Hangi Güçbirliği? Hangi Kararlılık? / Serdar ANT

Hangi Güçbirliği? Hangi Kararlılık? / Serdar ANT

İletigönderen Güncel Meydan » Çrş Haz 15, 2011 13:12

Hangi Güçbirliği? Hangi Kararlılık?

“Cumhuriyet Güçbirliği: Aynı Kararlılıkla Devam…”

14 Haziran tarihli Aydınlık gazetesinin en arka sayfasında yukarıdaki başlık yer alıyor. Cumhuriyet Güçbirliği, bir anlamda “durmak yok, yola devam” kararını açıklıyor!

İşçi Partisi Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin’e göre “Biricik çıkış yolu: Cumhuriyet Güçbirliği…”

Şule Perinçek ise “Mücadele görevimiz daha da büyüdü” görüşünde…

Seçimde Ankara 2. bölgeden aday olan ve seçilemeyen Erdoğan Karakuş ise “Cumhuriyet Güçbirliği mücadelesini aynı kararlılıkla sürdürecek” diyor.

Denizli’den milletvekili adayı olup seçilemeyen Mustafa Güleç de “çalışmalarımızın boşa gitmediğini, geleceğe yatırım olduğunu düşünüyorum” şeklinde konuşuyor.

Resim

Uzatmayalım, sonuçta Cumhuriyet Güçbirliği sanki hiçbir şey olmamış gibi devam etme kararını ilan ediyor! İyi de ortada üzerinde düşünülmesi, sorgulanması gereken bir durum yok mu gerçekten? Cumhuriyet Güçbirliği’nin bağımsız adayları, seçimlere “spor” olsun diye mi girdi? Bir amaçları yok muydu?

Vardı tabii…

Diğer bütün adaylar gibi seçilip Meclis’e girmeyi amaçlayan Cumhuriyet Güçbirliği, bir milli hükümetin kurulmasını sağlayarak AKP iktidarını yıkmayı hedefliyordu. 30 kişiyle!

Ne var ki halkın tercihi Cumhuriyet Güçbirliği adayları yönünde olmadı ve 30 adaydan hiçbiri seçilecek yeterli oyu alamadı. İşin daha düşündürücü olan kısmı ise, Cumhuriyet Güçbirliği adaylarının aldığı oyların komik denecek düzeyde olmasıdır. Bu nedenle olsa gerek, seçim öncesinde Cumhuriyet Güçbirliği adaylarını en ince ayrıntısına kadar tanıtan Aydınlık gazetesi, seçimden sonra Güçbirliği adaylarının aldığı oyları yayınlamaktan bile kaçınmıştır. 30 adaydan sadece Doğu Perinçek, Yaşar Müjdeci, Çetin Doğan, Tuncay Özkan, Ceyhan Mumcu ve Erdoğan Karakuş’un kaç oy aldığı 13 Haziran tarihli Aydınlık’ta yayınlanmıştır, o kadar…

Peki, kalan adaylar seçimlerde kaç oy aldılar acaba?

O zaman Aydınlık gazetesinin okuyucusundan sakladığı sonuçları ben kısaca aktarayım. (İlk rakam alınan oy sayısı, parantez içindeki sayı da % olarak oy oranıdır.)

Hayrettin Çavuşoğlu (Adana):           2 869  (0.25)
Ceyhan Mumcu (Ankara-1): 2 663 (0,17)
Erdoğan Karakuş (Ankara-2): 1 800 (0,12)
Atilla Uğur (Antalya) : 3 718 (0,35)
Orhan Özkaya (Aydın) : 899 (0,14)
Kartal Cemil (Balıkesir) : 1 776 (0,23)
Mehmet Alanbel (Bursa): 2 343 (0,14)
Murat Burhanoğlu (Çorum): 196 (0,06)
Mustafa Güleç (Denizli) : 751 (0,13)
Mehmet Tanrıkulu (Diyarbakır) 978 (0,33)
Mehmet Saygın Turan (Edirne): 286 (0,08)
Nermin Yıldız (Eskişehir) : 1 402 (0,28)
Abdullah S. Kocaman (Gaziantep): 1 637 (0,20)
Vecdet E. Gürpınar (Gümüşhane): 28 (0,04)
Melih Sürmeli (Hatay) : 2 267 (0,29)
Deniz Yıldırım (Isparta): 901 (0,35)
Çetin Doğan (İstanbul-2): 9 378 (0,38)
Ümit Ülgen (İstanbul-3): 4 739 (0,30)
Yaşar Müjdeci (İzmir-1) : 17 513 (1,43)
Doğu Perinçek (İzmir-2): 12 842 (1,00)
Hasan Parkan (Kayseri): 235 (0,03)
Halil Nebiler (Kırklareli): 237 (0,01)
Recai Alkan (Kocaeli): 2 517 (0,26)
Zihni Koşkar (Manisa): 1 277 (0,15)
Mahmut Şentut (Mersin): 3 276 (0,33)
Mehmet Karakamışlıoğlu (Muğla): 979 (0,19)
Mehmet Emin Akyüz (Niğde): 174 (0,09)
Zafer Şen (Tekirdağ): 1 616 (0,32)
Bülent Baş (Trabzon): 375 (0,08)
Mehmet Akkaya (Zonguldak): 382 (0,01)

