MEDYA alçaklığı

Genel & Güncel Konular

MEDYA alçaklığı

İletigönderen Başkomutan » Prş Ara 10, 2009 5:02

Tokat’ta hain pusuda kaybettiğimiz 7 şehit ile ilgili haberler gazetelerin birinci sayfalarında yer alırken, hükümeti şimdiye kadar destekleyen, ancak farklı görüşte olduklarını iddia eden gazetelerin haberlerindeki benzerlikler dikkat çekiyor. “Aynı kalemden çıkmış gibi” yorumlarına da neden olan haberlerde “Açılımın devam edeceği” ve “Bu saldırının PKK veya başka bir terör örgütü tarafından değil de, ‘derin’ bir odak tarafından yapıldığı” iddiası ortaya atılıyor. PKK’nın da aklandığı intibası yaratılan haberler ve bu haberlerin sahibi gazetelerin birinci sayfalarına göz atınca şu tablo karşımızı çıkıyor:

[img]http://www.haberiniz.com/images/stories/haberler/taraf_1.jpg[/img]

TARAF

Taraf Gazetesi “33 asker şüphesi”başlığıyla sürmanşetten verdiği haberde, “Tokat’ta 7 askerin şehit edildiği saldırıya AKP ve DTP’den ortak tepki geldi: Bu provokasyon, 1993 Bingöl katliamını hatırlatıyor” ifadesi kullanıldı. AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in Taraf’a yaptığı özel açıklama da şöyle: “Ne zaman barışa yönelik adım atılsa provokasyon yaşanıyor. 33 erin şehit edildiği süreci düşünün. Hala karanlıkta. Tokat aynıca bir zamanlar Ergenekon’un üssüydü.” Taraf, DTP’li Ahmet Türk’ün de benzer ifadelerle yaptığı açıklamalara yer veriyor. Taraf ayrıca sürmanşet içinde, “Cevapsız üç soru”, “Açılımdan dönüş yok” başlıklarını da kullanıyor. Taraf Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan’ın “Öldüren Benzerlik” başlıklı yazısı da bu haberler içinde birinci sayfadan veriliyor.

[img]http://www.haberiniz.com/images/stories/haberler/vakit_1.jpg[/img]

VAKİT

“Millet alçakları artık tanıyor”
manşetiyle yapılan yorum-haber(!)de, Tokat’taki saldırının PKK tarafından değil de, “derin odaklar” tarafından yapıldığı yazılıyor. Taraf Gazetesi haberinin haberini akıllara getiren ifadelerin yer aldığı yazıda şunlar yer alıyor:

“Türkiye ne zaman önemli adımlar atsa, hemen terör örgütleri devreye sokuluyor. Devletin resmi kurumları ve STK’lar;terör eylemlerinin ETÖ ve PKK’nın ortak yapımı olduğunda hemfikir. Tokat’taki alçak saldırının da açılımı sabote etme amaçlı bir provokasyon olduğu bildiriliyor."
Vakit, AKP’li Abdülkadir Aksu’nun bu yöndeki açıklamalarına yer veriyor.

ZAMAN

[img]http://www.haberiniz.com/images/stories/haberler/zaman_1.jpg[/img]

Zaman Gazetesi de bu gazetelerden farksız bir başlıkla bugün yayın yaptı. Manşetten Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün sözlerine yer veren Zaman’ın manşet başlığı şöyle: “Ne zaman çözüm gündeme gelse provokasyonlar oluyor.”

Gazete açılım sürecine atıf yapıyor ve şu başlıklarla haberini (!) destekliyor:

“Önce gerilim, sonra kanlı eylem”, “Görgü şahidi: Bölgeden kiremit renkli bir Renault uzaklaştı.”


[img]http://www.haberiniz.com/images/stories/haberler/yenisafak_1.jpg[/img]

YENİ ŞAFAK

“Kalbimizdesiniz” başlığıyla sürmanşetten verilen haberin içinde “Alçak pusuda soru işaretleri” başlığıyla ayrı bir haber yapıldı. Haberde “Teröristler sivil aracın karakola hangi saatte gideceğini nasıl haber aldı?”, “12 yıl önce aynı bölgede 4 askerimiz şehit edilmişti. Neden tedbir alınmadı?” ve “Bölgede PKK yok. Hain saldırıyı, taşeron bir örgüt mü gerçekleştirdi?” soruları yansıtılıyor.

[img]http://www.haberiniz.com/images/stories/haberler/turkiye_1.jpg[/img]

TÜRKİYE

Kanlı terör örgütü PKK’nın Kandil’deki elebaşı Murat Karayılan’a yarım sayfadan fazla yer ayıran ve manşetten yansıtan Türkiye Gazetesi, şehitlerin cenaze haberini çok küçük bir kare fotoğraf içinde gördü. Gazetenin kapatılan DEP’in kurucularından Yaşar Kaya’nın “Sokaktaki eylemler, molotofla yakıp yıkmak barış ve demokrasiyi getirmez” açıklaması“Sokaklar açılımı engelleyemez” başlığıyla daha büyük bir alanda yansıtıldı. Bu görüşmeyi, Murat Karayılan’la da görüşen Osman Sağırlı’nın yapması da dikkat çekiyor.


[img]http://www.haberiniz.com/images/stories/haberler/star_1.jpg[/img]

STAR

Star Gazetesi, şehit cenazelerini Türkiye Gazetesi gibi birinci sayfanın altında küçük bir haberle duyurdu. Ancak amaç cenaze haberinden çok “açılım” propagandası gibiydi. “Acılı yüreklerden açılım mesajları” başlığıyla verilen yazıda “şehit yakınlarının açılım sürecine destek verdiği” iddia edildi.

[img]http://www.haberiniz.com/images/stories/haberler/bugun_1.jpg[/img]

BUGÜN

Bugün Gazetesi, haberi “Bu sese kulak verin” başlığıyla manşetten verdi. Muşlu şehit babası Kazım Mutlu’nun “Kanın durmasını istiyoruz. Barış istiyoruz. Bahçeli ve Baykal bu acıyı yaşamıyor. Çünkü askere giden çocukları yok”sözlerini başlığın hemen altından yansıtan Star, aynı babanın “Vatan sağolsun” sözünü içeride kullanırken ve provokasyon yapmak isteyen DTP’lilerin askere ve polise hakaret içeren sloganlara tepkisine ise hiç yer vermiyor.

[img]http://www.haberiniz.com/images/stories/haberler/radikal_1.jpg[/img]

RADİKAL

Aydın Doğan’ın Radikal Gazetesi de, Bugün Gazetesi’nden farksız bir manşetle çıkmış. “Bir şehit amcası, bütün Türkiye’ye ders verdi” üst başlığıyla verilen haberin manşeti şöyle: “Kurşunu sıkan da yiyen de evladımız.”

[img]http://www.haberiniz.com/images/stories/haberler/takvim_1.jpg[/img]

TAKVİM

Çalık Grubu’nun gazetesi Takvim “Oyuna gelmeyin” başlıklı manşetiyle bugün yayına çıktı. Manşet yazısında “Türkiye üzerinde kirli oyun tezgahlayan alçakların Tokat’ta 7 yavrumuzu şehit etmesi, ülkeyi ayağa kaldırdı. Kardeş kavgası hayali kuranların oyununa gelmeyelim, çünkü yakılan orman hepimizi yutar…” denilirken, asıl mesaj manşet yazısında verildi. Yazıda, AKP Hükümeti’nin söylemine benzer bir söylem kullanılarak, Türkiye’nin büyüdüğü(!) bu nedenle de önünün kesilmek istendiği savunuldu.

haberiniz.com

İnsaf Artık

Yarama dayandım da, bu pişkinliğe dayanamadım.

Bir günde sekiz cenaze kalkıyor. Reşadiye’de katledilen yedi asker ve İstanbul’da molotoflarla yakılan Serap.

Ama birileri, başka hesaplar peşinde.

