Fethullah Gülen'in 'emniyet' çalışması

Genel & Güncel Konular

Fethullah Gülen'in 'emniyet' çalışması

İletigönderen tuba » Çrş Ağu 13, 2008 13:25

Gülen’in ‘emniyet’ çalışması

Emniyet istihbaratının raporuna göre Fethullahçılar öğrenci polisleri hedef seçti.

Ergenekon dava dosyasında Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı’nın “Fethullah Hoca’nın Talebeleri” adlı örgütün polis koleji ve akademisindeki yasadışı faaliyetleri irdelenirken örgütün öğrencilerin yüzde ellisi ile yakın ilişki içinde olduğu vurgulandı.

“Çok gizli” kaşeli raporda, “Gelecekte emniyet teşkilatının bürokratlarını oluşturacak polis koleji öğrencilerinin, koleje seçiminden itibaren her aşamada sistematik bir çalışmanın yürütüldüğü”ne işaret edildi. Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’nın 10 Mart 1992 tarih ve “bazı Emniyet mensuplarının illegal faaliyetleri” konulu raporu, Fethullahçıların o tarihlerde polis koleji ve akademisini nasıl hedef seçip faaliyet yürüttüklerini ortaya koydu.

Raporda, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti niteliklerini değiştirerek yerine şeriat düzenini getirmeyi amaçlayan, illegal “Fethullah Hoca’nın Talebeleri” adlı örgütün, tüm Türkiye’de olduğu gibi “teşkilat” içerisinde de örgütlendiği kaydedildi. Örgütün özellikle hareket noktası olarak seçtiği polis kolejleri, akademisi ve okulları içindeki faaliyetlerini, teftiş kurulunun yazısına bağlı olarak askıya aldıkları anlatılırken “Buna rağmen sempatizan kadroları ile bağlarını zayıflatmamak için toplantı ve çalışmalarını yoğun olarak sürdürdükleri ve illegaliteye son derece bağlı kaldıkları gözlenmiştir” denildi.

‘Zeki öğrencileri seçiyorlar’

Örgüt elemanlarının Ankara Polis Koleji öğrencilerinin yüzde ellisine yakın bir kesimi ile çeşitli şekillerde temas kurduğu vurgulanan raporda, şu belirleme ve değerlendirmeler yer aldı:

“Kendilerine yakın olanlar üzerindeki ajitasyon çalışmalarını sistemli olarak yürütmektedirler. Örgütün yapılanmadaki temel stratejisine bağlı olarak, devlet dairelerinin önemli yerlerine yerleşme planını, en tabandan uygulamaya koymaları teşkilatımızda da gözlenmektedir. Gelecekte emniyet teşkilatının bürokratlarını oluşturacak polis koleji öğrencilerinin, koleje seçiminden itibaren her aşamada sistematik bir çalışmanın yürütüldüğü görülmektedir. Örgütün tüm yurt sathında çeşitli görünümler altında kurulu bulunan vakıf ve evlerde ailelerinin izni ile yetiştirilen zeki, çalışkan öğrencilerin meslek okullarına yerleştirilme planında polis kolejleri de payını almıştır. ”

‘Okul imamları’

Yerleştirilen öğrencilerin koleje geldiklerinde hiyerarşik sıra içinde sınıf, dönem ve okul imamları ve kadrolarının denetiminde görüşleri doğrultusunda eğitildiklerine işaret edilirken sınıfların ve okulun kendi bünyesinde sorumlu imamlarının olmasına karşın örgüte karşı asıl sorumlu olanın dışarıdan bir üniversite öğrencisi olarak yapılandıkları anlatıldı.

Raporda, cumartesi ve pazar günleri öğrencilerin, sınıf imamlarının belirlediği adreslerde 5-6 saatlik eğitim çalışmasına katıldıkları belirlemesi yapılırken polis koleji ile polis akademisi öğrencilerinin birbirleri ile karşılaştırılmamasına özen gösterildiği belirtildi.

Bir örneğe yer verilen raporda öğrencilerin bir terziye ait işyerinde sivil elbise giyip belirlenen toplantı evine gittikleri vurgulandı. Yapılan toplantılarda masumane sohbet ve çay partilerinden sonra Nur Külliyatı ile ilgili kitapların okunması ve açıklamaları yapılarak Fethullah Gülen’in kaset ve videolarının izlettirildiği belirlemesi yapıldı. Raporda, öğrencilerin konulara olan yatkınlıklarına göre değişik grup toplantılarına katıldıkları kaydedildi.

Raporda, tüm öğrencilerden sorumlu olan ve direkt Gülen’den talimat alan kişiye “Ankara Valisi” dendiği anlatıldı. Örgütün, önemli haberleşmelerde kurye kullandığı ve telefon görüşmesini asgari seviyede tuttukları anlatıldı.

Cumhuriyet
Kullanıcı küçük betizi
tuba
Üye
Üye
 
İletiler: 1113
Kayıt: Cmt Ara 29, 2007 21:09
Konum: Güneşin doğduğu yerden...

Re: Fethullah Gülen'in 'emniyet' çalışması

İletigönderen seezeey » Çrş Ağu 13, 2008 19:09

tuba yazdı:Raporda, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti niteliklerini değiştirerek yerine şeriat düzenini getirmeyi amaçlayan, illegal “Fethullah Hoca’nın Talebeleri” adlı örgütün, tüm Türkiye’de olduğu gibi “teşkilat” içerisinde de örgütlendiği kaydedildi.


Korku filmi senaryosu gibi, inanin okurker icim daraldi... Ben de sizlerle konu ile gozlemlerimi paylasmak istiyorum. 2005'den beri Teksas/ABD'de egitim amaciyla bulunuyorum. Texas yapisi itibari ile ABD'nin muhafazakar kesiminin cogunlukta oldugu bir eyalet. 2005 oncesinde de her ne kadar Fethullahcilar hakkinda bilgili olsam da, bu okudugum ve izledigim yayinlarla sinirliydi. Taa ki, buraya gelip sosyallesmek adina Turk insanlari ile gorusmeye baslayana kadar.

Ister inanin ister inanmayin, burada ve ABD'nin diger eyaletlerinde elinizi nereye atsaniz karsiniza bu adam ve muritleri cikiyor. Sadece universite de degil, sosyal hayatin hemen her kesiminde tam olarak cozemedigim bir orgutlenme icerisindeler. Gecen uc senede anlayabildigim kadariyla amaclari, kendilerini ve goruslerini dikensiz bir gul seklinde olabildigince yaygin olarak tanitmak. Ama ilginctir ki bu faaliyetlerini yaparken bulunduklari bolgede yasayan Turk insanlarini kapsamak gibi bir cabalari yok. Edindigim izlenim, tamamen sahsi bir gorustur, ortaya atilan "ilimli Islam" tabirini Turkiye ve Turk insani ile butunlestirmeye calisan bir orgut gibiler. Eminim bu konuda daha bilgili bircok arkadas vardir. Ben sadece kisisel bir gozlem olarak yasadiklarimi aktarmak istedim, herkese saygilar...

--engin
Kullanıcı küçük betizi
seezeey
Üye
Üye
 
İletiler: 16
Kayıt: Pzt Tem 07, 2008 7:17

İletigönderen tuba » Çrş Ağu 13, 2008 20:55

engin yazdı:Eminim bu konuda daha bilgili bircok arkadas vardir. Ben sadece kisisel bir gozlem olarak yasadiklarimi aktarmak istedim


Benim gözlerim de çok farklı değil....akıl almaz bir örgütlenme, değil mi!...
Kullanıcı küçük betizi
tuba
Üye
Üye
 
İletiler: 1113
Kayıt: Cmt Ara 29, 2007 21:09
Konum: Güneşin doğduğu yerden...

İletigönderen kaye » Çrş Ağu 13, 2008 21:54

Bir de buraya bakın:
http://www.guncelmeydan.com/forum/fethu ... highlight=
Yalnız buraya girebilmeniz için en az 58 adet mesajınızın olması gerekiyor..

..
Kullanıcı küçük betizi
kaye
Üye
Üye
 
İletiler: 1036
Kayıt: Pzr Oca 06, 2008 0:57

İletigönderen tuba » Çrş Ağu 13, 2008 22:24

kaye, çok teşekkürler... :D

Ben bunu nasıl kaçırmışım... :shock:
Kullanıcı küçük betizi
tuba
Üye
Üye
 
İletiler: 1113
Kayıt: Cmt Ara 29, 2007 21:09
Konum: Güneşin doğduğu yerden...

İletigönderen rafet » Prş Ağu 14, 2008 0:38

Ben sayfayi goremedim, 58 mesaj gerekliymis.
merak ettim simdi.
Kullanıcı küçük betizi
rafet
Üye
Üye
 
İletiler: 185
Kayıt: Sal Kas 06, 2007 2:07

İletigönderen kaye » Prş Ağu 14, 2008 1:11

rafet yazdı:Ben sayfayi goremedim, 58 mesaj gerekliymis.
merak ettim simdi.

Senin mesaj sayın yetiyor Rafet, sen bakabilirsin :)
Kullanıcı küçük betizi
kaye
Üye
Üye
 
İletiler: 1036
Kayıt: Pzr Oca 06, 2008 0:57

İletigönderen rafet » Prş Ağu 14, 2008 9:22

yok yetmiyor.
Kullanıcı küçük betizi
rafet
Üye
Üye
 
İletiler: 185
Kayıt: Sal Kas 06, 2007 2:07

İletigönderen kaye » Prş Ağu 14, 2008 11:09

Mesaj sayısı (son haliyle) 96 yazıyor ama???

..
Kullanıcı küçük betizi
kaye
Üye
Üye
 
İletiler: 1036
Kayıt: Pzr Oca 06, 2008 0:57

İletigönderen borabey » Prş Ağu 14, 2008 13:11

Değerli Tuba,

F tipi derin devlet yapılanması sadece "polis" ile sınırlı değil.
Parasız güç olmaz noktasından hareketle aşağıdaki özet bilgiyi paylaşmak istiyorum.
En içten sevgi ve saygılarımla.

Müstakbel Peygamberin Şirketleri



Eee. Global ekonominin peygamberinin de Hz. Muhammed gibi maddi varlıklardan arınmış olmasını beklemiyordunuz herhalde.

Neredeyse, her şeyi ele geçirmişler, her yerde onlar var.

Dikkatle incelemekte fayda var.

Yapılacak şey, her ne olursa olsun alış veriş yapmamak.