Cumhuriyet Güçbirliği’nin 30 adayı Türkiye genelinde toplam 80 063 oy alabilmiştir! Bu, Türkiye genelinde kullanılan 42 069 869 geçerli oyun sadece % 0,19’una eşittir!

Örneğin Antalya’da “Arbanya aşiretinden 10 bin oy” alacağı iddia edilen Atilla Uğur, seçimlerde sadece 3 718 oy alabiliyorsa ortada yanıtlanması gereken bir soru yok mudur?

Seçim öncesinden Aydınlık gazetesinde “Ankara’nın dörtte birini oluşturan Çorumlular ‘Erdoğan Karakuş Paşa’nın arkasında…” şeklinde sözde "haberlerle" propagandası yapılan Ankara 2. Bölge adayı Erdoğan Karakuş’un kendi seçim çevresinde geçerli kabul edilen 1 438 787 oyun sadece 1800’ünü alabilmiş olmasında bir gariplik yok mudur?

İşçi kenti Zonguldak’ta, adı İşçi Partisi olan bir partinin yöneticisi olan, işçi Mehmet Akkaya’nın sadece 382 oy (%0,01) alabilmesi düşündürücü değil midir?

Örneğin seçimde Denizli’den milletvekili adayı olup seçilemeyen, ama “çalışmalarımızın boşa gitmediğini, geleceğe yatırım olduğunu düşünüyorum” diyen Mustafa Güleç, 671 809 kayıtlı seçmenin bulunduğu Denizli’de, kullanılan 582 800 geçerli oyun, sadece 751’ini (%0,12) alabiliyorsa, çıkıp da nasıl “çalışmalarımız boşa gitmedi” diyebilir artık?

Örnekler çoğaltılabilir. Amacım basit bir oy hesabı yapmak değil. Ama seçime de laf olsun diye girilmiyor ki… Alınan oy, bir anlamda halka ne kadar ulaşılabildiğinin, düşüncelerin millete ne derece anlatılabildiğinin ve “Atatürk’te birleştik” diye ortaya çıkanların seçmenler tarafından ne denli ciddiye alınıp benimsendiğinin bir göstergesidir. Bu nedenle milyonu aşkın seçmenin oy kullandığı bir seçim bölgesinde 5 bin oy bile alamayanlar, geleceğe yönelik kararlılık açıklaması yapmadan önce dönüp aynaya bakmalı ve “neden?” sorusunu en azından kendilerine sormalıdırlar.

Örneğin Cumhuriyet Güçbirliği adayları arasında en yüksek oyu, İzmir 1. Bölgeden aday olan Yaşar Müjdeci aldı: 17 513… Yaşar Paşa’nın seçim bölgesinde 1 426 779 kayıtlı seçmen var. Bunun 1 247 732’si seçimde oy kullanmış ve bu oyların da 1 223 008’i geçerli sayılmış. Sonuçta Yaşar Müjdeci, işte bu geçerli sayılan 1 223 008 oyun sadece 17 513’ünü alabilmiştir! (% 1,43) Bu bölge, Cumhuriyet Güçbirliği’nin en “başarılı” olduğu bölgedir!

Benzer bir durum İzmir 2. Bölgeden aday olan Doğu Perinçek için de geçerli… Perinçek’in seçim bölgesinde de 1 447 543 kayıtlı seçmenden 1 311 577’si oy kullanmış ve bu oyların da 1 277 830’u geçerli sayılmış. İşte Perinçek, bu geçerli 1 277 830 oyun sadece 12 842’sini alabilmiş! (%1)

Şimdi Cumhuriyet Güçbirliği taraftarları ve özellikle de Doğu Perinçek ile Yaşar Müjdeci “neden?” diye sormuyorlar mı kendilerine? Bu orandan ve alınan oydan memnunlar mı?