Zaman gazetesi, yorum bile değil, haber olarak şunları yazmakta hiçbir beis görmüyor.

“Ergenekon tutuklu sanığı İbrahim Şahin'in Reşadiyeli olması dikkat çekici bulunuyor. Ona bağlı hücrelerin ilçede bulunabileceği üzerinde de duruluyor. Uzmanlar, yine saldırının hem Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD Başkanı Barack Obama ile görüştüğü bir günde hem de DTP'nin kapatılmasının gündeme geldiği bir günde yaşanmış olmasını manidar buluyor.”

Kim üzerinde duruyor, kim manidar buluyor?

Star gazetesinde, ayni teraneler. Mehmet Altan, Bingöl’de şehit edilen 33 askerimizi hatırlatarak, Reşadiye’ye ilişkin soru işaretleri oluşturmaya çalışıyor.

Haber 7 yazarı Nevzat Tarhan, “Reşadiye’nin seçilmesi milliyetçi duyguların yüksek olduğu Orta Anadolu olması nedeniyle anlamlıdır. Dursun Çiçek Albayın memleketidir. Bir yerlere mesaj vardır.” Diyor. Sonra da ekliyor; “Asker gelsin diyenlerin acımasız son çırpınışları olarak düşünmek en akla uygun açıklamadır yani olayların dili böyle söylüyor.”

Bu yaklaşımları çoğaltmak mümkündür.

Benzerlerini, İstanbul Güngören’de 27 Temmuz 2008 günü yaşamıştık. 17 masum vatandaşımızın katledildiği, 154 kişinin yaralandığı vahşi saldırı sonrası, ayni korodan, benzer nağmeler dinlemiştik.

Sonunda failler yakalanıp, bizzat İçişleri bakanı tarafından PKK’lı oldukları açıklandığında, kendilerinden hiçbir yorum duyamamıştık nedense.

Hadi diyelim ki, Reşadiye henüz faili meçhuldür. Serap için hiç mi yüreğiniz sızlamıyor? O Molotofları atanların hiç mi kabahati yok? Onların bu eylemi niye yaptıkları da mı henüz meçhuldür? Onlar da sizin işaret ettiğiniz odakların adamlarımıdır?

Hadi diyelim ki, Reşadiye’de karanlık işler var. Günlerdir Türkiye’yi bir savaş alanına çevirenlere söyleyecek hiç mi sözünüz yok? Hepsi birer masum hak arama eylemimidir?

Yoksa, şu dağdan inenlerin seyahatleri, memleket hasretindenmidir?

Bütün taşlı, Molotoflu, havai fişekli gösterilerde yer alanların DTP’li olması bir tesadüfmüdür veya DTP de o çok tehlikeli örgütün piyonumudur?

Reşadiye’deki katliamın yaşandığı gün, Batman’daki askeri lojmanlara yapılan saldırıyı da mı sizin kastettiğiniz yerler gerçekleştirmiştir?

Son on gündür, Diyarbakır’da, Şemdinli’de, İzmir’de, İstanbul’da, Yükekova’da polise, askere saldıranlar, Türk bayrağı yakanlar, İstiklal marşı yerine Kürt marşı istiyoruz diyenler de mi ayni organizasyonun parçalarıdır?

8 Kasım 1984 günü, Karageçit köyünde 4’ü çocuk, 5’i kadın 9 kişiyi katlederek yola çıkanlar, o günden 2009 yılına kadar, 4.241 askerimizi, 217 polisimizi, 1378 köy korucusunu, 116 öğretmeni, 27 din görevlisini şehit edenler de yine bu güzide medyamızın işaret ettiği derin odaklar mıdır?

Siyaset ve iktidar hırsı bu kadar mı gözünüzü bürüdü?

Rövanş ve intikam duyguları bu kadar mı başkalaştırdı sizi?

Nedir bu teröristleri masum gösterme telaşınız?

Halkı devletine ve kurumlarına güvensiz hale getirme çabanızda, hiç mi insaf ölçünüz, hiç mi vicdanınız kalmadı?

Hata yapanları, yanlış işlere karışanları ayıklayalım, en ağır şekilde cezalandıralım.

Ama 40.000’den fazla insanın katili bir terör örgütü hiç yokmuşçasına, bunun Meclisteki ayağı parti çok masummuşçasına, şehirleri yakıp yıkan şımarıklık sanki başka ülkede yaşanıyormuşçasına, Türk insanını birbirine düşürecek şekilde ölçüleri kaçırmanıza söyleyecek söz bulmak zor.

Söyleyecek söz var elbette. Ama şükürler olsun ki, bizim hırslarımız henüz o kadar gözümüzü kör etmedi. Biz halen, tepelerde neler döndüğünü, neler planlandığını kestirsek bile, bir masum insanımızı rencide ederiz korkusuyla, Allah korkusuyla, insaflı, vicdanlı ve sağduyulu olmayı sürdürebiliyoruz.

Altan brothers ile sizi halen ayni kefeye koyamamakta bizim zayflığımız olsa gerek.

haberiniz.com
Cüneyt Öztürk
09 Aralık 2009
En son Başkomutan tarafından Pzr Ağu 08, 2010 17:29 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kez düzenlendi.
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Dünya göçmeden göçüp gitme Türkiye!..Medya alçaklığı

İletigönderen Başkomutan » Çrş Ara 30, 2009 19:10

Bu zafer işareti de neyin nesi?


Medyanın önde gelen isimleri yılbaşı kutlamasında buluştu. Geceye Ahmet Kekeç'in bu işareti damga vurdu.


Medya dünyası yılbaşına erken kutlama yaptı... İnternethaber Yönetim Kurulu Başkanı Hadi Özışık ile Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Sekreteri Sergül Keskin'in, Meyyali restorantta organize ettiği gecede kimler yoktu ki...

Resim

Yeni Şafak yazarı Salih Tuna masanın başına kurulmuştu. Biraz tatsız gibiydi. Masanın renkli siması objektifi görünce zafer işareti yapan Star yazarı Ahmet Kekeç oldu. Kekeç bu işareti neden yaptığını bir türlü anlatmadı..

...çok mutlular

Resim

Resim

Resim

Resim

internethaber
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Dünya göçmeden göçüp gitme Türkiye!..Medya alçaklığı

İletigönderen yigitler » Çrş Ara 30, 2009 21:07

Serefsizler! Bu gazetelerinin hicbirinin kopek b..u kadar kiymeti yok! Pis isbirlikciler! Hepsi'nin anasayfasi bir birinden b..! Kazim Mutlu Baykal ve Bahceli'den hesap soracagina o cok sevdigi Tayyip'e sorsun. Cunku basbakan olan o. Kanlar asil AKP hukumeti'nin yuzunden dokuluyor. Ahmet Kekec denilen o isbirlikciye gelince, o parmaklarini kirar, en munasip yerine .... anlarsiniz ya! Bu gazeteler ne okunacak haldeler ne de yazarlari dinlenecek insanlardir. Uc kurusluk maas ve AKP'ye yaranmak icin milleti satiyorlar.

Utanin be!
Kullanıcı küçük betizi
yigitler
Üye
Üye
 
İletiler: 600
Kayıt: Pzr Ara 07, 2008 21:41

Re: Dünya göçmeden göçüp gitme Türkiye!..Medya alçaklığı

İletigönderen utku618 » Çrş Ara 30, 2009 21:49

arkadaşlar bu haberi benim kendi sitemde yayınlıyorum kaynak olarak burayı gösterdim bi sakıncası yok değilmi
haber için teşekürler
bu namussuzlar bir gün bitecek buna emin olun
Kullanıcı küçük betizi
utku618
Çeviri Takımı
Çeviri Takımı
 
İletiler: 45
Kayıt: Prş Ağu 20, 2009 22:19

Re: Dünya göçmeden göçüp gitme Türkiye!..Medya alçaklığı

İletigönderen Türk-Kan » Çrş Ara 30, 2009 22:44

Medyalamadan Şehit Haberleri. Büyüteçlerinizi Hazır Ediniz.


