İşte size MİT’çiden bir yol haritası I-II

İşte size MİT’çiden bir yol haritası I-II

İletigönderen Başkomutan » Cmt Ara 04, 2010 5:40


İşte size MİT’çiden bir yol haritası -I-

Seçimlerden sonra yapılacak “Yeni Anayasa” nasıl olacak, devletin eli-yüzü neye benzeyecek, PKK rejime nasıl ortak edilecek sorularının cevabını eski bir MİT’çi anlattı. Bu MİT’çi öyle sıradan, eften püften biri de değil. Adam terörün en civcivli zamanında, 1989-91 Diyarbakır MİT Bölge Başkanlığı yapmış. Sonra üstün başarılarından dolayı olsa gerek MİT İstihbarat Daire Başkanlığına, arkasından Müsteşar Yardımcılığına terfi ettirilmiş biri. 2005’te emekliye ayrılmasıyla beraber mesaisine fahri olarak devam etmiş.

PKK ve Türk Devletinin tasfiyesi üzerine yazılar yazıyor, konuşmalar yapıyor, projeler geliştiriyor.


Bilgi kaynağımız bu MİT’çi, Cevat Öneş. Fatih Altaylı’nın 30 Kasım 2010 günlü ‘Teke Tek’ Programında iki saate yakın süren mülakatın son bölümünü özetleyelim.

Zamanın ve şartların çok müsait olduğunu Cumhurbaşkanı Gül gibi vurgulayan MİT’çinin bilgisi ve iddiaları şöyle:

1.Terör ve “Kürt Meselesi” nin çözümü için, Anayasa ve kanunlarda ne kadar Türk kelimesi geçiyorsa hepsi çıkarılacakmış. Devletin hukuku içinde hiçbir etnik kimliğe yer verilmeyecekmiş. Böylece etnik/ırk grupları arasında demokrasi ve eşitlik sağlanacakmış.

(Devlet ancak millet varlığı üzerine bina edilebilir. Etnik gruplar üzerine devlet inşa edilemez. Dünyamızda millet adı devletin de adı ve kimliğidir. Aynen Çin, Japon, Rus, Alman, Amerikan, Fransız, İngiliz, Yunan ve Ermeni devleti gibi. Yine demokrasi ve eşitlik insanlarla ilgili bir kavramdır, etnik/ırk grupları için kullanılamaz. Buna rağmen bu kirli oyun, Haçlılar, maşası PKK ve işbirlikçilerinin Türksüz Türkiye için oynanıyor.)

2- Eğitim dili Türkçe ve Kürtçe olacakmış.

(Milletin ortak dili, devletin de dilidir. Uluslararası hukuka göre iki dilli devlet olmaz. Büyük güçlerin çıkarları için inşa ettikleri istisnai ve geçici örnekler vardır. Irak’ta olduğu gibi.)

3- Anayasanın 66’ncı maddesi değiştirilerek, Türk üst kimliği yerine vatandaşlık üst kimlik yapılacakmış.

(Kimlik bir millete aidiyeti gösteren sosyolojik bir kavramdır. Vatandaşlık ise renksiz hukuki bir terimdir. Başına Türk, Amerikan, İngiliz, Fransız, Japon gibi millet adı getirilerek kullanılırsa kimliği ifade edebilir. Bu vatan üzerinden Türk’ün adını silmek için kimliğimizle oynanıyor.)

4- Barış ortamının kurulabilmesi için, Türkler geçmişleriyle yüzleşip özeleştiri yapacakmış. Açıkça özür dilenmese bile, yapılan hata ve haksızlıklardan dolayı pişmanlık duyulduğu ifade edilecekmiş.

(Demek ki; barış ortamı PKK’ya teslim olmakla da bitmiyormuş. Bir de, 50 bin kişinin hayatına kasteden, milletimizin birliğine saldıran, bütün dünyanın terör örgütü olarak kabul ettiği, insanlığa karşı suç işleyen bu terörist canilerden özür de dilememiz gerekiyormuş. Haçlıların Türk düşmanlığında ne kadar hayasızlaştığını tarihten biliyorduk da, işbirlikçilerini iyi tanıyamamışız.)

