YÜZ YILIN TEZGAHITürkiye Cumhuriyeti’ne bölünme tehdidiyle özerklik dayatıyorlar
Diyarbakır Bağımsız
Milletvekili Leyla Zana’dan, “ölümü gösterip sıtmaya razı etme” taktiği: Birleşik
Kürdistan’dan vazgeçtik. Öcalan’a ev hapsi, Kürtlüğe anayasal güvence talep ediyoruz...
Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nce “terör örgütü üyeliği”nden 10 yıl hapis cezasına çarptırılan Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana, yeniden sahnede. Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu ve Ankara Temsilcisi Metehan Demir tarafından ağırlanan Zana, bir yandan Başbakan Tayyip Erdoğan’ı överken, diğer yandan üniter yapıyı dinamitleyecek “özerklik” için “bölücü” taleplerini sıraladı...
Tek muhatabınız PKK’dırKürtlerİ bölme planlarının yapıldığını ileri süren ve bu modelin Filistin’de denendiğini ama başarılı olmadığını anlatan Zana, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne tek muhatap olarak bölücü terör örgütü PKK’yı adres gösterdi.
Özerklik talebimiz masadaPolisin yürüttüğü KCK operasyonlarından rahatsızlık duyduğunu söyleyen Zana, terör örgütünün, “özerklik” talebiyle birlikte “Birleşik Kürdistan” fikrinden vazgeçtiğini iddia ederek bu yönden adımlar atılmasını istedi.
Öcalan temasta bulunsun
Kürtler için “anayasal garanti” isteyen Zana’nın en dikkat çekici talebi şu oldu: Öcalan bazı kesimlerle temas edebileceği ev hapsine alınabilir. Bu cesarete sahip Başbakan’ın bu adımı atması, ülkede mevcut iklimi değiştirir.
Hürriyet logosunu değiştirsin
Zana, ağzındaki baklayı çanak röportajın sonunda çıkardı: Hürriyet kendine yakışan bir şekilde Hürriyetçi bir mantıkla logosunu artık değiştirmeli ve “Türkiye Türklerindir” yerine “Türkiye Türkiyelilerindir” deme büyüklüğünü göstermeli.
Akıl hocası İshak Alaton
“Parlamento uzlaşsın. Toplumu Öcalan’ın ev hapsine hazırlayın”Leyla Zana’nın yeniden masaya sürdüğü PKK talepleri, İshak Alaton tarafından 7 Nisan 2011’de gündeme taşınmıştı. Bilgi Üniversitesi’ndeki “Barışı Kurmak Girişimi” adlı konferansa Zana ile birlikte katılan Alaton şunları söyledi:
- Irak’taki Kürt topraklarında federal bir Kürt devleti kuruldu. Bugün yapacağımız hareket, Güneydoğu’daki etkilerine bakmak olmalıdır.
- Tek başına hükümet iradesiyle değil, ulusal uzlaşmayla Öcalan’ın durumu netleştirilsin. Kürtleri teskin edecekse Öcalan ev hapsi konumuna da geçirilebilir.
- Parlamentonun toplumu bu fikre hazırlayacak, toplumsal zemini hazırlaması gerekiyor. Bu, toplumsal bir hazırlık icap ediyor.Karayılan: Oslo’da çözüme yakındık!
Gazeteci Avni Özgürel’e konuşan Kandil’deki hain yuvasının lideri terörist Murat Karayılan, AKP iktidarının yürüttüğü Oslo görüşmelerinde çözüme çok yaklaşıldığını açıkladı. Görüşmelerin kesilmesini “Aramıza bir güç girdi” diyerek yorumlayan Karayılan, tıpkı Leyla Zana gibi, özerkliği ima ederek teröristbaşı Öcalan’ın Türk-Kürt birliğini savunduğunu iddia etti.
Bebek katili canavar sessizliğe gömüldü
Yönettiği canavarlarla birlikte binlerce kişiyi vahşice katleden teröristbaşı Abdullah Öcalan, kundaktaki bebekleri bile kurşunlatmaktan çekinmedi. İmralı’da tutulan canavar ruhlu teröristin bir süredir sesi soluğu çıkmıyor.
Apo’yu kurtarma kampanyası
Özkök: MİT istedi biz yaptık
Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, 16 Ağustos 1996’da MİT’te kendilerine verilen brifingi şöyle anlatıyor: Brifingi veren Milli İstihbarat Teşkilatı’ydı. O gece, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bizden resmen “Öcalan’ın asılmaması için kamuoyu oluşturmamızı istedi”. Evet, devletimiz istedi. Ve biz de yaptık...
Bölünme tehdidiyle dönüştürme operasyonu
“Birleşik Kürdistan’dan vazgeçtik” diyen Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana, aba altından da
sopa göstererek “Öcalan’a ev hapsi, Kürt kimliğine anasayal güvence verin, yoksa bölünürüz” dedi.
