[img]http://www.haberiniz.com/components/com_fpslideshow/images/mansetsaflar.jpg[/img]
BDP'nin kararı "Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Taleplerimiz karşılanırsa elbette biz bu anayasa değişikliğini destekleriz. Boykot çalışmasını yeni Anayasa için yapıyoruz" dedi.
Yukarıdaki haber önemli...
İşte ‘Evet’ için yapılan AKP-PKK ittifakı belgesi!Önce bir soru?
Ne oldu da PKK durduk yerde bir aylığına yani referanduma kadar sözde eylemsizlik ilan etti?
Referandum PKK’nın umurunda değil zira Kürtlerle ilgili hiç bir şey oylanmıyor!
Öyle olduğu için de PKK’nın Parlamento kanadı olan BDP, evet ya da hayır demek yerine sandığa gitmeme yani boykot kararı aldı!
Hal bu iken PKK’nın herkesi şaşırtacak biçimde alal acele aldığı bu sürpriz sözde eylemsizliğin ardında ne var acaba?
Perde gerisinde yaşananları sunmadan önce PKK’nın ateş-kes kararının referandumda kime yarayacağını sorgulayalım.
Terörün tırmanması AKP’yi vurur çünkü ahali, terörün azgınlaşmasından açılım hikayesini gündeme getiren iktidar partisini sorumlu görüyor!
Verilen her şehit, topluma AKP’nin yaptığı o büyük yanlışı hatırlatıyor!
Öyle olunca da iktidara ders verme adına insanlar bileniyor ve hayır kanadı cepheleşiyor. AKP, PKK terörünün toplum üzerindeki etkisinden o kadar ürküyor ki şehit cenazelerinin kaldırılmasına bile müdahale ederek insanları camilere sokmuyor!
Dahası, şehitleri hatırlatan afiş ve dövizlerin asılmasına bile valileri kullanarak müdahale ediyor.
İşte bundan dolayıdır ki AKP,referandumda Habur vurgunu yememek için iki haftadır PKK nezdinde girişimlerde bulundu!
Önce Barzani’yi aracı kılıp referanduma kadar sözde eylemsizliği yakardılar!
Ardından İmralı’ya, örgüt referanduma kadar sözde eylemsizlik ilan ederse biz de bazı adımları atarız mesajını gönderdiler!
Ankara’nın öbür yakasında konuşulanlara göre Barzani, Kandil’i ikna için bütün gücünü seferber etmiş!
Keza Öcalan’a dolaylı af getirilecek yeni bir düzenlemenin önümüzdeki aylarda Meclis’e getirileceği de en üst düzeyde taahhüt edilmiş!
Sakın bütün bunlara tevatür demeyin, bu görüşmeler olmasa ve o mesajlar gitmese PKK durduk yerde neden sözde eylemsizlik ilan etsin?
Hem Barzani’nin AKP adına ve lehine aracı olmasından daha tabii ne olabilir?
Keza Öcalan’a dolaylı af da AKP’nin daha önce yapmak istediği bir şey değil mi?
Hatırlayın benzer bir teşebbüsü üç yıl önce CHP yakalayıp afişe etmiş ve AKP son anda geri adım atmak zorunda kalmıştı!
Şekilde görüldüğü gibi referandum sürecinde artık AKP ile PKK kol kola girmiş ve kader birliği yapmışlardır!
Güneydoğu’da sandıklar açıldığında, toplam seçmen sayısından hareketle BDP seçmeninin evet diyeceğine 12 Eylül akşamı hepimiz şahit olacağız!
Görüyorsunuz AKP referandum yarışını kaybetmemek ve iktidardan iniş sürecine girmemek için hiç düşünmeksizin ayrılıkçılarla bile beraber olabiliyor!
CHP ama özellikle de MHP,AKP-PKK ittifakını dağa taşa duyurmalıdır!
Bu olayın gösterdiği bir başka şey de AKP’deki panik halidir. Ölülere oy verdirmek yetmedi, PKK ile de yoldaş olunma gereği duyuluyorsa Tayyip’in korkusu büyük demektir!