5- Af kelimesi incitici olacağı için, Kandil ve diğer yerlerden gelecek PKK’lılar için uygun bir dil bulunmalıymış.

(Bin yıllık egemenliğimize saldıranları peşinen affedecekmişiz, ama bu söz yerine “Demokrasi kahramanları” veya “insan hakları savunucuları” gibi bir isim de bulmamız gerekiyormuş. Soralım; acaba ülkeyi kan gölüne çevirenler mi, yoksa onlara böylesine sıfatlar arayanlar mı daha suçludur? Acaba Türk düşmanlığı mı bazılarını bu kadar insanlıktan çıkarıyor?)


6- Seçimlerden sonra yapılacak yeni anayasa, insanı ve demokrasiyi esas alarak inşa edilecekmiş.

(Elbette insan çok önemli ve kutsal bir varlıktır. Ancak bir millete mensup ve bir devletin vatandaşı olan insanların birbirleriyle, toplumla ve devletle ilişkilerini düzenleyen hukuki kuralların tespiti, sadece bu iki kavrama göre belirlenemez. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10 ve 11’inci maddeleri bu hususa açıklık getiriyor. Diyor ki; “... demokratik bir toplumda,... ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması veya yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının temini için... sınırlamalara ve yaptırımlara gidilebilir.”

Demek ki, demokrasi, insan hakları ve özgürlükler bu esaslara göre kısıtlanabiliyor. Bunu da yürütecek olan devlettir.)

Sadi SOMUNCUOĞLU
04 Aralık 2010 / YENİÇAĞ
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: İşte size MİT’çiden bir yol haritası -I-

İletigönderen Başkomutan » Cmt Ara 04, 2010 5:41

HATIRLATMA
TARİH: 22 KASIM 2007



TARAF GAZETESİ MANŞETİ :
PKK ANLAŞMASININ GİZLENEN KOŞULU


"Washington'da PKK'nın tasfiye kararı alındığını" söyleyen eski MİT yöneticisi Öneş,anlaşmanın diğer koşulunu anlattı:
Barzani'nin hukuki statüsüne garanti

Washington toplantısında PKK'nın tasfiyesine karar verildiğini...


PKK, operasyon yapılmadan da biter
20.11.2007

MİT'in istihbarattan sorumlu Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, PKK'nın Kuzey Irak'ta bir operasyon yapılmadan bitebileceğini söyledi. Taraf Gazetesi'ne konuşan Cevat Öneş, Kürt sorunu, PKK ve DTP ile ilgili önümüzdeki günlerde neler olabileceğini değerlendirdi.

Türkiye'nin bugün çok önemli bir noktada olduğunu söyleyen Öneş, Washington görüşmelerinden sonra Kürt sorununun çok acil çözülmesi gerektiğini vurguladı. "Irak'taki PKK, tehdit ve pazarlık kartı olarak Türkiye'ye karşı kullanılıyor. Bu sorun ulusal olmaktan çıktı, bölgesel ve küresel bir hal aldı. Washington bize bunu gösterdi." diyen Öneş, "Kuzey Irak'ta PKK'yı bitirmek, Türkiye'de PKK sorununu kesinlikle çözmez.

Emekli Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman başta olmak üzere çoğu komutanın Kürt sorununa çok yanlış yaklaştıklarını itiraf etmeleri de bu sorunun sadece askerî yoldan çözülemeyeceğini açıkça gösterdi. Sorunun demokratik yoldan çözümüne kapı araladı." ifadelerini kullandı. Bu gelişmelerin Türkiye'de sivil siyasetin güçlendiğinin ve güçlenmeye devam edeceğinin de bir göstergesi olduğunun altını çizdi.

Washington toplantısında PKK'nın tasfiyesine karar verildiğini savunan Öneş, "Aslında bu karar, Öcalan bize teslim edildiği anda verilmişti. Amaç Kuzey Irak'ta oluşan federe yapıya bir hukuki statü kazandırmaktı. Barzani ve Talabani'nin karşısındaki PKK'yı tasfiye etmekti. Ancak belirli çıkarlar için bu süreç uzatıldı." ifadelerini kullandı.

