İngiliz Papağanı?!
“Bir korkak, koca bir orduyu bozar!”
Türk atasözü
………………………
“Bir değişimin önünde gidenler lider, ortasında gidenler durumu kavramış, sonunda gidenler sürüklenmiş olurlar ama karşı çıkanlar mutlaka yok olurlar.”
Napolyon
(…)
“Bir iç bunalımı ancak bir dış bunalım doğurur! Öncelik her zaman dış politikadadır.”
Alman tarihçi Franz Altheim
(…)
“Üç tür politikacı vardır: Suyu bulandıranlar, bulanık suda balık avlayanlar ve en yeteneklileri olan bulanık suda balık avlamak için suyu bulandıranlar!”
Arthur Schnitzler
http://ultra-turkler.blogspot.com/2011/06/notam-ya-da-2002-2012-parantezi-nasl.html
http://ultra-turkler.blogspot.com/2011/06/haf-ya-da-1-numara-veveya-hakem.html
….…………………….
İngiliz Papağanı!
Ortalık savaş alanı gibi!
Düşmanın veremeyeceği hasarı, Türkiye’ye, “Hakem” koltuğunda oturan Abdullah Gül veriyor!
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/18108199.asp?gid=381
Sanki yaşanan “kepazelik”ten kendisi sorumlu değilmiş gibi, üstüne üstlük bir de “yüzü kızarmadan”, “Yeni Anayasa”dan bahsediyor, bahsedebiliyor!
Yargılamaları bitmemiş, tutukluluk hali cezaya dönüştürülmüş, içerde rehin hayatı yaşayan Balbay, Haberal vb isimlerin vekilliği ile “Yeni Anayasa”nın ne alakası var?!
Hüküm giymiş, mahkum olup ceza yemiş Hatip Dicle, “Yeni Anayasa” onaylanırsa TBMM’nin mi yoksa büyük Kürt devletinin mi vekili olacak?!
Yoksa Kraliçe’nin Gül’ü şunu mu demek istiyor:
“Turkuaz Anayasa TBMM’den bir geçsin, o zaman laik eksenli devlet yıkılacak, nasılsa siyasal Kürtler devlet kuracak, o vakit de devlet ortadan kalktığı ve yerine yeni devletçikler kurulacağı için devlete karşı hakaret vb suçlar da ortadan kalkacağı için ortada sorun diye bir şey kalmayacak!”
Kafa buysa, “Nato kafa nato mermer!”
Mazi kalpte bir yara!
Nitekim…
AKP iktidarında “İstihbari darbe” üzerinden demokrasi ve/veya özgürlükler askıya alınmış durumda!
AKP iktidarında, “Yasama, Yürütme, Yargı” üzerinde “İngiliz vesayeti” var!
12 Haziran 2011 seçimleri sonrasında, “millet iradesi”nin üzerine “Yargıç”ların koyduğu “ipotek” var!
Realite bu!
Bir değer realite de şu:
“Yeni Anayasa”yı ve/veya “Turkuaz Anayasa”yı mecbur kılmak için Londra, Abdullah Gül üzerinden operasyon yapıyor!
http://www.turktime.com/haber/Hatip-Dicle-Olayi-Komplo-mu/146163
Neo Sevr!
“Kontrollü kaos” süreci!
Hülasa, İngiliz istihbaratı, Kraliçe’nin adamları, Gül üzerinden şu alçakça mesajı veriyor:
“Hapisteki vekiller, Meclis’e mi girsin istiyorsunuz, o zaman Yeni Anayasa”ya destek verin, sizi özgürleştirelim” ve/veya “Devletiniz bölünsün parçalansın, o vakit zaten hür kalacaksınız”!
Operasyon ortada!
“Hainler, alçaklar, işbirlikçiler”in de maskeleri düşeli uzun zaman oldu!
Sözün özü:
27 Nisan uyarısını yapan Yaşar Büyükanıt’a komplo kuran, 28 Şubatçı medya üzerinden linç kampanyası yaptıran kimdi?!
Deniz Baykal’ı kaset komplosu üzerinden CHP’nin başından tasfiye ettirme operasyonu yapan kim?!
TSK’ya karşı düzenlenen asimetrik saldırıların perde arkasında kim var?!
28 Şubatçıların kankası kim?!
Seçim sürecinde MHP’ye kaset komplosu kurup Erdoğan’ı köşeye sıkıştırmak isteyen kim?!
Önünde ceket ilikleyen Kılıçdaroğlu ile “Turkuaz Anayasa” hayalleri kuran, laikliğin altını oyma operasyonu yapan kim?!
