88 yılın rövanşı!AKP yeniden iktidara gelirse Türklüğü anayasadan silecek
ABDULLAH GÜL “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözünü her yere yazıp ilkelleştik
TAYYİP ERDOĞAN Değişmez maddeler geçiş sürecinde olur.Artık ihtiyaç kalmadı
BÜLENT ARINÇ Şartlar yeni oluştu...Cumhuriyet dışında her şey değişebilir
BURHAN KUZU Değişmez maddelerin yorumu rahatsız edici. Neden değişemesin?
AYŞENUR BAHÇEKAPILI Anayasadaki Türklük tanımını kaldıracağız demokratikleşeceğiz
‘Türk’ adı geçmeyecekAKP, Türkiye Cumhuriyeti ile hesaplaşmak için gün sayıyor. Seçimden anayasayı tek başına değiştirecek oy oranıyla çıkmak için her yolu deneyen iktidar, hedefinin anayasadan Türk kelimesi ve Türklük vurgusunu çıkarmak olduğunu da ilan ediyor.
Yol haritaları da hazır...Her fırsatta 36 etnik kökenden bahsedip federasyona gönderme yapan Başbakan, Kuzu’ya “Başlayın Burhan Bey” talimatı vermişti. Yöntemi ise Arınç açıkladı: Değişimi ‘nitelikli çoğunluk’la gerçekleştiririz.
AKP iktidarı Türklüğü Anayasa’dan silecek!
Hükümet, seçim sonrası yeniden iktidar olursa Türklüğü yok edecek.AKP hükümeti, seçimlerde istediği çoğunluğu sağlayıp tekrar iktidar olursa, 13 Haziran’dan sonra ilk iş olarak içinde ’Türk’ve ’Atatürk’gibi kavramların yer almadığı yeni bir anayasa hazırlayıp, Türklüğü ve milliyetçiliği bitirmeyi planlıyor. Başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere AKP’nin en yetkili ağızları, yıllardır yeni bir anayasa hazırlayacaklarını ve 1982 Anayasası’nın başlangıç bölümünde bulunan 4. made ile “değiştirilmesi bile teklif edilemez” hükmü olan ilk 3 maddenin değiştirileceğini söylüyor. Dağ ve tepe yamaçlarından, mahyalardan sildikleri “Türk” ve “Atatürk” adını Anayasa’dan da çıkaracaklarını açıklıyorlar. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de, Refah Partisi milletvekili olduğu dönemde Anayasa’da yer alan “Türk” ve “Türkiye” kavramlarına ilişkin maddelere ilkel demişti.
‘Tanım değişecek’İktidarın PKK açılımıyla birlikte yürüttüğü ’Türklüğü yok etme planı’nı, Aralık 2009’da deşifre edenlerden biri AKP Grup Başkanvekili Ayşenur Bahçekapılı oldu. Bahçekapılı, “Anayasa’yı değiştireceğiz ve vatandaşlıktaki Türklük tanımını kaldıracağız. Yoksa demokratikleşmeyi yapamayız. Vatandaşlık tanımı da değiştirilecek. Herkes kendi etnik kökenini ifade edebilecek ve üst kimlik olarak ” Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım “ diyecek. İşte bu, sorunu çözer” açıklaması yapmıştı. Bahçekapılı, “Vatandaşlık tanımı da değiştirilecek. Herkes kendi etnik kökenini ifade edebilecek ve üst kimlik olarak ’Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım’diyecek” şeklinde konuşmuştu.
Bahçekapılı, bu açıklamalarının ardından gazeteci Neşe Düzel’in “Yani Vatandaşlıktaki ’Türklük’tanımı kalkacak öyle mi?” sorusuna, “Tabii. Yoksa demokratikleşmeyi yapamazsınız ” diye karşılık vermişti. Bakırköy 9. Sulh Ceza Mahkemesi, Bahçekapılı’nın Yeniçağ aleyhine açtığı tekzip davasını, basının asli görevinin halkı bilgilendirmek olduğuna vurgu yaparak reddetti
Erdoğan: İhtiyaç kalmadıBaşbakan Tayyip Erdoğan’ın Fransa’nın Strasbourg kentinde Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) toplantısında yaptığı konuşmanın öğle arasında başbaşa yemek yediği AKPM Sosyalist Grup Başkanı İsviçreli parlamenter Andreas Gross, aynı gün NTV Ana haber bültenine telefonla canlı olarak bağlanıp, Can Dündar’ın sorularını yanıtladı. Gross, açıklamalarında şunları kaydetti:
“Başbakan, Türkiye’nin artık 3 ya da 1. madde ya da 3. madde gibi Türklüğe vurgu yapan maddelere ihtiyaç olmadığını, olmayacağını söyledi. Bence bu çok ilgi çekici bir yorumdu. Dolayısıyla bizim Türkiye’yi çok dikkatli bir şekilde desteklememiz gerekiyor. Özellikle de bu tür olasılıkların kullanılmadığından emin olmamız gerekiyor. Ben zaten gerçekleşeceğinden son derece iyimserim. Özellikle de Türkiye’de herkesin demokrasi ve insan hakları yönünde ilerleyeceğini düşünüyorum. Kürtler için, aydınlar için, bütün farklı azınlıklar ve gruplar için.”