Bugün ise Türkiye'nin gücünün bu sürecin yeniden uzatılmasına izin vermeyeceğini söyleyen Öneş, "Hükümetin Kürt sorununu demokratik yoldan çözmek için acilen ciddi bir adım atması gerekiyor. Hemen anayasadan başlayarak hukuki, siyasi, ekonomik tedbirleri içeren, hak ve özgürlükleri kapsayan sivil bir projeyi devreye sokması lazım. İşte o zaman PKK, Türkiye'de biter." ifadelerini kullandı.

Zaman
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=615438







22/11/2007
Barzani’ye karşı Apo pazarlığı

Washington’daki George Bush ile Tayyip Erdoğan’ın “Oval Ofis” görüşmesiyle ilgili ilginç iddialar ortaya atılıyor. PKK terör örgütünün tasfiye edilmesinin kararlaştırıldığını ileri süren Eski MİT’çi Cevat Öneş, ABD yönetiminin bunun karşılığında Türkiye’den Irak’ın kuzeyindeki peşmerge yönetimini tanımasını istediğini savundu. Öneş’e göre Bush, Türkiye’den İran ve Suriye ilişkilerinde de ABD ekseninde hareket etmesini istedi.
Barzani’ye garanti!..

ABD, “Apo’ya karşılık Barzani” kozunu oynuyor. Washington’un PKK’nın tasfiyesi karşılığında Türkiye’den Irak’ın kuzeyindeki peşmerge yönetimini tanımasını istediği belirtildi

Milli İstihbarat Teşkilatı eski müsteşar yardımcısı Cevat Öneş’e göre Washington’daki George Bush ile Tayyip Erdoğan görüşmesinde PKK terör örgütünün tasfiye edilmesi kararlaştırıldı. ABD yönetimi bunun karşılığında Türkiye’den Irak’ın kuzeyindeki peşmerge yönetimini tanımasını istedi. Taraf gazetesinin haberine göre, Öneş, PKK’nın tasfiyesi için varılan anlaşmayı şöyle özetledi:

Elverişli şartlar beklendi

“Irak’ın bütünlüğünü ve Türkiye’nin çıkarlarına ters düşmeyecek bir biçimde ’Kuzey Irak’taki bölgesel yönetimin’hukuki statüsü garanti altına alınacak.” PKK terör örgütünün tasfiyesine aslında 1990 yılında Abdullah Öcalan türkiye’ye teslim edilirken karar verildiği fakat Amerika’nın kendisi için en elverişli koşulları elde edene kadar süreci uzattığını söyleyen Cevat Öneş, “Amerika’nın Türkiye’den istekleri sorusuna da şu cevabı vermiş:

” ABD, İran ve Suriye eksenine karşı Türkiye’nin ABD politikalarına destek vermesini istiyor. Amerika’nın PKK’yı Washington’da düşman olarak nitelemesinin perde arkasında böyle bir destek arayışı olabilir. Ayrıca ABD, Kuzey Irak’taki ’Kürt bölge yönetiminin’Türkiye tarafından muhatap kabul edilmesini, Türkiye ile ilişkilerin geliştirilmesini istiyor. Ayrıca, ABD Irak’taki bataklıktan çıkabilmek için de Türkiye’nin desteğine muhtaç. Irak’ın bütünlüğü bozulmadan yani ’bölgesel Kürt yönetimi’federal Irak’ın yapısı içinde korunarak, Türkiye’nin ABD politikalarına desteğinin kazanılması çok önemli.

İşte o anlaşma

Cevat Öneş, “Irak’ın bütünlüğünü ve Türkiye’nin çıkarlarına ters düşmeyecek bir biçimde ’Kuzey Irak’taki bölgesel yönetimin’hukuki statüsü garanti altına alınacak” dedi.