Vs vs vs…
“Neo BİP” operasyonu bağlamında (Londra arka planlı) Abdullah Gül, “Atatürk Türkiyesi”ni tasfiye, laik, çağdaş yaşamı düşürme, ulus devleti yıkma, parçalama, üniter yapıyı ortadan kaldırma operasyonu yapıyor!
Nokta!
…………………………
İngiliz Papağanı!
Bu kaotik ortamda Erdoğan ne der?!
http://siyaset.milliyet.com.tr/erdogan-dan-tutuklu-vekiller-icin-ilk-degerlendirme/siyaset/siyasetdetay/25.06.2011/1406693/default.htm
Ne diyeceği belli!
İngilizler, Gül ve/veya “İngiliz Papağanı” ne derse o da aynı şeyi tekrarlayacak!
Yani?!
Yeni Anayasa!
Vs vs vs…
…………………..
Balyoz davasının tutuklu sanığı Genelkurmay Muhabere ve Elektronik Bilgi Sistemleri (MEBS) Başkanı Koramiral Kadir Sağdıç, İstanbul 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada şunları söylemiş:
“Neresinden bakarsanız hepsi saçmalık dolu! Ben istihbarat subayı mıyım, araziden anlayayım? Ciddi bir komplocu grup var. Gölcük ve Eskişehir de bunların yaptığı son icraat. Suç duyurusunda bulundum. Bir adım ilerlemiyor. Silahlı Kuvvetler personeline yapılmış hukuksuzluk had safhaya çıkartılmış durumda. ÖSYM’deki şifre iddiaları ile ilgili olarak, YÖK, ÖSYM Başkanı’nın savcıya ifade vermeye gitmesine izin vermezken, biz kaçmıyoruz hukuktan. Bizi tutukluyorlar. Bireysel olarak yargılanıyoruz. Bizim kurumumuz arkamızda bile durmuyor. Biz masumuz sayın başkan. Ne yazık. Çok incindik, çok yaralandık.”
Koramiral Kadir Sağdıç yerinde bir saptama yapmış ama TSK ile ilgili düşünceleri duygusal, eksik!
Neden mi?!
Anlatayım:
Birincisi, yaşanan sürecin adı “post modern savaş”! İstihbaratlar savaşı! Akıl ile değil de duygular ile masaya vurmaya kalktığınız an, devlet yıkılır, parçalanır! BOP’çuların değirmenine su taşımış olursunuz!
İkincisi; ÖSYM Başkanı başta olmak üzere, AKP kendinden olan hiçbir kimsenin hesap vermesini istemiyor, kaldı ki kendi de vermiyor! Dokunulmazlıkların ardına saklanıyor!
Üçüncüsü; Abdullah Gül ve/veya İngiliz İstihbaratı, Türkiye’deki iç bunalımı artırıp, Erdoğan’ı askeri bir darbe (28 Şubat, Ç. Bir & Ç. Doğan, F. Çekirge vb) üzerinden tasfiye etmek istiyor! Sonra da “laik rejim”i tasfiye etmek ve “turkuaz karşı darbe sürecini (Neo Sevr)” tamamlamak istiyor! Kadir Sağdıç ya da benzeri komutanlar da bu yüzden içerde! Yani, askeri tahrik edip darbe ve/veya yanlış hamle yapmaya zorluyorlar!
Dördüncüsü; neden tepki vermek bu kadar uzun sürdü? Elcevap; “büyük resim”e bakılacak olursa, “neden, niçin”i çok kolay anlaşılır! “Lafın tamamı aptala söylenir!” Zamanı gelmeden yapılacak her hamle, o hamleyi yapanı vurur! Basınç altında sakin kalmak zordur, Çevik Bir’in 28 Şubat’ta yaptığı çıkış ve şimdi durduğu yere bakılacak olursa, “buz gibi akıl”la neden masaya vurulduğu -bir kez daha, o da anlamak isteyenler için- çok net anlaşılacaktır. Hiçbir süreç sonsuz değildir!
Beşincisi, elbette ki, bu alçaklığı yapanlardan hesap sorulacak! Yaptıkları fitil fitil burunlarından getirilecek ama her şeyin doğru bir vakti var! 2002 – 2012! Şu anda, AKP kendinden alacaklı olan küresel tefecilerle “alacak verecek” sorunu yaşıyor! Araya zamansız girmek olmaz! Onların işleri bitince zaten önümüze atacaklar, az kaldı!
