Kaddafi kendi halkının sapkınlarınca linç edildi. Linçe katılanlardan biri; “NATO’nun desteğiyle devrim yaptık, Allah’ıma çok şükür” diyordu(!)..
Soğuk savaş sonrasında Pentagon yeni düşmanı belirlemişti:
Müslüman Dünyası…
Bush Irak’a girerken “Haçlı Savaşı başlattık” demişti.
Hedef ülkelerin şuursuz beyinleri bu Haçlı güruha piyon olurken acaba kimin Allah’ına şükrediyordu?
İslamiyet savunmasız bir insanı linç etmeye cevaz vermez. Bu ölüm bir cinayettir. Kaddafi şehittir. Allah(c.c.) Rahmet eylesin.
Kaddafi ‘nin öldürülmesinde AKP Hükümeti’nin sorumluluğu vardır. Kaddafi’nin kanı Erdoğan ve Davutoğlu’nun eline bulaşmıştır. Habil-Kabil hikayesinde olduğu gibi, AKP Kabil’in mirasına sahip çıkmıştır.
Saddam diktatör dediler. Tarihin demokratik kılıflı sapkın diktatörü Bush ile ittifak ettiler. Irak’ta 1.5 milyon Iraklı öldürüldü. Söyler misiniz bana, Saddam diktatör olarak 1,5 milyon Iraklı mı öldürmüştü? 2 Milyon Irak vatandaşı Suriye’ye göç etti. Saddam bir diktatör olarak 2 milyon vatandaşını göç mü ettirdi? Binlerce kadın ve çocuk yaşta kızlara tecavüz edildi. Hatta erkeklere. Saddam bir diktatör olarak halkına bu tecavüzleri mi yaptı?
Ebu Gureyb Hapishanesinden haykırıyordu Iraklı Müslüman kadın Nur. Sürekli tecavüze uğruyoruz. ABD askerlerinin piçleri var karnımızda. Öldürün bizleri diye yalvarıyordu. Kime mi? ABD askerleri sağ salim ülkelerine dönsün diye dua edenlere. Oysa onlar çoktan Kabil’in mirasına ortak olmuştu. Tıpkı Libya’da olduğu gibi Irak’a da ramazanda bomba yağdırmanızda sakınca yok demişlerdi. Ve Saddam bir bayram günü idam edildi. Haçlı güruh Haçlı Savaşı’nın gereğini yerine getirmişti. Tıpkı ataları gibi... Ataları da aç karınlarını doyurmak, Anadolu’nun zenginliklerini talan etmek için akın etmişti.
Bush katil askerlerini “şeytanlarla savaşacaksınız” diyerek saldı Irak Halkı’nın üzerine. Saddam’ın heykellerini yıkarken AB-D’ye alkış tutanlar, ihanetin bedelini sadece canlarıyla değil, şereflerini de kaybederek ödediler.
Irak’ın tohum bankası talan edildi. Müzeleri soyuldu. Bütün zenginlikleri ele geçirildi. Petrolü petrol devlerinin eline geçti.
Iraklı’ya ne kaldı? Üçe bölünmüş harabe bir Irak. Ortaya düşen şeref ve namusları… Binlerce ABD piçini karnında taşıyan Iraklı kadınlar ve Ebu Gureyb gibi Haçlı hapishaneleri… Fuhuşa sürüklenen kadınlar da cabası.
Kim, asıl kanlı diktatör veya diktatörler kim? Afganistan, Irak, Ruanda, Libya’da milyonların canına kıyanlar mı, ülkesinin kaynaklarını soyguncu emperyalistlere koklatmayanlar mı?
Libya dizleri üzerine çökene kadar Osmanlı ile beraber savaşan ve elimizden kayan bir ülke.
Ömer Muhtar… Önce Çöl Aslanı Ömer Muhtar’ı vurdular zincire. Şimdi Kaddafi… Utanç verici bir biçimde linç ettirildi.
Kıbrıs Savaşında ABD’ye rağmen yanımızda yer alan Kaddafi… Para almadan yakıt verdi. Kaddafi Türkiye’de Deniz Harp Okulunda eğitim aldı. O Türkiye’yi çok seviyordu. Libya Kültür Merkezleri açarak Türk Halkı ile kaynaşma sağlamaya çalışıyordu.
Ülkesinin kaynaklarını millileştirince hedef oldu. 1986 yılında Kaddafi emir vermiş gibi “ABD konsolosluklarını vurun” diye bir emir geçirildiği söylendi. İngiltere işi biliyordu, oralı olmadı. Kaddafi emir vermiş gibi geçilen emirin İsrail menşeili olduğu iddia edildi ama ABD 1986 yılında Kaddafi’nin çadırlarının olduğu yeri bombaladı. Yaralanmalar oldu. Bir evlatlığı da öldü. O dönem ANAP Hükümeti vardı. Aynı korkak ve yanaşma tavırla ABD’nin yanında yer aldılar. Yunanistan Libya’ya uçak gönderip yaralıları Yunanistan’a getirdi. O zaman Kaddafi şöyle dedi: “Biz dostumuzu-düşmanımızı iyi öğrendik.”
