
Bu davet bizim!
Sizi siz yapanlara, şimdi sizlerin destek verme zamanı.
Sizler bizim sanatçılarımızsınız! Bağrımızdan çıktınız… Sizi seviyoruz. Sizinle gülüyor, sizinle ağlıyoruz…
Siz körlerin fili tarifine figüran olamazsınız… Bir sorumuz var: Tekel işçilerinin yanında mısınız?
Biber gazı, kış soğuğu, ayazın bıçak sırtı… Kahreden haksızlık! Bir çocuğun yakarışı ‘babamın bel fıtığı var betonda yatmamalı!’ Bir annenin gözyaşı ‘çocuğumdu o makina!’
IMF emretmişti… Onlar, uluslar arası protokol sonucu 4C Kölelik Yasası’nın Ankara mahkumları... Basel 3 Protokolü 2011’de yürürlüğe girecek, o zamana kadar işçiler, meslek erbabı ve daha niceleri 4C kapsamına girecek. Akılları o zaman mı başlarına gelecek?
Bugün Tekel işçileri, ‘ölümüne’ direniyorlar, Bayındır’da tarih yazıyorlar. Solmaya yüz tutmuş içimize çiçekler dikiyorlar... ‘Ölümüz dirimizden daha fazla ediyor’ diyorlar… Yaklaşık 2 aydır Ankara ayazında hak ve yaşam mücadelesi veriyorlar…
Türkiye etnik ve dini kaşımaya tabi tutulurken onlar Alevi Sünni, Kürt Türk Laz Çerkez kapalı açık tek yumruk halindeler ..
Bayındır sokakta, Lazlar şemmame oynuyor, Kürtler horon tepiyor.. Tüm yurttan gelen battaniyelerine sarılıp bir sonraki şafağı bekliyorlar.. Rüyâlarında çocuklarına ‘iyi gelecek’ ne demekse onu düşlüyorlar..
Onlar sadece demokratik haklarını istiyorlar… 4C Kölelik Yasası’nı bilmeyen varsa bir araştırsın. Ortaçağda benzeri görülmemiş bir düzenek.. Kısacası hiçbir hakkın yok. Her an sokağa bırakılabilirsin. İstendiği zaman gider çalışır ‘istemezük’ dendiğinde sokağa dönersin. Haşa sendikalı olamazsın. Kıdem tazminatı denen şey yok. Buruşturulup atılacak bir metasın!
Boş depolarda yan gelip yatmamışlardı…. Tütünün ekimini de onlar yasaklamadı, fabrikalara kilit vurulurken de onlara sorulmadı. Şimdi makinaları tutsak, fabrikaları kapalı, oysa yabancı göya daha iyi çalıştıracaktı!! Ama artık hepsi sokakta! Bir çığlık gibi bakıyorlar.. Çoğunun dişi yok, elleri nasır!
Washington, Brüksel’deki fısıltıya hassas kulaklar onların feryadını duymuyor …
Bu milletin yetiştirdiği, hayranlıkla sevgiyle beslediği sanatçılar! Onları duyuyor musunuz?
Yoksa ‘demokratik açılım’ adı altında tezgahlanan oyunda figüran olmayı mı seçiyorsunuz?
Tekel işçileri ve yakında onların akibetine uğrayacak milyonlar sizi izliyor.. Onlar sizi siz yapanlar.. Onlar mazlumlar..
Onlar, bir ülkede demokrasinin varlığını belirler! Demokrasinin varolup olmadığını bir belirleyen daha var: O da bir milletin sanatçılarının durduğu yer!
Washington dayatmasıyla açılan ‘Kovboy Demokrasisi’ konusunda bir kez daha düşünün! Demokrat olmak istiyorsanız önce Tekel, itfaiye, belediye, şeker, petrol, demir çelik işçilerine destek verin.. Çünkü onların başına gelen yarın sizin de başınıza gelecek..
Onlara şiirler, şarkılar yazın.. Onları çizin, onları oynayın.. Onlar bizim için insanlık mücadelesi veriyor!
Onları destekleyin... Sadece haklarının izini sürüyorlar ve büyük çerçevede sizin haklarınız için de direniyorlar... Onlara destek, kendinize ve demokrasiye verdiğiniz destektir.
En yakın zamanda herkesi olduğu gibi sanatçılarımızı da Ankara’ya Türk-İş önüne davet ediyoruz…
TEKEL Dayanışma Grubu adına
Banu AVAR
http://www.banuavar.com.tr/?pg=news&id=74
Sanatçılarımıza ve tüm halkımıza davet!
21 ŞUBAT'TA ANKARA TÜRK-İŞ ÖNÜNDE BULUŞALIM..
Seçilmiş sanatçılar 20 Şubat'ta iktidarla buluşuyor. 'Demokratik açılım'ı konuşuyor.. Bağrımızdan çıkmış sanatçılarımız acaba İMF dayatmasıyla gelen 4C maddesiyle köleleştirilen Tekel işçileri için ne düşünüyor?
Tekel işçileri, uluslar arası protokoller sonucu 4C kölelik yasasının Ankara mahkumları.. …
Sesini kaybetmiş, binlerce kişi şu anda 4C'li… Onlar modern çağın köleleri.
4C sadece onlara özel değil. Geride sesini çıkaramamış ve kölelik yasasına sessiz sedasız boynunu uzatmış onbinlerce kişi var..
Dahası küresel çetenin dayatmasıyla Basel 3 Protokolü 2012'de yürürlüğe girdiğinde, herkes 4C'li, yani köle olacak. Serbest işgücü dolaşımı yasalaştığında sadece işçiler değil, her iş kolunda, her meslekten vatandaş, karşısında yabancı işsizleri bulacak..
Tekel işçileri 4C'ye karşı sizin içinde direniyor... Sembolleşen direnişinde sizin haklarınıza da koruyor.
Onlar söz edilen ‘demokrasi’nin ta kendisi…
Onlar alevi sünni, Kürt Türk, Laz Çerkez, kapalı açık tek yumruk halinde demokratik haklarının izindeler ..
Bu milletin yetiştirdiği, hayranlıkla sevgiyle beslediği sanatçılar! Onları duyuyor musunuz?
Yoksa ‘demokratik açılım’ adı altında tezgahlanan oyunda figüran olmayı mı seçiyorsunuz?
Tekel işçileri, ve yakında onların akibetine uğrayacak milyonlar sizi izliyor.. Onlar sizi siz yapanlar.. Onlar mazlumlar..
Onlar, bir ülkede demokrasinin varlığını belirler! Demokrasinin varolup olmadığını bir belirleyen daha var:
O da bir milletin sanatçılarının durduğu yer!
Tüm halkımızı, aydınlarımızı, ve sanatçılarımızı 21 ŞUBAT'TA 13:00'de Ankara’da Türk İş Konfederasyon binası önüne davet ediyoruz…
TEKEL DAYANIŞMA GRUBU
adına Banu Avar