O albaya soruşturma Çuvalın intikamı / Kardak krizinde tim komutanı cezaevinde

Genel & Güncel Konular

O albaya soruşturma Çuvalın intikamı / Kardak krizinde tim komutanı cezaevinde

İletigönderen Başkomutan » Çrş Tem 14, 2010 17:46

O albaya soruşturma

Çuvalın intikamını almıştı


Çuval'ın intikamı olarak ABD'li albayı soyup, sorgulayan emekli albay Aziz Ergen ile korucubaşı Tahir Adıyaman'a Ergenekon’un bir kolu oldukları iddiasıyla soruşturma başlatıldı.

Kuzey Irak’ta görev yapan Türk birliğinin kafasına çuval geçirilip sorgulanmasının ardından Şırnak'ta görev yaptığı dönemde, Irak sınırında ABD'li albayı soyup sorgulayan, Ankara'da Beyaz Enerji operasyonunu yöneten emekli kurmay albay Aziz Ergen ile Şırnak bölgesinin önde gelen aşiretlerinden Jirkiler'in lideri korucubaşı Tahir Adıyaman hakkında "Ergenekon'un bir koluna bağlı faaliyet yürüttükleri" iddiasıyla soruşturma başlatıldı.

Ergen'e bağlı Uludere ilçesine bağlı Gülyazı Taktik Jandarma Sınır Alay Komutanı olarak 2003-2004'te görev yapan Ergen ile Tahir Adıyaman hakkında bir uzman çavuş ihbar mektubu yazdı. Uzman çavuş L.G.'nin mektubu, Gaziantep'in Islahiye ilçesinde Cumhuriyet Başsavcılığı'na verildi. Mektup, Ergenekon soruşturmasını yürüten İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı vekilliğine gönderildi.

Sabah gazetesinin haberine göre Ergenekon savcıları da suçun işlendiği yerin Şırnak olması nedeniyle "yetkisizlik" kararıyla birlikte dosyayı Diyarbakır'a gönderdi. Dosyanın ulaştığı Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı, soruşturma başlattı.

İstanbul'dan gönderilen dosyada yer alan uzman çavuş L.G.'nin yazdığı ihbar mektubuna göre, Albay Ergen komutasında er olarak bildiği askeri üniformalı PKK itirafçısı kişiler Şırnak'ın Uludere ilçesine bağlı Uzungeçit bölgesinde 7 askeri şehit etti.

Tahir Adıyaman'ın aşireti olan Jirki mensubu Selahattin adlı kişinin PKK adına 15 yıl dağlarda silahlı faaliyet gösterdikten sonra itirafçı olduğu, beş kişilik timle bölgeye geldiği, Tolga adlı bir üsteğmenin de onlara katılmasıyla bölgede operasyonlar yürüttükleri belirtildi.

Söz konusu ekibin o dönemde Hasan adlı bir binbaşıya suikast yaptıkları da iddia edildi. Soruşturma kapsamında Albay Ergen ile Jirki aşireti lideri Tahir Adıyaman'ın önümüzdeki günlerde ifadeye çağrılacağı belirtildi.

Albay Aziz Ergen, 1997-2000 Batman'da Jandarma Kurmay Başkanlığı yaptı. 2000-2001'de Jandarma Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı sırasında Beyaz Enerji operasyonunu yönetti. 2003-2004'te Şırnak'ta ABD'li Albay Martin Rollinson ve beş peşmergeyi yakalayarak, soyduktan sonra 5 saat sorguladı.


VATAN
14.07.2010

4 Temmuz 2003 - Çuval Olayı...





KARDAK KRİZİNDE TİM KOMUTANIYDIM


Komutan öyle bir şey açıkladı ki

Kardak krizinde adaya çıkan timin komutanı Türkşen: Kardak’a gidecek botun benzini olmadığı için kredi kartıyla benzin aldık. O bayrak oradan gidecek diye 3 saat içinde benzini alıp ekmek arası peynir yaparak oraya gittik. Türkşen mahkeme heyetine Kireçtepe’nin kullandığı kredi kartının 1996 yılına ait 16 lira 73 kuruşluk fişini gösterdi.

