KINAMA / Yılmaz DİKBAŞ

KINAMA / Yılmaz DİKBAŞ

İletigönderen Türk-Kan » Prş May 05, 2011 14:16

KINAMA

Türk analarının tümüne birden alçakça küfür eden, 1 

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin beyin takımı subaylarımızı yetiştiren Harbiye’nin kökünden kaldırılmasını siyasi bir hedef olarak belirleyen, 2 

Silivri’den gönderdiği mektupla, Emperyalist ABD’nin Başkanı Barack Obama’dan hiç utanmadan yardım dilenen  3 

TUNCAY ÖZKAN’ı öne çıkaran yazılar yazan AYDINLIK gazetesini ve destek veren ‘Cumhuriyet Güçbirliği’ oluşumunun İstanbul yöneticilerini şiddetle kınıyorum!

Yılmaz DİKBAŞ, 4 Mayıs 2011
dikbas@kalinka.com.tr
http://www.kalinka.com.tr
http://www.dikbas.tv



 1  Yılmaz Dikbaş, “İĞFAL”, Asya Şafak Yayınları, İstanbul, Ocak 2011, sayfa:597-601
 2  A.g.e
 3  Star, 5 Nisan 2009; http://www.mevzuvatan.com ; http://www.timeturk.com.tr ; http://www.gazeten.com
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: KINAMA / Yılmaz DİKBAŞ

İletigönderen Türk-Kan » Cum May 06, 2011 18:12

TUNCAY ÖZKAN ANALARINIZI “SİNKAF ETMEYİ” TASARLIYOR…

Partisinin programını hazırlama aşamasında Tuncay Özkan, temel ilkeyi şöyle saptamış:

“Milletin Anasını iyilikle s.k.ceksin…başka türlü büyüyemeyiz”

(Kaynak: Yılmaz Dikbaş, “İĞFAL”, Asya Şafak Yayınları, Ocak 2011, İstanbul, sayfa:598)

Bu bilgiyi internet ortamında onurlu ve şerefli halkımıza duyurdum.

İnternette Tuncay Özkan’ın ve Güncel Meydan’ın Facebook sitelerinde bazı kişilerin, bu bilgiyi öğrendikten sonra sarsılıp düşüneceklerine, bana hakaretler yağdırdıklarını gördüm.

Söyleyeceğim şudur:

Dünyada her toplumda “analarını sinkaf” eden kişilerden hoşlanan bazı sapkınlar bulunur.

Bizde de aynı nitelikte bazı kişilerin, analarının Tuncay Özkan tarafından sinkaf edilmesinden çok hoşnut olduklarını görmekteyiz.

Bu kişilerin tercihlerine karışmayız.

Ancak gerçek Atatürkçülerin; Türk analarının tümüne birden alçakça küfür eden, Harbiye’nin kökünden kaldırılmasını hedefleyen, ABD Başkanından hiç utanmadan yardım dilenen sahte Atatürkçü Tuncay Özkan’a asla oy vermeyeceğini en yüksek sesle haykırmayı sürdürürüz!

Yılmaz DİKBAŞ, 6 Mayıs 2011
dikbas@kalinka.com.tr
http://www.kalinka.com.tr
http://www.dikbas.tv
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: KINAMA / Yılmaz DİKBAŞ

İletigönderen K. Milliyeci Torunu » Cmt May 07, 2011 21:55

Bana daha çok kendi kitap reklamınızı yapıyorsunuz gibi geldi.
Yazık
Kullanıcı küçük betizi
K. Milliyeci Torunu
Üye
Üye
 
İletiler: 43
Kayıt: Cmt Eki 09, 2010 21:52

Re: KINAMA / Yılmaz DİKBAŞ

İletigönderen Türk-Kan » Cmt May 07, 2011 21:57

K. Milliyeci Torunu yazdı:Bana daha çok kendi kitap reklamınızı yapıyorsunuz gibi geldi.
Yazık

Her türlü kaynaktan bulabilirsiniz. Yazık olan nedir?
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: KINAMA / Yılmaz DİKBAŞ

İletigönderen K. Milliyeci Torunu » Cmt May 07, 2011 22:27

Türk-Kan yazdı:[color=darkred][size=150]

.......saptamış:
Söyleyeceğim şudur:

Dünyada her toplumda “analarını sinkaf” eden kişilerden hoşlanan bazı sapkınlar bulunur.

Bizde de aynı nitelikte bazı kişilerin, analarının Tuncay Özkan tarafından sinkaf edilmesinden çok hoşnut olduklarını görmekteyiz.

Bu kişilerin tercihlerine karışmayız.

Yılmaz DİKBAŞ, 6 Mayıs 2011
dikbas@kalinka.com.tr
http://www.kalinka.com.tr
http://www.dikbas.tv



Yazık olan mış lı konuşmaları referans alarak, anaları işe karıştırarak insanlara hakaret edilmesidir.

verilen üç internet sitesinden ilk ikisi çalışmıyor, üçüncüsünde de maşallah ergenekon tertibi için yandaş olan bir dolu yazar var.

kaldı ki , güçbirliğinin desteklediği aday seçilecek kadar oy topladığında AKP yüksek seçim barajı nedeni ile çıkaracağı son vekili çıkaramıyor değil mi ? evet
bütün plan program onun için yapıldı ve güç birliği ondan hızla adaylıklarını açıkladı değil mi ? evet.

peki şimdi güç birliğinin desteklediği adayı kötülemek, oy çalmak kimin işine yarayacak ? AKP nin değil mi ? evet.

içind ebulunduğumuz tehlikenin farkındamıyız sahiden ? bu sitede birlik çağrıları yapıla gelmiyor mu ?

bu mudur akıl , fkir, ve de aydın olmak ?

KMT
Kullanıcı küçük betizi
K. Milliyeci Torunu
Üye
Üye
 
İletiler: 43
Kayıt: Cmt Eki 09, 2010 21:52

Re: KINAMA / Yılmaz DİKBAŞ

İletigönderen Türk-Kan » Cmt May 07, 2011 22:32

Burada: http://www.guncelmeydan.com/pano/tuncay-ozkan-dan-obama-ya-mektup-t20020.html#p115125

Analara hakaret eden Yılmaz DİKBAŞ değil sömürgecibaşına memurunu şikayet eden Tuncay ÖZKAN'dır.
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: KINAMA / Yılmaz DİKBAŞ

İletigönderen K. Milliyeci Torunu » Cmt May 07, 2011 23:05

Sayın TürkKAn,

Bir önceki mesajımda yazdığım sorularıma vermediğiniz yanıtı doğal olarak okuyamadım.
ancak verdiğiniz linki okudum. mektubu da okudum, hatta sonrasında gelen iki sayfalık yorumları da okudum.
Yorumlar içinde iki karşıt görüş var , biri ABD başkanına neden yazmış, şikayet etmiş yaftası , diğeri ise, af dilememiş, şikayet etmemiş, durum tespiti yapmış görüşü.

Yazılanı anlamak, yazım amacını anlamak, sadece okumaktan ayrı bir sanattır diye düşünüyorum.

söz konusu mektuptan alıntı

" Türkiye'yi bu din faşizmine karşı savunmak için her şeyi yapmaya, ülkemde hukukun üstünlüğü ve laik demokratik Cumhuriyetin sonsuza kadar yaşaması için Mustafa Kemal Atatürk'den devraldığımız "Mücadele" "Devrim" ve "Aydınlanma" ruhuyla sizinle de yılmadan, yorulmadan mücadele edeceğimi bildirmekten mutluluk duyarım. Böyle bir tutum takınır, Bush'un Türkiye Politikalarını sürdürür, din faşistlerinin Türkiye'yi ve Dünya'yı felakete sürüklemelerinde onlara destek olursanız, size bağlanan umutları da söndürürsünüz."

