ATATÜRK ve TÜRK Alerjisinde Son Nokta!

Genel & Güncel Konular

ATATÜRK ve TÜRK Alerjisinde Son Nokta!

İletigönderen Başkomutan » Pzr Eyl 12, 2010 3:01

Ata ve Türk alerjisinde son nokta!

“Kaşıma!” dediler
KONYA’daki Kulu Lisesi’nde yaşanan inanılmaz skandalın ardından harekete geçen CHP İlçe Başkanı Vahdettin Yücel, “Şikayet dilekçesi verdim, sonuç çıkmadı. Konu çok hassas. Suç duyurusu yapacağım. ‘Olayı kaşıma!’ dediler ama vazgeçmeyeceğim” dedi.

Faili meçhul gibi!
CHP’nin MYK üyesi Hüseyin Karakoç da skandalın unutturulmasına izin vermeyeceklerini açıkladı: Konuyu kaymakamlığa, valiliğe ve Milli Eğitim’in ilçe müdürlüğüne taşıdık. Resmi makamlardan hiçbir açıklama gelmedi. Ancak olayın peşini bırakmayacağız.

Sonunda bu da oldu!
Konya’da Kulu Lisesi’nin ön cephe duvarında yer alan dev boyuttaki Atatürk resmi ile “Ne mutlu Türküm diyene” sözlerinin üzeri boya ile kapatılarak küçültüldü. Bu durum CHP ve MHP’nin büyük tepkisine yol açtı

Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün isminin ve “Ne mutlu Türküm diyene” sözlerinin silinmesine yönelik çalışmalara bir yenisi daha eklendi. Yapımı 3 yıl önce tamamlanan ve eğitim-öğretime açılan Konya’daki Kulu Lisesi ön cephe duvarlarına yaptırılan “Atatürk resmi” ve Mustafa Kemal’in ünlü sözünün üzeri beyaz boya ile kapatılarak, sağ cephe duvarına daha önce bulunan resim ve yazıdan çok küçüğü yeniden yaptırıldı.Yapımının üzerinden kısa bir zaman geçmesine rağmen boyama ihtiyacı bulunmayan Kulu Lisesi’ne ödenek çıkarttırılarak, Atatürk’ün resminin ve sözünün küçültülmesi büyük tepki çekti. CHP ve MHP ilçe teşkilatları olayın soruşturulması için ilgili makamlara şikayet dilekçeleri verdiler. Ancak bugüne kadar bundan bir sonuç çıkmadı. CHP Kulu İlçe Başkanı Vahdettin Yüksel, olayın geçiştirilecek bir durum olmadığını söyledi. Yücel, “ Bu konu ile ilgili olarak elimden geleni de, gereğini de yaptım. Olay doğrudur. Önümüzdeki hafta içerisinde savcılığa suç duyurusunda bulunacağım. Olayı kaşıma demelerine rağmen ben elimden geleni yaparım” dedi.

“BDP’li seçmenler için” iddiası
Kulu ilçesinde bazı seçmenler için bunun yapıldığını savunan Yücel, “Burada BDP’li bazı seçmenler de bulunuyor. Buna yönelik olarak yapıldığı iddiaları var. Ben Atatürk gibi sembol olmuş bir ismin okul duvarından kazınmasını açıkçası hazmedemedim. Bunun için gereğini yaptım. Konuyla ilgili olarak ifade de verdim. Atatürk bu ülkenin simgesidir. İşgal altındaki bir vatana özgürlük vermiştir. Kıbrıs gazisi olduğum için vatanının nasıl kurtarıldığını tahmin edebiliyorum. Böyle bir ismin resmini okul duvarından silmek kabul edilebilir mi?” diye konuştu. Kendisinin yaptığı şikayetin ardından MHP’nin de bu olay üzerine gittiğini belirten Yücel, şunları kaydetti: “Her şey belgeli. Kaymakamlık, Milli Eğitim Müdürlüğü, Valiliğe kadar konuyu intikal ettirdik. Ben bunu Konya mitingi sırasında Genel Başkanımıza da belgeleriyle ilettim.”

Açıklama yapılmadı
Konuyla ilgili olarak daha önce basın toplantısı da düzenleyen CHP MYK üyesi Hüseyin Karakoç, okuldaki Atatürk portresinin silinmesine ilişkin olarak bugüne kadar resmi makamların bir açıklama yapmadığına dikkat çekti. Karakoç şunları kaydetti: “ İlçe başkanımız olayı gündeme getirdikten sonra biz de olayla ilgili olarak inceleme yaptık. Ardından bunu Vali, Kaymakam ve İlçe Milli Eğitim müdürlüğü’ne taşıdık. Bugüne kadar bu okuldan Atatürk portresinin neden silinmiş olduğuna dair resmi bir makamdan açıklama gelmedi. Bu konuda ısrarlı olmamıza rağmen şu ana kadar açıklama yok. Konuyu ilçedeki arkadaşlarımız da takip ediyor. Basın toplantımızın ardından söz konusu yere Valilik tarafından müfettiş hatta Terörle Mücadele yetkilileri de gitti. Ancak şu ana kadar bir açıklama yapılmadı”

Ödenek çıkartılarak boyama yapıldı
Yapımının üzerinden kısa bir zaman geçmesine rağmen boyama ihtiyacı bulunmayan Kulu Lisesi’ne ödenek çıkarttırıldı. Bu ödenekle okulun ön cephesinde yer alan dev boyuttaki Atatürk resmi ile “Ne mutlu Türküm diyene” sözlerinin üzeri boyandı. Atatürk resmine ve ünlü sözüne binanın sağ cephesinde oldukça küçültelerek yer verildi.

YENİÇAĞ


Konu ile ilgili haberler,yazılar
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ata ve Türk alerjisinde son nokta!

İletigönderen Başkomutan » Sal Eyl 28, 2010 7:20

İlk hedefiniz Atatürk’tür, ileri!

CHP, İnönü derken sıra şimdi Atatürk’te!..

Sİstematİk bir şekilde körüklenen Atatürk alerjisi, açıkça düşmanlığa dönüştü. Son dönemde CHP ve İnönü’yü hedef alıyor gibi görünenlerin başını çektiği odaklar, Atatürk’ün çizgisi, ilkeleri ve sözlerine saldırmayı adeta görev edindi. İşte gemi azıya alan Atatürk düşmanlarının peş peşe gelen saldırılarından birkaç örnek...

1 Üniversitede böyle ders mi olurmuş!

Malatya İnönü Üniversitesi (İÜ) Rektörü Prof. Dr. Cemil Çelik; Türk dili, İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük gibi derslerin üniversite öğrencilerine ‘külfet’ geldiğini öne sürerek bu derslerin kaldırılmasını istedi. Çirkin bir bağlantı kuran Çelik, “Bunların yerine teknoloji ve bilimin getirdiği yeni dersler okutulmalı” dedi.

2 Mustafa Kemal ismini önerince sürgün edildiler

Muğla Yatağan’da bir okula “Atatürk” adını öneren 2 okul müdürüyle 2 şube müdürüne ‘ihtar, kınama ve maaştan kesme’ cezası verildi. Yetmedi, bu 4 eğitimci kasabalara sürgün edildi.


‘3 Taraf’lı yazar bu vecizeden çok rahatsız

Taraf gazetesinin bir yazarı, Atatürk’ün dağlara yazılan “Ne mutlu Türküm diyene” sözünün silinmesinden duyduğu memnuniyeti anlatırken kin kustu: Türkleştirme politikaları sökmedi.

Atatürkçü müdürlere sürgün

Muğla’nın Yatağan ilçesindeki bir okula “Atatürk” isminin verilmesini öneren 2 okul müdürü ile 2 şube müdürü görevlerinden alınarak başka il ve ilçelere atandı. Müdürlere ayrıca maaş kesimi ve kınama cezaları da verildi


Milli Eğitim Bakanlığı, bir süre önce Muğla’daki Yatağan Lisesi’nin Anadolu lisesine dönüştürülmesine karar verdi. İlçe Milli Eğitim Müdür Vekili Şeref Batur başkanlığında 12 okul müdüründen oluşan bir komisyon kuruldu. Gazeteport’ta yer alan habere göre, komisyon, lisenin adının “Atatürk Anadolu Lisesi” veya “Yunus Emre Anadolu Lisesi” olmasını önerdi. Hangi ismin tercih edileceği konusunda oylama yapıldı. Oylama sonucu 9 kişi “Yunus Emre”, 3 kişi de “Atatürk” ismi yönünde oy kullandı. Ancak, ilçedeki ve sivil toplum kuruluşları “Atatürk adı oylanamaz” diye tepki gösterdi. Kaymakamlık tartışmalar üzerine, “Yunus Emre” adından vazgeçti ve “Yatağan Gazi Anadolu Lisesi” ismini belirledi.

İl Milli Eğitim soruşturma açtı

Yaşanan tartışmalar Muğla’daki yerel basına “Atatürk 9’a 3 mağlup” biçiminde yansıdı. Bunun üzerine, Muğla İl Milli Eğitim Müdürlüğü soruşturma açtı. Okulun adının “Yunus Emre” olması yönünde oy kullanan 9 müdüre “ihtar” cezası verildi. “Atatürk” ismi yönünde oy kullanan Kafaca Kaplancık İlköğretim Okulu Müdürü Uğur Oral ve Cumhuriyet İlköğretim Okulu Müdürü Yusuf Benli ise görevden alınıp, Milas’ın Selimiye ve Bafa kasabalarına atandı. İsim belirleme komisyonunda görev almadığı halde İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü Hayrettin Şaşmaz, Gaziantep’e, komisyona başkanlık eden Şeref Batur ise idari görevden el çektirilerek Konya’ya öğretmen olarak atadı. Bu 4 isme ayrıca maaş kesimi, bir yıl kademe ilerleme ve kınama cezaları da verildi.

Meclis gündemine taşındı

CHP Muğla Milletvekili Ali Arslan konuyu TBMM gündemine taşıdı. Arslan, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu tarafından yanıtlanması istemiyle verdiği soru önergesinde, “Hangi gerekçeyle müdürlere soruşturma açılmıştır? Yunus Emre adı yönünde oy kullanan müdürlere ihtar cezası verilirken Atatürk adı yönünde oy kullananlara hem ihtar, hem kınama, hem maaştan kesinti, hem de yöneticilik görevlerinden alınarak ilçe dışına öğretmen olarak atanmalarının gerekçesi nedir?” diye sordu.