Altıncısı; 27 Nisan bildirisi dikkate alınmış olsaydı bunlar yaşanmayacaktı! “Cumhurbaşkanı” ve/veya “Başkomutan” konumunda olan zat, doğru kişi olmuş olsaydı ve/veya görevini layığı ile yapacak “er kişi” olmuş olsaydı bu kördüğüm en başından yaşanmazdı! Sorun devletin tepesinde çözülürdü! 1 numara sorunu çözülmeden sorun çözülmez! Kısır döngü devam eder.
Yedincisi; görünen gerçeklik üzerinden bakılacak olursa, Mustafa Kemal, Samsun sonrası “askerlik mesleği”nden istifa etti, “Milli Direniş”i örgütledi, hakkında ölüm fetvaları verildi ama hiçbir şekilde “direniş süreci”nde ordudan yana ölüm, yakalama vb sıkıntılar yaşamadı! Osmanlı tasfiye edilmeden önce tüm maaşları ödendi ve rütbeleri verildi, öyle olmasa “Mareşal” olabilir miydi?! Demem şu deme: Kurum her türlü zorluğuna rağmen, mücadelenin çok zor geçtiği o günlerde, Gazi’nin arkasında “kaya gibi” durmamış olsa, Mustafa Kemal “Mareşal” olabilir miydi?! Mustafa Kemal’i önder yapan, zorlu mücadeledeki asla vazgeçmeyen, ölümüne zafere yürüyen sarsılmaz iradesi, zaten bu yüzden lider oldu, Atatürk oldu, Mareşal oldu, tarihe geçti değil mi?! Bazen bir “Hiç”ken rütbelerin ve maaşın işler, bazen hapisteyken rütben düşer, maaşın düşer, çenen gereksiz yere düşer, her şey düşer vs?!
Sözün özü:
“Post modern savaş” ortamında, “İMECE” usulü büyük bir mücadele veriliyor!
Yaşanması gereken bir süreç var ise mutlaka yaşanır!
“Post modern savaş”ın ruhuna uygun “muharebe” etmekten şikayeti olan varsa, askerlik mesleğinden istifa edip, Çankaya’da herhangi bir katiplik işine talip olabilir!
Kaldı ki, savaş savaştır! Kuş tüyü yastıkta size bir mücadele vaad eden mi oldu?!
Hülasa, kaotik sürecin sonuna gelindi! Glokal resim bağlamında “Savcı & Yargı” üzerinden komplo kuranlara “çok set” ve nitelikli bir uyarı geliyor!
Ezcümle, sadece ter akıtmak yetmez, neyi neden yaptığını bilmek de şart!
……………………..
Saygısız?!
Haber Türk!
Fatih Altaylı ünlü bir gazeteci!
Murat Bardakçı, tarihi sevdiren ünlü bir gazeteci!
Geçen gece Haber Türk ekranlarında, Hüsamettin Cindoruk’u ağırladılar.
Önceki ağırlamalarında olduğu gibi yaptıkları saygısızlığın haddi hesabı yok!
Cindoruk konuşurken laf kesmeler, stüdyoda sinek avlamalar, kendi aralarında uzun uzun geyik yapmalar!
Bardakçı kıçını kaydırmış, bir elini de koltuğun arkasına atıp kahvehanede konuşur gibi dinliyor Cindoruk’u!
Saygısız!
Altaylı ise konuğunun yüzüne bakmadan ya kalemle oynuyor ya da dikkati başka yerde!
Bir başka saygısız!
Özgüven patlaması yaşayan hazımsız!
Ki, aynı Altaylı geçenlerde Erdoğan’ın seçim konuşmaları nedeniyle stüdyoda bekletildiği için isyan etmiş, bir daha çıkmam demişti!
Haklıydı!
Çünkü kendisine yapılan saygısızlıktı!
Bardakçı ise aynı ekranda kendisine küfreden bir başka tarihçi çıkartıldığı için isyan etmiş, saygısızlığa “onur”lu bir dayılanış ile cevap vermişti.
Anlaşılan o ki, Bardakçı ve Altaylı “güç odaklı” gazeteciler!
Konukları güçlü ve/veya onlara ceza verecek birisi değil ise ciddiye almıyorlar, her türlü saygısızlığı yapıyorlar!
Misal, ekrandaki konukları Turgay Ciner olmuş olsaydı bu çocukça davranışları ve/veya saygısızlıkları sergileyebilirler miydi?!