Ne diyor, sizinle de mücadele edeceğim diyor, şimdi siz af dilediği !!! , şikayet ettiği, birine böyle meydan okuyan biri olabilir mi diyorsunuz ?

Bence durum tesbiti yapıyor, hatırlayacaksınız, obama seçildi diye, sanki abd nin emperyalist politikaları giden başkan ile uçtu gitti , artık yeni bir dönem başlayacak, dünyaya barış hakim olacak diyen kitleler çoğalmamışmıydı o dönemdem.
ne oldu, obama döneminde daha kanlı saldırılar, işgaller, daha derin emperyalsit projeler çıkmadı mı ortaya.

Ben bu mektubun tarihini bilmiyorum, aslında çok da ilgilenmiyorum Özkan ile, hele de tv sini cemaate sattıktan sonra eskisi kadar sıcak da bakmıyordum kendisine.

sadece bir an şikayet etti, af diledi ön yargınızdan kurtulun ve acaba kitleler önünde bir durum tesbiti mi yapıyor diye düşünün. Şöyle ki : obamanın da aslında o umutları, o uğruna kesilen kurbanları ( hatırlarsınız güneydoğuda bri köyde 40 koyun mu ne kesilmişti obama için ) hak etmediğini, abd nin emperyalist projelerinde bri değişiklik olmadığını, ve kendisinin de sisinle de mücadele edeceğim diyerek aslında meydan okuduğunu da düşünün.

HAk vereeğinize inanıyorum.

ANA yı karıştırmak konusuna gelince, dediğim gibi Özkanın ne dediğini, bilmem, bilemem, bağımsız referasnlardan doğrulatmak gerektiğini düşünüyorum. ancak yukarıda alıntıladığım Sn. dikbaşın satırları, bana hiç hoş gelmedi. ne o o işin yapılmasından zevk alan insanlar filan. Bu anayı karıştırmaktan da öte/berbat bir şey. Birleşmeyi destekleyen bir sitede yazan aydın sorumluluğuna hiç yakışmayacak cümleler, saldırılar bunlar.

KMT
Kullanıcı küçük betizi
K. Milliyeci Torunu
Üye
Üye
 
İletiler: 43
Kayıt: Cmt Eki 09, 2010 21:52

Re: KINAMA / Yılmaz DİKBAŞ

İletigönderen Türk-Kan » Cmt May 07, 2011 23:14

Yorumları okumuş olmanıza karşın mektuptan beğendiğiniz bölümü alıntılamışsınız.

Biz de alıntılayalım tekrar:

Ram yazdı:Başkanı Obama'ya serzenmiş, kızmayın bu kadar Tuncay'a.


batılı bir demokrasi olma yolunda inanılmaz mesafe kateden ülkem


Meâl: Sizin (Kuzey Amerika-Batı Avrupa) yolunuza, zihniyetinize saçını süpürge eden ülkem...

Yorum: Silivri'yi "film şenliği" yeri zannetmiş olmalı.

hukukun üstünlüğüne inanan vicdanınızla mı izin vereceksiniz


Tespit1: Obama hukukun üstünlüğüne inanan biriymiş.

Soru: Nereden biliyorsun Tuncay¿?

Tespit2: Obama izin verecekmiş.

Sonuç: Obama izin veren güç.

Tespit3: "Vicdan", izin verme ölçütüymüş.


Türkiye'de Museviler gibi İslam dışı dini azınlıkların hedef gösterilmesine, toplumun İranlaştırılmasına sessiz mi kalacaksınız?


Meâl: Gel içişlerimize karış, gayr-ı müslimlerin hakkını korumakta sessis kalma, yoksa baş düşmanın gibi olacağız.

Yorum: Merak etme Tuncay; Obama zaten bunları dile getirecek. Bildiğimiz "Din Hürriyeti Tasarısı" çerçevesinde hepsine hak isteyecek.


Türkiye'de muhaliflerin "Amerika istiyor", "CIA böyle uygun görüyor" denilerek susturulmasına ve Türkiye'nin Guantanamosu "Silivri Cezaevi"ne hukuk dışı olarak konulmasına siz de Bush gibi "Evet" mi diyeceksiniz?


Yorum: Ya ne yapacaktı¿? Ahmak mısın Tuncay¿? Belki de değilsin, "benim gibi 'laik adamlar' varken, ne diye onları kullanırsın be adam" da diyor olabilirsin.


Türkiye'nin istikrarsızlaştırılıp bir iç kaosa götürülmesi midir amaç? Böyle olursa, bölgenin bir felakete sürükleneceği açıktır. Dünya cehennem olur.


El-Cevap: Evet, yalnızca Türkiye'nin de değil, Birleşik Devletler'in çıkarlarına tamamen uygun hale getirilmeye çalışan her yerde kaos yaratılır, sonra da bir düzen oluşturulur. Yoksa bunu bilmiyor muydun¿?

Tespit: Bölge felâkete sürüklenirmiş, dünya cehennem olurmuş.

Yorum: Irak ve Afganistan'da, ondan evvel Bosna ve Azerbaycan'da ve hatta dünyanın birçok yerinde Birleşik Devletler ile Batı Avrupa'nın yaşattığı felâketlerden ve bu felâketlerin sonucunda dünyanın cehenneme çevrildiğinden bîhaber olan Tuncay, herhalde Kanal-Türk'ü Fetullah'ın adamına sattığı gün ağlarken oturduğu koltukta cenneti yaşıyormuş. Umarım çalışanlarının ödenmemiş maaşlarını eksiksiz ödemişsindir.


Başkan Obama,

Dünya'ya yapacağınız en büyük kötülük Türkiye'de din faşizmine destek vermeniz


Meâl: Dünya bahane, yeter ki şu dincilerden bizi kurtar başkanım.


Türkiye Hamas gibi fundamentalist dinci örgütlere kayıyor.


Tercüme: "Türkiye Hamas gibi 'kökten dinci dinci' örgütlere kayıyor."

Yorum: Benzemez kimse sana, Türkçene hayran olayım.


Faşizm Türkiye'de, "Amerika istiyor" yalanıyla her baskıyı uyguluyor.


Tespit: Aslında yaşanan faşizmi Birleşik Devletler istemiyormuş, bu yalanmış.

Meâl: Gözünü seveyim başkan:
"Bana ne, bana ne, bana ne; beni al, beni al, onu alma!
Bana ne, bana ne, bana ne; beni al, beni al, onu alma!
"

Yorum: "Böyle de nispet olmaz ki, seni gidi zalim hı-yar
E zorla da kısmet olmaz ki, seni gidi hain hı-yar
"


Amerika, Türkiye'yi "Din Faşistlerinin" yönetmesini, Türkiye'nin Hamas ile birlikte olmasını, demokrasiyi terk etmesini, "Laikliği" bırakmasını mı istiyor?


Yorum: HAMAS ve İran örnekleriyle can alıcı noktalarına temas etmiş başkanının. Olmayan demokrasinin terk edilmesinden bahsetmeni es geçersek Tuncay, sorduğun sorunun cevabı net değildir. Neden mi¿? Hani olur da seslendiğin devlet başkanının eline bu mektup geçer ve okuma zahmetine girip bir tarafıyla gülmezse, seni ciddiye alır diyebiliriz. Yani "laik" Türkiye de Birleşik Devletler'in işini görebilir. Tabii senin gibi yüksek "laik" kimseler olmazsa olmazıdır bu işin, yoksa bu zamana kadar "laik" Türkiye'yi nasıl yönetirdi başkanının selefleri. Fakat rakiplerin satmada usta, karılarını bile satarlar, bu yüzden şansın pek az.


