Öncesini-sonrasını karıştırmayacağım:
Bu ulusa en ağır iftiralara atar iken, ABD'nin has kadını Rabiya Kadir ile Doğu Türkistan için döktüğün gözyaşlarından... Ya da Atakürt yazında Musul'u Kürt ili yaptığın gibi küçük şakalarından; kısacası kimlere hizmet ettiğinden söz etmeyeceğim.
Gazetenin kuruluş amacına; okyanus ötesi bağlantısı belgeli işbirlikçi yayınlarına...
Niyetine, geçmişine; kitaplarına, yazılarına da değinmeyeceğim...
Baban, kardeşin, kızın da konunun dışında şu anda.
Ne de olsa en güzel bir gün bugün!
Türkiye'nin doğumu varmış a dostlar: Sıcak su getirin!
O yüzden, bir çift kadın memesini kokladığın gibi koklaman için sana turuncu laleler aldım, İstanbul Büyükşehir'den, dönek-oğlu-dönek Ahmet Altan... "Doğum"un varmış malum! Çokça rahatsız etmeden bir soru soracağım yalnızca...
Yoksa cehenneme yakıt olması için yaradılanların günahını sorgulayacak değiliz...
Allah'ın işine akıl ermez... Doğrusunu O bilir.
Ne ise uzatmayalım...
Önce geçen gün yazdığın şu "Doğum"u okuyalım birlikte:
Ahmet Altan yazdı:
Türkiye, yakın tarihin en önemli dönemeçlerinden birini başarıyla geçti.
Gizli ve açık taraftarlarının büyük desteğine rağmen Kemalist rejim halkın güçlü sillesiyle sallandı.
Aslında bu kaçınılmazdı.
Kemalizm, artık bu ülkenin yaşamını sınırlandıracak güce sahip değil, gürbüzleşen, gelişen, zenginleşen bir Türkiye elbette kendine daha geniş, daha ferah, daha özgür bir yapı yaratacaktır. Anadolu’nun o eski deyişiyle söylersek, “su yatağını bulur”. [Peki ya .ok!]
Yetmiş milyon nüfuslu, adam başına milli geliri on bin dolara yaklaşan, yılda otuz milyon turistin geldiği, ihracatı yüz milyar doları geçen, yüzlerce televizyon kanalına sahip bir ülke, insanların yaşam biçimine, düşüncesine, inancına karışan bir sistemle yönetilemezdi, kendine demokratik bir sistem yaratacaktı.
[Vay anasını!]
“Hayır” diyen ve bunu savunan politikacılarla medya kaybetti.
Ama onların kaybı, “görüşlerinin” daha az oy alması değil, bu değişimin kaçınılmazlığını anlayamamalarının ortaya çıkması.
[Şu değişimin gözü kör olsun!]
Kendi toplumlarının gerçeğine bu kadar yabancı kalarak nasıl bu ülkenin yönetiminde söz sahibi olacaklar?
Türkiye’nin bugünkü gerçeklerini anlayamadıkları sürece onlara siyasette bir gelecek olmadığı açık.
Bütün bu değişimleri “AKP” üzerinden anlamaya çalışmanın sığlığı, onları kendi yarattıkları sığlığın içine hapsetti.
Mesele, AKP değil çünkü. Mesele, Türkiye’nin ve dünyanın süratle değişmesi.
Bu toplumun zenginleşmesi ve artık bu “devleti” kendi patronu olarak görmemesi, patronluk taslayan devletten sıkılması.
[Köylü için "milletin efendisidir" mi dediniz!]
Türkiye hamile bir kadın gibi yeni bir ülke doğuruyor, AKP bu doğumun yalnızca “ebeliğini” yapıyor. [Vay vay vay!]
Bizim “hayırcılar” ise doğum yapanla, doğacak bebekle değil yalnızca “ebeyle” ilgileniyorlar. [Bak sen!]
Yeni bir doğum için sancılanan toplumun acılarını, sıkıntılarını bir yana bırakır, sadece ebeyle ilgilenirseniz, sonunda “bana bak, benim sancılarımla ilgilen” diyen toplumun sert azarını işitirsiniz. Referandumdaki on altı puanlık fark, işte o “azarlama” sesidir.
Bu sesi duyanlar gereğini yaparlar, duymayanlar kaybolur giderler. [Taraf okumayan bertaraf olur!]