Ya da Erdoğan, Başbakan! Onların gözünde ilah! Bu durumda “güçlü” (!) Erdoğan, bu ikili ile konuşurken, kıçını kaydırıp, kolunu da sandalyenin arkasına atıp onlarla konuşsa, söyleşi sırasında sürekli kesintiler yapsa ne hissederlerdi?!
Büyük bir değersizlik, sonra da saygı sorunsalı değil mi?!
Sözün özü:
AKP iktidarında ekranlar da köşeler de çürüdü!
Kendine yapılmasını istemediği hareketleri başkalarına, sırf küçük, zayıf, etkisiz gördüğü için yapanlar çoğaldı!
Oysa ki, usta gazeteci İlker Sarıer çok güzel söylüyor:
“Ben 2005’ten bu yana tüm yazılımımı değiştirdim. Güç, görünende değil, görünmeyende! Burası çok farklı bir ülke! Güçlü sandığın bir anda ters geliyor, güçsüz sandığın inletiyor! Şu anda güçlü gözüken iktidar, aslında kucakta, devletin dış güçlere karşı kullandığı bir oyuncak! Operasyon bitince, çok güçlü gözüken siyasi iktidar bir anda tasfiye olacak, o zaman şaşıranlara ben şaşıracağım!”
http://www.aksiyon.biz/detay.php?id=21015
………………………….
Birand’a ev izni?!
Birand ameliyat oldu!
Geçmiş olsun!
Ne var ki, bizim dualarımız, mesajlarımız önemli değil!
Onun dostları başka!
Apo, düne kadar şikayetçi olduğu “28 Şubat”çılar, İngilizler, Gül vb…
MAB ameliyata girmeden önce Öcalan için ev hapsi istiyordu!
Öcalan’ın akıbeti ne olur belli olmaz ama bakalım doktorları, Birand’ın evci çıkmasını sağlayabilecekler mi?!
…………………..
Mürid gazeteci - yazar?!
Hüseyin Gülerce, yalan söyledikçe, gerçekleri gölgeledikçe Allah’a biraz daha yaklaştığını sanan mürid gazeteci - gazeteci!
http://www.agnostik.org/kuranda-ara.php?sure=5&ayet=52
Bu noktada cevabı aranması gerekli soru şu:
Fetullah Gülen, BOP operasyonunda nerede durdu?!
AKP iktidarında, hangi yolsuzluğa, hangi hukuksuzluğa, hangi ihanete dikkat çekti?!
Hangi zalimin önüne dikilip hesap sordu?!
Sözün özü:
“F. Gülen’i Türkiye’ye gönderecekler, Humeyni gibi karşılatacaklar, karşı darbe fotoğrafını pekiştirecekler”, diye yazan benim!
Sayın zeka, vicdan özürlü mürid gazeteci yazar, o operasyonun parçası olsam yazar mıyım?!
İngilizler’in oyuncağı olan, Emniyet içinden yapılan kaset komplolarını sorgusuz sualsiz medyalarınıza taşıyan sizler değil misiniz?!
28 Şubatçı Fatih Çekirge’leri himaye eden siz değil misiniz?!
Gül’ün 28 Şubatçı aşkına tek kelime edemeyen sizler değil misiniz?!
Devletin taşınmazları yağmalanırken, kul hakkı yiyen, ağzı fil yavrusu kokan sizler değil misiniz?!
Hülasa, Gülen’in “Neo Roma” üzerinden İngiliz’lere sırtını dönüp, Almanlar’a yanaşması “büyük resim”de “1 numara sorunu”nu çözebilir! Ne var ki, o kafa, Gülerce, Dumanlı vb gibi ağızların ağzı ile konuşmaya devam ettiği sürece, “buz gibi akıl” geriye itilip, “rövanşist duygular” dominant olarak öne çıkabilir.
http://www.odatv.com/n.php?n=o-dizi-neden-sona-erdi-2506111200
http://www.odatv.com/n.php?n=fethullah-guleni-sen-davet-et-2406111200
Ki, o zaman “Akılsız başın, çenenin cezasını çekiyorlar” deyip, bir engel olan da çıkmaz, çıkamaz!
Nokta!
………………………..
İsmet Berkan sormuş:
PKK ne zaman dağdan iner?!
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/18106767.asp?yazarid=386&gid=61
http://www.turktime.com/haber/Candar-dan-TESEV-Icin-Kurt-Raporu-/146080
Elcevap: Diğer Abdullah Çankaya’dan iner inmez, PKK da iner, biter, söner!
Nokta!
………………………..
2012 gündem:
ABD’de Başkanlık seçimi!
