13 yıllık sır tartışılıyor:
AKP NASIL KURULDU?
Yıllardan beri kapalı kapılar ardında seslendirilen “ABD, İngiltere ve İsrail” iddiaları ilk kez konuşulmaya başlandı. Abdurarahim Karslı’nın başlattığı tartışmaya, konuyla ilgili tarafların da katılmasıyla sır perdesi aralanmaya başladı
Merkez Partisi Genel Başkanı Abdurrahim Karslı’nın fitilini ateşlediği tartışmaya, konuyla ilgili ve bilgili tarafların da katılmasıyla sır perdesi aralanmaya başladı. Yıllardır, kapalı kapılar ardında seslendirilen “ABD, İngiltere ve İsrail” iddiaları ilk kez açıktan konuşulmaya başlandı...
Merkez Partisi Genel Başkanı Abdurrahim Karslı, +1 TV’ye verdiği röportajda evindeki bir toplantıda Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak’ın “AKP’nin bir proje olarak ABD, İngiltere ve İsrail tarafından kurulduğunu iddia ettiğini” söyledi ve Zaman Gazetesi yazarı Ali Bulaç’ı şahit gösterdi. Önce sessiz kalan Ali Bulaç da Dilipak’ın, Rotahaber’den Ünal Tanık’a konuşulanları teyit ettiği gerekçesiyle toplantıyı ve konuşulanları doğruladı. Bulaç, “1998’lerden başlamak üzere Amerikalılar, sıklıkla bizlerle görüşmeye başladı. Biri gidiyor, üçü geliyordu” şeklinde yazdı. Bu tarihten sonra tartışma büyüdü ve akıllara durgunluk veren iddialar ortaya atıldı. AKP İstanbul Milletvekili Bülent Turan, Ali Bulaç’ın yazısı üzerine bir açıklama yaparak, “AKP’nin kuruluşunu ABD projesi olarak nitelemek yakışıksızdır” dedi. Ali Bulaç köşe yazısında Bülent Turan’a, “Ben sadece 7-8 kişinin ağzı açık dinlediği söz konusu konuşmayı teyit ettim” şeklinde yanıt verdi.
Sivil darbe ürünü mü?
Abdurrahman Dilipak, “Ben yalanlıyorum, adam ‘doğruladı’ diye haber yapıyor” diyerek Ünal Tanık’ı yalanladı ve “Birileri benim üzerimden AKP’ye yönelik bir tertip içinde” diye kendini savundu. Ama toplantıya katılanlardan Bülent Ecevit’in başbakan olduğu koalisyon hükümetinin Devlet Bakanı Aydın Tümen de konuşulanları doğruladı. Tümen, “O dönemde hükümeti çalıştırmamak için bir takım oyunlar ve tezgahlar kuruldu. Hükümete ve parlamentodaki siyasi partilere karşı ciddi bir kamuoyu oluşturuldu. Bugün bu çerçeveden bakıldığı zaman o günkü gelişmeleri çok rahat okuyabiliyorsunuz” açıklamasını yaptı. Tartışmaya katılan Prof. Dr. Yalçın Küçük, bugün Türkiye’de yürütülen ‘açılım’ faaliyetlerinin Irak ve Suriye’deki gelişmelerin AKP’nin kuruluşuyla bağlantılı olduğundan hiçbir kuşkunun olmaması gerektiğini belirterek, “AKP, Washington ile Tel Aviv tarafından bugün yaptıklarını yapması için kuruldu” dedi. Dönemin Devlet Bakanı DSP Genel Başkanı Masum Türker ise AKP’nin bir sivil darbe ürünü olduğunu belirterek, “Ekonomik problemler, koalisyonla bu işin olmayacağının ABD tarafından dayatılması bir sivil darbeydi. DSP, MHP ve ANAP koalisyonunu yıkıp yerine AKP projesinin hayata geçmesi için uygun koşulları hayata geçirdiler” dedi. ABD ve müttefiklerinin Ortadoğu’ya silahlı yönelim planlarının yapıldığı, Öcalan’ın Suriye’den çıkartılıp bir süre sonra yakalanmasıyla AKP’nin kuruluş sürecinde Amerikalıların Türkiye’de bazı kişilerle yürüttüğü görüşmelerin tarihi de birbiriyle eş zamanlı. AKP’nin kuruluş projesinin en önemli ayaklarından biri de Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında Büyük Kürdistan’ın kurulması yolunda ilk etapta “özerk” bir Kürdistan bölgesi oluşturulması. Teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın Suriye’yi terketmek zorunda kaldığı 1998 yılında Amerikalılar, AKP’nin kuruluş sürecinde bulunanlarla yürüttükleri görüşme trafiğini de artırdıkları ortaya çıktı. Ekim 1998’de Suriye’den çıkan Öcalan, İtalya ve Rusya’dan sonra gittiği Kenya’da 15 Şubat 1999’da Türk güvenlik güçleri tarafından teslim alındı. Öcalan’ın teslim edilmesinde bir şart vardı. Kesinlikle idam edilmeyecekti. Öcalan yakalandığında Türkiye’de Bülent Ecevit’in başbakanlığında DSP azınlık hükümeti vardı. Ecevit 13 Nisan 2005 tarihinde Sabah Gazetesi’ne yaptığı değerlendirmelerde, “Bize niye Apo’yu verdiler onu hâlâ ben de bilemiyorum” dedi. Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan, Amerikan, İngiliz, İsrailli istihbarat servislerinin elemanları Türk siyasetini bu şekilde dizayn ederken MİT ne yapıyordu? sorusunu sordu.