Malatya İnönü Üniversitesi Rektör Prof. Cemil Çelik, Türk dili, İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük gibi derslerin öğrenciye büyük bir külfet getirdiğini söyledi.

Olay Rektör: İnkılap Tarihi üniversitelerden kaldırılsın

Üniversitedeki “Atatürk Türkiye’dir” yazısını “Hitler Almanyası gibi” diyerek kaldıran Malatya İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemil Çelik, bu kez de üniversitelerdeki İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersinin, öğrencilere külfet getirdiğini öne sürdü. Rektör Çelik, bu dersin zorunlu dersler arasından çıkarılmasını istedi. Türkiye’de bu derslerin 1982 Anayasası ile üniversitelere konulduğunu ifade eden Çelik, şunları söyledi:

“Bu dersler öğrencilere biraz da külfet geliyor. Çok isteyerek öğrenciler bu derslere girmiyorlar. Tabii biz üniversite olarak bugün, anfi dersi haline getirerek bu dersi veriyoruz. Bir fakültenin tüm öğrencileri mümkün olduğu kadar ne kadar büyük anfimiz varsa bu dersleri birlikte alacaklar. Ama asıl çözümü, bu dersler uzaktan eğitimle verilmeli. Üniversitelerimize artık uzaktan eğitim merkezleri kuruluyor. Yabancı dil, Türk Dili ve İnkılap Tarihi gibi derslerin uzaktan eğitim yolu ile verilip, çocukların sadece vize ve final sınavına gelmesi düşünülebilir.”

Yerin teknoloji dersleri

Dünyanın hiçbir medeni ve çağdaş ülkesinde bu tip derslerin bulunmadığını vurgulayan Çelik, “Umuyorum ki, gelecekte yapılacak bir yüksek öğretim reformu ile bu dersler, üniversite müfredatlarından kaldırılır. Bunun yerine teknolojinin bilimin getirdiği yeni dersler takviye edilir” dedi.

Türk milletinin kendi tarihine, geçmişine ve Cumhuriyetine sahip çıkacaksa, bununla ilgili değerleri ilköğretimden lise sona kadar çocuklarına öğretmesi gerektiğine dikkati çeken Çelik, “Eğer bunu veremediysek, bu bizim millet olarak ayıbımızdır. Üniversitede bunu telafi etmenin çok da fazla yararlı olmadığı kanaatindeyim” diye konuştu.

Bu yasalarla olmaz

Bu konuda mevcut anayasanın yeterli olmadığına işaret eden Çelik, şöyle dedi: “Aklı başındaki Türk halkı, entelektüeller, mevcut anayasanın yeterli olmadığını düşünmektedir. İşte, yüksek öğretimle ilgili 1980’lerdeki yasalarla üniversiteleri idare ediyoruz. Üniversite sayımız 170’lere kavuştu. Bu yasa ile bu kadar farklı üniversiteyi, vakıf üniversitelerini, devlet üniversitelerini ileriye taşımamız mümkün değildir.

Anayasasının değiştirilecek diğer maddelerinin yanında, mutlaka yüksek öğretimle ilgili değişikliğinin yapılması artık elzemdir. Bunu kime sorsanız, öğretim üyesi olarak üniversitede görev yapanlar da dahil, sadece yönetici de değil, herkes bu konuda hemfikirdir.”

Taraf’lı yazarın ‘Türk’ rahatsızlığı

Taraf gazetesi yazarı Ayhan Aktar, Doğu ve Güneydoğu’da dağlara yazılan “Ne mutlu Türküm diyene” yazılarının tek tek silindiğini belirterek Kürt açılımı konusundaki kaygıların artık geride kaldığını ifade etti. Aktar, köşesinde özetle şunları kaydetti: “Van, Bitlis, Muş ve Hakkari’de bir zamanlar dağlara kireçle yazılan ’Ne mutlu Türküm diyene’yazıları artık solmuş ve silinmeye yüz tutmuş. Türkleştirme politikalarının sökmediğine, hem askerler, hem de sivil yöneticiler ikna olmuşlar. Tabii ki, bu noktaya ulaşmak için binlerce insanın öldüğünü düşününce insanın yüreği sızlıyor.”


Gül de “İlkellik” demişti

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de Atatürk’ün “Ne mutlu Türküm diyene” sözünün bazı dağ yamaçlarına ve camilerde mahyalara yazılmasından rahatsız olduğunu söylemiş, bunun üzerine birçok yerden bu söz kaldırılmıştı. Gül, “Ne mutlu Türküm diyene lafını her yere yaza yaza ve bunu özellikle hiç olmayacak yerlere yaza yaza, Türkiye aslında ilkel bir hale dönmüştür” demişti.

Büyükanıt uyarmıştı

Öte yandan, eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Cumhurbaşkanlığı adaylığı için Abdullah Gül isminin konuşulduğu dönemde, Genelkurmay’ın internet sitesinden yayınladığı bildiriyle, Gül’ü üstü kapalı bir şekilde uyararak şöyle demişti: “Ne mutlu Türküm diyene anlayışına karşı çıkan herkes, Türkiye Cumhuriyeti’nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır.” Geçtiğimiz günlerde de Polis Akademisi öğretim üyelerince hazırlanan ve Cumhurbaşkanı Gül ile Başbakan Erdoğan’a da gönderilen ’Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da Terörü Besleyen Sorunlar: Hakkari, Yüksekova ve Van Örneği’adlı raporda da, “Ne mutlu Türküm diyene” yazısı, terör örgütüne katılımların en önde gelen sebebi olarak gösterildi.

Dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, Gül’ü üstü kapalı uyararak, “Ne mutlu Türküm diyene anlayışına karşı çıkan herkes, Türkiye Cumhuriyeti’nin düşmanıdır” demişti.

YENİÇAĞ
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ata ve Türk alerjisinde son nokta!

İletigönderen Başkomutan » Prş Oca 20, 2011 15:44


"19 Mayıs gösterileri kaldırılsın"

Yalova Valisi Dursun Ali Şahin 19 Mayıs törenlerinde yapılan gösterilerin kaldırılmasını önerdi

İçişleri Bakanlığı’nın düzenlediği ve 81 ilin valisinin katıldığı değerlendirme toplantısında konuşan Yalova Valisi Dursun Ali Şahin, 19 Mayıs törenlerinde öğrencilerin karton kullanarak yaptıkları gösteriler ile kentlerin yerel kurtuluş günü törenlerinin kaldırılmasını teklif etti. Milliyet’in haberine göre Vali Şahin, “Bu dönemler artık geçti. Çocuklar robot gibi kullanılıyor. Doğu blokundan ithal edilen şeylerdir” dedi.

ATALAY YANIT VERMEDİ

İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın başkanlığında dün gerçekleştirilen valiler toplantısının basına kapalı bölümünde ilginç değerlendirmeler ve tartışmalar yaşandı. Atalay’ın baştan sona katıldığı toplantıda söz alan Yalova Valisi Şahin, ilginç bir teklif ortaya attı. Şahin, 19 Mayıs törenlerinde öğrencilerin tribünlerde karton kullanarak yaptıkları gösteriler ile kentlerde gerçekleştirilen yerel kurtuluş günü törenlerinin kaldırılması gerektiğini söyledi. Salonda yer alan bazı valilerin bu teklife güldüğü, Atalay’ın ise sessiz kaldığı öğrenildi.

Toplantıda ele alınan bir başka konu ise özellikle Doğu ve Güneydoğu’da yasadışı olmasına karşın kullanılmaya başlanan “iki dil” uygulaması oldu. Atalay’ın bu konuda sessiz kalarak tartışmayı izlediği kaydedildi. Atalay’ın, toplantının basına kapalı bölümünde yaptığı konuşmada ise üniversitelerde yaşanan olaylar nedeniyle valileri uyardığı belirtildi.

Toplantıda, İçişleri Bakanlığı tarafından KÖYDES projelerinde kullanılmak üzere gönderilen ödeneklerin banka hesaplarında tutulmaması, gerekli projelerin yürürlüğe konularak ödeneklerin kullanılması talimatı da verildi. Talimatın, genel seçim sürecinde verilmesi dikkati çekti.

Valiler toplantısındaki teklifle ilgili soruları yanıtlayan Şahin, “19 Mayıs törenlerinde tablolarla yapılan gösteriler var. İşte bayrak çıkıyor, sözler, yazılar çıkıyor. Bu dönemler geçti. Çocukları robot gibi kullanmak hoş değil. İnsanların beyinlerinde güzel şeyler oluşturmak gerekli. Zarfın içi önemli, beyin önemli” dedi. Şahin, Milliyet’in “Sizin bu konuda alternatif projeniz var mı?” sorusunu şöyle yanıtladı: “Yeni şeyler denenebilir. 15 yıldır yapılan uygulamayı kaldırmanın zamanı geldi. Doğu Bloku’ndan ithal edilen şeylerdir. 19 Mayıs’ı nev’i şahsına münhasıran kutlamak gerekir. Spor hareketleri güzel.”

"ZAMAN İSRAFIDIR"

19 Mayıs törenlerinde öğrencilerin kartonla yaptıkları tabloların genellikle Türk bayrağı ile Atatürk’ün sözlerinden oluştuğunun hatırlatılması üzerine Şahin, “Bu bir fikir olarak ileri sürüldü. Düşünülebilir” karşılığını verdi. Şahin, illerdeki yerel kurtuluş günlerinin kaldırılması görüşünü de savunurken, “Komşu ülkelerle sıfır sorun diyoruz, ama ilkokul çocuklarının önünde düşmanı yatırıp süngülüyoruz. Bunlar birbirine tezat şeylerdir. Zaman israfıdır. Ayrıca, kurtuluş günleri olmayan kentler kurtuluş günü düzenliyor” dedi. Şahin, teklifinin toplatıya katılan bakanlık bürokratlarınca not alındığını söyledi.

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.haberturk.com/polemik/haber/593269-19-mayis-gosterileri-kaldirilsin









"Yalova Valisi ve İçişleri Bakanı istifa etmeli"

Çalışma ve Sosyal Güvenlik eski Bakanı Yalova eski Milletvekili Yaşar Okuyan, Yalova Valisi Dursun Ali Şahin'in istifa etmesi, İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın da görevden alınması gerektiğini söyledi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik eski Bakanı Yalova eski Milletvekili Yaşar Okuyan, Yalova Valisi Dursun Ali Şahin'in istifa etmesi, İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın da görevden alınması gerektiğini söyledi.

