Erdoğan, Kürdistan için çırpınıyor! / Hasan DEMİR

Erdoğan, Kürdistan için çırpınıyor! / Hasan DEMİR

İletigönderen Başkomutan » Çrş Eki 06, 2010 3:30

Referandumdan hemen sonra!..

Türkiye’yi bu komisyon bölecek!

Adı, “Bağımsız Türkiye Komisyonu” ymuş. Liberaller ona “Akil Adamlar” adını takmış. Allah Allah!

Komisyon, Başkanları Martti Ahtisaari Başkanlığında Türkiye’ye gelmiş, soluğu Diyarbakır’da almış. Belediye Başkanı ve ayrılıkçı Kürtlerle görüşmüş.

Diyarbakır Valisine uğramasa olmaz, kamuoyunu yatıştırmak lâzım değil mi, o da öyle yapmış, Vali Beyle de görüşmüş. Ankara’ya uğramış Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İstanbul’a gitmiş Başbakan Recep Tayip Erdoğan’la görüşmüş.


Gel de “Allah Allah!” deme?!

Bir kere, “Bağımsız Türkiye Komisyonu” ne demek?

Türkiye, Birinci Cihan Harbi’nden sonra emperyalist güçlerin sınırlarını cetvelle çizdikleri ülkelerden biri mi ki “Bağımsız Türkiye Komisyonu” adlı uluslararası bir kuruluş var? Türkiye’yi bir “Komisyon” mu kurdu, yoksa Türk milletinin iradesi ve o iradenin tecelli ettiği Meclis ve Kurtuluş Savaşı mı? Nefsinde Türkiye’yi kuran Milli Meclis’in hassasiyetlerinden zerresini taşıyan bir vatan evladı dünkü müstevlilerin oluşturduğu “Bağımsız Türkiye Komisyonu” diye bir komisyonu nasıl içine sindirebilir, ben anlayamıyorum.

Neymiş efendim bu kuruluş Türkiye ile AB arasında iyi işler yapmak için kurulmuş. Öyleyse adı niye “Türkiye AB Hayırlı İşler Komisyonu” değil de “Bağımsız Türkiye Komisyonu”?

Sonra söyler misiniz, bunun bir benzeri olmuş mu AB’nin geçmişinde? Mesela Yunanistan, Kıbrıs Rum kesimi, Fransa, Almanya, İtalya, İspanya ve diğerleri AB yolculuğu yaparken onların adına da bir “Bağımsız bilmem ne ülkesi Komisyonu” kurulmuş mu? Yoo... Bu yalnızca Türkiye için var, ne hikmetse. Tabi “Ne hikmetse” dememiz lafın gelişi.. ’

Ne hikmetse’nin hikmeti Komisyonun soluğu Diyarbakır’da alması ve bölücülerin isteklerini kaydettikten sonra bu istekleri nasıl hayata geçirebiliriz diye Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan’la görüşmesi ile ortaya çıkıyor.

Zâten..

Komisyonun başındaki Martti Ahtisaari’nin kimliği komisyonun aslında “Bağımsız Türkiye Komisyonu” değil “Bağımsız Kürdistan Komisyonu” olduğunu bas bas bağırıyor. Bugüne kadar hangi benzer soruna el atmışsa Ahtisaari, o ülke bölünmüş. Güney Afrika’yı bölmüş, bir Namibya çıkarmış. Sırbistan’dan bir Kosova çıkarmış.

Endonezya-Özgür Aceh çatışmasında devreye girmiş, Endonezya’dan bir Aceh çıkarmış. Şimdi de, “Bağımsız Türkiye Komisyonu” adı altında soluğu Diyarbakır’da almış.. Bizim liberaller de tutmuş bunlara “Akil Adamlar” deyivermiş. Niye? Niye olacak, millet uyanmasın diye tabi. “Akil Adamlar” yani,

Türkiye’nin iyiliğini isteyen masum, saf, temiz ihtiyarlar canım...

Yiyene afiyet olsun da..

Mesele o kadar basit olsa keşke..

