kaymaz’ın işine 4,5 ay önce son verildiğini dile getiren Öğüt, “Et Kombinasında, yöneticilerin de içinde olduğu ortamda 3 yıl boyunca 85 vatandaşın dolandırılmasına göz yumulmuş” dedi.

YENİÇAĞ, 2 Kasım 2012
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!


Şu dizine dön: Arslan BULUT

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x