Amirallere suikast ve Kafes davaları ile birleştirilen Poyrazköy davasında 11’i tutuklu 69 sanığın yargılanmasına devam ediliyor.

TUTUKLU SANIKLAR İLE 25 TUTUKSUZ SANIK KATILDI

İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya tutuklu sanıklar emekli Binbaşı Levent Bektaş, Deniz Yarbay Ercan Kireçtepe, Deniz Binbaşı Erme Onat, Deniz Binbaşı Eren Günay ve emekli SAT komandosu Ergin Geldikkaya, teğmenler Faruk Akın, Sinan Efe Noyan, Alperen Erdoğan, Burak Düzalan, Yakut Aksoy, Tarık Ayabakan cezaevinden getirildi. Emekli Koramiral Feyyaz Öğütçü ile Tuğamiral Levent Görgeç’in de aralarında olduğu 25 tutuksuz sanığın katıldığı duruşmada müdahil Agos gazetesi adına da avukatlar hazır bulundu.

ÖĞÜTÇÜ: “ÖNCE BENİM MÜTALAM ALINSIN"

Duruşma Poyrazköy davasının tutuksuz sanıklarının savunmasının alınmasıyla başladı. Mahkeme Başkanı’nın, Yarbay Mustafa Turhan Ecevit’in adını söylemesi üzerine söz alan emekli Koramiral Feyyaz Öğütçü, 2007-2009 yılları arasında Kuzey Saha Deniz Komutanı olarak görev yaptığını belirtti. Bu olayların komutanlığı bünyesindeki SAT Grup Komutanlığı’nda cereyan ettiğini hatırlatan Öğütçü, “Bir takım önlemler almaya çalışmıştım. Sanıkların savunmalarından önce benim mütalaam alınırsa daha iyi anlaşılır diye düşünüyorum" dedi. Mahkeme Başkanı Kuban ise öncelikle savunmaların alınacağını söyledi.

YARBAY ECEVİT’İN SAVUNMASI

Bunun ardından tutuksuz sanık Yarbay Mustafa Turhan Ecevit savunmasına başladı. Hiçbir zaman kanun ve hukuk dışına çıkmadığını ifade eden Yarbay Mustafa Turhan Ecevit, suçlamaları kabul etmedi. Hukuk sisteminin ön yargıların ötesine geçemediğine şahit olduğunu anlatan Ecevit, “Yapılan zulme anlam vermekte zorlandım. Bu dava siyasi dediler. Biz askeriz. Hiçbir siyasi görüşün adamı değiliz" dedi.

ECEVİT: TASFİYE YOLU

Savunmasına, iddianamedeki ihbar mektuplarını açıklayarak devam eden Ecevit, “Bizim içimizdeki birkaç arkadaşımız iftiralarla tasfiye etmeye karar vermiş ya da verdirilmiştir. Bizim üzerimizde başlayan iftiralar Deniz Kuvvetleri içinde tasfiye yolu haline gelmiştir" dedi.

ALBAY ALİ TÜRKŞEN’İN SAVUNMASI

Ecevit’ın ardından tutuksuz sanık Albay Ali Türkşen savunmasına Namık Kemal’in “Düşmek üzere yıldırım ekser mualla tak arar, herkese gelmez bela erbabı istihkak arar" dizeleriyle başladı. Bağlı olduğu tek örgütün Türk Silahlı Kuvvetleri olduğunu kaydeden Türkşen, “Bu davada ‘TSK’nın içinde hainler, emniyette işbirlikçiler vardır ve bunun yargıya ne kadar işlediğini ise yapılacak yargılamanın sonunda göreceğiz’ der hale geldik" dedi.