Başkan Obama,

Bu sorularımın yanıtını "Evet" olarak verir, yada o anlama gelecek uygulamalar yaparsanız, biliniz ki : "En son umutlar ölür".


Yorum: Umudunu tüketme Tuncay. Obama "evet" derse dünyanın sonu mu¿? Obama gider, Bubama gelir, sana da bir iş düşer nihayetinde. Geç olsun, güç olmasın. Hem daha bu işin Batı Avrupası var, asıl oraya başvur, "onurlu AB üyeliği" iste. Çağır yanına pek sevdiğin "özürcü" Mine G.'yi, gönder Brüksel'in taşlı yollarına.


Türkiye'yi bu din faşizmine karşı savunmak için her şeyi yapmaya, ülkemde hukukun üstünlüğü ve laik demokratik Cumhuriyetin sonsuza kadar yaşaması için Mustafa Kemal Atatürk'den devraldığımız "Mücadele" "Devrim" ve "Aydınlanma" ruhuyla sizinle de yılmadan, yorulmadan mücadele edeceğimi bildirmekten mutluluk duyarım. Böyle bir tutum takınır, Bush'un Türkiye Politikalarını sürdürür, din faşistlerinin Türkiye'yi ve Dünya'yı felakete sürüklemelerinde onlara destek olursanız, size bağlanan umutları da söndürürsünüz.


Tespit: Din faşizmine karşı savunmak için "her şeyi" yaparmış.

Soru: Her şeyi mi¿?

Yorum: Van minüts! Sen umut dilendiğin başkanına karşı nasıl mücadele etme gafletinde bulunacağını ifade edersin. Oldu olacak "direneceğim, savaşacağım, yeneceğim" deseydin, daha inandırıcı olurdun.

Soru1: Obama sen ve senin gibileri pışpışlarsa mücadele etmeyeceksin yani, öyle mi¿?

Soru2: Peki neden bunu bildirmekten mutluluk duyuyorsun¿?

Yorum: Tabii, "mücadele edeceğim" diyerek, verdin Obama'ya dersini / bildirdin başkana haddini, mutlu oldun.


Başkan Obama…

Dünya sizden bütün sorunların çözümünü beklemiyor. Sizden "Barış", "Demokrasi" "Hukuka" uygunluk ve ulusların haklarına saygı duymanızı bekliyor.


Yorum: Çok bir şey istememişsin Tuncay, alt tarafı "barış, demokrasi, hukuka uygunluk, ulusların haklarına saygı duymak" gibi şeyler istemişsin. Ah ah, bir de şunları istediğin zat-ı muhterem ve devleti bunların zıttını yapmasa, belki dediğin olurdu.


Bush "Ya bendensin ya teröristsin" dedi.

Obama "Biz iyisiyle kötüsüyle Dünya'yı barış ve mutluluk için kucaklıyoruz" demeli ve nerede olurlarsa olsunlar faşistleri desteklememelidir. Lobilerin, çıkarları için ulusları, insanları yok eden yönetimleri desteklememelidir.


Yorum: Obama bizden uzak seni kucaklasın Tuncay. Hani olur ya, Obama merdivenlerden düşer, devletinin amaçlarını unutur, Obama'yı senin yanına zıplatırlar.


Ben ülkemdeki din faşistlerinin susturmak için tutuklattığı gazeteci Tuncay Özkan olarak, sizden bunların dışında hiçbir şey istemiyorum.


Yorum: E isteyenin bir yüzü kara, Obama'nın her tarafı kara Tuncay.


Size inanmak, güvenmek, Türkiye ve Amerika'nın barış kültürüne, medeniyete, insan uygarlığına el ele katkı sunmasını görmek istiyorum.


Yorum: İnan Tuncay, güven Tuncay, aslan Tuncay, kaplan Tuncay. Yeni Afgan Medeniyeti, Yeni Irak Uygarlığı ve Yeni Türkiye Cumhuriyeti için el ele verin.


Yoksa sizin de Bush'dan farkınız olmaz. Lütfen bu konu ile ilgili duygu ve düşüncelerinizi bana iletiniz. "Demokrasi" ve "Laikliği" savunduğum için mi Amerika tarafından, AKP kullanılarak cezaevine atıldım?

Amerika'nın yeni yönetimi de Bush dönemindeki gibi "Özgürlük", "Hukuk" ve "İnsan Haklarını" hiçe mi sayıyor? Bana yanıt veriniz!


Yorum: İçini ferah tut Tuncay. Yok öyle bir şey. Buş mu¿? Terbiyesizin biriydi, boş ver onu. Ama Obama öyle mi¿? Bir kurban da sen kes kahpe Amerika'nın siyah güzeli B. Hüseyin Obama'ya da, sen de rahat et, biz de rahat edelim.


Başkan Obama

Ailenizle birlikte mutluluk, barış ve başarı içinde yaşamanızı, Dünya ve insanlık için güzel şeyler yapmanızı temenni ederim.

Saygılarımla


Bâtınîsi: Kızlarının gözünden, eşinin elinden, senin de alnından öperim. Hadi koçum göreyim seni, yolun açık, yüzün ak olsun.

Şaka şaka...


Başkanlarının değişmesiyle ABD'nin kan dökmeyi keseceğini düşünen ahmaklardan hiçbir zaman olmadık.

Araştırmacı kişiliğinizle ulaşamadığınız diğer bilgiler için:

Tape No: 7779
Tape No: 7782
Tape No: 7722-1

http://dosyalar.hurriyet.com.tr/2ergekenon_iddinamesi.htm

Yılmaz Dikbaş'ın "hoş bulmadığınız" satırlarını anlamanız için günlerdir Yılmaz DİKBAŞ'a ve Güncel Meydan'a dümdüz söven Tuncayperestleri okumanız gerekir.
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: KINAMA / Yılmaz DİKBAŞ

İletigönderen K. Milliyeci Torunu » Cmt May 07, 2011 23:49

Einstein demişti değil mi ?
Ön yargıyı parçalamak Atomu parçalamaktan daha zordur diye.

İşte parçalanmadığına dair örnek.

Tuncay özkan kim ? gazeteci
Gazeteci ne yapar ? yazı yazar
Kime yazar ? KİTLELERE yazar.
Niye kitlelere yazar ? etkilemek için, önünü aydınlatmak için.
O mektubun medyada yer bulacağına adı gibi emin değilmidir ? Emindir emin.O yüzdne bilerek taammüden yazılmıştır.
O mektubun bence hizmet ettiği amaç, bu yeni gelen başkan da aynı şeyin laciverdidir, aman kimse kanmasın, noktasıdır. Amerika tarafından AKP kullanılarak mı tutuklatıldım ? diye bile sormuş. daha ne yazsın ?
Soru cevap ile yazı yazmak kitleleri düşünmeye sevk eden bri yazı tekniği değilmidir ? öyledir. ( şekil 1 a da da göründüğü gibi :) )
O mektubu okuyan bri kesim, ki güncel meydandaki yorumlardan da belli, helal olsun diyor, bir kesim belki de başka hesaplar ile verip veriştiryor, hele şu son mesajınızda gönderilen yorumları ve mealleri yazan arkadaş, herhalde lastik ustası filan olsa gerek. ne kadar zorlamış, sündürmüş mealleri öyle.

insanın gözünde pembe gözlük varsa dünyayı nasıl tospembe ve pembe tonlarında görürse, insanın gözünde mavi camlı gözlük varsa nasıl dünyayı mavi tonlarında görürseniz, gözünde kapkara bri önyargı gözlüğü olan insan da , hiç bir şey göremez, yazılanın meallerini de sündürür, zorlar, kendi hedefi ile çakıştırır işte.