Apo’yu 2 yıl önce sildiler

2005’te peşmerge lideri Mesut Barzani’nin ABD ziyaretinin ardından Avrupa Birliği, bebek katilini satmıştı. 25 Kasım 2005 yılında Yeniçağ yaşanan gelişmeleri “AB, Barzani’yi sattı” başlığı ile manşetine taşıdığı haberde şöyle duyurmuştu: ABD destekli Barzani’nin yıldızının parladığını gören Avrupa, yıllarca beslediği Öcalan’ı sattı. Avrupa’nın, Türkiye’ye karşı koz olarak kullandığı Abdullah Öcalan’ın artık misyonunu tamamladığı ise AB Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn’in şu sözleriyle anlaşıldı: “Güneydoğu olaylarını yakından takip ediyoruz. Olayların sorumlusu PKK’dır.?”

Haber : Fatih ERBOZ
YENİÇAĞ





ARSLAN BULUT'un yazısı...

Barzani’ye karşı Apo pazarlığı

Bush-Erdoğan görüşmesinde somut olarak teknolojik istihbarat paylaşımı sözü alınmıştı. Bu da genel olarak “Dağ fare doğurdu” diye nitelendirilmişti. Ancak daha sonraki gelişmelerden kamuoyuna açıklanmayan bir pazarlık yapıldığı anlaşıldı.

Öyle ki, MİT'in emekli üst düzey yöneticilerinden Cevat Öneş, ABD ile PKK'nın tasfiyesi ve karşılığında Barzani yönetiminin tanınması hususunda anlaşmaya varıldığını iddia etti.

Cevat Öneş'in bu iddiası temelsiz değildi. Hatta CHP Genel Başkanı Deniz Baykal da konu hakkında bilgilendirilmiş olmalı ki birdenbire Barzani yönetimine ve Irak'ın kuzeyinde oturan halka olumlu mesajlar verdi. Barzani yönetimi de Türkiye'ye karşı olumsuz açıklamaları bir kenara bıraktı ve basında Türkiye aleyhindeki yorumlara kısıtlama getirdi.

Öyle ki PKK'nın tamamen tasfiye edileceği hükümete yakın gazeteciler tarafından ifade edilmeye başlandı. Başbakan da “Türkiye terör illetinden mutlaka kurtulacaktır, sosyal restorasyon sürecini mutlaka tamamlayacaktır” diyerek bu iddiaları doğruladı.

Emre Aköz ise 24 Kasım 2007 tarihli Sabah'ta “Peki biz ne verdik?” başlıklı yazısında “Soru şu: ABD'nin, PKK'yı tasfiye etmesi karşılığında Türkiye ne verdi? Cevat Öneş'in, 'Buna karşılık, biz de Barzani 'yi tanıyacağız'demesi beni tatmin etmiyor. 'Aşiret reisi' filan diyerek 'siyaseten' aşağıladığımız Barzani'yi, 'ekonomik' olarak zaten tanımış durumdayız. Kuzey Irak milyonlarca dolarlık iş yapan Türk şirketleriyle dolu.. Başka bir şey olmalı. Daha esaslı, daha önemli bir şey verdik. Ama ne?” diyordu.

* * *

Bu sorunun cevabını, İsrail Devlet Başkanı Şimon Peres'in Ankara ziyaretinde TBMM'de konuşturulması ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Türkiye adına kendisine verdiği güvencede arayabiliriz!

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Çankaya Köşkü'nde İsrail Devlet Başkanı Şimon Peres onuruna verdiği yemekte yaptığı konuşmada, İsrail'in güvenliği ve tanınmış sınırlar içinde yaşama hakkına sahip olmasının, Türkiye'nin Ortadoğu politikasının değişmez önceliklerinden olduğunu söyledi!

Gül, Filistinliler'in toplumsal ve ekonomik şartlarının iyileştirilmesinin hem barış sürecine hem İsrail'in güvenliğine katkıda bulunacağına olan inancını vurgulayarak bu düşünceyle Ankara Forumu Projesi'ni başlattıklarını hatırlattı.

* * *
Türkiye, ABD'nin baskısı ile kendi güvenliğini ikinci plana düşürüp, İsrail'in güvenliği için İsrail-Filistin barışını sağlamaya yöneldi. Çünkü İran'a yönelik ABD saldırısı durumunda İsrail'in “İran'ın 11 bin füzesi” nden korunması gerekiyor...

