Haber bugünkü Milliyet gazetesinden. Gazetenin 20.sayfasında yer alan haber aynen şöyle:


‘Varan 2 şantajı yapacaklardı’

Ergenekon soruşturması kapsamında 14 Şubat’ta gözaltına alındıktan sonra tutuklanan OdaTV’nin sahibi gazeteci Soner Yalçın’dan ele geçirilen belgeleri inceleyen polislerin hazırladığı fezlekede, eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a şantaj yapılmasına ilişkin notların yer aldığı bir belgenin de bulunduğu öne sürüldü

İddialara göre, Soner Yalçın’ın bilgisayarında bulunan silinmiş bir dosyada, “Halk TV’nin alınmasıyla” ilgili 4 aşamalı bir eylem planı çıktı. Belgede, Halk TV’nin Soner Yalçın ve Hakan Aygün’e devredilmesi için çalışma yapıldığı bilgisi yer alıyor. Deniz Baykal’ın satışa onay vermemesi durumunda, “Varan 2” adlı video ile şantaj yapılması planlanıyor.

“Varan 2” adlı videonun, Ergenekon’un bir projesi olduğu ve Baykal’ın CHP Genel Başkanlığı’ndan istifasına neden olan “Varan 1” adlı video ile bağlantılı olduğu da öne sürülüyor. Bir belgede de “Halk TV’yi satın alırsak, parasal sıkıntımız kalmaz, Kılıçdaroğlu da istekli. Her türlü desteği alırız. Ama Baykal direniyor. Baykal engelini aşmalıyız. İkna için Varan 2 kaseti” ifadelerinin yer aldığı iddia ediliyor.'' (‘Varan 2 şantajı yapacaklardı’ - 5 Mart 2011 - Milliyet)

Sorum şu dostlar:

Eğer, Baykal'ın istifasına neden olan 1.kaset, söylendiği gibi 'Ergenekon' tarafından üretilmiş bir kasetse, bu kaset, kaseti ilk yayınlayan Vakit gazetesiyle bağlantılı ''Haber Vaktim Sitesinin eline nasıl geçmiştir? Neden bu görüntileri ilk yayınlayan yere, OdaTv'ye yapılan baskınlar yapılmamıştır?

Sakın o günkü adı Vakit olan gazete de 'Ergenekon'la bağlantılı olmasın?

İrfan Bey küçük bir soru sormuş. Biraz büyütüp genişletelim, boyutunu değiştirelim bu soruları...

Başka bir yerde de -yanılmıyorsam Bugün- "para sıkıntısı bir taktik" diyerek asıl amacın "Baykal'ı sıkıştırmak" olduğu atılıyordu.

Şimdi de, önceden küfrettikleri öncelini aklıyorlar Çatham Hausçu yeni-turuncu ardılın. Dinci örümceklerin çoğunluğu böyleyken, liberal örümceklerin bir kısmı da yeni-turuncu ardılı aklıyor; "onlara bir şans verin" diye çırpınıyor. Magazinci Soner Yalçın da aklayıcılar arasındaydı; hatta bu liberal örümcek aklayıcılara yer de vermekteydi.

Madem başka yerlere gidiyor, sürdürelim...

Evet, düşmanlıkla "Ergenekon" adı verdikleri bir düzenden başka bir şey değildir. Gelgelelim ne beş para etmezlerle yanyana gelmek doğrudur ne de beş para etmezleri savunmak doğrudur. Yarın-öbür gün, örümcek takımı uşaklarını veya kendinden olan zayıfları harcamaktan çekinmez de bu düzenden içeri attırırsa onları da savunmak doğru değildir. Örneğin; "Şamile Teyyare", "Ilıcaklı Nazlı" vs. Silivri'ye atılsa, bu kimseler savunulacak mıdır¿? Ortada bir operasyon varsa, onlara "biz size demiştik, bakın gördünüz mü?" demenin de anlamı yoktur.

Daha da ileri gideyim...

Şimdi arkadaşlar soruyorum; şu çadırcının ne işi var Aydınlık'ta¿? Aslında genel bir çerçeveden bakınca, çok da şaşılacak bir durum değil. Ancak ne yurdumuzun içinde bulunduğu durum genel bir çerçeveden bakmaya uygun ne de Aydınlık'ın üstlendiğini öne sürdüğü -kabaca- "yıkıma karşı ulusal birlik"çiliğe uygundur.