İçişleri Bakanlığı'nın düzenlediği ve 81 ilin Valisinin katıldığı değerlendirme toplantısında 19 Mayıs törenlerinin ve yapılan gösterilerin kaldırılması gerektiğini söyleyen Yalova Valisi Dursun Ali Şahin'in 'haddini aştığı'nı iddia eden Çalışma ve Sosyal Güvenlik eski Bakanı ve Yalova eski Milletvekili Yaşar Okuyan, Vali Şahin'i istifaya çağırdı.

Yalova Valisi Dursun Ali Şahin'in tek kişilik özel bir kararname ile hükümet tarafından özel olarak 5 ay önce Yalova'ya Vali olarak atandığını söyleyen Okuyan, "Yalova Valisi haddini aşmıştır. Ancak en vahim olanı ise bu tartışmalı öneriyi bizzat İçişleri Bakanı Bakanı Beşir Atalay'a iletmesi ve Bakanın bu öneriye sessiz ve kayıtsız kalmasıdır. Yalova Valisi derhal görevden alınmalı. Ancak görevden alacak olan irade ise bu gelişmelere sessiz kalmaktadır" dedi.

Yalova Valisi Şahin'in, valilik koltuğunda oturamayacağını, derhal istifa etmesi gerektiğini savunan Okuyan, "İçişleri Bakanı Beşir Atalay da görevden alınmalı ve bakanlıktan uzaklaştırılmalıdır. 19 Mayıs 1919'un emperyalizme karşı başkaldırı, ulusal kurtuluş mücadelesinin anlamını bilmeyenler o koltukları işgal edemezler" diye konuştu.

Büyük önder Atatürk'ün Yalova için ayrı bir önemi olduğunu, Cumhuriyetin kurumsallaşmasında Yalova'nın önemli bir payı bulunduğuna dikkat çeken Okuyan, "Atatürk'ün 'benim kentim' dediği Yalova'ya yakışmayan bir Vali koltukta oturuyor. Haddini aşmıştır. Ya çıkıp bütün Türkiye'den özür dilesin, ya da hemen derhal istifa etsin" dedi.

(ANKA)
hurriyet.com.tr






"Bu casareti AKP'den alıyorlar"

CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, "Yalova Valisi, hükümetin valisi mi? Devletin ve milletin valisi mi?" diye sordu.

İnce, Ankara’da İçişleri Bakanlığında önceki gün düzenlenen toplantıda 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı kutlamalarındaki kartonlu gösterilerle, yerel kurtuluş günü törenlerinin kaldırılmasını önerdiği iddia edilen Yalova Valisi Dursun Ali Şahin’e yazılı açıklamayla tepki gösterdi.

Osmanlı Dönemi’ni hatırlattı

Osmanlı İmparatorluğunun parçalanma dönemindeki valileri hatırlatan İnce, şunları kaydetti:

"AKP İl Başkanı gibi davranan Valiler var. İsmet Paşa’ya laf eden, kamyona binip kömür dağıtan, cemaat toplantılarına katılan, tarikat toplantılarında dizini büküp oturan, suyu olmayan eve çamaşır makinesi dağıtan, 19 Mayıs törenlerinin kaldırılmasını öneren valiler var.

"Bu cesareti AKP'den alıyorlar"

Bu valiler bu cesareti kendilerini göreve getiren AKP’den almaktadır. Yalova Valisi, hükümetin valisi mi? Devletin ve milletin valisi mi? Andımızı, İstiklal Marşımızı, 19 Mayıs törenlerini kaldırmayı tartışarak, ulusal bilincimizi yok etmeye çalışanlara karşı, ulusumuz gereğini yapacaktır."

GAZETE 5
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ata ve Türk alerjisinde son nokta!

İletigönderen Başkomutan » Sal Tem 26, 2011 2:31

Bindirilmiş kıtaya tepki

Beslendikleri yerin talimatıyla sokağa dökülüp andımıza saldıran şahıslara halktan öfke yağdı.

Bunlar nasıl insanlar!

İstanbul’da yapılan “Andımız Kaldırılsın” eyleminin yanı sıra müfredat ve andımız için, “ırkçı” ifadesinin kullanılması vatandaşı kızdırdı. Gazetemizi telefon ve elektronik posta yağmuruna tutan halk, gruba büyük tepki gösterdi!

Ne idüğü belirsiz!..

En sert tepkilerden biri de Uluslararası Avrasya Eğitimciler Federasyonu Genel Başkanı Şuayip Özcan’dan geldi: Ne idüğü belirsiz bir kesim türedi. Talimatla hareket ediyorlar. Böyle çirkinlikler olur; onlar ürür, Türklük kervanı yürür.

Ayrılıkçılardan başka bir şey beklenemez

Mazlum-Der ve Özgür-Der üyeleri tarafından İstanbul’da yapılan “Andımız Kaldırılsın” eyleminde, özellikle müfredat ve andımız için, “ırkçı” ifadesinin kullanılması tepki çekti. Eylemi sert bir dille eleştiren Uluslar arası Avrasya Eğitimciler Federasyonu Genel Başkanı Şuayip Özcan, Türk olduklarından utanan insanların beslendikleri yerin talimatıyla Türklüğe karşı çıktıklarını ifade etti. Özcan, son zamanlarda bazı kesimlerin Türklükten yoğun bir şekilde rahatsız olmaya başladıklarını söyleyerek, “Dün de aynı kesim rahatsızdı ancak bunu dillendiremiyorlardı. Ancak bugün Türk olduklarından utanan, başka milletlerin hayranlığı içerisinde yaşayan ne idüğü belirsiz bir kesim türedi. Bu türeyen kesim de elbette beslendikleri yerin talimatları doğrultusunda Türklüğe karşı çıkacaklardır” dedi. Bu tür eylemlerin dün de olduğunu belirten Özcan, tarihin tekerrür ettiğini ifade ederek şunları kaydetti:

Burada önemli olan onların Türklüğe karşı tavırları değil, Türkün Türk gibi durması sonucu onlar gibi olanların geçmişte olduğu gibi hüsrana uğrayacağıdır. Onlar aldıkları kültürün ve ırklarının gereğini yapan kişilerdir. O eylemi yapanlar bugün Doğu’dan şehit haberleri geldiğinde terörü kınayamayan, onlara hayranlık besleyen, onlar için mücadele eden ama konu Türk milletine gelince karşı çıkan bir inancın mensubiyetidir. Böylesine bölücü ve ayrılıkçı insanlardan başka bir şey beklenemez. Türk’üm diyenler Türk gibi duruşuyla bunları gerisin geri püskürteceklerdir. Yıllar yılı Türk’e ve Türklüğe karşı çirkinlikler sergilenmiştir ve sergilenecektir. Önemli olan kervanın yürüyüşünün devam etmesidir.”

Bir süredir andımızın kaldırılması için propagandaların devam ettiğinin altını çizen Özcan, bir takım insanların bu kişileri cesaretlendirdiğini söyledi.

Müeyyide uygulanmıyor

Özcan, geçmişte bakanlık, vekillik yapmış, belli makamlara gelmiş kişilerin de bunu ifade ettiklerini hatırlatarak, şunları kaydetti: “Biliyorlar ki bu karşı çıkışlarının sonucunda cezai müeyyide ile karşı karşıya gelmeyecekler, belki de kazanç elde edecekler. Belki de birileri bunları paravan olarak özellikle öne sürerek, onları kullanarak Türklüğü kaldırma mücadelesi veriyordur.”

YENİÇAĞ
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ata ve Türk alerjisinde son nokta!

İletigönderen Başkomutan » Cum Tem 29, 2011 6:32

Bunlarda andımıza taktı

9 yıldır nerede bunlar? Diye meraklanıyordum. Buradaymışlar. Kimden mi bahsediyorum? Hani AKP iktidarı öncesi her cami çıkışı katil İsrail, katil ABD, vahşi AB vs. sloganlar atarak, zamanın hükümetlerini ABD, AB ve İsrail yanlısı olarak suçlayıp, sözde din adına insanları manevi sömürüye tabi tutanları kastediyorum. Kendilerini demirlere zincirleyen kızlardan bahsediyorum. Her ortamda hükümetlere, askere, belediyelere, sivil toplum kurumlarına vs. din adına saldırıp, milletle devleti, milletle askeri karşı karşıya getirmek isteyenlerden bahsediyorum. Neredeydiniz 9 yıldır?

* Bir Başbakan ABD askerleri için dua etti. Neredeydiniz?

* Irak işgali, hükümet izni ile hava sahamız kullanılarak sonuca erdirildi. Neredeydiniz?

* Nur bacının Ebu Garip hapishanesinden yazdığı ve gelin bizi öldürün, kurtarın karnımızdaki ABD p..lerinden, diye serzenişini duymadınız mı? Neredeydiniz?

* İsrail ile bu kadar anlaşmalar imzalandı. Duymadınız mı?

* Afganistan, Irak, Libya, Suriye vs. İslam coğrafyasına karşı hükümet, Haçlının yanında saf tuttu. Görmüyor musunuz?

* Başbakan uluslararası bir toplantıda İncil’den, Tevrat’tan nasihate kalktı. Razı mı oldunuz?

* Aynı Başbakan dört hak dinden bahsetti? Onayladınız mı?

* Aynı Başbakan Haçlı seferlerini İslam-Hristiyan kaynaşması olarak gündem etti. Sizce de öyle mi?

* 600 Libyalı Müslümanın denizde boğulmasına hükümet kararıyla göz yumulduğunu duymadınız mı?

* Ya namaz sonrası patrik eşliğinde camide yapılan ayinleri, papazlardan dua istemeleri, papazlarla iftarları, başörtüsüyle kilisede mum yakmaları, besmele ile açılan kiliseleri hiç mi görmediniz, hiç mi duymadınız?

* AİHM’ye gönderilen Abdullah Gül imzalı ve başörtüsünü gericiliğin sembolü olarak tanımlayan savunmayı da duymadınız haliyle.

Görüp, duyulmayanların listesini daha da uzatabiliriz. Evet, 2002 öncesi sözde dini hassasiyetlerle, kendilerini meydanlara atanlar 9 yıldır ortalarda yoktu. Haliyle endişelendik. Bu kadar milli-manevi zafiyetlerin, tahribatların yaşandığı bir ortamda bu hassas (!) insanlar nerede? diye. Buradaymışlar.

