Tarihsel Süreç ve Belgeler - Ve Bazılarına "Günaydın" Demek...
"Emperyalizmin tetikçisi PKK terör örgütü" İskenderun'daki Deniz Kuvvetleri askeri üssümüze saldırmıştır. Mehmetçikler arkalarından vurulmuşlardır.
Saldırı ardından siyasi iktidar sözcüleri ve TBMM Başkanı Şahin yaptıkları açıklamalarda "...Bu terörün tetiğini çektiren kimdir?..." şeklinde açıklamalar yapmışlardır.
Öteyandan Gazze'ye yardım götürmekte olan Türk bandralı gemilere İsrail "uluslararası sularda" bir saldırı düzenlemiştir.
1- NİHAYET "TETİKÇİ" KABULÜ...
PKK terörünün "ortaya çıkarılmasından buyana" daha önceki gazetelerde ve sonra bu gazetedeki sütunumda şu tanımı ısrarla kullanmışımdır: "...Emperyalizmin tetikçisi PKK terör örgütü..." Yani aslında terörün arkasındaki güçlere bakmak icab etmektedir.
Eh meselâ "günaydın" demek lazımdır herhalde. Bazı siyasetçiler "...İskenderun'daki teröre tetiği çektiren kimdir..." açıklamaları yapmışlardır. Özeti şudur: Nihayet terör için "tetikçi" tabirini iktidar mensubu siyasetçiler kullanmaya başlamışlardır.
2- HANİ KÜRT SORUNU?...
Emperyalizmin tetikçisi PKK'nın "ortaya çıkarılmasının ardından" kimi çevreler ve dış merkezler bunun "Kürt sorununa bağlı olduğunu" iddia etmişlerdir.
"Kürt sorunu" dedikleri siyaset tarihsel süreçlerde Türkiye'ye "ihraç" edilmiştir. Tabii bunun "ithalatçıları" da vardır. Şimdi artık terörün "tetikçiliği" kabul edilmeye başlanmıştır.
Ve tekraren "günaydın".
3- İSKENDERUN ÖZELLİĞİ...
İskenderun Limanı Akdeniz'in en stratejik özellikteki limanımızdır. 1. Dünya Savaşı sonunda, 30 Ekim 1918 Mondros Teslimiyet Anlaşmasını'nın ardından ilk işgal edilen yer İskenderun limanıdır.
- 30 Ekim 1918 Mondros Teslimiyet Anlaşması'nın imzalandığı gün Mustafa Kemal Paşa, Atatürk, Adana'da Yıldırım Orduları Grubu komutanı idi. 7-8 Kasım 1918 günü zamanın Sadrazamlığına gönderdiği şifrede şöyle demiştir: "...İskenderun Limanı'na çıkacak düşman Kuvvetlerine ateş açılması için orduma emir verdim..." Bu şifre ve öteki şifreleri ardından Mustafa Kemal Paşa'nın ordusu dağıtılmış kendisi de İstanbul'a çağrılmıştır.
4- PKK VE KIRMIZI HARİTA...
Önde gelen siyasetçilerden bazıları emperyalizmin tetikçisi PKK Terör Örgütü'nün İskenderun Limanı'ndaki deniz üssüne saldırması konusunda türlü çeşitli görüş ve rivayetler ortaya atmışlardır. Daha doğrusu bazı yanlış yorumlarda bulunmuşlardır.
Bu bazı siyasetçilere sormak lazımdır: "Peki siz tetikçi terör örgütünün Diyarbakır'dan başlayan İskendrun'a inen ve sahillerde Ege'nin Kuzeyi'ne ulaşan Kırmızı Haritası'nı bilmiyor musunuz?
5- TERÖR VE SİYASAL YIĞILMA...
İskenderun ve o hatta uzun süredir tetikçi PKK terör örgütü sempatizanları ile siyasal hareketleri yığınak yapmaya başlamışlardır. Bu yığınak siyasal amaçlarla yapıldığı gibi oralarda "ilerisi için de" bir yığılma stratejisi uygulanmıştır.