KARDAK KRİZİNDE TİM KOMUTANIYDIM

1990-1997 yılları arasında SAT Grup Komutanı olarak görev yaptığı sırada iki önemli görevde yer aldığını söyleyen Türkşen “Bu görevlerde yer almakla iyi mi yaptım, kötü mü yaptım bilmiyorum. Ancak bugün buraya getirdiler. Hayatta bazı şeyleri eksik yapsaydık, bugün burada olmazdık. Burada olmaktan hiç üzülmüyorum. İnanıyorum ki, bu davanın sonunda beraat edeceğiz. Sadece ailelerimiz yıprandı. Yer aldığım ilk görev 1993 yılında 14,5 ton uyuşturucu yüklü gemi Lucky-S’e el konulmasıdır. İkinci olarak ise, Kardak krizinde adaya çıkan timin komutanıydım. Her iki olayda da tek bir mermi kullanılmadı" dedi. Dönemin komutanı Özden Örnek’in verdiği emir doğrultusunda Kardak çıkarmasına ilişkin hazırladığı hatıratı mahkemede gösteren Türkşen, hatırattan bir bölüm okudu.

KARDAK’A GİDECEK BOTUN BENZİNİNİ KREDİ KARTI İLE ALDIK

Türkşen şunları söyledi:

“Buradakilere baktığınızda terör örgütü şüphelisi olarak görebilirsiniz ama ben Ercan Kireçtepe’ye bakınca Kardak’a gidecek botun benzini olmadığı için kredi kartıyla benzin alan kişiyi görüyorum. O bayrak oradan gidecek diye 3 saat içinde benzini alıp ekmek arası peynir yaparak oraya gittik. Dönemin Başbakanı Tansu Çiller, dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya’yı arıyor. O da bizi aradı. Ben nasıl ‘Komutanım benzin yok’ diyeyim. Şimdi ise burada terör örgütü üyeliğinden yargılanıyoruz."

Türkşen mahkeme heyetine Kireçtepe’nin kullandığı kredi kartının 1996 yılına ait 16 lira 73 kuruşluk fişini gösterdi.


ÖĞÜTÇÜ AĞLADI

Mahkemede sanıkların savunma yaparken çok ağır laflar ettiğini belirten Türkşen’in sözleri Öğütçü’nün ağlamasına neden oldu. Türkşen savunmasında şunları kaydetti;

“Ancak Levent Bektaş öyle bir laf söyledi ki, bana göre o laftan sonra hükümet üniversite hocaları cumhurbaşkanı, başbakan, herkes işini bırakıp bu sözü tartışmalıydı. Bektaş ‘Benim askerlikle sorunum yok. Ben dünyaya yeniden gelsem, yine asker olurdum, yine SAT olurdum. Ama bu ülkenin ordusunda değil’ demişti. Bektaş’a bu sözü ettirenleri asla affetmeyeceğim" dedi. Bu sözler üzerine salondaki tutuklu tutuksuz sanıklar, izleyiciler ağladı. En çok dikkat çeken ise Feyyaz Öğütçü oldu. Öğütçü, gözyaşlarına hakim olamayınca gözlüğünü çıkarıp güneş gözlüğünü taktı. Ancak gözyaşlarını durduramayan Öğütçü, cebinden çıkardığı mendiller yaşlarını sildi. Bu duygusal anlar üzerine Mahkeme Başkanı Oktay Kuban, duruşmaya 1 saat ara verdi.


VATAN
14.07.10



Savaşın eşiğine gelinmişti

1996’da Yunanistan ile Türkiye arasında Türk bandıralı bir geminin Kardak Kayalıkları’nda karaya oturması sonucu patlayan krizdir ve iki ülkeyi savaşın eşiğine getirmiştir.Yunanlar, doğudaki adacıka asker çıkarıp bayrak dikti. Bunun üzerine 30 Ocak 1996 gecesi Türk SAT komandoları, Doğu Kardak’ı kuşatmış olan Yunan donanmasının arasından geçerek hemen yandaki ikinci adaya (Batı Kardak) gece operasyonu ile çıkıp Türk bayrağını dikti.

yenicaggazetesi.com.tr
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: O albaya soruşturma Çuvalın intikamı Kardak krizinde komutan

İletigönderen Başkomutan » Çrş Tem 18, 2012 5:49

‘Kardak komandolarını Yunan ajanlar öldürdü’

Yunan gazeteci Kostas Chardavellas, 1996’da Yunanistan ile Türkiye’yi savaşın eşiğine getiren Kardak krizi yazı dizisinde Kardak’a bayrak diken 12 Türk SAT komandosunun tamamının Yunan ajanlar tarafından infaz edildiğini ileri sürdü. Yunan medyası haberi, ‘Türk komandoları nasıl susturduk’ başlığıyla verdi

Yunanistan’da özellikle doğaüstü olaylar ve komplo teorileri konusundaki haberleriyle ünlenen Ta Nea gazetesi ile Mega ve NET televizyonlarında çalışan gazeteci Kostas Chardevellas, ‘Türkiye ve Yunanistan’da yaptığım 16 yıllık araştırmanın sonucu‘ dediği Kardak dosyasını açtı.