Haber : Ahmet Demiröz
Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nce 25 Mayıs’ta “terör örgütü üyeliği”nden 10 yıl hapis cezasına çarptırılan Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana, Türkiye Cumhuriyeti’ni bölünme tehdidiyle dönüştürmek isteyen operasyonun sözcülüğünü yaptı. Zana, hakkındaki hapis cezası nedeniyle Avrupa Birliği’nden aldığı desteğin ardından dün de Hürriyet gazetesinde yayımlanan 2 tam sayfa röportajda Kürt sorununun çözümüyle ilgili görüşlerini açıkladı. Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu ve Ankara Temsilcisi Metehan Demir’in konuğu olan Zana, bir taraftan Başbakan Erdoğan’a övgüler yağdırırken diğer taraftan da Türkiye’nin üniter yapısını dinamitleyecek özerklikle ilgili bölücü taleplerini sıraladı. “Birleşik Kürdistan’dan vazgeçtik” diyen Zana, aba altından sopa göstermeyi de ihmal etmedi. Bebek katili Öcalan’a ev hapsi, Kürt kimliğine anayasal güvence isteyen Zana, “Bunları yapmazsanız, bölünme kaçınılmaz olur” dedi. Zana’nın Hürriyet’te yer alan bölücü talepleri şöyle:
“Bölmek çözüm değil”
“2004’te devlet tarafından uygulanan Kürtleri böl-yönet mantığı hâkimdi. Tahminimce Filistin modeli örnek alınmıştı. Bölünerek hareketin zayıflayacağını, hatta yok olacağını düşünen bazı çevreler büyük bir yanılgıyla karşılaştılar. Çünkü taban birdi. Haklı talepler birdi. Çekilen acılar birdi. Bu şartlar altında bir bölünme olmadığı gibi daha da güçlenen bir hareketle karşılaşıldı. Kürtlerin bölünmesinin kime ne fayda sağlayacağını da yakın dönemdeki örneklere bakarak anlamak mümkün. Bakın Filistin davasında bölünme yaşandı. Filistin Kurtuluş Örgütü’nden (FKÖ) HAMAS’a, El Fetih’e dek birçok yapı ortaya çıktı. Bu da birbirinden farklı talepleri savunan, bağımsız yeni sorun merkezleri ve aktörler olarak karşımıza çıktı ve sorun 50 yıl geriye gitti. O nedenle bölmek çözüm değil. Tek parçalı düşünülmeli. Aynı şekilde devlet de bu işi eğer çözme kararlılığı gösterecekse ortak bakış açısını sürekli kılmalı. Yani sadece karşı tarafı bölme değil kendisinin de bölünmemesi, tüm kurumlarıyla, politikalarıyla kararlı tek bir duruş sergilemesi şart. Buna herkes, her şey dahil.” ,
Kürt kimliğine güvence
“Bunu hepimiz açıkça söyleyelim ve kabul edelim. Bu işi isterse en güçlü durdurur. O güçlü kimdir, şimdiki hükümettir. O hükümetin başı Tayyip Erdoğan’dır. Tarihin en güçlü hükümetinin başındaki isim isterse o iradeyi gösterir, buna gücü yeter ve bu sorunu da çözer. Ben onun bu işi çözeceğine inanıyorum. Tabii ki Başbakan’la görüşmek isterim. Bence ayda bir toplumun bu iş üzerine düşünen insanlarına kapısını açabilmeli. Evet ben Leyla Zana olursam bu görüşme daha heyecan yaratır. Bir kere terör ve Kürtler ifadesi bir arada anılmamalı. Bu herkesi biz terörist değiliz şeklinde tepkiye sevk ediyor. İkincisi, Kürt kimliği anayasal güvenceye alınmalı. Üçüncüsü, Kürt çocukları asimilasyondan çok mustarip. Bu nedenle eğitim hakkı verilmeli. Başbakan asimilasyon yok diyor. Ama anaokulunda bile var. Bölgeye gidin, köylere bile anaokulu gelmiş. Ama eğitim Türkçe. Anneden kültürü öğrenmesi gereken çağda çocuğa Türkçe öğretiliyor, atomize ediliyor. Kim kendini ifade ettiyse, isyan ettiyse kendini içeride buldu. Benim tanıdığım onlarca insan var KCK’lı değiller ama içerideler.”