Burada bir başka soru şudur: Diyarbakır - İskenderun ve Ege'nin Kuzeyi'ne tırmanan "Kırmızı harita" hangi merkezlerde planlanmıştır? Bu Kırmızı Harita'yı tetikçi PKK terör örgütü kendi başına mı çizmiştir?
6- BARZANİ VE İSKENDERUN...
Tarihsel süreçte hesab edilen sözde "Kürt devletinin" denize çıkış yeri olarak iki liman kararlaştırılmıştır. Trabzon ve İskenderun. Şimdiki zamanda Irak'ın işgalinin ardından Irak'ın Kuzeyi'ndeki Kürt devletçiği yapısı ve başındaki Barzani Akdeniz'e açılmak için İskenderun Limanı'nı hedeflemiştir.
Şimdi bir soru: İskenderun Limanı işletmecilikleri arasında acaba hangi şirketler vardır? Şimdi bu sorunun cevabını arayınız. Bakınız karşınıza neler çıkacaktır?
Son derece önemli bir "ortaklıktan" söz edilmektedir.
7- GEÇMİŞTEKİ PAZARLIK...
- Emperyalizmin tetikçisi PKK terör örgütü Mondros önceki ve Mondros sırasındaki zamanın Kürt Teali Cemiyeti'nin başındaki isimlerden Seyyit Abdülkadir'in siyasetini takip etmektedir. Mondros sırasında Seyyit Abdülkadir İstanbul'daki işgal devletleri komiserleri ile bir pazarlık yapmıştı. O pazarlığa göre Irak'ın Kuzeyi'nden başlayarak kurdurulacak "Kürt devleti"ne denize açılması için İskenderun Limanı verilecekti. Seyyit Abdülkadir Cumhuriyet Dönemi'ndeki Şeyh Sait ve Nasturi ayaklanmalarının da arkasındaki isimdir.
8- AKDENİZ ÖNEMİ - TÜRKİYE...
Türkiye'nin Akdeniz'de menfaatleri vardır. İsrail'in son saldırısı bir bakıma Akdeniz'in Doğusu'nda da bayrak göstermesidir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti oradaki Türklerin menfaatleri ve tekrar katliamlara uğramaları için vazgeçilmezdir. Türkiye'nin Akdeniz menfaatleri ile KKTC birleşmektedir. Bunun tarihsel önemini bilmeyenler, görmeyenler Washington - Brüksel hattı çözümlerine evet demektedirler.
9- HÜKÜMET VE GAZZE YARDIMI...
Gazze'ye insani yardım götürmek için yapılan hazırlıklar çok önce başlamış ve ilan edilmiştir. Onunla eş zamanlı olarak İsrail Hükümeti de buna karşı koyacağını açıklamıştır. İsrail'in politikası bellidir. Peki siyasi iktidar buna karşı İsrail hükümetine gerekli uyarıları yapmış mıdır? Yaptığını söylemek zordur. İsrail Hükümeti ise Akdeniz'deki saldırgan siyasetini göstermiştir. Dünya bu saldırı üzerine İsrail Hükümeti'ni suçlamıştır. Siyasi iktidar şimdi ne yapacaktır. Bu da tahminlerdedir ama önümüzdeki günlerde netleşecektir.
Siyasi iktidarın "dağınık" dış siyasetleri, dahildeki siyasetleri yeni sorunların da sürekliliğini taşımaktadır.
Taylan SORGUN
Barzani Gelişi- İsrail Hükümeti Saldırısı- Karabağ- Ve Gündemler Geçidi....
"İsrail Hükümeti'nin Gazze'ye insani yardım götüren gemilere karşı silahlı güç kullanması tam bir mutabakatla "haydutça" olarak tanımlanmıştır, geniş tepkiler almıştır. Başbakan Erdoğan bu harekata karşı sert açıklamalar yapmıştır. Yapması da gerekirdi.