Chardevellas’ın dudak uçuklatan iddiaları Yunan basını tarafından bile ciddiye alınmadı ancak bazı Yunan haber siteleri, haberi büyüterek Yunan istihbaratının Kardak’a çıkan 12 Türk SAT komandosunu yıllarca süren bir operasyonla ‘öldürdüğü’ iddiasını manşetlerinden verdi.


1996 yılının Ocak ayında iki ülkeyi savaşın eşiğine getiren olay sırasında bir geceyarısı operasyonu ile Kardak’a çıkan Türk komandoları bu adacığa Türk bayrağı diktikten sonra Yunanistan şoke olmuş ve hükümet sallamıştı. Yunan gazetecinin iddiasına göre Yunan istihbaratı, olayın ardından intikam almak için bu 12 SAT komandosunun peşine düştü. Nitekim komandoların tümü şüpheli bir şekilde ilerleyen senelerde hayatını kaybetti.

Kaza mı sabotaj mı?

İddiaya göre, İzmir’deki Aksaz deniz üssünden hareket ederek Kardak’a çıkan komandolar, Yunan Genelkurmay Başkanı’nın istifasına sebep oldu ancak Yunan ajanlarının hedefi oldu. Kardak operasyonundan 17 gün sonra 16 Şubat 1996 tarihinde Aksaz’da gerçekleşen tatbikat sırasında adacığa Türk bayrağı diken 12 komandodan 9’u şüpheli bir şekilde düşen S-70A Black Hawk (Kara Şahin) helikopterinin içinde şehit oldu. Yunan basınında o dönemde helikoptere Yunan ajanları tarafından sabotaj yapıldığı iddiası dile getirilmişti. Kardak timinin komutanı olan Zeki Şen ise tatbikat sırasında izindeydi. Helikopter olayının ardından timin 2 üyesi de iki gün arayla gerçekleşen iki farklı trafik kazasında hayatını kaybetti. Sadece bazı yerel gazeteler bunu ‘şeytani tesadüf’ olarak verdi. Yunan gazeteciye göre 10 komandonun öldürülmesinin ardından sıra Zeki Şen’e gelmişti.

‘Çember kapandı’

Türk Savunma Bakanlığı tehlikenin farkına vararak Şen’i Gürcistan’da bir BM görevine gönderdi. Şen, burada Leila adında Gürcü bir kadınla aşk yaşamaya başladı ve 2003 yılının Mayıs ayında Türkiye’ye döndüğünde de Leila’yı beraberinde getirdi. Taksim’de hayatını kaybettiği gece Ortaköy’de kız arkadaşıyla birlikte doğumgünü partisi vermişti ve Çırağan Otel’de yer ayırtmıştı. Partinin ardından Taksim Meydanı’nda 3 kişinin saldırısına uğradı ve kalbinden bıçaklanarak öldürüldü. Yunan gazeteci, bu cinayet sırasında Taksim’deki bir kafede bir Yunan ajanın olayı izlediğini, bıçaklamanın hemen ardından garsona dönerek, ‘İşte bu iş şimdi bitti, çember kapandı’ dediğini iddia etti.

VATAN - 17 Temmuz 2012


Kahramanlar yaşıyor ama cezaevinde!

Yunan basınında yer alan iddiların aksine, Kardak operasyonuna katılan 2 tim komutanı ile 10 astsubay hâlâ hayatta. Tim komutanları Ercan Kireçtepe ve Ali Türkşen, Poyrazköy ve Balyoz Davası kapsamında tutuklu. Astsubaylar ise hâlâ görevlerinin başında.