FETHULLAH GÜLEN CEMAATİNE YAKIN ŞİRKETLER


1) İŞ HAYATI DAYANIŞMA DERNEĞİ ÜYELERİ (İŞHAD):

A. Alçıl Tekstil, Atilla Ayakkabı, Avşar Mobilya, Akbulut Elektrik, Akça Hastanesi ve Doğumevi, Akdaş Tekstil, Akdere İnşaat, Akerler Ticaret, Akın Çorap, Akik Bebe, Akgören Tekstil, Aksa Giyim, Aksa Tekstil, Aksam Tekstil, Aksanak İnşaat, Aksoyman Mefruşat, Aksu Market, Aktekstil Giyim, Akter Elektronik, Aktif Speed Uluslararası Nakliyat, Akun Ekmek ve Unlu Mamuller, Akveren Unlu Mamuller, Alka Granit Mermer, Alko Tekstil, Alkoç Deri ve Mamulleri, Alper Mefruşat, Alsa Tesisat, Altay Konfeksiyon, Altaylar Plastik Sanayi, Altın Büfecilik ve Gıda Sanayi, Altın Köprülü Tekstil Dış Ticaret, Altun Züccaciye, Anadolu Kuyumculuk ve Döviz, Anadolu Mermer Sanayi, Akın Mensucat Pazarlama, Apa Akın Mensucat Pazarlama, Arınç Tekstil Ticaret, Astkes Kumaşçılık, Asaş Filtre Sanayi, Asil Ticaret, Asilsoy İnşa

B. Bahar Taban Sanayi, Bakım Elektronik Sanayi, Baklavacı Güllüoğlu, Balkan Kağıt Sanayi, Barış Gıda, Barış Yağ Sanayi, Başaran .Tekstil, Bedir Otomotiv, Beğendik Tekstil Sanayi, Benson Tekstil Sanayi, Bereket Gıda Maddeleri, Bereket Kimya ve Tıp Teknik, Beria Tekstil Sanayi, Bes Makina, Bezci Tekstil Sanayi, Bilal Kutu Oluklu Mukavva Ambalaj, Bileda Ayakkabı Sanayi, Bilgi Döküm Makina, Bilkim Dış Ticaret, Biyofarma İlaç Sanayi, Birdem Etek Sanayi, Birlik Sigorta Arıcılık, Boğaziçi Gıda Sanayi, Buluzan Giyim Sanayi, Burak Dış Ticaret

C. Cansızoğlu Yapı Malzemeleri, Ceceli Metal Sanayi, Cemeks Yapı Elemanları Sanayi, Cengiz Bebe, Coşkun Ticaret, Coşkun Triko Gömlek,

Ç. Çağdaş Altın Döviz, Çağın Büro Mobilya Ticaret, Çağrım Konfeksiyon, Çakırlar İnşaat Malzemeleri, Çap Şirketler Grubu,Çelenli Gıda İhtiyaç Maddeleri, Çelikay Yapı Akaryakıt Sanayi, Çelikeller Yapı ve Tüketim, Çiftçioğlu Kırtasiye, Çiftlik Gıda Sanayi, Çiğdem Çelik Mutfak Sanayi, Çilteks, Çitak İhracat ve İthalat, Çolakoğlu Yapı Malzemeleri ...

D. Dalgakıran Kompresör, Damgacıoğulları Şen Lokanta, Damla Kumaş ve Konfeksiyon, Darbaz Halı Sarayı,Daytona Tekstil, Demir Konfeksiyon Sanayi, Demirsoy Döküm Ticaret, Denizsan Gemi Makina, Denkon İnşaat sanayi, Diksan İç Giyim Sanayi, Dinçerler Tekstil, Dinsel Tekstil Ürünleri Sanayi, Dizayn Bilgi İşlem, Doğu Batı Metal Ticaret, Doğuş Moda Tekstil Sanayi, Dost Dış Ticaret, Doytaş Doğalgaz Yapı Malzemeleri, Duha Tekstil Sanayi, Durman tekstil, Duru Giyim, Duyar Endüstri Malzemeleri ...

E. Ebru tekstil Giyim, Ege Yapı malzemeleri Ticaret, Eksan egzost Sanayi, Eğridir Tekstil Pazarlama, Eke Kerestecilik, Eker Örme Sanayi, Ekinci Dış Ticaret ve İnşaat, Ekmekçiler ev Gereçleri Sanayi, Ebru Tekstil Sanayi, Ekşioğulları İnşaat Endüstrisi, Elif Ahşap Sıcak Pres ve Mobilya, Elif Deri ve Spor Giyim, Elif Otomotiv Sanayi, Emiroğulları, Emre Mobilya, Er Maden Sanayi, Era Elektronik, Erdoğan Ayakkabı Yan Sanayi, Erike Mobilya, Erkoç İnşaat, Eroğlu Giyim Sanayi, Ersa Dış Ticaret ve Tekstil, Ersal Asansör makina, Ertaç Öner Mimarlık ve İnşaat, Ertuğ Konfeksiyon, Es-El Mümessillik Reklamcılık, Evrensel Gıda Sanayi...

F. Faktor Tekstil Sanayi, Fahri Kuz Optik, Fayteks Suni Deri ve Dış Ticaret, Felah Tekstil, Ferhat Mobilya ve Aksesuar, Ferpaş Perde Sanayi, Feta İç ve Dış Ticaret, Fetih Tekstil, Feza Spot Dayanıklı Tüketim, Feza Toptan, Fırat Elektronik Comp, Fılato Giyim Sanayi, Forcecar, Form İnşaat Müşavirlik...

G. Gaziantepli Habeş Seyyidoğlu Baklava, Gayretli Tekstil, Gecem Dinlenme Gereçleri, Gemsataş, Genç Teks Tekstil Giyim Sanayi, Gezer Ayakkabı Pazarlama, Gdaplast, Gode Giyim, Gönenli Peynirci, Gönül Giyim Sanayi, Gözde Konfeksiyon, Güder Şirketler Grubu, Gül Branda, Gül Otomotiv, Gülen Tekstil Sanayi, Güler Anahtar Kilit Pazarlama, Güler Cam Sanayi, Güleryüz Dar Dokuma, Gülşah Çiçekçilik, Gülüm Mefruşat, Günal Kağıtçılık, Günalp Giyim, Güngör Plastik Sanayi, Güntaş, Günteks Tekstil, Gürler Giyim, Gürtaş İnşaat Sanayi, Güven Elektrikli Ev Aletleri, Güven Makina, Güvenler Giyim Sanayi, Güzelyıldız Tekstil Sanayi, Güzeller ithal Kumaşçılık

H. Halil Tekstil Sanayi, Haluksan Ticaret, hamle Büro Mobilyaları Sanayi, Has Gıda Tüketim Malları Pazarlama, Hastekstil, Hasan Yıldırım Orman Ürünleri, Hasırcılar Emprime Sanayi, Hasırcılar Tekstil Konfeksiyon, Hatipoğlu İnşaat, Haznedar Tekstil, Hefa Poliüretan, Helal dekarasyon, Hipak Hidrolik Makina, Hira Tekstil, Hiranur Ticaret İnşaat Malzemeleri, Hisar Ticaret,

I-İ. Işık Sigorta, Işın Tekstil, İlham Elektrik, İlke Otomotiv, İnan Alimünyum, İnan Dayanıklı Tüketim, İnan Dokuma Sanayi, İnan Mermer Sanayi, İpek Mobilya Dekerasyon, İpek Toptan, İrem Teks Tekstil Konfeksiyon, İrfan Tekstil Sanayi, İsbella Mobilya Dekarasyon, İskender Kundura, İskenderler Mobilya, İslamoğlu Madeni Eşya Sanayi, İstanbul Mefruşat, İstanbul Ofset Basım Yayın,

K. Kabataş Ticaret, Kader Sanayi, Kadınca Giyim Merkezi Sanayi, Kadıoğlu Triko, Kalafatlar MAkina Yedek Parça, Kale Uluslararası Ticaret, Kapris, Kar Şirketler Topluluğu, Karahan Tekstil Dış Ticaret, Kardeşler Otomotiv Sanayi, Kares Kumaşçılık Tekstil Sanayi, Kartelüks Gömlek, Kayacan İnşaat, Kayalı Tekstil Sanayi, Kehriban Mefruşat, Kehribar Mefruşat, Kırgözler Etek ve Bulüz, Kocamanlar İnşaat Ticaret, Koçaklar Tekstil Sanayi, Koçkaya Motorlu Araçlar Sanayi, Kolat Ayakkabı Market, Konak Giyim Sanayi, Kopuz Gıda Ticaret, Kopuz İnşaat, Korkmaz Kumaşçılık Ticaret, Korkmazlar Tekstil, Köprü Dış Ticaret, Köseler Teknik Kalıp, Kulaberoğlu İnşaat, Kumkaya Makina Sanayi, Kumtel, Kuran Petrol İnşaat Ticaret, Kuriş İnşaat ve Gereçleri Sanayi, Kurtaş Tekstil Sanayi, Kutez Kuyumculuk Tezgahları, Küteks Tekstil,

L. Lale Mimarlık ve Mühendislik, Lokman Eczanesi, Lolita Tıbbi Malzeme, Londra Turizm Seyahat,

M. Main Çelik Ticaret, Maltepe Mobilya, Manolya Gıda, Megün Glass Show, Mega Basım Yayın Sanayi, Mendilli Deri Kürk İmalatı, Mentaç Giyim Sanayi, Merkez Kimyevi Maddeler Sanayi, Mersa Giysi Sanayi, Mert Çelik Mutfak Sanayi, Mert Ticaret, Merter Elektronik, Mesa Tekstil, Meteks Dış Ticaret, Metraj Tekstil Sanayi, Mim Restorasyon Sanayi, Mimaks Büro Gereçleri, Mine Giyim, Motif Tekstil, Mukoç Tekstil,

N. Nakmen Tekstil, Nasip giyim Sanayi, Nazik Konfeksiyon, NE-AD Elektrik Sanayi, Nergiş Giyim İmalat ve İhracat, Nema Kimya Dış Ticaret, Nepa Tıbbi Malzeme, Nomgisa Giyim Sanayi, Nur Giyim, Nur Ticaret İthalat İhracat, Nurpak Kumaş Tekstil Sanayi, Nusret Kuyumculuk,

O. Odabaşıoğulları İnşaat, Odakule Shipping, Ogün Tekstil Giyim, Onlar İç ve Dış Ticaret, Onur Ev Cihazları, Optik Sanayi, Orenko Deri Sanayi, Orhan Kurt Yapı Malzemeleri, Orhan tekstil Ticaret, Ortadoğu Tekstil Ticaret, Oto Hakan Tofaş Servisi, Oto Oğuz, Oto Uzunlar,

Ö. Ölçü İnşaat Boya Sanayi, Ömeroğlu Mobilya, Ömür Tekstil, Önder Mobilya, Örünç Ofset Matbacılık Ambalaj, Öz İş Triko Örme Sanayi, Özaksa Giyim Sanayi, Özalp Ayakkabıcılık Sanayi, Öz Barış Triko Konfeksiyon, Özberat Giyim, Özcan İnşaat ve Mühendislik, Özer Makina, Öz Gelişim Konfeksiyon, Öz Karacalar Giyim Sanayi, Öz Kardeşler Ticaret, Özlü Tekstil, Özturhan Gömlekleri, Öztürk Makina Sanayi,

P. Padişah Gıda Kimya Sanayi, Pak Gıda Tarım Ürünleri Sanayi, Pamukkale Kablo Sanayi, Perçem Giyim Sanayi, Persan Tekstil, Petek Giyim, Pıtırcık Cimariva Tekstil, Polat Çelik Sanayi, Polen Menkul Değerler, Prestij Stil İnşaat Yatırım,

R. Rabiğ Giyim Saayi, Reba Kağıtçılık, Remtaş otomotiv, Renk Tekstil Ürünleri, Renktem Temizlik ve İhtiyaç, Rita Giyim Sanayi, Rotaş Oto Ticaret, Roza Peri Eşarp,

