Ortadoğu Operasyonları (Türkiye'den Yürütülüyor)

Genel & Güncel Konular

Ortadoğu Operasyonları (Türkiye'den Yürütülüyor)

İletigönderen Başkomutan » Sal Nis 26, 2011 18:20

Ankara'da 5 gün kalan gizli konuk

Film senaryolarını aratmayan ziyarette CIA Başkanı ve beraberindekiler, geçtiğimiz ay Ankara'da 5 gün geçirdi. Sır gibi saklanan ziyaretin gündem maddeleri ise Ortadoğu, Türkiye-İsrail ilişkileri ve PKK'ydı.

Ortadoğu'da isyanların birbirini takip ettiği bir dönemde, Ankara önemli bir konuk ağırladı. Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatı CIA'in başkanı Leon Panetta, mart ayı sonunda başkentte bir dizi temasta bulundu. Ziyaret kamuoyundan bir sır gibi saklandı.

Ankara, geçen ay çok kritik temaslara sahne oldu. Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatı CIA'in başkanı Leon Panetta'nın Türkiye’ye sürpriz bir ziyarette bulunduğu ortaya çıktı.

Panetta’nın ziyareti 5 gün sürdü ve kamuoyundan sır gibi saklandı. 'Gizli gizli' koduyla yapılan görüşmelerde CIA Başkanı ve beraberindeki heyet, kayıtlara "çok önemli konuk" olarak geçti.

Panetta, temasları sırasında MİT Müsteşarı Hakan Fidan'nın yanısıra hükümet ve Genelkurmay yetkilileri ile biraraya geldi.

Temasların ana gündemini Ortadoğu'yu saran ayaklanmalar oluşturdu, Libya ve Suriye'de yaşananlar değerlendirildi. Panetta’ya Ankara'nın hassasiyetleri iletildi.

Görüşmelerde, Libya'da yaşananlar "kriz" olarak nitelendirildi. Kaddafi güçlerinin silah ve mühimmat almaması için ortaya konan ek önlemler masaya kondu. Denizdeki ablukanın başarılı olduğu ancak Libya’nın kara sınırlarının kontrol altında alınamadığının altı çizildi.

Toplantılarda, Suriye’nin "kritik eşik"te olduğu vurgulandı. Beşar Esad yönetimi ile muhalifler arasında bir dengenin kurulması gerektiği üzerinde görüş belirtildi. Esad’ın acil adım atması durumunda ülkenin ciddi bir kargaşaya sürükleneceği tespiti yapıldı.

Suriye’deki rejim değişikliği ve Esad ailesinin can güvenliğinin sağlanması da değerlendirilen başlıklar arasındaydı.

Görüşmelerde öne çıkan gündem maddeleri arasında, Türkiye-İsrail ilişkileri, Türkiye-ABD-Irak istihbarat paylaşımı, PKK’nın faaliyetleri de yer aldı.

Film senaryolarını aratmayan ziyaret sırasında tam anlamıyla "karartma" uygulandı. Ankara’ya akşam saatlerinde inen CIA yetkililerini taşıyan uçak, yine bir akşam saatinde Türkiye’den ayrıldı.

gazetevatan.com



ORTADOĞU OPERASYONLARI TÜRKİYE'DEN YÜRÜTÜLÜYOR

Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatı'nın CIA’nın Başkanı Leon Panetta’nın, Mart ayında Türkiye’de 5 gün süreyle gizli görüşmeler yaptığı ortaya çıktı. Mart ayı sonlarında Libyalı muhaliflerin temsilcilerinin de Türkiye’de oluşu dikkat çekici… Diplomatik kaynaklar, sadece Libyalı muhalifler değil, Suriyeli muhaliflerin de o tarihlerde Ankara’da olduğu yönünde bilgiler veriyor!

NATO’nun, Libya’ya saldırı planlanması ve fiili saldırı sürecine en büyük desteği sağlayan AKP iktidarı, Türkiye’yi operasyon merkezi yaptı.

Türk askerinin operasyona gönderilmesi, İzmir’deki üssün operasyon merkezi yapılması derken; yeni bir gelişme daha yaşandı. CIA Başkanı Leon Panetta’nın Mart ayında Türkiye’ye geldiği ve 5 gün süreyle gizli görüşmeler yaptığı ortaya çıktı.

Sabah Gazetesi’nin haberine göre Suriye, Libya ve kritik gelişmelerin yaşandığı bölgedeki diğer ülkelerin durumuna ilişkin çok gizli görüşmeler yapıldı.

CIA Başkanının görüştüğü belirtilen yetkililer arasında MİT Müsteşarı Hakan Fidan da var. Fidan’ın yine Mart ayı içinde Tayyip Erdoğan tarafından Suriye'ye gönderilmesi dikkat çekici.

Gazeteden, CIA Başkanı’nın Türkiye ziyaretinin tam tarihi anlaşılmasa da; Mart ayı sonlarında söz konusu ülkelerdeki isyancıların temsilcilerinin de Ankara’da olması dikkat çeken bir diğer unsur.

Libyalı muhaliflerin temsilcisi Nasır El Mani 18 Mart’ta Ankara'ya gelmiş, Ankara’da çeşitli görüşmeler yapmıştı.

Diplomatik kaynakların verdiği bilgilere göre, aynı günlerde Suriye’deki isyancıların temsilcileri de Türkiye’deydi.

ulusalkanal.com.tr



CIA Ankara'da Ne Yapar? / Bülent ESİNOĞLU
Haçlı Tezkere Kabul Edildi!..Türkiye'ye NATO ablukası
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ortadoğu Operasyonları Türkiye'den Yürütülüyor

İletigönderen Başkomutan » Çrş Nis 27, 2011 16:47

"TÜRKİYE ORTADOĞU'DAKİ İSYANLARI ÜSTLENDİ VE YÖNLENDİRDİ!"

Eyvah, Türkiye yine harekete geçiyor!

Önce ABD Başkanı Barack Obama’yı arayan Erdoğan ardından Suriye lideri Beşar Esad ile görüştü. Görüşmenin içeriğini Beyaz Saray açıkladı. 30 dakikalık görüşmede konuşulan "3 konu" Recep Tayyip Erdoğan'ın "BOP başkanıyım" itiraflarını kanıtlayan konular.

1- Suriye’ye: "Şiddete son ver!", 2- Libya’ya: "Kaddafi çekil!", 3- İsraille ilişkiler: "Barışın!"

Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, "Obama ve Erdoğan, Suriye vatandaşlarının demokratik arzularını yansıtan anlamlı reformları derhal hayata geçirmesi gerektiği yönünde de anlaştılar." deniyor.

Ne güzel değil mi?

Senaryo ne güzel oynanıyor! Mısır ve Libya'da da aynı senaryo oynanmıştı. Başbakanımız o ülke liderlerine de nasihatte bulunmuştu! Adamların ülkesi kısa bir sürede ülke olmaktan çıktı!

Gelen emirle olacak bugün Sabah gazetesi manşetten "B Planı"nı devreye soktu bile.

Yandı Suriye. Yakında Libya gibi olacak demektir. Tek bir kişi “isyan” etmese bile kaderi çoktan masa üstünde çizilmiş!

Ama en ilginç durum Hasan Bülent Kahraman'ın bugünkü yazısı.

Emperyalizm bölgeyi, bazen neoconların "Sopa"sıyla, bazen Soros'un "Demokrasiyi Sevenler Vakfı", "Demokrasiyi Yüceltenler Kulübü" gibi fantezi adlarla Amerika'da faaliyette bulunan yüzlerce örgütünün bölgedeki faaliyetleriyle "dizayn" ediyor. Bu artık açık bir gerçek.

Kahraman, bugünkü yazısında, Soros'un, "Sopayla değil demokrasi vaatleriyle girersek o ülke halkının da kalbini kazanırız" yöntemiyle kurulmuş "Sivil Toplum Kuruluşları"yla destekli "isyanlar"ın Türkiye'nin etkisiyle yapıldığını itiraf ediyor. Bölgeyi emperyalizmin çıkarları doğrultusunda ve bin yıllık köleliği pekiştirmek için yeniden dizayn etme projesine iştahını gizlemekten çekinmiyor. Yaşananlar birer "Prag Baharı!"ymış. Türkiye öyle demokratik ülke ve öyle demokrasiyi seviyor ki "Türkiye Ortadoğu'daki isyanları üstlendi ve yönlendirdi!" diye yazıyor CIA dostu yazar.

Bilindiği gibi Hasan Bülent Kahraman 5.12.2007 tarihinde bir yazısında, CIA'nın “Tehlike derecesi yüksek yerlerdeki çalışmaları” karşılığında 1988’de “CIA Kahramanlık Ödülü”, 1992’de “İstisnai İstihbarat Toplayıcı Ödülü” almış bir casus olan Robert Finn ile olan dostluğunu da "Bin yıllık dostum Robert Finn'in evinde kahvemi yudumluyorum..." diye yazarak itiraf etmişti. (*)

Suriye'deki isyan türünün aynısı, Güneydoğu'da, Diyarbakır'da her gün yaşanıyor. Tek üstünlüğümüz, Akdeniz'deki gemilerin toplarının daha çevrilme sırasının bize gelmemiş olması.

Hasan Bülent Kahraman açıkça söylemese de gönlünden geçen bu isyanların Türkiye'ye de sıçraması arzusunu ağzından kaçırıyor: "Türkiye baharı desek çok mu ileri gideriz?"

odatv.com
27.04.2011

(*)

HASAN BÜLENT KAHRAMAN'IN CIA AJANI DOSTLARI KİM?


Yazar, pencereden karın yağışını izliyordu. Tıpkı doğduğu kent Kars’daki gibi iri, yavaş ama bereketle yağıyordu kar.

Kardan yollar kapandığında okula gidemediği çocukluk günlerinin sevinçli coşkusuna kapıldı bir an.

“Aptallaşma Hasan Bülent!" dedi, içinden. Saçsız başı soğuğu duyumsadı sanki. “Kars nire, Princeton nire? Sen şimdi tezek kokularından kalkmışsın, Dünya imparatorluğunun en şirin eyaletinde üçüncü büyük üniversitesinin en önemli adamının evindesin!”

Evin kadını, dudaklarında yapmacık bir gülümseyiş, elindeki fincanda müthiş bir kahve kokusuyla mutfağın kapısında belirdi.

Yazar, çok önemli bir iş yapıyormuş gibi sehpanın üzerindeki bilgisayarın tuşlarına dokundu. Sabah Gazetesi’nde 5.12.2007 tarihinde “Amerika’ya Kar Yağıyor” başlığıyla yayınlanacak olan yazısının ilk tümcelerini yazdı:

“Şimdi bu satırları yazdığım bin yıllık dostum Robert Finn’in evinin yer katındaki güzel odasından bakınca karşımdaki bahçeyi tepeden tırnağa örtmüş karı görüyorum!”

Hasan Bülent, 13.7.2003 tarihinde Radikal gazetesindeki köşesinde de Robert Finn’in konukseverliğini anlatmış, hatta Tomris Uyar’la ilk onun evinde tanıştığını yazmıştı!

(Boşuna aramayın, bu yazılar internetten çoktan silinmiş!)

*

Peki kimdir bu Robert Finn?

Değerli araştırmacı yazar Mustafa Yıldırım’ın –bazı yazarlarımızın ilişkilerine, dolaysıyla edebiyatımızın haline de ışık tutan– son kitabı Ortağın Çocukları’nda yazılanlara göre, CIA’nın çok önemli adamlarından biri!

Sıkı durun! Armağan’ın belgelerine göre “Dostumuz!” Finn, CIA’nın verdiği “Tehlike derecesi yüksek yerlerdeki çalışmaları” karşılığında 1988’de “CIA Kahramanlık Ödülü”, 1992’de “İstisnai İstihbarat Toplayıcı Ödülü” almış bir casus!

Hele HUMINT diye bir ödülü daha var ki tek başına Robert Finn’in CIA için ne kadar önemli bir kişi olduğunun kanıtıdır. CIA bu ödülü her yıl istihbarata en çok katkısı olan bir kişiye veriyormuş!

*

Robert Patrick John Finn, görünürde bir edebiyat profesörü.

Saint John Üniversitesi’ni bitirmiş.

1967’de Türkiye’ye gelen “Barış gönüllüleri!”nden.

Tokat’ın Turhal Lisesi’nde bir yıl İngilizce öğretmenliği yaptığında 22 yaşındaydı.

Ertesi yıl CIA’ya yüksek düzeyde istihbaratçı eleman yetiştiren Princeton Üniversitesi, Yakındoğu Çalışmaları Bölümü’ne (NES) geçti.

1742’de kurulan Princeton Üniversitesi’nde CIA’nın Mkultura programında yer aldı. Amerikan etkisindeki ülkelerde 30 üniversitede yanıltıcı, masum bilimsel çalışmalar altında çalıştılar. Proje hem edebiyat incelemeleri yapıyor, antropoloji çalışıyor, hem sorgu-işkence tekniklerini deniyor/geliştiriyordu!

“Dostumuz!” yalnızca edebiyatçı bir yumuşakça değil “Kemikkıran/taşakburan!” bir istihbaratçıydı!

*

Hasan Bülent Kahraman’ın içindeki Amerikan sevgisini dile getiren türkü dizesi tadındaki “Amerika’ya Kar Yağıyor!” başlıklı yazısını yazarken yudumladığı kahveyi getiren kadın ise daha zehir bir istihbaratçıydı!

Robert Finn’in İstanbul’da Türkiyat Enstitüsü’nde Türk edebiyatını “inceleyip!” döndüğü 1978 yılında Helena Kane de Princeton’a girmişti. Finn, Dışişleri İstihbarat ve Araştırma Bürosu’na girdiği yıl Helena Kane ile evlendi.

Çifit 1978 sonuna doğru İstanbul’a gönderildi. Robert Finn, İstanbul’a “Konsolos Yardımcısı!” olarak, Helena Kane Finn de Boğaziçi Üniversitesi’ne okutman olarak girdi. Daha sonra ABD Büyükelçiliği'nin “Kültür İşleri Sorumlusu!” oldu!

Helena Kane Finn, CIA içinde, kültürel faaliyetlerin istihbarat ve dönüşüm için önemine inanan “Ortodoks CIA’cı”lığıyla tanınıyor!

Bir de teknoloji kullanarak gizli dinlemelerin sağladığı bilgiye karşı birebir ilişkilerle toplanmış bilginin tadına inanmasıyla!