Yunan basınında yer alan iddiların aksine, Kardak operasyonuna katılan tüm askerler hayatta olduğu ortaya çıktı. 31 Ocak gecesi iki ayrı hücumbotla adaya çıkan 12 SAT komandosunun içindeki iki tim komutanı, şuan Payrazköy ve Balyoz davasının tutuklu sanığı. Diğer 10 astsubay ise, farklı bölgelerde görevlerine devam ediyor. VATAN isim isim Kardak Operasyonu’na katılan askerleri açıklıyor ve Yunan basınında yer alan haberleri yalanlıyor. İşte Yunan basınında yer alan iddiaların yanıtı:

31 Ocak 1996 gecesi saatler 00.00’ı gösterdiğinde, Türk SAT komandoları Kardak’a çıkarma operasyonu yaptı. İki ayrı hücumbotta 6’şarlı gruplar halinde 12 SAT komandosu vardı. Botlardan birinin komutanı Deniz Kıdemli Üsteğmen Ercan Kireçtepe, diğeri ise Deniz Kıdemli Üsteğmen Ali Türkşen’di. Botta ayrıca Astsubaylar Hakan Çalışkan, Salih Çörekçioğlu, Cavit Özmen, Abdullah Arslan, Sadettin Doğan, Levin Keten, Lütfü Tokuşoğlu, İbrahim Balçın, Hasan Arap ve Tanel Erenay bulunuyordu. Operasyona katılan 12 asker de bugün hâlâ hayatta.

Tim komutanları cezavinde

Yarbay rütbesinden emekli olan tim komutanı Ercan Kireçtepe, Poyrazköy davası kapsamında tutuklu olarak yargılanıyor. Aynı dava sanığı olan ve bugün albay rütbesinde olan tim komutanı Ali Türkşen ise, Balyoz Davası’nın tutukmlu sanığı. Operasyona katılan astsubayların tamamı farklı bölgelerde görevlerine devam ediyor. Operasyonun karadaki koordinasyonunu ise şu an emekli olan Binbaşı İz Metin sağlıyordu. Metin’de bugün hala hayatta. Yunan basınında iddia edildiği gibi 15 Şubat 1996 yılında Sikorsky model Türk askerlerini taşıyan helikopter Marmaris’teki Aksas Üssü’nden havalandıktan sonra 150 metre açıkta denize çakıldı. Helikopter iddia edildiği gibi “Kardak’ta değvriye görevi” değil, “Harbe hazırlık eğitimi” yapıyordu. 2003 yılı Mayıs ayında Beyoğlu’nda 4 tinercinin tinercilerin saldırısına uğrayarak hayatını kaybeden Yüzbaşı Zeki Şen’in de Kardak’ta karaya çıkan ekiple bir ilgisi yoktu.

VATAN - 17 Temmuz 2012
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: O albaya soruşturma Çuvalın intikamı / Kardak krizinde tim komutanı cezaevinde

İletigönderen Başkomutan » Pzt Tem 23, 2012 3:48

Kahramanların kahroluşunu izlemek!

Yunan gazeteci Kostas Chardavellas, 1996’da Kardak’a bayrak diken 12 Türk SAT komandosunun tamamının Yunan ajanlar tarafından infaz edildiğini iddia etti. Yunan medyası haberi, ’Türk komandoları nasıl susturduk’ başlığıyla gururlanarak verdi.

Türk askeri kaynakları, Yunan gazetecinin iddiaları karşısında sadece “Yunanistan’ın belli ki kahramanlık hikâyelerine ihtiyacı var. Ancak hikâyeyi oluştururken keşke biraz da gerçeklere başvursalardı...” yorumunu yaptı.

Yunan basınında yer alan Kardak’la ilgili iddialar, Ankara’da alaylı gülümsemelerle karşılandı. Çünkü Yunan gazetecinin iddiasının aksine Kardak Operasyonu’na katılan Türk timi hala hayatta ve sağlıklı.

Hem de öyle sağlıklı ki Kardak operasyonunun her iki tim komutanı da Ercan Kireçtepe ve Ali Türkşenhalen Balyoz davasından cezaevinde bulunuyor.

SAT komandolarının tim komutanları tutuklu!