Yanlarında çocuklarıyla beraber Fatih’te toplanmışlar Mazlum-der ve Özgür-der üyeleri. Sloganlar, pankartlar "Irkçı Kemalist müfredat istemiyoruz" "Irkçı andı reddediyoruz" "Kışla düzenine son" "Kesintisiz eğitim, kesintisiz zorbalık" "Okullarda başörtüsüne özgürlük" eşliğinde yürüyüşe geçmişler. Ve Saraçhane Parkı’nda toplanan yaklaşık 300 kişilik grup adına basın açıklaması yapan Mazlum-Der üyesi Zehra Türkmen, eğitim sistemini eleştirerek "İnsan kişiliğini ve inanç bütünlüğünü görmezden gelen, statükoya aykırı fikir ve yaklaşımlar benimseyebilme ve geliştirebilme hakkını yok sayan bir anlayışla çocuklarımız, gençlerimiz resmi ideolojik kalıplar doğrultusunda şekillendirilmeye çalışılmıştır.


Sorgulama cesaretinden yoksun nesiller yetiştirilmesi hedeflenmiş, okul kışlalaştırılmış ve öğrenciler askerleştirilmiştir" diyor. Ayrıca bunlara karşı olduklarını ifade eden Türkmen, "Andımız, adlı İslam akidesine aykırı öğeler içeren, kişi putlaştırmasına ve kişilik tahribine yönelik ırkçı metnin her sabah çocuklarımıza zorla söylettirilmesi ayıbına, ilkelliğine ve zulmüne son verilmelidir. İsteyen vatandaşa ana dilde eğitim alma hakkı tanınmalıdır. Okullarda askeri denetim ve vesayet aracı olan kışla tipi eğitimin simgesi Milli Güvenlik dersi kaldırılmalıdır." (24-07-2011 Yeniçağ-gazete5.com-milliyet.com.tr)

Sabahları okullarda hepimizin okuduğu andımız İslam akidesine tersmiş. Ya yukarıda birazını saydığımız icraatlar İslam akidesine düz mü? Ant konusunda bu kadar hassasiyet gösteren bu kurum ve insanlar, İslam coğrafyası ve İslam itikadı üzerine oynanan Dinlerarası Diyalog ve Büyük Ortadoğu projelerinin neresindeler? Yoksa bu projeler hassasiyet gerektirecek projeler değil mi?

Devletin bayrağından, dilinden, eğitiminden vs. şikâyetçi olup özerklik ilan edenlerle artı şu günlerde gündemi meşgul eden kadına şiddet olaylarını "dinde izin veriyor" diye yıllardır dine karşı bitiremedikleri kini kusan Bekir Coşkun ve zihniyetindekilerden, anlayış olarak bunların bir farkı var mı?

* Bir hatırlatma!

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 19 Aralık 1992 yılında Refah Partisi milletvekiliyken, düzenlenen bir konferansta, Nutuk’un son cümlesi olan ve Öğrenci Andında da yer alan Atatürk’ün "Ne mutlu Türk’üm diyene" özdeyişinden rahatsızlık duyduğunu söylemişti. Gül, o gün yaptığı konuşmada şunları söylemişti: "Ne mutlu Türk’üm diyene lafını, tutup her yere yaza yaza ve bunu özellikle hiç olmayacak yerlere yaza yaza, Türkiye aslında ilkel bir hale dönmüştür. ’Bir Türk dünyaya bedel’ gibi, bu laflar aslında Türkiye’nin o bütünlüğünü, Türkiye’nin o geçmişteki bütün insanları İslam kardeşliği etrafında toplayan bu bütünlüğünü tehdit eder anlama gelmiştir. Şimdi ne gariptir ki, bu lafları; seyahat ederseniz, Doğu ve Orta Anadolu’ya doğru geldikçe "Önce Vatan" yazdığını, batıya Ankara’ya İstanbul’a gittiğinizde ise hiç rastlamazsınız bunlara. Yani bunlar tek parti devrinden kalan ve zorla, halkın kendi inanç değerleriyle bütünleşmeyen, bir dünya sistemini halka zorla kabul ettirmektir." (24-07-2011 Yeniçağ)

Akın Aydın
29 Temmuz 2011 yenimesaj


Bir elinde cımbız...

Belki bir kısmınız yazının baslığını görünce, bunun Orhan VELİ şiirleriyle ilgili bir yazı olduğunu düşünebilirsiniz, ama değil…

Orhan VELİ “Cımbızlı Şiir” adını verdiği şiirinde

“Ne atom bombası,

Ne Londra Konferansı,

Bir elinde cımbız,

Bir elinde ayna,

Umurunda mı dünya” diyerek hani memleket yanıp yıkılırken bile kendinden başkalarını düşünmeyenleri eleştirmişti ya…

Aynen onun gibi, birileri de sözde Müslümanlığa soyunmakta…

Ama iş…

Vatan, bağımsızlık, milli ekonomi, emperyalizm, AB…

Hatta Kurtuluş Savaşı…

Atatürk

Ulus devlet

Üniter yapı ve

BOP’a gelince her nedense kör sağır ve dilsiz rolü oynamaktadırlar…

Aslında sessiz kaldıkları konular sadece bununla sınırlı değil…

O kadar ki, yanı başımızda, üstelik aynı dinden olan komşumuza düşman girip yaklaşık 10 yılda 2 milyon Müslümanı öldürdüğü halde, bu eğilimdeki hiçbir örgütten en küçük bir ses duyamadık…

Hatta son günlerde birçok İslam ülkesinde ABD ve AB eliyle büyük tezgâhlar yürürlüğe konulurken bile bırakın sesi, bunlardan vızıltı bile gelmedi…

Tüm bunlar olurken iş emperyalizmin Türk ulus devletiyle ilgili dayatmalarına gelince, onlara destek olup, onların taleplerini seslendirenlere, bunun için AB’den para alanlara söylüyorum…

Sözüm size…

İşte onlardan bir kısmı geçtiğimiz günlerde eylem yaparak bazı konuları dile getirdi.

Neymiş “And’ımız kaldırılsın” mış…

“Irkçı Kemalist müfredat sona ermeli” ymiş…

“Anadilde eğitim Hakkı”ymış…

Aslına bakarsanız bu tür eylemler yeni değil. Bundan bir süre önce de yani 2008 yılında da, aralarında aynı derneklerin bulunduğu bir grup eylem yapmış, o zaman da başta 10 Kasım Atatürk’ü anma günü,23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı,29 Ekim Cumhuriyet Bayramı gibi Ulusal günlerle ilgili törenlerin kaldırılması istenmişti…

Yine bir süre önce benzer düşünceleri savunan bir eğitim sendikası da aynı şekilde öğrenci andının kaldırılmasını istemiş ve anadilde eğitim talebini dile getirmişti…

Aslında amaç belli, ulus devlet…

Zaten biraz dikkat etiğinizde göreceksiniz ki bu durum belki de 100 yıldır hiç değişmedi…

Kurtuluş savası sırasında da yabancı kökenli örgütleri saymazsak, içeriden kurulan ve Kurtuluş savasına karşı çıkan örgütler bulunuyordu ve bu örgütlerin en önemlileri Teali İslam ve Teali Kürt cemiyetleriydi.

İşte bu örgütler o dönemde Kurtuluş Savaşına karşı mücadele etmişlerdi.

Kurtulduktan sonra kurulan Cumhuriyete…

Yapılan Devrimlere…

Hani zaman zaman insanın aklına gelmiyor değil…

Emperyalizm neden ulus devlete, onun sembollerine, onu koruyan güçlere savaş açarken, etnik ve dini örgütlenmeleri destekler…

Az önceki nedenlerden olmasın…

Nusret KEBAPÇI
29 Temmuz 2011 Anayurt


Ulusu Ortadan Kaldırmak İçin Ulusun Önderine Saldırıyorlar - ATATÜRK'Ü KİM SEVMEZ
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ata ve Türk alerjisinde son nokta!

İletigönderen teşkilat » Prş Oca 12, 2012 18:29

19 Mayıs kutlamaları Ankara dışındaki illerde
artık stadlarda yapılmayacak


Milli Eğitim Bakanlığı, her 19 Mayıs'ta tartışmalara neden olan gösterilere ilişkin kritik bir karara imza attı.

Milli Eğitim Bakanlığı Orta Öğretim Genel Müdürlüğü, 81 ilin milli eğitim müdürlüklerine gönderdiği yazı ile 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı törenlerinde, yönetmelikte yer almayan senaryo, değişik renk ve nitelikte gösteri ve fon çalışmaları gibi etkinliklere yer verilmemesini, kutlamaların sadece okullarda yapılmasını istedi.

Müsteşar Emin Zararsız'ın, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer adına İl Milli Eğitim müdürlüklerine dün gönderdiği yazıda, 1 Ekim 1981 tarihli 'Ulusal ve Resmi Bayramlarda Yapılacak Törenler Yönetmeliği' hükümlerinde, Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nın Başkent Ankara ve diğer illerde nasıl kutlanacağı, gösterilerin nasıl yapılacağının belirtildiği hatırlatıldı. Kutlamaların kanun ve yönetmelikte yer almayan bazı içeriklerle gerçekleştirildiğinin görüldüğü ifade edilen yazıda, yine kanun ve yönetmelikte, kutlamaların öğrencilerin katılımıyla yapılacağına dair bir hükmün bulunmadığı kaydedildi. Yazıda şöyle denildi:

"Kutlama törenlerinin hazırlık döneminin mevsim olarak soğuk bir zamana denk gelmesi nedeniyle sağlık sorunlarına yol açmasına, çalışma süresinin uzun olması nedeniyle öğrencilerin derslere ilgisinin azalmasına, motivasyonlarının düşmesine, gönüllü olmayan öğrenci velilerinin okullarla olan ilişkilerinin bozulmasına sebep olduğu yönünde duyumlar alınmaktadır."

ANKARA DIŞINDAKİ İLLERDE OKULLARDA KUTLANACAK

Yazıda, il ve ilçelerde yapılacak Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı törenlerinin, yönetmelik hükümlerine aykırı olmamak kaydıyla ve eğitim öğretimin aksatılmamasını teminen, mevzuatında belirtildiği gibi tüm gençliğin dahil edileceği bir formatta gerçekleştirilmesinin uygun görüldüğü belirtildi. Yazıda, şu ifadelere yer verildi:

"Bununla birlikte, günün anlam ve önemi ile uygun kutlamaların okullarımızda ve öğrencilerimizin katılımıyla icra edilmesine devam edilecektir. Başkent dışındaki il ve ilçelerimizde yönetmelikte yer almayan senaryo, değişik renk ve nitelik arz eden gösteri ve fon çalışmaları gibi etkinliklere yer verilmemesi, bu kapsamda il ve ilçe kutlama komiteleri tarafından gerekli tedbirlerin alınarak çalışmaların anılan yönetmelik hükümleri uyarınca yürütülmesi hususunda gereğini rica ederim."

