Parlak siyasi yaşama alçakça bir hançerBUGÜN Türkiye’de herkesin konuştuğu tek konu alçakça bir komplonun kurbanı olan Baykal’la ilgili gelişmeler.
Herkes birbirine “Baykal dönecek mi?” diye soruyor.
Gazeteler, televizyonlar bu konudaki haberler ve görüntülerle dolu.
İstifasıyla CHP’lileri ağlatan Baykal’ın politikaya girişinin ilginç bir öyküsü var.
Ünlü bir politikacı olduktan sonra, Baykal’ı zor durumda bırakmak için rakipleri onun öğrenciyken Başbakan Adnan Menderes’in yakasına yapıştığını yayıyorlardı.
Bir toplantıda bu iddiaları yalanlamış ve şöyle demişti:
“Ben Menderes’in bırakın yakasına yapışmayı, kendisini bir kez bile görmedim ve onunla hiç karşılaşmadım. Ayrıca Kızılay’daki gösterilere de katılmadım.”
1960 yıllarda Baykal, Ankara Hukuk’u bitirdikten sonra Siyasal Bilgiler’e asistan olarak girdi.
Genç, iddialı bir bilim adamı olarak kariyerini başarıyla sürdürüyordu.
1969 seçim sonuçları hakkında yaptığı bir araştırma dikkat çekti.
Genç bilim adamı, araştırmasında CHP’nin yoksul kent varoşlarında oylarını artırdığını saptadı.
Ayrıca gelecek seçimlerde gerekli örgütsel çalışmalar yapılması durumunda varoşlarda CHP’ye dönük bir oy patlaması yaşanabileceğini vurguladı.
* * *
Bu ilginç çalışma, Prof. Dr. Turan Güneş’in dikkatini çekmiş ve bu genç bilim adamının çalışmasını Genel Sekreter Ecevit’e anlatmıştı.
Ecevit, Baykal adlı bu genç adamla tanışmak istedi.
Genç bilim adamı araştırmasını Ecevit’e anlattı. Çok etkilenen genel sekreter kendisinden şu ricada bulundu:
“Bana anlattıklarınızı Paşa hazretlerine de anlatır mısınız?”
Baykal araştırmasını Genel Başkan İsmet İnönü’ye anlattı.
İşte bu olay, genç bilim adamının yazgısını değiştirdi.
Kısa süre sonra Ecevit onu parti “Danışma Kurulu”na aldı.
Baykal’ın politikada yükselme süreci başladı ve Parti Meclisi üyesi oldu.
1973 seçimlerinde Ecevit genç bilim adamını parlamentoya sokmaya karar verdi.
Ona, kendisini kontenjandan seçilebileceği bir yere koyacağını söyledi.
Baykal bunu kabul etmedi, “Ben doğduğum kente gidip ön seçime katılmak istiyorum. Başarılı olursam milletvekili seçilirim” dedi.
* * *
Antalya’ya giden genç politikacı, liste başı oldu ve milletvekili seçildi.
CHP seçimlerde 185 milletvekili çıkararak birinci parti oldu ve Milli Selamet Partisi’yle koalisyon kurdu.
Koalisyonun kurulmasının mimarları Deniz Baykal ile MSP’li Oğuzhan Asiltürk’tü.
Hükümet ilan edilirken Baykal Maliye, Asiltürk de İçişleri Bakanlığı’na getirildi.
1978’de kurulan hükümette ise Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yaptı.
12 Eylül 1980 darbesinden sonra Ankara Dil Okulu’nda gözetim altında tutuldu.
1982 Anayasası’nın 5 yıl siyasi yasak koyduğu politikacılar arasında yer aldı.
1983 yılında “Yasaklı olmalarına rağmen siyasi faaliyetlerini sürdürdüğü” gerekçesiyle CHP’li ve AP’li politikacılarla birlikte Çanakkale Zincirbozan’da gözetim altına alındı.
Eylül 1987’deki genel seçimlerde SHP’den Antalya milletvekili seçildi.
SHP’de önce grup başkanvekilliği, ardından da genel sekreterlik görevlerinde bulunan Baykal, 10 Eylül 1990’da görevinden istifa etti.
1992’de yeniden açılan CHP’nin Genel Başkanlığı’na seçildi.
Atatürk ve İsmet İnönü’den sonra Deniz Baykal da tıpkı onlar gibi 54 yaşında genel başkan oldu.
Baykal’ın siyasi yaşamının kısa öyküsü böyle.
Bu parlak ve başarılı politik yaşam geçtiğimiz günlerde alçakça bir komployla hançerlendi.
15.05.10
TUFAN TÜRENÇ
Bay kalıyor!Kemal Kılıçdaroğlu, Baykal’la görüşmesinden sonra sonucu açıklıyor:
- Deniz Baykal yönetimin üzerinde anlaştığı isme destek verecek...
O isim kim olabilir? Merakları “az sonra” Hakkı Suha Okay gideriyor:
- Örgütlerimizde Sayın Genel Başkanımız geri dönsün mü, dönmesin mi, diye bir tartışma yoktur. Bizim tek tartışma konumuz, Genel Başkanımızı dönmeye nasıl ikna edeceğimizdir...
Üzerinde anlaşılan isim de böylece kesinleşiyor: Deniz Baykal...
Gazeteci soruyor:
- Diyelim Deniz Bey döndü. Piyasaya 2. kaset servis edilirse o zaman ne olacak?
Bu sorunun yanıtı da kaynadı arada. Şimdi her şey Deniz Bey’in dönüşü için. İyi de Deniz Bey dönecekti madem neden istifa etti? İstifasından bu yana ne değişti de tekrar gelecek? Bu yaralı haliyle partiyi nasıl taşıyacak?
Başbakan dün Yunanistan’a giderayak kendine yakışan bir açıklama yaptı:“Türkiye’nin toplumsal ahlak değerleri açısından bir erozyona uğratılma gayreti var. En tehlikeli olan yanı bu. En önemli güç toplumsal ahlakımızdır. Bunun üzerinde spekülasyona girenler var, mağdurları oynayanlar var. Kusura bakmasınlar eşlerine ihanet edenleri bu toplumda biz mağdur olarak göremeyiz” sözleriyle
Baykal’ın yarasına ateş etti. Belli ki Baykal siyasete dönerse kaseti fırsata dönüştürecek, meydanlarda Baykal’ın bu tarafına vuracak. Deniz Baykal’ın hesap etmesi gereken çok şey var. Erdoğan, “Biz eşlerine ihanet edenleri mağdur olarak göremeyiz ” demiş.
Evet! Ülkesine ihanet edenlerin başımızın üstünde yeri var...
Gülhan Elmas
Ertuğrul Günay, “CHP kapatılsın, vakıf olsun” demiş.
Arkadaş hâlâ dönekliğini kanıtlama çabasında!
Fahrettin Fidan
15.05.10
MELİH AŞIKBenim notum: ...Kalır mı kalmaz mı bilmem ama babalar gibi satmayan,bop eşbaşkanılığı yapmayan,ABD talimatlı açılım yapanlara karşı çıkan -ahlaklı Erdoğan beklediğim gibi CHP'ye kasetle vurmaya başladı...