50 bin kere söyledik, ülkenin bekaa sorunu var diye. çok kritik günlerdeyiz diye. birlik çağırısı yapa geliyoruz yıllardır.

sağcısınıa da solcusuna da ülkücüsüne de, Turancısınada, avrasyacısınıa da , liberaline de, dindarına da, geçmişe kilitlenip, yaptığınız söylemler ile gücümüzü kırmayın diye.

sorun ilke sorunu bri türlü aşamadık. neyse...

ha bu kınama, Tuncay özkandan oy koparıp Sn. Engin Paşaya oy toplama niyetinin yansıması ise, hiç zahmet edilmesin Sn. Paşam adı ile zaten seçilir, aldığı oyla arkasındaki adayları da çeker çıkarır.

sitenin yöneticisi olarak, bu tartışmayı uzatmanın, birlik çağrısı yapan bizlere ve siteye yakışıp yakışmadığını; hele de önceki mesajlarımda o alıntıladığım sizin yumuşsatarak hoş bulmadığım nitelemesine soktuğunuz oysaki gerçekte benim berbat hatta iğrenç bulduğum saldırı cümlelerin orada/sitemizde kalmasının uygun olup olmadığını siz takdir edin.

kalınız sağlıcakla

Kuvvai Milliyeci Torunu
Kullanıcı küçük betizi
K. Milliyeci Torunu
Üye
Üye
 
İletiler: 43
Kayıt: Cmt Eki 09, 2010 21:52

Re: KINAMA / Yılmaz DİKBAŞ

İletigönderen Ram » Pzr May 08, 2011 0:33

Birlik de birlik. Kendi kendini ulusal davanın önderi olarak sunan ve sundurtan, AB'den para alınarak -AB güzellemesi ve yaymacası yapan- izlenceyi kanalında sundurtan; sivil toplum örgütü kurup bunu paralı yapan; "ulusal" etiketli kanalını -(daha öncesinde imam efendinin karşısında Doğan medyanın elemanı olarak iki bükülüm kıvrandığı halde) en çok küfrettiği- F türünden kimselere satan; bilimden, irfandan yoksun söylemlerle ulusu yönlendirmeye çalışan biri olmazsa "birlik" olunmuyormuş, bozuluyormuş. Zaten bunlar hep önyargıymış ya ve hatta kuruntuymuş ya...

Geçmişe takılmayalım-mış. Adam çıkıp geçmişinde düştüğü hatalar için, yaptığı yanlışlar için bir özür dilemiş mi¿? "Ben ATATÜRKçülüğü, tam bağımsızlığı, şu şu şu yanlışları yaparak sulandırdım, zedeledim, şimdi beni Silivri'ye attılar, mağdurum, ulusum için seçilmek istiyorum, eskiyi eskide bırakalım, lütfen" diyerek bir özür dileme girişiminde mi bulunmuş¿?

Hayır mı¿?

Öyleyse ne diye geçmişi geçmişte bırakacakmışız¿? Doğru ya, "birlik" için. Evet, "ulusal birlik" için, yıkımı yaratan sömürgen güçler ve oyuncağı Eşbaşkanlık ve öteki ortaklarına karşı çıkmak için. İyi de...

Benim başka önerilerim var: Yeni Turuncu CHP ile de birlik kurulsun, baş sallayıcı MHP ile de... Bunun sınırı yok.

Bu birini böyle anlatınca da oy çalınıyormuş. Öyle ya, belli adaylar meclise girince her bir şey düzelecek(!)

Ortada bu yıkımı durduracak bir güç yok, aklınız fikriniz oy olmuş. Oy sevdalıları ancak kendini kandırır. Seçim olur, sandığa oy atılır; sonucunda AKPKKYCHPMHP iktidar olmayacak mı¿? Araya sokulabilirse birkaç ulusal onura iye kimseler de sokulsun diye destekleriz; bu güç birliği öncü bir birlik niteliği taşısın diye de destekleriz. Ancak bu güç birliği denilen, seçimlerde bir bütün değildir, bağımsız -sözdeşi- ayrı ayrı tek adaylardır ve bunların arasında orada olmaması gerekenler de olabilir. Bu olasılığı dayanaklarla dile getirip getirmemek bize kalmış; biz seçimden önce lâf-söz gelmesin diye susuyoruz(duk), çünkü her yan seçimle yatıp kalkan, seçimin sonunda ülkenin kurtulacağını düşünebilenlerle dolu. Gelgelelim Yılmaz DİKBAŞ dayanamamış, durumu kınamış. Konu bir kez açıldı, yapacak bir şey yok, Yılmaz DİKBAŞ haklıdır. Hem kınamasını yayımlar hem de hak verdiğimiz için destekleriz.

Ne var ki, "şikayet etmiş yaftası" deyip ötekine -kendine uyduğu için olsa gerekir- "af dilememiş, şikayet etmemiş, durum tespiti yapmış görüşü" denilendiğinde iş değişiyor. Ben yaftacı, yanıt veremeyenler ise görüşünü aktaran.

Aslında "olsa gerekir" sözü fazla; bunu da şu sözlerden anlıyoruz: "Ne diyor, sizinle de mücadele edeceğim diyor, şimdi siz af dilediği !!! , şikayet ettiği, birine böyle meydan okuyan biri olabilir mi diyorsunuz ?"

Oysa yazdıklarımız açık:


Başkanı Obama'ya serzenmiş, kızmayın bu kadar Tuncay'a.


batılı bir demokrasi olma yolunda inanılmaz mesafe kateden ülkem


Meâl: Sizin (Kuzey Amerika-Batı Avrupa) yolunuza, zihniyetinize saçını süpürge eden ülkem...

Yorum: Silivri'yi "film şenliği" yeri zannetmiş olmalı.

hukukun üstünlüğüne inanan vicdanınızla mı izin vereceksiniz


Tespit1: Obama hukukun üstünlüğüne inanan biriymiş.

Soru: Nereden biliyorsun Tuncay¿?

Tespit2: Obama izin verecekmiş.

Sonuç: Obama izin veren güç.

Tespit3: "Vicdan", izin verme ölçütüymüş.


Türkiye'de Museviler gibi İslam dışı dini azınlıkların hedef gösterilmesine, toplumun İranlaştırılmasına sessiz mi kalacaksınız?


Meâl: Gel içişlerimize karış, gayr-ı müslimlerin hakkını korumakta sessis kalma, yoksa baş düşmanın gibi olacağız.

Yorum: Merak etme Tuncay; Obama zaten bunları dile getirecek. Bildiğimiz "Din Hürriyeti Tasarısı" çerçevesinde hepsine hak isteyecek.


Türkiye'de muhaliflerin "Amerika istiyor", "CIA böyle uygun görüyor" denilerek susturulmasına ve Türkiye'nin Guantanamosu "Silivri Cezaevi"ne hukuk dışı olarak konulmasına siz de Bush gibi "Evet" mi diyeceksiniz?


Yorum: Ya ne yapacaktı¿? Ahmak mısın Tuncay¿? Belki de değilsin, "benim gibi 'laik adamlar' varken, ne diye onları kullanırsın be adam" da diyor olabilirsin.