Star Gazetesi, 8 Aralık 2009


Resim


Türkiye Gazetesi, 8 Aralık 2009

[img]http://img130.imageshack.us/img130/6259/turkiye0812.jpg[/img]


Vak-İt Gazetesi, 8 Aralık 2009

Resim


Yeni Şafak Gazetesi, 8 Aralık 2009

[img]http://img683.imageshack.us/img683/746/yenisafak0812.jpg[/img]


Zaman Gazetesi, 8 Aralık 2009
Resim
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: Dünya göçmeden göçüp gitme Türkiye!..Medya alçaklığı

İletigönderen utku618 » Prş Ara 31, 2009 5:29

Gece ve Sis

gece ve sis,
korkular depreşiyor gök yüzünde kayboldukça her bir yıldız!
düşüyor her bir dayanak uzattıkça elimi.
siyah gözlerinde bir uçurum,
saçlarına dokunmak ölüm sanki!
gece ve sis,
karanlığın ortasında ölümüne bir his.
sinsice kazılmış kuyular ve yalandan günahlar,
dört yan zalim bir duvar.
cümleler kaybediyor her savaşı.
bu kaybetmişliğin göz yaşı.
siyaha sarılmış kadınlar iğrenç cümlelerla anıyolar adını,
günahsızlığına yazıyorlar en kötü suçları.
ve gece bitmeyecek bir sis perdesi .
ay söylemiyor artık hiç bir tını sevgiye dair.
korkulu masalları ve şeytanları uzun sakallı papazların,
ürküten bir cehennem ateşi,
yaşamadan ölenlerin üzerine dökülen zifiri karanlık perde.
gece ve sis,
güneşe hasretiz yine gecenin ortasında
zaman kendini kaybetmiş sorsan bilmez sabah ne vakitmiş
cümleler kaybediyor her savaşı
akılsızlar akıllarınca çizmişler bu karanlık düşü
bilmezler ki ebedi kalmaz güneş gelir ansızın
ve durduramaz hiç bir karanlık vakit
yeni gün doğar çamurlu bir sabaha
zincire vurulmuş hürriyete
yeni gün doğar
güneş vurdukça zifiri bir tarafa,
ortacağın zalim şeytanları yanar alev alev
Kullanıcı küçük betizi
utku618
Çeviri Takımı
Çeviri Takımı
 
İletiler: 45
Kayıt: Prş Ağu 20, 2009 22:19

Re: Dünya göçmeden göçüp gitme Türkiye!..Medya alçaklığı

İletigönderen yigitler » Prş Ara 31, 2009 17:30

Türk-Kan yazdı:Medyalamadan Şehit Haberleri. Büyüteçlerinizi Hazır Ediniz.


Star Gazetesi, 8 Aralık 2009


Resim


Türkiye Gazetesi, 8 Aralık 2009

[img]http://img130.imageshack.us/img130/6259/turkiye0812.jpg[/img]


Vak-İt Gazetesi, 8 Aralık 2009

Resim


Yeni Şafak Gazetesi, 8 Aralık 2009

[img]http://img683.imageshack.us/img683/746/yenisafak0812.jpg[/img]


Zaman Gazetesi, 8 Aralık 2009
Resim

Cocuk mu kandiriyor bunlar? Cizgi romanlarii bile bunlarin mansetlerinden daha ciddiye alinir!
Kullanıcı küçük betizi
yigitler
Üye
Üye
 
İletiler: 600
Kayıt: Pzr Ara 07, 2008 21:41

Re: Dünya göçmeden göçüp gitme Türkiye!..Medya alçaklığı

İletigönderen utku618 » Prş Ara 31, 2009 23:28

çocuk kandırmıyor bunlar
bunlar kimseyi kandırmıyor bunlar kendilerini kandırıyorlar
zamanı gelecek hiç şüphem yok
Kullanıcı küçük betizi
utku618
Çeviri Takımı
Çeviri Takımı
 
İletiler: 45
Kayıt: Prş Ağu 20, 2009 22:19

Re: Dünya göçmeden göçüp gitme Türkiye!..Medya alçaklığı

İletigönderen Başkomutan » Çrş Şub 24, 2010 18:27



STV spikerinin skandal yorumu

Paşaların gözaltına alınması ile grizu patlamasını öyle bir senaryo ile birbirine bağladı ki... Bu yorum STV'yi de utandırır!

Bunu da gördük, bunu da duyduk... Balıkesir'deki grizu faciasında 13 kişinin yaşamını yitirmesini getirip Türk Silahlı Kuvvetler'e bağladı. Öyle bir ima yaptı ki izleyenler şaşkına çevirdi...

STV Haber kanalındaki SON DURUM programının sunucusu Asım Yıldırım, canlı yayında akıllara ziyan bir komplo teorisi kurdu... Balıkesir'de meydana gelen grizu patlaması ile ilgili son bilgileri aktaran Asım Yıldırım, ardından da Balyoz Darbe planı iddiasından gözaltına alınan subayların haberini verdi.

İşte bu iki sıcak gelişmenin ardından da skandal yorumu yaptı. İki olayı birbirine bağladı. Grizu patlamasını Türk Silahlı Kuvvetler ile ilişkilendirdi...
GRİZUYU TSK MI PATLATTI?
AKILLARA ZARAR İMA

İşte şaşkına çeviren o sözleri;

Sevgili seyirciler tabii nasıl bir bağlantı kurabilirsiniz. Biz sadece hatırlatma yapıyoruz. Geçen sene Aralık ayında Bursa'da bir maden kazası meydana gelmişti. 19 madencimiz can vermişti.

Peki bu olaydan hemen bir gün önce ne olmuştu bir hatırlayalım. İstanbul'a cumhuriyet savcılarına İbrahim Fırtına, Aytaç Yalman, Özden Örnek gelip ifade vermişlerdi. Geldiklerinin hemen ertesi günü, pazar akşamı ise Bursa Mustafa Kemal Paşa'da 19 madencinin öldüğü maden kazası vuku bulmuştu.

Dün gözaltılar oldu, Balyoz Darbe planıyla ilgili, bugünse ne yazık ki işte Balıkesir Dursunbey'den gelen böyle bir maden kazası haberi var. Nasıl bağdaştırırsınız ya da var mıdır bir bağlantı yoksa sadece ve sadece tevafuk diyebileceğimiz hadiseler midir bunlar, bunu da sizin izanınıza bırakıyoruz. Belki de varsa da bir bağlantı tabii komplo teorisi üretmek hiç hoş değil. Çünkü birisinde 19 kişi diğerinde 17 kişi can verdi.

internethaber
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Dünya göçmeden göçüp gitme Türkiye!..Medya alçaklığı

İletigönderen yigitler » Çrş Şub 24, 2010 21:14

Bu asaglik kanaldan baska birsey de beklenmez zaten. Ulan seni haber spikeri yapani... tovbe tovbe, terbiyemi bozacak! Boyle kanallar ve spikerler olmaz olsun, bunun gibilere ne kadar kufur edilirse azdir!
Kullanıcı küçük betizi
yigitler
Üye
Üye
 
İletiler: 600
Kayıt: Pzr Ara 07, 2008 21:41

Re: Dünya göçmeden göçüp gitme Türkiye!..Medya alçaklığı

İletigönderen Başkomutan » Cum Mar 19, 2010 20:11

[img]http://i.ensonhaber.com/other/taraf.20091031105518..jpg[/img]



TARAF tarafını yine belli etti

[img]http://www.internetajans.com/img/news/92604/system//92604-MP.jpg[/img]


Türklüğün beş bin yıllık bayramı Nevruz, bölücülerin devlete gözdağı verme havasında kutlanmaya başlandı.
Yüksekova’da yaklaşık dört bin kişinin katılımıyla düzenlenen Nevruz ateşi yakılması törenine bölücülerin siyasi kadrosu da tam tekmil katıldılar. Siyasi yasaklı olmalarına rağmen Aysel Tuğluk ve Ahmet Türk, İmralı ve Kandil’in muhatap alınması gerektiğini devleti tehdit ederek söylediler. Kapatılan DTP’nin yerine ikame edilen BDP’nin sözde genel başkanı Selahattin Demirtaş, konuşmasında devleti ve Türk Milleti’ni alenen tahkir, tezyif ve tehdit etti.