EĞİTİM- SEN'DEN TEPKİ

Beden eğitimi öğretmenlerinin ortak kullandığı internet sitesi dahil bazı sitelerde paylaşılan bakanlığın yazısı, tepkilere neden oldu. Eğitim- Sen Zonguldak Şube Başkanı Mehmet Dalgıç, bütün il milli eğitim müdürlüklerine gönderilen yazı ile statlarda yapılan Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlamalarının kaldırıldığını söyledi. Dalgıç, şöyle konuştu:

"Bayram coşkusu bir tek Ankara'da mı yaşanacak? Milli Eğitim Bakanlığı, adım adım eğitimi gericileştiriyor. Milli bayramların kapsamının daraltılmasının altında da bu var. Milli bayramları bu şekilde adım adım unutturmaya çalışıyorlar. Cumhuriyetin getirdiği yenilikleri yavaş yavaş unutturuyorlar. Bunu kabul etmek mümkün değil."

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.internethaber.com/19-mayista-kutlama-yok-395178h.htm
Kullanıcı küçük betizi
teşkilat
Üye
Üye
 
İletiler: 121
Kayıt: Çrş May 06, 2009 19:48

Re: Ata ve Türk alerjisinde son nokta!

İletigönderen Başkomutan » Cmt Oca 14, 2012 16:26

Sıra 23 Nisan ve 30 Ağustos'ta

Milli Eğitim Bakanlığı'nın 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı törenlerinin öğrencilerin katılımıyla yapılan stadyum ayağına getirilen sınırlamanın ardından, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile 30 Ağustos Zafer Bayramı resmi törenlerinin kutlamalarına da yeni düzenle yapılması gündeme geldi.

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği başkanlığında yapılan çalışmada Başbakanlık, Dışişleri Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı temsilcilerinin katılımıyla ulusal ve resmi bayramların kutlama ritüelleri ele alındı.

Çalışma kapsamında 1981 yılında kabul edilen Ulusal Bayramlar ve Genel Tatiller Hakkında Yasaya dayanılarak çıkarılan yönetmelik ve yönergelerde yapılması planlanan değişiklikler değerlendiriliyor. Çalışma kapsamında ulusal bayramlarda yapılacak resmi programlara halkın katılımını arttırmak amacıyla devlet protokollerinin ikinci plana alınması amaçlanıyor.

Çalışmada, 30 yıl önce benimsenen yasada yer alan kutlama ritüellerinin artık geçerliliğini yitirdiği, halkın ulusal bayramlarına katılımını sağlamayamadığı gerekçesiyle törenlerin resmi devlet protokolleriyle yapılan törenler olmaktan çıkarılması amaçlanıyor.

Edinilen bilgiye göre ulusal bayramlarda yapılan resmi geçit törenlerine ilişkin programa da bazı sınırlamalar getirilmesi tartışılıyor. Buna göre askeri ve Emniyet birimlerinin oluşturduğu güvenlik güçleri, çeşitli kamu kurum ve kuruluşları ve öğrencilerin katılımıyla gerçekleştirilen resmi geçit tören programlarının da yalnızca Ankara’da düzenlenmesi değerlendiriliyor.


Cumhuriyet - 14 Ocak 2012,
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ata ve Türk alerjisinde son nokta!

İletigönderen Başkomutan » Cmt Oca 14, 2012 16:26

19 Mayıs’tan başlamak!

AKP iktidarı bu defa millî bayramları ele aldı ve 19 Mayıs törenlerini kaldırdığını ilan etti. Burada ince bir taktik var.. Stadyumlarda yapılan törenlerde artık birer genç kız olan liseli kız öğrencilerin yarı çıplak bir vaziyette törenlere katılması, ben bildim bileli halk arasında hoş karşılanmamıştır. Hatta “baldır-bacak bayramı” tabiri de bu törenler için kullanılmıştır. Bu durum sonraki yıllarda nispeten düzeltilmiştir.

Dolayısıyla millî bayram kutlamalarını şimdilik okullara hapsetmek için öğrencilerin dersten uzaklaştığını, gereksiz elbise masrafına girdiğini bahane ederek işe 19 Mayıs törenlerini iptal etmek, halkın muhafazakâr duygularından yararlanarak kendi siyesi emellerine ulaşmaya çalışmak anlamına gelir.

***

Aslında Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer millî devlete karşıdır.

Dinçer’in, 19-21 Mayıs 1995’te Sıvas’ta bir sempozyumdaki konuşması aynı yıl Bilgi ve Hikmet adlı bir dergide yayınlanmıştır.
Dinçer bu konuşmasında, “Türkiye’de Cumhuriyet ilkesinin yerini katılımcı bir yönetime devretmesi gerektiği ve nihayet laiklik ilkesinin yerine İslam’la bütünleşmenin gerekli olduğu kanaatini taşıyorum. Böylece Türkiye Cumhuriyeti’nin başlangıçta ortaya koyduğu bütün temel ilkelerin laiklik, cumhuriyet ve milliyetçilik gibi birçok temel ilkenin yerini daha çok katılımcı, daha adem-i merkezi, daha Müslüman bir yapıya devretmesi zorunluluğu bulunduğunu ve artık bunun zamanının geldiği düşüncesini taşıyorum” demiştir.

Dinçer bu konuşmasında İslamiyet ile Cumhuriyeti karşı karşıya getirmeye çalışmıştır. Oysa İslam, cumhura dayanan, iktidara gelmeyi liyakat ve seçim esasına bağlayan bir felsefe ile gelmişti. Bu düzeni Emeviler bozdu.

İşte o Emevi kafası, bir bahane bularak İslamiyeti de buna dayanak yaparak, Türk Milleti’nin müşterek değerlerini bir bir ortadan kaldırmak istiyor. Aslında bu işe yeni teşebbüs etmediler. 2003 yılında da 19 Mayıs bayramı, 19 Mayıs sabahı başladığı halde, 18 Mayıs’ta bir halk yürüyüşü düzenlenmişti. Sanki, bayram kutlamalarında halk yokmuş gibi...

Biz o zaman “Gerekirse 70 milyon birlikte yürüyelim ama biz bu devleti sokakta bulmadık” tepkisinde bulunmuştuk. Sonra bundan vazgeçmişlerdi.

***

Graham Fuller ve Oostlander gibilerin işaretiyle, Kemalizm diye hedef alınan, doğrudan Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkeleridir. Hedef alınan üniter millî devlet yapısıdır. Hedef alınan, tek dil, tek millet, tek devlet, tek ülke anlayışıdır, hedef alınan “Ne mutlu Türküm diyene” felsefesidir.

Oysa bir milletin, milletler ailesi içinde başarılı olması, tıpkı bireyin kendi hedefine yoğunlaşmasında olduğu gibi, toplum olarak ortak hedeflere, millî hedeflere yoğunlaşmasına bağlıdır. Millî kimlik, millî motivasyonun temelidir. Millî kimliği zayıflatmaya çalışmak, yerine başka kimlik yerleştirmeye çalışmak ise bugünkü dünyada, toplu intihar demektir.

Türkiye’nin bu sıkıntılarının temelinde, kuruluş felsefesinden sapmalar vardır. Atatürk’ün kuruluş felsefesine, 19 Mayıs ruhuna, 23 Nisan ruhuna, 30 Ağustos ruhuna, 29 Ekim ruhuna, bilhassa millî ve dinî idealleri savunduğunu söyleyenler sahip çıkmalıdır.

Çünkü Atatürk, 19 Mayıs’ta çıktığı yolun sonunda milletin namus ve şerefini kurtarmıştır. Şimdi o 19 Mayıs’ı yıkmak; milletin namus ve şerefi ile oynamaktır.

Arslan BULUT - 14 Ocak 2012,
YENİÇAĞ
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ata ve Türk alerjisinde son nokta!

İletigönderen Başkomutan » Pzr Oca 15, 2012 8:48

Bayramlara Çankaya ayarı

19 Mayıs kutlamalarının değiştirilmesiyle ilgili tartışmalar yürürken, 23 Nisan, 30 Ağustos ve 29 Ekim kutlamalarının da yeniden düzenlendiği öğrenildi. Kutlamalara ilişkin çalışmaları Çankaya Köşkü yürütüyor

Milli Eğitim Bakanlığı’nın 19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı kutlamalarını Ankara dışındaki illerde stadyumlar yerine okullara kaydırmasının ardından bütün resmi bayram kutlamalarında köklü değişiklikler bekleniyor.


23 Nisan, 30 Ağustos ve 29 Ekim’deki kutlamalar da yeniden şekillendiriliyor. 2011 yılında 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda kutlamaların Genelkurmay Başkanı yerine Cumhurbaşkanı tarafından kabul edilmesine yönelik düzenlemenin ardından resmi bayram kutlama ve tören sisteminde daha kapsamlı bir değişikliğe gidilmesine karar verildi. Çumhurbaşkanlığınca yürütülen çalışma çerçevesinde 12 Eylül darbesinin ardından 1981 yılında yeniden düzenlenen Cumhuriyet Bayramı, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı ile Zafer Bayramı Kutlama Törenleri ile bu törenleri düzenlemek ve yürütmekle görevli resmi-özel bütün kurum ve kuruluşların faaliyetlerini belirleyen yönetmelik masaya yatırıldı.

Askeri yönetime bağlı hükümetin kararıyla yürürlüğe konulan yönetmelik yerine yeni bir yönetmelik çıkarılmasının yanısıra kutlamaların ve törenlerin 1940’lı yılların otoriter yönetim anlayışının ritüellerinden kurtarılması konusunda görüş birliğine varıldı. Gerekli görüldüğü takdirde kutlama ve tören sistemini düzenleyen yasanın değiştirilmesi formülü de seçenekler arasına alındı.

Cumhurbaşkanlığı tarafından yürütülen çalışmalar çerçevesinde ilk toplantı 11 Ocak’ta Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen başkanlığında yapılan toplantıya Başbakanlık, Genelkurmay Başkanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı temsilcileri katıldı. Genelkurmay’ı bir daire başkanı temsil etti.

Yeni yaklaşım tarzı

Toplantıda kutlama ve törenler için “yeni bir yaklaşım tarzı” ortaya kondu. İthaf edildiği kesimlerin doğrudan katılımını ve törenlerin daha coşkulu daha anlamına uygun bir konseptte yürütülmesini sağlamayı hedeflediği belirtilen çalışmanın özellikle 23 Nisan ve 19 Mayıs törenlerine katılan öğrencilerin 2-3 ay arasında değişen hazırlık çalışmaları ve provalar nedeniyle eğitiminin aksamasını önlemeyi de amaçladığı belirtildi.