AKP bir proje partisidir
Abdurrahim Karslı, evindeki toplantıda konuşulanları şöyle aktardı: “Orada muhtelif arkadaşlar bir araya geldik. AKP’ye hizmet eden, fikir babası, halen içinde olan, müdafaa eden gazeteci yazar, benim de eskiden beri tanıdığım, düşünce insanı olarak bildiğim Abdurrahman Dilipak da vardı. Hatta benden yaşça büyük olduğu için ben ona ‘ağabey’ diye hitap ederim. Fikrini söylerken, ‘AKP bir proje partisidir’ dedi. ‘Ne projesi’ dediler. 90’lı yıllarının başından sonra küresel güçler, emperyalist güçler bunun içinde ABD İngiltere İsrail de var, Türkiye’ye gidip gelmeye bizlerle de görüşmeye başladı. ‘Niye gelip gidiyorlardı?’ dediler. ‘Bundan sonra Türkiye’de siyasal İslamcılarla birlikte çalışmak istiyoruz. Çünkü yükselen trend siyasal İslam. Çünkü Erbakan hoca ve ekibi gittikçe yükselen trendde puan almaya başlamış. Biz sizinle çalışmak istiyoruz, anlaşma yapalım’ dediklerini kendi anlattı.” Karslı, Dilipak’ın AKP’nin kuruluşuna destek veren güçlerin şu üç şeyi talep ettiğini de söyledi:
Konuşulanları teyit etti
“1- Biz sizi iktidara taşıyalım. 2- Size iktidarda sorun çıkaracakları opere edelim. 3- Size gerekli finansal destekleri getirelim.” AKP’den istenenler de şunlardı: “İsrail’in güvenliğini artıracaksınız. Önündeki engelleri kaldıracaksınız. Büyük Ortadoğu Projesi’nin yani sınırların değişmesine yardımcı olacaksınız. İslam’ın yeniden yorumlanmasında bize yardımcı olacaksınız.” Teklifin önce Necmettin Erbakan’a iletildiğini kaydeden Karslı, sözlerine Dilipak’ın şu ifadelerini de ekledi: “Erbakan Hoca bunları kabul etmiyor. Ama Erbakan Hoca’nın ekibi şimdi AKP’yi kuranlar bunu kabul ediyor. Bunun içinde Tayyip Bey ve Abdullah Bey de var. Hatta ben de vardım.” Karslı, bu konuşmaya Zaman Gazetesi yazarı Ali Bulaç’ın da şahit olduğunu öne sürdü. Bunun üzerine Ali Bulaç, yazılarında bu konuya şu şekilde açıklık getirdi:
Bizle görüşmeye başladılar
“Sayın Karslı beni de şahit gösteriyor. Konu sosyal medyada yer aldıktan sonra doğru olup olmadığını soran onlarca e-mail aldım. Yine yazmayacaktım ama Dilipak, Rotahaber’den Ünal Tanık’a konuşulanları teyit edince yazmaya karar verdim. Bir de AKP hükümetinin neden Batı’yla bozuştuğunu anlamak için artık bunları yazmak lazım. Evet, o toplantıda vardım. 40 senedir tanıdığım Abdurrahman Dilipak, bunları -ifadelerde bazı değişiklikler olsa da- anlattı. Mesele şu: 1998’lerden başlamak üzere Amerikalılar, sıklıkla bizlerle görüşmeye başladılar. Biri gidiyor, üçü geliyordu.” AKP İstanbul Milletvekili Bülent Turan, Ali Bulaç’ın yazısı üzerine bir açıklama yaparak, “AKP’nin kuruluşunu ABD projesi olarak nitelemek yakışıksızdır” dedi. Ali Bulaç köşe yazısında Bülent Turan’a, “Ben sadece 7-8 kişinin ağzı açık dinlediği söz konusu konuşmayı teyit ettim” şeklinde yanıt verdi.
“Yeni oluşacak parti ABD ve İsrail’e ters düşmeyecek”
Bugün TRT Haber Dairesi Başkanı olan Nasuhi Güngör, ilk baskısını 2001 yılında Anka Yayınları’ndan yapan “Yenilikçi Hareket” adlı kitabında “AKP’nin bir proje olduğunu ve Tayyip Erdoğan’ın Siyonist kuruluşlarca yönlendirildiğini” yazmıştı. Kitapta Güngör şu bilgilere yer vermiş:
2000’de ABD’ye gitti
“Erdoğan henüz Refah Partisi’nin İstanbul Beyoğlu ilçe başkanıyken dönemin ABD Büyükelçisi Morton Abramowitz ile görüşmeye başlamış ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde de bu görüşmeler devam etmiştir. Abramowitz ise belediye başkanı olduğu dönemde Erdoğan’ı geleceğin lideri olarak tanımlamıştı. Temmuz 2000’de ABD’ye giden Erdoğan burada başta Yahudi ağırlıklı kuruluşlar ve ABD’li Yeni Muhafazakârların (neocon) düşünce kuruluşu American Enterprise Institute olmak üzere önemli düşünce kuruluşlarıyla bir araya gelmiştir.” Tayyip Erdoğan’ın 18 Temmuz 2001’de İsrail Büyükelçisi David Sultan’la bir görüşme yaptığı ve ona “Yeni oluşacak partinin İsrail ve ABD politikalarına asla ters düşmeyeceği” yolunda garanti verdiğinin konuşulup yazıldığını ifade eden Güngör, “Bu David Sultan, uzun yıllar İsrail ordusunda görev yaptıktan sonra dışişleri kadrosuna alınan azılı bir İslam düşmanıydı” diyor.
YARIN: DSP Genel Başkanı masum Türker: Koalisyonla bu işin olmayacağını ABD tarafından dayatılması bir sivil darbeydi
Salim YAVAŞOĞLU, 2 Ocak 2015