Karşılaştırmalı edebiyat ise uzmanlık alanı! (Ben de tüm üniversitelerimizde “çok kültürlülük” adına pıtrak gibi biten bu bölümden oldum olası huylanmış, bir türlü sevememiştim!)

(Burada, CIA’nın kültürel alana ilgi duyması ve edebiyat dünyasını kullanmaktaki ustalaşmasının öyküsünün anlatıldığı, F. Stonor Saunders’in CIA belgeleriyle yazdığı Ülker İnce’nin mükemmel Türkçesiyle yayınlanmış, “Parayı Verdi Düdüğü Çaldı” adlı kitabı anımsatmakta yarar var!)

*

Finn çiftinin kadim dostları arasında ise Tomris Uyar, Nazlı Eray, Adalet Ağaoğlu, Orhan Pamuk var!

*

Finn’lerin maceralarının devamı daha heyecanlı. Dileyen Mustafa Yıldırım’ın “Ortağın Çocukları - Anglo-Amerikan Sivil paşalar Darbesi” adlı değerli kitabı polisiye niyetine de okuyabilir.

Biz “Kahraman”ımıza dönelim!

*

Attila İlhan, ölmeden birkaç yıl önce, “Attilâ İlhan'a Edebiyat Dünyasından Mektuplar” adıyla, sanki bir zamanlar yanında olup, ondan yararlanıp sonra ihanet edenlerden sağlığında intikam almak istercesine yayınladığı mektuplarda, Hasan Bülent “Kahraman” şunları yazmıştı:

''Ankara yokluğunuzla bir kez daha üşüyeceği bir kışa hazırlanıyor. (02.12.1981)''

''Gelip yüzünüzü göremiyeceğim. Zaman zaman telefon edip sesinizi duymama sanırım -tabii rahatsız ettiğimin bilincindeyim- izin verirseniz... Eşinize sonsuz saygılarımı sunarım, sizin ellerinizden öperim, aziz ve büyük ağabeyim. (tarihsiz)''

*

Yalnızca bu mektuplarıyla bile türünün dışında ilgiyi hak eden Hasan Bülent Kahraman’ın “Bin yıllık dost!”u Robert Finn ile Helena Kane Finn’e mektup yazıp yazmadığını ya da neler konuştuğunu merak etmemek elde değil!

*

Bu adamları tanımamız gerekiyor!

Türk edebiyatının niçin kütleştiğini, niçin kendi kuyruğunu kovalar halde aptallaştığını anlamamız için bu şart!

*

Ekşi Sözlük’te Kahraman’ın daha 1. maddesinde hepsini gönülden sevdiğim ve hep inandığım zeki gençlerimiz: “insanın temelde okunmak isteği ile yazdığı düşünülürse ve hasan bülent kahramanı okumaya da neredeyse kimsenin sabredemediği göz önünde bulundurulursa…” diye yazmış!

*

“Kahraman”ımızın, Cumhuriyet’in inşasıyla adı birlikte anılan Yaşar Nabi Nayır’ın Varlık dergisinin neredeyse başyazarı olduğunu –acı ama– anımsatmamızda yarar var!

Ahmet Yıldız
21.10.2010
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.odatv.com/n.php?n=hasan-bulent-kahramanin-cia-ajani-dostlari-kim-2110101200
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ortadoğu Operasyonları Türkiye'den Yürütülüyor

İletigönderen Başkomutan » Prş Nis 28, 2011 23:14

Suriye'ye son uyarı geldi!

İsyanlarla çalkalanan Suriye için çember daralıyor mu? ABD ve İngiltere'nin vatandaşlarını ülkeden çekmesinin ardından bugün de Birleşmiş Milletler’den çarpıcı bir iddia geldi.

Kurumun nükleer enerji sekreteri Yukiya Amano, Suriye’nin gizli olarak nükleer reaktör inşa etmeye çalıştığını iddia etti.

İsrail 5 yıl önce Suriye’ye bağlı bir tesisi vurmuştu. Amano’nun iddiasına göre Suriye bu tesiste nükleer reaktör kurmaya çalışıyordu.

Suriye gizli nükleer faaliyet yürüttüğüne dair iddiaları yalanlıyor. Daha önce de Atom Enerjisi Kurumu, İsrail’in vurduğu tesisin reaktör olabileceğini ileri sürmüştü. Ancak Amano’nun açıklamaları ilk kez doğrudan yapılan bir açıklama anlamına geliyor.

2008 yılında Suriye Atom Enerjisi Kurumu’nun vurulan tesisi ziyaretini engellemişti.

İm (Kod): Tümünü seç
http://haber.gazetevatan.com/suriyeye-son-uyari-geldi/374040/30/Dunya




MİT Müsteşarı Suriye'de

Türk heyeti sabah saatlerinden itibaren Suriye heyeti ile biraraya geldi

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve DPT Müsteşarı Kemal Madenoğlu'nun başkanlığındaki Türk heyetini kabul etti.

Sabah saatlerinde Şam'a gelen Fidan ve Madenoğlu başkanlığındaki Türk heyetinin Esad'ın yanısıra Suriye Başbakanı Adil Sefer ve bazı Suriyeli yetkililerle de biraraya geldikleri kaydedildi.

Görüşmelerde, "Türkiye'nin Suriye'deki reform sürecine verdiği desteğin" aktarıldığı belirtilirken, "Türkiye'nin ülkedeki reform sürecine yapabileceği katkıların" değerlendirildiği bildirildi.

Suriye tarafının Türk heyetine ülkede meydana gelen olaylara ilişkin bilgi verdiği görüşmelerin ardından, Türk heyetinin akşam saatlerinde Şam'dan ayrılması bekleniyor.

Türk heyetinde MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve DPT Müsteşarı Kemal Madenoğlu'nun yanısıra Madenoğlu'nun iki yardımcısının da yer aldığı, önümüzdeki günlerde DPT uzmanlarının Suriye'yi tekrar ziyaret ederek, Türkiye'de kalkınmanın sağlanması için yürütülen planlar çerçevesinde Suriye ile bilgi ve deneyimleri paylaşabileceği kaydediliyor.

Görüşmelerde, Suriye'de yaklaşık 2 aydır devam eden olaylara ilişkin Türk heyetine bilgi verileceği, Türk heyetinin ise ülkede açıklanan reformların hayata geçirilmesine ilişkin Türkiye'nin desteğini ileteceği kaydedildi.

Türk heyetinde DPT uzmanlarının da yer aldığı belirtilirken, Suriye'nin El Vatan Gazetesi Türk heyetinin Şam ziyaretinin, "Suriye'nin reform çalışmalarına ilişkin bilgi paylaşımı ve bu çalışmaların hızlandırılması kapsamında Türkiye ile işbirliği ve Türkiye'nin tecrübelerinden istifade edilmesi" çerçevesinde gerçekleştiğini duyurdu.

Ülke basınında yer alan haberlerde, "Türkiye'nin Suriye'ye 180 milyon avro tutarında Eximbank kredisi vermesine ilişkin kararı geçtiğimiz hafta onayladığı ve kararın resmi gazetede yayınlandığı" hatırlatıldı.

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.haberturk.com/dunya/haber/625495-mit-mustesari-suriyede


MGK'dan Suriye'ye mesaj

MGK'dan Suriye'ye mesaj

Cumhurbaşkanı Gül başkanlığında Çankaya Köşkü’nde yapılan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Nsan ayı olağan toplantısı sona erdi. 6,5 saat süren toplantı sonrası yapılan yazılı açıklamada, toplantıda, seçim güvenliği ile Libya ve Suriye’de yaşanan gelişmelerin değerlendirildiği bildirildi. Açıklamada Suriye’deki olaylar nedeniyle Şam yönetimine ’güvenlik güçleri halka duyarlılık göstermeli ve reformlar hayata geçirilmeli’ mesajı verildi


MGK'dan Suriye'ye mesaj Milli Güvenlik Kurulu (MGK) bildirisinde, 12 Haziran tarihinde yapılacak milletvekili genel seçiminin herhangi bir güvenlik sorunu yaşanmadan gerçekleştirilebilmesi için, bugüne kadar alınan ve alınması öngörülen güvenlik tedbirlerinin etraflı değerlendirmesinin yapıldığı belirtilerek, "Terör örgütü ve yandaşlarının halkımızın demokratik tercihlerini serbestçe ortaya koyabilmelerini engellemeyi amaçlayan teşebbüslerin, güvenlik güçlerimizce alınacak tedbirler ile ülkesine ve demokrasiye içtenlikle bağlı halkımızın sağduyulu yaklaşımı sayesinde başarıya ulaşamayacağına olan inanç teyit edilmiştir" denildi.

MGK’nın Nisan ayı olağan toplantısı sonrasında yayımlanan bildiride, toplantıda, ülke güvenliğini ilgilendiren iç ve dış gelişmelerin etraflı olarak ele alındığı kaydedildi.

Terörizmle mücadelenin bugüne kadar olduğu gibi gelecek dönemde de yalnızca güvenlik boyutuyla değil, terörü besleyen ortamın tasfiyesini de içeren kapsamlı ve çok yönlü bir yaklaşımla sürdürülmeye devam edileceği vurgulanan bildiride, bu bağlamda, toplumun ve bireyin temel hak ve özgürlüklerinin zedelenmemesini teminen demokrasi ve insan haklarına saygının, her zaman olduğu gibi devletin bu yöndeki çabalarının odak noktasını teşkil edeceği belirtildi. Bildiride, şunlar kaydedildi:


"Bu çerçevede terör örgütünün ve yandaşlarının insan hakları kisvesi altında gerçekleştirmeye çalıştıkları ve esasen halkımızın birliğini, bütünlüğünü, güvenliğini, huzurunu ve refahını hedef alan her türlü eylem ve girişimiyle mücadele edileceği ve bu kararlı yaklaşımın, milletimizden alınan güven ve destekle terör tehdidi bertaraf edilene kadar sürdürüleceği vurgulanmıştır.

12 Haziran 2011 tarihinde yapılacak seçimlerin herhangi bir güvenlik sorunu yaşanmadan gerçekleştirilebilmesi için, bugüne kadar alınan ve önümüzdeki dönemde alınması öngörülen güvenlik tedbirlerinin etraflı bir değerlendirmesi yapılmıştır. Bu bağlamda, terör örgütü ve yandaşlarının halkımızın demokratik tercihlerini serbestçe ortaya koyabilmelerini engellemeyi amaçlayan teşebbüslerin, güvenlik güçlerimizce alınacak tedbirler ile ülkesine ve demokrasiye içtenlikle bağlı halkımızın sağduyulu yaklaşımı sayesinde başarıya ulaşamayacağına olan inanç teyit edilmiştir."

Irak’ın siyasi ekonomik ve sosyal alanlarda karşılaştığı sorunların ulusal uzlaşı temelinde bir an evvel açılmasının sadece Irak’ın değil, tüm bölgenin istikrarına katkı sağlayacağının vurgulandığı bildiride, "Bu çerçevede Irak’ın birliğine istikrar, huzur ve kalkınmasına büyük önem atfeden Türkiye’nin Irak halkının karşı karşıya bulunduğu bu sorunların çözülmesi yönündeki çabalara her türlü desteği vermeye devam edeceği kaydedilmiştir" denildi.

Libya’da son dönemde yaşanan gelişmelerin ve bundan sonraki süreçte atılabilecek adımların değerlendirildiğinin ifade edildiği bildiride, şunlar kaydedildi:

"Bu ülkede gerçek bir ateşkesin bir an önce sağlanmasına, dost ve kardeş Libya halkına yönelik insani yardım faaliyetlerinin kesintisiz olarak sürdürülmesine ve Libya halkının meşru talepleri doğrultusunda siyasi değişim ve dönüşüm sürecinin başlatılmasına verilen önem vurgulanmıştır.

Türkiye’nin ayrıcalıklı bağlara sahip bulunduğu dost ve kardeş Suriye’de toplumsal olayların tırmanmasından ve yaşanan can kayıplarından duyulan derin kaygı ve üzüntü kaydedilmiştir. Halkın siyasi sosyal ve ekonomik alanlardaki meşru taleplerinin ve beklentilerinin karşılanması amacıyla yapılacağı açıklanan reformlar ve bu yönde şimdiye kadar atılan adımlar üzerinde durulmuş ve bu reformların tamamının en kısa zamanda hayata geçirilmesinin önemi vurgulanmıştır.

Suriye yönetiminin bu yönde atacağı adımlara desteğimiz teyit edilmiş, güvenlik güçlerinin de halka yaklaşımında azami duyarlılık göstermesi gerektiğinin altı çizilmiştir.

Bu çerçevede dost ve kardeş Suriye’de toplumsal barış ve istikrarın tesis edilebilmesi, şiddetin sona erdirilmesi ve can güvenliği ile temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınmasını teminen gerekli adımların ivedilikle ve kararlılıkla atılması yönündeki çabaların taşıdığı önem vurgulanmıştır.

Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da yaşanmakta olan değişim ve dönüşüm sürecinin dost ve kardeş ülkelerde barış, istikrar ve refaha katkıda bulunacak şekilde sonuçlandırılmasına atfedilen önem vurgulanmış, ülkemizin bölgesele ve küresel barışın tesisi yönünde kararlı bir şekilde çaba göstermeye devam edeceği ifade edilmiştir."

İm (Kod): Tümünü seç
http://haber.gazetevatan.com/mgkdan-suriyeye-mesaj/374059/1/Gundem
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ortadoğu Operasyonları Türkiye'den Yürütülüyor

İletigönderen Başkomutan » Cum May 06, 2011 3:24


LİBYA'NIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ...TÜRKİYE'YE SALDIRI OLURSA

Önce Afganistan, ardından Irak; şimdi de Libya... Batılı emperyalistler, Ortadoğu'daki petrol yataklarını bir bir işgal ediyor. Bu, işgalin görünen tarafı... İşgallerin Türkiye açısından çok önemli bir boyutu daha var; NATO üyesi Türkiye, işgallerin tamamına destek veriyor! Bu durum hem komşularımızla ilişkileri bozuyor, hem de Türkiye'yi bölgede yalnız bırakıyor. Sorulan soru şu: "ABD, Türkiye'ye karşı Bin Yılın Meydan Okuması'nı gerçekleştirirse, yanımızda kimi bulacağız?.."

