IBDA/C (İslami Büyükdoğu Akıncılar Cephesi)
Necip Fazıl Kısakürekin "BÜYÜK DOĞU" fikriyatından etkilenerek ortaya çıktığı iddia edilen, Osmanlı Devleti modelinde federatif yapılı bir İslam Devleti kurulması amacını güden ve bu amaç doğrultusunda silahlı mücadele yöntemini benimseyen terör örgütüdür.
1980 öncesinin radikalleşen İslamcı Devrimci gençleri arasında yayıldı. Ülkücü ve Marksist örgütlerden farklı olarak Akıncılar adıyla yeni bir örgütlenme çizgisi ortaya konuldu. Hareket mensupları, bu dönemde İslamcılık ideolojisi ile Marksist örgütlenme biçimini birleştiren gençlerden oluşuyordu.
12 Eylül öncesinde çeşitli miting ve gösterilerde boy gösteren örgüt, silahlı çatışmalarda bazı militanlarını kaybetti. 1979 yılında, grup tarafından Akıncı Güç dergisi çıkarılmaya başlandı. Akıncılar, Anadolu'dan silahlı eğitim kampları kurdular ve IKP-C adıyla çeşitli eylemler düzenlediler. Yandaşları için Gönüldaş tabirini kullanan hareket, 1 Ağustos 1984'de fiili bir örgütlenmeye giderek, kendilerine Necip Fazılın Büyük Doğu idealine dayanarak İslami Büyük Doğu Akıncılar Cephesi: IBDA-C ismini verdiler.
Kendileri dışındaki Nurcu, Milli Görüşçü bütün İslamcı gruplara sert muhalefet gösteren örgüt yanlıları, daha çok şehirlerde yaşıyor ve topluma yabancılaşan problemli kişiliklerden oluşuyor. IBDAcılar yayınlarında son derece ahlaksız, bayağı yakıştırmalar ve ifadeler kullanıyorlar.
IBDA hareketinin fikir temeli, silahlı ihtilal ve şiddete dayanıyor. Hareket adına çıkan kitaplar ve süreli yayınlar genç ve dinamik İslamcıları şiddete dayalı küçük örgütlenmelere yönlendiriyor. Birbirinden bağımsız küçük terör gruplarının ise, takibi ve belirlenmesi oldukça zorlaşıyor. Günümüzde, Güneydoğuda PKK, kentlerde THKP-C ile uyumlu bir faaliyet sergileyen IBDA-C, bu tavrıyla Suriye-Lübnan tarzı bir savaş stratejisi yürütüyor.
Lideri
Örgütün liderliğini Salih Mirzabeyoğlu adı ile tanınan ve örgüt mensuplarınca "Kumandan" olarak isimlendirilen, Salih İzzet Erdis isimli şahıs yapmaktadır. 29.12.1998 günü yakalanarak gözaltına alınan örgüt lideri Salih İzzet Erdis, 04.01.1998 günü tutuklanarak cezaevine konmuştur. Teşkilat Yapısı Yapılanma açısından örgüt çok enteresan bir metod uygulamaktadır: "KENDINDEN ZUHUR DİYALEKTİĞİ" olarak ifade ettikleri bir tekniğin gereği olarak, örgüt mensupları kesinlikle hiyerarşik bir irtibata girmeksizin bağımsız yapılanmaktadırlar. Örgütün legal ve illegal alandaki faaliyetleri tamamen birbirinden bağımsız inisiyatifler çerçevesinde oluşturulan cepheler tarafından yürütülmektedir. Her cephe, belli bir hedef ve fonksiyon belirleyerek ayrı ayrı yapılanır ve herkes BÜYÜK DOĞU İBDA fikriyatı doğrultusunda, kimseden emir almaksızın kendi grubu içerisinde faaliyet gösterir. Dolayısıyla yapılan eylem ve etkinliklerden çoğu zaman diğer cepheler de haberdar olmazlar. Cepheler legal ve illegal olmak üzere iki tarzda faaliyet gösterirler.
Geçmişte AK-DOĞUŞ, AK-ZUHUR, AKIN YOLU, TARAF ve TAHKİM gibi çeşitli dergileri çıkartan örgüt; günümüzde RUH-UL FURKAN adı altında yayınladığı dergi ile propaganda faaliyeti yapmaktadır. Eylem şekilleri daha ziyade molotof kokteyli atma ve kundaklama gibi, risksiz, ancak bununla birlikte sansasyonel yönü ağır basan eylem türleri tercih edilmektedir. Eylem tarzı ve hedefleri genellikle açıktan yayın organları vasıtasıyla neşredilmek suretiyle, örgüt mensupları bu doğrultuda yönlendirilir. Örgütün stratejisi doğrultusunda, cepheler kendi inisiyatifleri ile karar alarak eylemleri gerçekleştirmekte ve eylemi kendileri adına üstlenmektedirler.
Eylem Hedefleri
- Sansasyonel olması açısından camilere,
- Azınlıklara ait kilise, vakıf ve merkezlere,
- TV vericileri, gazeteler ve ilgili derneklere,
- Atatürk heykellerine,
- Birahane, banka ve oyun salonları ile tekel bayilerine,
- Güç gösterisinde bulunmak, kitleleri sindirmek ve kendilerine maddi kaynak sağlamak amacıyla esnaflara yönelik eylemler gerçekleştirmektedirler.
Örgüt, kamuoyunun dikkatini çeken eylemlerle sık sık gündeme gelmesine rağmen, sergilediği görüntünün aksine geniş bir tabana sahip değildir. Kendini olduğundan fazla gösterebilmek ve kamuoyunun sürekli olarak gündeminde kalabilmek düşüncesini taşıyan örgüt; risksiz ancak sansasyonel eylemlere yönelmekte hatta yayınlarında, gerçekleştirmediği bir çok eylemi de kendi mensupları yapmış gibi üstlenmektedir. Özellikle gelenekçi İslami kesimleri devletin yanında yer almak ve pasif davranmak ve müslümanları pasivize etmekle de suçlayan örgüt kendisi dışındaki oluşumlar tarafından provokatör olarak nitelendirilmektedir. Son dönemde yasadışı örgütün eylemlerinde görülen azalma, güvenlik güçlerinin yaptığı operasyonlarla örgütün önemli ölçüde pasivize edildiğini göstermektedir. Ancak örgütte hiyerarşik bir yapılanma bulunması ve birbirinden bağımsız cephelerden meydana gelmesi ve örgüt başının tutuklanmasından sonra, cezaevinde ziyarete gelen örgüt mensuplarına aralıksız eylem yapmalarının gerektiği konusunda talimat vermesi sebebi ile, eylem yapabilecekleri değerlendirilmektedir.
Lideri ve militanlarının büyük bir bölümü cezaevinde bulunan örgütün son dönemde çeşitli basın yayın organlarının Internet ve e-mail adreslerine gönderdiği radikal söylem ve spekülasyona dayalı maksatlı haberlerle, kamuoyunun dikkatini çekmeye matuf arayışlara yöneldiği ve bu suretle Türkiye Cumhuriyeti üzerinde bir tehdit unsuru olduğu imajını yaratmaya çalıştığı gözlenmektedir.