Arınç: Şartlar yeni oluştuDevlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, geçtiğimiz günlerde AKP Genel Merkezi’nde bazı yerel televizyon temsilcilerinin sorularını yanıtldı. Bir soru üzerine yeni anayasanın daha az maddeli, devlet odaklı değil insan odaklı olacağını söyleyen Arınç, yeni anayasa konusunda Türkiye’nin geciktiğini ancak şartların yeni oluştuğunu belirtti. Arınç, Anayasa’nın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddeleriyle ilgili olarak, “Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal ve hukuk devletidir” dedikten sonra demokrasinin unsurları içerisinde bu tür statükonun veya dogmatizme gidişin olmaması gerektiğini söyledi. “Benim İstiklal Marşı’ndan, bayraktan bir şikayetim yok” diyen Arınç, kişisel olarak, bunların içerisinde Anayasa’da korunması gereken hususun sadece cumhuriyet ile ilgili olması gerektiğini düşündüğünü belirtti. Arınç, “Cumhuriyet değiştirilemez veya cumhuriyetin şekli değiştirilemez, rejim cumhuriyet olmaktan çıkartılamaz, bunu yazabiliriz ama bunların dışındaki bütün konularda (değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez) sözleri yerine, değiştirilmelerini nitelikli çoğunluğa bağlamak mümkün” diye konuştu.
İşte o 3 madde1-Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
2- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.
3- Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı İstiklal Marşı’dır. Başkenti Ankara’dır.
Türk ve Türkiye ile ilgili maddelere ‘ilkel’ demiştiCumhurbaşkanı Abdullah Gül, 19 Aralık 1992’de Anayasa’nın başlangıcında yer alan “Türk” ve “Türkiye” ile ilgili maddelere “ilkel” demişti. Gül’ün, kapatılan Refah Partisi’nin (RP) Kayseri Milletvekili olduğu dönemde sarf ettiği şu sözler hala akıllardan çıkmadı: “Ne mutlu Türk’üm diyene lafını, tutup her yere yaza yaza ve bunu özellikle hiç olmayacak yerlere yaza yaza, Türkiye aslında ilkel bir hale dönüşmüştür. Bugün Türkiye’de bir sistem bunalımı var. Halkına zıt, halkı ile barışık olmayan ona düşman bir sistem bu.
Cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devrimcilik, devletçilik ve laiklik; bu millete, zorlatma şeklinde dayatılmış. Milliyetçilik maalesef bir nevi bir ırkçılık şeklinde devam etmiştir.” Abdullah Gül, 8 Haziran 1995’te Meclis kürsüsünde yaptığı konuşmada ise şöyle demişti: “Hangi demokratik ülkenin, hangi Avrupa ülkesinin anayasasının başlangıcında bu tip ilkel -evet, söylüyorum- maddeler vardır; soruyorum. Bu, ancak, Baas anlayışıdır.”
Değişmez maddelerin yorumu rahatsız ediciTBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu da, 2008 yılının Kasım ayında AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, Türkiye’de, değiştirilemeyecek maddelere ilişkin ilk hükmün 1961 Anayasası’nda yer aldığını belirtmişti. Kuzu, şunları kaydetmişti:
Neden değişemesin?
“Demokrasilerde bu maddelerin kapsamına baktığınız zaman; laik, sosyal, hukuk ve demokratik devlet değişmez. Değişmez maddeler bunlar. Anayasa’nın başlangıç kısmı da değişmez kapsamındaydı ama bizden önce değiştirdiler. Mesela, ’Kutsal Türk Devleti’vardı, çıkardılar. Bugün değişmez maddelerin değişmezliğini savunurken, çifte standart uygulanıyor. Birileri dediğinde -buna karşı çıkanların- Anayasa taslakları var elimizde. TOBB’a, TÜSİAD’a, barolara anayasa taslakları hazırlatmışlar. Bu taslaklarda ’cumhuriyet’ dışındaki maddeleri değiştirmişler. Ama şimdi bu konuya karşı çıkıyorlar. Bunu çifte standart olarak görüyorum ve samimi bulmuyorum.” Burhan Kuzu, İstanbul Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada da, “Değişmez maddelerin yorumu rahatsız edici bir şey. Neden değişmesin?” demişti.