Öcalan merkez olsun“Başbakan’da bu cesaret var. Mesela Öcalan İmralı’dan alınıp bazı kesimlerle temas edebileceği bir ev hapsine alınabilir. Türkiye Mandela’nın Güney Afrika’sı gibi olmasın. Öcalan’ın böyle bir ev hapsine taşınması, Başbakan’ın bu cesarete sahip bir kişi olarak bu adımı atması, inanın yüzde 80 ülkede mevcut iklimi değiştirir. Burada Öcalan’ın Türkiye’nin dinamiklerini anlaması için sadece kendi bildiklerini söylemesi değil, gelenleri de dinleyip bir sentez oluşturması önemli. 5 yıl daha niye bekleyelim? Bakın çocuklarımız ölüyor. Sayın Celal Talabani ve Mesut Barzani çok önemli isimlerdir. Ama Türkiye, bir çözüm iradesi, somut bir plan ortaya koyarsa iki isim de Türkiye’nin peşinden gelecektir.”
Akıl hocası iş adamı Alaton
Bilgi Üniversitesi’nde 5-11 Nisan 2011 tarihleri arasında düzenlenen “Barışı Kurmak” konferansının dördüncü gününde Leyla Zana ile katılan ünlü iş adamı İshak Alaton tartışılacak önerilerde bulunmuştu. Eskiden Kürdistan kelimesini kullanmanın mümkün olmadığını söyleyen Alaton, bugün gelinen noktada bölge insanının Türkiye’den ayrılıp ayrılmama konusundaki tercihinin sosyal araştırmalarla tespit edilmesi gerektiğini ifade etmişti. Alaton’un bölücülere referans olan talepleri şöyleydi: “Ayrılıp ayrılmamayı bölge insanına sormak lazım. Eğer bir taraf, barış derken diğer taraf onu elleri tetikte tutmak olarak algılıyorsa, mevcut olandan da daha tehlikeli bir duruma işaret ediliyor.
Irak’taki kürt topraklarında federal bir Kürt devleti kuruldu. Bugün yapacağımız hareket, Irak Kürdistanı’ndaki kalkınma hamlesinin Güneydoğu’daki etkilerine bakmak olmalıdır. Bu etki kaçınılmaz. Seçim barajı düşürülmeli, bölge insanı Meclis’te temsil edilmeli. Kürtleri teskin edecekse Öcalan ev hapsi konumuna da geçirilebilir. Parlamentonun toplumu bu fikre hazırlayacak, toplumsal zemini hazırlaması gerekiyor. Bu toplumsal bir hazırlık icab ediyor.” AB hep Zana’nın yanındaydı
Leyla Zana ve arkadaşları DEP’le SHP arasındaki işbirliği neticesinde 1991 seçimlerinde SHP listelerinden Meclis’e girmişti. Zana’nın Kürtçe yemini, Hatip Dicle’nin “Baskı altında yemin ettim” sözleri üzerine açılan soruşturma sonucunda dokunulmazlıkları kaldırılan Leyla Zana, Hatip Dicle, Selim Sadak ve Orhan Doğan, 6 Mart 1994’te Meclis’ten gözaltına alınmıştı. 8 Aralık 1994’te de 4 DEP’li “PKK üyesi oldukları gerekçesiyle” 15 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. 17 Temmuz 2001’de AİHM, eski DEP’lilerin “adil yargılanmadığına” karar verince yeni bir süreç başlamış oldu. Yeniden yapılan yargılama sonunda 21 Nisan 2004’te ikinci kez 15’er yıl hapse mahkum oldular.
Yargıtay’ın bozma kararının ardından Yargıtay 9. Ceza Dairesi, eski DEP’lilerin tahliye talebini kabul etti. 9 Haziran 2004’te, 9.5 yıldır Ulucanlar Cezaevi’nde yatan Leyla Zana, Hatip Dicle, Selim Sadak ve Orhan Doğan tahliye oldu. Zana’nın DEHAP Genel Merkezi’nde yaptığı açıklama ise Başbakan Tayyip Erdoğan’ın sık sık dile getirdiği sözlerle örtüşüyordu. Zana, “Bu coğrafyada el ele tutuşarak Kürdü ile Türkü ile Çerkezi ile Lazı ile bulaşabileceğine inanıyorum. Türkiye içsel sorunlarını çözerse bölgenin yıldızı haline gelecektir. Gün dargınlıkların, kızgınlıkların, acıları körüklemenin günü değildir. Gün daha çok bütünleşmenin, ön yargılardan uzak, kardeşlik duygularıyla 21’inci yüzyılın evrensel değerleriyle buluşma günüdür” diye konuşmuştu. Tahliye kararlarına AB’den alkış gecikmedi. AB Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu yetkilisi Günter Verheugen: Bu karar, iki yıldan bu yana devam eden siyasi reformların uygulanmasının bir işaretidir. Komisyon olarak davanın önümüzdeki duruşmalarının da aynı yönde sonuçlanacağı inancındayız.
Bir destek de Gül’denDönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, tahliye olan eski DEP’lileri konutunda kabul etti. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ABD’de olması nedeniyle Gül’ün Başbakan Vekili sıfatıyla da, Leyla Zana, Hatip Dicle, Selim Sadak ve Orhan Doğan ile yaptığı görüşme 45 dakika sürdü. “Yeni dönemde herkes üzerine düşeni yapmalı” diyen Gül’e eski DEP’liler de barış mesajıyla karşılık vermişti. verdi...