Türkiye'nin istikrarsızlaştırılıp bir iç kaosa götürülmesi midir amaç? Böyle olursa, bölgenin bir felakete sürükleneceği açıktır. Dünya cehennem olur.


El-Cevap: Evet, yalnızca Türkiye'nin de değil, Birleşik Devletler'in çıkarlarına tamamen uygun hale getirilmeye çalışan her yerde kaos yaratılır, sonra da bir düzen oluşturulur. Yoksa bunu bilmiyor muydun¿?

Tespit: Bölge felâkete sürüklenirmiş, dünya cehennem olurmuş.

Yorum: Irak ve Afganistan'da, ondan evvel Bosna ve Azerbaycan'da ve hatta dünyanın birçok yerinde Birleşik Devletler ile Batı Avrupa'nın yaşattığı felâketlerden ve bu felâketlerin sonucunda dünyanın cehenneme çevrildiğinden bîhaber olan Tuncay, herhalde Kanal-Türk'ü Fetullah'ın adamına sattığı gün ağlarken oturduğu koltukta cenneti yaşıyormuş. Umarım çalışanlarının ödenmemiş maaşlarını eksiksiz ödemişsindir.


Başkan Obama,

Dünya'ya yapacağınız en büyük kötülük Türkiye'de din faşizmine destek vermeniz


Meâl: Dünya bahane, yeter ki şu dincilerden bizi kurtar başkanım.


Türkiye Hamas gibi fundamentalist dinci örgütlere kayıyor.


Tercüme: "Türkiye Hamas gibi 'kökten dinci dinci' örgütlere kayıyor."

Yorum: Benzemez kimse sana, Türkçene hayran olayım.


Faşizm Türkiye'de, "Amerika istiyor" yalanıyla her baskıyı uyguluyor.


Tespit: Aslında yaşanan faşizmi Birleşik Devletler istemiyormuş, bu yalanmış.

Meâl: Gözünü seveyim başkan:
"Bana ne, bana ne, bana ne; beni al, beni al, onu alma!
Bana ne, bana ne, bana ne; beni al, beni al, onu alma!
"

Yorum: "Böyle de nispet olmaz ki, seni gidi zalim hı-yar
E zorla da kısmet olmaz ki, seni gidi hain hı-yar
"


Amerika, Türkiye'yi "Din Faşistlerinin" yönetmesini, Türkiye'nin Hamas ile birlikte olmasını, demokrasiyi terk etmesini, "Laikliği" bırakmasını mı istiyor?


Yorum: HAMAS ve İran örnekleriyle can alıcı noktalarına temas etmiş başkanının. Olmayan demokrasinin terk edilmesinden bahsetmeni es geçersek Tuncay, sorduğun sorunun cevabı net değildir. Neden mi¿? Hani olur da seslendiğin devlet başkanının eline bu mektup geçer ve okuma zahmetine girip bir tarafıyla gülmezse, seni ciddiye alır diyebiliriz. Yani "laik" Türkiye de Birleşik Devletler'in işini görebilir. Tabii senin gibi yüksek "laik" kimseler olmazsa olmazıdır bu işin, yoksa bu zamana kadar "laik" Türkiye'yi nasıl yönetirdi başkanının selefleri. Fakat rakiplerin satmada usta, karılarını bile satarlar, bu yüzden şansın pek az.


Başkan Obama,

Bu sorularımın yanıtını "Evet" olarak verir, yada o anlama gelecek uygulamalar yaparsanız, biliniz ki : "En son umutlar ölür".


Yorum: Umudunu tüketme Tuncay. Obama "evet" derse dünyanın sonu mu¿? Obama gider, Bubama gelir, sana da bir iş düşer nihayetinde. Geç olsun, güç olmasın. Hem daha bu işin Batı Avrupası var, asıl oraya başvur, "onurlu AB üyeliği" iste. Çağır yanına pek sevdiğin "özürcü" Mine G.'yi, gönder Brüksel'in taşlı yollarına.


Türkiye'yi bu din faşizmine karşı savunmak için her şeyi yapmaya, ülkemde hukukun üstünlüğü ve laik demokratik Cumhuriyetin sonsuza kadar yaşaması için Mustafa Kemal Atatürk'den devraldığımız "Mücadele" "Devrim" ve "Aydınlanma" ruhuyla sizinle de yılmadan, yorulmadan mücadele edeceğimi bildirmekten mutluluk duyarım. Böyle bir tutum takınır, Bush'un Türkiye Politikalarını sürdürür, din faşistlerinin Türkiye'yi ve Dünya'yı felakete sürüklemelerinde onlara destek olursanız, size bağlanan umutları da söndürürsünüz.


Tespit: Din faşizmine karşı savunmak için "her şeyi" yaparmış.

Soru: Her şeyi mi¿?

Yorum: Van minüts! Sen umut dilendiğin başkanına karşı nasıl mücadele etme gafletinde bulunacağını ifade edersin. Oldu olacak "direneceğim, savaşacağım, yeneceğim" deseydin, daha inandırıcı olurdun.

Soru1: Obama sen ve senin gibileri pışpışlarsa mücadele etmeyeceksin yani, öyle mi¿?

Soru2: Peki neden bunu bildirmekten mutluluk duyuyorsun¿?

Yorum: Tabii, "mücadele edeceğim" diyerek, verdin Obama'ya dersini / bildirdin başkana haddini, mutlu oldun.


Başkan Obama…

Dünya sizden bütün sorunların çözümünü beklemiyor. Sizden "Barış", "Demokrasi" "Hukuka" uygunluk ve ulusların haklarına saygı duymanızı bekliyor.


Yorum: Çok bir şey istememişsin Tuncay, alt tarafı "barış, demokrasi, hukuka uygunluk, ulusların haklarına saygı duymak" gibi şeyler istemişsin. Ah ah, bir de şunları istediğin zat-ı muhterem ve devleti bunların zıttını yapmasa, belki dediğin olurdu.


Bush "Ya bendensin ya teröristsin" dedi.

Obama "Biz iyisiyle kötüsüyle Dünya'yı barış ve mutluluk için kucaklıyoruz" demeli ve nerede olurlarsa olsunlar faşistleri desteklememelidir. Lobilerin, çıkarları için ulusları, insanları yok eden yönetimleri desteklememelidir.


Yorum: Obama bizden uzak seni kucaklasın Tuncay. Hani olur ya, Obama merdivenlerden düşer, devletinin amaçlarını unutur, Obama'yı senin yanına zıplatırlar.


Ben ülkemdeki din faşistlerinin susturmak için tutuklattığı gazeteci Tuncay Özkan olarak, sizden bunların dışında hiçbir şey istemiyorum.


Yorum: E isteyenin bir yüzü kara, Obama'nın her tarafı kara Tuncay.


Size inanmak, güvenmek, Türkiye ve Amerika'nın barış kültürüne, medeniyete, insan uygarlığına el ele katkı sunmasını görmek istiyorum.


Yorum: İnan Tuncay, güven Tuncay, aslan Tuncay, kaplan Tuncay. Yeni Afgan Medeniyeti, Yeni Irak Uygarlığı ve Yeni Türkiye Cumhuriyeti için el ele verin.


Yoksa sizin de Bush'dan farkınız olmaz. Lütfen bu konu ile ilgili duygu ve düşüncelerinizi bana iletiniz. "Demokrasi" ve "Laikliği" savunduğum için mi Amerika tarafından, AKP kullanılarak cezaevine atıldım?