Arslan BULUT
26.11.2007
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: İşte size MİT’çiden bir yol haritası I-II

İletigönderen Başkomutan » Sal Ara 07, 2010 13:33


İşte size MİT’çiden bir yol haritası -II

Egemenliğimizi de, milletimizi de istiyorlar

Kaldığımız yerden devam edelim.

7- 1982 Anayasasının Başlangıç bölümü tamamen çıkarılacakmış.

(Bu bölümde hiçbir ayırım gözetmeksizin insanlarımız kucaklanmakta, milli devletimizin kuruluş felsefesi Milletimizin yüksek kültür ve medeniyetine dayandırılmaktadır. Birliğimizin bozulması için etnik/ırk gruplarına göre ayrıştırılmamız gerekiyor. Bu bölüm bunun için kaldırılmalıdır.)

8- Bütün etnik gruplar eşitlik içinde; Anadolu Birliği, Mezopotamya Birliği veya Orta Doğu Birliği gibi ortak bir devlet çatısı altında toplanacakmış.

(Şu cürete bakınız. Asırlardır bir ve bütün olmuş, bugün %98’inin dili, %99’unun dini, %100’nün kültürü bir olan bu milleti, önce etnik (aşiret) gruplara göre parçalayacak, sonra da bozduğumuz birliğimizi tekrar kurmak için, ortak bir çatı altında toplanacakmışız. Evcilik oynar gibi bir şey. Peki zorumuz nedir denirse? Cevabı şu: Gerçek gücün ve meşruiyetin kaynağı “bir millet-Türk Milleti” ortadan kaldırılmazsa, Haçlıların önü nasıl açılacak?)

9- PKK’nın ilan ettiği eylemsizlik sürecinin devamı için güvence olarak bütün bunlara AKP seçim beyannamesinde yer verilecek ve bir anlamda yeni anayasa seçmenin onayına sunulmuş olacakmış.

(Teröristbaşıyla varılan anlaşmaya (imzalandığı ileri sürülen iki protokole) göre; operasyonların durdurulacağı (şu anda durmuş gibidir), KCK tutuklularının serbest bırakılacağı, (şu anda görülen dava gündemden düşürülmüş gibidir) diğer PKK şartlarının yeni anayasa ile karşılanacağı ve seçimlerden önce de bunun güvencesinin verileceğine dair haberler medyada fazlasıyla yer almaktadır. Zaten yetkililer de bütün bunları çeşitli şekillerde söylemekte ve bu sürecin 2002’de “PKK açılımı” çerçevesinde başlatıldığını açıklamaktadırlar.Yapılacaklar için AKP’nin seçim beyannamesini beklemek daha doğru olacaktır.)


10- Bu düzenlemeleri kesinlikle kabul etmeyeceği bilinen, toplumun büyük kesimi, “Türkler” ikna edilecekmiş. Bu ikna zor olmayacakmış. Psikolojik yöntemlerle çok kolaylıkla sağlanabilirmiş. Hem de zannedildiğinden de kısa zamanda.

(Türk milletinin saflığı meşhurdur. Ama bıçak kemiğe dayandığında neler yaptığı da malumdur. Yeter ki devletin ve milletin içine sürüklendiği beka tehlikesini görsün. Vatanı için canını vermekten çekinmeyen, bütün evlatlarını şehit verdiğinde bile ’vatan sağ olsun’ diyebilen anneler, babalar herhalde gereğini yapacaklardır. Gereği için de 2011 seçimleri var. Oylarıyla AKP’ye dur demeleri yeterli olacaktır. Bunun için seçmenin bilgilendirilmesi gerekiyor. En büyük görevin de başta Türk milliyetçileri olmak üzere bütün aydınlara düştüğünde şüphe yoktur.)

* * *

Aslında MİT’çinin anlattıklarına kimse yabancı değil. Cumhurbaşkanından Başbakana kadar herkes bölücü terör konusunda neler söyledi, idam mahkumunun yıllardır hücresinden örgütünü rahatça yönetmesine kimler izin veriyor, nasıl oluyor da PKK’nın siyasi kanadı TBMM’de Türk Milletine ve devletine fütursuzca meydan okuyabiliyor? Hepsi biliniyor.