S. Sama İnşaat Turizm, Samanyolu İnşaat Sanayi, Samanyolu Tekstil Pazarlama, Sancak Boya Emprime Bask ı, Sar Tekstil, Saral Büro Makinaları, Sarp Giyim Sanayi, Sedef Kuyumculuk ve Döviz, Semiplast Plastik Otomotiv Sanayi, Sercan Saatçilik Ticaret, Sera Mümessillik Serhat Saat Sanayi, Serpa Tekstil Ticaret, Sevil Örme, Sevimler Petrol Ürünleri Sanayi, Sevinç Kuyumculuk, Süleyman Dericilik Sanayi, Seymen Tekstil, Sıttık Kardeşler Haddecilik, Simen Giyim, Sitaş Mensucat Sanayi, Solmazgül Tekstil, Sözer Matina Sanayi, Style Konfeksiyon, Sunkoteks Tekstil, Suteks Triko, Sündüs Tekstil, Sürat Basım Yayın Sanayi,

Ş. Şadol Boya Sanayi, Şafak Elektrik Sanayi, Şahin Tekstil Ürünleri, Şahin Züccaciye, Şahnur Aydınlatma, Şampiyon Hersekli Turizm, Şeyda Etek, Şimşek İthalat ve İhracat, Şura Yeminli Mali Müşavirlik,

T. Tanım Yeminli Mali Müşavirlik, Tanrıverdi Fermuar Sanayi, Tarımsan Motorlu Araçlar Sanayi, Tek Tekstil Sanayi, Teknik Asansör Makina Sanayi, Teknik Mensucat Sanayi, Tekno Mekanik Bakalit Plastik, Tepaş Tekstil, Tergan Deri Ürünleri Sanayi, Tıkır Tekstil, Tınarsoy Elektrik Ticaret, Toktaş Kundura Kalıpları, Topaloğlu İnşaat Sanayi, Topaz Topkapı Ambalaj Sanayi, Topraklar Yumurta Dahili Ticaret, Törk MAkina Ticaret, Tuğcu Konfeksiyon, Tura Halıcılık Sanayi, Turkuaz Dış Ticaret, Tuva Kimya ve Gıda Sanayi, Türkeli Elektrik Motorları, Türkmen Kanepe Yatak Yorgan,

U.-Ü. Uçar Tekstil, Uğur Hidrolik Makina Sanayi, Uğur Ticaret, Ulubaş Dayanıklı Tüketim, Ulus Giyim Sanayi, Ulus Kumaş Giyim Sanayi, Umar Makina Sanayi, Umran Sınai Mamulleri, Uysal Tekstil Konfeksiyon, Uzka İNşaat Taahhut Sanayi, Uzmanlar Özel Eğitim Ticaret, Üçyıldız Kağıt Masura Rulo Sanayi, Üçler Tekstil Kırtasiye İnşaat, Ümitbayoğlu Tekstil, Ümit Manifatura Ticaret, Ümit Serbest Muhasebecilik, Ünal Ayakkabıcılık, Üstün Çelik Mutfak

V. Van Halıcılık ve Hediyelik Eşya, Varak Kırtasiye Gıda, Varlık Turizm ve Seyahat, Vatan Kablo Metal Endüstri, Vatan Mobilya Sanayi, Ves Collection, Vural Çelik Madeni Mutfak,

Y. Yakut İnşaat, Yalçınlar Dayanıklı Tüketim, Yaman Şirketler Grubu, Yaşar Giyim, Yavuz Mutfak Eşyaları, Yeni Lider Plastik Ticaret, Yenice Kapı Ürünleri Sanayi, Yenigün Elektronik Sanayi, Yıldırım Ticaret, Yıldız Avize Sanayi, Yılmaz İnşaat, Yılmaz İnşaat Sanayi, Yılmaz Tekstil ve Gıda Sanayi, Yurt Triko,

Z. Zafer Dış Ticaret, Zaim Gıda Sanayi, Zaman Tekstil Boya Emprime, Zarif Mefruşat Tekstil Ticaret, Zemzem Tekstil, Zinet Tekstil Sanayi,

2) ASYA FİNANS :

Kurucuları Arasında yer alan önemli isimler şunlardır:

İHSAN KALKAVAN: Asya Finans Yönetim Kurulu Başkanı, Armatör, Beşiktaş Spor Kulübü eski yöneticilerinden.

MEHMET EMİN HASIRCILAR: Hasırcılar Tekstil Konfeksiyon, Varlık Turizm ve Seyahat, Tuna İnşaat-Turizm ve Zaman Pazarlama Şirketleri Yönetim Kurulu Başkanı.

MUSTAFA KAVURMACI: Aydınlı Giyim Sanayi ve Mağazaları Sahibi.

SELÇUK-FARUK BERKSAN: Her iki kardeş de Kar Şirketler Topluluğu Patronu.

OSMAN GÜRBÜZ ÖZKARA: İzmirli İşadamı, Orta Asya ya ihracat yapıyor.

TAHSİN TEKOĞLU: Tekstilci, Türkmenistan da fabrikası var.

ALİ RIZA TANRISEVEN: Sinema yapımcısı.

MUSTAFA FIRAT: FEM Dershaneleri kurucusu.

TACETTİN NEĞİŞ: İstanbul Merter de tekstilci.

BEYHAN NAKİPOĞLU: Beca Holding ortaklarından.

CAHİT ŞAHİN: Beca Holding ortaklarından.

TURGUT AYDIN: Aydın Örme Sanayi sahibi.

HÜSEYİN DÖĞME: İstanbul-Londra Camping ve Uluslararası TIR Filosu sahibi.

SADIK PİŞAN: Plastik Sanayi nin tanınmış simalarından.

NACİ ALTINBÜKEN: İstanbul-Kapalıçarşı da altın ve döviz şirketleri var.

3) IŞIK SİGORTA:

Cemaatin izlerini büyük ölçüde taşıyan bu şirket, Fethullah Gülen in ifadesiyle, 200 milyar TL sermayeyle kuruldu, 1996 da Yönetim kurulu üyeleri arasında İhsan Kalkavan, Mehmet Emin Hasırcılar, Ahmet Kurucan ve Fazıl Karaman gibi ünlü işadamları bulunuyor.

4) AGİAD (Anadolu Genç İşadamları Derneği):

Aydın Müstakil genç İşadamları Derneği (AYMİD), Bal ıkesir İş Hayatı Dayanışma Derneği (BİGİAD), Çanakkale Esnaf ve Sanayici ve İşadamları Derneği (ÇESİAD), Denizli Genç Sanayici ve İşadamları Derneği (DEGİAD), Eskişehir Genç Sanayici ve İşadamları Derneği (EGSİAD), İçel Genç Sanayici ve İşadamları Derneği (İGİD), Manisa Genç Sanayici ve İşadamları Derneği (MAGİAD), Müstakil Genç İşadamları Derneği (MÜGİAD-Adapazarı), Yozgat Müstakil Genç İşadamları Derneği (MÜGİAD), Rize Sanayici ve İşadamları Derneği (RİSİAD), Siirt Genç Sanayici ve İşadamları Derneği (SİRGİAD), Şanlıurfa Genç Sanayici ve İşadamları Derneği (ŞUGİAD), Uşak Sanayici ve İşadamları Derneği (USİAD), Van Sanayici ve Genç İşadamları Derneği (VANSİAD) gibi iş çevreleri bu cemaati destekliyor.

5) CEMAATİ ORTA ASYA DA DESTEKLEYEN ŞİRKETLER:

AK-NUR Firması (Ali Rıza Kabasakal: Toptan gıda, temizlik ve inşaat malzemeleri satıyor.)

ALGİDA (Özbekistan Türkiye İşadamları Derneği [UTİD])

ÇALIK GRUBU: 1972 den beri Malatya da 13 fabrika kuran ve kentteki sanayi kesiminde çalışan 8 bin işçiden 4 binini bünyesinde barındıran Çalık Grubu, sadece 1995 yılında 125 milyon dolarlık ihracat yapmayı başarmış. 1997 de faaliyete geçen İPAŞ- Anateks tesislerinde 2 bin yeni işçi istihdam ederek, yıllık ihracat hacmi 100 milyon dolara çıkarıldı. Tekstil dünyasının önemli isimlerinden Çalık Grubu, Türkmenistan da Denim Kompleksi kuruyor. 5 milyon adet giyecek üretimi yapacak olan tesiste 1500 işçi çalıştırılacak. Şirket patronu Ahmet Çalık, Avrupa Yatırım Bankası (EBRD) ortaklığı ile Türkmenistan başkenti AŞKABAT ta pamuğu blujean a dönüştürecek iplik, boya ve konfeksiyon tesislerinden Sapar Murat Türkmenbaşı Blue jean Kompleksi ni 1995 te hizmete açmıştı.

YEĞİN HOLDİNG: Yaklaşık sekiz şirketi çatısı altına alan Holding sahibi Şenol Yeğin, Ordu kentinden. Konfeksiyon mallarına ek olarak tank çadırı ve üniforma da üretebiliyor. Daha çok Avrupa da, özellikle Almanya da faaliyet gösteren Polonya ve Tunus da fabrikaları bulunan YEĞİN Holding, Orta Asya ya doğru büyük adımlarla ilerliyor. 1997 deki ihracat hedefi 50 milyon Alman markı, ciro hedefi ise 120 milyon DM idi.

6) AKYAZILI VAKFI MAL VARLIĞI:

AFYON: 3 yurt binası, 4 arsa,3 konut

ANKARA: okul binası, 3 yurt binası, dükkanlar ve konutlar, büro ve mağaza

AYDIN: bahçeli ev, arsalar ve dersane

BALIKESİR: 5 yurt binası

BURDUR: arsa

BURSA: okul binası ve bahçeli ev

DENİZLİ: 13 arsa, dersane, 3 yurt binası

ERZİNCAN: dersane yurt binası, 3 konut, 4 arsa

ERZURUM: yurt binası, bahçeli ev, 3 arsa 22 büro, 1 lokanta

ESKİŞEHİR: dersane, 2 yurt, 3 arsa

GÜMÜŞHANE: yurt binası,

İSTANBUL: dersane, yurt binası, konut, arsa ve büro

ISPARTA: yurt, bahçeli ev ve arsa

İZMİR: 27 arsa, 45 bina, dersane ve 5 yurt

İZMİT: yurt binası, dersane, bahçeli ev ve arsalar

KONYA: yurt, 4 arsa ve konut

KÜTAHYA: dersane, yurt binası, arsa

KAHRAMANMARAŞ: konut, yurt binası

MANİSA: 5 konut, 10 arsa, 2 mağaza

SAMSUN: 4 arsa, dersane

SAKARYA: 2 yurt binası, bahçeli ev

UŞAK: yurt binası, konut, arsalar

VAN: 6 bina, 4 arsa, dersane ve yurt binası

AKYAZILI VAKFI NIN YURT LİSTESİ

Halil Rıfat Paşa Öğr. Yurdu, Işıklar Öğr. Yurdu, Ortaköy Öğr. Yurdu, Kemal Paşa Öğrenci Yurdu, Bergama Öğr. Yurdu(İZMİR); Dinar Öğr. Yurdu, Emirdağ Öğr. Yurdu, Şuhud Öğr. Yurdu(AFYON); O.Düşüngel Öğr. Yurdu, Malazgirt Öğr. Yurdu, Fidan Öğr. Yurdu(ANKARA); Fatih Öğr. Yurdu1 ve 2, Saadet Öğr. Yurdu, (AYDIN); Kayapa Öğr. Yurdu(BALIKESİR); Mehmet Akif Öğr. Yurdu, Üçgen Öğr. Yurdu(BURDUR); Süller Öğr. Yurdu, Cevher Paşa Öğr. Yurdu, Tavas Öğr. Yurdu(DENİZLİ); Yeşilırmak Öğr. Yurdu(ERZİNCAN); Zinnuni Öğr. Yurdu(ERZURUM); M.Güngör Öğr. Yurdu, Sivrihisar Öğr. Yurdu(ESKİŞEHİR); Ahmet Ziyaüddin Öğr. Yurdu (GÜMÜŞHANE); Şehit Osman Öğr. Yurdu (BAYBURT); Sidre Öğr. Yurdu (ISPARTA); Seyyid Burhanettin Öğr. Yurdu, Keykubat Öğr. Yurdu, Bünyan Öğr. Yurdu (KAYSERİ); Yuvacık Öğr. Yurdu (İZMİT); Seydi Mahmut Hayrani Öğr. Yurdu (KONYA); Hisar Öğr. Yurdu (KÜTAHYA); Akhan Öğr. Yurdu, Bilgin Öğr. Yurdu Alaşehir Öğr. Yurdu, Yılmaz Öğr. Yu
Akyazılı Orta ve Yüksek Eğitim Vakfı, 1972 yılında vakfa adını veren Nef i Akyazılı ve Zehra Akyazılı tarafından İzmir de kuruldu. 9 kişilik Mütevelli Heyeti nin adları şöyle: Nef i Akyazılı, Zehra Akyazılı, Naci Şencekicer, Zeki Sakman, Mehmet Fidan, Yusuf Pekmezci, ekrem Uğur, Osman Sarıoğlu ve Mehmet Sevimlican.