Bu çerçevede bu yıl sadece Ankara’da yapılacak 19 Mayıs’taki stadyum kutlamalarının, 23 Nisan ve 30 Ağustos’u da kapsayacak şekilde yeni bir konsepte dönüştürülmesi de gündeme geldi.

CHP’de teyakkuz

CHP, Genel Sekreteri Bihlun Tamaylıgil ve Genel Başkan Yardımcısı Nihat Matkap imzasıyla 81 il başkanına gönderdiği mektup aracılığıyla herkesi Cumhuriyetin sembollerine sahip çıkmaya çağırdı.

‘Mesele esasla ilgili’


“AKP’nin iktidar sürecinde ve giderek artan bir biçimde, Türkiye’nin birliğini temsil eden sembollere karşı bilinçli bir saldırı kampanyası sürdürülmektedir. 19 Mayıs törenlerinin iptali kararı, bu bilinçli kampanyanın sadece bir parçasıdır” denilen mektupta, “Bu kararı alanların akıl hocaları, Atatürkçülüğü hakaret olarak kabul edenlerdir. Cumhuriyetin bütün sembollerine faşist iftirasını atanlardır” değerlendirmesi yer aldı.

Mektupta şöyle dendi: “19 Mayıs törenlerinin iptalini, incir çekirdeğini doldurmayan ve gülünç mazeretlerle izaha kalkanların zerre kadar samimi olmadıkları açıktır. Bu törenleri iptal edenlerin derdinin sadece usulle veya içerikle ilgili olmadığı herkes tarafından çok iyi bilinmektedir. Mesele törenlerin içeriğiyle yani usulle ilgili değildir. Mesele esasla ilgilidir. Bunların derdi 19 Mayısın bizatihi kendisiyle ilgilidir. Çok iyi bilinmelidir ki; AKP iktidarında 29 Ekim törenlerinin iptalinin ilk olmadığı gerçeği gibi, 19 Mayıs törenlerinin iptali de son olmayacaktır.

Toplumumuzu bir arada tutan bütün ortak değerlerimiz, adalet duygumuz, demokrasinin değerleri, bağımsızlık bilincimiz saldırı altındadır. Herkesi, bize dayatılan asıl büyük resmi görmeye, birlik sembollerimize sahip çıkmaya, bir olmaya ve baskıya direnmeye davet ediyoruz.”

Vatan - 15 Ocak 2012,


‘Milli’ olan her şey kaldırılsın!

Aslında sevgili dostlar, bu 19 Mayıs ve 23 Nisan törenlerinin kaldırılması uzun zamandır “kafaya takılmış” bir konuydu. Hatırlayın, son yıllarda bazı köşelerde her törenden sonra ya “Ne gerek var”dan başlayıp alaya varan eleştiriler, “çocukların, gençlerin ne kadar üşüdüğü”nden giydikleri kıyafetlere kadar vurgular görülüyordu. Katılanların bunu “gönüllü” olarak değil, “zoraki” yaptığı bile yazılıp çiziliyordu.

Aynen birilerinin “Atatürk sevgisi”ne taktığı, kafayı bununla bozduğu gibi.. Sanki bir milletin gurur duyduğu kahramanları, gurur duyduğu bir tarihi olamazmış, bütün milli duyguları törpülenmeli ve dahi “sökülüp atılmalı”ymış gibi.. Sanki geçmişini, tarihini yaşatmak isteyenler bundan utanç duymalıymış gibi, yeni kuşaklara bu duygular giderek tümüyle unutturulmalıymış gibi..

İş öyle bir hale geldi ki neredeyse “Türküm” veya “Türk milleti” demekten bile çekinir olduk. Atatürk rozeti, kolyesi takanların çoğu vazgeçti, bu duruma öfke duyan bir kısmı inatla takmayı sürdürdü. Peki nedir bu “milli duygu” fobisi veya nefreti? Bu ne komplekstir ki senede bir kez törenle kutlanan milli bayramlar bile beylere, hanımlara batıyor.. Yoksa bütün milli duygular ortadan kalkarsa bazı şeylerin gerçekleşmesi daha kolay mı olur?

Her neyse artık bu gidiş kararlaştırılmış besbelli..

TARİHTEN DE SİLELİM

Bu yıl Cumhuriyet Bayramı kutlanmadı, şimdi Milli Eğitim Bakanlığı 19 Mayıs’ların da gösterilerle, renkli, kıyafet ve senaryolarla değil sadece okullarda kutlanması için Milli Eğitim müdürlüklerine yazı göndermiş.

Bence artık 23 Nisan’lar da, 30 Ağustos’lar da kutlanmamalı (!), milli bayramlarımızı toptan kaldıralım, hatta mümkünse tarihten de silelim olsun bitsin. Gerçekten neredeyse tarihimizden utanır hale geleceğiz farkında mısınız?

Ruhat Mengi - 14 Ocak 2012,
Vatan


Ruhat Mengi Acaba Samsun’dan yola çıkmamalı mıydı?
Melih Aşık 19 Mayıs sıkıntısı
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ata ve Türk alerjisinde son nokta!

İletigönderen Başkomutan » Pzr Şub 19, 2012 20:36

Cumhuriyet, İstiklal, Hürriyet, İnönü
caddelerinin adı 'halk alışamadı' diye değiştirildi


Ordu’nun Aybastı İlçesi’ndeki 'İstiklal', 'Hürriyet', 'Cumhuriyet', 'İnönü' caddelerinin adları, 'halk alışamadı' iddiasıyla Belediye Meclisi kararıyla değiştirildi. Belediye Başkanı AK Partili İzzet Gündoğar, vatandaştan gelen talep doğrultusunda isimleri değiştirdiklerini söyledi.

Eski Belediye Başkanı DSP’li Fehmi Küpçük ise, "Bunlar bizim toplumsal olarak en büyük değerlerimiz. Halktan kesinlikle böyle bir talep olduğunu düşünmüyorum. Bunlar ideolojik olarak alınan bir karardır" dedi.

Ordu’nun Aybastı İlçesi’nde 8’i AK Partili, 3’ü DSP’li 11 meclis üyesinin oy birliği ile alınan meclis kararıyla, 'halkın alışamadığı' gerekçesiyle 'İstiklal, Hürriyet, Cumhuriyet ve İnönü' caddelerinin adları değiştirildi. İstiklal Caddesi 'Hükümet', Hürriyet Caddesi 'Gölköy', Cumhuriyet Bulvarı ikiye bölünüp 'Fatsa' ve 'Reşadiye', İnönü Caddesi ise 'Lise Caddesi' oldu.

'VATANDAŞ ESKİ İSİMLERİ KULLANIYORDU'

Geçen 7 Şubat tarihinde yapılan toplantıyla alınan bu karar tepkileri de beraberinde getirdi. Aybastı Belediye Başkanı İzzet Gündoğar, vatandaşlar ve sivil toplum temsilcilerinden gelen yoğun talep üzerine değişikliklerin yapıldığını savunarak şunları söyledi:

"Aybastı’nın gündeminde böyle birşey yok. Orada AK Partili’ler de var, DSP’liler de var. Oy birliğiyle aldık. Bir tek muhalif dahi çıkmadı. Bizim orada yaptığımız şu, bizden önce bu isimler değiştirilmişti. Biz o eski isimleri verdik. Yani herhangi siyasi içerikli şu veya bu değil. Başka bir niyetimiz yok. Herhangi bir ismi kaldırmak gibi düşüncemiz yok. Devletin kurumlarıyla da, Cumhuriyet’le de, hürriyetle de bir problemimiz yok. Bizden de daha çok bağlı adam göremiyorum. O yüzden herhangi bir sorunumuz yok. Vatandaştan böyle bir istek geldi genelde, 'eski isimler verilsin' diye. Vatandaş eski isimleri kullanıyordu. Cumhuriyet Bulvarı verilmiş ama, burası eskiden Fatsa Caddesi ve Reşadiye Caddesi’ydi. Vatandaş halen bu isimleri kullanıyordu. Gölköy Caddesi’ne farklı bir isim verilmiş ama vatandaş Gölköy Caddesi olarak biliyor."

'KARAR İDEOLOJİK'

1999- 2009 yılları arasında Aybastı Belediye Başkanlığı görevinde bulunan ve o dönem cadde ve sokaklara bu isimleri veren DSP’li Fehmi Küpçük ise isim değişikliğine tepki gösterdi. Küpçük, "Ben İstiklal, Hürriyet, Cumhuriyet ve İnönü isimlerini rastgele koymadım. Bunlar bizim toplumsal olarak en büyük değerlerimiz. Şimdi halktan kesinlikle böyle bir talep olduğunu düşünmüyorum. Bunlar ideolojik olarak alınan bir karardır" dedi.

Hürriyet - 15 Şubat 2012,



'Atatürk resimlerini bir bir kaldırıyorlar'

Sözcü Gazetesi Valilik sitelerindeki Atatürk resimlerinin kaldırılmasını manşetine taşıdı.

19 Mayıs Gençliğe Hitabe tartışmalarından sonra Valilik sitelerindeki Atatürk resimlerinin kaldırılması Sözcü Gazetesi'nin manşetiyle gündeme geldi.

Sözcü Gazetesi’nin bugünkü manşetinde Valiliklerin internet sitelerinin yeni görünümüne işaret edilerek daha önce sitelerde yer alan Atatürk fotoğraflarının artık tek tek kaldırıldığı öne sürülüyor.

‘Valiliklerin internet sitelerinde büyük skandal, Atatürk resimlerini birer birer kaldırıyorlar’ manşetiyle çıkan gazetedeki haber ise Saygı Öztürk imzalı.

Resim

Ege'de Son Söz - 19 Şubat 2012,


AKP'li Metiner önerdi, kampanya başladı

ADIYAMAN’ın Kahta İlçesi’nde, AK Yaşam Derneği üyeleri AK Parti Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner’in öneride bulunması üzerine, ilçedeki ’Sabiha Gökçen Anaokulu’nun adının değiştirilmesi için imza kampanyası başlattı.