Yoksa az veya çok ampûl karşıtlığı her bir şeyi aklamaya yetiyor mu¿?

"Emperyalizmin isteği doğrultusunda, BOP kapsamında bölünmeyelim de bizim Kürdümüz diyerek bölünelim" gibi bir mantık olabilir mi; böyle bir mantık hâlâ kurulabiliyor mu; bunu onaylamak olanaklı mıdır¿?



Ne diyordu bir gıda tanıtımında: Yoksa siz hâlâ ananazın margarinini mi kullanıyorsunuz¿?

Yoksa siz hâlâ ananızın dili diye mi tutturuyorsunuz¿?

Sevgili Ram, sorduğum soruda, giderek inandırıcılıktan daha da uzaklaşan iddialara dikkat çekmek istemiştim sadece.

Hep aynı yöntem uygulanıyor.

Soruşturmanın gizliliği ilkesi ihlal edilerek, 'ele geçirildiği' öne sürülen belgeler, gözaltına alınanların savcılık ifadeleri el altından medya içindeki belirli çevrelere servis edilelerek, servis edilen ifadeler ve 'belgeler üzerinden hep benzer karalama kampanyanları yürütülüyor.

Örneğin, yılların deneyimli emniyetçisi-istihbaratçısı Hanefi Avcı'nın 25 gün önce boşalttığı odasında da dinleme kasetleri bulunduğunu iddia ettiler... Bu iddialar üzerinden günlerce karalama kampanyanları yürüttüler...

Şimdi aynı taktik Odatv ve Soner Yalçın'la ilgili olarak uygulanıyor.

Soner Yalçın'ın ''bilgisayarında bulunan silinmiş bir dosyada'' Baykal'la ilgili ikinci bir şantaj videosunun olduğu iddiası ortaya atılıyor. Lütfen dikkat edin dostlar, hem dosyanın silinmiş olduğunu söylüyorlar, hem de bu videonun Odatv tarafından, Baykal'a karşı şantaj amacıyla kullanılacağını iddia ediyorlar.

'Bulduklarını iddia ettikleri ikinci videoya bağlı olarak Baykal'ın istifasına neden olan videonun da 'Ergenekon'la bağlantılı olarak Odatv tarafından üretildiğini ima ediyorlar.

Oysa, balık hafızalı değiliz, Baykal'ın istifasına neden olan video, en önce Vakit gazetesiyle bağlantılı Haber Vaktim internet sitesinde yayımlandı. Oradan her tarafa yayıldı. Eğer bu video 'Ergenekon' baplantılı bir videoysa, bu iddiayı ortaya atanlar, Vakit gazetesini bu iddianın dışında tutabilirler mi?

Dayanağı olmayan iddia eskimiş silah gibidir. Geri teper mutlaka...

Sevgili Ram, genişlettiğin sorularla ilgili bir yorum yapmıyorum.

Soner Yalçın'ın, Yalçın Küçük'ün 'Sabetayizm' iddiaları başta olmak üzere bilerek ya da bilmeyerek emperyalist projelere hizmet eden çoğu iddialarına, düşüncelerine en az senin kadar ben de karşıyım.

Sadece, gün birlik olma günü, ülkemizin varlığını tehdit eden projelere ve güçlere karşı kimle birlikte olabileceksek olmalıyız diyerek, sana en içten sevgilerimi sunuyorum.

İrfan Tuna yazdı:Sevgili Ram, sorduğum soruda, giderek inandırıcılıktan daha da uzaklaşan iddialara dikkat çekmek istemiştim sadece.

Biliyorum İrfan Bey; sizin sorularınız olağan, yerinde, bir karşı çıkışım yok; bu konu bir bahane oldu, ayrı bir konu açmak istemedim. Ben de giderek birçok kimsenin gözünde inandırıcı olmaya başlayan birtakım birlikteliklere, yakınlaşmalara dikkat çekmek istedim.