Hiç de öyle değil. Öyle değil çünkü işin içinde İsrail var, işin içinde CIA var, işin içinde BM var, işin içinde NATO var, işin içinde PKK var, işin içinde AB var, işin içinde Barzani’nin Kürdistan’ı var. İşin içinde olmayan bir “Türkiye” ve “Türkler” ile Türkiye’den ayrılmak istemeyen Kürtler, yani Kürtlerin en az yüzde 92’si.

Birileri bir plân yapmış, tıkır tıkır işliyor.

Yarın bu plânın 2001’de İsrail tarafından nasıl dile getirildiğini Yüce Katırcıoğlu’nun Ülkü Ocağı Dergisi’nin Ocak 2001’de “Basından Seçmeler” altında “Gündem” gazetesinden alıntıladığı bir yazısından yerimizin imkânları ölçüsünde aktaracağım inşallah.

Evet, bu komisyon ilginç bir zamanda geldi.. Gelişi ile Türkiye’de bir şeyler birdenbire “hızlanıverdi”. Bir borsa kuruldu adeta, Öcalan değerlendi, BM ve NATO değerlendi, PKK değerlendi... Millî unsurların hisseleri düşmeye başladı?!


Hasan DEMİR
03 Ekim 2010 / YENİÇAĞ





İşte o belge!

Hani dün “Türkiye’yi bölecek” diye takdim ettiğimiz, başında el attığı her meseleden en az iki ülke çıkartan Martti Ahtisaarinin bulunduğu “Bağımsız Türkiye Komisyonu” var ya, hani bizdeki liberallerin “Akil Adamlar” diyerek gerçek işlevini perdelemek istediği o Komisyon..

İşte o Komisyon için Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “Tarafsız” diyor “Objektif” diyor.

Ve o “Tarafsız” ve “Objektif” Komisyon bir yandan Türkiye’den “Yeni bir anayasa” talebinde bulunurken diğer yandan Türkiye’de yaşanan terör olayını “Uluslararası hale getirmek” için emin adımlarla yoluna devam ediyor. Bay Martti Ahtisaari ve Komisyonu meseleyi AB üzerinden Birleşmiş Milletlerin(BM) inisiyatifine devretmek için kolları çoktan sıvadı bile. Öyle ya, “BM de tarafsız, BM de objektif” ya...

Sakın ola ki, “Şimdi birdenbire bu BM de nereden çıktı” demeyiniz. Hiç de öyle “birdenbire” falan ortaya çıkmış değil. Mesele onlarca yıldır dünyayı “şehir devletleri” haline getirmek için kolları sıvamış ve bu iş için de bölgemizde “Büyük Orta Doğu Projesi”ni devreye sokmuş bulunan CFR’lerde, mason localarında, AB ve BM’nin kapalı kapı artlarında kotarılıp durmakta idi. Yani Orhan Veli’nin mısralarındaki gibi “Her şey birdenbire” olmuş falan değil. Elin oğlu “plân” yapıyor, “harita” çiziyor, “masraf” ediyor ve zamanı gelince de hedefine ulaşıyor.

Bütün bunlar bize “birdenbire” gibi geliyor. Bize “birdenbire” gelmesi için bile ne gayretler sarf ediliyor, ne paralar harcanıyor, ne darbeler yapılıyor, ne gazete ve televizyonlar el değiştiriyor bir (fark ede)bilseniz..

Meselâ Paris Kürt Enstitüsü 9 Aralık’ta International Herald Tribün, 10 Aralık’ta Le Monde gazetelerine “Kürtler Ne İstiyor” üst başlığı ile tam sayfa ilanlar veriyor. Metnin altında Leyla Zana’dan Hatip Dicle’ye o günkü adı ile DEHAP’lı belediye başkanlarından partinin Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’a kadar cümle “Bölücüler”in imzası var.

Niçin böyle bir yola gidiliyor?

Tabii ki “Mesele uluslararası bir hal alsın, AB’nin ve BM’nin gündemine otursun” diye. Yani “Bağımsız Türkiye Komisyonu”nun nihai hedefi ile International Herald Tribün’lerdeki “Kürtler Ne İstiyor” ilanları ne hikmetse birebir örtüşüveriyor.