Bu haberi manşetine taşıyan Taraf gazetesi, Nevruz kelimesini Türkçede kullanılmayan harflerden “w” harfiyle yazıp dört bin kişilik güruhu “barış isteyen” yüz bin kişi olarak takdim ediyor.

“On binler Hakkari’de bir araya geldi” “Barış istiyorsan onları da sürece dahil edeceksin” “Kürtleri ikna etmeden olmaz” “İmralı’yı, PKK’yı muhatap almadan asla…” gibi sloganları barış istekleri olarak sunan taraf gazetesi, tarafını bir kere daha belli ederek bölücülerin yanında yer aldı.



internetajans



Taraf yasa tanımaz hale geldi

[img]http://www.haberiniz.com/images/stories/000000tarafyasatanmaz.jpg[/img]


Taraf Gazetesi Türk Ceza Kanunu, CMUK, Anayasa, AİHM içtihatları, AİHS ve daha ne kadar insanın kişilik haklarını koruyan kanun, kararname, beyanname ve içtihat varsa yok sayarak henüz şüpheli sıfatıyla gözaltına alınmış, alınan ve alınacak olan kişilerin suçluluğunu ilan ediyor.

Orduya saldırma göreviyle yayın hayatına başlamış olan Taraf, daha iki gün önce Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ’u “Saldıray Berk’in arkasındayız. Bir tek ‘gizli tanık’ ifadesine dayanılarak suç tesis edilemez” dediği için en ağır şekilde suçlamıştı. Aynı Taraf Ümraniye Soruşturması kapsamında adı geçen herkesi peşinen suçlu ilan etmişti.

Dün internet sitelerine, haber ajanslarına “Yeni Ergenekon Dalgası” başlığı ile düşen haberi manşetine taşıyan Taraf, gözaltına alınmış ve alınması muhtemel kişileri “Ergenekon Mafyasına Baskın” başlığı ile yine peşinen suçlu ilan etmiştir.

Dün akşam Kanal Türk’te yayınlanan “Ters Cephe” programında “Genel Kurmay Başkanı suçluya sahip çıktı” diyerek İlker Başbuğ’a saldırmaya kalkan Taraf yazarı Rasim Ozan Kütahyalı, İçişleri Bakanı’nın açıklamaları ve kendi haberleri hatırlatıldığında konuyu değiştirmekle iktifa etti, cevap veremedi.

Masumiyet Karinesi ve AİHM içtihadı ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesini yazımız ekinde takdim ve biraz vicdanı olan devlet adamı, kanun adamı ve toplum stratejistlerini göreve davet ediyoruz.

1.Masumiyet Karinesi: (Bir suçla itham edilen herkes yasalara göre suçluluğu ispat edilene dek masum kabul edilir)

Prof.Dr. Faruk Erem Masumiyet Karinesi'ni şöyle açıklamaktadır."Masumluk karinesi; kamu davasının gayesi sanığın suçlu olduğunu isbat etmektir, onun aynı zamanda masum olduğunu isbat gayesi yoktur. Fakat bunun tabii neticesi şudur: Bir kimsenin beraat edebilmesi için masum olduğunun anlaşılması şart değildir, suçlu olduğunun anlaşılmamış olması kafidir. Bu suretle ihtimali düşüncelerin vatandaş aleyhine netice vermesi önlenmiştir. Bu, usul hukukunun ferde tanıdığı bir teminattır ve bu teminatı en iyi ifade eden masumluk karinesi fikridir. İşte bu sebeptendir ki bazı memleketler anayasalarında (...) masumluk karinesi açıkça bildirilmiştir."

2. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi:

Madde 6.

Adil yargılanma hakkı

Herkes, kişisel hak ve yükümlülükleri ile hakkındaki bir suç isnadının karara bağlanmasında, hukuken kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir yargı yeri tarafından, makul bir sürede, adil ve aleni olarak yargılanma hakkına sahiptir. Karar aleni olarak açıklanır. Ancak duruşmayı izleyenler ve basın mensupları, çocuk ve gençlerin menfaatlerini veya tarafların özel yaşamlarını korumanın gerektirmesi halinde, ve adaletin zarar göreceği özel hallerde mahkemenin kesinlikle gerekli olduğuna inandığı ölçüde, demokratik bir toplumdaki genel ahlak, kamu düzeni veya ulusal güvenlik amacıyla duruşmanın tamamından veya bir bölümünden çıkarılabilir.

Hakkında suç isnadı bulunan bir kimse, hukuka göre suçlu olduğu kanıtlanıncaya kadar masum sayılır.

Hakkında suç isnadı bulunan bir kimse asgari şu haklara sahiptir:

Kendisine karşı yöneltilen suçlamanın niteliği ve sebepleri hakkında anlayabileceği dilde ve ayrıntılı olarak derhal bilgilendirilme;

savunmasını hazırlamak için yeterli zamana ve kolaylıklara sahip olma;

kendisini bizzat veya seçeceği bir avukat aracılığıyla savunma; avukata ödeme yapabilmek için yeterli imkanı yoksa ve adaletin yararı gerektiriyorsa ücretsiz hukuki yardım alma;

aleyhine olan tanıkları sorguya çekme ve sorguya çektirme; lehine olan tanıkların aleyhine olan tanıklarla aynı şartlarda hazır bulunmalarını ve sorguya çekilmelerini sağlama;

mahkemede kullanılan dili anlamıyor veya konuşamıyorsa, bir çevirmenden ücretsiz yararlanma.

3. AİHM içtihatları :

AİHS 6/2 'e göre bir suçla itham edilen herkes yasalara göre suçluluğu ispat edilene dek masum kabul edilir. AİHM İçtihatlarına göre masumluk karinesi "..görevlerini yerine getirirken bir mahkemenin mensupları diğer ilkelerin yanı sıra, sanığın itiham edilen suçu işlediği varsayımı ile işe başlamamalıdır; ispat yükü savcılığa aittir, ve tüm şüpheler sanığın lehine kullanılmalıdır."(Barbera,Messeque,Jabardo/İspanya)

Masumiyet Karinesi ilkesinin bağlayıcılığı sadece mahkemeleri değil, diğer idari makamları da kapsar. A.Ribemont/Fransa davasında, gözaltında bulunan bir başvurucuyu polis müdürü, cinayetin azmettiricisi olarak ilan etmişti. AİHM, başvurucu bir suç işlemiş olmakla itham ediliyorsa, 6/2 hükümlerinin mahkemelerin dışındaki diğer idari yetkililerin için de geçerli olduğu kararına varmıştır. İtham polis müdürü tarafından hiçbir nitelendirme ya da objektif kritere dayanmaksızın yapılmış, mahkeme tarafından gerçekler incelenmeden kamuoyuna gözaltında bulunan şüphelinin azmettirici olduğunu açıklanmıştı. AİHM, bunun masumiyet karinesinin ihlali olduğuna karar vermiş ve daha sonra sanığın mahkemece serbest bırakılması bu durumu değiştirmemiştir. Masumiyet karinesi yargılama öncesi olduğu kadar beraat sonrasında da gözetilecektir.

Ancak 6/2 mutlaka yasa veya gerçeklere dayalı varsayımları yasaklamaz, ancak ispat yükünün devredildiği bir kural veya sanığın aleyhinde bir varsayım olduğu takdirde bunun " yitirilebileceklerin önemini dikkate alan ve savunmanın haklarını koruyan makul sınırlar" içinde kalması gerekir. X/Birleşik Davası'nda Komisyon, bir hayat kadını ile yaşadığı veya onu kontrol ettiği kanıtlanan bir adamın hayatını ahlakdışı kazançlarla sürdürdüğü varsayımını kabul edilebilir bulmuştur.