Silivri düzenine elbette karşı duracak, elbette ulusuna bağlı kimselerle öğretisel ayrımlarımızı -bu yıkım döneminde- olabildiğince görmezden geleceğiz. Ancak ulusuna bağlı olmayanlarla bir araya gelmek veya -ulusuna bağlı olduğunu öne sürüp de- ulusuna bağlı olmayan ve hatta ulusuna düşman olanlarla yan yana gelmek, birliktelik kurmak ulusal bir duruş olmadığı gibi, böylesine gelişmeler de görmezden gelinemez.

Hasan Cemal Eşbaşkan'a mektup yazmış; Nuray Mert de yakında ulusal kahraman olarak duyurulur. Bunun gibi dizi dizi gülünçlükler...

Azız ancak özüz; BİZ'ler isyan etmezse kim edecek...

İrfan Tuna yazdı:
Soner Yalçın'ın, Yalçın Küçük'ün 'Sabetayizm' iddiaları başta olmak üzere bilerek ya da bilmeyerek emperyalist projelere hizmet eden çoğu iddialarına, düşüncelerine en az senin kadar ben de karşıyım.

Sadece, gün birlik olma günü, ülkemizin varlığını tehdit eden projelere ve güçlere karşı kimle birlikte olabileceksek olmalıyız diyerek, sana en içten sevgilerimi sunuyorum.

Sevgili İrfan Bey

Siz Ram arkadaşımıza cevap vermişsiniz ancak bende aklımda olan bir soruyu sormak istiyorum. Diyelimki oldu biz bu adamlardan kurtulduk , Silivri boşaltıldı sonra ne olacak ?

Ben hiçbir zaman Ergenekon hikayesine inanmadım ama biliyorumki yargılananlardan suçlu olan ya da bu millet için zararlı olan insanlar var . Dediğim gibi herşey bitti Silivri boşaldı ama o zaman bu adamlar kahraman olacak ve birşekilde söz sahipliği edinecekler.

Soruyorum sonra ne olacak ?

Ram yazdı:Hasan Cemal Eşbaşkan'a mektup yazmış; Nuray Mert de yakında ulusal kahraman olarak duyurulur. Bunun gibi dizi dizi gülünçlükler...

Soros Çocukları da bildiri yayınlamış: http://haber.gazetevatan.com/aydinlarda ... 5/1/Gundem

GEZGİN yazdı:

İrfan Tuna yazdı:
Soner Yalçın'ın, Yalçın Küçük'ün 'Sabetayizm' iddiaları başta olmak üzere bilerek ya da bilmeyerek emperyalist projelere hizmet eden çoğu iddialarına, düşüncelerine en az senin kadar ben de karşıyım.

Sadece, gün birlik olma günü, ülkemizin varlığını tehdit eden projelere ve güçlere karşı kimle birlikte olabileceksek olmalıyız diyerek, sana en içten sevgilerimi sunuyorum.

Sevgili İrfan Bey

Siz Ram arkadaşımıza cevap vermişsiniz ancak bende aklımda olan bir soruyu sormak istiyorum. Diyelimki oldu biz bu adamlardan kurtulduk , Silivri boşaltıldı sonra ne olacak ?

Ben hiçbir zaman Ergenekon hikayesine inanmadım ama biliyorumki yargılananlardan suçlu olan ya da bu millet için zararlı olan insanlar var . Dediğim gibi herşey bitti Silivri boşaldı ama o zaman bu adamlar kahraman olacak ve birşekilde söz sahipliği edinecekler.

Soruyorum sonra ne olacak ?

Gezgin arkadaş.
İrfan bey de mutlaka sorunuza cevap verecektir ama ben bu sorunuza cevap vermek istedim.

Öncelikle Silivri'de ki tutukluların en azından AKP iktidarı döneminde hukuk yolu ile özgürlüklerine kavuşmayacaklarına inanıyorum. O zaman ancak ve ancak AKP iktidarı gittikten sonra bu tutuklular özgürlüklerine kavuşacaklardır.
Bizler vatanını,milletini,bayrağını, Atatürk'ü seven o tutukluların kimler olduğunu iyi biliyoruz.
Eğer özgürlüklerine kavuşurlarsa ve mevcut hükümet haliyle bu insanlarla aynı çizgide bir hükümet olacağından elbette ilk istekleri özgürlüklerini yıllarca ellerinden alanların bir an önce yargılanmaları ve aynı cezaevinde cezalarını çekmeleri olacaktır. Bunu zaten söylemey de başlayanlar var içlerinde.