Sabahattin ÖNKİBAR17 Ağustos 2010 / YENİÇAĞ
"Apo ‘Boykot’ demiyor"“Apo ‘Boykot’ demiyor” başlığı, Taraf Gazetesi’ne ait. Bu gazeteye göre, PKK lideri Öcalan, referandumda “gelişmelere göre tavır” alınmasını isteyerek, ‘halkımız son güne kadar düşünmelidir’ demiş. Bu durumu da gazete, örgütün referandumu boykot etme çağrısında yeni bir esneklik göstergesi olarak niteliyor. Bu analiz doğrudur.
“Apo ‘Boykot’ demiyor” söylemi aslında “evet” diyor anlamına gelmektedir. İmralı’daki Apo’nun yandaşlarına “evet deyiniz” şeklinde yapacağı bir açıklamanın geniş halk kesimleri tarafından tepkiyle karşılanacağı bilindiği için bu tür bir söylem uygun görülmüş olmalıdır.
Yapılan bu analiz doğruysa, iktidar yetkililerinin meydana gelen terörist olayları PKK’nın referandumu etkileyerek “Hayır” çıkmasını sağlamak amacıyla planladığı söylemi yanlıştır. Yine AKP yetkililerinin ‘PKK demokratik açılıma karşı olduğu için eylem yapıyor’ değerlendirmesini de Apo’nun son tavrı tamamen geçersiz kılıyor. Zira r
eferandumda “hayır” çıkması iktidarın “demokratik açılım”ının önünü tümüyle kapayacaktır. Apo’nun yapılacak referandumda ‘evet denmeli’ anlamına gelen bu tavrı, iktidarın “demokratik açılımı”nı sürdürmesi yönünde verilmiş güçlü bir mesajdır.Eylemsizlik kararı iki yanlıdır!
İmralı’da tutuklu bulunan Öcalan iki haftadır, “gemi bozuk” diyerek avukatlarıyla görüşemiyordu. Araya Adalet Bakanlığı giriyor ve bir koster kiralanıyor ve Öcalan avukatlarıyla görüşüyor. Avukatlar, İmralı’dan eylemsizlik talimatıyla dönüyorlar. Ardından PKK derhal “çatışmasızlık” ilan ediyor. Demek ki birileri Öcalan’ın referandum ve PKK’yla mücadele sürecine dahil olmasını istemiş ve Öcalan da bunun gereğini yerine getirmiştir.
BDP, büyük bir hararetle anayasa değişikliklerinde taleplerinin dikkate alınmadığını ileri sürerek referandumu “Boykot” kararı almıştı. 23 Temmuz’da PKK lideri “çatışmasızlık ortamının oluşturulmasına ihtiyaç var” demiş ve BDP ise referandumdaki katı “boykotçu” tavrını bir anda değiştirerek; “Kimsenin iradesine ipotek koyamayız” diye açıklama yapmıştı. Apo mesajını gönderdi. PKK “eylemsizlik” kararı aldı. BDP yeni pozisyonunu belirledi. Demokratik Toplum Kongresi harekete geçti.
Demokratik Toplum Kongresi Eş Başkanları Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk’un “kalıcı ateşkes” için Başbakan ve Cumhurbaşkanı’yla görüşmeye hazır olduğu basında yer aldı. Bu durum “eylemsizlik” kararının tek yanlı alınmadığını gösteren ciddi kanıttır.
Muhtemel gelişmeler!
Referandum sonrasında yaşanması muhtemel gelişmeleri medyada yer almış olan şu söylemlerden çıkarmak mümkündür: “Apo İmralı’dan çıkarılmalıdır”.
“Bugüne kadar Öcalan’la gerçekçi bir ilişki kurulmaması tarihi yanlıştır”. “Detaylarla zaman kaybetmeyin ve kendinizi kandırmayın. Çünkü sorunun çözümü Öcalan’dır”.