Masumiyet Karinesi, kendi aleyhine beyan ve delil vermeye zorlanmama hakkıyla da yakın ilişkilidir. Sözleşmede susma ve kendini suçlamama hakkı ile ilgili olarak açık bir düzenleme yoktur. Ancak söz konusu hak, 6. maddenin ikinci fıkrasındaki suçsuzluk karinesi ile yakından ilgilidir ve kaynağını bu karineden alır. Çünkü masumiyet karinesine göre, ispat külfeti iddiacıya düşer. Bunun doğal sonucu ise, sanığa susma hakkının tanınması ve bundan sanık aleyhine sonuçlar çıkarılamamasıdır.AİHM, susma ve kendini suçlamama hakkını bu doğrultuda şu şekilde açıklamaktadır; "Sözleşmenin 6. maddesinde açıkça belirtilmemekle beraber, susma hakkı ve kendi kendini suçlamama hakkı 6. maddedeki adil yargılanma fikrinin temelini oluşturan uluslararası standartlarda genel kabul görmüş haklardır. Bu hakların amaçlarından biri, yetkililerin uygun olmayan zorlamalarına karşı sanığın korunmasına ve böylelikle, adli hataların önlenmesine ve 6. maddenin amaçlarının gerçekleştirilmesine katkıda bulunmaktır... Kendi kendini suçlamama hakkı, bir ceza davasında iddia makamının sanığa karşı iddiasını, sanığın arzusu hilafına baskı veya ceza yöntemleri ile elde edilen kanıtlara başvurmadan ispat etmesi gereğine dayanır. Kendini suçlamama hakkı, öncelikle sanığın susma isteğine saygı ile ilgilidir.

Sanığın iradesi dışında kendi aleyhine beyan ve delil vermeme hakkı kan, idrar veya diğer doku örnekleri gibi ya da bir müzekkereye bağlı olarak edinilen bir belge gibi materyallerin kullanılmasını kapsamaz. Mahkeme Saunders/İNGİLTERE kararında, kendini suçlamama hakkının bu belirtilen son halleri kapsayacak şekilde genişletilemeyeceğini belirtmiştir.


haberiniz.com


Taraf Gazetesi hem kel, hem fodul

Taraf Gazetesi bugün “Vallahi Sen Düşün” sürmanşetiyle yine Türk Silahlı Kuvvetleri’ne saldırmış. Orgeneral Başbuğ’un mahkemelere talimat vererek anayasal suç işlediğini ve yargıyı yönlendirdiğini iddia eden Taraf Gazetesi’nin yargıyı yönlendirme adına kendi mazisi çok karanlık.

Ümraniye soruşturması kapsamında yapılan operasyonda İşçi Partisi’nde Yargıtay krokisi bulunduğunu yazan Taraf muhabiri Soner Arıkanoğlu hakkında 13,5 yıl hapis istemiyle kamu davası açıldı

Ümraniye soruşturması kapsamında, soruşturmanın gizliliğini ihlal ettiği gerekçesiyle gözaltına alınan ve tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan, Taraf gazetesi Ankara muhabiri Soner Arıkanoğlu hakkında 13.5 yıla kadar hapis istemiyle kamu davası açıldı.

“İftira”, “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” ve “gizliliğin ihlali” suçlarından yargılanacak olan Arıkanoğlu, İşçi Partisi Genel Merkezi’nde yapılan aramada Yargıtay’a ait kroki bulunduğu haberini yapmıştı. İP haberi “krokinin 8 gün önce Taraf gazetesi Ankara bürosundan İstanbul’a fakslandığını” ileri sürerek yalanlamıştı.

Habur’da PKK’lılar için kurulan mahkemede yargılanmış olsalardı 4 saatte serbest kalırlardı. 19 Ekim’de bir grup PKK’lı “Liderimiz Abdullah Öcalan’ın talimatıyla geldik’’diyorlardı... Üzerlerindeki PKK üniformalarıyla dağa çiçek toplamaya da çıkmamışlardı, geçmişlerinden dolayı bir pişmanlıkları da yoktu. Ama, Habur’da kurulan mahkeme, bu PKK’ların geçmişte terör eylemlerine karışmadıklarına ve ”etkin pişmanlıktan“ yararlanmalarına 4 saat içinde şıp diye karar verdi...

İşin ilginç tarafı, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne çamur atmayı ve düzmece darbe senaryolarıyla gündem doldurmayı en büyük görev edinen Taraf gazetesi, nereden biliyorsa, onlar gelmeden 1 gün önce, 18 Ekim’de, ”4 saatte bırakılacaklar“ manşetini atmıştı...

Odatv.con’dan Hakan Cem Işıklar’ın haberine göre, İçişleri Bakanlığı, aynı zamanda Taraf Gazetesi’nde yazan Diyarbakır İl Emniyet Müdür Yardımcısı Kerim Taş hakkında soruşturma başlattı. Işıklar’ın, Taş hakkında aktardıkları şöyle: “Taraf gazetesine yazı yazan Taş, Ergenekon ve Balyoz soruşturmaları ile ilgili peşin hüküm koyup belli çevreleri suçlu ilan ediyor ve ordunun itibarını kaybettiğini söylüyor. Böyle bir süreçte sorumlu bir emniyet müdürünün sağduyuya hitap etmesini beklemek acaba demokrasi düşmanlığı mı olur. Durumun farkına varan İçişleri Bakanlığı da Kerim Taş’ın bu garip tutumu hakkında soruşturma başlatma kararı alıyor ve bazı müfettişlerini Diyarbakır’a gönderiyor. ”

Devlet memuru olan ve kamuoyuna yapacakları açıklamaların sınırları kanunla belirlenmiş olan emniyet mensuplarına, “tabuları yıkıyoruz” ayağıyla gaz verip, içlerindekini dökmelerini sağlayarak, bilinçaltlarını deşifre ederek, sakın Emniyet’teki tasfiyenin yürütmesi de Taraf’a ihale edilmiş olmasın? Dost görünen düşman hesabı! Hem iki, bilemediniz üç yazıda bir, onu kovun, bunu atın imalarında bulunan ve Emniyet Genel Müdürlüğü’ndeki kadrolarla ilgili şifreli mesajlar gönderen Önder Aytaç da Taraf yazarı değil mi?

Taraf Gazetesi’nin yargıyı yönlendirme adına yaptığı yayınlar sıralamaya kalkarsak bu köşelerin hacmi yetmez. Yayın hayatına atıldığı günden bugüne kadar “TSK’ni Türk milletinin gözünde mahkûm ettirme” yayın politikasını kendisine prensip edinen Taraf Gazetesi yargı süreci devam eden davalara ait belgeleri kendi yorumuyla yayınlayarak yargıyı yönlendirme işlevini hep yerine getirmiştir.

Her devletin bir ordusu vardır. Ordular devletlerinin siyasî ve coğrafî bütünlüğünü korurlarken, devletler de ordularını korurlar. Ordularının arkasında devletleri yoksa vay o orduların haline!

haberiniz.com
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Dünya göçmeden göçüp gitme Türkiye!..Medya alçaklığı

İletigönderen Başkomutan » Pzr May 02, 2010 19:15

Ergenekon yan gelip yatmıyor

PKK’nın baharla birlikte saldırıları arttı.


PKK’yı sivil toplum olarak görenlerin, masum çocukların romantik direnişi olarak algılayanların şirazeleri kaydı. Bir günde 5 şehit verilmesinin faturası yine TSK’ya yüklenme gayreti had safhaya çıktı.


Tahammül etmek mümkün değil. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, baharla birlikte PKK’nın saldırılarını artıracağını bildiklerini söyledi. Vay sen misin bunu diyen “Orgeneral Başbuğ 5 şehidin olacağını biliyordu” manşetini atmak elzem oldu.