Amerika'nın yeni yönetimi de Bush dönemindeki gibi "Özgürlük", "Hukuk" ve "İnsan Haklarını" hiçe mi sayıyor? Bana yanıt veriniz!


Yorum: İçini ferah tut Tuncay. Yok öyle bir şey. Buş mu¿? Terbiyesizin biriydi, boş ver onu. Ama Obama öyle mi¿? Bir kurban da sen kes kahpe Amerika'nın siyah güzeli B. Hüseyin Obama'ya da, sen de rahat et, biz de rahat edelim.


Başkan Obama

Ailenizle birlikte mutluluk, barış ve başarı içinde yaşamanızı, Dünya ve insanlık için güzel şeyler yapmanızı temenni ederim.

Saygılarımla


Bâtınîsi: Kızlarının gözünden, eşinin elinden, senin de alnından öperim. Hadi koçum göreyim seni, yolun açık, yüzün ak olsun.

Şaka şaka...


Ne var ki, durmadan sövüp sayan, önüne gelene kara çalan militanlarından dolayı yüceler yücesi olmayı hakeden Tuncay Özkan hazretleri söz konusuysa eğer, bunlar önemli değildir. Eşbaşkanın Amerikan askerlerine ettiği dualar da olsa olsa insancıllığın ve "durum tespiti"nin bir gereğidir zaten. Ancak bizimkisi olsa olsa "yafta"dır, biz de olsak olsak "lastik ustası"yızdır.

Son bir ileti: Yılmaz DİKBAŞ'ın art niyet taşımadığına inanıyoruz. Hani "önyargılı" olan bizdik ya; diyelim ki art niyetli olsun, böyle bir durumda dahi bu konu veya sunulan veriler yalan oluyor mu veya Yılmaz DİKBAŞ'ın gizli bir niyeti varsa bundan bize ne¿? Biz bu adam şöyle şöyle yanlış yapmış diyoruz; daha önce de dedik, yalan mı¿?

Ancak her bir şeyi seçime bağlayanlara bir durumu anımsatmadan geçmek olmaz: Yeni-Turuncu CHP'ye adaylık için başvuran yüceler yücesi Tuncay Özakan, aday yapılmayınca güç birliği içinden aday.

İlkesizlik mi¿? Asla. Çünkü söz konusu yüceler yücesi, küfürbaz-onursuz onlarca militanın *  desteklediği Tuncay Özkan hazretleridir.

Dipçe: İlişimlerin sonundaki noktalı virgül ilişimlere gidilmemesini sağlamaktadır, bir daha tıklayınız. Ayrıca bu ilişimler çok da önemli değildir.


 * Feysbuk üzerinde bize saldıran, hakaret ve küfür eden, Yılmaz DİKBAŞ'a ana avrat dümdüz giden birtakım eçhellerdir militan dediğimiz. Gözlemlediklerimize göre, Tuncay Özkan'ı sevip savunsa da onların düzeysizliğine inmeyenler, bu kınamaya ne olursa olsun karşı çıkıp da hakaret etmeyenler kendilerini göstermişlerdir, onları ayırırız.
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

Re: KINAMA / Yılmaz DİKBAŞ

İletigönderen avrasya » Pzr May 08, 2011 0:47

"KINAMA" YAZISINA KINAMADIR....

Tuncay Özkan'ın adaylığı desteklendiği için, İşçi Partisi'ni ve Sayın Doğu
Perinçek'i kınıyormuş Yılmaz Dikbaş.*


Son yılların kanımca en çok düzeltilmesi gereken hastalığı, konferanslarla,
ya da sadece kitap yazarak toplumun değişeceğini, belki de devrim olacağını
sanma, bu sebeple ısrarla ve ısrarla örgütlü çabalardan uzak durma, sırça
köşkten bütün örgütlü mücadelelere tepeden bakma hastalığı olsa gerek.


Bu arkadaşlar 'temiz' kalmayı, örgütlü mücadele etmemeye tercih ediyorlar.


Sanırım herkesin el üstünde tuttuğu şımarık aydın olmanın başdönmesini
yaşıyorlar.


Erişilmez insan, temiz insan, herkese aynı mesafede ama herkesten de 'üstün
insan' olarak kalmaya çalışmak nasıl bir egoizmdir anlamış değilim
yıllardır.


Çabaların içinde, merkezinde örgütlü olarak bulunmak yerine, abi insan, puan
verici insan rolünü kendilerine hak görürler.


Bu davranışları ile, bugünün en yakıcı ihtiyacı olan örgütlü olma konusunda,
konferansçı izleyicilerine ya da okuyucularına kötü örmek olmakla kalmazlar,
sırtlarında yumurta küfesi de olmaz.


Örgütsel çabaların meşakkatle alınmış gıdımlık mesafelerini, bir kalemde
silip atabilme haksızlığını, kendilerine hak sayarlar.


Bu arkadaşlar gibi düşünseydi eğer Atatürk, eyvah, ne Kurtuluş Savaşı
olabilirdi, ne de Cumhuriyet kurulabilirdi.


Tuncay Özkan sebebiyle Doğu Perinçek'i ve İşçi Partisi'ni eleştiren,
eleştirmekle de kalmayıp, kınama densizliğini gösterenler, Atatürk'ün
zamanında yaşasalardı, kaf dağındaki sırça köşklerinden Anadoluyu izleyip,
ateş hattında Atatürk'ün mücadeleye çağırdığı insanlara puan verir,
beğenmedikleri için Atatürk'ü bombardımana tutarlardı.
Anadolu yanıp kavrulurken, onların Anadoluyu yangından kurtarmak gibi bir
matematiği olmadığı için, puanlarını geçemeyenler yüzünden, Atatürk
yapayalnız kalırdı, ve kurtuluş murtuluş da olamazdı.



Sayın Dikbaş nezdinde, aydınlarımızın bugünlerde yakalandığı hastalık, bu
kadar vahimdir.


Bu hastalıktan kurtulmalarını ve puancılığı da bırakarak, beğenmedikleri
insanlar yerine masanın bir ucundan tutan örgütlü aydın olmalarını öneririm.


*Mehmet Akkaya*


*Cumhuriyet Güçbirliği Zonguldak Bağımsız Adayı*
Kullanıcı küçük betizi
avrasya
Üye
Üye
 
İletiler: 279
Kayıt: Prş Oca 15, 2009 23:08

Re: KINAMA / Yılmaz DİKBAŞ

İletigönderen avrasya » Pzr May 08, 2011 1:39

Cumhuriyet Güçbirliği oluştuğu , adayları ortaya çıktığı sıralarda , "Serdar Ant " adıyla internet ortamında yazılar yazan şahıs , Cumhuriyet Güçbirliğine ağır saldırı yazıları yazıyordu.
Saldırılarını gittikçe arttırarak (Bu nasıl güçbirliği vs. diye . Neden içinde Yılmaz Dikbaş vb .isimler yok , diye isimler sayıyordu )
Banu Avar ,Güçbirliğini destekliyorum diye ilk destek verenlerden olduğu ama aday değilim dediği halde, Serdar Ant , Banu Avar vb. neden yok demeye devam ediyordu.

Serdar Ant , Cumhuriyet Güçbirliğine saldıran yazılarını yazmaya başladığında daha Tuncay Özkan CHP de aday adayıydı
Daha sonra Tuncay Özkan bağımsız aday oldu .
Tuncay Özkan , Cumhuriyet Güçbirliğinden ayrı bağımsız bir aday olup, "Güçbirliğini destekliyoruz" dedi.
Cumhuriyet Güçbirliği de Tuncay Özkan'ın aday olduğu İstanbul 1. bölgeden adayını çekti.