Kuzu’ya bu kez ayakkabı fırlatıldı
Daha önce arka arkaya yumurtalı saldırılara uğrayan Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı AKP’li Burhan Kuzu, İstanbul Üniversitesi’nde yine protesto edildi. Uluslararası Anayasa Kongresi’nin kapanış oturumu için İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Cemil Birsel Konferans Salonu’na gelen Kuzu, açılışta olduğu gibi protestoyla karşılaştı. Kuzu’ya konuşmak için söz verildiği sırada salonda bulunan genç bir kız ayağa kalkarak ayakkabısını fırlattı. Ayakkabı, Burhan Kuzu’ya kadar ulaşmadı. Güvenlik görevlileri protestocu genç kıza müdahale etti.
Öğrenci olduğu belirtilen genç kız, önce salondan daha sonra da fakülteden çıkarıldı. Geçtiğimiz aralık ayında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ndeki panele katılan Burhan Kuzu, protesto edilmiş ve yumurtalı saldırıya uğramıştı.
YENİÇAĞ 14/05/2011
Arınç'tan Leyla Zana'ya selamDipçe: Arınç'tan Leyla Zana'ya selamsonkale.orgBaşbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Başbakan Erdoğan'ın Kürt sorunu yoktur sözlerine açıklık getirdi, bağımsız adaylara sıcak mesajlar gönderdi.
AK Parti'nin güçsüz bulunan Diyarbakır milletvekili aday listesine hükümet desteği geldi.
Diyarbakır'a giden Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Başbakan Erdoğan'ın "Kürt sorunu yoktur" sözlerine açıklık getirdi, gazeteciler aracılığıyla BDP'nin desteklediği bağımsız adaylara selam gönderip tek tek isimlerini sayarak hepsine sıcak mesajlar verdi.
Arınç, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker ile birlikte, tarihi Hasanpaşa Hanı'ndaki bir kitapevinde gazetecilerle biraya geldi. Arınç, ''Başbakan Erdoğan'ın 'Kürt sorunu yoktur, Kürt kardeşlerimizin sorunu vardır' şeklinde açıklaması Diyarbakır'da ve bölgede tepkiye neden oldu. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusuna "Kürt sorunu vardır" diyerek şu yanıtı verdi:
"Kürt meselesi Türkiye'de vardır. Bu mesele üzerinde bir siyasi hükümet olarak AK Parti geçmiş siyasi 60-70 yıllık dönem hangisi ise bu meselenin inkarcı politikalarına uzaklaşmış gerçekçi noktaya gelmiştir. Ama bugün adeta Kürt meselesi vardır diye yola çıkmanın da bir faydası yoktur. Bu mesele çözülüyor. Ve artık bireysel taleplerin vatandaşlarımızın toplu talepleri ile beraber hemen hemen ülkenin her yerinde yaşayan insanlarımızın talepleri haline dönüşüyor. Başbakan yanlış söylemedi ama bunu bile istismar etmeye kalkanlar olduğu için söylüyorum. Evet gönülden inanıyoruz böyle bir sorun giderek çözülmektedir, olumlu bir noktaya gelmektedir. Ama sadece bazı siyasetçilerin yaptığı gibi günde amentü söyler gibi Kürt sorunu vardır demenin de çok fazla pratik bir faydası kalmadı."
ERDOĞAN 1 HAZİRAN'DA TATMİN EDECEKArınç Başbakan Erdoğan'ın Diyarbakır mitinginde önemli açıklamlar yapacağını ima ederek şöyle devam etti:
"
Biz sorunların varlığını bilmenin ötesinde bu sorunların çözümü için yaptıklarımızın on mislini yapacağız. Halkımız bunları biliyor ve buna güveniyor. 1 Haziran'da sayın Başbakanımız geldiğine bu sorun ve bu sorunun çözümü konusunda herkesi tatmin edecek açıklamalar yapacak."