Orgeneral Başbuğ, “Medyanın bir bölümü mütareke basınını geçti” derken, tespitini doğrulayan manşetler de çoktan atılmıştı. İkinci Aktütün Vakası’nı mı istersin “ Korkunç Planın kurbanları”nı mı…


Beğen beğen al, beğen beğen oku…


Abdullah Öcalan’ın talimatıyla PKK, Türkiye’nin her yanını eylem alanına çevirdiğinde AKP’nin Kürt açılımının mimarları başlarını kuma gömdüler. PKK’nın mayınlı saldırılarını görmezden geldiler, güllük gülistanlık ülke imajı çizdiler.


EMASYA protokolü iptal edildi, TSK kışlasına kapandı. Operasyon yapmak yerine savunmaya çekildi.


TSK’nin istihbaratları, perşembenin gelişini doğruluyordu. PKK; açılım süreci ile birlikte rahat bir nefes almış, Kandil’e yığınak yapıyor, ağır silahlarla donanıyor ve adam sayısını sürekli artırıyordu.
Abdullah Öcalan da İmralı’dan yaptığı çözümlemelerde AKP ile pazarlığa oturuyor. Hiç olmazsa ev hapsine çıkarılmasının zeminini zorlamaları için PKK’yı eylemliliğe yöneltiyordu.


Öcalan’ın son aylarda yaptığı en önemli açıklama hep, “sağlık sorunları ile” ve bundan sonra saldırıların artırılması ile ilgiliydi.


Zaman gazetesi yazarı Mümtazer Türköne aksini iddia etse de Öcalan, PKK’dan kaçanlara af çıkarıyor, özellikle AKP’nin el attığı eski PKK’lıları yeniden örgüte davet ediyordu.


[img]http://www.avazturk.com/upload/Image/2010/Mayis/ergenekon_yan_gelip_yatmiyor.jpg[/img]

Türköne’nin yazısı ibretlik ve saklanması gereken türden. Tunceli saldırısının Ergenekon tarafından tezgahlandığını iddia edebilecek kadar cüretkar..


İşte o yazı:


“Tunceli saldırısı kimin eseri?


Provokasyon uyarılarının yapıldığı bir evrede, bu saldırı hakkında hüküm verirken dikkatli olmalıyız. Tunceli'de Sarıyayla Karakolu'na yapılan saldırı, askerimizi-polisimizi kaybettiğimiz diğer olaylardan çok farklı.


Kullanılan askerî tabirler kafa karıştırabilir; ama açık bir fark var: Mayın patlatarak operasyon engellemekle, bir karakola kalabalık bir grubun baskın yapması farklı stratejilerin tezahürüdür. Bu olay, tıpkı terör yıllarında olduğu gibi düpedüz bir "saldırı hamlesi"; ilk olduğuna göre silahlı bir savaş ilanı olmalı.


Soruyu tekrarlayalım: Kimin eseri?


PKK'nın mı? Saldırıyı PKK dışında bir örgütün gerçekleştirmesi imkânsız. Ama bu eylemin kararını kim verdi? Herhangi bir yerde işareti yok. Bir gerekçesi hiç yok. Siyasal şiddetin, yani terörün kendine özgü bir mantığı vardır. Bu eylemin hiçbir mantığı yok.


İmralı'da Öcalan, ipleri zaman zaman gerip zaman zaman gevşetiyor. Her zaman olduğu gibi aba altından sopa gösteriyor; ama bu eyleme gerekçe olacak bir sözü veya bu şekilde yorumlanacak bir çağrısı yok. Tam tersine ısrarla, müzakere çağrısı yapıyor ve yanlış anlaşılmaması için birkaç kere tekrarlayarak "çatışma ortamı bizim tercihimiz değildir, olmayacaktır" diyor. Son görüşmesinde anayasa paketine % 10 barajının kaldırılması gibi AK Parti'den alınacak genel bir anayasa değişikliği taahhüdü ile, BDP'nin destek verebileceğini bile söylüyor.


PKK'nın dağdaki ve Avrupa'daki sözcülerinden gelen açıklamalar da böyle. Silahlı yöntemle, yani terörle alınabilecek bir sonuç kalmadığı konusunda bir fikir birliği mevcut. Sarıyayla Karakolu'na yapılan saldırıya mesnet teşkil edecek bir strateji değişikliğine dair en küçük bir ifade bile yok.
Tek karanlık bölge, Tokat Reşadiye saldırısında gündeme gelen tartışma. Hatırlarsak PKK bu saldırıyı üç gün sonra üstlenmiş, ama "merkezden gelen talimatla değil, yerel birimlerin inisiyatifi" ile gerçekleştiğini de eklemişti. Reşadiye saldırısının, yine Tunceli bölgesindeki grup marifetiyle yapıldığını da hatırlayalım. Öcalan'ın son avukat görüşmesinde "örgütten ayrılanlara geri dönün çağrısı" var. PKK'nın kendi içinde kontrol edemediği gruplar olduğu anlaşılıyor.


Önceki gün Tunceli'deki saldırının PKK militanları eliyle yapıldığı ortada. Bu saldırının bir örgüt içi bölünmeye dayanması ihtimali de mevcut. Ama ortada bir sonuç var. Bu saldırının ne PKK'nın örgüt çıkarlarına ne de Kürt siyasal hareketine en küçük bir faydası yok. Örgütsel fayda için şeytanla pazarlık yapanlar çıkabilir; ancak bu eylemin Kürtlere vereceği zarar çok büyük.
Eylemi kim yaparsa yapsın, Tunceli saldırısı bir tek merkezin işine gelir. Kimin?


Türkiye çok önemli sorunlarını, özellikle kanıksanmış, adeta bünyenin bir parçası haline gelmiş sorunlarını çözüyor. Kürt sorunu, Alevî sorunu, anayasal düzenin demokratikleştirilmesi ve en önemlisi devlet içindeki suç örgütlerinin tasfiyesi. Bu kadar derinlere işlemiş sorunları çözerken bünye hassaslaşır; saldırılara açık hale gelir. Varlıklarını bu kadar derin sorunlara bağlayanlar, çözümü engellemek için her çareye başvurur.


O zaman bu ülkenin çıkarlarını, hukuku ve meşrû olan her şeyi savunanların kendilerini gözden geçirmesi lâzım. Tunceli saldırısını yapanlarla devlet içindeki çetelerin tasfiyesine şu veya bu sebepten engel olanlar aynı amaca hizmet ediyor. Darbe teşebbüsü için komplolar hazırlayanlarla, Tunceli saldırısını planlayanlar aynı sonucu elde etmeye uğraşıyor.


Tunceli saldırısını, iyice köşeye sıkışan Ergenekon'un kirli dünyası içinde bir yere yerleştirmekten başka mantıklı bir açıklama benim aklıma gelmiyor. Sizin geliyor mu?”


AVAZTÜRK


Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Dünya göçmeden göçüp gitme Türkiye!..Medya alçaklığı

İletigönderen İrfan Tuna » Pzt May 03, 2010 10:54

3 Mayıs 2010-YENİÇAĞ

http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/ha ... aber=34521

“Mütareke basını bile bu kadar hain değildi”

GENELKURMAY Başkanı Org. İlker Başbuğ ve 62 devre arkadaşı, mezuniyetlerinin 50. yılında Anıtkabir’i ziyaret etti. Başbuğ, şehitlerle ilgili bir soru üzerine, “Komplo senaryoları yazmak hainliktir. Mütareke basını bile bu kadar hain, bu kadar önyargılı değildi” dedi.

Başbuğ sert çıktı: Hainlik

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, terörle mücadelenin kapsamlı bir harekat olduğunu belirtti. Objektif verilere dayanan, gerçekçi, bilgiye dayanan, terörle mücadeleye yönelik her türlü eleştiriyi saygıyla karşıladıklarını ifade eden Başbuğ, “Bu kadar kapsamlı harekatta bazı eksiklikler olabilir. Ancak bugün maalesef Türkiye’de basının bir bölümü, çok açık söylüyorum, İstiklal Savaşı’ndaki mütareke basınını dahi aratacak seviyede. Ben inanıyorum ki, mütareke basını dahi bu kadar hain bu kadar önyargılı değildi” dedi.