Kimse imkânların yetersizliği bahanesine sığınamaz. Emrinde ulusal düzeyde yayın yapan bir gazete ile bir ulusal televizyon kanalı olan kaç aday vardı? Ayrıca Aydınlık’a göre “İzmir’de Cumhuriyet Güçbirliği; 90 seçim bürosu, 5 binden fazla Güçbirliği gönüllüsüyle arı gibi çalışıyor. Her gün 100’e yakın İzmirli kendiliğinden büroya gelip Perinçek ve Müjdeci gönüllüsü oluyorlar”dı! (Aydınlık, 9.5.2011)

Ne var ki sonuç ortada işte! İzmir gibi demokrat, ilerici, Cumhuriyetçi seçmenin ağırlıklı olduğu bir bölgede bile halkın ancak yüzde 1-1,5 kadarının desteği alınabiliyorsa, devrimciliği ve yurtseverliği kimseye bırakmayanların en azından kendilerine bir dönüp bakmaları ve özeleştiri yapmaları gerekmez mi?

Ne var ki bu oylar sadece bir hezimeti ve halktan kopukluğu göstermiyor. Bir çöküşü de işaret ediyor aynı zamanda… 2011 seçimlerinde Cumhuriyet Güçbirliği adaylarının aldığı oyları, İşçi Partisi’nin 2007 genel seçimlerinde aynı seçim çevrelerinde aldığı oylarla karşılaştırdığımızda daha da ilginç bir tablo ortaya çıkıyor. 2007 genel seçimlerinde İşçi Partisi adaylarının, aynı seçim bölgelerinde aldıkları oylar şöyle:

Adana:      3625
Ankara-1: 4710
Ankara-2: 4016
Antalya: 3591
Aydın: 3613
Balıkesir: 3364
Bursa: 4537
Çorum: 1076
Denizli: 3866
Diyarbakır: 614
Edirne: 1142
Eskişehir: 2079
Gaziantep: 1474
Gümüşhane: 168
Hatay: 2214
Isparta: 1014
İstanbul-2: 5033
İstanbul-3: 5547
İzmir-1: 5847
İzmir-2: 6245
Kayseri: 1440
Kırklareli: 1257
Kocaeli: 2380
Manisa: 3074
Mersin: 2662
Muğla: 2926
Niğde: 1144
Tekirdağ: 1702
Trabzon: 1192
Zonguldak: 2259

Bu durumda Cumhuriyet Güçbirliği adaylarının, Adana, Ankara-1, Ankara-2, Aydın, Balıkesir, Bursa, Çorum, Denizli, Edirne, Eskişehir, Isparta, İstanbul-3, Kayseri, Kırklareli, Manisa, Muğla, Niğde, Tekirdağ, Trabzon ve Zonguldak’ta İşçi Partisi’nin 2007 seçimlerinde aldığı oy kadar bir oy bile alamadığı görülüyor! Kısacası Cumhuriyet Güçbirliği’nin seçime katıldığı 30 bölgenin 20’sinde İşçi Partisi’nin 2007 seçimlerinde aldığı oya bile ulaşamaması, ortada aslında bir güçbirliğinin olmadığını, dahası “Cumhuriyet Güçbirliği” adı altında seçime katılan İşçi Partisinin İzmir hariç neredeyse bütün bölgelerde oy kaybettiğini göstermektedir.

Örneğin 2007 seçimlerinde işçi kenti Zonguldak’ta 2259 oy alan İşçi Partisi, 2011’de merkez yöneticilerinden işçi Mehmet Akkaya ile bu ilde sadece 382 oy alabiliyorsa, bu durum neyin göstergesidir acaba? Ya da 2007 seçimlerinde Ankara’da toplam 8716 oy alan İşçi Partisi’nin, 2011’de aynı bölgede oyları yarı yarıya düşmüşse, bu, yangından mal kaçırır gibi oluşturulan “Cumhuriyet Güçbirliği” girişiminin halk tarafından ciddiye alınmadığının kanıtı değil midir?

Cumhuriyet Güçbirliği adaylarının 2011 seçimlerinde yarıştığı 30 bölgede toplam 80 063 oy almalarına karşılık, İşçi Partisi’nin 2007’de bu bölgelerde toplam 83 811 oy almış olması, Güçbirliği adı altında aceleyle ve partizan bir anlayışla yapılmaya çalışılanların, İşçi Partisi tabanında bile benimsenmediğini göstermektedir!