HATİP DİCLE VE LEYLA ZANA'YA SELAM SÖYLEYİNArınç, BDP'nin Diyarbakır'da desteklediği bağımsız milletvekili adayları Hatip Dicle ve Leyla Zana'ya gazetecilerin kendilerinin selamlarını söylemesini istedi. Arınç, şöyle dedi:
"
Bağımsız adaylarımıza benim çok selamlarımı söyleyin. Özellikle çok yakından tanıdığım Hatip Dicle'ye de Leyla Zana arkadaşımıza da diğerlerinden Şerafettin beyle selamlaşmamız var. Çok fazla tanımıyorum, bunlar bizim samimi hislerimizdir. Siyaset adına yola çıkan millete hizmet etmek için adaylığını koyan herkese hem saygı duyuyoruz. Hem de başarılar diliyoruz. Başka siyasetçiler gibi değilim.
Leyla Zana, rahmetli Orhan Doğan, Hatip Dicle, Selim Sadak 4'ü cezaevinden çıkmışlardı. Sene 2004, 10 sene cezaevinde kaldılar. Türkiye'de 10 sene cezaevi yatan idam mahkumu bile yoktur. Ama bu arkadaşlarımız 94'ten 2004'e kadar bu işin çilesini çektiler. Ve cezaevinden çıktılar. Ziyaret yapmak istediler. Meclis başkanı olarak bana müracaat ettiler sizi ziyaret etmek istiyoruz dediler.
RESMİ KONUTTA YEMEĞE DAVET ETTİM
Meclis kapalıydı ve ben ilk fırsatta kendilerini resmi konutumda yemeğe davet ettim. Çünkü bu insanlar milletvekiliydi, cezalarını çekmişlerdi halktan oy alıp parlamentoya girmişlerdi. Ama herkes bir şey söyledi özellikle milliyetçi, gazete ve partiler beni düşman haline getirdi. Nasıl olurda resmi konutta bunlara yemek verilir diye. Yaptığımı bugün de savunuyorum, biz siyasetçilere sahip çıkmalıyız. Kimden oy almış olursa olsun, kim desteklemiş olursa olsun parlamentoya girmiş siyaset yapmış, milletvekili olmuş bu insanlarla ben Meclis Başkanı olarak konuşmalıyım yemekten sonrada bir 4 saat birlikte olduk. Türkiye'yi konuştuk Orhan Doğan rahmetli oldu. Allah rahmet eylesin benim onlara karşı bir sevgim var. Onların da umarım ki bana karşı bir saygısı vardır. Ama ben bu sevgiyi milletime karşı bir sevgi olarak düşünüyorum. Biz Türkiye'de siyaseti şiddet olamadan kavga olamadan, biz birimizi yok etmeden, birbirimizi ötekileştirmeden yapacağız Arkadaşlarımın da bu düşüncede siyaset yapacaklarını ümit ediyorum. Siyasetçilere sahip çıkacağız. Şerafettin Elçi yıllarca çile çekmiş bir insandır. Ben Kürdüm dediği, için 12 Eylül'den sonra ezel çekmiş bir insandır.Hepsine saygımız var."
TÜRKİYE'NİN HER YERİNDE SİYASET YAPMALIYIZ
Ülkede barış, huzur olmasını isteyen Arınç, kendilerinin sivil ve parti olduğunu ve Türkiye'nin her yerinde olduklarını, Türkiye'de herkesin partisi olduklarını söyledi. Arınç, şöyle konuştu:
"Ben Türkiye'nin her köyünde her kasabasında olan bir partiyim ama 2008 seçimlerine bakarsanız Türkiye'nin 26 ilde CHP yok, 35 ilde MHP yok., milletvekili yok. Ben 81 ilinde varım. Diyarbakır'da nasıl varsam Iğdır'da Ardahan'da da, Derecik'te de Yüksekova'da da ben her yerde varım. Mesele böyle olmalı belirli bölgenin, belli bir şehrin, belli bir kesimin oylarını alarak etnik kökene dayalı siyaset yapmak yerine Türkiye için Türkiye'nin her yeri için siyaset yapmalıyız. Ve Türkiye'de yaşayan 70 milyonun her biri için siyaset yapmalıyız. Bunun dışındaki sözleri gerçekçi bulmuyorum, yolumuz bu, millet bize güveniyor ve oy veriyor. Millet başkalarına da güvense onlara da oy verir, milletin elinden tutan yok. Sandıktan çıkan sonuç başımızın gözümüzün üstünde yeri var. İnşallah Silivri ve Türkiye'nin farklı yerlerinde görülen davalarda kişilerin suçsuz olduğu anlaşılsın hukuka aykırı bir şey yapmadıkarını mahkeme karar versin. Bizde onları kucaklayalım. Beraat edenleri de tebrik ediyorum."
Arınç: Sadece 'cumhuriyet'e dokunulmasınGül: Ana dil haktır, tanınacaktır Abdullah Gül Bir Tabu Daha Yıktı Kürdistan