Yüreğimiz yanıyor

“Şehitler yüreğimizi yakıyor, ama bu mücadeleyi kararlılıkla sürdürmekten başka da hiçbir alternatifimiz yok” diyen Başbuğ, son dönemlerde özellikle Karadeniz ve Tunceli’de olayların yoğunlaştığını ifade ederek şunları kaydetti: “Mücadeleyi kararlılıkla sürdürmekten başka hiçbir alternatifimiz yok. Bugün bir olay oluyor, daha olayla ilgili elinizde en ufak bir bilgi yok, en ufak bir şey yok, hemen olayla ilgili olarak komplo senaryoları ortaya atmak ve hep TSK’yı hatalı göstermek hainliktir.”

İki günde 6 şehit

Orgeneral Başbuğ, Tunceli’de karakola yönelik düzenlenen saldırıyla ilgili olarak da “Bu saldırı yaklaşık 3 saat sürmüştür. Karakol personelimiz, başta karakol komutanı ve emrindeki astsubay ve uzmanlar erbaş ve erler omuz omuza çarpıştı” diye konuştu. Son iki gün içinde terör eylemleri sonucunda 6 vatan evladını şehit verdiklerini hatırlatan Orgeneral Başbuğ, şehit ailelerinin acılarını paylaştığını kaydetti.

Karakollar yeterli güçte

Terör örgütünün son dönemlerde kendi içinde yaptığı değerlendirme ve talimatlara bakarak Nisan ve Mayıs ayında terör eylemlerinde bir artış olabileceğini beklediklerini vurgulayan Başbuğ, “Bizim bağımsız karakol ve üst bölgelerinde görev yapan birliklerimiz kendi kendine yeterli, herhangi bir saldırı anında bu saldırıyla mücadele edebilecek güçte ve yetenektedir” dedi.
Uyanacağız, uyandıracağız... Bilinçleneceğiz, bilinçlendireceğiz... Ne ülkemizin , ne de bölgemizin zenginliklerini küresel haramilere ve onların uşaklarına yağmalatmayacağız, soydurtmayacağız... ENİNDE SONUNDA ALİ KEMALLER DEĞİL, MUSTAFA KEMALLER KAZANACAK...
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23

Re: Dünya göçmeden göçüp gitme Türkiye!..Medya alçaklığı

İletigönderen Başkomutan » Prş May 06, 2010 18:21


Generallerden Vakit Gazetesi'ne DARBE

Vakit Gazetesi'nde yer alan yazı nedeniyle tam 312 general dava açtı. Davanın sonucuna göre Vakit belini doğrultamaz.

Aralarında eski 4 kuvvet komutanının da bulunduğu 312 general, "Onbaşı bile olamayacakların general olduğu ülke" başlıklı köşe yazısı nedeniyle açtıkları davada, Anadolu'da Vakit Gazetesi'nden her bir davacı için 2 bin TL olmak üzere toplam 624 bin TL manevi tazminat kazandı. Yasal faiziyle birlikte rakamın 1 milyonu geçebileceği tahmin ediliyor.

Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen davanın karar duruşmasına, davacı generallerin avukatı Bilgin Yazıcıoğlu ile davalı Nuri Aykon'un avukatıHacı Ali Özhan ve eski RTÜK üyesi Mehmet Doğan'ın avukatı Eda Değirmenci katıldı.

Yargıç Adem Albayrak, avukat Yazıcıoğlu'nun, Türk Telekom yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunulması talebiyle mahkemeye dilekçe sunduğunu kaydetti.

DAHA ÖNCE DE İSMİ DEĞİŞMİŞTİ

Daha önce de benzer bir şekilde, mahkum oldukları tazminat cezalarını ödeyemeyen gazetenin isim haklarına mahkeme kararı ile el konulmuştu.

Akit gazetesinden tazminat kazanan CHP Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu tazminatlar ödenmeyince gazetenin isim haklarını kendi üzerine tescil ettirmişti.

Gazete yönetimi de bu olay üzerine Akit olan ismini Anadolu'da Vakit olarak değiştirmişti.

TAZMİNAT CEZASINI ÖDEYEBİLECEK Mİ?

Şimdi kulislerde Anadolu'da Vakit gazetesinin bu tazminatı da ödeyemeyeceği konuşuluyor. Bu durumda gazete yine isim haklarından vazgeçip yeni bir isim ile yayınlanabilir.

Yine kulislerde gazete için önerilen çeşitli isimler var. Bunlardan biri de sürekli ödenmek zorunda kalınan tazminatları hatırlatıyor.

Kulislerin son esprisi şöyle: "Gazetenin isimi eskiden Akit'ti, sonra Anadolu'da Vakit oldu. Eh şimdi de Nakit olsun bari."

Avukat Yazıcıoğlu, dilekçesindeki hususların dikkate alınması gerektiğini belirterek, ayrıca Nuri Aykon'un avukatı Özhan'ın mahkemeye sunduğu dilekçenin de gerçeği yansıtmadığını ileri sürdü.

Avukat Özhan ise, "2. Ergenekon davasının iddianamesinde, Vakit Gazetesi'ne karşı alınacak tedbirler başlığıyla hazırlanan bir takım hususların yer aldığını" ifade ederek, bu konunun şu anda mahkemede görülmekte olan davayı etkileyecek bir konu olduğunu öne sürdü.

Özhan, "Davacıların emir komuta zinciri içinde ve üst makamların emirleriyle dava açtıklarını" iddia ederek, "Kişi, bir başkasının isteğiyle dava açarsa davanın reddi gerekir" dedi.

Avukat Özhan, aynı konudaki Bakırköy 16. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen ceza dosyasının da beklenmesi gerektiğini belirtti.

Yargıç Albayrak, ara kararında, avukat Özhan'ın dilekçesinde talep ettiği hususların reddini ve avukat Yazıcıoğlu'nun, Türk Telekom yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunulması şeklindeki talebi konusunda da karar verilmesine yer olmadığını kararlaştırdı.

Avukat Yazıcıoğlu, daha önceki beyanlarını tekrarlayarak, davanın kabulüne karar verilmesini istedi.

Avukat Özhan da dava konusu yazının, bir eleştiri yazısı olduğunu,hakaret kabul edilse bile Aytaç Yalman ve Çetin Doğan ile ilgili bir yazı olduğu belirterek, diğer davacıların aktif husumet ehliyetlerinin bulunmadığını kaydetti. Özhan, davanın reddine karar verilmesini talep etti.

Avukat Değirmenci ise müvekkili Mehmet Doğan yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etti.

Yargıç Adem Albayrak, Mehmet Doğan yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verildiğini açıkladı.

Albayrak, diğer davalılar Harun Aksoy ve Nuri Aykon yönünden davanın kabul edildiğini belirterek, her bir davacı için 2 bin TL olmak üzere toplam 624 bin TL manevi tazminatın, 25 Ağustos 2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verdi.

DAVA KONUSU

Eski Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Aytaç Yalman, eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral İbrahim Fırtına, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek ve eski Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Şener Eruygur'un da aralarında bulunduğu 312 general, Asım Yenihaber imzasıyla yayımlanan "Onbaşı bile olamayacakların general olduğu ülke" başlıklı köşe yazısında kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu iddiasıyla Anadolu'da Vakit Gazetesi ve eski RTÜK üyesi Mehmet Doğan aleyhinde 624 bin TL'lik manevi tazminat davası açmıştı.

Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesi, her bir davacı için 2 bin TL olmak üzere toplam 624 bin TL'nin, Nuri Aykon, Harun Aksoy ve Mehmet Doğan'dan (Asım Yenihaber) müştereken tahsiline karar vermişti.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi ise yerel mahkemenin bu kararını, eksik inceleme gerekçesiyle bozmuştu.

internethaber
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Dünya göçmeden göçüp gitme Türkiye!..Medya alçaklığı

İletigönderen Başkomutan » Cum May 07, 2010 17:57


Ekranda yüz kızartan kavga!