Takvim yaprakları 24 Temmuz 2002'yi, yani Lozan antlaşmasının 79. yıldönümünü gösteriyordu. Amerika, 205 milyon dolar bütçeli; tarihinin en büyük tatbikatına başladı. Haftalar süren tatbikata 13 bin asker katıldı. Türkiye'nin davet edilmediği tatbikatın amacı, adından çok net anlaşılıyordu; "Milleniun challange 2002"; yani 'Bin yılın meydan okuması'ydı.

Tatbikatın senaryosu da, amaca hizmet eder nitelikteydi. ABD; Uluslararası su ve petrol yolunu kontrol eden, etnik yapısından kaynaklanan sorunları bulunan, iki kıtayı birbirine bağlayan bir ülke ile savaşa girer. Ve tüm planlar, 96 saat içinde bu ülkeyi işgal etmek üzere hazırlanır.

Tatbikat öncesi, ABD’li bazı stratejistler; söz konusu ülkenin Endonezya olduğunu açıkladı. Türk ordusunun emekli subayları ise hedefin başka bir ülke olduğunu savundu; hedefte Türkiye vardı.

ABD’li uzmanların görüşü, tatbikatın ardından değişti. Hedefte Endonezya değil; dünyanın en önemli su yolunu kontrol eden, Akdeniz’de adası olan ve ABD aleyhtarlığının gittikçe arttığı bir ülke vardı!.

Bir yıl önce, 7 Ekim 2001'de Afganistan'a saldıran Amerika, tatbikatın ardından gözünü daha büyük lokmalara dikti. "Bin yılın meydan okuması"ndan sadece 7 ay sonra, Irak'ı işgal etti. Türkiye'nin bu emperyalist saldırıda yer alması 1 mart tezkeresiyle engellendi, ancak AKP hükümeti işgale "örtülü desteğini" sürdürdü.

ABD'nin Ortadoğu'yu yeniden şekillendirme planında, 8 yıl sonra sıra Libya'ya geldi. AKP hükümeti son dakikaya kadar gizlediği işgal desteğini, gönderdiği 6 gemi ile ortaya koydu. Meclisten geçen tezkereyle, iktidarın hava ve kara ordusuyla desteği arttırabilmesine olanak sağlandı.

Türkiye tarafından desteklenen AKP destekli bu saldırılarla Türkiye'nin etrafı boşaltıldı, bölge ülkeleri zayıflatıldı. Şimdi soruyoruz; ABD Türkiye'ye karşı "Bin yılın meydan okumasını" faaliyete geçirdiğinde, bizi savunacak komşumuz kaldı mı?

Ulusal Kanal
AKP'nin Ortadoğu'daki rolü

CIA'nın eski İstanbul şefi ve Ortadoğu analisti Henry Barkey; Los Angeles Times gazetesinden Erdoğan'a mesaj verdi.

Barkey, "Beşar Esad'ın iktidardan çekilmesini sağlamalısın" dedi. Barkey'in makalesi, Erdoğan'a Ortadoğu'daki rolünü de bir kez daha ortaya koydu.

CIA'nın eski İstanbul şefi ve Ortadoğu analisti Henry Barkey; Ankara'ya mesaj verdi.


Los Angeles Times gazetesinde makalesi yayımlanan Barkey, Erdoğan'a Esad'ın çekilmesini sağlama çağrısında bulundu.

CIA'nın eski İstanbul şefi, Erdoğan'ın Suriye politikalarını da değerlendirdi.

CIA'nın eski İstanbul şefi Henry Barkey ''Ankara, Batı’yla özellikle de ABD’yle yakın işbirliği içinde çalışarak önemli bir rol oynayabilir. Bu çalışmanın işaretleri şimdiden ortaya çıkmaya başladı. Erdoğan’ın Esad’a yönelik ilk eleştirisinin Başkan Obama’yla yaptığı bir telefon görüşmesinin ardından gelmesi şaşırtıcı değil.'' dedi.

Erdoğan'ın, Beşar Esad'ı eleştirmekte geç kaldığını ifade eden Barkey; MİT Müsteşarı ve Dışişleri Bakanı’nı Şama göndermenin yeterli olmadığını da vurguladı.

Barkey, Suriye'deki yönetimi değiştirmek için Türkiye'nin elinde büyük bir koz olduğunu da sözlerine ekledi.

Ankara’nın Esad üzerindeki etkisini yapabilecek başka ülke yok. Erdoğan, Suriye liderine sırtını dönerse, bunun rejim üzerindeki psikolojik ve fiziksel etkisi çok ağır olur. Esad sonrası rejime düzenli bir geçiş sağlanması hem Türkiye’nin hem de ABD’nin çıkarına olacak.

Ulusal Kanal
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ortadoğu Operasyonları Türkiye'den Yürütülüyor

İletigönderen Başkomutan » Sal May 24, 2011 18:39

Ankara Libyalı muhalifleri tanıdı, NATO Kaddafi'yi bombaladı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, Libya Ulusal Geçiş Konseyi Başkanı Mustafa Abdülcelil ile görüşmesinde, "Artık Libya'da eski yönetime yer yok" dediği bildirildi. Abdülcelil ile görüşen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise, "Biz, Ulusal Geçiş Konseyi'ni Libya halkının meşru ve muteber bir temsilcisi olarak görüyoruz" dedi. Bu sırada NATO'nun Libya'ya düzenlediği bugüne kadarki en kapsamlı bombardımanda, Kaddafi’nin sarayı Bab-ül Aziziye'nin de vurulduğu bildirildi.

AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, bir dizi temasta bulunmak için Türkiye'ye gelen Abdülcelil, kendisini kabul eden Cumhurbaşkanı Gül'den Libya'daki geçiş sürecine ilişkin destek istedi.

Cumhurbaşkanı Gül de Libya'da baskı ve zulümden uzak yeni bir düzenin gecikmeden kurulması gerektiğini ve sürecin uzun sürmemesi gerektiğini vurgulayarak, "Artık Libya'da eski yönetime yer yok" dedi.

Geçici Konsey'in intikam duygusu içinde hareket etmemesinin önemine işaret eden Gül, konseyin bütün Libyalıları kucaklaması ve kaosa meydan vermemesi gerektiğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin geçiş sürecinde Libya'ya her türlü destek ve katkıyı sağlamaya hazır olduğunu da Abdülcelil'e iletti.

Bu arada Gül'ün, Abdülcelil'i kabulünün son bölümünde gazetecilerin görüntü almasına izin verildi. Cumhurbaşkanı Gül, bu sırada Libya'daki sıkıntılı dönemin sona ereceğinden emin olduklarını ifade ederek, Türk halkının kalbinin Libya halkıyla olduğunu söyledi.

Abdülcelil de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Libya lideri Muammer Kaddafi'ye yönetimi bırakması çağrısı yaptığı gün Libyalılar'ın ülkeyi Türk bayraklarıyla donattığını belirtti.

Davutoğlu ile görüşme

Libya Ulusal Geçiş Konseyi Başkanı Mustafa Abdülcelil ile Dışişleri Konutu'ndaki görüşmesinin ardından ortak basın toplantısı düzenleyen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da, Türkiye'nin Libya konusundaki yaklaşımını özetleyerek, Libya'da halkın taleplerinin meşru olduğunu ve Libya'da artık halkın talepleri doğrultusunda bir siyasi sisteme ihtiyaç olduğunu kaydetti.

"Halkın talepleri doğrultusundaki bu siyasi sisteme geçişin barışçıl bir yolla olması gerektiğini" vurgulayan Davutoğlu, "Libya'nın toprak bütünlüğünün korunması ve güçlü bir devlet olarak, birleşik tek bir Libya'nın uluslararası toplumda saygın konumunu sürdürmesinin" Türkiye'nin öncelikleri arasında olduğunu belirtti.

Davutoğlu, şöyle konuştu: "Bunun gerçekleşmesi için açık ve gizli her türlü diplomatik yolu denedik. Bu konuda da hiçbir fedakarlıktan kaçınmadık, bundan sonra da kaçınmayacağız. Ancak bütün bu çabalara rağmen, Kaddafi'ye bağlı güçler tarafından sivillere karşı şiddetin sürmesi nedeniyle BM kararlarına destek verdik."

Bu süreçte şiddetin son bulması için ellerinden gelen her türlü çabayı gösterdiklerini belirten Davutoğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kapsamlı bir yol haritası ilan ettiğini hatırlatarak, bu çerçevede bütün taraflarla görüşmeleri sürdürdüklerini ve bu temasların devam edeceğini kaydetti.

Abdülcelil: "Türkiye'nin desteğine özlem duyuyoruz"

Davutoğlu, Libya Ulusal Geçiş Konseyi Başkanı Mustafa Abdülcelil ile kapsamlı bir görüşme yaptıklarını belirterek, "Biz, ulusal Geçiş Konseyi'ni Libya halkının meşru ve muteber bir temsilcisi olarak görüyoruz" dedi.

Abdülcelil de, Libya halkının başından beri, halklar arasındaki tarihi ilişkilere dayanarak, Türkiye'nin desteği için özlem içinde olduğunu belirtti.

Abdülcelil, asgari geçim, özgürlük ve hukuk beklentilerini barışçıl bir şekilde ifade ettiklerini belirterek, "Türk kardeşlerimiz tarafından hazırlanan yol haritasına destek veriyoruz. Bu koalisyon ülkeleri tarafından üzerinde mutabık kalınan bir yol haritasıdır. Libya halkının Kaddafi ailesi ve çocuklarının her şeyden önce Libya'yı terk etmelerini içeren taleplerini sembolize eden ve onları somut hale getiren bir yol haritasıdır" diye konuştu.

Türkiye'nin desteğini önemsediklerini ifade eden Abdülcelil, bu şekilde Kaddafi'nin Haçlı seferi iddiasının da çürüyeceğini dile getirdi.

NATO uçakları Trablus'u yarım saat bombaladı

NATO uçakları, Libya'nın başkenti Trablus'u bombaladı.

Bunun, Mart ayından beri süren operasyondaki en büyük hava saldırılarından biri olduğu belirtiliyor.

Yarım saat süren bombardımandan sonra kentin üzerinde kalın bir duman tabakası yükseldi.

NATO saldırıda, sivillere saldıran güçlere destek sağlayan bir araç deposunun hedef alındığını duyurdu.

Libya Hükümet Sözcüsü Musa İbrahim, saldırıda üç kişinin öldüğünü, 150 kişinin de yaralandığını söyledi.

Sözcü, bombardımanda Libya ordusuna destek veren Halk Muhafızları adlı gönüllü birliklere ait bir tesisin vurulduğunu bellirtti.

İngiltere ve Fransa helikopter gönderiyor

Bu arada, Fransa ve İngiltere, Kaddafi üzerindeki baskıyı artırmak ve Kaddafi birlikleri ile isyancılar arasındaki güç dengesini bozmak için bu ülkeye savaş helikopterleri gönderiyor.

Fransa, bir savaş gemisinde konuşlu 12 helikopterini bölgeye sevk ederken, henüz resmen doğrulanmamakla birlikte, İngiltere'nin de Apache helikopterleri yollaması bekleniyor.

BBC muhabiri helikopterlerin devreye sokulmasıyla, NATO'nun kent merkezlerinde Kaddafi güçlerini hedef almasının kolaylaşacağına dikkat çekiyor.

Öte yandan, Amerikan yönetimi Libyalı isyancılarla üst düzeyde görüşmeler yapıyor.

ABD Dışişleri Müsteşarı Jeffrey Feltman bu amaçla Bingazi'de bulunuyor.

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.euractiv.com.tr/politika-000110/article/ankara-libyali-muhalifleri-tanidi-018390
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ortadoğu Operasyonları Türkiye'den Yürütülüyor

İletigönderen Başkomutan » Çrş May 25, 2011 14:48


Obama: Esad, ya demokratik geçişe öncülük etmeli ya da ayrılmalı

ABD Başkanı Barack Obama, Kahire’de iki yıl önce yaptığı konuşmanın ardından ikinci kez Müslüman dünyasına seslendi. Halkların değişim talebine dikkat çeken, Beşşar Esad'ı uyaran, İsrail'in güvenliğine vurgu yapan Obama, kendilerinin bölgeye bakışının değişmesi gerektiğini söyledi.
Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki isyan hareketleri, diktatörler, El Kaide... ABD Başkanı Obama, bu ve paralel konulara ülkesinin nasıl baktığını anlattı.

2009'un ardından ikinci kez Müslüman dünyasına seslenen ve ABD’nin stratejisini anlatan Obama, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’a mesaj yolladı: Ya geçişi gerçekleştirir ya da iktidarı terk eder...

Kaddafi ve Esad’a karşı sert mesajlar veren Obama, ABD’nin bölgedeki iki müttefiği Yemen ve Bahreyn’le ilgili ise ‘onlar da taleplere karşılık vermeli’ demekle yetindi.

"Tabi ki çıkarlarımızın takip edilmesi, bölgedeki aç karınları doyurmayacak ve insanların kendini ifade etmesini sağlamayacak. Sıradan insanların özlemlerine karşılık vermek önemli. Kendi çıkarlarımızı onların isteklerine rağmen gerçekleştiremeyeceğimizi de bilmek zorundayız. Yaklaşımımızı değiştiremezmek, bu bölünmüşlüğü daha da derinleştirecek. Onlarca yıldır dünyayı olduğu gibi kabul etmenin ardından artık dünyanın olması gerektiği gibi olması fırsatıyla karşı karşıyayız. Bütün ülkeler bizim anladığımız anlamda bir demokrasiyi takip etmek zorunda değil. Kısa vade çıkarları, bizim bölgeye dair hayallerimizle eşleşmeyebilir. Ancak temel bir takım değerler konusunda açık şekilde konuşmalıyız.

Biz ABD olarak bölge halklarına şiddet uygulanmasına karşıyız”

Dikkat çeken bu mesajları veren ABD Başkanı Obama, Müslüman dünyasına yönelik şöyle konuştu:

"Bu ülkeler uzakta olsalar da, bizim geleceğimiz bu bölge ile ekonomik, güvenlik, tarih ve inanç olarak doğrudan bağlantılı.