Muhataplığın arkasından
anayasaya “Kürt” kelimesinin girmesi ya da anayasadan “Türk” kelimesinin çıkması söz konusu olacaktır. Ardından da ya üstü kapalı bir biçimde yani “yerel yönetimlerin güçlendirilmesi” vb. bağlamda “demokratik özerklik” tartışmaları gündeme gelecektir. Sonraki aşamalar da şöyledir:
Eyalet, federasyon, konfederasyon ve self determinasyon. Sürecin başarılabilmesi için Öcalan’ın tabiriyle yepyeni bir “Demokratik Anayasa”ya ihtiyaç vardır. Bütün bunların mümkün olabilmesinin de tek bir şartı vardır: O da referandumda “evet” çıkması ve ardından yapılacak seçimde de AKP’nin güçlü bir biçimde seçimi kazanmasıdır.Özcan YENİÇERİ18.08.10 / YENİÇAĞ
Tek yumurta ikizleri kucaklaştıBaşbakan anayasa değişikliği paketini millete hazmettirmek için sık sık, BDP ve PKK'nın da "hayır" cephesinde yer aldığını söylüyor ve özellikle MHP tabanın kafasını karıştırmak istiyordu. PKK eylemlerinin, kahpe saldırıların giderek artmasını referandumun sonucunu etkileme gayretlerine bağlıyordu. Son zamanlarda panik ve şaşkınlıkla işi boya ve soya kadar götürmesine rağmen bu meseleye girmiyor. Hatta üzerini kapatıp, yok sayıyor. Oysa milletin asıl dikkat etmesi gereken nokta tam da burasıdır.
Kan kardeşleri harekete geçtiBiz hiçbir ilave yapmıyoruz ve tamamen sayın başbakanın mantığından ve yaklaşımından hareket ederek olup biteni anlamaya çalışıyoruz. Başbakan her ne kadar aksisini söylese de, BDP daha ilk günden itibaren bu pakete olumsuz bakmadığını ortaya koymuştu. Parti kararı katılmama yönünde olmasına rağmen, bazı BDP milletvekilleri kabul yönünde oy verilmesi gerektiğini açıkça beyan ederek tabanlarını yönlendirmişlerdi. Nitekim yapılan araştırmalar BDP-PKK güruhunun yüzde 80'nin üzerinde kabul oyu vereceğini ortaya koydu. Sadece bu kadarı bu paketin kimlerin işine yaradığını, AKP ile BDP arasındaki tek yumurta ikizi durumunu anlamaya ve anlatmaya fazlasıyla yeter. Ancak bu kadarla da kalmadı. Referandum günü yaklaşırken "hayır" oylarının ezici üstünlüğünün anlaşılması üzerine AKP'nin kan kardeşleri yeni bir şeyler yapmaları gerektiğini gördüler ve harekete geçtiler. İmralı canisi yattığı yerden "evet" çağrısı yaparken, Kandil canileri de "ateşkes" ilan ettiler.
Hala anlamadın mı?Tamamen sayın başbakanın penceresinden meseleye bakıyorum ve diyorum ki; ey millet kimlerin nerede saf tuttuğunu, kimlerin kol kola girdiğini, kimlerin seferber olduğunu, kimlerin hangi çağrıları yaptığını, kimlerin hangi tezgahları kurduğunu görmüyor musun? AKP-BDP-PKK ve İmralı işbirliğini hala fark etmedin mi? Bu paketin kabulü için kimlerin çırpındığını hala anlayamadın mı? Daha ne olması gerekiyor? Bu kadar yanıltılmayı, kandırılmayı, kullanılmayı nasıl içine sindireceksin? Seni saf ve bir şeyden anlamaz yerine koymakla yetinmiyor, bir de hakaret ediyorlar. Egemen Bağış'ın hakaretlerini de sineye mi çekeceksin?