İşin özeti şudur: Türk SAT komandolarının komutanlarını Yunanlılar değil Türkiye’nin kendisi infaz etmiş.Bu durumda Yunanlılar, kendi işlerini yapanlara ne kadar minnet duysa azdır.Süreç içerisinde işin Kardak’la bitmediği de anlaşılıyor. Türkiye SAT komandolarını tutuklarken Yunanistan Ege’de Türkiye’ye ait olan Bulamaç ve Eşek Adasını benzer biçimde işgal etmiştir. Bu adalar tarihi belgelerde Türk toprağı olarak kayıtlıdır. Buna rağmen AKP hükümeti konuyla ilgili gerekli, yeterli diplomatik ve aktif müdahaleyi göstermemiştir.

Son zamanlarda Fener Rum Patrikhanesi’nin sitesinde bir Türk adası olan Nergizçik’in de Yunan işgali altında olduğunu gösteren haritalar
yayınlanıyor.Yunanlı için hayali cihan değecek olan Türk SAT komandolarının infazını başkaları gerçekleştirmiş. SAT’ın kahraman komutanları mavi ve özgür denizlerden alıp hapishanelere tıkanlar bunu yapmış!

Hiç kimsenin kuşkusu olmasın ki bu tutuklamalara Yunanlılar, sevinçlerinden kına yakmışlardır!

Ülkesi için hayatını seve seve riske atanlar içinse durum çok daha vahimdir.


Kahramanlar Türkün elinden hapishaneye tıkılmak mı, Yunanın elinden infaz edilmek mi, tercihiyle karşı karşıya gelmişlerdir.Kimsenin kuşkusu olmasın ki SAT’ın efsanevi komutanları Ercan Kireçtepe ve Ali Türkşen Silivri’de tutuklanıp kahrolmaktansa, Yunan’a infaz edilmeyi tercih ederler. Zira kahramanlar için zillete tahammül infaza tahammülden daha evladır. Dost bilinenlerin attığı çiçek düşmanın silahından daha fazla zarar verir!

Kahramanlar her zaman onurlarını canlarından aziz bilenler arasından çıkar.


Olanı biteni de çok yadırgamamak gerekir. Türkiye’de giderek vatan için canını fedaya hazır olan kahramanları hapishaneye tıkmak gelenek halini almıştır.Yunan gıyabında ve sanal olarak Türk SAT komandolarını infaz etmenin şehvetini hayalinden geçirirken, Silivri’de gerçek olarak bu kahramanların itibarlarının infaz edilmesini bu bağlamda düşünmek gerekir.

Kardak’a bayrak diken SAT komandolarına Yunan’ın yapamadığını biz kendi elimizle yapmışız.Konu Kardak kahramanlarıyla da sınırlı değildir. Kuzey Irak’ta vatanın varlığına kast eden terör unsurlarıyla ölümüne mücadele eden kahraman askerlere uygulanan muamele de aynıdır.

10-12 Temmuz günü savunmasız Boşnakların BM koruması altında soykırıma tabi tutulmalarının 17. yıldönümü anma törenleri için Srebrenica’daydık. Orada Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’a “Malkoçoğlu’nu, Hasan Tahsin’i hapishane’de tutuyorsunuz” dedim.

O da, “Kim Malkoçoğlu, Hasan Tahsin?” diye sordu.

-Engin ALAN, diye cevap verdim.

Bu cevap ortamı sessizleştirmeye yetti.

Türkiye’nin içinde yapılan tutuklamalar, itibar infazları, karalamalar, iftiralar ve ithamlar askerde moral ve motivasyon diye bir şey bırakmamıştır.
Sonuçta Kuzey Irak’a ve Kardak’a bayrak dikenler tutuklanınca nöbet kulübesi ve Şehitler Tepesi boş kalmış oldu.

Kahramanlarını kahredenlerin korkaklarıyla yetinmek zorunda kalacağı evrensel gerçekler arasındadır.O korkaklık Süleymaniye’de başa geçen çuval, Mavi Marmara’da uğranılan baskın, Suriye’de düşürülen uçak olarak somutlaşır.

Özcan YENİÇERİ - 23 Temmuz 2012
YENİÇAĞ
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24


Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x