1996 yılında Akyazılı Vakfı nın çoğunluğu Batı da olmak üzere Türkiye nin 48 yerleşim bölgesine yayılmış toplam 78 kişiden oluşan Mütevelli Heyeti Başkan ve Başkan Yardımcısı bulunuyordu.

1974 yılında vakfın malvarlığı 229 bin 747 lira olarak belirlendi. Bugün ise gayrimenkullerle birlikte, malvarlığının değeri yüzlerce trilyonla ifade ediliyor.

Akyazılı Vakfı na Gelir Getiren Kuruluşlar:

Samsun Sakarya Dersanesi,

Adana Özel Işık Dersanesi,

Denizli özer Server Gazi Lisesi,

Eskişehir Özel Ertuğrul Gazi Lisesi,

Nazilli Özel Fatih Sultan Lisesi,

Kütahya Özel Yavuz Selim Lisesi,

Erzincan Özel Otlukbeli Lisesi

Van Özel Serhat Erkek Lisesi.

Akyazılı Vakfı, her yıl yasaya aykırı biçimde topladığı kurban derileri yüzünden resmi makamlar, özellikle de THK ile büyük bir çekişme içine girer. Kimi zaman Mehmetçik Vakfı na bağışta bulunurken, zaman zaman da şehit ailelerine cüzi miktarda sembolik yardımlar sunar.

7) CEMAAT İN BİRİNCİ DERECEDEN (DOĞRUDAN SAHİP OLDUĞU) KURULUŞLARI:

Asya Finans, Samanyolu TV, Zaman gazetesi, Aksiyon Dergisi, Zafer Dergisi, Sızıntı Dergisi, Yeni Umut Dergisi, Cihan Haber Ajansı, burç FM, FEM Dershaneleri, Anafen Dersanesi, İzmir Körfez Dersanesi, Ankara Maltepe Dersanesi, Adana Işık Dersanesi, İç Anadolu Nil Dersanesi, Kars Nilüfer Dersanesi, Nil Eğitim ve Kültür Vakfı, Diyarbakır Sur Dersanesi, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, Türkiye Öğretmenler Vakfı, Kırgızistan Mescit ve Kalkınma Vakfı, Yakutistan, Tuva, Hakas Çağ Öğretim İşletmeleri, Başkurdistan Serhat Eğitim ve Öğretim Hizmetleri AŞ, Çuvaşistan Ertuğrul Gazi Ltd. Şti, Tatristan Ertuğrul Gazi Ltd. Şti, Romanya Fetih AŞ, Molduva Fetih AŞ, Arnavutluk Gülistan Eğitim ve Yayın Tic, Ltd. Şti, Ukrayna Sema Eğitim Hizmetleri AŞ, Pakistan Çağ Öğretim İşletmeleri AŞ, Fas Samanyolu AŞ, Kuzey Irak (Nilüfer Koleji) Fezalar Eğitim Ltd. Şti, Azerbaycan Çağ Öğretim İşletmeleri AŞ, Kırgızistan Sebat AŞ, Özbekistan Silim AŞ, T

KAYNAK:

Faik Bulut, Yeşil Sermaye Nereye?, Su Yayınları, Nisan 99, 4. Basım, S 228-238

*******************************

Dikkat ederseniz yukarıdaki ekonomik yapılanma 1999 yılı itibari ile olan bir varlık.
Aradan geçen 9 senede gelinen noktayı yukarıya eklersek "mili güvenlik açısından risk yaratacak" bir konuma geldikleri aşikardır.
Kullanıcı küçük betizi
borabey
Üye
Üye
 
İletiler: 333
Kayıt: Çrş Haz 25, 2008 14:06

İletigönderen borabey » Prş Ağu 14, 2008 13:16

Değerli tuba,
Madem başladık moda tabirle "durmak yok-f tipi açıklamalara devam!"

Okuyucumuzdan gelen 23.02.2008 tarihli elektronik posta
Fethullah Örgütlenmesi
(İbret verici)
ŞAKİRT ANLATIYOR



Ben bir "ortaokul şakirt”iyim, yani en kıdemli Fethullah talebelerinden biriyim. Aşağıda anlattıklarımı bizzat yaşadım. Sizinle paylaşmak için yine kendim yazdım.


1990'lar ;

Orta birinci sınıftaydım ve Cuma namazlarına düzenli olarak giderdim. Beni aynı semtte bulunan okulumdan ve gittiğim camiden takip ederek fişleyen ve bir gün okul bahçesinde top oynamak bahanesiyle yanıma gelen o kişi ilk "ağabeyim" idi. Daha sonra bana ve okuldan seçtikleri fen, matematik ve Türkçe derslerinin toplam notu 21(10'luk sisteme göre) olan arkadaşıma cami kütüphanesinde ders vermek bahanesiyle yakınlık gösterdiler. Yakınlık daha bir samimiyete dönüşünce evlerine davet ettiler. Dersler evde devam etti. Bu arada bizimle oyunlar oynuyor ve bol bol sohbet ediyorlardı. Baştan futbol içerikli bu sohbetler yavaş yavaş dini mevzulara geldi.

Allah’ı tanımak, namaz kılmak derken "Öretmenin Not Defteri" gibi kitapları okumamızı istiyorlardı. Buna "Sızıntı" okumaları ve adını henüz bilmediğimiz o hocanın banttaki ses kaydını toplu olarak dinlemelerimiz eşlik etti. Bize yeterince itimat kazandıklarında o sesin "Hocaefendi"ye ait olduğunu ve kendisinin çok "mübarek" bir insan olduğunu anlattılar.

Artık "işi" biliyorduk ve bize adam lazımdı. Okuldaki arkadaşlarımızı nasıl "kafalayarak" ağabeylerin huzuruna getireceğimizi öğrenmiştik. Yıllar orta üçüncü sınıfa getirdiğinde bizi artık sınavlara hazırlanma vakti de gelmişti. Bu tarihlerde Kuleli Askeri Lisesi'ne girmenin ne kadar önemli ve saygın bir iş olduğu sürekli telkin ediliyordu bize. Derken tanıdığımız birkaç arkadaşımız orayı kazandı. Biz ise devlet lisesine devam ettiğimizde okuldan arkadaş "kafalamak" en büyük hedefimiz haline gelmişti. Okulumuzun hemen yanında bulunan "nur evi"ne ders çalışma bahanesiyle getirdiğimiz arkadaşlarımıza yemekler veriyor onları mümkün olduğunca bu evlerde tutmaya çalışıyorduk. Bu kişilerle okulda ve başka yerlerde de "ilgileniyor" yörüngemizden uzaklaştırmamaya çalışıyorduk. Bunların durumlarını her hafta düzenlenen "istişare" toplantılarında ağabeylerimize anlatıyorduk. Onlar da bize ne yapmamız gerektiğini, hangi yolları adım adım takip etmemiz gerektiğini, yapmamız gereken jestlere ve takınmamız gereken mimiklere kadar anlatıyordu.

Yılsonlarında gelen "Sızıntı koçanları"nı bitirmemiz ve onlarca, hatta yüzlerce kişiyi Sızıntı'ya abone etmemiz her birimizden bekleniyordu. Biz ise kimisinin parasını kendi cebimizden vererek bu en kutsal yolda birbirimizle kıyasıya yarışıyorduk. Zaman aboneliği de yine bu şekilde cereyan ediyordu. Haftada okumamız gereken Kuran miktarı, Risale-i Nur ve Hocaefendi Kitapları(Pırlanta Serisi) miktarı belliydi. Bunlara ek olarak o zamanki adı "Tuna Kırtasiye" olan "NT Mağazaları”nda kaçak olarak çoğaltılan ve ağabeyimizin adını kullanarak arka bölümden aldığımız "Hocaefendi Vaaz Kasetleri"nden de ağabeyimizin seçtikleri doğrultusunda dinlememiz isteniyordu. Bunların hepsinin ortak adı "keyfiyet" idi. Bunu bir çetele halinde ağabeyimize her haftaki "istişare" de sunmamız isteniyordu.

Hiç müzik dinlemezdik, kola içmezdik ve hep kumaş pantolon giyerdik. Kız arkadaşımız asla olmazdı, okulda yüzlerine bile bakmazdık. Sokakta hep yere bakarak ve hızlı hızlı yürürdük. Ağabeyimizin dedikleri ana-babamızdan önemliydi. Mehmet Kafkas’ın "Geçmişi Bilmek" ve "Milli Mücadelede Öncüler" adlı kitaplarını okuyorduk. Atatürk masondu, deccaldı. Atatürk Kemal'di, Kemal Ağa idi. Atatürk baş eğlencemizdi.

Okuldaki hocaların bazısı "duruma uyanmıştı", biz "tedbir dairesini" genişleterek okuldan çıkınca arka sokaktan dolaşarak nur evine gidiyorduk, içeri birer ikişer giriyorduk ve asla toplu çıkmıyorduk. Bize göre iki çeşit adam vardı; "müspet ve solcu". Solcunun bir adı da "kom"du. Kom, "komünist"in kısaltılmışıydı. Ve okuldaki bazı hocalar komdu. Özelikle de felsefeci.

Üniversite hazırlık dershanesi olan Fem'e lise ikinci sınıfta da kayıt yaptırdık. Amaç hem iyi bir üniversite hem de "hizmet" para kazansın idi. Ortaokuldan beri ailelerimizi alıştırdığımız "ağabeylerle ders çalışma" için onlarda kalmaya gitme faaliyetlerimize ayrı bir önem vermeye başlamıştık. Bu kalma dönemlerine biz "kamp" diyorduk. Kamplarda ders çalışılır ve uzun vadeli projelerimizi ağabeylerimize anlatarak onların direktifleri doğrultusunda yaşamımızı planlardık. Ailelerimizle ağabeylerimizi ne zaman ve nasıl tanıştıracağımızı ve her iki tarafın ne yapması gerektiğine varıncaya kadar her şey planlanırdı. Öyle ki tüm bu insanlara bir üstündeki "not" verirdi.