Şamil Tayyar'ın bu yönünü hiç görmemiştik. Kadın gazeteciye ekranda öyle sözler söyledi ki izleyenler utandı...

32. Gün programında şoke eden bir kavga yaşandı. Şamil Tayyar kendine yakışmayanı yaptı, karşısındaki kadın gazeteciye "belden aşağı" vurdu. Bu olayın şoku yaşanmadan ardından "sokak kadını" sözü ağzından döküldü.

Yazgülü Aldoğan'ın yüzü o anlarda "alı-mor" oldu... Öyle sözler ve öyle "seviyesiz" bir kavgaydı ki izleyen utandı...

Gazeteciler.com'un haberine göre; Mehmet Ali Birand'ın 32'inci gününde iki gazeteci "belden aşağı"ya varan bir kavganın kahramanları(!) oldu. Yazgülü Aldoğan, Şamil Tayyar için "Medyum Memiş" benzetmesini yapınca, Tayyar adeta frenlerinden boşaldı. Muhafazakar medyanın önemli kalemi olan Şamil Tayyar hiç tanık olmadığımız yönünü gösterdi.

İŞTE O ŞOK DİYALOGLAR:

Yazgülü Aldoğan: "Gördüğüm kadarıyla yeni medyumlar türedi, biz eskiden dalga geçerdik, Medyum Memiş gibi... Şimdi medyum Şamil Tayyar gibi medyum Adem Yavuz gibi...

Şamil Tayyar: "Terbiyeli konuşun, maksadınızı aşıyorsunuz. Siz kendinizi ne sanıyorsunuz. Böyle benzetme olmaz ki Allah aşkına... "

Yazgülü Aldoğan: "Şamil Bey ben sizin daha önce nasıl konuştuğunuzu da biliyorum..."

Şamil Tayyar : "Susun!.. Susun!.. Susun!...

Yazgülü Aldoğan: "Sizin bana susun deme yetkiniz yoktur"

CİNSEL FANTEZİLERİNİZLE İLGİLENİN!

Şamil Tayyar: "Siz son romanınızdaki cinsel fantezilerle ilgilenin. Uzmanlık alanınız budur! Anlamadığınız konularda da konuşmayın"

Yazgülü Aldoğan: "Yaaa!... Sizi hiç ilgilendirmiyor benim hangi romanda ne yazdığım.

Şamil Tayyar: "Uzmanlık alanınız o fanteziler, siz onları konuşun. Ben burda terbiye sınırları içinde meramımı anlatıyorum. Sizin mantığınızdan hareketle benim sizin romanınızdaki cinsel fantezilerden hareketle size farklı yakıştırmalar yapmam gerekir. Ama ben bunu yapmayacağım çünkü terbiyem müsait değil."

Yazgülü Aldoğan: Daha ne yapacaksınız, isterseniz çıkarın okuyun satır satır.

ŞAMİL TAYYAR ŞOK ETTİ: "SOKAK KADINI..."

Mehmet Ali Birand, belden aşağı düşen muhabbet karşısında araya girip müdahale etmek zorunda kaldı. Tam ortamı yatıştırdım diye düşünürken Şamil Tayyar'ın ağzından "kendisine hiç yakışmayan" o sözler döküldü;

Şamil Tayyar: Sokak kadını ağzıyla konuşursanız, biz burda tartışamayız. Böyle şeyler olur mu ya..."

Yazgülü Aldoğan: Siz bana da daha önce hakaret ettiniz. Ben kadın olduğum için fiziksel bir karşılık veremem, terbiyenizi takının. Siz bana nasıl sokak kadını diyorsunuz. Siz belden aşağı vuruyorsunuz. "

Şamil Tayyar: Siz niye gazetecilere hakaret ediyorsunuz

Yazgülü Aldoğan: Medyum Memiş ile sokak kadını aynı şey mi? Siz sadece bunu söylemeyi bilirsiniz. Fikirlerimle mücadele ediyorum.

Şamil Tayyar: Yahu sizin fikriniz mi var canım ya...

ÖZÜR DİLE DENİLDİ ÖZÜR DİLEMEDİ, BİRAND DA İKNA EDEMEDİ

Şamil Tayyar önce belden aşağı vuruşu ardından da ağzını bozması ile onu tanıyanları şoke etti. Rıdvan Akar dayanamayıp "sana yakışmıyor, sen iyi bir gazetecisin" dedi... Birand da devreye girip, "özür dilemelisin, sokak kadını sözü için" diyerek Tayyar'a telkinde bulundu. Ancak Şamil Tayyar "o söz için" özür dilemedi, Birand onun yerine "Şamil özür diliyor" dedi... Ardından da durumu kurtarmak için reklam arasına gitti.

internethaber




Başbakan'ının Gazetecisi Şamil

Öyle Başbakan’ın böyle gazetecisi olur. Zahide Uçar yazıyor...

Akşam 32.Gün programında Şamil Başbakanının gazetecisi olduğunu tekrar tekrar tescil ettirdi. Seviyeyi öylesine düşürdü ki…

Yazgülü Aldoğan’a “sokak kadını” suçlamasında bulundu. Bu seviyesizliğin adına gazetecilik diyenler “sana gelir üç nokta koyarım” diyen Zat’a da Başbakan diyor zaten. Öyle Başbakan’ın böyle gazetecisi olur.

Şamil Tayyar İlker Başbuğ’u da terbiye sınırlarını aşmakla suçladı.

Şamil, SEN TERBİYEDEN NE ANLARSIN? Bak sana TERBİYE adına bazı hatırlatmalarda bulunayım:
Hani sen Ankara/Yenimahalle’de oturuyordun. İşsiz kalmıştın. O yıllarda kızının arkadaşı olan bir ortaokul öğrencisi vardı. Öğrenciye kendilerine göre bazı nedenlerle ailesi senin kızınla arkadaşlık etmesini yasaklamıştı. Sen o aileye telefon edip ortaokul öğrencisi olan küçük kız telefonu açtığında; “küçük o..spu, o..spu anne ve babana söyle, okula gelsinler görüşeceğiz” demiştin değil mi?

Küçücük bir kız çocuğuna “küçük O..spu diyecek kadar irtifa kaybeden bir zavallı kime terbiye dersi verebilir ki? Ayrıca akşam senin terbiyeden ne anladığını da gördük.

Senin gibiler AKP ile ne güzel anlaşıyor. Hayvanlarla ilişkiyi ve aile içi cinsel ilişkiyi normal sayan Altan’da hükümetin devlet desteği verdiği Taraf'ın yöneticisi değil mi? Çocuk istismarcısı iki Vakit'çinin AKP destekçisi olduğu gibi(!).. Çocuk pornosunu internet özgürlüğü diye anlayan Gülay Göktürk gibi... Çocuk pornosunu engelleyen Türk Telekom’u "internette haberleşme özgürlüğüne vurulan darbe" diye eleştiren Zaman gazetesi gibi…

Bana dostunu söyle sana kim olduğunu söyleyeyim. Ya da “mundar mundara mis gibi kokar” sözünde olduğu gibi…

Akşam ki 32. günü seyrederken gene Neyzen’i rahmetle andım. Ne demişti Neyzen Tevfik?

“Şu boka bok deme boklar duyarak ar eyler
boka bir zerresi konsa boku murdar eyler”


Başka söze gerek var mı?

Not:1- Kadın gazetecileri ve kadın vekilleri Yazgülü Aldoğan’a “sokak kadını" diyen Şamil’i protosto etmeye davet ediyorum.
2-Sanırım Yazgülü Aldoğan’da Şamil gibileri karşına alıp muhatap olmanın ne kadar yanlış olduğunu anlamıştır.

internetajans
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Sonraki

Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x