AKP hem kendi yaptığı doğru tercihlerle, hem de talihin yardımıyla bir toplumun en önemli döneminde işbaşında bulunuyor. [Democracy'e gel vatandaş!] Ama ne sancı bitti henüz, ne doğum tamamlandı, ne de bebek doğdu. Yapılması gereken daha epeyce iş olduğu çok açık. En başta da Kürt sorunu geliyor.
Referandum propagandasını tümüyle ırkçı bir şovenizmin üstüne kuran MHP’nin çökmesi, birçok kamuoyu araştırmasında “barajın altına” kaydığı gerçeğinin ortaya çıkması, artık “ırkçılığın”, ucuz demagojinin, milliyetçi hamasetin pek taraftar bulamadığını gösteriyor. [Alparslan Türkeş bu ülkeye kimin armağanı idi hacı!] Irkçılığın her türü sadece Kemalist rejime ve o rejimi sürdürmek isteyenlere yarıyor, o nedenle de halkın reddettiği bir rejimi sürdürmeye, desteklemeye uğraşanlar elbette siyasette kaybedecekler.
Bu referandum bize, demokrasinin önünü kesmeye çalışan her türlü ırkçılığın toplum tarafından reddedileceğini gösterdi.
Gelişmemiz için bize demokrasi gerekiyor, ırkçılık değil. [Demagog geldi hanım!]
Eğer AKP “ebelik” görevini ve siyasi başarısını sürdürmek istiyorsa, Kürt meselesini demokrasi, eşitlik, özgürlük temelinde çözecek adımlar atmak, bunu güvenceye alacak değişiklikler yapmak zorunda. [Bağla Kürdilihicazkar'a!]
Bir Türk’ün sahip olduğu her hakka bir Kürt de sahip olmalı. [Oh yandan yandan!]
Kemalizm yıkılırken, onun yerine kurulacak yeni toplumun ilk ilkesi “eşitlik” olacak, Kürtler, Türkler, Sünniler, Aleviler, solcular, sağcılar eşit olacak, kimse kimseye “efendilik” etmeye kalkmayacak. [Ya bana bir "haydar" getirin, ya da bir Cumhuriyet Savcısı bulun!]
Kürt çocuğunu anadilinde eğitecek, başörtülü kız rahatça okuluna gidecek, Alevi kendi “ibadethanesinde” ibadet edecek, solcusu, sağcısı fikrini söyleyecek, isteyen istediği gibi yaşayacak, dindar dinsize, dinsiz dindara karışmayacak. [Vallahi rüya gibi!]
Yeni bir anayasa, bütün bu özgürlükleri ve eşitlikleri güvence altına almalı.
Türkiye, bu yeni anayasayı mutlaka yapacak.
Kendi yaşama alanını genişletebilmek için bu anayasaya muhtaç.
[Türkiye neden yaşama alanını genişletiyormuş! Haa büyük projenin eşbaşkanıydık, doğru!]
Son referandum, yeni anayasanın önündeki engelleri önemli ölçüde yıktı, AKP’nin eşitlikçi ve özgürlükçü bir anayasa yapmaması için artık bir mazereti yok.
Bu toplum, yeni anayasayla bir doğum yapacak.[Bismillahirrahmanirrahim!]
Bunun ebeliğini yapmayı beceren görevde kalır, beceremeyen gider ve yeni bir ebe bulunur. [Görev mi dedin! Şunu* bir oku Ahmet Altan! Paşa'nın "görev bilinci" tanıdık gelir belki!]
Şimdi sana soruyorum, iyi dinle dönek-oğlu-dönek Ahmet Altan:
Ortada bir gebe Türkiye var... Yüklü... Hamile...
Sancısından haykırıyor... Yer-gök inliyor...
Ak-pak ebesi de hazır... O da heyecandan yerinde duramıyor!
Hayır, o beceremez ise yeni bir ebe de bulunacak! Ebe eşittir taşeron!
Peki ben şimdi sana soruyorum...
Ey "vatanı bir çift kadın memesine satarım" diyen Ahmet Altan:
Kim becerdi bu ülkeyi! Kimdir bu piçin sahibi!
Yüreğin yetiyor ise yanıt ver!
Bunca insanın suçu ne Ahmet Altan!