Biz dış politikamızı Irak savaşından sonra farklı boyutlara taşıdık. Oradan çekildik; Afganistan’da bu olacak, El Kaide’yle mücadelede Usame Bin Ladin’i öldürdük. O bir şehit değil katildi. Nefret mesajları taşıyordu. Müslümanların batıya karşı silah kullanmalarını söylüyordu. Demokrasiyi reddediyor, Müslümanlar için birseysel haklara karşı çıkıyordu. Onu, inşa ettikleriyle değil yıktıklarıyla hatırlayacağız.

Onun ölümünden önce de El Kaide güç kaybı yaşıyordu ve şiddetin, ölümün taleplere yanıt vermediği insanlar tarafından görüldü. El Kaide çıkmaz sokak olarak değerlendirildi ve halklar kaderlerini tayin etme hakkını istedi.

"BİZİ ŞAŞIRTMAMALI"

Bu Tunus’ta başladı, Tarihte öye anlar vardır ki sıradan vatandaşların hareketleri değişim rüzgarını harekete geçirir ve Tunus’ta da böyle oldu. Umutsuzluk içinde kendini yakan genç adamın çığlığı onbinler tarafından duyuldu. Mermilere rağmen evlerine dönmediler ta ki diktatör bırakmak zorunda kalana dek. Bu ve diğer devrimlerin hikayesi bizi şaşırtmamalı.

İktidar ve güç pekçok ülkede birkaç kişinin elinde toplanmış durumda. Oralarda seslerin duyulacağı bir ortam olmadığı gibi siyasi partiler, adil ve özgür seçimler yoktu. Bu nedenlerle kaderlerini ellerine alamayanlar harekete geçti.

"PETROL VE DOĞALGAZ YETMEZ"

O bölgede petrol ve doğalgaz zenginliği var ama bilgi temelli olan küresel dünyada bunlarla yetinmek mümkün değil. Bölgedeki liderler talepleri kulaklarını tıkadılar ve batıyı suçladılar. Son 6 ay bize gösteriyor ki, baskı artık işe yaramayacak. Uydu ve internet geniş bir dünyaya pencere açıyor ve değişimlere neden oluyor. Yeni bir kuşal ortaya çıktı ve değişimin reddedilemeyeceğini bize hatırlatıyorlar.

"DEĞİŞİMLER KOLAY OLMAYACAK"

Libya’da Bingazi’de Şam’da’ki çığlıkları duyduk. Şiddet içermedikleri için, halklar, teröristlerin onlarca yıldır elde edemedikleri gelişmelere imza attılar. Bu değişimler kolay olmuyor tabi ki. Haftalar içinde olsun isteniyor ama yıllar gerekebilir. İyi ve kötü günler olacak, bazen hızlı bazen yavaş olacak...

ABD'NİN ROLÜ NE OLACAK?

Soru, ABD bu süreçte nasıl rol oynayacak. Bölgede bir takım çıkarlarımız ön plandaydı; terörizmle mücadele, kitle imha silahları, İsrail’in güvenliği gibi ve bunları yapmaya devam edeceğiz. Bunlar insanların taleplerine karşı olan stratejiler değil. Daha önce olduğu gibi dostlarımıza verdiğimiz sözleri tutmaya devam edeceğiz.

İSRAİL’E MESAJ

Müzakerelerin temeli, varlığını sürdürebilecek bir Filistin ve güvenliği sağlanmış bir İsrail'dir. Biz 1967 sınırlarının temel alınmasını ve toprak alışverişi yapılmasını istiyoruz. Dostluğumuza dayanarak gerçeği söylemeliyim, statüko artık sürdürülemez. İsrail barış için daha cesur adımlar atmalı.

"ÇIKARLARIMIZ KARIN DOYURMAYACAK"

Bizim çıkarlarımızın takip edilmesi, bölgedeki aç karınları doyurmayacak ve insanların kendini ifade etmesini sağlamayacak. Sıradan insanların özlemlerine karşılık vermek önemli. Kendi çıkarlarımızı onların istejklerine rağmen yapamayacağımızı da bilmek zorundayız. Yaklaşımımızı değiştiremezmek, bu bölünmüşlüğü daha da derinleştirecek...

TEMEL DEĞERLER

Onlarca yıldır dünyayı olduğu gibi kabul etmenin ardından artık dünyanın olması gerektiği gibi olması fırsatıyla karşı karşıyayız. Bütün ülkeler bizim anladığımız anlamda bir demokrasiyi takip etmek zorunda değil. Kısa vade çıkarları, bizim bölgeye dair hayallerimizle eşleşmeyebilir. Ancak temel bir takım değerler konusunda açık şekilde konuşmalıyız. Biz ABD olarak bölge halklarına şiddet uygulanmasına karşıyız.
Evrensel hakları savunuyoruz; ifade özgürlüğü, örgütlenme, din, inanç özgürlükleri; kadın erkek eşitliği, liderleri seçme hakkı. Bağdat, Şam, Tahran olsun, nerede olursa olsun bu haklar herkes için geçerli olmalı. Bunlar tali talepler değildir; en önemli önceliklerimizdir.

"ZAMAN KADDAFİ'NİN ALEYHİNE İŞLİYOR"

Libya’da zülmü gözlemledik ve talepler karşısında harekete geçtik. Şimdi zaman Kaddafi’nin aleyhine işliyor ve iktidarı kaybettiğinde onlarca yıldır devam eden yoksullukla karşı karşıya kalacağız. Buna da yanıt bulunması gerekiyor.

BEŞŞAR ESAD'IN SEÇİMİ

Bugün Başkan Esad’ın seçimi var. Ya bu geçişi gerçekleştirir ya da iktidarı terk eder. Siyasi tutuklular serbest burakılmalı, haksız tutuklamalar son bulmalı, Dera’da insanların sokağa çıkmalarına engel olunmamalı. Esad demokratik geçişi sağlamalı aksi halde kendi ülkesinden ve uluslararası toplumdan dışlanacaktır.

"İNANILIR VE GÜVENİLİR OLACAKSAK..."

İran’ın hoşgörüsüzlüğüne, baskıcı rejimine ve nükleer programına karşı tutumumuz biliniyor. ABD inanlır ve güven verici bir ülke olacaksa, kabul etmek gerekiyor ki, bölgedeki dostlarımız da değişim taleplerine kulak vermeliler. Yemen’de Salih’in bunu yapması gerekiyor, Bahreyn’de de yapılmalı. Bahreyn yönetimi hukukun üstünlüğüne inanmak zorunda. Yapılanları doğru olmadığını ifade ettik ve bu gibi adımlar reform taleplerinin ortadan kalkmasını sağlamayacaktır.

"DERİN AYRILIKLARIMIZ OSA BİLE"

Biz inandığımız ilker doğrultusunda hareket etmeliyiz. Bu insanlar bizimle aynı fikirde olmasa bile bunu yapmalıyız. ABD, barışçıl olan bütün seslein yanında olacak. Bazen derin ayrılıklar olsa bile, her kim ki kapsayıcı ve samimi demokrasi elde etmeye çalışıyor, biz onun yanında yer alacağız. Baskıcı, acımasız, zulüm yapanların karşısında olacağız.”

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1136388&title=obama-esad-ya-demokratik-ge%E7i%FEe-%F6nc%FCl%FCk-etmeli-ya-da-ayr%FDlmal%FD&haberSayfa=0

Obama: Esad, ya demokratik geçişe öncülük etmeli ya da ayrılmalı

'Erdoğan Esad'ı sildi' iddiası!

Erdoğan’ın, hükümet yetkililerine kapalı kapılar ardında Ankara’nın Şam’la ilişkilerini en kısa sürede koparma emri verdiği iddia edildi.

İsrail hükümetine yakınlığıyla bilinen, bağımsız istihbarat sitesi DEBKAfile, başta, Başbakan Tayyip Erdoğan olmak üzere, Müslüman ve Arap ülke liderlerinin Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a verdiği desteğin büyük bir hızla kaybolduğunu öne sürdü. Sitede yer alan haberde, Erdoğan’ın, hükümet yetkililerine kapalı kapılar ardında Ankara’nın Şam’la ilişkilerini en kısa sürede koparma emri verdiği iddia edildi.

Sitede Erdoğan’ın tavrındaki bu değişikliğin Türkiye-İsrail ilişkilerini de etkileyebileceği ifade edildi. Haberde Erdoğan’ın Suriyeli muhalif liderlere ilk kez 31 Mayıs ile 2 Haziran tarihleri arasında Türkiye’de bir toplantı düzenleme izni verdiği de belirtildi.

Ancak Suriyeli muhalifler geçtiğimiz günlerde bir kez daha İstanbul’da bir araya gelmiş, hatta görüşmelere Müslüman Kardeşler’in Suriye kolunun temsilcileri de katılmıştı.

DEBKAfile haberinde, “Esad rejimine üç ay boyunca sarsılmaz bir destek verdikten sonra, Türk hükümetinden çevreler kendilerini sokaklarda Müslümanları vurup öldüren bir rejime arka çıkar halde görmek istemiyor” yorumu yapıldı.

Dün Suriyeli bir insan hakları örgütü, olayların başlangıcından bu yana ülkedeki sivil can kaybının 1,100’ü geçtiğini açıklamıştı. Bunun ardından DEBKAfile’a konuşan bir üst düzey yetkili, “Türkiye Müslüman bir demokrasi. Kendi vatandaşlarını öldüren diktatörlere destek vermemeli” dedi.

DEBKAfile, Türkiye’nin politika değişikliğinin üç adımda gerçekleştiğini öne sürdü:

1- Dün Türkiye Şam’a şu mesajı gönderdi: Türkiye Avrupa Birliğine üye değildir, dolayısıyla Esad’ın varlıklarının dondurulması ve seyahatinin engellenmesi yönündeki yaptırım kararları Ankara’yı bağlamaz. Ancak Suriye liderine Türkiye’yi ziyaret etmeye çalışarak niyetimizi test etmemesi tavsiye edildi.

2- Esad’ın Suriye’nin kuzeyindeki Kürt bölgesindeki ayaklanmaları bastırması, Türkiye’nin güneyindeki Kürtler arasında da rahatsızlık yaratıyor. Bu durum sona ermezse, Ankara Suriye liderine karşı açıkça harekete geçecek.

3- Erdoğan ve Esad arasında günlük telefon görüşmeleri sona erdi. Her halükarda, Erdoğan’ın Suriye liderine verdiği tavsiyeler hiçbir zaman uygulanmadı.

Haberde ayrıca Erdoğan’ın MİT Müsteşarı Hakan Fidan’dan Suriye ziyaretlerini sonlandırması ve Suriyeli muhaliflerin faaliyetleri hakkında Şam hükümetine bilgi vermeyi bırakmasını istediği de öne sürülerek, “Dolayısıyla Esad muhalefetin ne yaptığı konusunda çok önemli bir bilgi kaynağını da kaybetmiş oldu” denildi.

Dahası DEBKAfile kaynaklarına göre, Ankara’da yaşanan bu politika değişikliği sonucu Erdoğan, Haziran ayı sonunda Gazze’ye gidecek ikinci Mavi Marmara filosuna müdahaleyi de yeniden değerlendirmeye başladı. Habere göre Erdoğan, Şam’ın, İsrail’le Türkiye arasındaki yeni bir çatışmayı Türkiye-Suriye dostluğunun işareti olarak gösterme ve bu durumu kullanma ihtimaline karşı Türkiye’den filoya katılımı önlemeye çalışıyor.

İm (Kod): Tümünü seç
http://haber.gazetevatan.com/erdogan-esadi-sildi-iddiasi/379552/30/Dunya




"Esad uzatmaları oynuyor"

Antalya Falez Otel’de düzenlenen ‘’Suriye’de Değişim Konferansı dün sona erdi.

Konferansın ardından, konferansta seçilen Danışma Komitesi üyelerinden Riad Ghannam gazetecilerin soruların cevapladı. Ghannam “Suriye Devlet Başkanı Esad uzatmaları oynuyor. 20 yılda bir şey yapmadı, son anda bir karar çıkardı. Bazı kişileri hapishane kapısından çıkardı, ancak yüzlercesini pencereden içeri soktu” dedi.

Ghannam, "Suriye'de ilan edilen genel af sonucu salıverilenlerin devrime nasıl bir etkisinin olacağına" dair bir soruyu şöyle yanıtladı: "Suriye Devlet Başkanı Esad uzatmaları oynuyor. 20 yılda bir şey yapmadı, son anda bir karar çıkardı. Bazı kişileri hapishane kapısından çıkardı, ancak yüzlercesini pencereden içeri soktu.

'Ben reformları yapacağım, içerde muhalefetle diyalog kuracağım' diyor. Aynı zamanda Suriye şehirlerini ağır silahlarla vuruyor. Çocuk, genç, kadın demeden insanları öldürüyor. Çift kişilikli olduğunu sanmıyorum, ne yaptığını bilen bir adamdır."

Ghannam, AB'nin bazı Arap ülkelerinin sınırlarını değiştirmesinden bahsettiğini belirterek, Suriye'deki durumun Büyük Ortadoğu Projesi'nin bir parçası olup olmadığının sorulması üzerine, "AB'nin böyle bir yetkisi yoktur. Suriye halkı sınırlarını canıyla kanıyla savunacaktır. Bu heyet Suriye halkının korkularını ve düşüncelerini taşıyor, bu sınırları savunacaktır. Suriye'nin bağımsızlığını koruyacağız" dedi.

Salim Mounem, konferans sonunda seçilen danışma komitesinin bundan sonra teknik olarak ne yapacağını soran bir gazeteciye, yol haritasını sokaktaki gençlerin belirleyeceğini ifade etti. Suriye'de gençlerin rejimi düşürmek için tamamen barışçı bir şekilde çalıştığına işaret eden Mounem, ikinci aşamada rejimin düşürülmesi, üçüncü aşamada ise demokratik sivil toplum oluşturulmasının geldiğini söyledi.

"Sivil demokratik toplumun laik bir devlet anlamına gelip gelmediğine" ilişkin soruyu Mounem, "Şimdiden bir şey diyemiyoruz. Buna ancak devrimden sonra karar verilecek. Şu an sokakta bulunan gençlerin çoğu laik gençlerdir, ama şu an bir şey söylemek mümkün değil. Biz bu konuyu uzun bir şekilde ele almadık. Dera'da Araplar "hürriyet" diye bağırırken bu ayrıntıları konuşamıyoruz" diye yanıtladı. (A.A)

ANAYURT
04 Haziran 2011
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ortadoğu Operasyonları Türkiye'den Yürütülüyor

İletigönderen Başkomutan » Pzt Haz 13, 2011 13:53


İran'dan Türkiye'ye şok şuçlama!