1- CEVAP BEKLEYEN SORU...
Ancak, şu sorunun cevabı henüz yoktur. Günlerdir. Gazze'yi insani yardım tartışması ve bunun gemilerle yapılacağı, İsrail ambargosunun delinmesi konuşulmuş ve yazılmıştır.
Gemilerden birisi Türk bandıralıdır. Peki Dışişleri Bakanı Davutoğlu, İsrail Hükümeti ile temasa geçerek, yardım gemilerinin Gazze'ye ulaşması için bir diploması kulvarını harekete geçirmiş midir?
İsrail Hükümeti'nin gemilere karşı alacağı tavır daha işin başında gündeme gelmiştir. Dışişleri Bakanlığı bunu bildiği halde neden diplomasiyi çalıştırmamıştır. Bu hatanın bir sorumluluğu vardır.
2- MUHALEFET LİDERLERİ...
İsrail Hükümeti'nin "haydutça" yaptığı harekata, CHP Lideri Kılıçdaroğlu, ile TBMM'deki ikinci Büyük muhalefet partisi MHP lideri Bahçeli en sert açıklamalarla karşı çıkmışlardır. Her iki lider de İsrail Hükümeti'ne gereken dersin verilmesini istemişlerdir. MHP Lideri Bahçeli, konuşmasının bir bölümünde şöyle demiştir: "Tamamen göz boyamaya dayalı 7.5 yılın sonunda Türkiye'nin getirildiği uçurumun kenarı burasıdır..."Bahçeli konuşmasında tetikçi terör ve iktisadi sorunlardan da söz etmiştir.
3- PEKİ YA BARZANİ...
İsrail Hükümeti'nin aptalca ve haydutça olarak yaptığı harekata karşı Başbakan Erdoğan, en sert açıklamaları yapmıştır. O da tamam. Ama, emperyalizmin tetikçisi PKK terör örgütü Irak'ın Kuzeyi'nden sızarak saldırmakta ve kan dökmektedir. Bu da yıllardır sürmektedir.
Irak'ın Kuzeyi'ndeki yapılanma emperyalizmin siyaseti ile ortaya çıkmıştır. Başında da Barzani bulunmaktadır. Şimdi soruşudur: Peki siyasi iktidar Barzani'ye karşı en sert tedbirleri alarak tetikçi terörün Irak'ın Kuzeyi'nden dışarı atılmasının gerektiğini sert tedbirler almak sureti ile istenmiş midir? Tam tersi sınır kapıları ardına kadar açık tutulmuş ve bu da vahim bir siyasi hata olmuştur.
4- BARZANİYE DAVET...
Irak'ın Kuzeyi politikası tarihsel hatalarla devam ederken, "tetikçi PKK terör örgütü" unsurları Barzani peşmergeleri içinde de yer almışlardır. Irak'ın Kuzeyi emperyalist siyasetin yapılandırması altındadır. Bir devletçik ortaya çıkarılmıştır. Terör unsurları Irak'ın Kuzeyi'nden sızarak kan dökmektedirler. Fakat, siyasi iktidar tarihi bir hata ile Barzani ye "örtülü de olsa" bir devlet başkanı gibi bakmaktadır.
Böyle bir siyaset de tarihi hata taşımaktadır.
5- İÇ SİYASET MALZEMESİ..
İsrail Hükümeti'nin yaptığı saldırının peşi tabiî ki bırakılmamalıdır. devletlerarası hukuk neyi gerektiriyorsa o yapılmalıdır.
Ama, şu soru hep gündemde olacaktır: "Siyasi iktidar Türk bandıralı geminin Gazze'ye yardım ulaştırması için İsrail Hükümeti ile neden temasa geçmemiştir? Üstelik neticesi biline biline . Tam da referandum öncesi böyle bir durum ortaya çıkmıştır.