Sahi biz bu International Herald Tribün gazetesini bir yerlerden daha hatırlıyoruz. Daha doğrusu bize Yüce Katırcıoğlu “Ben bunları 12 10.2001 tarihinde Gündem gazetesinde yazmıştım. Ülkü Ocağı dergisi de 75’inci sayısında iktibas etmişti” diye hatırlatıveriyor. International Herald Tribün gazetesinin 23 Ağustos 1999 tarihli nüshasında Uri Avineri isimli İsrailli “Birleşmiş Milletlerin Türkiye’nin yönetimini devralmasını” istiyor..

Aynı Uri Avineri 1999’un 31 Martında, Tel Aviv’de yaptığı açıklamada ise, “Abdullah Öcalan’ın barış elçiliğinin memnuniyetle karşılanması gerektiğini” dile getiriyor.

Uri Avineri de tıpkı “Bağımsız Türkiye Komisyonu” Başkanı Martti Ahtisaari gibi “sıradan biri” değil. O, İsrail devlet ve hükümet başkanlarının demirbaş danışmanlarından, en büyük hizmeti de Şimon Peres döneminde vermiş. CFR’nin adamlarından, üst düzey masonlardan. Neyse, böyle bir adam bundan 11 yıl önce 23 Ağustos 1999’da, “BM Türkiye’ye müdahale etmeli” ve 31 Aralık 1999’da “Öcalan’ın barış elçiliği memnuniyetle karşılanmalı” diyor..

Araadan 11 yıl geçiyor 2010 yılında “Öcalan’ın barış elçiliği Türkiye’de uluslararası alanda resmiyet kazanmış” yani “memnuniyetle karşılanmış” bulunuyor.

Yetmiyor, “Demokratik Toplum Kongresi” yani “Özerk Kürdistan Parlamentosu” başkanı Ahmet Türk “BM, Kürt sorununda arabuluculuk görevi üstlensin” çağrısında bulunuyor.

Kandil’deki Karayılan da ileri sürdükleri şartların kabulü ile birlikte “Silahlarımızı BM gözetiminde teslim ederiz” deyiveriyor.

Bu kadar tesadüfe siz ateistleri bile inandıramazsınız...


Hasan DEMİR
04 Ekim 2010 / YENİÇAĞ

AB'nin Akil Adamları, referandumun hemen ardından...

Ahtisaari’den, anayasa önerisi: Katalonya modeli


Erdoğan, Kürdistan için çırpınıyor!

En iyisi lafa, “Erdoğan 28 Haziran’da Toronto’da Irak’ın kuzeyine Obama’dan NATO gücü talebinde bulundu” diyerek, bodoslama girmek.
Oysa NATO demek “Kürdistan” demek!

Artık cümlemiz biliyoruz ki ta 1960’lı yıllardaki bir NATO toplantısında aralarında bir Türk subayının da bulunduğu bir toplantıda brifing için yanlışlıkla dağıtılan bir dosyada NATO’nun Türkiye’den 18 ili içine alan bir “Kürdistan” hedefi olduğu, bunun sebebinin de, “SSCB dağıldıktan sonra kurulacak Türk cumhuriyetleri ile Türkiye’nin bağlarını koparmak” olarak belirlendiği dosya kapağında apaçık yazıyordu.

Hadi Erdoğan “O iş 1960’larda kaldı, dünya yüz tur attı” gibi pragmatik bir akıl taşıyor diyelim. Ama aynı NATO’nun Türkçeyi çok iyi konuşan bir yarbay ve bir albayı 1. Körfez Savaşı sırasında.. Yani 1960’lardan 30 yıl sonra 1991’de, Dahran’daki Amerikan üssünde Güneri Civaoğlu’na duvardaki bir haritada Irak’ın kuzeyi ve Türkiye’yi de içine alan bölgeye elini koyarak, “Burada bir Kürdistan kuracağız” dediğini de Erdoğan okumadı mı? Okumadı ise birileri kendisine bu konuda bir hatırlatmada bulunmadı mı?