'Suriye’deki olayların arkasında Türkiye var'

Tümüyle devletin kontrolunda olan İran basını önceki gün ve dün art arda Türkiye’nin Suriye tavrı ile ilgili “gayriresmi” yorumlar yayınladı.

İran’ın yarı resmi Fars Haber Ajansı, İran Devlet Televizyonu Press TV tarafından da yayınlanan bir yorumda, Türkiye’yi Suriye’deki olaylar konusunda ikili oynamakla suçladı. Press TV, ayrıca Suriye yetkililerinin bu ülkedeki olayların ardında Türkiye olduğu yolundaki iddialara yer verdi.

Fars Haber Ajansı’nın Hadi Muhammedi imzasıyla yayınladığı yorumda, Ankara’nın bir yandan Beşşar Esad yönetimini destekliyormuş gibi görünürken, diğer yandan da Suriye’de ayaklanan “silahlı çetelere” kucak açtığını iddia etti.

ABD’nin, Türkiye’nin isyancıları yardım etmek ve yönlendirmek için Suriye sınırına yakın noktalarında operasyon üsleri kurduğunu idda eden ajans, Washington’un Şam karşıtı planını uygulamak için ayrıca Türkiye’ye talimat verdiğini ileri sürdü.

İran Devlet Televizyonu Press TV ise, Suriye’deki olayların ardında doğrudan Türkiye’nin bulunduğu yolundaki iddialara yer verdi.

İddiasını Şam’daki “güvenilir haber kaynaklarına” dayandıran Press TV, Suriye’deki olayların beklenmedik bir şekilde gelişmesinin ardında Başbakan Tayyip Erdoğan ile başka güçlerin olduğunu iddia etti.

Press TV, Cisr El Şuhur kasabasında ele geçirilen isyancılara ait silahların Hatay’dan sokulduğunu da öne sürdü.

dha.com.tr




‘ABD-İsrail adına kuşattılar’

İşte 120 polis ve askerin şeriatçı teröristlerce katledildiği Suriye’nin Cisreşşuğur kasabasındaki birliğin komutanı Ebu Yarub’un, ailesiyle son telefon konuşmasındaki sözleri...

‘ABD-İsrail adına kuşattılar’

“Eli kanlı Müslüman Kardeşler örgütü, Erdoğan’dan aldıkları silahlı destekle Amerika, İsrail ve Arap gericiliği adına bizi kuşattı. Bize verilen emir, kamu ve özel mülkü korumaktır, silah sıkmak değildir.”

‘Bir Kerbela daha yaratmak için’

“Kurşunumuz bitti, şehit olmamız kesin. Ellerinde 500’lükler... Türkiye yapımı Bobakşınlar önden ilerliyor. Korkakça, sinsice, hiçbir idealleri olmadan, bir Kerbela daha yaratmak için geliyorlar.”

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.aydinlikgazete.com/index.php/manetler/1514-erdoann-silahlandrd-ceteleri



Suriyeli eski diplomat uyardı: Kürdistan için 3 ülke parçalanacak.Sırada Türkiye var



İran'dan Türkiye'ye salvoya devam

Dün ve önceki gün Ankara’yı “gayriresmi kanallardan” suçlayan Tahran, bugün bizzat devlet televizyonu üzerinden Türkiye’ye salvo ateşi başlattı. İran devlet televizyonu Press TV, Türkiye’yi Suriye’ye karşı iftira kampanyası yürütmekle suçladı.

Press TV’nin internet sitesinde yayınlanan yorumda, “Türkiye’nin Suriye’ye karşı yürüttüğü iftira kampanyası, Arap medyasının Şam yönetiminin imajını yıpratmaya yönelik propaganda çalışmalarından çok daha kötü” denildi.

Press TV, Suriye yetkililerinin, ülkede meydana gelen son ölümlerden silahlı grupları sorumlu tutmasına rağmen Türkiye’nin, İran ve Lübnan Hizbullah’ın Şam yönetimine yardım etmekle itham ettiğini öne sürdü.

Türkiye’de bazı medya organlarının, sivillere ateş açmayı reddeden Suriye askerlerinin komutanları tarafından öldürüldüğünü iddia ettiğini belirten Press TV, Ortadoğulu bazı siyasi gözlemcilerin Türkiye’nin Suriye’de ikili oynadığına dair yorumlar yaptığını yazdı.

Press TV bu arada, Hatay sınırına sadece 20 kilometre mesafedeki Cisr El Şuğur’da bulunan bir toplu mezardan 10 askerin cesedinin çıkarıldığını duyurdu. Kanal, cesetlerin isyancılar tarafından öldürülen güvenlik güçlerine ait olduğunu iddia ederek, cesetlerde işkence izlerine rastlandığını belirtti.

dha.com.tr
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ortadoğu Operasyonları Türkiye'den Yürütülüyor

İletigönderen Başkomutan » Cmt Haz 18, 2011 14:53

Sırada İran var

Suriye ile ilgili gelişmeleri gündeminin ilk sırasına alan Türkiye, Arap Baharı ile ilgili olarak “kamu diplomasisi”ne başlama kararı aldı.

Türk büyükelçileri, bulundukları ülkelerin dışişleri bakanlıklarına Ankara’nın Ortadoğu ve Afrika ile ilgili tutumunu anlatacak. Bunun ilk adımında Hatay’da kurulan kamp, Dışişleri Bakanlığı’na çağrılan AB büyükelçileriyle diplomatlarına anlatıldı.

Önceki gün Devlet Konukevi’nde gerçekleştirilen, “Arap Baharı” toplantısında, tüm Türk büyükelçilerin bulundukları ülkelerdeki dışişleri bakanlıklarına, Ankara’nın bölge ülkelerdeki halk hareketlerine ilişkin tutumunu anlatması kararlaştırıldı. Ayrıca Dışişleri Bakanlığı da Ankara’da görevli büyükelçilikleri sık sık bilgilendirecek. Toplantıda Suriye ile ilgili değerlendirmeler kapsamında “Beşşar Esad yönetiminin iktidarını korumasının oldukça güç olduğu” tespiti yapıldı. Ankara bu öngörüsüne rağmen önümüzdeki süreçte Esad rejimine “Reformları erteleme ve muhaliflerin demokratik gösterilerine izin ver” yönündeki mesajlarını güçlü biçimde iletmeye devam edecek.

Toplantılarda, ‘Arap Baharı’ adı verilen bölgedeki reform haraketlerinin devam edeceği öngörüsü ağırlık kazanırken sürecin İran ve Irak’a sıçrama olasılıkları da masaya yatırıldı. İlk bakışta İran’ın bölgedeki etkisi artıyor gibi görünse de değişim rüzgârlarından Tahran rejiminin de payını almasının kaçınılmaz olduğu vurgulandı.

Bakanlık, AB ülkelerinin Ankara’daki diplomatlarına, Suriye’de yaşanan süreç, Türkiye’nin temasları ve katkıları ile Hatay’da kurulan çadır kentler ile ilgili dün brifing verdi. AB temsilcilerine yapılan sunumda, Türkiye’nin Suriye’deki reform sürecini desteklediği vurgulanırken Esad’ın süratli yasal ve yapısal değişiklikler yaparak kamuoyu desteğini “şimdilik” toplayabileceği ifade edildi. AB diplomatlarına Türkiye’nin Esad yönetimine şimdiye kadar çok sayıda reform plan, proje ve programının da Ankara tarafından gönderildiği, büyükelçilik aracılığıyla da sürekli temasların sürdürüldüğü vurgulandı. AB diplomatlarına kamplarda kaç kişinin kaldığı, sığınmacıların ne tür şartlarda yaşadığı anlatıldı.

Resim








Suriye soruları

Ülkeyi karıştıran o kadar çok parmak var ki, “Ne planlanıyor” sorusu, cevapsız kalıyor

Tunus’ta başlayıp, Mısır ve Libya’yı devirdikten sonra Suriye’yi de kan gölüne çeviren faktörleri sadece “Demokrasi rüzgarları” ile açıklamak yetersiz kalıyor. Üstelik şu sorulara net cevaplar bulmadan...

KAFA KARIŞTIRAN GELİŞMELER

Türkİye’ye 17 km. uzaktaki Cisr Eş Şuğur kasabasında olaylar başlamadan 13 Nisan’da İngiltere ile ABD’nin İstanbul, Ankara ve Adana Başkonsolosları, Yayladağı ve Cilvegözü sınır kapılarına gitti. Neden?. Yoksa içlerine mi doğdu?

Suriyelİ mülteciler, mis gibi çadırkentlere yerleşti. Kızılay 3 öğün yemek verirken çocuk parkları bile ihmal edilmedi. Libya’dan Tunus’tan kaçanlar ölüme terkedilirken susan BM, niye dünyanın dikkatini Angelina Jolie ile Hatay’a çekiyor

ESAD muhalifleri geçtiğimiz günlerde Antalya’da 5 yıldızlı bir otelde toplanıp “Yönetimi nasıl deviririz”in ayrıntılarını görüştü. İktidar, Esad’ın, “Bu iyi komşuluk ve iyi niyetle bağdaşmaz” itirazlarına rağmen neden “Biz karışmayız” dedi?

Çok yakın zamana kadar iktidarın kankası olan Şam yönetimi, Ankara’ya çok tepkili. Şam Valisi önceki gün, “Cisr Eş Şuğur’da 120 polisi öldüren silahların Türkiye’den geldiğini” öne sürdü. İktidar bu dehşetengiz iddiayı neden yalanlamadı?

gunes.com
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ortadoğu Operasyonları Türkiye'den Yürütülüyor

İletigönderen İrfan Tuna » Cmt Haz 18, 2011 19:10

EMPERYALİST GÜÇLER SAHNEDE

Küresel çetelerin oyunu yine sahnede. İlk perdede, holding medyası Suriye ordusunu ve Beşar Esad'ı "katliamcı" ilan eder. İkinci perdede, ünlü oyuncu Angelina Jolie sahneye çıkar ve iyi niyetini gösterir. Son perde ise trajediyle sonuçlanır. Finalde; Birleşmiş Miletler kınar, Amerika ve NATO ise bombalar!..

NATO şemsiyesindeki emperyalist güçler, kartel medyasını arkasına alarak tezgahladıkları oyunlardan sonuncusunu Suriye için sahneliyor. Oyunun senaryo yazım aşamasında Türkiye'deki holding medyası da attığı "Suriye karşıtı manşetlerle" katkı sağlıyor.

Önce Batı destekli gruplar "demokrasi ve özgürlük" Suriye sokaklarını talan edip, 120 polisi şehit etti.

Ardından uluslararası medya ve onların yerel işbirlikçileri Suriye yönetimi aleyhine kamuoyu yaratmaya başladı.

Tıpkı, Irak Savaşı öncesi, her gün ekranlara getirilen "petrole bulanmış karabatak kuşu" gibi. Dönemin kartel medyasınca yapılan "Saddam petrol kuyularını vurdu, kuşlar bile telef oldu" başlıklı yalan haberler, Irak savaşının fitilini ateşledi.

Gerçek yıllar sonra gün yüzüne çıktı. Savaşa alet edilen "karabatak kuşu fotoğrafının" Norveç kıyılarında çekildiği anlaşıldı. Emparyalist güçlerin bu yalan haberi, Irak'ta bir milyonu aşkın müslümanın canına maloldu.

1991 yılında Iraklı mülteci kriziyle Çekiç Güç'ü Türkiye'ye yerleştiren güçler, bir kez daha oyunun en dramatik sahnesi için perdelerini açtı. Suriye'den akın akın sığınmacılar geldi ve Türkiye sınırlarını ardına kadar açtı.

Ve başrol oyuncusunun sahneye çıkma zamanı geldi. Birleşmiş Milletler ve Amerika'nın müdahaleden önceki son kozu Angelina Jolie, tüm dünyanın dikkatini Hatay'a çekerek Suriyeli mültecilerin dramını dünyaya duyurdu.

Küresel çetelerin savaş oyunlarında ünlü aktör ve aktristlere yer vermesi yeni değil... Brook Shields da tıpkı Angelina Jolie gibi Birleşmiş Milletler İyi Niyet elçiliği göreviyle Basra Körfezine gitmiş, ziyaretin ardından Saddam'a bomba ve füze yağrıdılmıştı.

Birleşmiş Milletler elçisi Angelina Jolie, iyi niyetini birçok yerden dünyaya duyurdu. Amerika ve NATO'nun saldırıları sürerken, Afganistan, Pakistan ve Sudan'a geziler düzenlemiş çocukları kucağına almış ve iyi niyetini göstermişti.

Angelina Jolie'nin bir önceki durağı Libya'ysa, elçi ziyaretinin hemen ardından NATO güçlerince havadan ve denizden bombalanmıştı. Jolie'nin ziyaret ettiği son adres Suriye'nin de küresel güçlerin saldırısına uğrayıp uğramayacağını zaman gösterecek.

18 Haziran 2011 / Ulusal Kanal
Uyanacağız, uyandıracağız... Bilinçleneceğiz, bilinçlendireceğiz... Ne ülkemizin , ne de bölgemizin zenginliklerini küresel haramilere ve onların uşaklarına yağmalatmayacağız, soydurtmayacağız... ENİNDE SONUNDA ALİ KEMALLER DEĞİL, MUSTAFA KEMALLER KAZANACAK...
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23

Re: Ortadoğu Operasyonları Türkiye'den Yürütülüyor

İletigönderen İrfan Tuna » Cmt Haz 18, 2011 22:48

Uyanacağız, uyandıracağız... Bilinçleneceğiz, bilinçlendireceğiz... Ne ülkemizin , ne de bölgemizin zenginliklerini küresel haramilere ve onların uşaklarına yağmalatmayacağız, soydurtmayacağız... ENİNDE SONUNDA ALİ KEMALLER DEĞİL, MUSTAFA KEMALLER KAZANACAK...
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23

Re: Ortadoğu Operasyonları Türkiye'den Yürütülüyor

İletigönderen Başkomutan » Prş Haz 23, 2011 14:04

Sığınmacıları kullanıp
Türkiye’yi yakacaklar!


Özellİkle İngiliz basınında çıkan ’yorum’larda Ankara’nın mülteciler için sınır ötesinde tampon bölge oluşturabileceği, bunun da savaşa yol açabileceği iddia edildi.