Fransa’da Cumhurbaşkanlığı seçimi!
Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı seçimi!
Rusya’da Başkanlık seçimi ve/veya Neo Putin süreci!
Bu anlamda, AKP iktidarında “Sıfır sorunlu dış politika” ve/veya “Kaygılarımızı ilettik” sürecine dair birkaç enstantane daha…
(…)
Yunanistan’da eksen savaşları!
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/18106704.asp?yazarid=260
(…)
Türkiye’nin üyelik süreci uzun olacak!
http://www.hurriyet.com.tr/planet/18106124.asp?gid=382
(…)
İsrail’den özür yok, tazminat belki!
http://www.hurriyet.com.tr/planet/18106130.asp
(…)
Karabağ zirvesi yine sonuçsuz! Batı’nın anlaşın telkini işe yaramadı!
http://www.dogurehberi.com/dunya/kafkaslar/kafkaslardaki-3lu-zirve-sonucsuz-kaldi-h16455.html
(…)
Obama’ya Libya izni yok!
http://www.hurriyet.com.tr/planet/18106127.asp?gid=382
(…)
Erdoğan: “Başkent Doğu Kudüs olan Filistin Devleti kurulsun!”
http://www.hurriyet.com.tr/planet/18106132.asp?gid=382
(…)
ABD’den Gazze filosu uyarısı!
http://www.hurriyet.com.tr/planet/17823646.asp
(…)
Sinir harbi!
http://www.hurriyet.com.tr/planet/18108147.asp?gid=382
(…)
Suriyeli muhaliflere silahlar AKP’den dedikodusu!
http://www.yontemhaber.com/haber-888-Turkiye-Suriyeli-muhaliflere-silah-veriyor.html
http://www.gazetecileronline.com/newsdetails/1174-/subscription/ajax/email/subscription/index.html
(…)
Davutoğlu, “Kaygılarımızı ilettim”!
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/18106810.asp?gid=386
(…)
Sözün özü:
Görüldüğü üzere, İngilizler çok bastırdığı halde hiçbir şey onların istediği gibi gitmiyor!
2011 arife!
2012 ise ya “Kıyamet” ya da “Selamet”!
Nokta!
……………………..
GAG!
Aydın Doğan da “helalleşme” kararı almış!
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=18100554&yazarid=131&tarih=2011-06-24
Erdoğan’ın Hürriyet’teki valisine yaptığı açıklamaya bakılacak olursa, birileri Aydın Doğan ile fena kafa bulmuş!
Erdoğan “Başbakan” olarak “Yeni Anayasa” öncesinde “helalleşiyor” ve bazı davalardan çekiliyor!
Aydın Doğan ise o da modaya uyup o da helalleşiyor ve bazı davalardan çekildiğini açıklıyor!
Bu durumda Aydın Doğan’ın önemli bir güç olduğu sonucu çıkıyor ortaya ama netice ortada!
12 Haziran seçimlerinde “Yeni CHP” ve/veya Kılıçdaroğlu’na yatırım yapmışlar, CHP kaybetmiş, Erdoğan yüzde 50 ile gelmiş!
Arkadaşı kaçak, patronu zor günler yaşıyor!
Aydın Doğan kağıt üzerinden “büyük medya patronu” ya da biz onu çekildi biliyoruz, medyasını AKP tasfiye ediyor!
O ise kendini tasfiye edenler ile helalleşiyor!
Bu durumda ne düşünmeliyiz?!
Günün 100 puanlık uzman sorusu:
Bu bir helalleşme midir yoksa amiyane tabirle “tecavüzcüsüne aşık” olma hali diye nitelendirilen “Stockholm sendromu”nun bir başka versiyonu mudur?!:))
……………………….
Ve…
Son olarak…
İMECE!
(Milli Direniş!)
Sıkıyor yazıyoruz, oyun kurup oyun bozuyoruz!
Sıkıyor yayınlıyor, dağıtıyor, forward ediyor!
Sıkıyor okuyor, okutuyor, büyük aydınlanmaya katkıda bulunuyor!
Hülasa, o zihniyetten de o zihniyet üzerinden karşı darbe yapmak isteyenlerden de korkmuyoruz!
Ezcümle, ölmek var, sürünmek var, “Atatürk Türkiyesi”nden dönmek yok! Sayılı gün çabuk geçer, hesap sormak ve/veya “erdemli döngü” için “okey”e dönüyoruz!
Sevgiler
Hayrullah Mahmud ÖZGÜR, 25 Haziran 2011