Evlerin bir imamı vardı, yani evden sorumlu olan kişi. İki ya da üç ev bir semte ve semt imamına bağlıydı. Semtler bölgelere, bölgeler büyük bölgelere, büyük bölgeler ilçelere, ilçeler şehirlere, şehirler ülkeye, ülkeler kıtalara, kıtalar da en sonunda Hocaefendi'ye bağlıydı. Hatta öyle ki O Muhterem Zat'a Dünya yetmez ve evrende başkaları da varsa oraları da "hizmet"e katmak için ne gerekiyorsa yapılmalı idi. Bu insanların hepsi birbirini denetler, not verir ve bir üstündekine durumu iletirdi. Yani şıkır şıkır işleyen koskoca bir sistem vardı.

Lise sonda Fem'in yurdunda kalmaya başlamıştık. Çekebildiğimiz kadar arkadaşı Fem'e kayıt ettirmiştik nasıl olsa sonra "ilgileniriz" diye. Yurtta, odadaki durumdan pek haberi olmayan diğer kişileri de namaz kılma, çay içme ve türlü türlü bahanelerle yanımıza çekmeyi başarıyorduk. Yani ağabeylerle danışıklı dövüş şeklinde "adam kafalama" tüm hızıyla devam ediyordu. Her birimizin "ilgilendiği" arkadaşlar da zamanla "şakirt" olma yolunda ilerliyordu. Ağabeylerimizin düzenlediği maçlar, mangal partileri, çiğköfte partilerine artık not ortalamasana falan da bakmaksızın İslami görüşe yakın ailelerden çocukları seçerek getiriyorduk. Kola serbest oldu, kot pantolon giydik.

28 Şubat sürecinde Hocaefendi'nin video ve ses kasetlerini, kitaplarını evlerden alarak kendi evlerimizde sakladık ve evlere Atatürk ile ilgili kitaplar doldurduk. Evlerin çoğu yer değiştirdi. Bazı ağabeylerimiz "tedbir" gereği takma isim kullanmaya başladı. Cep telefonlarının pilini istişarelerde söktük. Telefonda "Hocaefendi, hizmet, sohbet" gibi kelimeleri kullanmayı yasakladık. Bunların yerine "maç yapmak, çay içmek, çorba içmek" gibi önceden kodladığımız fiilleri kullanmaya başladık. Aslında yapılan her şey "istişare" adı altında yukardan gelen emirlerin bize verildiği toplantılarda kararlaştırılıyordu. Yani "istişare" yoktu, belki teferruatta vardı, ama her şey bir emir zinciri vasıtasıyla bizim önümüze konuyordu.

2000'ler ;

Üniversiteye girince artık biz de "ağabey" olmuştuk. Evlerde kalmaya ve sistemi bizzat kendimiz daha büyük sorumluluk üstlenerek yürütmeye başlamıştık. Talebelerimiz vardı, onlarla ilgileniyorduk. Aksiyon okuyorduk, artık bandrollü ve sakıncalı yerlerinden temizlenmiş Hocaefendi kasetlerini koli koli alarak herkese ama herkese dağıtıyorduk. Hocaefendi hakkında yine "hizmet"in başka yayın evlerinden çıkmış kitapları "mütevelli olmuş esnaf ağabeylerimizin" katkılarıyla kolilerce alıp dağıtıyorduk. Kitaplar binlerce satıyordu. Ramazanda zekât, kurban bayramlarında deri topluyorduk, kurbanlık parası topluyorduk. Amerika'dan, Hocaefendi'nin yanından gelen ağabey gelmişti bir seferinde. O anlatıyordu biz ağlıyorduk. Ardından adam başına toplayacağı büyükbaş kurbanlıkların sözünü almaya ve kayıt ettirmeye başlamıştı. Her birimizden 60-70 belki de 100-120 büyükbaş kurban parası getirmemizi istiyor ve pazarlık bu rakamlardan açılıyordu.

Bazı tanıdıklarımızın yaptığı hiçbir iş yoktu. Evde de kalmazdı. Sonradan bu kişilerin görevinin "çok özel" olduğunu öğrendik. Bunlar Türk Silahlı Kuvvetleri'ne girmek üzere olan öğrencilerle askeri okuldayken "ilgileniyorlar" idi. Hocaefendi'nin "en önemli on görevden biri" saydığı bu iş için seçilmiş insanlardı.
Hepimizin en nefret ettiği yer Ordu idi. Bir toplantımızda bir ağabeyimizin Ordu, Danıştay ve diğer "solcu" kurumlar için yaptığı tanımlama ilginçti. Ağabeyimiz bu gibi kurumlar için "artık fitne kurumlaşarak üzerimize geliyor, biz de bir an önce kurumlaşarak karşı koymalıyız" diyordu. Gazetemizi sürekli okumamız gerektiği de bir diğer telkin idi. Özkök Paşa’nın Genelkurmay Başkanı olacağı günleri ip ile çekiyorduk.

Aksiyon Dergisi'nin bir sayısında "Ergenekon" diye bir grup kapak yapılmıştı. Bu sayıdan çok sayıda fotokopi çekerek hepimizden okumamız istenmişti. Yazıda, devlet içinde gizli bir birimin oluşturulduğu ve bu birimin amacının Arjantin benzeri sosyal patlamaların önüne geçmek, devlete zarar verebilecek oluşumlara müdahale etmek olduğu yazılıydı. Ağabeylerimiz bunun bize de müdahale edeceğini söylediler. Bu benim için bir dönüm noktasıydı.

Biz bu devletin bekasına, milletin dertlerine derman olmaya çalışmıyor muyduk? Bizi solcular engellemiyor muydu? Bizim mücadelemiz iman kurtarmak değil miydi? Bize ne toplumsal patlamaların önüne geçmek ve devleti korumak için kurulmuş bir gizli teşkilattan? Devlet hepimizin devleti değil miydi, neden korumasınlar ki? Hem bize ne diye düşman olsunlar ki?

Uyanışım;

Artık her şey saçma geliyordu bana. Biz bir emir kuluyduk ve ne denirse yapıyorduk. Çünkü toplu olarak cennete girecektik. Sorgulama yoktu, körü körüne bağlanma ve emri ne kadar çabuk yerine getirdiğine bağlı olarak sahte bir samimiyet vardı. Ama bu sahtelik genellikle bize emir verenler ve onların üstünden başlıyordu. Tabanı samimi ve bir o kadar da cahil (beyni etkisizleştirilmiş anlamında) insanlar oluşturuyordu. Bu insanlar dürüst, çalışkan ve edepli insanlardı. Ama uyuyorlardı. Üstelik biz uyutmuştuk yıllarca çocuklarını, kendilerini, karılarını, tüm yakınlarını.

Sırf "solcularla" inatlaşma uğruna yaptığımız birçok saçma iş vardı. Bunlara en iyi örnek Yeni Yüzyıl gazetesinde Hocaefendi'nin röportajının çıktığı zamandı. Bu gazeteyi sırf solcular "Hocalarının röportajına bile sahip çıkmıyorlar" demesinler diye balya balya aldık ve Zaman gazetesinin depolarında çürümeye bıraktık, sonra da imha ettik. Bazı yerlerde Zaman gazetesinin içine koyarak dağıtıldığını duyduk. Gazete hiçbir yerde bulunmaz olmuştu. Üç günlük röportajı on beş güne yayarak ve tirajını da ona katlayarak gazete büyük kar etti sayemizde. Bir sefer de Süleyman Demirel'in Fatih Üniversitesi'nin açılışında "burayı doldurabilir misiniz" demesi üzerine iş-güç, okul-sınav demeden koştuk ve doldurduk orayı. Hocaefendi istiyor diye daha yeni okuduğumuz kitapları bir kere daha okuduk. Hocaefendi çağırıyor diye pılımızı, pırtımızı topladık Amerika'da yaşamaya gittik bazılarımız. Buna da "hicret" deniyordu. Bir keresinde, bir arkadaşıma giden biri hakkında ne zaman döneceğini sorunca bana güldü ve dedi ki "hicret bu, dönmek olur mu?". Benim bildiğim hicret sayfası dinen kapanmıştır. Hele Türkiye gibi ibadetlerinizi rahatça yapabildiğiniz bir ülkede.

Merakım şu: Türkiye'de halkın %99'u Müslüman. Amerika ise kendi deyimiyle Müslümanlara karşı bir haçlı savaşı başlatmış durumda. Nasıl oluyor da burada rahat olunamıyor, lakin orada istediğimizi yapmamıza izin veriliyor? ABD her yere ajanlar sokarken, iki kişi bile kendi karşısında ciddi bir şeyler yapmaya kalktığında haberi olurken bu nasıl denli büyük bir oluşuma müsaade ediyor? Üstelik bu oluşumun biricik görevi insanları Müslüman yapmak iken. ABD'nin yoksa insanları Müslüman yapmak gibi bir gizli amacı mı var? Yoksa Hocaefendi ABD'nin de mi üzerinde büyük bir güce sahip ki bizimle uğraşamıyor? Garip işler bunlar. Bizden ABD'ye hicret etmemizi Fatih Koleji'ndeki bir barkovizyon gösterisi sonrası Hocaefendi'nin yanından gelen bir ağabey istemişti. Ben de düşünmüştüm; bu resmen bir beyin göçü ve sermaye göçü... O zamanlar Hocaefendi için evden bile dışarı çıkmıyor denmişti. Ağabeylerimiz diyormuş ki "hocam zaten çok hastasın, bari bir çık bahçede dolaş" ama Hocamız hiç çıkmıyormuş. Aynı yıllarda yeşil.org adlı internet sitesinde Hocaefendi'nin boy boy dışarıda çekilmiş resmi yayınlanıyormuş da haberimiz yokmuş. Biz Hocamız'a üzülüp dua etmekle vaktimizi geçiriyorduk. Bir de tabi gelen emirleri eksiksiz yapmakla.

Hocaefendi'nin Latif Erdoğan’a yazdırdığı "Küçük Dünyam" adlı kitabından en az bir kere yazılı sınav olmamış şakirt tanımıyorum ben. Anlamadığım bir nokta da bu işte. Yani sen ta Amerikalardan "diğergamlık" üzerine, "hizmette önde mükâfatta geri durma" üzerine göğüslerimize salvolar savur, sonra da çıkıp kendini anlatan kitaptan bizi belki beş belki on kere imtihan et. "İmtihan Dünyası" bu olmasa gerek. Halen "hizmette" aktif olan ve son derece de teslimiyetçi bir arkadaşım bir seferinde şunları söylemişti, ben de yanlışı o zaman fark etmiştim: "ne bu Hocaefendi, Hocaefendi ya... Allah var, Peygamber var ya"

Hocaefendi, Hocaefendi, Hocaefendi... "Hocaefendi ne diyor bu konuda, Hocaefendi'nin çok mühim tespitleri var bu konuda, Hocaefendi bugün ne diyor, Hocaefendi'nin dediklerini artık herkul.org sitesinden günü gününe takip edebileceğiz arkadaşlar, Hocaefendi çok ciddi uyarıyor, Hocaefendi çok mübarek, Hocaefendi bizzat ilgilenmiş, Hocaefendi adını bizzat kendi koymuş, Hocaefendi derhal yapılsın istemiş, Hocaefendi, arkadaşlar dikkatli olsun demiş, Hocaefendi, arkadaşlar artık evlensin demiş, Hocaefendi, çocuk yapın demiş, Hocaefendi, ÝÞHAD'ı güçlendirin demiş, Hocaefendi, gazete tirajının bu haliyle karşıma çıkmayın demiş, Hocaefendi başı açık "ablalar"la da evlenilsin istemiş, Hocaefendi, bir dua etmiş maçın ikinci yarısı Galatasaray iki gol atarak Real Madrid'i devirmiş, Hocaefendi, Allah depremde İkitelli Medyası'nı "çiftetelli" gibi sallardı ama içlerinde mübarek gazeteler de var demiş, Hocaefendi üzülmüş, Hocaefendi çok kederlenmiş, Hocaefendi hastalanmış, Hocaefendi, Asya Finans Kredi Kartı alın demiş; Ulusal Televizyon ihalesi yapılacağı gün Asya Finans’ın kasasında o kadar para yokmuş, para lazımmış, Hocaefendi şunu demiş, Hocaefendi bunu demiş..." Bu konuşma tarzına sıradan bir "ışık evi"nde her gün rastlayabilirsiniz.