ABD’den yeni gaz!

Türkiye’yi ateşe itecek bir açıklama da ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Victoria Nuland’dan geldi: Suriye’de eyleme geçme zamanı. Türklerin sabrı giderek azalıyor!

Suriye yönetiminden Ankara’ya sert uyarı

Ankara‘yı tavrını gözden geçirmeye çağıran Suriye Dışişleri Bakanı Muallim, Cumhurbaşkanı Gül’ü de eleştirdi. Muallim, “Dış müdahale veya ’uçuşa yasak bölge’ uygulamasına izin vermeyiz” dedi.

Türkiye’yi ateşe atıyorlar

İngiliz Times gazetesi, Suriyeli muhaliflere yardım için, Kızılay’ın sınırı geçeceğini yazdı.

Böyle bir olasılığın gerçekleşmesi halinde, Türk ve Suriye ordularının çatışması kaçınılmaz olacak.

Ankara’nın, Kızılay’ı Esad yönetiminden kaçanlara yardım etmek için sınırın Suriye tarafına göndermeye hazırlandığı belirtiliyor. Böyle bir olasılığın gerçekleşmesi halinde, Türk ve Suriye ordularının karşı karşıya geleceği ve bir çatışmanın kaçınılmaz olduğu ifade ediliyor. İngiliz Times gazetesi, Türk Dışişleri Bakanlığı’ndan bir kaynağa dayandırdığı haberinde, Ankara’nın Kızılay’ı yardım için sınırın Suriye tarafına göndermeye hazırlandığını yazdı.

Times, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’a bağlı silahlı güçler, demokrasi yanlısı harekete karşı baskı uygulamaya devam ederken, evlerinden kaçarak Harapcöz kampına sığınan Suriyelilerin Türk ordusunun kendilerini koruyacağına güvendiğini belirterek, “Böyle bir müdahale Türk ve Suriye ordularını karşı karşıya getirebilir” değerlendirmesine yer verdi. Harapcöz kampının Esad karşıtı hareketin merkez noktası olduğu da belirtiliyor. Haberde, Kızılay’ın Pazar gününden bu yana Suriyelilerin alması için sınıra gıda ve su bıraktığı belirtilip, “11 bin kişinin Türkiye’ye kaçması, Ankara’nın mültecilerin ülkeye girişini önlemeke amacıyla Suriye içinde askeri destekli bir tampon bölge oluşturacağı yönünde spekülasyona yol açıyor” ifadesine yer verildi.

Suriyeli mülteciler bahanesiyle bölgede Kürdistan oluşumuna yönelik hazırlanan tezgah, önceden sahneye kondu. Henüz mülteci konusu gündemde değilken, ABD ve İngiliz büyükelçiler, Hatay’a giderek incelemelerde bulundu. Bu olayın ardından, binlerce Suriyeli mülteci Hatay’daki kurulan çadırkente yerleştirildi. Şimdi de sömürgeci ABD ve Batı, basını kullanarak bir Türk-Suriye çatışması yaratmak amacıyla için gaz vermeye başladı.

Uçuşa yasak bölge mi?

ABD Başkanı Barack Obama ile Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Esad’ın kamuoyuna yaptığı konuşmanın ardından yaptıkları görüşmede, BM Güvenlik Konseyi’nin Libya için aldığı kararların benzerinin Suriye için de gündeme gelebileceğini konuştu.



Abdullah Gül,"Yetmez Ama Evet"

Abdullah Gül, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın konuşmasını ''Yetmez ama evet'' sözüyle değerlendirdi. Gül, Esad'ın çok partili sisteme geçilmesiyle ilgili daha net ve kesin konuşması gerektiğini de belirtti. BDP'nin desteklediği Bağımsız milletvekillerinin açıklamalarını da değerlendiren Gül,"Kim köprüleri atıcı davranırsa hem halk nezdinde itibar kaybeder hem çok yanlış yapar'' dedi.

Abdullah Gül, Anadolu Medeniyetleri Müzesi'ndeki konsere gelişinde gazetecilerin iç ve dış politikadaki gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Gül, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın konuşmasını ''Yetmez ama evet'' sözüyle değerlendirdi.

''YAPMAK İSTİYOR AMA, 'HER ŞEY DEĞİŞTİ, ÇOK PARTİLİ SİSTEME GEÇİYORUZ, SURİYE HALKININ İRADESİ NEYSE HER ŞEY O ŞEKİLDE DÜZENLENECEKTİR VE BU GEÇİŞİ BEN YAPACAĞIM' DİYE NET VE KESİN SÖYLEMESİ LAZIM. BUNU DEDİĞİ ANDAN İTİBAREN TÜM OLAYLARIN ÖNÜNE GEÇEBİLECEĞİ VE HER ŞEYİ KONTROL ALTINA ALABİLECEĞİNİ TAHMİN EDİYORUM. BELKİ BUNLARI SATIR ARALARINDA SÖYLÜYOR, AMA, ÇOK AÇIK SÖYLEMESİ LAZIM.

Gül'ün bir başka gündemi ise Bağımsız Milletvekillerinin yaptığı açıklamalardı. Meclis toplandığında ant içmeyle ilgili bir sorunun yaşanıp yaşanmayacağı ile ilgili soruyu cevaplayan Gül, Bağımsız Milletvekillerine de mesaj yolladı.

HER ŞEYDEN ÖNCE HERKESİN USULE, METODA UYGUN DAVRANMASI GEREKİR. KİM KÖPRÜLERİ ATICI DAVRANIRSA HEM HALK NEZDİNDE İTİBAR KAYBEDER HEM ÇOK YANLIŞ YAPAR. ÇÜNKÜ KONUŞMA ORTAMINI ZEHİRLEMİŞ OLUR. BUNA HİÇ MÜSAADE ETMEMEK GEREKİR. EMİNİM Kİ, BEN KİMSENİN YAPMAYACAĞI KANAATİNDEYİM.

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.kanalb.com.tr/haber.php?HaberNo=34447


Şam yönetiminden sert tepki

Şam-Ankara ilişkileri, Türkiye’nin Suriye’de yaşanan olaylara yönelik tavrı ve bu ülkeden gelen mülteci akını yüzünden gerildi. Yaşanan gerilimin en somut ifadesi dün Suriye Dışişleri Bakanı Velid el Muallim’den geldi. Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın son konuşmasına dikkat çeken Muallim, Ankara’nın yaşanan olaylar konusunda tavrını gözden geçirmesi gerektiğini söyledi.

Muallim, Esad’ın konuşması sonrasında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün sözlerini de “yeterli değil” diyerek eleştirdi. Mültecilerin dönmesi konusunda kendileriyle işbirliği yapılması gerektiğini vurgulayan Muallim, ülkesinin Türkiye ile iyi ilişkiler kurma çabasında olduğunu da sözlerine ekledi. Muallim ülkesine yönelik bir dış müdahale ya da uçuşa yasak bölge uygulamasına izin vermeyeceklerini de belirtti.

ABD: "AKP hükümetinin sabrı azalıyor"

Batı basının dışında, ABD de Suriye konusunda Türkiye’ye gaz veriyor. Nitekim ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Victoria Nuland, Suriye’de reformlara duyulan ihtiyaç konusunda Türk hükümetinin dile getirdiği kaygıları paylaştıklarını belirttikten sonra, “Türklerin sabrı azalıyor” dedi. Nuland, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Başdanışmanı Erşat Hürmüzlü’nün, Devlet Başkanı Esad’a uzun süredir taahhütte bulunulan reformları bir hafta içinde uygulaması çağrısına dair soruyu yanıtladı.

Suriye’de bu konuda eyleme geçme zamanının çoktan dolduğunu ifade eden Nuland, “Şu anda eyleme ihtiyacımız var. Türk hükümetinin kaygılarının arttığını görüyoruz Türklerin sabrının azalmakta olduğu da görülüyor ve onların tüm insani ve siyasi kaygılarını paylaşıyoruz” diye konuştu.

Suriyeli mültecilerin ilk durağı

Hatay’ın Suriye sınırındaki Yayladağı ilçesine bağlı Güveççi köyü, Türkiye’ye sığınmak isteyen Suriyeli mültecilerin ilk durağı. Araç konvoylarıyla sınıra gelen Suriyeliler, kurulan çadırda yetkili makamlar tarafından sorgulandıktan sonra, biraz ileride bekleyen jandarma tarafından teslim alınıyor.



Suriye sınırında Türk bayrağı indirildi!

Türkiye Suriye sınırında gergin saatler yaşanıyor.

Hatay'ın Yayladağı ilçesine bağlı Güveçci köyü sınırına gelen Suriyeli askerler, kendi sınırları içindeki bir evde asılı bulunan Türk bayrağını indirdi.

Harabcoj köyünde evlere baskın düzenleyen Suriyeli askerler her yeri didik didik arıyor.

Sınırın karşı tarafında Suriye askerlerinin yoğunlaşması üzerine Türk askerleri de güvenlik tedbirlerini artırdı.

2'NCİ ORDU KOMUTANI SINIRDA

Sınırın Suriye tarafında yaşanan hareketlik devam ederken 2'nci Ordu Komutanı Orgeneral Servet Yörük de saat 11.00 sıralarında Güveççi Köyü'ne geldi. Sınıra kadar gelen Orgeneral Yörük, bölgede inceleme yaptı.

CİHAN
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.haberpan.com/haber/suriye-sinirinda-turk-bayragi-indirildi

YENİÇAĞ
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ortadoğu Operasyonları Türkiye'den Yürütülüyor

İletigönderen Sabırlı_Vatandaş » Cum Haz 24, 2011 7:46

Evet maalesef ciddi bir kışkırtma var Suriye aleyhinde. O şer odakları yine kardeşi kardeşe, komşuyu komşuya kırdırtmak için ellerinden geleni artlarında bırakmıyorlar. Hadi Batı; Batı. Onlar boş durmayacak Avrasya yolunda her yol onlara mubah da; bizim yandaş medya da boş durmuyor. Hergün yeni bir gelişme! ile karşımıza çıkıyorlar. En son Türk bayrağının Suriye' deki bir gözlem kulesinden indirilmesini büyük bir olay gibi sunuşlarına şahit olduk. Yani aymazlığa gelin! Ben ister miyim benim toprağımda Suriye bayrağı dalgalansın. Tabi ki adamlar da şu ortamda, havanın gerilmemesi için uğraşıyorlar. Dengesizin biri gitse o bayrağı yaksa orada daha mı iyi olur. Yok efendim zırhlılar sınırda çıplak gözle izlenebiliyormuş. Adam kendi sınırını kolaçan etmesin mi? Bizimkilerin mantığı "Rabbena, hep bana!". Bizim bayrağımıza dokunmasınlar, herkes Türk bayrağı sallasın, kimse sınırını denetleyemez sadece Türkler' e mahsustur. diye uzar gider. Şöyle de bir tezat var ayrıca, "Esad kafayı yedi, halkını katlediyor, bir de bu hengamede Türkiye'ye kafa tutuyor". Böyle bir mantıksızlık var mı? Hangi ülke iç karışıklıklarla uğraşırken aynı anda üstelik dindaşı da olan bir komşusuna kafa tutar ki. İnsanlar bu çelişkiyi göremedikleri için, bununla beraber yandaşların ve Batı'nın dolduruşuna da geldiklerinden, bugün o meşhur %50'nin önemli bir kısmının Suriye'yi düşman gördüğünden eminim. Zaten Gül ve Erdoğan'ın açıklamaları da konuyu sıcak tutarken, olaylara tuz biber ekmekten geri kalmıyor. Son olarak AA kaynaklı bir haber. Alıntıladığım sitenin arada yorumcularını da takip etmenizi öneririm. Halkın olaylara bakışı nasılmış yakından görebilirsiniz.

ABD'den Suriye sınırı için kritik uyarı

Clinton, Dışişleri Bakanlığı'nda gazetecilere yaptığı açıklamada, Suriye'nin sınırdaki askerleri geri çekmesi gerektiğini, bu askerlerin bölgedeki varlığının, zaten varolan kötü durumu daha da ağırlaştırarak bir sınır çatışması tehlikesi yarattığını söyledi. Bölgedeki durumu oldukça kırılgan gördüklerini ve çok kaygılı olduklarını belirten Clinton, Türk yetkililerle durumu görüşmekte olduklarını söyledi.

Clinton, "Suriye güçleri, şu anda sadece kendi yurttaşlarını etkilemekle sınırlı kalmayan ve aynı zamanda sınır çatışmaları potansiyelini ortaya çıkaran saldırılarına ve provokasyonlarına derhal son vermezlerse, bölgedeki çatışmanın tırmandığını görüyor olacağız" dedi.

Suriye askerlerinin, Türkiye sınırından sadece 500 yarda (yaklaşık 450 metre) mesafede bulunmasının, bu ülke hükümetinin kendi halkına baskı yapma niyetinin bir başka göstergesi olduğunu ifade eden Clinton, "Suriye ordusunun bölgedeki saldırılarını ve provokasyonlarını derhal sona erdirmesini" istedi.

ABD'den Suriye sınırı için kritik uyarı
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Kullanıcı küçük betizi
Sabırlı_Vatandaş
Salık Takımı
Salık Takımı
 
İletiler: 101
Kayıt: Cmt Tem 31, 2010 9:42

Re: Ortadoğu Operasyonları Türkiye'den Yürütülüyor

İletigönderen Başkomutan » Cmt Haz 25, 2011 2:32

CIA tezgahı işliyor ABD-AKP: Hedef Suriye

ABD’nin Ankara Büyükelçisi Ricciardone, “Türkiye ile işbirliği içindeyiz” diyerek, Suriye’nin altını, AKP ile oyduklarını itiraf etti.

Müteşekkiriz RIccIardone, “Suriye’de yapılması gerekenler konusunda hemfikiriz. Mültecilere barınak sağlamasından dolayı müteşekkiriz” dedi.

ABD-AKP: Hedef Suriye

Büyükelçi Francis Ricciardone, “Türkiye ile işbirliği içindeyiz.

Suriye konusunda hemfikiriz” diyerek, Esad yönetiminin altını, AKP ile birlikte kazdıklarının mesajını verdi.

ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone’nin, Suriye’deki olaylara ilişkin yaptığı açıklamalar gündeme damgasını vurdu. Ricciardone, “Türkiye ile yakın işbirliği içindeyiz. Suriye’de ne yapılması gerektiği konusunda hemfikiriz” diyerek, Esad yönetiminin altını, AKP hükümetiyle birlikte kazdıklarının mesajını verdi. Ricciardone, rezidansında basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Suriye’deki olayları nasıl değerlendirildiği sorulan Ricciardone, “Türkiye ile yakın işbirliği içindeyiz. Suriye’de ne yapılması gerektiği konusunda hem fikiriz. Türkiye’nin Suriyeli mültecilere barınak sağlamasından dolayı müteşekkiriz” diye konuştu.

Obama-Erdoğan telefon görüşmesinde BM’nin 1970, 1973 sayılı kararların konuşulup konuşulmadığı yönündeki soru üzerine Ricciardone, BM’nin kararlarının sınırlı olduğunu belirterek, “Suriye için uygulanabilir değil. Suriye, New York’tan gelecek karara bakacaktır. Kendi hükümetimden başka bir açıklama duymadım” cevabını verdi. AKP’ye “Yeni Osmanlı” tabirinin kullanıldığının hatırlatılması üzerine Ricciarddone, akademik analizler ve tartışmaların her zaman eğlenceli olduğunu söyleyerek, “Geçmiş seçimler Türkiye’de bir şey değiştirmedi. Türkiye’nin AB önemi ortadayken, Türkiye seçimlerle modern demokrasiye geçti. Bunun ABD’nin görüşlerini değiştireceğine inanmıyorum. Avrupa ve Türkiye’nin görüşleri birbiri için çok önemli. Türkiye Avrupa Birliği entegrasyonu her iki taraf içinde olumlu. Yeni Osmanlı sorusunu ise akademisyenlere bırakıyorum” dedi.

Hillary Clinton’ın Türkiye’deki Libya toplantısına gelip gelmeyeceği soran basın mensubuna Ricciardone, geleceğini umduğunu, gelirse de mutlu olacağını söyleyerek yanıt verdi. Ricciardone, Clinton’ın ilgili seyahat planlarını Washington’ın yaptığını belirtti.

YENİÇAĞ / 24 Haziran 2011
http://www.haberinyeri.net/abd-akp-hede ... 05280h.htm



CIA tezgahı işliyor

Elçi ve ajanlarıyla kirli emelleri için aralıksız çalışan ABD, Türkiye ile Suriye arasında bir savaşın fitilini ateşlemek üzere!

CIA’nın Suriye’de uzun süre saha çalışması yapıp ardından çıkardığı karışıklık ve sığınmacı göçüyle bölgedeki ateşe Türkiye’yi de çekme planı adım adım ilerlerken, devreye bu kez bizzat ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton girdi.

Tehlikeli tahrik!

Surİye’nin Türkiye sınırına asker yığmasından kaygılı olduğunu açıklayan Clinton, ’sınır çatışması’ tehlikesinden söz etti. Kehanette (!) bulunan Clinton “Bölgede çatışmanın tırmandığını görüyor olacağız” ifadesini kullandı.

Hatay’ın Yayladağı ilçesine bağlı Güveççi köyü yakınlarında sınırı geçen Suriyeli mültecilere Türk askeri, yardımcı oluyor. Ancak sınırın 2 yanında karşı karşıya gelen askerler arasında çıkarılacak küçük bir ’provokasyon kıvılcımı’bir anda yangına dönüşebilir.

Sınırda tehlikeli tahrik

Clinton’un, Suriye’nin Türkiye sınırına asker yığmasından kaygılı olduklarını belirterek, bir sınır çatışması tehlikesinden söz etmesi, tezgahlanacak bir provokasyonla Türk askerinin Suriye batağına çekilme olasılığını akıllara getirdi

Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Suriye’nin Türkiye sınırına 450 metre uzaklığa asker yığmasından kaygılı olduklarını belirterek, bir sınır çatışması tehlikesinden söz etmesi, tezgahlanacak bir provokasyonla, Türk askerinin Suriye batağına çekilme olasılığını akıllara getirdi. Konuyu değerlendiren uzmanlar, CIA eliyle sınırdaki Türk askerlerine ateş açılmasının ya da tam tersi, Türk sınırından Suriye askerlerine saldırı yapılmasının sağlanabileceğini ve bu kıvılcımla bir çatışmanın patlak verebileceğini dile getiriyorlar. Clinton, Suriye’nin sınırdaki askerleri geri çekmesi gerektiğini, bu askerlerin bölgedeki varlığının, zaten varolan kötü durumu daha da ağırlaştırarak bir sınır çatışması tehlikesi yarattığını söyledi. Bölgedeki durumu oldukça kırılgan gördüklerini ve çok kaygılı olduklarını belirten Clinton, Türk yetkililerle durumu görüşmekte olduklarını söyledi.

Clinton, “Suriye güçleri, sınır çatışmaları potansiyelini ortaya çıkaran saldırılarına ve tahriklerine derhal son vermezlerse, bölgedeki çatışmanın tırmandığını göreceğiz” dedi.

Suriye sırada

Türkiye dahil 22 ülkede rejim ve sınır değişikliğini hedefleyen Büyük Orta Doğu Projesi’nin (BOP) eşbaşkanı ve Başbakan Tayyip Erdoğan hükümeti, Türk askerini Afganistan’da tutup, ABD işgaline ortak oluyor. Irak’a saldıran ABD’ye İncirlik Üssü’nü açtı. Libya’ya hava operasyonlarının komuta merkezi İzmir oldu. Şimdi Suriye için plan yürüyor.

Aralarından su sızmıyor

Abu Dabi’de bu ay başında yapılan Libya Temas Grubu toplantısı sırasında bir araya gelen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Amerikalı meslektaşı Hillary Clinton son derece samimi görüntüler sergilemiş ve “Çak” yapmışlardı.

Davutoğlu: Suriye ile kader birliği var

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Suriye ile başından beri kader birliği içinde olduklarını söyledi. Davutoğlu, Hillary Clinton’un Türkiye-Suriye sınırında bir çatışmadan kaygılı oldukları yönündeki sözleriyle ilgili gazetecilere yaptığı açıklamada, Suriye ile temas halinde olduklarını söyledi. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Suriye Dışişleri Bakanı Velid Mualim’le dün yaptığı görüşmede Türkiye’nin kaygılarını ilettiklerini ifade etti.

Mülteci sayısı 11.739

Suriye askerlerinin gelmesinin ardından bu çadırlarda kalan Suriyelilerin tamamı Türkiye’ye kaçtı. Hatay Valiliği Basın Bilgilendirme Merkezi’nden yapılan açıklamada, Türkiye’ye 1,578 kişinin giriş yaptığı, Hatay’daki çadırkentlerde kalan Suriyeli sayının ise 11 bin 739’a yükseldiği, 63 kişinin ise ülkelerine döndüğü ifade edildi.

YENİÇAĞ 25/06/2011
CIA ajanından şok iddialar!

CIA ajanından şok iddialar!

Emekli CIA ajanı Rober Baer, Türkiye'nin "bölgede başlıca güç olabilmek için Şiileri zayıflatmaya çalıştığını" öne sürdü ve...

Ortadoğu bölgesinde yıllarca görev yapan emekli CİA ajanı Robert Baer, Türkiye’nin "bölgede başlıca güç olabilmek için Şiileri zayıflatmaya çalıştığını" öne sürerken, Suriyeli muhaliflere Türkiye’den silah gittiği iddiasında bulundu.

1980 ve 1990 yıllarında Lübnan ve Suriye’de görev yapan emekli üst düzey CİA ajanı Robert Baer, EUObserver ile yaptığı mülakatta ABD ve AB’nin Suriye’ye yönelik politikasının İran’a zarar vermeyi, İsrail ve Lübnan’daki Hristiyanları korumayı amaçladığını savundu.

Uluslararası ilişkiler konusunda yazı yazan Baer, ABD ve AB’nin Ortadoğu’da Sünnilerin yanında yer aldığını söyledi.

Türkiye’nin de "bölgede başlıca güç haline gelebilmek için Şiileri zayıflatmaya çalıştığını" öne süren Baer, "Suriye’de temas ettiğim kişilerle hala konuşuyorum ve onlar, Suriye’ye (muhalefete) sadece Lübnan’daki Sünnilerden ve Irak’ın aracılığıyla değil, Türkiye’den de silah geldiğinden eminler" diye konuştu.

Baer, Suriye’deki iç çatışmaların daha da tırmanması halinde Mısır’da olduğu gibi güvenlik kuvvetleri başındakilerin Devlet Başkanı Beşar Esad’ı feda ederek muhalefet ile bir anlaşmaya varacakları tahmininde de bulundu.(ANKA)

İm (Kod): Tümünü seç
http://dunya.milliyet.com.tr/cia-ajanindan-sok-iddialar-/dunya/dunyadetay/24.06.2011/1406324/default.htm

Irak senaryosu Suriye’de tekrarlanıyor! - Suriye senaryoları ve “Üç Özerklik” üzerine
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ortadoğu Operasyonları Türkiye'den Yürütülüyor

İletigönderen Başkomutan » Pzr Haz 26, 2011 13:29

Silahlar Türkiye’den

Beyaz Saray yakınlığıyla tanınan WSJ “Türkiye’nin tavrı, İsrail’le arayı düzeltti” yorumu yaptı.

Başbakan’ın seçim meydanlarında başlattığı “İsrail’e yaltaklanma” polemiğine yeni bir boyut getiren Wall Street Journal’e (WSJ) resmi destek, Dışişleri Sözcüsü Nuland’den geldi: Türkiye-İsrail ilişkileri ılımlılaştı, sürmeli.

Arap Baharı’nda Türk rolü Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Dış Politika Başdanışmanı İbrahim Kalın, Türkiye’nin Arap ülkelerindeki ayaklanmaları yönlendirip şekillendirdiğini söyledi.

AKP hükümetinin bir zamanlar kuvvetle desteklediği Arap yönetimlerini, daha sonra çark ederek kara listeye aldığı yolundaki inanış, en yetkili ağızdan gelen itirafla kanıtlandı. Ankara’nın bu politika değişikliğini, ABD ve Batı’dan gelen telkin ve baskılarla yaptığı çok konuşulmuştu. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Başdanışmanı İbrahim Kalın, Washington’da yaptığı konuşmada, İslamcı gruplar ve Arap dünyasındaki haydut rejimleri angaje etme politikasının Türkiye’ye, Arap Baharı’nın sonucunu şekillendirmede eşsiz etkileme gücü sağladığını belirtti. Kalın daha demokratik bir Arap dünyasının Türkiye’yi güçlendireceğini iddia etti.

Washington Times, Kalın’ın Washington’daki Ortadoğu Enstitüsü’nde yaptığı konuşmayı, “Türk Politika Danışmanı: Türkiye Arap Baharı’nı Şekillendiririyor” başlıklı haberinde yansıttı. Gazeteye göre Kalın, Türkiye’nin, Hizbullah, Hamas ya da Müslüman Kardeşler gibi Ortadoğu’da zor oyuncular olarak adlandırılan grupların birçoğunu angaje ettiği için eleştirildiğine dikkat çekti, ancak şimdi bu grupların çoğunun kendi ülkelerinde önemli bir rol oynayacağını öne sürdü.

Güçlenme iddiası

Kalın, Türkiye’yi eleştirenlerin bazılarının, bunun, Türkiye’nin dış politikası için bir test olduğunu, Türkiye’nin şimdiye kadar kurulu düzenle, rejimlerle, Arap dünyasındaki diktatörlerin çoğu ile çalıştığı için zor durum içine düştüğünü öne sürdüklerini belirterek “Bizim yanıtımız, aslında Türkiye’nin, daha demokratik ve refah içinde bir Arap dünyasınca zayıflatılmayacağı, aksine güçlendirileceğidir” diye konuştu. Washington Times’e göre, Kalın “haydut rejimlerle” olan ilişkilerinin Türkiye’ye, reformları cesaretlendirmede sessiz, perde arkası bir rol olanağı sağladığına işaret etti. Kalın, “Iran veya Suriye gibi bir ülkeyi angaje ettiğinizde istediğiniz şey sonuç elde etmektir, sansasyonel söylem, kamuoyu önünde mücadele etmek değil” ifadelerini kullandı.

Eski ajan: Silahlar Türkiye’den

Ortadoğu bölgesinde yıllarca görev yapan emekli CIA ajanı Robert Baer, Türkiye’nin bölgede başlıca güç olabilmek için Şiileri zayıflatmaya çalıştığını öne sürerken, Türkiye’nin Suriyeli muhaliflere silah gönderdiğini iddia etti. 1980 ve 1990 yıllarında Lübnan ve Suriye’de görev yapan emekli CIA ajanı Baer, ABD ve AB’nin Suriye’ye yönelik politikasının İran’a zarar vermeyi, İsrail ve Lübnan’daki Hristiyanları korumayı amaçladığını savundu.

YENİÇAĞ
26 Haziran 2011
http://www.haberinyeri.net/silahlar-tur ... 05494h.htm


ABD-Türkiye anlaştı mı? Esad'ı İndirme Planı İddiası

“ İsrail istihbaratına yakın bir internet sitesi, Suriye sorununun, ABD-Türkiye ortaklığıyla çözülmesi kararına varıldığını öne sürdü. „

DEBKAfile adlı site, askeri kaynaklara dayandırdığı haberde, ABD Başkanı Barack Obama ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasında 21 Haziran’da yapılan telefon görüşmesinin gizli tutulan içeriğine yer verdi. İddiaya göre iki lider, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın reform sözü verdiği ama uluslararası toplumu tatmin edemediği konuşmasından saatler sonra yaptıkları görüşmede, Esad’ın 4 ila 6 ay içerisinde düşeceği kanısında. Bu önkabulle hazırlanan yeni strateji, Esad’ın daha da erken koltuğundan indirilmesi amacıyla, Suriye üzerindeki ekonomik yaptırımların ABD ve Avrupa tarafından artırılmasını öngörüyor. Ortaklaşa hazırlanan planda Türkiye’ye düşen esas rol ise Suriye ile “askeri gerilimi tırmandırıcı” adımlar atmak.