Bu durumda “Cumhuriyet Güçbirliği: Aynı Kararlılıkla Devam” diyenlere sormak gerek:

Hangi güçbirliği? Hangi kararlılık?

Ulusal kavramları ve değerleri kendi siyasi amaçları için maske olarak kullananların pişkinliğine karşı halk yanıtını seçimlerde vermiştir. Bu durumda devekuşu gibi başını kuma gömüp gerçekleri görmezden gelerek, başarısızlıklarını gözlerden saklayabileceğini sananlar, önce aynaya bakmalı ve yukarıdaki tablonun hesabını vermelidirler!

Serdar ANT, 14 Haziran 2011
Kullanıcı küçük betizi
Güncel Meydan
Üye
Üye
 
İletiler: 584
Kayıt: Pzr Eki 12, 2008 23:12

Re: Hangi Güçbirliği? Hangi Kararlılık? / Serdar ANT

İletigönderen Mustafa Recep » Çrş Haz 15, 2011 14:05

serdar ant'ın bu yazısı daha yenilir yutulur cinsten ve bizlerinde dile getirdiği bir takım eleştirileri içermekte ancak katılmadığım noktalar şunlardır ve ahmakça bulduğum değerlendirme şudur nasıl ki 'kılıçdaroğlu üç milyon yeni oydaş' diyerek bu seçimlerden ne idüğü belirsiz kendince müspet bir sonuç çıkardıyda sevgili serdar ant'ın da sandıktaki oy sayılarına bakarak 'işçi partisi tabanı bu güçbirliğini benimsemedi' söylemi o derece işkembeden atmadır. yani böyle bilgisayar başına oturup da sallayanlara gıcık oluyorum oysa ki sayın serdar ant seçim öncesi sokağa çıkıp halkın nabzını yoklasaydı şimdi yaptığı bu değerlendirmeleri ciddiye alabilirdik. 12 haziran öncesinde yazmayı düşündüğüm 'haziran tezleri' adlı iki kısımdan oluşacak makaleyi son bir hafta yazmamaya karar verdim ve 10 haziran'da şunu söyledim 'seçim sonuçları bazılarımızı hayal kırıklığına uğratabilir' bunu neden yazdım çünkü sonuçları biliyordum nasıl mı gayet basit etrafıma baktım oturduğum mahallede evimin etrafına şöyle bir baktım üç hane dışında hepsi akp'ye oy verecekti, buna rağmen sakarya'da chp oylarını gözle görülür bir şekilde arttırmıştır bunun sebebi nedir biliyor musunuz sakarya örgütü çok çalışmıştır yine bir kolum orada olduğu için biliyorum bolu'da da aynı durum geçerlidir.
Şimdi İzmir'e ve güçbirliğine dönersek sevgili serdar ant diyorki ulusal çapta yayın yapan bir kanal ve gazete diyor hay hay bu kanalın reyting orası ne diye sorsam ne yanıt verir acaba! Allah aşkına işkembedeb sallamasın kimse aydınlık gazetesi seçim öncesi nasıl salladıysa aynı şekilde serdar ant'ta öyle işkembeden atmaktadır. İzmir'de bulunduğum süreçte ilkokul öğretmenimi de 16 yıl aradan sonra görme fırsatını buldum kendisinden oy istedim öğretmenim tamda serdar ant'ın dediği o izmirlilerdendir yani aydın yaşadığı çevreye duyarlı çağdaş ve sosyal demokrattır oy istediğimde ne dedi biliyor musunuz 'senin hatırın için elbette veririm' sözünü tutup vermiştirde zaten ama bizi asıl ilgilendiren kısmı bu değil ilginç olan nokta perinçek'in 3,5 yıldır hapiste olduğunu bilmemesi! bilmem anlatabildim mi?
AMERİKANCI GENERALLER DEĞİL KEMALİST PAŞALAR İSTİYORUZ!
Kullanıcı küçük betizi
Mustafa Recep
Üye
Üye
 
İletiler: 417
Kayıt: Çrş Tem 09, 2008 13:11
Konum: sakarya

Re: Hangi Güçbirliği? Hangi Kararlılık? / Serdar ANT

İletigönderen Mustafa Recep » Çrş Haz 15, 2011 18:23

Aşağıdaki haberi okuyunca serdar ant'ın sanırım yazılarındaki rakamlarda 'küçük' oynamalar yapması gerekecek!