AK Parti Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner, geçen hafta memleketi Kahta’da, AK Yaşam Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği’nin olağan kongresine katıldı. Metiner burada yaptığı konuşmada, Atatürk’ün manevi kızı olan Sabiha Gökçen isminin Kahta’da bir okula verilmiş olmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirerek, "Dersim’in üzerine bomba yağdıran Sabiha Gökçen’in bir adı İstanbul’da, bir adı Kahta’da. Ben bu ilin milletvekili olduğum için, Kahtalı biri olarak şahsen üzülüyorum" dedi.

’DERSİM KATLİAMINDA PAY SAHİBİ’

Kongrenin ardından Hamza Teymur başkanlığında bir araya gelen dernek yönetimi, ilk toplantıda Metiner’in gündeme getirdiği Sabiha Gökçen isminin kaldırılması için imza kampanyası başlatma kararı aldı. Kampanya doğrultusunda Cami Mahallesi’nde 2001 yılından bu yana eğitim veren anaokulundan Sabiha Gökçen isminin kaldırılması için ilçede imza toplamaya başlayan dernek başkanı Hamza Teymur şunları söyledi:

"Milletvekilimizin önerisini toplantımızda gündeme getirdik ve bu yönde bir kampanya başlattık. 1937- 38 yılarında Dersim’de yaşanan katliama gönüllü olarak katılan, Dersim katliamında 10 binin üzerinde masum vatandaşımızın ölümünde büyük pay sahibi olan, ilk kadın savaş pilotu Sabiha Gökçen isminin İlçemizde bir eğitim kurumuna verilmesinin hepimizi üzdüğüne kanaat getirdik. Bu kapsamda, daha önce de Kenan Evren isminin değiştirildiği ilçemizde, Sabiha Gökçen Anaokulu adının da değiştirilerek başka bir ismin verilmesi için imza kampanyası açtık. İmza kampanyasının sonunda isim değişikliği için ilgili kurumlara dilekçe ile başvurumuzu yapacağız."

Vatan - 19 Şubat 2012,
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ata ve Türk alerjisinde son nokta!

İletigönderen Başkomutan » Cmt Mar 24, 2012 13:14

Türk bayrağı asanlara 2 yıl hapis cezası

BURSA’da geçen yıl düzenlenen ’teröre lanet’ yürüyüşüne katılıp daha sonra BDP il binasına çıkan ve polise direnen 4 kişi hakkında açılan ceza davası sonuçlandı. Görev yaptırmamak, kamu malına zarar vermek, hakaret ve tehdit suçlaması ile yargılanan sanıklar, 10 ay ile 2 yıl 4 ay arasında değişen hapis cezalarına çarptırıldılar. Mahkeme sanıkların cezalarını daha sonra erteledi.

Bursa’da geçen yıl ekim ayında sosyal paylaşım sitelerinden yapılan çağrılarla düzenlenen ’teröre lanet’ yürüyüşüne yaklaşık 40 bin kişi katıldı. Yürüyüş sırasında çatısına Türk bayrağı astıkları BDP il binasına çıktıktan sonra görevli memurlara zorluk çıkarttıkları iddia edilen Ahmet Yılmaz, Yunus Emre Yücel, Tufan Cahit ve Eyüp Kayır daha sonra polis tarafından gözaltına alındılar.

Nöbetci mahkemeye çıkartılan zanlılardan Ahmet Yılmaz ve Yunus Emre Yücel tutuklanırken, Tufan Cahit ve Eyüp Kayır ise serbest bırakıldı. Yılmaz ve Yücel iki gün sonra avukatlarının itiraz etmesi sonucu tahliye edildiler.

SON KEZ HAKİM KARŞISINA ÇIKTILAR

Haklarında Bursa 13’ncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde, ’Görev yaptırmamak için direnmek’, ’Hakaret’, ’Kamu malına zarar vermek’ ve ’Tehdit’ suçlarından dava açılan tutuksuz 4 sanığın ;yargılamaları bugün tamamlandı. Mahkemede son sözlerini söyleyen Ahmet Yılmaz, "Bir önceki mahkemeye gelen görevli memurlar kendilerini savunmak için yalan söylemişlerdir. Biz olay günü binaya çıktık. Türk bayrağını asıp öptük ve aşağı indik" dedi.

Duruşmada söz alan diğer üç sanık ise yöneltilen suçlamaları kabul etmedi.

Yargılama sonunda kararını açıklayan mahkeme hakimi, Yunus Emre Yücel’e toplam 2 yıl 4 ay diğer üç sanığa ise 10’ar ay hapis cezası verdi. Mahkeme sanıklara verilen bu cezayı daha sonra erteledi.

Milliyet - 22.03.2012




Bakanlık da Atatürk'ü sildi

Sağlık Bakanlığı Atatürk’ün resmi ve ‘Beni Türk hekimlerine emanet edin’ sözünü sildi.Valiliklerden sonra Bakanlık da Atatürk’ü sildi. Sağlık Bakanlığı; Atatürk’ün resmini ve ‘Beni Türk hekimlerine emanet edin’ sözünü sitesinden çıkardı.

Sözcü Valiliklerin Atatürk’ün fotoğraflarını resmi internet sitelerinden çıkardığını manşet yapmış, olay olmuştu. Meğer Atatürk’ü silme operasyonu valiliklerle sınırlı değilmiş. Sağlık Bakanlığı’nda da benzer tablo ortaya çıktı. Bakanlığın http://www.saglik.gov.tr adresli internet sitesinin eski halinde Atatürk’ün resmi vardı. Resminin yanında Atatürk’ün o ünlü sözü ‘Beni Türk Hekimlerine emanet edin’ sözü de yer alıyordu. Yeni sitede hiç biri yok.

Ulusal Kanal - 23.03.2012

Resim

:arrow: Erdoğan'a 'Atatürk fotoğrafı' sorusu


:arrow: Çanakkale Valiliği'nin 'Atatürk'süz 18 Mart afişi

:arrow: Gençliğe Hitabe artık zorunlu değil!
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ata ve Türk alerjisinde son nokta!

İletigönderen Başkomutan » Pzt Nis 09, 2012 13:52

Atatürk ilkelerine son...

Kuran kursları yönetmeliğinden ‘’Atatürk ilke ve inkilapları’’ maddesi çıkarıldı

Atatürk ilkelerine son...

Yeni kuran kursları yönetmeliğinden ‘’Atatürk ilke ve inkilapları, devletin bölünmez bütünlüğü ve bölgecilik ile ırkçılık’’ maddeleri çıkarıldı.


3 Mart 2000 tarihli yönetmelikte kursların denetim ve kapatılması başlıklı maddeler yer alıyordu. Bu maddeler uyarınca ‘’ Atatürk ilke ve inkilaplarına aykırı hareket, Devlet ülke ve milletin bölünmez bütünlüğünü bozacak faaliyetler ile Bölgecilik ve ırkçılık propogandası yapmak’’ kuran kursları, yurt ve pansiyonların kapatılması sonucunu doğuruyordu.

YAŞ SINIRI KALKTI

7 Nisan 2012 tarihinde yayınlanan ve mevcut yönetmeliği iptal eden yönetmelikte ise kursların denetim ve kapatılması maddesinden bu bölümler çıkarıldı. Kapatılma işlemi sadece ‘’Binadaki eğitim ve öğretime devam edilmesi, öğrencilerin güvenliği için tehlike oluşturması halinde’’ yapılacak.

Yeni yönetmelik ile kuran kurslarına gidebilmek için ilkokulu bitirme ve 12 yaş şartı da kaldırıldı. 15 öğrencilik sınıf mevcudu düşürüldü. Kuran kursları resmi bayramlar dışında yıl boyu açık olacak. Hafızlık eğitimine hafta sonu ve tatil günleri de devam edilebilecek. Türkiye’de oturma izni olan yabancı uyruklular da Kuran kurslarına kayıt yaptırabilecek.(Gazeteport)

Vatan - 09.04.12
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ata ve Türk alerjisinde son nokta!

İletigönderen Başkomutan » Cmt Nis 28, 2012 3:10

Danıştay'dan 19 Mayıs yasağına iptal

Danıştay 10'uncu Daire Başkanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı'nın 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı'nın başkent dışında sadace okullar ve öğrenciler ile kutlanmasına ilişkin genelgesi hakkında yürütmeyi durdurma kararı aldı.

Konya'da 25 yaşındaki bilgisayar programcısı Alper Ayhan, avukatı Ahmet Gürol Şağban aracılığıyla, Milli Eğitim Bakanlığı'nın 11 Ocak 2012 tarihindeki 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı kutlamalarının başkent dışında sadece okullar ve öğrenciler ile kutlanmasını, stadyumlar ve meydanlarda kutlanmasını yasaklayan genelgesinin yürütmenin durdurulması ve iptali için Danıştay'a başvurdu.


YARGI, SİYASETİN BASKISINDAN ARINMIŞ ŞEKİLDE KARAR VERDİ

Danıştay 10'uncu Daire Başkanlığı'da başvuru sonucu yürütmenin durdurulması kararını aldı. Avukat Ahmet Gürol Şağban, şunları söyledi: "Danıştay 10'uncu Daire Başkanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı'nın 11 Ocak 2012 tarihinde yayınladığı 817 sayılı genelgenin yürütmesini durdurdu.

Yargıtay Başkanı'nın dediği gibi; Siyasetin baskısından arınmış bir şekilde karar verdi. Kanuna, yönetmeliğe açıkça aykırı olan genelgenin hukuka aykırı olduğu yüksek yargı kararıyla tesbit oldu. Bu kararın öncelikle, Cumhuriyet'in emanet edildiği, Türk gençliğine ve tüm Türkiye'ye hayırlı olsun."

Avukat Ahmet Gürol Şağban, bu karardan sonra hiç kimsenin milli bayramları yasaklama getirmeye cesaret edemiyeceğini kaydetti.

Milliyet, 28 Nisan 2012
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ata ve Türk alerjisinde son nokta!

İletigönderen Başkomutan » Sal May 01, 2012 0:00

‘Uygun adım’ kutlamalara belediye ve vatandaş ayarı

Milli Eğitim Bakanı Dinçer, 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos ve 29 Ekim’in nasıl kutlanacağını yerel yönetimlerle vatandaşa bırakan yeni bir yönetmelik üzerinde çalıştıklarını açıkladı.