Ve Libya Kültürleri kapattı. Türk Müteahhitler paralarını doğru alamadı. Her zamanki gibi yanaşma siyasilerin basiretsizliklerinin bedelini Türk Halkı ödedi. Kaddafi haklıydı.
Erdoğan seçimde kendi resmiyle beraber iki siyasinin resmini kullandı. Özal ve Menderes… Çok haklıydı. Menderes Hükümeti Cezayir’in bağımsızlığına “hayır” oyu kullanarak Kabil’in mirasına sahip çıkmıştı. Özal Libya’nın değil ABD’nin yanında yer alarak mirası devam ettirdi. RTE zaten Kabil’i bile kıskandırdı. O 1,5 Milyon Müslüman Iraklının katline el verdi. Bomba dolu uçaklar Türkiye’den kalktı. Dahası ABD askerlerinin kumanyaları Türkiye üzerinden gitti.
ABD tetikçisi El Kaide ve Müslüman Kardeşler’e de el veren AKP, AB-D’nin psikolojik harp unsuru olan El Cezire Televizyonuna ülkemizde yayın yapma izni verdi.
AB-D’nin Libya’da ki PKK’sına elden bavulla para götürdüler. İzmir’i “seri katil” durumuna gelmiş NATO’ya üs yapıp binlerce Libyalı Müslüman’ın bombalanmasına onay verdiler. 600 Libyalı Müslüman’ın denizde boğulmasına da seyirci kaldıkları gibi…
AKP cinayet ve soygunlara sadece kendi destek vermedi. Türk Devleti’nin tarihine de bu utancı yapıştırdı.
Haçlı Orduları’na “medeniyet ve sanat getirdiler” diyebilecek kadar tarihi gerçekleri saptıran ve katil Haçlı Çapulcuyu aklayan Erdoğan’dan başka ne beklenir ki?
Ne garip değil mi? Erdoğan’ın dostu da Libya’da benzer sözler söylüyor. Libya’nın başkenti Trablus’ta yapılan törenle, İtalyan işgalinin 100. Yılı kutlanıyor(!)..
NATO'cu isyancıların başı Mustafa Abdülcelil, törende yaptığı konuşmada şunları söylüyor:
- "İtalyan sömürgecilik yılları Libya için bir kalkınma dönemi oldu. İtalyan sömürgeciliği ülkemize yolları getirdi, bugün bile ayakta duran güzel binalar inşa etti. İtalyanlar, Libya halkına tarımsal kalkınmayı, adil yasaları ve adil yargılamaları armağan etti. İtalyan sömürgeciliğinin Libya'ya kazandırdıklarını tüm halkımız çok iyi biliyor.
Kaddafi ise ülkemizin kalkınması için bir şey yapmadı."
Tıpkı Çanakkale’de 57. Alayın, bütün ülkede yatan şehitlerimizin kemiklerinin sızladığı gibi.
Erdoğan PKK’nın topraklarında eğitim almasına izin veren Filistin’e aşık ama Türk Dostu antiemperyalist Kaddafi’ye düşman(!)… Türkiye dahil 22 Müslüman ülkeyi bölmek isteyen ABD ve arkasındaki şeytani karanlık güce dost ama Esad’a düşman(!).. Tıpkı Ağrı’yı isteyen Ermenistan’a dost olurken, öz be öz kardeşimiz Azerbaycan bayraklarını stada sokmayıp çöplere attırdıkları gibi…
“İradesi kendi elinde olmayanları” dost edinenlere de bu ibretlik resimler KAPAK OLSUN!!.
Erdoğan, Davutoğlu ve AKP’lilerin eline Habil’in kanı bulaşmıştır. Habil’in katlini seyreden herkes de Kabil’in mirasının ortağıdır!!..
Kim ki bu yapılanlara Müslümanlık diyor; bilin ki onlar Müslüman düşmanıdır.
Onlar aynı zamanda insanlık suçu işliyor.
“Gittik, gördük, öldürdük” diyen şeytanın askeri Hilari’nin dostlarının elinden Kaddafi’nin kanları damlıyor.
Böyle bir Linç dinimizde yoktur.
Üç bakanlık bütçesine sahip Diyanet İşleri Başkanlığı böyle bir linç karşısında susuyor. Tıpkı Ramazan ayında Libya’nın bombalanmasına “olur” verenlere sustukları gibi. Irak Türkiye üzerinden bombalanırken sustukları gibi…
Allah ve Peygamberin emirlerine uyup yapılanları yorumlamaları gereken Diyanet İşleri Başkanlığı, hükümetten Allah’tan daha fazla korkuyor olmalı ki susuyor.
O zaman ben de sorarım: Sizlerde mi Erdoğan’ı din edindiniz?
Böyle bir Diyanetin bana anlatacağı hiçbir şey yoktur!!..
Ya sizlere?
Diyanet İşleri Başkanlığına sesleniyorum:
Mademki bizlerin vergilerinden ödenen maaşlarla orada oturuyorsunuz; sizleri Kuran Ahlakı ve Muhammed-i ahlaka davet ediyorum. Böyle devam ederseniz İSLAM’A DAVET ETMEK zorunda kalacağım.
Bu da böyle biline.
Zahide UÇAR - 24 Ekim 2011
z_eucar@yahoo.com.tr