Fakat görülmektedir ki, tam da referandum öncesine gelen bu olay siyasi iktidarın bir iç siyaset manivelası da olacaktır. Tabii ki bağlantısı yoktur ama, gündem uzun zaman oraya çekilecektir.
6- İSRAİL- FİLİSTİN...
Bölgede sükunun yerleşmesi için İsrail- Filistin sorununun çözümü şarttır, vazgeçilmezdir. İsrail hükümetlerinin de yaptığı hatalar, saldırganlıklara herkes mutabık olduğu gibi İsrail'i bölgede yaygınlaştırmaktadır.
Başta ABD olmak üzere çeşitli devletler son saldırıya tepkilerini açıklamışlardır. Ancak bu tepkiler olayın sıcaklığı geçtikten sonra devam edecek midir, etmeyecek midir? Bunu zaman gösterecektir.
7- YA KARABAĞ NE OLUYOR?
Şimdi şu soruyu da sormak zamanıdır: Kardeş Azerbaycan topraklarının bir bölümü Karabağ, Ermenistan işgali altındadır. Milyonlarca insan kendi Vatan topraklarından Ermenistan terör ile kovulmuştur. Evet insanlık, öteki devletler bu duruma karşı neden sessizdirler? Filistinlilerin yaşadıklarının bir bölümü ile benzerini kardeşimiz Karabağ Türkleri yaşamaktadırlar. Filistin halkına yardımcı olmak şarttır. İsrail hükümetlerine tepkiler de olmalıdır. Ama, ya Karabağ ve Ermenistan siyaseti nerede kalmıştır?
Karabağ işgal altındayken siyasi iktidarın tarihi hatalı Ermenistan açılımı nedir? O açılımda tarihi bir hata ile Obama talebi yerine getirilmiştir.
8- BU SIRADA YENİ GÖZALTI...
İsrail Hükümeti'nin insanlık dışı saldırısı gündemi "haklı olarak" işgal ederken, Silivri İddianamelerine dayalı yeni gözaltılar olmuştur. Siyasetten çıkmış bulunan ve siyasette iken izlediğimiz Adalet eski bakanlarından Seyfi Oktay gözaltına alınmıştır. Onunla beraber başka gözaltılar da yapılmıştır.
Oktay'ı siyaset döneminde izlemişizdir. Tutarlı bir siyasetçi olmuştu. Gözaltına alındığı sırada tepkiler görülmüştür.
9- YA KAHIR EKSERİYET?...
İsrail Hükümetinin saldırgan tutumunu onaylamak mümkün değildir. Meslektaşımız Hürriyet Gazetesi yazarı Özkök bununla ilgili bazı sorular sormaktadır. Bunların içinde haklı olanlar da vardır. İsrail hükümeti yaptığının cezasını ödemelidir.O ayrı. Ama Türkiye'nin nüfusunun kahir ekseriyeti yedi şiddetinde deprem yemiş gibi ağır bir iktisadi bunalım altında yaşamaktadır.
Siyasi iktidar şimdi bu son İsrail hükümeti saldırısı ile gündemi teke indirmeye çalışacaktır. Evet İsrail Hükümeti gereken dersi almalıdır. Ama şimdi tek gündemde başka liderlik manşetleri de görülecektir.
10- BAŞKA BAHARA KALAN...
İsrail Hükümeti saldırısı gereken cevabı almalıdır. Türkiye etkinliğini göstermelidir. Tamam ama, Türkiye'nin ağır iktisadi sorunları ve emperyalizmin tetikçisinin döktüğü kanların hesabı başka baharlara mı kalacaktır?
Siyasi iktidarlar bütün sorunların sorumlusudurlar. Tek gündemli olamazlar. Gündemi teke indirmek isteseler bile.
Türkiye ve siyasi iktidar ağır gündemlerini başka baharlara bırakamaz. Fakat siyasi iktidar Türkiye'nin ağır gündemlerinin üzerinde yeni şallar da aramaktadır.
Taylan SORGUN