Paketin aslıArtık çok net biçimde anlaşılmıştır. Bu değişiklik paketinin bu ülke ve millete kazandıracağı hiçbir şey yoktur. Bu paket nereden geldiği belli olmayan villaların, gemiciklerin, pırlanta işlerin, Oger ve Ofer vurgunlarının, 7 yılda sayısı 4'den 40 çıkan dolar milyarderlerinin hesap vermekten kurtulması içindir. Bu paket, PKK'nın talepleriyle birebir örtüşen 1991 Recep Tayyip Erdoğan Raporunun hayata geçirilmesi için hazırlanmıştır. Bu paket, ülke ve millet düşmanlarının hain emellerinin önündeki engelleri kaldırmak için düşünülmüştür. Bu paket kişiye ve partiye bağlı bir yargı sistemi kurulması için gündeme getirilmiştir. Bunların dışında söylenenler tamamen yalandır ve seni kandırmak içindir.
Başbakanın mantığıPaketin kabul edilmesi durumunda nelerin olacağı bugünden bellidir. BDP ve PKK durduk yerde "demokratik özerklik" safsatalarını dile getirmemişlerdir. Televizyon ekranları boşuna federasyonu ve bölünmeyi savunan hainlerle doldurulmamıştır. Paketi ve paket sonrasında olacakları Türk milletine hazmettiriyorlar. Bugüne kadar da hep böyle olmadı mı? Önce birileri çıktı televziyonlarda sözüm ona demokrasi nutukları atarak ihaneti anlattı. Arkasından hükümet bir adım attı. Milletin bunu sindirdiği görülünce diğer ihanet senaryoları sahne aldı. Bugün artık bölünmeyi, parçalanmayı konuşuyor ve bunun zeminini hazırlıyorlar.
12 Eylül'de istedikleri sonucu almaları durumunda bu konuşulanların hayata geçirilmesinin önünde hiçbir engel kalmayacaktır. Şer cephesindeki seferberlik bunun içindir. Bunun için BDP ve PKK bütün tiyatro oyunlarını bir kenara bırakmış, açık ve aleni biçimde AKP ile omuz omuza vermiştir. Bunun için İmralı canisi yattığı yerden inisiyatif almış ve kabul oyu verilmesi çağrısında bulunmuştur. Bunun için PKK ateşkes ilan ettiğini duyurmuş ve AKP'ye zemin hazırlamıştır. Altını çizerek tekrar ediyorum. Bütün bunlar sadece benim tespitlerim değildir. Sayın başbakanın değişiklik paketinin gündeme sokulduğu günden itibaren ortaya koyduğu mantığın doğal sonucudur. BDP'nin biraz geride durmasını MHP ile aynı safta yer almak şeklinde değerlendirecek kadar akıl, izan ve vicdan sınırlarını zorlayan sayın başbakan; PKK'nın ateşkesinin, İmralı canisinin kabul oyu çağrısının da AKP ile tek yumurta ikizliğinin doğal gereği olduğunu peşin olarak kabul etmiştir.
Bu bir siyasi tercih değilHerşey apaçık ortadadır. Bütün bu gerçeklere rağmen bu pakete destek verenlerin, terörden, bölücülükten, ihanetten, gelen şehitlerden, akan kandan, Türkiye'nin her yanını saran gerginlik ve çatışmadan şikayet etmeye hakkı olmayacaktır. Çünkü tam da bütün bunların artarak devam etmesine, ihanetin çok daha ilerilere götürülmesine onay vereceklerdir. İmralı canisi, Kandildeki eşkıya ve onların şehirlerdeki uzantıları bütün bunları görerek destek veriyor. Allah korkusu olan, vatanını, milletini, bayrağını seven, bu ülkenin bölünmez bütünlüğünden yana olanların bu cephede ne işi olabilir? Bu pakete "hayır" demek sadece bir siyasi tercih değildir. Bir silkiniş ve bütün bu ihanet sürecine rest çekip vatanına, bayrağına ve imanına sahip çıkmaktır.
Orhan KARATAŞOrtadoğu Gzt.