İZMİR İKİNCİ BÖLGEDE İPTAL EDİLEN OY SAYISI 35.510
DOĞU PERİNÇEK'İN GERÇEK OYU 43 BİN!

Seçim sonuçları yayınlandıkça çarpıcı bilgiler ortaya çıkmaya başladı. Ortaya çıkan bilgiler Cumhuriyet Güçbirliği adaylarının gerçek oylarının mevcunun kat be kat fazlası olduğunu gösteriyor.

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in bağımsız milletvekili adayı olduğu İzmir 2. Bölge'de iptal edilen oy sayısının 35 bin 510 olduğu açıklandı. Bu oyların 30 bini aşan kısmının Doğu Perinçek ve CHP'ye aynı anda verilen oylar olduğu öğrenildi.

Özellikle CHP'li yurttaşların hem Doğu Perinçek'e hem de CHP'ye evet mührünü bastıkları oyların bu nedenle geçersiz sayıldığı anlaşıldı. Bilindiği üzere Doğu Perinçek'e 12.936 oy çıkmıştı. Anılan hata sonucu iptal edilen oylar dikkate alındığında 40 bini aşkın yurttaşın Doğu Perinçek'e oy verdikleri anlaşılmaktadır.

Aynı oy pusulasında çoğunlukla hem Perinçek'e hem CHP'ye oy verilirken bazı sandıklarda hem Perinçek hem MHP'ye oy verilmesi dikkat çekmektedir.

İzmir 2. Bölge'de Yaşar Müjdeci'nin iptal edilen oylarının sayısı ise 16 bini aşıyor.

Aynı oylama hatasının diğer bölgelerde de meydana geldiği öğrenildi. Çetin Doğan ve Ümit Ülgen'in CGB bağımsız adayı oldukları İstanbul 2. ve 3. Bölgelerde bu şekilde iptal edilen oyların sayısı 30 bini aşmaktadır. Tuncay Özkan'ın aday olduğu 1. Bölgede ise geçersiz sayılan oy sayısı 10 bini aşıyor.

Benzer oylama kazasının Ankara başta olmak üzere Cumhuriyet Güçbirliği adaylarının da başına geldiği anlaşılmaktadır. Yapılan hesaplamalarda diğer bölgelerde hatalı oyların alınan oylara yakın olduğu belirtilmektedir.
AMERİKANCI GENERALLER DEĞİL KEMALİST PAŞALAR İSTİYORUZ!
Kullanıcı küçük betizi
Mustafa Recep
Üye
Üye
 
İletiler: 417
Kayıt: Çrş Tem 09, 2008 13:11
Konum: sakarya

Re: Hangi Güçbirliği? Hangi Kararlılık? / Serdar ANT

İletigönderen bezgin » Çrş Haz 15, 2011 18:41

O da yalan. Izmir'de hem CHP, hem de Perincek'e mühür basacak 40 bin saf bulamazsiniz, degil, Türkiye'de bulamazsiniz. Büyük ihtimalle sayim islemleri sirasinda acilip, ikinci kez mühür vurulmustur, bu konuya dikkat!
İşgâlciler ölmeli! :turkiye:

"Bir ülkenin nüfusunun yarıya yakın bölümünün bir bölgede, dörtte birinin bir şehirde yaşaması, başlı başına tezgahtır."
Kullanıcı küçük betizi
bezgin
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 1394
Kayıt: Prş Eki 30, 2008 1:35