Başbakan Erdoğan, hep anlatmadı mı?

Türk de etnik bir gruptur.

Aynen Kürt, Arap, Gürcü, Laz gibi. Bunların hepsi alt kimliktir, üst kimlik Türkiye (millet yerine coğrafya) vatandaşlığı olacaktır. “Kürt açılımı’nı 2002’de başlattık. Anayasa referandumunu bunun için yaptık. Sıra kapıdan girip odayı tanzime geldi. Bunun için de yeni anayasa yapacağız” demiyor mu? AKP Grup Bşk, Yrd. Bahçekapılı ve AB Komisyonu Bşk.Yaşar Yakış, kanunlardan Türk adının çıkacağını söylemiyor mu?

Bu durumda MİT’çinin rolü, sadece ilk defa bilinenleri proje haline getirip, bir bütünlük içinde izah etmekten ibaret kalıyor. Yani Türk’ü tasfiye eden “federal” bir rejime nasıl geçileceğini net bir şekilde öğrenmiş oluyoruz.

Sonuç: Projeye göre; Türk’ün bin yıllık milli devleti ve egemenliği elinden alınıyor. Arkasından Türk Milleti “özeleştiri” adı altında, kendini suçlayarak, aşağılayarak, manen çökertiliyor. Geriye bölünmüş, etkisiz, kimliksiz, dağınık bir yığın kalıyor.

Bunun adı da terörü önleme oluyor. Nasıl beğendiniz mi?

Bunları görüp, duyup da rahat uyuyanlara, gemisini kurtardığını zannedip kafasını kuma gömenlere, dünya nimetleriyle gününü gün edenlere ne diyeceğiz?

Buyurun siz söyleyin.


Sadi SOMUNCUOĞLU
07 Aralık 2010 / YENİÇAĞ




Madde 8- Woodrow Wilson Center ödüllü Dışişleri Bakanımızın hayalini çağrıştırıyor!..
Graham Fuller'in kehaneti Davutoğlu'nun hayali!..


[img]http://foto.gazetevatan.com/newpics/news/071220100925345301267.jpg[/img]

Davutoğlu'nun hayali: OMT (Osmanlı Milletler Topluluğu)
Dışişleri Bakanı Davutoğlu İngiltere’nin kurduğu Milletler Topluluğu’nu örnek göstererek Türkiye’nin de eski Osmanlı toprakları üzerinde liderlik kurabileceğini söyledi.

Davutoğlu'nun hayali: OMT (Osmanlı Milletler Topluluğu)Amerikan Washington Post gazetesi yazarı Jackson Diehl, geçen hafta Washington’da görüştüğü Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun kendisine Türkiye’nin eski Osmanlı ülkeleri üzerinde liderliğini yeniden kurma hayalinden bahsettiğini yazdı.

‘NEO-OSMANLICI’

Diehl, Wikileaks belgelerinde “son derece tehlikeli” ve “neo-Osmanlı İslamcı fantezilerde kaybolmuş” denilen Davutoğlu’nun kendisine, “İngiltere eski sömürgeleriyle bir milletler topluluğu halinde, neden Türkiye eski Osmanlı topraklarında, Balkanlarda, Ortadoğu ve Orta Asya’da yeniden liderlik kurmasın?” dediğini yazdı.

Washington Post yazarı şöyle devam etti: “Aslında, Arap sokaklarının muhtemel lideri olarak Erdoğan, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah gibi rakiplerinden daha çekici görünüyor. Sonuçta Türkiye, Avrupa’nın ticaretine ve yatırımına bağımlı; demokratik bir Irak ve nükleersiz bir İran istiyor. NATO’nun Afganistan’da başarılı olmasını diliyor. Halen İsrail’i tanıyor. Özünde gerçek bir Müslüman demokrasi. Bu da Türkiye’nin hem eskisinden daha zorlu hem de bir bakıma daha iyi bir müttefik olduğu anlamına geliyor.”

İm (Kod): Tümünü seç
http://haber.gazetevatan.com/davutoglunun-hayali-omt-osmanli-milletler-toplulugu/345002/30/Dunya
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x