1999’da politikamız değişti
Leyla Zana, 1999’da Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye getirilmesinden sonra büyük fırsatlar yakalandığını belirterek şunları söyledi: “Bağımsız Birleşik Kürdistan mücadelesi yerine Türkiye ile birleşik yaşam politikası hâkim oldu. Hatta bu da o dönemdeki dalgalanmaları beraberinde getirdi. O dönemden bu yana bu anlayış farklılığını görüyoruz. Benim bakış açım şöyle. Bence PKK da bugün bunu böyle anlamalı. Ak Parti’deki Kürt milletvekilleri duyguda Kürt, düşüncede Kürt değildir. BDP’dekiler ise düşüncede Kürt, duyguda değil. İkisi de olaya yarım yarım bakıyor. Yani düşüncede Kürt değil demekle Ak Parti milletvekilleri Kürtlerin geleceğine dair bir şey beslemiyor, düşünmüyor. BDP’liler ise geleceği düşünüyor ama Kürtlerin duygusuna uzak olduğu için çok mekanik kalıyor.” Zana, KCK operasyonlarından rahatsızlığını da “KCK deyip duruyorlar. Bu işin hikâye kısmı. Kim kendini ifade ettiyse, isyan ettiyse kendini içeride buldu. Benim tanıdığım onlarca insan var KCK’lı değiller ama içerideler” diyerek dile getirdi.
Ev sahibine de talimat
Ev sahibi Hürriyet’e de talimat veren Zana, “Hürriyet kendine yakışan bir şekilde Hürriyetçi bir mantıkla logosunu artık değiştirmeli ve ”Türkiye Türklerindir“ yerine ”Türkiye Türkiyelilerindir“ deme büyüklüğünü göstermeli. Bir kere Kürt sorunu sözünü şiddetle reddediyorum. Ortada bir hak talebi meselesi vardır” ifadesini kullandı.
Bölgede çok partili siyaset
Zaman gazetesinin haftalık eki Aksiyon’da 11 Haziran’da yayımlanan analizde Güneydoğu’da çok partili siyaset döneminin başladığı ifade edildi. “Güneydoğu’da birçok grup yeni bir oluşumla siyasete atılmak istiyor. Bir yandan da gözler Ankara’dan gelecek işarete bakıyor.
’Gri Kürtler’artık Kürt siyasetinin dengesini değiştirmek istiyor” denilen analizde Hizbullah’ın avukatı etiketini taşıyan Sıdkı Zilan’ın Azadi İnisiyatif Partisi’ni kurduğu belirtiliyor. Hizbullah’ın da Mustazaf-Der olarak faaliyetlerini sürdüreceği belirtilen yazıda, KADEP’in yanı sıra Kemal Burkay ile yeni bir hava kazanan Hak-Par’ın bölgedeki etkinliği anlatılıyor.
MİT istedi ve biz de yaptık
Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, 28 Nisan’da yayımlanan yazısında, MİT’in gazete yöneticilerine Apo’nun asılmaması yönünde kamuoyu oluşturma talimatı verdiğini açıkladı. Özkök, “...Brifingi veren Milli İstihbarat Teşkilatı’ydı.
Konuşmayı bizzat MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun yapmıştı... O gece, ”Türkiye Cumhuriyeti Devleti“, bizden resmen ”Öcalan’ın asılmaması için kamuoyu oluşturmamızı istedi. Evet, devletimiz istedi. Ve biz de yaptık...“ ifadelerini kullandı.
Birlikteliğin teorisyeni Abdullah Öcalan
Radikal Gazetesi yazarı Avni Özgürel’in, Kandil’de Murat Karayılan ile yaptığı söyleşi yayınlandı. Oslo sürecini birinci elden takip ettiğini ifade eden Karayılan, “Çözüme çok yaklaşmıştık” dedi. Çözüm konusunda Abdullah Öcalan’ın önemine dikkat çeken Karayılan, “Mesela Başkan Apo’nun önemi şu: Başkan Apo ilk kez bir Kürt lider olarak Türk-Kürt birlikteliğinin teorisini ortaya atmıştır. Yani bunu taktik olarak değil, bunu teorileştirmiştir. Bir de şu var. Devlet eğer zamanında o asimilasyonu gerçekten başarsaydı o giderdi. Mesela şimdi bazı halklar için, örneğin Lazlar için, kimse bir şey demez, artık geçmiş. Boşnaklar için kimse bir şey demez. O insanlar da artık kendilerini Türk olarak görüyor. Ama Kürt toplumu öyle değil” diye konuştu.
YENİÇAĞ, 14 Haziran 2012