Re: Hangi Güçbirliği? Hangi Kararlılık? / Serdar ANT

İletigönderen Sabırlı_Vatandaş » Prş Haz 16, 2011 11:55

Seçim bitti ya, artık birbirimizi rahatlıkla yiyebiliriz. Hiç sorun yok. Şimdi hatalardan ders çıkarmak falan demeyin, ya da hileli seçim geyiklerine hiç girmeyelim. Siz bu hileleri ispat çalışmaları ve sair komplolarla herhangi bir kazanım elde edeceğimizi umuyor musunuz! Şimdi ben size tabloyu çizeyim; kendi s.çtığında oynayan çocuklara benziyoruz. Birbirimize de b.k atmayı da ihmal etmiyoruz. Hem biz burada kimi kime kırdırıyoruz farkında mısınız. Tam da düşmanın istediği tablo. Mağlubiyet sonrası paramparça olmuş bir güruh! Tabi ki geçmişe bakacağız tabi ki her ihtimali değerlendireceğiz ama mantık sınırlarında kalalım. Hayal görmeden. En kötüyü düşünün seçim sonuçlarıyla ilgili, hile hurda yok, her iki kişiden birisi gerçekten bu seçimi yaptıysa? Hiç bunu düşündünüz mü? O zaman ne yapacağız? Herkesi dava mı edeceğiz yoksa YSK'ya mı havale edeceğiz? Nedir çözüm, söyleyin? Halkı tamamen kaybettiğinizi düşünün. Yarın top yekün bir mücadelede yanınızda yakınınızda kimsenin olmadığını düşünün. Hangisi daha iyi? Bırakın bugün geçersiz sayılan varsın 5 milyon oy olsun. Küçük hesap bunlar benim gözümde. Sayılara bakmam ben. Yüreklere bakarım. İnançlara bakarım, niyetlere! Bunlardır esas seçim. İşte bunların sonucu nasıl çıkıyor bu önemli. Eğer bu manevi değerler açısından bizim kazandığımız birşey olmadıysa bugüne kadar, siz hangi hileden bahsediyorsunuz? Benim felsefem hep şudur: En Kötüsü! Ve benim için de en kötüsü budur işte. Eğer her iki seçmenden birisi gerçekten bu tercihi yaptıysa, işte size hilesiz hurdasız ve net bir kayıp! Ve ben böyle olduğunu düşünüyorum.

Yenilgi noktasındayız arkadaşlar, cebren ya da hile ile; henüz bilmiyoruz ama bir şekilde yenildik! Bunu bugün kabul etmezsek hariçten gazel okumaya devam eder, havanda su döver akşam olunca elimiz boş eve döneriz. Sakın! O öyle dedi bu böyle dediye girersek; zaman kaybından başka kazancımız olmaz! Düşman hin, düşmanın donanımı çok, yandaşı çok, hilesi binbir türlü. Bunları hepimiz zaten biliyoruz. Çözüm burada lafazanlık yapmak değil; o ki bulduğumuz her insana sımsıkı sarılmalıyız. Derdimizi adam adama markajla anlatabiliriz. Bakın daha önümüzde anayasa değişikliği var. Muhtemelen üzerine Y-CHP serpiştirilmiş AKP-BDP ittifakı direkt olarak oylamadan galip ayrılacak. Ancak her ihtimale hazırlıklı olmalıyız. "Ya olmazsa, 367'yi yakalayamazlarsa"yı da düşünmeliyiz; "ya referanduma kalırsa bu iş"i de düşünmeliyiz. Her ne kadar ortada net bir taslak olmasa daneyin ne olduğu belli; etrafımızdaki insanlara yeni anayasanın sandıkları şey olmadığını anlatmaya başlayabiliriz örneğin, onlara, ülkeyi-dünyayı izledikleri gözlüklerin yanlış numaralı olduğunu anlatmalıyız. Şimdiden kazanacağımız 3-5 kişi yarın hedefe ulaşmakta çok faydalı olabilir. Hedef nedir; MEMLEKET'tir VATAN'dır BAYRAK'tır NAMUS'tur hedef. Burada şunu da söyleyeyim; lafım direkt kimseye değil, tespitleriniz 4-4'lük olabilir. İçeriğiyle ilgili konuşmuyorum. Sonucuyla ilgili konuşuyorum. Birbirimizi yormayalım arkadaşlar, yola koyulup yolda yorulalım.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Kullanıcı küçük betizi
Sabırlı_Vatandaş
Salık Takımı
Salık Takımı
 
İletiler: 101
Kayıt: Cmt Tem 31, 2010 9:42

Re: Hangi Güçbirliği? Hangi Kararlılık? / Serdar ANT

İletigönderen GEZGİN » Prş Haz 16, 2011 12:34

Arkadaşlar hile hurda olayına ben en azından bulunduğum okul itibari ile inanmıyorum . 3. bölgede bulunduğum okulda aşşağı yukarı tüm sandıkları gordum ve sayılırken bulundum . İstisnalar hariç her sandıktan Akp 100-130 arası Chp 60-80 arası Mhp de 20 -40 arası oy aldı .Tabı bu genele vurulamaz ancak öyle gerçekten sonucu etkileyecek bir hile olmamıştır .