Diyelim ki 1991’in de üzerinden yirmi yıl geçti diye düşünüyor Sayın Erdoğan. İyi de daha 2006’nın Eylül ayında Roma NATO Savunma Koleji’nde Orta Doğu’daki son gelişmeler hakkında bir brifing veren ABD’li albayın kullandığı harita Türkiye’den 18 ili de içine alan bir Kürdistan ihtiva etmiyor muydu? Bu haritayı gören Türk subayları topluca salonu terk edip durumu Ankara’ya bildirmemişler miydi?

Sonra bu NATO halkın “Çekiç Güç” olarak adlandırdığı kılıf altında Türkiye’de iken bile PKK’ya yardım ve yataklık etmedi mi? Az kalsın Eşref Bitlis’in içinde bulunduğu helikopteri Irak’ın kuzeyinde düşürmeyecekler miydi?

Çekiç Güç helikopterleri Cudi ve civarında PKK militanlarına malzeme atarken yakalanmadı mı ve Çekiç Güç komutanları PKK üst yöneticileri ile toplantılar yaparken Eşref Bitlis tarafından yakalanmadı mı? Diyarbakır’da kontrol edemediğimiz NATO’yu Irak’ın kuzeyinde Türkiye’nin iyiliğine nasıl çalıştıracağız, bu mümkün mü?

Hadi bunları da geçelim...

Sayın Erdoğan şimdi Zatıâlinizin Dışişleri Bakanı olan Ahmet Davutoğlu daha üç yıl önce 2007’nin Şubat ayında “Kuzey Irak’a NATO askeri gönderilmesine karşıyız” dememiş miydi? Bu süreçte Türk milletinin bilmediği ne gibi bir değişim oldu da, “NATO güçleri Irak’ın kuzeyine yerleşsin!” çağrısında bulunuyorsunuz!

Richard Holbrooke de, “Türkiye’nin Irak’ın kuzeyine girmesini önlemek için bölgeye NATO gücü yerleşmelidir” diyen bir raporu 2006 yılında kaleme almamış mıydı? Türk milletinin “Çuvalcı General” olarak hatırlayacağı ve bir Amerikan generalinin başına çuval geçirmeden asla unutamayacağı o meşum hadisenin komutanı General Ray Odierno da, “Irak’ın kuzeyine NATO gücü” istiyor, bu ne iştir?

Âyînesi iştir kişinin lafa bakılmaz der durursunuz. NATO’nun BM şemsiyesi altında girdiği Irak’ta bir milyon Müslüman’ı katlettiği, Barzani ve çetelerine Irak’ın kuzeyinde Türk tapu ve nüfus idarelerini talan ettirdiği, Mehmetçiğin başına çuval geçirdiği aynı NATO’nun Afganistan’da her gün onlarca Afgan Müslüman sivilleri katledip parmak ve kulaklarından koleksiyonlar yaptıkları gerçek değil mi?

Irak’ın kuzeyine yerleşecek NATO gücü silahlarının namlularını, Bağdat’a mı, Barzani’ye mi, PKK’ya mı yoksa Türkiye’ye mi çevirecek?

Bütün bunları niye yazdık ey millet?

Yazdık çünkü AKP hükümeti “Kürt sorunu” dediği meseleyi BM ve NATO’ya taşıyarak “uluslararası hale getiriyor”, haberiniz olsun. NATO’nun Irak’ın kuzeyine konuşlanması “Güney Kürdistan” demektir.

“Güney Kürdistan’ın” bir de Kuzeyi vardır, orası da “Türkiye’nin 18 ilidir” 50 yıllık NATO haritalarında olduğu gibi.

Ve Türk’ün hangi meselesi NATO ve BM’ye havale edilmişse, “Musul ve Kerkük” meselesi, “Kıbrıs meselesi” gibi olmuştur; bundan da haberiniz olsun.


Hasan DEMİR
06 Ekim 2010 / YENİÇAĞ



Açılım sürüyor...ABD’li yarbay

HOLBROOKE planı eşbaşkanla çuvalcı komutanın kesiştiği nokta
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x