Cumhuriyet Güçbirliği söz konusu Vatan diyor.
AKP nin tek başına iktidar olacak sayıya ulaşmaması için , AKP yi iktidardan indirmek için , Meclisin aritmetiğini değiştirecek olan Cumhuriyet Güçbirliğinin güçlü bir şekilde Meclise girmesi gerekirken , Yılmaz Dikbaş'ın, Tuncay Özkan'ı öne sürerek Cumhuriyet Güçbirliğini hedef alması anlamlıdır.
Mecliste Milli duruş gösterecek en sağlam gücün Cumhuriyet Güçbirliği olduğu bilinirken,
Sayın Dikbaş'ın, Serdar Ant gibi, AKP ve BDP nin bağımsız adayları ile değil , Cumhuriyet Güçbirliği ile uğraşması anlamlıdır.

Yılmaz Dikbaş, Serdar Ant'ın gittikçe saldırının dozunu arttıran yazılarını forward etmesinin etkili olmadığını anlamış olmalı ki,
bu defa direk kendi sahneye çıkmış ! Bu da anlamlıdır!




...
Kullanıcı küçük betizi
avrasya
Üye
Üye
 
İletiler: 279
Kayıt: Prş Oca 15, 2009 23:08

Re: KINAMA / Yılmaz DİKBAŞ

İletigönderen K. Milliyeci Torunu » Pzr May 08, 2011 23:27

Sayın Ram,

aslında uzun bri yanıt yazmıştım, gönder e basınca gitmedi, sonra da sayfa süresi doldu dedi. ve yazım kayboldu.

her işte vardır bir hayır.

kısa özet, : ilk mailde referans verilerek, aynen şöyle deniyor dikbaş tarafından.

"Silivri’den gönderdiği mektupla, Emperyalist ABD’nin Başkanı Barack Obama’dan hiç utanmadan yardım dilenen 3 "

Teşekkür ederim mektubu okudum sayenizde. Ben utanmadan yardım dilenme durumunu betimleyecek her hangi bri unsur görmedim mektupta.
bu olgu bile bu kadar esnetilmişse, diğer şikayetlere de lastik ustasının elinde esnetilmiştir gözü ile yani şüphe ile bakarım.

Allaha şükür omuzlarımın üzerinde saksı değil kafa taşıyorum. okuduğumu anlayabilecek düzeydeyim.

Özkan içerde yıllardır, siz değilsiniz, ben dğeilim, dikbaş da değil. insanda azbiraz saygı olur yahu. demek ki akp için dikbaştan daha tehlikeli görülmüş. hazret oturduğu yerden saydırıyor.

Hiç unutulmasın memlekteimizi ciddi bir prikolojik savaş içindedir. BU savaşı dizayn edenler içimizdeki Atatürkçü görünenleri güven kazansın, etki ajanlığı yapsın diye yetiştirip aramıza saldılar. Akp nin borazanlığını yapan programlarda boy gösteren Atatürkçü geçinenlere bakınız ne demek sitediğimi anlayacaksınız.

Son olarka derdim tuncay özkan değil, derdim ilkesizlik nedeni le sürekli brilik çabalarına vurulan ketdir.

buradaki brilikten kastımda bugün gündemde olan cumhuriyet güç bilrliği filan değildir.

Umarım anlatabilmişsimdir.

SOn olarak anaların karıştırıldığı bu sövgülerin, anneler günü öncesinde feryat figan gündeme taşınması nasıl bir psikolojik harekat içinde olduğumuza bir delil dğeilmidir.

Umarım bu sefer gider bu yazışma.

Kalınız Sağlıcakla

Kuvvai Milliyeci Torunu
Kullanıcı küçük betizi
K. Milliyeci Torunu
Üye
Üye
 
İletiler: 43
Kayıt: Cmt Eki 09, 2010 21:52

Re: KINAMA / Yılmaz DİKBAŞ

İletigönderen Ram » Pzt May 09, 2011 1:29

bu olgu bile bu kadar esnetilmişse, diğer şikayetlere de lastik ustasının elinde esnetilmiştir gözü ile yani şüphe ile bakarım.


Dedik ya, herkesin bir sınırı var.

Sömürgen ve eli kanlı ABD'nin başkanına mektup yazmaktaki amaç ne ola ki¿? "Bön öyle görmüyorum" diyerek işin içinden çıkılmıyor.

Allaha şükür omuzlarımın üzerinde saksı değil kafa taşıyorum. okuduğumu anlayabilecek düzeydeyim.


Esneklik gösterilmeden yerilen bir mektubun yerilmesi nasıl bir esneklik olabilir¿? Tam tersi olmasın.

Algı sorunu değil, sınır sorunu var. Anlaşılan sizin sınırlarınız bizimkinden daha esnek, kişiye göre, duruma göre uzayabiliyor. Yoksa yukarıda boşuna mı yazdık¿? Esneklikse, Eşbaşkan'ın "Irak’ta savaşan ABD’li kahraman bay ve bayan askerlere, en az zayiatla ülkelerine mümkün olan en kısa zamanda dönmeleri arzusuyla dua ediyoruz", Çankaya noterinin de "son elli yılda dünya barışı için en çok Amerikalılar kendi çocuklarını feda etmişlerdir" sözlerinde de esnemek gerekmez mi¿? Üstelik bu sözleri söyleyenler devletin verdiği sanla uluslararası ilişkiye giren kimseler deyip daha da esnemek gerekmez mi¿?

Özkan içerde yıllardır, siz değilsiniz, ben dğeilim, dikbaş da değil. insanda azbiraz saygı olur yahu. demek ki akp için dikbaştan daha tehlikeli görülmüş. hazret oturduğu yerden saydırıyor.


Haksızca içeri tıkılması değildir konu. Sınırı esnek olanlar, Tuncay Özkan'ı "yılmaz Atatürk savaşçısı" olarak gördüğünden olsa gerekir, saygı duyabilir. Biz öyle görmediğimiz için, bunun da nedenlerini sıraladığımız için saygısız mı olmuş oluyoruz¿? İçeri tıkıldı diye İbrahim Şahin'e saygı mı duyacağız örneğin¿? Yoksa haksız yere içeri tıkılmak saygı duyulma zorunluluğunu mu doğurmaktadır¿? Daha da genişletelim soruları: Haksız yere içeri tıkılan herkes "yılmaz Atatürk savaşçısı" mıdır¿?

Hiç unutulmasın memlekteimizi ciddi bir prikolojik savaş içindedir.


Tuncay Özkan'ın yanlışlarını dile getiriyoruz diye bu "psikolojik" savaşa hizmet mi etmiş oluyoruz¿? Oysa biz ATATÜRK'ün ödünvermez, tam bağımsızlıkçı yapısına ve ulusal onura hizmet ettiğimizi sanıyorduk.


BU savaşı dizayn edenler içimizdeki Atatürkçü görünenleri güven kazansın, etki ajanlığı yapsın diye yetiştirip aramıza saldılar.


Kimdir örneğin bunlar¿? Biz miyiz, Yılmaz DİKBAŞ mı¿? Sahi, Atatürkçülük nedir¿?

Akp nin borazanlığını yapan programlarda boy gösteren Atatürkçü geçinenlere bakınız ne demek sitediğimi anlayacaksınız.


Ampûlün borazanlığını yapan izlenceler hangileridir ve kimdir bu "boy gösteren Atatürkçü geçinenler"¿? Tek ölçütümüz ampûl karşıtlığı mıdır gerçek Atatürkçülük için¿? Örneğin AB güzellemesi yapılması bir ölçüt değil midir tam bağımsızlığı zedelediği için¿? Kişiye göre esnemek mi gerekir yoksa¿?