Şapkayı önümüze koyup artık biz ne yaptık demeliyiz. Seçim öncesi kaç kişiye derdimizi , ülkenin durumunu anlattık bunu düşünmeliyiz .Adamlar ev ev dolşırken , her eve 2-3 ziyaret gerçekleştiriken biz ne yaptık ?
Kullanıcı küçük betizi
GEZGİN
Üye
Üye
 
İletiler: 114
Kayıt: Çrş Kas 10, 2010 23:17

Re: Hangi Güçbirliği? Hangi Kararlılık? / Serdar ANT

İletigönderen Sabırlı_Vatandaş » Prş Haz 16, 2011 20:06

Tamamen ben de bunu söylüyorum GEZGİN kardeşim. Adamlar çalıştı, işi sıkı tuttular. Emeğine sağlık tüm arkadaşlarımızın da yoğun çalışmaları oldu. Fakat mutlaka atlanan birkaç nokta vardı. Bugün uzmanlara sorun, RTE'nin başarısını neye borçlu olduğunu izah etmeye çalışırken, halkın diline inebildiğinden bahsederler. Biz acaba halkın diline inebildik mi, kendi anladığımız gibi olayları insanlara aktarabildik mi, yoksa sadece bir mağdur portresi mi çizdik? Evet haklıydık, hala haklıyız bunda şüphe yok. Fakat Mevlana'nın dediği gibi " Ne anlatırsan anlat, anlattığın karşındakinin anladığı kadardır". Ne kadar doğru! Önce insanların, özellikle %50'nin olayları, memleketin gidişatını nasıl anladığına, nasıl yorumladığına bakmalı, biz bunu anlamaya çalışmalıyız. İnsanları aptal, geri zekalı, anlayışsız, kıllı ve göbekli şeklinde kategorize etmek, yaftalamak sığınılabilecek en kolay mazerettir. En basitinden bu anlayış bile o %50'ye "ulaşılamaması" açısından önemli bir engeldir ve zaten hiç de akılcı değildir. İşte bu yüzden işe "evet, yenildik!" diyebilerek başlamalıyız. Bu bile bundan sonraki kazanımlarımız açısından yolun yarısı demektir inanın. İşimiz o kadar da zor değil fakat frekans farkımız var işte.

Bakın daha bugün 5 saat önce, yaşadığım yerde Adapazarı'nda AKP'ye oy vermiş aynı zamanda da gözetmen olarak seçimde görev yapmış bir dostumla yaşadığım diyaloğu taze taze aktarayım size. Adam şunu söylüyor: Oy verme işlemi 17:00'de bitti, 17:01'de oy sayımına başladık. Yaklaşık 15 dk içinde 2 sandığı da hiçbir itiraza mahal bırakmadan saydık. Sayım biter bitmez partideki sorumlu kişiyi, sayım sonuçlarını aktarmak üzere arıyor. Dikkat edin saat 17:15'ten daha geç değil. Karşıdan aldığı cevap şu "Abi sonuçlar açıklanıyor 5-1-1 gidiyoruz!" Ve şunu ekliyor: "Anasını bilmem ne yapayım bu işte hile yoksa ben de adam değilim!" İşte buyurun. Gerçi sandık sonuçlarında da sürpriz bir durum yok ama, yine de en yakınları bile, onlara gönül veren insanlar bile bu şüpheye düşebiliyor bugün. Bunu bile dillendirmeleri bile bir kazanımdır bizim için. Ha; şu da var tabi, adam hala "E abicim ben sana anlattım seçimden önce, AKP 325 vekil çıkaracaklar dedim, bunu sana haber verdim. Niye hala buna ortak oluyorsun" dediğimde de aldığım cevap "E ne yapayım, şerefsiz merefsizler ama başka da kime vereyim, hepsi aynı zaten!" oldu. Bu "hepsi aynı zaten" anlayışının çok ciddi bir savunucu kitlesi var. Buna ilaveten partilerin sicillerini süsleyen "CHP'ye mi vereyim, alayı kitapsız/inançsız. MHP'ye mi vereyim, 2001 krizi"... şeklinde uzatılabilecek gerekçeler listesi.(Bunlardaki haklılık/haksızlık paylarına değinmiyorum, sadece aktarıyorum size). Tablo bu arkadaşlar.

Bunlar birer veridir işte. Bundan sonra atılacak adımlarda neler yapılacağına dair ipuçları verecek veriler. Demek ki önemli bir kesimin gözünde hala bir şekilde alternatifsiz RTE. Bununla beraber kabullendikleri şeyler de var.Kadroları zaten adamdan saymıyorlar kime sorsanız, hiçbir adayı beğenmiyorlar, hepsi cebini doldurma peşindeymiş, ama bal tutan parmağını yalarmış ya da yine "hepsi aynı zaten" klasiği.Bugün arkadaşlar, ülkemin gerçeği;bir RTE hadisesidir. Yani diğer bir deyişle lidersizliktir! İnsanlar bunu aşamıyorlar.