Bunun haricinde, kastettiğiniz suçlu olduğunu düşündüğünüz kişilerin, yani sırf insanların kafalarını bulandırmak için, bizim vatan-millet-bayrak-Atatürk sevgilerinden şüphe etmediğimiz insanlarla ilgili toplumda kafa karışıklığı yaratmak için oraya tıkılan kişilerin AKP'nin yerini alan hükümetin içinde de, yanında da yer almaları sözkonusu olmayacağı gibi KAHRAMAN olarak falan da görülmeyeceklerdir(en azından bizlerin gözünde). Yani hiçbir şekilde söz sahibi falan olamaz bu bahsettiğiniz kişiler AKP'yi gönderen hükümet içerisinde.

Ama bu ülke garip bir ülke. Yine bir gariplikle birkaç günlüğüne serbest bırakılıp, sonra <>yapıldığı anlaşılıp içeri alınan Abdi İpekçi'nin katili M.Ali Ağca'da cezaevi çıkışında kendini bekleyen kişiler tarafından TÜRKİYE SENİNLE GURUR DUYUYOR diye karşılanmadı mı?-ki çok örneği var bu türden törenlerin,karşılamaların-

Onun için, eskilerin dediği gibi, milletin ağzı torba değil ki büzesin, isteyen istediğine inanır da, söyler de...
Ama önemli olan bizlerin ve bizim gibilerin ne söyleyeceğimiz...Bizim gibi düşünenlerin iktidarında tabi ki bu türden insanlar kahramanlığı ancak televizyonda izledikleri Battal Gazi filmlerinde görebileceklerdir.

Ben sadece kendi kafamdaki soruları burda soruyorum . Kendi bilgim dahilinde bazı cevaplar buluyorum ama faklılıkta zenginlik vardır bunuda biliyorum . Dediğiniz gibi kahramanlıklar sanal olarak kalacak olabilir.

Ancak sorumu şöyle değiştireyim . Ne değişecek ?

Türk Milleti nin bir sorunuyla örneklendireyim kafamdakileri. Şeyh Said , Seyyid Rıza ve sonrasında gelinen nokta bugün kürt sorunu diye başımıza örülen çoraplar. Buna benzer onlarca sorun sayabilirim zaman zaman dizlerimizdeki romatizma ağrısının soğuk havalarda azması gibii önümüze gelmekte.

Biliyorumki yıllar sonra benim torunlarımda bu sorunlarla karşı karşıya kalacak . Biz bu sğuk havalardan nasıl kurtulacağız , nasıl sürekli sıcak bir memleket oluştıracağız?


Veyahut romatizma ağrısı yapan dizimiz kesip atacakmıyız tüm ağrılardan kurtulmak için ?

Değerli kardeşim.
"Ne değişecek" şeklindeki sorun bayağı umutsuzluk kokuyor açıkçası. Dediğin doğru, geçmiş dönemlerde yaşanılan sıkıntılardan bizim gibi düşünen büyüklerimiz zamanında gereken dersleri alamadığı için, bugün bu sıkıntılı günleri yaşıyoruz. Fakat herkes kendinden sorumludur Gezgin arkadaş. Sen, ben, biz neyin olması gereken, neyin olmaması gereken olduğu konusunda bilgili ve bilinçli olup çevremizdeki insanları da bu konularda bilgilendirmeli, bilinçlendirmeliyiz. Zamanımızın, ekonomik durumumuzun ve cesaretimizin bize elvderdiği şekilde karanlığa karşı, kötülüğe karşı, faşizme karşı mücadele edeceğiz.

Bundan ötesi, eğer bazılarının yaptığı gibi, "ya bu düzen böyle gelmiş, böyle gelir, iyisi mi bana dokunmayan yılan bin yaşasın"tarzından bir tarz ya da tavır izlemek zaten bilinçli, aydın, vatansever insanlardan beklenecek bir davranış şekli değildir.