MİLLİ Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Danıştay’ın 19 Mayıs Genelgesi’nin yürütmesini durdurması kararına ilişkin “Bundan sonra Türkiye’de bütün bayramları modern dünyanın anlayışına göre ve yeni bir paradigmayla, yeni bir yaklaşım tarzıyla kutlamaya ihtiyaç var. Bu sebeple biz çok kapsamlı bir yönetmelik çıkarıyoruz” dedi. Dinçer, İstanbul’da katıldığı Ağrılılar Gecesi’nde 19 Mayıs’ı kutlama etkinliklerinin hiçbir genelgede ve hukuki düzenlemede yer almadığını söyledi. Dinçer şöyle dedi:

Sovyetler bile terketti

“Bir kere 1940’lı yıllarda daha otoriter devletlerin diğer toplumlara karşı kendi gücünü göstermek ve otoriter rejimlerini halkın nezdinde meşrulaştırmak için yaptığı bir uygulamadır. Bunu icat eden Almanya ve İtalya gibi ülkeler. Aslında bu uygulamaları 1980’li yıllarda tamamıyla bırakmışlardır. Biz onları örnek aldığımız halde hala devam ettiriyoruz. Daha sonra SSCB’ye bağlı ülkeler de bu uygulamayı 1992’den itibaren terk ediyorlar.” Dinçer, Türkiye’de bu uygulamanın aslında 1980’li yıllardan önce gözden geçirilmesi gerektiğini kaydederek, “Bu yöntem, halkın belirlediği değil de yukarıdan nasıl, ne şekilde kutlanacağının belirlendiği bir yöntem. Bunu yaptığınız zaman vatandaşlar bunu benimsemiyor, içselleştiremiyor”‘diye konuştu. Bayramların, halkın tümüyle katıldığı ve coşkuyla kutladığı bayramlar haline getirilmesi gerektiğini vurgulayan Dinçer, “Sadece devlet protokolünün yer aldığı katılımlarla sönük geçen bir bayram olmaktan çıkarmalıyız” dedi.

Bütün bayramlara düzenleme

Dinçer, getirdikleri yönetmeliğin, daha modern uygulamaları kapsadığını dile getirerek, şöyle konuştu: “Bugün Danıştay’ın iptal kararı hakikaten çok garip, tuhaf bir karar. Genelgenin yürütmesinin durdurma kararını verirken ‘üst hukuk normunda her şey ayrıntısıyla belirlenmiş, bunun için bir idari düzen tesis etmeye gerek yok’ diyor. Çok doğru. Zaten biz de bunu yaptık. ‘Yönetmeliğin gereğine uyun’ dedik. Madem ki Danıştay böyle bir karar verdi, biz şimdiye kadar sadece 19 Mayıs’ı gözden geçiren bir düzenleme yapmıştık, çünkü 23 Nisan ile ilgili hazırlıklar bitmek üzereydi, o kadar hazırlık heba olsun istemedik. Öyleyse bundan sonra Türkiye’de bütün bayramları modern dünyanın anlayışına göre ve yeni bir paradigmayla, yeni bir yaklaşım tarzıyla kutlamaya ihtiyaç var. Bu sebeple biz çok kapsamlı bir yönetmelik çıkarıyoruz. O yönetmelikle artık sadece 19 Mayıs’ı değil, 23 Nisan’ı, 30 Ağustos’u ve 29 Ekim’i nasıl kutlayacağımıza dair bir genel çerçeve oluşturacağız. Ama bu çerçevenin esas özü, bu kutlamayı yerel yönetimlere ve vatandaşlara bırakan bir yaklaşım tarzında olacak. Artık vatandaşlar, öğrenciler, veliler ve öğretmenler nasıl istiyorlarsa öyle kutlama yapacaklar, devletin emrettiği şekilde değil.”

Şeyh Sait ile ilgili hiç bölücülük ifadesi yok

MİLLİ Eğitim Bakanı Dinçer, İnkılap Tarihi derslerinde ve ders kitaplarında Şeyh Sait’le ilgili bölücülük ifadeleri olmadığını söyledi. Dinçer, Şeyh Sait isyanının derste sadece çağdaş demokratik ve laik Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı tepki olarak adlandırıldığını açıkladı. Dinçer, BDP’li Altan Tan’ın soru önergesine verdiği yanıtta, İlköğretim TC İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük 8. sınıf Dersi Öğretim Programı Talim ve Terbiye Kurulu’nun kararıyla uygulamaya konduğunu söyledi. Dinçer, şunları söyledi: “Programın 4. ünite ve 10. kazanımda ‘Şeyh Sait İsyanını çağdaş, demokratik ve laik Türkiye Cumhuriyeti’ne karışı tepkiler ve uluslararası ilişkiler açısından değerlendirilir’ ifadesi yeralmaktadır. İddia edildiği gibi bölücülük içeren ifadeler İlköğretim TC Inkılap Tarihi ve Atatürkçülük 8.sınıf dersi öğretim programında yer almaktadır.”

Star 30 Nisan 2012
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.stargazete.com/politika/uygun-adim-kutlamalara-belediye-ve-vatandas-ayari/haber-557757
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ata ve Türk alerjisinde son nokta!

İletigönderen Başkomutan » Cmt May 05, 2012 18:00

Asker resmi kutlamalardan çekiliyor!
Son Oldu

Bayramlar yeniden düzenlendi. Artık geçit töreni, stat gösterisi yok. Tek resmi kutlama 29 Ekim'de. Çocuklara koltuk devri de kalktı.

Bu sene siyasi bir krize dönüşen ‘milli bayramlar’ın kutlanma şekli baştan aşağı değişiyor. Devlet adına sadece 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda tören yapılacak.

Askerler, bayram kutlamalarından da çekiliyor. 3O Ağustos Zafer Bayramı’nın ev sahibi ise artık Cumhurbaşkanı. Resepsiyon Orduevi yerine Çankaya Köşkü’nde verilecek. 23 Nisan ve 19 Mayıs belirlenin herhangi bir ilde kutlanacak.

Resmi tören ve geçişler tamamen kaldırılıyor. Sadece ilgili bakanlar günün anlam ve önemine ilişkin mesajını medya aracılığıyla yayımlayacak. 23 Nisan resepsiyonu, ilkokul öğrencilerinin cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanların koltuğuna oturması uygulaması da tarihe karışıyor.


12 Eylül 1980 sonrası yürürlüğe konulan ‘Ulusal ve Resmi Bayramlarda Yapılacak Törenler Yönetmeliği’ baştan aşağı yenilendi. Hükümet, 1940’lı yılların otoriter uygulamalarına benzettiği kutlama şeklini değiştirdi. Milli bayramları ‘halka açma ve sivilleşme’ amacıyla hazırlanan yönetmelik bakanlar kurulu kararı olarak Cumhurbaşkanlığı’na gönderildi. Bugün Resmi Gazete’de yayımlanması beklenen yönetmeliğe göre, 29 Ekim, 23 Nisan, 19 Mayıs ve 30 Ağustos’ta yapılan milli bayramlar farklı şekillerde kutlanacak. Buna göre Cumhuriyetin ilan edildiği 29 Ekim günü ulusal bayram olarak belirtildi ve “Türkiye’nin içinde ve dışında devlet adına yalnız 29 Ekim günü tören yapılır” denildi. Diğer bayramlardaki tören ve geçişler ise büyük oranda kaldırıldı.

Stadyum artık yok

Danıştay’ın ‘yürütmeyi durdurma’ kararı sonrası nasıl kutlanacağı tartışma konusu olan 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nın akıbeti de belli oldu. Yeni yönetmeliğe göre Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı ve devlet protokolünün katıldığı Ankara’daki törenler sona eriyor. Resmi geçitin ve gösterilerin yapıldığı stat kutlamaları olmayacak. Bunun yerine Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, günün anlam ve önemini belirten mesajını medya aracılığıyla duyuracak. Bakan, herhangi bir ildeki kutlamalarda hazır olacak. Atatürk anıtı veya büstüne çelengi de Gençlik ve Spor Müdürlüğü veya valinin görevlendireceği bir bürokrat koyacak. 19 Mayıs törenlerinde geçit olmayacak. Her 19 Mayıs’ta sergilenen Samsun’dan getirilen bayrak ve toprağın teslimi gibi uygulamalar da sona eriyor.

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, devlet töreni ile kutlanan tek bayram oluyor. Cumhurbaşkanı Anıtkabir’e çelenk koyduktan sonra Çankaya Köşkü’nde tebrikleri kabul edecek. Törene katılanlar ve halkın bayramını kutlayacak. Mevcut uygulamada Cumhurbaşkanı Anıtkabir’e gittikten sonra TBMM’ye geliyor ve kutlamaları orada kabul ediyordu. Devletin, milli bayramlarda tek resepsiyonu 29 Ekim‘de olacak. Çankaya Köşkü’nde Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunu verilecek.

Koltuğ devri de bitti

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın kutlama şekli de büyük ölçüde değişiyor. 23 Nisan günü renkli görüntülere sahne olan dünya çocuklarının devlet yetkilileri tarafından kabul edilmesi, ilköğretim çocuklarının cumhurbaşkanı, başbakan koltuğuna oturması uygulamaları kaldırılıyor. O gün görevdeki Milli Eğitim Bakanı günün anlam ve önemine ilişkin bir mesajı medya aracılığıyla duyuracak ve herhangi bir ildeki törene katılacak. 23 Nisan’da da tören geçiş ve tebrikleri olmayacak.

Temsili Ermeni yok

Yönetmelik değişikliği bütün milli bayram kutlamalarını sivillere bırakırken, askeri özelliği olan kutlamaları da askerlerden alıyor. Yıllarca Genelkurmay Başkanlığı’nın ev sahipliğinde kutlanan 30 Ağustos Zafer Bayramı da ‘Başkomutan’ sıfatıyla Cumhurbaşkanlığı makamına bırakılıyor. Cumhurbaşkanı, kutlamaları kabul etmek için artık orduevine gitmeyecek. 30 Ağustos kutlamalarını Köşk’te kabul edecek. Zafer Bayramı resepsiyonu da yine orduevi yerine Çankaya Köşkü’nde verilecek.

Hükümetin yönetmelik değişikliği mahalli kurtuluş günlerinde yapılan törenleri de etkileyecek. Mahalli kurtuluş günlerinde tören geçişi ve tebrikler olmayacak. İlin kurtuluşunu simgeleyen ‘temsili Ermeni, Fransız’ askerli gösteriler de yapılmayacak. Kurtuluş günlerinde, günün anlam ve önemine ilişkin bilimsel toplantı, konferans, sergi, yarışma, tiyatro, halkoyunu ve konser gibi faaliyetlere yer verilecek.

Radikal 5 Mayıs 2012
İm (Kod): Tümünü seç
http://haber.ihlassondakika.com/haber/Radikal-Gazetesi---Son-oldu_476047.html
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Sonraki

Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 3 konuk

cron

x