Nurettin Veren'e gelince; "o ne pis bir adam öyle, tipi kayık, pis bir çıkarcı o, yalancı herifin teki" gibi yakıştırmalar yapıyorlar. Ve size şu kadarını söyleyeyim, bu insanları asla şartlandırıldıkları haricince bir şeye inandıramazsınız. Bekli size abartı gelir ama ben biliyorum ki Hocaefendi bugün atlayın ve ölün dese sayıları binlere varabilecek kadarı bu emri de hiç çekinmeden yerine getirir. Nurettin Bey bu konuda ne söylese azdır. Hiçbir şey bu gerçek kadar sıra dışı değildir, yine bu gerçeğin tasvirleri bile.

Sonuç ;

Aklı başında herkesin de anlayabileceği gibi bu bir karşı devrim örgütlenmesidir. Devlet içinde koskoca bir devlettir. ABD ve AB çıkarlarına koşulsuz hizmet etmektedirler. Ayrıca birçok yerde yazıldığı gibi dergileri, radyoları, televizyonları, üniversiteleri, vakıfları, ışık evleri vs. her şeyleri vardır. Öyle ki savcıları, kaymakamları, valileri, emniyet müdürleri, öğretmenleri, doktorları, istihbaratçıları (ki bu konuya doymak bilmeyen bir iştahla yanaşmaktadırlar), askerleri, milletvekilleri, bakanları vardır. Hemen hemen her büyük partinin de desteği ile bu noktalara gelinmiştir. Bence yegâne çözüm bu örgütün tüm malvarlığına el konmasından geçer. Ama sorun şu ki; kim koyacak?

Diğer insanlardan tüm bu olan biten son derece profesyonelce saklanmaktadır. Hatta çıkan yalan haberler bile buna en güzel şekilde hizmet etmektedir. Yok, Fethullah komandoları varmış; yok, kendilerini patlatacaklarmış, yok, hücre evleri varmış; tabancalar, tüfekler, bombalar varmış... Bu atmosfer onlara en çok yarayan ortamı oluşturuyor ve kendilerinin terörist olmadığını "muhabbet fedai"leri olduğunu insanlara yaymalarına yarıyor.

Bu kişilerin ne yapmaya çalıştıkları çok iyi bilinmeli ve o kanaldan mücadele verilmelidir. Örgüt deşifre edildiğinde, ABD yerine başkasını bulmak için faaliyete geçecektir ve bu zannımca on yıl on beş yıl kadar bir zamanı alacaktır. Bu bir bölünme süreci olarak da yansıyabilir Fethullahçılara. Çünkü kurulu mekanizma en güzel şekilde işletilmektedir. Bir daha böyle bir mekanizmayı kurmak çok çaba gerektirir. Bölüp bir kısmını yine ABD emriyle kamuoyunda kötülemek diğer kısmıyla yola devam etmek ile de bu mücadeleyi verebilirler. Her ne yapılacak ise bu darbeden hemen sonra yapılmalıdır. Yani bir daha güçlenmesine fırsat verilmeden "meydana getirdiği boşluk" doldurulmalıdır. Ama dediğim gibi ilk iş; oyunu açığa çıkarmak ve "Ağababası" olan ABD'nin işlerliğini yitiren bu beşinci kolunu gözden çıkarmasını beklemek olacaktır...
Kullanıcı küçük betizi
borabey
Üye
Üye
 
İletiler: 333
Kayıt: Çrş Haz 25, 2008 14:06

İletigönderen borabey » Prş Ağu 14, 2008 13:17

Değerli Tuba,

Talebeyi dinledik.
Bir de abi'ye kulak verelim...

GÜLEN CEMAATİNDE ABİLİK YAPIYORDUM...
Okuyucumuzdan gelen 25.02.2008 tarihli elektronik posta


Gülen Cemaatinde abilik yapıyordum, şakirt diye anılıyordum



Kötüleşen zamanda kendini iyiliğe adamış bir insan, İslam’a hizmet yolunda sınır tanımayan büyük lider, daha çocuk yaşta ilahi kitapla tanışmış büyük İslam âlimi, sadece bir memur maaşı ile Türkiye’nin küçük ilçelerinde dahi yurt, dershane ve özel okul açan mükemmel insan.

Fetullah GÜLEN

Evet, onun destekçileri (yani hizmet erleri) onu bu şekilde tanıtırlar. Dine hizmetten evliliğe dahi fırsat bulamamış. Bir düşünün İslam dininin peygamberi Hz Muhammed (sav) hizmetten evliliğe fırsat buluyor da bu insan bulamıyor. Yani belki de dine dinin Peygamberinden fazla hizmet ediyor. Hayır; öyle değil. Bu insan evlen(e)medi çünkü, zaman kötü, kolay mı bu devirde İslam’a hizmet diyorlar da benim bildiğim İslam cahiliye devrinin yaşandığı Arap yarımadasına inmişti. O zaman benim de sorumluluk payımın olduğu bu zamanın insanlığı cahiliye devrinden de kötü.

Hadi canım sen bir dine hizmet edeceksin o dinin peygamberinin yaptığını yapmayacaksın. Üstelik o dinde kendi özgürlüğünü sağlayabilen aklı başında her ergene evlilik farz olduğu halde.

Ben iki yıl Gülen dershanelerinde okudum ve açıkçası belli bir süreç onların felsefelerinden etkilendim. Çünkü ben Müslümandım ve o da dine hizmet ediyordu. Ama aklıma hiç gelmedi sadece memur maaşı ile nasıl bu sermaye oluştu diye. Adeta üzümü yiyip bağını sormaz durumdaydım. Aynı zamanda vatanımı, milletimi, atamı seviyordum. Nasıl olsa onlar için sorun değil diyordum çünkü vatanım, atam, milletim İslam’ın önünde engel değildi. Ancak yanılıyordum. Onlar bana başörtülü kızların eğitim imkânının olmayışını, ya dinlerinden ya eğitimlerinden vazgeçmeleri gerektiğini, askeri alanlarda çalışanların sıkıntılar çektiğini söylüyorlardı ve ben yavaş yavaş vatanımdan soğumaya başladım. Öyle ki artık sistemin değişmesi gerektiğini düşündüm. Şeriat istiyordum.

Bana söylenene göre ben hukuk fakültesi okuyacaktım. Onlar beni gerekli yerlerde işe alacaktı çünkü atacağım imzalara ihtiyaç duyuyorlardı. Geçen yıl bana eğer polis olmak istersem işe alınacak iki bin güzel insandan biri olacağım söylendi. Bir yılda sadece emniyet sektörüne iki bin kişi, varın gerisini siz düşünün. Kadrolaşmanın olup olmadığı ise sadece sizin yorumunuz.

Bunlar sadece benim değil kucaklarına düşen her öğrencinin durumu. Düşünün doğunun bir ilçesinde bir yurt, bir dershane, bir özel okul açmış. Okulun 600 dershanenin 400 yurdun 200 öğrenci aldığını düşünelim. Toplam 1200 bir yılda hadi diyelim 1000 benim gibi erken uyanıp gerçek yüzleri ile tanışanların sayısı en fazla 50. Yani her yıl bir ilçeden 950 öğrenci Gülen yandaşı dolayısıyla Cumhuriyet karşıtı olarak yetişiyor.

İki yıl boyunca bana bir Ayet veya bir hadis okunmadı. Elime verilen ilk kitap Said Nursi ikincisi ise Gülen’e ait kitaplar oldu. Öğretmenlerim güzel örnekler verirken Gülen’den kötü örnekler verirler onların deyimiyle sol terörün üyelerinden bahsettiler. Hep bakın bu ülkede Müslüman olursan diye başlayan sözler. Yani ülkeye düşman oluyorsun. Gelelim yaşadıklarıma.

Onlara göre Said Nursi Mesih, Atatürk deccalmış. Zaten içlerine girdikçe bu görüşlerle karşılaşıyorsunuz. Eğer her yönüyle onlara inanmışsanız artık Atatürk düşmanı olmanız işten dahi olmuyor. Şükürler olsun atamı deccal edecek kadar atama deccal dedirtecek kadar alçalmadım.

Bir gün dershanede her hafta düzenlenen dini sohbete katıldım. Orada bana Gülen’in videosunu izlettiler. Aradan yarım saat geçti bitmiyor. Sevmediğim bir adamı dinlemek istemiyorum. Çıktım dışarıda beklerken hocam geldi. Ben de açık açık sevmiyorum dinlemicem dedim. Önce sen bilirsin dedi. Sonra ayıp ettiğimi İslam için didinen bir insana bir saatimi ayıramadığımı falan söyledi. Utanmalıydım adeta.

Bir gün okuma programına katıldım. Hocam bana Fetullah Gülen’in yazdığı bir kitap getirdi ve okumamı istedi. ‘Hocam ben başka kitap okusam? Hayır. Ee bari Kuran okusam’ deyince ‘Kuran’ı her yerde okursun önce bir bunları oku’ dediler. Düşünün bir Müslüman ilk etapta Kuran’la değil Gülen’le tanışıyor. Birileri de buna İslam hizmeti diyor.

Devlet okulunda okuyorum. Okulda ki arkadaşlarla toplanıp öğretmen olmadan bir piknik gezisi düzenledik doğal olarak o gezide fotoğrafta çekildi. Resimlerin birinde erkek ve kız arkadaşlarla bir arada sadece yan yana duruyoruz ve bu remi dershaneden öğretmen görünce bana kızlarla konuşmamın dahi haram olduğunu nasıl olup ta yan yana fotoğraf çektirdiğimi sordu. Yetmedi bu kadarı ailemi arayıpta tabire dikkatinizi çekerim söylenen oğlunuz yapmış olduğu gezide uygunsuz fotoğraf çekmiş. Biz de onu telefonun da gördük. Bildirelim dedik. Yahu kardeşim uygunsuz fotoğraf deyince insanın aklına ne gelir. Babam bu heriflere güvenmez de es geçti bu mevzuyu. Yani bizim kız arkadaşların sesini bile duymamız harammış.

Yurtlarında kalan arkadaşlarım anlatıyorlar. Sabah ezanı okunurken bizi namazı kaldırırlar. Kalkmamak gibi seçenek yok illa ki kalkacaksın ve namazdan sonra okul saatine kadar Kuran dersi verilir. Yazılımız olsa dahi izin verilmez çünkü dünyevi işlerimiz dini işlerimize engel olmamalı. Yahu kardeşim senin peygamberin dünyada yapmanız gereken işlerinden vazgeçip de ibadet etmeyin diyor ama şundan emin olun ne Allah’ın ne de Allah’ın elçisinin sözleri bir önem taşımıyor. Tek önemli kişi Gülen.