Son olarka derdim tuncay özkan değil, derdim ilkesizlik nedeni le sürekli brilik çabalarına vurulan ketdir. buradaki brilikten kastımda bugün gündemde olan cumhuriyet güç bilrliği filan değildir. Umarım anlatabilmişsimdir.


İlkesizlerin birlik içine alınması ilkesizliğine karşı çıkmak mıdır ilkesizlik¿? Tam tersi olmasın! Konunun özü Tuncay Özkan veya Güçbirliği değildi ki zaten. Konu buradakilerin arasında da değildir. Yarın Sözbirliği kurulur, içindeki Ahmet eleştirilir. Birileri de "her kurulan birliğe karşı çıkıyorsunuz" diyerek üstünü örtmeye çalışır.

Konu şudur: Önümüzde bir Mustafa Kemâl ATATÜRK örneği var. Ulu önderimiz, yol göstericimiz diyoruz. Bunu diyorsak uyacağız, uymayanları da uyaracağız. Ancak bunun için Mustafa Kemâl ATATÜRK'ü anlamak, ilkelerini, duruşlarını iyi bilmek gerekir.

Uç bir örnek verelim: Libya'nın bombalanmasına karşı çıkmayı gerektirir Mustafa Kemâlci olmak. Öte yandan Libya bombalanıyor diye Kaddafi'yi güzellemek değildir. Aynı örnek Saddam ve Ladin için de geçerlidir. Bu konuda dahi ayrılıyoruz birçok kimseyle.

SOn olarak anaların karıştırıldığı bu sövgülerin, anneler günü öncesinde feryat figan gündeme taşınması nasıl bir psikolojik harekat içinde olduğumuza bir delil dğeilmidir.


"Psikolojik" denilen savaşı tanımlamadan, unsurlarını açıkça belgelendirerek göstermeksizin bir çıkarımda bulunabiliyorsunuz, ancak haklı nedenlere dayanan bir çıkışı "psikolojik" denilen savaşa bağlayıp çıkışı göstereni de bu savaşın unsurlarından sayıyorsunuz. Üstelik "dayanak" olarak gösterdikleriniz dahi açık değil.

Açık açık soralım:

Seçim mi, anneler günü müdür Yılmaz DİKBAŞ'ın bu "fitneci" çıkışı¿? Yoksa her ikiside mi¿? Biz de buna araç olduk öyleyse...

Her bir şeyi geçelim, böyle dayanak mı olur¿?

Vatandaşın özetle görüşü şudur: "Yalan yere bu kadar gürültü koparılmaz; ampûl geldi gücü ele geçirdi, bunları yok ediyor, gerçekleri korkmadan açıklıyor"

Bu durumda "ampûl geldi gücü ele geçirdi, bunları yok ediyor" yeri doğru diye "vatandaş haklıdır" dememiz mi gerekir¿? Yılmaz DİKBAŞ'ın kınaması seçim zamanı veya anneler günü denilen uyduruk kutlama gününün öncesine denk geldiyse "Kuvvai Milliyeci Torunu haklıdır" mı dememiz gerekir¿?

Bizim eleştirilerimiz yeni değil, adamın eleştirileri de yeni değil. Adam öncesinde yazılar da yazmış, görseydik veya "kınama" çıkışı gibi elimize ulaşsaydı onları da yayımlardık; köşesi de var zaten.

Bu "psikolojik" denilen savaşın unsurlarının önde gidenleri olmalıyız öyleyse. Sınır belli değil çünkü, nerede, kime göre esneklik gösterilecek belli değil. İşte Yeni-Turuncu CHP yayınlarımız ortadadır. Öyleyse onlarla da birlik olunsaydı. YCHP -yaygın söylemle- "yeşil ışık" yakmayınca olmadı. Oysa gidilip sorulması dahi yanlıştı!

"Koca partide 20-30 zararlı varsa ne olmuş yani¿?" denilemez miydi¿? Diyenler çok. Örneğin "militanlar" Tuncay Özkan YCHP'den aday olsaydı aynen bunu diyeceklerdi.

Şimdi Tuncay Özkan çıksa, "tamam kardeşim, hatalarım, yanlışlarım oldu, daha ne diye uzatıyorsunuz, ülke yıkılıyor, seçime giriyoruz, çekinceleriniz için endişelenmeyin, diğer konu için de ayrıca özür diliyorum, lütfen desteğinizi esirgemeyin" diye bir söylemde bulunsa bu konu kapanır mı¿?

Yineleyelim, bu konu çok çok eskiye dayanır; değil bir kişi veya bir oluşumla, tek bir zaman dilimiyle / bir tek dönemle sınırlandırılamayacak kadar kapsamlı ve ulusun temeli düşünüldüğünde de yaşamsal önemdedir.

Dipçe: "Kınama yazısına kınama" adlı yazıya yanıt kolay ve dün de hazırdı. Ancak bekliyoruz. Tartışma karşılıklı ve ölçülü olsun istiyoruz. Peşin peşin yazarsak ağır ve sert gelir. Kırılırken karşılık olarak kırıp dökmek değil olabildiğince yapıcı olunmasını istiyoruz.
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

Re: KINAMA / Yılmaz DİKBAŞ

İletigönderen K. Milliyeci Torunu » Pzt May 09, 2011 8:53

Sayın Ram,

Derdim klavye başında polemiğe girmek değil.
Önce ortak dilimiz olan Güzel Türkçemizi kullandığımızı her ikimiz de kabul edelim.
Esnetilmek sözcüğü ile yanıtınızda kurgunuzu üzerine inşa ettiğiniz Esneklik sözcüğü birbirinden tamamen farklı anlamlar içermektedir.

Okuduğunu anlayamayanlar için açıklamalı Örnek :
"bu olgu bile bu kadar esnetilmişse, diğer şikayetlere de lastik ustasının elinde esnetilmiştir gözü ile yani şüphe ile bakarım."

Sizin tekniğiniz le yazayım ozaman esnetilmiş ise nin MEALİ : "ÇARPITILMIŞ İse" demektir.

Açıklamalı 2. Örnek : sizin yanıt yazınızdan alınmıştır. " Esneklik gösterilmeden yerilen bir mektubun yerilmesi nasıl bir esneklik olabilir¿? Tam tersi olmasın."
Buradaki esnekliğin meali ise dayanma, tahammül yetisidir.

İşte benim de tam söylemek istediğim konu budur.

Yazılanlar gerek benim mesajımda, gerekse de Özkanın mektubunda, belirli bir amaca ulaşmak için ÇARPITILMAKTADIR. SOnuç olarak da utanmadan af diledi şeklinde yaftalanmaktadır.

Evrende en uzun mesafeler ışık yılı ile ölçülse de, birbirini anlamayan, farklı frekanslardan konuşan, insanların arasındaki mesafeyi ölçecek ışık yılı sayısı henüz tanımlanmadı.

[mod="Yönetici"]Süre doldu.

duyuru-kanitsiz-kaynaksiz-one-surulen-nitelemeler-tanimlamalar-hakkinda-t28455.html#p146321[/mod]

Kalınız Sağlıcakla

Kuvvai Milliyeci Torunu
Kullanıcı küçük betizi
K. Milliyeci Torunu
Üye
Üye
 
İletiler: 43
Kayıt: Cmt Eki 09, 2010 21:52

Sonraki

Şu dizine dön: Yılmaz DİKBAŞ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x