Mesela bir başkası da, özetle "Ülkeyi satıyorlar abi" şeklindeki açıklamalarıma, "kardeşim yalan bunlar, sen de inanma. Allah'tan korkan adamdan millete zarar gelmez" diyebiliyordu! İşte bunun gibi öncelikle milletin hassas noktalarını tespit etmeliyiz. Kabul edin ya da etmeyin, belli bir kesimin gözünde yıkılmaz bir lider karizması var bugün. Bunun dışında hala bir kesim, bu adamların dindar değil "dinci" olduğunu anlamıyor, ya da bu ikisi arasındaki farkı zaten bilmiyor. Kimseye şu noktada, "Milletin hassas olduğu konu dindir.Kalkalım da biz de dini alet edelim" demiyorum, haşa diyemem. Onların seviyesine inemeyiz. Bariz bir şekilde din simsarlığı yapan bu adamlara karşı yine dini kullanarak mücadele edemeyiz, bu metot vebali yüksek ve tek kelimeyle adiliktir. Kimsenin de haddine değildir. Bu bir metot da değildir. Fakat halkın işte o hassas olduğu inançlarını, bugün bu adamların altüst edecek tüm zemini hazırladıklarını anlatabilmeliyiz.

Ve en umutsuz AKP seçmeni (üzülerek belirteyim, bu diyaloğu da yaşadım):
-"Ne yani ülkenin bölünmesinden mi korkuyorsun. Abi beni istemeyeni ben de istemem, çizerim çizgiyi doğuya, defolur giderler, hepimiz rahatlarız!". Bu bizim de kazanamayacağımız, hatta bizden uzak olsa daha iyi olacak bir AKPli portresidir. Partisi önemli değil, bir adam bunu diyebiliyorsa, sen de ona çizgiyi çekeceksin..Şunun için anlattım bu kadar şeyi; muhatap olacağımız insanlar tek tip değil. Bunu aklımızdan çıkarmayalım. Her türlü tahrik ve cehalete de hazırlıklı olalım bu mücadelede. Bilgi ve fakat doğru bilgi eksiğimiz asla olmamalı. Yanlışla işimiz yok zaten ama insanları bu bilgilere inandıracak gerçek delilleri temin edebilmeliyiz.

Çok uzattım. Diyeceğim o ki; bu bir yenilgidir. Fakat acilen önemli dersler çıkarılmalıdır. Eksiklerimizin, insanımızdan bizi uzak tutan, onların gözünde kendileriyle bizim aramıza mesafe koyan şeylerin neler olduğunu keşfetmeliyiz. Bunun "inançlı" kimselerin iktidarını kırmaya güdümlenmiş sinsi bir hareket olmadığını, aksine ve hepimizin de tüm kalbiyle inandığı gibi; tüm varlığımızı ve namusumuzu kurtarmayı tek hedef bellemiş bir milli mücadele olduğunu anlatabilmeliyiz. Allah yardımcımız, gazamız mübarek olsun!
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Kullanıcı küçük betizi
Sabırlı_Vatandaş
Salık Takımı
Salık Takımı
 
İletiler: 101
Kayıt: Cmt Tem 31, 2010 9:42

Re: Hangi Güçbirliği? Hangi Kararlılık? / Serdar ANT

İletigönderen Sabırlı_Vatandaş » Pzr Haz 19, 2011 11:46

yetkili midir yoksa yorumcu mudur bilmiyorum ama artık etkili ve yorucu olmaya başladı.insanların enerjisini boşa tüketmelerine sebep oluyor.şahsen kale almamakla beraber herkese de almamasını şiddetle tavsiye ediyorum.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Kullanıcı küçük betizi
Sabırlı_Vatandaş
Salık Takımı
Salık Takımı
 
İletiler: 101
Kayıt: Cmt Tem 31, 2010 9:42

Re: Hangi Güçbirliği? Hangi Kararlılık? / Serdar ANT

İletigönderen Türk-Kan » Pzt Haz 20, 2011 10:50

Güncel Meydan'da sakatatla bu kadar ilgili, hiçbir veriye dayanmadan duygusallığını yaşayan yorumcu olduğunu düşünmüyordum. Yanılmışım.
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x