Arkadaşımı internet cafede gören hoca ailesini arıyor. ‘Öğrenciniz zamanın kirli oyunlarına aldanmış ve kendini kaptırmış. Ayrıca ders çalışmayıp cafeye gidiyor. Artık bizim sorumluluğumuzdan çıktı. Kazanamazsa bilmeyiz.’ Tabi babası dershaneden alıyor. Yani internet ve TV âlemi de yasak. Haa Gülen’i anlatan kanal ve siteler hariç.

Kısacası dine hizmet diye gönüllere fetheden Gülen, hangi dine nasıl hizmet ediyor anlayamadım. Öğrencileri ‘Müslüman olana bu ülkede yaşam yok’ sloganları ile yetiştiriyorlar. Bunun doğal sonucu olarak kişi ülkesini devrim yapmak koşulu ile seviyor. “Tüm kamu alanlarında söz sahibi olacak kadar güçlenmediğimiz sürece attığımız her adım erkendir” diyor. Buradan iki sonuç çıkar. Şuan Türkiye’nin her yerine ulaşabilen ağına rağmen daha güçlü bir şekilde gelecekler. İki henüz atılması düşünülen gerçek adımlar atılmadı. Er ya da geç atılacaktır. Tabi biz bu şekilde sessiz kaldığımız sürece.

Bir tarih öğretmenin derste söylediği sözler her şeyi açıklar.

“Arkadaşlarım, dünya politikası bir onlara bir bize geçiyor. İşte en sonunda güç ABD’nin eline geçince yine onlar söz sahibi oldu. Ancak sıra bizde çok kısa zamanda güzel günler göreceğiz. Bir düşünün şu tahtanın üzerine bayrak, gençliğe hitabe ve istiklal marşı asmak mecburi. Burası özel kurum olduğu halde ben istesem şuraya Allah’ın veya O’nun resulünün ismini asamam. Demek ki değişime önce kendi memleketimizden başlamalıyız ve bunun için umudumuz sizsiniz.”
Kullanıcı küçük betizi
borabey
Üye
Üye
 
İletiler: 333
Kayıt: Çrş Haz 25, 2008 14:06

İletigönderen borabey » Prş Ağu 14, 2008 16:50

ÖNCE ALIŞTIRMA - SONRA UYUŞTURMA...
Önce Alıştırma - Sonra Uyuşturma...


Önce alıştırmanız gerekir.
Görüntüye.
Seslere.
Hareketlere.
Sessizliğe.
Çevrenizde olup bitenlere.
Yavaş yavaş alıştırırsınız.
Alışırlar.
Türbana.
Çarşafa, peçeye.
Taşyapıya.
Oğulların gemilerinin olmasına.
Çocukların televizyon kurmasına.
Yakınların yolsuzluklarına.
Sevgililere alınan evlere.
Çokeşliliğe.
Erkeklerin, kadınların ayrı ayrı oturmasına.
Ramazanda öğle yemeği verilmemesine.
Beyaz takkeyle gezenlere.
Hem de öyle alışırsınız ki size çok doğal gelmeye başlar.
Bizde böyle deyip geçmeye başlarsınız.
'Galiba demokrasi bu da biz mi anlamıyoruz?' diye kuşkulanırsınız.
Sonra da uyuşursunuz.
Yavaş yavaş uyuşursunuz.
İçinizden bile tepki duymaz olursunuz.
'En az üç çocuk yapın' derler, dinler geçersiniz.
'Bizi azaltmaya çalışıyorlar' derler, gülme duygunuz bile kaybolmuştur.
'Batı'nın ahlaksızlığını aldık' derler, öyle dinler durursunuz.
Uyuşturmuşlardır sizi.
Bir yandan Çanakkale zaferini kutlarsınız.
Öte yandan Çanakkale savaşını yıllar sonra kaybettiğinizi bile fark etmezsiniz.
Başbakanınız planlarını Amerika'ya açıklar.
Siz burdan dinlersiniz.
Amerika Ankara'yı işgal etmektedir.
Siz İngilizce öğrenmeye çalışırken durumu göremezsiniz.
***
Alışırsınız ve uyuşursunuz.
Geçmişe dalıp gitmişken,
geleceği kaybetmekte olduğunuzu fark edemezsiniz.
Plan da bunun için yapılmıştır.
Önce alıştırma.
Sonra uyuşturma.
Yüzünüze demokrasi derler, arkanızdan gülerler.
Yüzünüze çokkültürlülük derler, arkanızdan bölerler.
Yüzünüze değişim derler, arkanızdan soyarlar.
Yüzünüze gelişim derler, arkanızdan bakarlar.
Alışırsınız.
Uyuşursunuz.
Tehlikenin farkında mısınız?
ERDAL ATABEK
Kullanıcı küçük betizi
borabey
Üye
Üye
 
İletiler: 333
Kayıt: Çrş Haz 25, 2008 14:06

İletigönderen borabey » Prş Ağu 14, 2008 16:52

TRT'de FETHULLAH RÜZGARI
TRT'de Fethullah Rüzgarı



Kurumda birçok program Fethullah Gülen'e yakın isimler tarafından hazırlanıyor.



AKP iktidarının sesi haline gelen TRT'de birçok program dinci basın kurumlarında görev yapan ve Fethullah Gülen cemaatine yakın isimler tarafından hazırlanıp sunuluyor.

Programcılar arasında, Fethullah Gülen 'in şiirlerini ve metinlerini seslendirenlerin yanı sıra daha önce Samanyolu ve Kanal 7 gibi televizyonlarda görev yapan isimler de yer alıyor.

AKP iktidarının hazırladığı yasa tasarı'yla yapısını baştan sona değiştirmeyi planladığı TRT'de, programların içeriği ve sunucuları da hızla değişiyor. Bu programlardan bazıları ve sunucuları şöyle:


Enine Boyuna:

TRT-1'de Cuma günleri 23.05'te yayımlanan programı Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı Yöneticisi Dr. İbrahim Kalın sunuyor. Kalın aynı zamanda Zaman ve Today's Zaman gazetelerinde yazıyor.


Sen-Siz Olmaz/ Olur mu?

Çarşamba günleri 21.55'te TRT 1'de canlı olarak ekrana gelen programda bir dönem polis akademisi dekan yardımcılığı görevini yürüten Dr. Önder Aytaç , konuklarla sohbet ediyor. Aytaç, Polis Akademisi'nden 4 öğretim üyesi ile birlikte hazırladığı Türkiye Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim adlı raporla tepki çekmişti.


Ezber Bozan:

Daha önce Zaman ve Yeni Şafak gazetelerinde köşe yazan Tamer Korkmaz tarafından hazırlanan program, salı günleri TRT 1'de saat 22.55'te yayımlanıyor.


Felsefe Konuşmaları:

Programda Prof. Dr. Teoman Duralı belirlenen bir konu üzerinde konuşuyor. Teoman Duralı'nın yazıları Yeni Şafak ve Zaman gazetelerinde yayımlanıyor.


Rengâhenk:

İlker Gültekin tarafından hazırlanan program TRT-2'de hafta içi her gün saat 20.30'da yayımlanıyor. Gültekin, Fethullah Gülen'in yazdığı metinleri seslendiriyor.


Gündeme Dair:

TRT-1'de pazartesi günleri saat 13.30'da yayımlanıyor. Gazeteci Emre Aköz ve AKP'li Özlem Türköne 'nin eşi Mümtazer Türköne tarafından sunuluyor.


Şenlik Var:

Program daha önce Samanyolu TV'de Maceracı adlı programı hazırlayan Murat Yeni tarafından sunuluyor.


Bedirhan Gökçe ile Gecenin Kıyısında:

Çarşamba günleri TRT 1'de yayımlanan programı, daha önce Kanal 7'de
program yapan Bedirhan Gökçe sunuyor. Gökçe, Fethullah Gülen'in şiirlerini de seslendiriyor.

Cumhuriyet,06.04.2008
Kullanıcı küçük betizi
borabey
Üye
Üye
 
İletiler: 333
Kayıt: Çrş Haz 25, 2008 14:06

İletigönderen borabey » Prş Ağu 14, 2008 16:53

KRALİÇELERİNİN FETHULLAH'I
BATI'NIN İSLAM'I İÇERDEN VURMA TAKTİĞİ
Kraliçelerinin Fethullah'ı



Londra'daki Fethullah konferansı, Lordlar Kamarası'nın evsahipliğinde yapılıyor. Konferans broşüründe, Fethullah İslam'ı yeniden yorumlayan kişi olarak tanıtılıyor. Tayyip Erdoğan Fethullah konferansı ile aynı günlerde Londra'da. Londra'daki Türk toplumu ve demokratik kitle örgütleri protestoya hazırlanıyor.



Fethullah Gülen teşkilatı, 25-27 Ekim tarihleri arasında Londra'da, 23-24 Kasım tarihleri arasında ise Hollanda-Rotterdam'da Avrupa’daki ilk uluslararası toplantılarını gerçekleştiriyor.


Akademik davetlerin Şubat ayında yapıldığı Londra toplantısı 'Geçiş Sürecinde Müslüman Dünyası ve Gülen Hareketi’nin Katkıları' başlığıyla düzenleniyor. Toplantı İngiltere kraliçesi Elizabeth’in Lordlar Kamarası'nın evsahipliğinde yapılıyor. Organizasyonun diğer destekçileri ise şöyle sıralanıyor: İngiltere Avam Kamarası, Birmingham Üniversitesi, Leeds Metropolitan Üniversitesi, Ekümenik İrlanda Okulu, London Middle East Institute, Middle East Institute, Londra Üniversitesi Şarkiyat Enstitüsü-SOAS, Cambridge Üniversitesi, Leicester Üniversitesi, Vatikan, Derby Üniversitesi, London School of Economıcs... Toplantılar LSE, SOAS ve Lordlar Kamarası'nda gerçekleşecek.

8 Ekim itibariyle açıklanan listede ABD, İngiltere, İsveç, İrlanda, Kuzey İrlanda, Vatikan, Hollanda ve Türkiye'den 36 kişi, Fethullah Gülen Hareketi üzerine 40'a yakın bildiri sunacak. Türkiye'den katılan isimler, Fatih Üniversitesi'nden Dr.Talip Küçükcan, Bilgi Üniversitesi'nden Prof. Niyazi Öktem. Konferans organizasyonun başı Londra Üniversitesi SOAS üyesi ve Britanya Diyalog Cemaati başkanı Dr. İhsan Yıldız. Konferans'ın editoryal kurulunda ise John Carroll Üniversitesi'nden Dr. Zeki Sarıtoprak ve Vatikan'dan Prof. Thomas Michel’in de içinde olduğu 14 kişi yer alıyor.







FETHULLAH'IN İNGİLTERE ÖRGÜTLENMESİNİN TARİHÇESİ

Fethullah Gülen tarikatının ABD ve Avrupa'daki teşkilatı "Dialogue Society" 1999 yılındaki kuruluşunun hemen ardından 2000 yılında İngiltere'de örgütlendi ve örgütlenişinden itibaren İngiliz Devleti'nin kurumsal hiyerarşisinin en tepesinde yer alan Lordlar Kamarası'nın desteği ve koruması ile gelişti. Teşkilatın başına o tarihlerde Fatih Üniversitesi'nden Oxford’a gelen Dr. İhsan Yılmaz getirildi. Zaman gazetesinin de köşe yazarlarından olan Yılmaz, o tarihte Oxford Üniversitesi'nde İngiltere’deki Türk diasporası ve "Fethullah Gülen'in neo-içtihad" hareketi üzerine araştırmalar yapıyordu.

Teşkilatın İngiltere siyaseti ile ilk sıcak teması 22 Hazinin 2000 tarihinde gerçekleşti. Lordlar Kamarasının ilk müslüman üyesi olan Lord Ahmed'in ev sahipliğinde Lordlar Kamarası'nın Cholmondeley Odası'nda Dr. İhsan Yılmaz ve Dr. Ali Bayram lordlara, kontlara ve düşeslere tanıtıldı. İhsan Yılmaz "Gülen hareketinin uluslararası ilişkilerinde İngiltere'nin bir beşik olacağını" belirttiği konuşmasında lordlarla buluşmalarının aynı tarihlerde Mehmet Nuri Yılmaz'ın Vatikan'da Papa John Paul ile buluşmasına denk gelmesinden de ayrıca bir mutluluk duyduğunu belirtti. Toplantıda yer alan Eğitimden Sorumlu Devlet Bakanı Barones Blackstone, Gülen hareketi ile İngiliz Milli Eğitim Bakanlığı arasındaki ilişkileri geliştirme sözü verdi. Londra-Bethnal Green Baronesi ise Gülen Hareketi’nin İngiltere'de kurumsallaşması için gayretlerini esirgemeyeceklerini belirtti. Toplantıda Romanya, Gürcistan ve Kazakistan'daki Fethullah okullarından mezun olan öğrencilere diplomalarını Barones Blackstone verdi.

Söz konusu toplantının öncesindeki Mart, Nisan ve Mayıs aylarında ise İhsan Yılmaz ve beraberindeki Fethullahçı ekip şu kişilerle görüşerek teşkilatın sacayaklarını inşa ettiler; Mart 2000 tarihinde Anglikan kilisesinin başpiskoposu George Carey ile Durham-New-castle buluşması. Nisan 2000 tarihinde Semavi Dinler Forum Başkanı Sıdney Shipton ile buluşma ve son olarak Mayıs 2000 tarihinde İngiltere Yahudi Cemaati’nin en kıdemli rabbisi Prof. Zaki Baddawi ile Brighton buluşması.

Yılmaz başkanlığındaki Fethullahçı ekip bu görüşmeleri yaparken Bill Clinton ve Tony Blair Washington’dan "Merkez Sola 2000 Planı"nı açıklıyorlardı. Blair'in ağzından plan şöyle açıklanıyordu: "Britanya'yı dini inançların barış içinde yaşadığı bir dinsel cemaatler toplumu olarak inşa edeceğiz." Kuşkusuz bir rastlantı olmayan İngiliz Devleti'nin bu açıklaması ile paralel olarak Fethullah örgütlenmesi aynı zamanda ABD'den ithal edilerek İngiliz Devleti'nin resmi politikasının bir parçası olarak sahne aldı. Bu tarihten sonra Fethullah örgütlenmesi ilk önce başta Oxford, Cambridge, SOAS, LSE gibi uluslararası alanda prestijli okullarındaki yapılanma ile başladı. Son 1,5 yıldır ise Türkiyeli toplumun yoğun olarak yaşadığı Kuzey Londra'nın Hackney ve Harringay belediyelerinin eğitim daireleri ile ilkokullara kadar faaliyetler indirildi.

7 Temmuz 2005 tarihinde ise İngiltere Fethullah teşkilatı Lordlar Kamarası'nda ilginç bir etkinlik gerçekleştirdi. 'Eğitim ve Diyalog yoluyla Barış' başlıklı bir Fethullah Gülen propaganda filmi 7 Temmuz 2004 tarihinde Londra'da metro istasyonları ve otobüslerde gerçekleşen terör eylemlerinin yıldönümünde, Lordlar Kamarası'nda gösterildi. Internet ortamında http://www.docuworld.org sitesinde "Peace through education and dialogue" başlığı ile seyredilebilecek olan bu filmde, ikiz kuleler ve Londra'ya yönelik terör eylemleri kınanarak, terörü Fethullah Gülen'in teşkilatının önleyebileceği mesajı veriliyor ve Gülen, Yunus Emre ve Mevlana'nın İslam dünyasındaki devamı olarak sunuluyor.

İSLAM RÖNESANSININ LİDERİ FETHULLAH GÜLEN

Londra konferansı için hazırlanan dokümanlarda Fethullah Gülen kendisine Müslümanım diyen herkesi düşündürtecek şekilde şöyle tanıtılıyor:

"Çağdaş Türkiye'nin lider konumundaki dinci (religious) hareketi olan Fethullah Gülen hareketi, dinlerarası gündemi, Batı dünyası ile Müslüman dünyası arasındaki yaratıcı ve olumlu ilişkileri ile seküler modernite kapsamında demokrasi, çok kültürlülük ve globalizasyon konularında çok önemli bir rol oynamaktadır. Avrupa'da Müslümanların gerçek anlamda bir insan toplumu (human society) olması için Gülen İslam’daki dinsel dokümanları yeniden okumakta ve yeniden yorumlamaktadır."

İslam teolojisinde ayet ve surelerin yorumu "içtihat" olarak geçer. İçtihat "yeniden okuma" ya da "yeniden yorumlama" değildir. Ve en önemlisi Dr. Yılmaz'ın Oxford Üniversitesi'ndeki araştırma tezinin başlığı olan "Yeniden-İçtihat" hiç değildir. Lordlar Kamarası'nda gösterilen filmin ana hedefi Batı emperyalizmini ve sömürgeci tarihini hedef alan İslam düşüncesine karşı bir hareket oluşturmak. Bu yüzden de İslam, Fethullah'ın elinde yeniden-içtihata sokuluyor.

FETHULLAH-BLAIR İLİŞKİSİ

Fethullah toplantısının İngiltere’den istim alması için iki şey beklendi. Türkiye'deki seçimlerin sonuçlanması ve Blair'ın başbakanlığı bırakması. Blair'in başbakanlığı bırakması beklendi. Çünkü Blair; Gordon Brown'a başbakanlığı bırakmadan birkaç gün önce başbakanlık görevini bıraktıktan sonra bir dinlerarası diyalog vakfı kuracağını ve başına geçeceğini açıkladı.

Vakıf bugünlerde kuruluş aşamasında. Dolayısıyla Fethullah'ın İngiltere teşkilatı açık bir şekilde Tony Blair'in eliyle yürütülecek. Vakıf aynı zamanda Blair'in Ortadoğu barış elçisi görevini de İsrail'den yana kuvvetlendirecek. Blair'in başbakanlığı bırakmasından sonra Vatikan ile gizli ilişkisi ve gizli katolikliği de basında yer aldı. Zira İngirere'de katolik biri ilke olarak başbakanlığa atanamıyor. İngiltere’de bir okulun "seküler eğitim veriyorum" demesi de yasak. Çünkü Kraliçenin başkanlığını yaptığı Anglikan Kilisesi'nin resmi açıklaması ile "Bir Hristiyan ülkesi olan İngiltere'de seküler eğitim verilemez." Peki bu ülkede Fethullah Gülen ve şurekası ne yapar diye sormayın. Kilise günü olan Pazar günleri Wasington'da içki satışının yasak olduğu ve parasında "Tanrı ABD'yi Korusun" yazan ABD'de ne yapıyorsa aynı şeyi yapıyor Fethullah İngiltere’de. Buna Anglo Sakson sekülarizmi deniyor.

Bu yüzden İngiltere'deki medyanın "Anglofil" (İngiliz dostu) diye tanımladığı Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığı beklendi. Tayyip Erdoğan, Fethullah toplantısının yapılacağı günlerde Londra'da olacak. Son 3 yıldır 29 Ekimlerde Londra'da olan Erdoğan geleneğini bozmuyor. Toplantı da bu zamana denk getiriliyor.

LONDRA'DAKİ TEPKİLER

Remzi Gür, Fethullah hareketinin önde gelen destekçilerinden. İngiltere'de yayın yapan reklam gelirine dayalı ve parasız dağıtılan haftalık Türkçe gazetelerin birçoğunda Fethullahçı faaliyetler "reklam gelirini kaybetmemek için" yer alıyor. Editörlüğünü Mustafa Köker ve Mustafa Kemal Erdemol'un beraber sürdürdükleri Londra Haber gazetesi, İslamcı ve Fethullahçı faaliyetlerin duyurulduğu önde gelen organlardan. Hareketin isimlerinden Dr. Talip Küçükcan da gazetenin sürekli köşe yazarlarından. Erdemol aynı zamanda Cumhuriyet gazetesinin İngiltere temsilcisi ve geçtiğimiz aylarda kurulan Avrupa Türk Gazeteciler Cemiyeti'nin İngiltere şube başkanı. "Ne darbe ne şeriat", "Hepimiz Ermeniyiz." sloganları gazetenin yayın çizgisinin parçası. Son seçim sürecinde Baskın Oran ve Ufuk Uras'ın adaylıklarını desteklemek de aynı gazetenin seçim çizgisi oldu.

Öte yandan Londra’daki Türk demokratik kitle örgütleri İngiltere parlamentosu başta olmak üzere, İngiltere basınını ve kamuoyunu bilgilendirmek için kapsamlı bir mektup kaleme aldılar. Mektupta, İngiltere’nin gerek uluslararası ilişkiler kapsamında ve gerekse de NATO üyeliğinin yükümlülükleri çerçevesinde Türkiye'de anayasal rejimi yıkma faaliyetleri ile yargılanan bir kişinin organizasyonuna devletin en üstteki kademelerinin korumasında ve evsahipliğinde desteklendiği soruluyor ve şu uyarı yapılıyor:

"Türkiye ile İngiltere arasındaki kurumsal ilişkiler artık sorgulanır. Çünkü İngiltere’de yaşayan 400 bin Türk yurttaşımızın bildiği tek bir gerçek var. Fethullah emperyalizmin merkezlerinde ısıtılıp Türkiye'ye gönderilecek. ABD’nin Türkiye ile asimetrik savaşının son perdesi bu olacak."

Demokratik kitle örgütleri, aydınlar, yazarlar, sanatçılar Fethullah toplantısına karşı ayağa kalkıyorlar. Emperyalizm bu sefer emperyalizmin ikinci merkezi Londra'da protesto edilecek. "Fethullah'a Geçit Yok. Ne AB Ne ABD Tam Bağımsız Türkiye..." sloganları bu sefer Londra sokaklarında yankılanacak.
Haydi bakalım...

Rotterdam toplantısı

Londra'daki 3 günlük konferansın ardından Fethullah teşkilatının Avrupa'daki ikinci toplantısı Hollanda'nın Rotterdam kentindeki Erasmus Üniversitesi'nde 23-24 Kasım tarihleri arasında gerçekleşecek. Yine Dr. İhsan Yıldız'ın başkanlığında gerçekleşecek olan etkinlik, Harvard Üniversitesi-CESWW, Uluslararası Avrasya Çalışmaları Enstitüsü tarafından gerçekleştiriliyor. Etkinliğin başlığı, "Barış İçerisinde Birarada Varolma ve Fethullah Gülen".

Aydınlık,14 Ekim 2007
Kullanıcı küçük betizi
borabey
Üye
Üye
 
İletiler: 333
Kayıt: Çrş Haz 25, 2008 14:06

Sonraki

Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x