DEBKAfile’ın iddiasına göre, Türkiye ile ABD’nin ortaklaşa belirlediği stratejiler, bununla da sınırlı değil. Yine aynı haberde dile getirilen iddiaya göre, İsrail’in de katılımıyla bu üç ülke, Ortadoğu barış görüşmelerinin yeniden başlatılmasını sağlayacak bir yöntem belirledi. Yeni yol haritasına göre Türkiye, İsrail ile Filistin arasında yeniden arabuluculuk yapacak. ABD’nin, İsrail’i bu konuda ikna ettiği belirtilirken; Obama Yönetimi’nin, Başbakan Tayyip Erdoğan’ı, Hamas Lideri Halid Meşal’e İsrail’in varlığını kabul ettirebilecek tek lider olarak gördüğü ifade ediliyor.

Yaalon-Fidan görüşmesi

Geçtiğimiz günlerde Türkiye’ye gelerek bir dizi gizli görüşme yaptığı öğrenilen İsrail Başbakan Yardımcısı ve Stratejik İşler Bakanı Moşe Yaalon’un, Başbakan Erdoğan ve Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı Hakan Fidan’la bir araya gelerek, oluşturulan bu yeni modelin son rötuşlarını yaptığı iddia edildi. İsrail’in, kendi varlığını tanımayan Hamas’ın da katılımcı olacağı bu süreçte masaya oturmayı kabul etmesinin bile önemli bir taviz olduğu, İsrailli yetkililerin bunu “ödenmeye değer bir bedel” olarak gördükleri belirtildi.

HÜRRİYET
26 Haziran 2011
http://www.haberiniz.com/yazilar/haber3 ... diasi.html


Stratfor: Türkiye’nin, komşularıyla kaçınılmaz problemleri

Suriye ordusu sınırlarda konuşlanıyor

Suriyeli rejim muhalifleri, Suriye ordusunun Türkiye sınırına yakın bir köy ile Lübnan sınırı yakınındaki bir kasabada konuşlandığını söylüyor.

Bazıları ateşli silahlarla yaralanmış yüzlerce Suriyelinin Lübnan'a sığındığı bildiriliyor.

Cuma günkü gösteriler ardından ev ev yapılan yapılan aramalar ve cenaze törenleri sırasında da en az dört sivilin daha öldürüldüğü söyleniyor.

Suriye, yabancı gazetecilerin ülkeye girişine izin vermediği için iddiaları ve gelen haberleri bağımsız kaynaklarca doğrulatabilmek zor.

1300'den fazla kişinin hayatını kaybettiği ve binlerce kişinin gözaltına alındığı hükümet karşıtı gösteriler Mart ayında başlamıştı.

Suriye lideri Beşşar Esad, geçtiğimiz Pazartesi günü diyalog çağrısında bulunmuştu.

Ancak muhalifler, Esad'ın önerilerini ve girişimini yetersiz buluyor.

Bu kişi ve gruplar Pazaretsi günü toplanarak, krizi çözüm yollarını tartışacak.

Ordu Türkiye sınırında

Suriye ordusunun en son Türkiye sınırı yakınındaki Naija köyüne girdiği söyleniyor.

Naija yönetimin, 120 güvenlik görevlisinin öldürüldüğünü söyleyerek bu ay başlarında asker gönderdiği, ülkenin kuzeyindeki Cisr El Şuğur kasabasına çok yakın.
Suriye tankı

Suriye'nin resmi haber ajansı Suriye ordusunun, Türkiye sınırındaki köylerde yayılma işleminin tamamlayarak kontrolün sağlandığını bildiriyor.

Ordudan yapılan açıklamada "Ordu birlikleri tek bir kurşun atmadan, can ve mal kaybına neden olacak herhangi bir olay yaşanmadan yayılma görevini tamamladı." denildi.

Askeri bir kaynak açıklamasında, "silahlı terör örgütleri" olarak tanımladığı gruplar tarafından, evlerinden kaçmaya zorlanan vatandaşlara evlerine dönme çağrısında bulundu.

Askeri yetkili bölgede "silahlı terör örgüt üyeleri tehlikesinin" kalmadığını savundu.

Bölgeden şu ana kadar 12 bin civarında Suriyeli Türkiye'yesığınmış durumda.

Suriye ordusuna bağlı tankların Türkiye sınıra yaklaşması tansiyonu yükseltmişti.

Türkiye Dışişleri Bakanlığı Suriye'nin Ankara Büyükeçisi Nidal Kabalan'ı bakanlığa çağırarak, sınıra yakın bölgeye tankların gitmesinden duydukları rahatsızlığı iletmişti.

Bu arada, Avrupa Birliği Esad yönetimine yönelik yaptırımları genişletti.

AB hedef alınan 30'dan fazla kişiyi içeren listeye, İran Devrim Muhafızları'nda görev yapan 3 kişiyi ve 4 Suriyeliyi de ekledi.

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2011/06/110626_syria_army.shtml



Türkiye’nin, komşularıyla kaçınılmaz problemleri

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad pazartesi günü uzun ama pek de önemli şeyler içermeyen bir konuşma yaptı. Konuşmasında Suriye’deki protestocuları temelde üç kategoriye ayırdı: İyi, suçlu ve Selefi. Esad meydana gelen istikrarsızlık konusunda bunlardan son ikisini suçladı ve reformların yürürlüğe konmasının bu yüzden geciktiğini iddia etti. Suriye başkanı, Türkler tarafından hararetle talep edilen somut reformlar konusunda taahhütte bulunmak yerine, kendisini halk ve güvenlik kuvvetleri arasında tarafsız bir arabulucu olarak takdim etmeye çalışırken öncelikle güvenliğin gelmesi gerektiğini vurguladı. Beklendiği üzere Suriye’de bu konuşma kaale alınmadı. Tabii Ankara’da da öyle. Artık sabırsızlandığını belli eden hükümet, Suriye başkanına halkın taleplerini karşılamak üzere yeterince gayret sarf etmediğini bir kez daha söyledi.

Ordunun kuşatmasından kaçarak Türk sınırına yığılan 10 binden fazla Suriyeli mülteciyle Suriye’de durum hiç kuşkusuz giderek vahim hale geliyor. Bununla beraber, biz Esad rejiminin yakında çökeceğine dair henüz bir tehlike işareti görmedik. Bunun sebepleri oldukça açık. Esad ailesi Suriye’de Alevi azınlığa mensuptur. Bunlar sadece 40 sene önce ülkedeki Sünni çoğunluğun idaresi altında yaşıyorlardı. 40 sene iktidarda olmak uzun bir zaman sayılmaz. Dünyanın bu kısmında da intikam etkili bir güçtür. Aleviler bir var olma kriziyle karşı karşıya oldukları, Baas hakimiyetindeki siyasi sistemde –en önemlisi de orduda- kontrollerini az da olsa gevşetirlerse büyük ihtimalle Alevileri yeniden boyun eğer statüye döndürmeyi amaçlayan Sünni intikam kampanyalarının baş hedefi olacakları anlayışındalar. Bu durum, Esad’ın niçin konuşmasında, kendisinin azınlık hükümetinin protestodan vazgeçeceklerden "intikam" almayacağına vurgu yapma ihtiyacı hissettiğini açıklayabilir.

Türkiye gayet anlaşılabilir bir şekilde, kapı komşusu Suriye’de olanlar konusunda endişelidir, Ankara, bilhassa iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’nin siyasi rehberliğinde olmak üzere Suriye’nin sağlam bir Sünni rejimle idare edilmesini tercih eder. Bununla birlikte Türkler, Alevi yönetiminin uzun ve kanlı bir mücadele olmadan iktidarı bırakmayacaklarını da görüyorlar. Levant’ta Türkiye’yi model alan Sünni etkisinde bir bölge oluşturma, Ankara’nın uzun vadeli hedefi olabilir ama Türk hükümeti Suriye’deki iç çatışmanın Türk sınırı boyunca yayılmasının yakın dönemdeki maliyetini karşılamaya kesinlikle hazır değil.

Türkiye şimdiye kadar bu ikilemi genelde şifahi olarak ele aldı ve Suriye yönetimine karşı öfkeli açıklamalar yaptı, Suriyeli mülteciler için askeri tampon bölge oluşturma fikrini ortaya attı. AKP’nin, Türkiye’yi Arap Baharı için model ve Ortadoğu meselelerine kurtarıcı arabulucu olarak gösteren halkla ilişkiler stratejisiyle bölgede üstlendiği disiplin sağlama rolü bir süre iyi gitti. Ama Suriye giderek daha fazla istikrarsızlaştıkça –ve her seferinde de Ankara’nın taleplerine kulak tıkadıkça- Türkiye’nin aciz görünmeyi göze alması da daha fazla tehlikeye girer.

Suriye'deki kriz muhtemelen Türk dış politikasının yeniden ayarlanmasına yol açacak. Türk dış politikasının mimarı, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin, civardaki rejimlerle etkileşim içinde olmasını öngören ana prensibini ifade etmek için "komşularla sıfır sorun" ibaresini türetti. Türkiye'nin Suriye yönetimiyle problemi olduğu açıktır, üstelik bu problem küçük de değil. Türkiye'nin, Suriye meselesini ele almada eleştirel ifadelerin ötesinde pek de yapabileceği bir şey olmadığı da giderek daha vazıh hale geliyor. Suriyeli mülteciler için güvenli bölge mahiyetinde askeri tampon bölge oluşturulması, uluslararası bir yetki gerektirmesinin yanı sıra Türk askerlerinin de yabancı bir ülkeyi işgal etmelerini icap ettirecektir. Bu da Türkiye'nin yeni Osmanlılık diye bir gündemi olduğuna dair zaten şüphe içinde olan Araplar arasında muhtemelen alarm zilleri çalmasına yol açar. Türkiye'nin Muammer Kaddafi'ye karşı Libyalı isyancıları hararetli bir şekilde desteklemesi ve Suriye'deki muhalif güçlere olan halk desteği, Arap Baharı'nın etkilerini gidermeye çalışan ve Türkiye'nin niyetleri konusunda gittikçe artan bir güvensizlik içindeki Arap monarşist rejimlerinin öfkesini çekmiş durumda.

Ayrıca, Türkiye'nin Esad rejiminin yıkılmasını kolaylaştırmaya çalıştığı şeklinde yorumlanacak her türlü hareketi, hiç kuşkusuz İran'la problem çıkmasına yol açacaktır. Türkiye, komşusu İran'ı kızdıracak adımlardan kaçınmak için özel gayret sarf etmiştir. İran, Lübnan'da Hizbullah, Filistin'de İslami Cihad ve Gazze Şeridi'nde Hamas gibi gruplar vasıtasıyla Levant'ta tutunmaya devam etmek için büyük ölçüde Suriye'deki Alevi rejimine güvenir. Suriye'nin Sünnilerin kontrolüne geçmesi İran'ın caydırıcılık stratejisindeki ana sütunu sökeceği için İran'ın, destek için gözlerini Ankara'ya diken Suriye muhalefet kuvvetlerini çökertmek için elinden geleni yapacağını tahmin edebiliriz. Türkiye, İran'la karşı karşıya gelmekten hep kaçındı. Bu yüzden, Irak'ta ABD'nin çekilmesi yaklaşırken, İran tarafından desteklenen Şiilere karşı Sünni dengesi oluşturmak için uzun süre gizli bir şekilde çalıştı. Suriye'de iktidar boşluğunun Türkler tarafından desteklenen Sünnilerle doldurulması, İran'la Türkiye arasında derin jeopolitik temelde yeni yeni başlayan cepheleşmeyi pekiştirecektir.

Devletlerin dostları yoktur, çıkarları vardır. Tarihi olarak güçlü olan ve dünyanın jeopolitik olarak en karmaşık yerlerinden birinde bulunan Türkiye, şimdi komşularla problemlerden kaçınma üzerine inşa edilen dış politikasının realiteden uzak olduğunu keşfediyor. STRATFOR'un görüşüne göre bu kaçınılmaz bir durum. Bu yüzden biz İngilizce yayımlanan, Fethullah Gülen hareketine ait olan ve iktidardaki AKP'yi hararetle destekleyen Today's Zaman gazetesinin pazartesi günkü sayısına alaka gösterdik. Pazartesi günkü sayıda iki köşe yazarı, Suriye'deki krizin, Türkiye'nin "komşularla sıfır sorun" politikasının ölmekte olduğunu gösterdiğini ifade etti.

Giderek yayılan bu fikir, sadece Türkiye’de konu hakkındaki iç tartışmaları değil, Türkiye’nin ABD ve diğerlerine vermeye çalıştığı mesajı da gösteriyor: Komşuları üzerinde anlamlı bir nüfuz sağlaması için zaman gerekiyor. ABD, Irak’tan askerlerini çekerken Ortadoğu’yu idare etmenin yükünü omuzlamada Türkiye’nin yardım etmesini istiyor. Washington özellikle İran’a kuvvetli bir karşı denge oluşturmaya ihtiyaç duyuyor. Bu görev de tarihi olarak hep Türkiye tarafından ifa edilmiştir. Burada açıkça bir menfaatler çatışması var: Washington, Türkiye’yi tam olarak hazır olmadığı bir role itiyor, bu arada Türkiye de yurt dışında nüfuz sahibi görünürken maruz kaldığı, giderek artan acılardan kurtulmaya gayret ediyor.

Türkiye’nin evrimi zor ve rahatsız olacaktır ama bu bir sürpriz olarak gelmemelidir. "Komşularla sıfır sorun” Türkiye’de yüzyılın başında iyi işledi. Yurt içinde kapandığı kabuktan çıkan Türkiye şimdi emperyal çıkarları olan yeniden dirilen bir güç olarak görülmemek için çaba sarf ediyor. Bölgesel anlaşmazlıklardan bir on sene sonra Türkiye şimdi komşularıyla problemlerin sadece kaçınılmaz olmadığını, Türkiye devleti asıl çıkarlarını yeniden belirlerken belki de gerekli bile olduğunu keşfediyor.

Kaynak: Stratfor Çeviren: Emin Arvas
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.dunyabulteni.net/?aType=yazarHaber&ArticleID=16283
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ortadoğu Operasyonları Türkiye'den Yürütülüyor

İletigönderen Başkomutan » Pzt Haz 27, 2011 15:27

İran'dan Türkiye'ye şok tehdit! 'NATO karışırsa vururuz'

Suriye lideri Esad’ın Ankara’yı İran lideri Hamaney’e şikayet ettiği iddia edilmişti. Şimdi de Lübnan basını Tahran’ın Türk hükümetine “NATO Suriye’ye saldırırsa topraklarınızdaki hedefleri vururuz” dediğini yazdı.

Suriyeli mülteciler Türkiye’ye kaçmaya devam ederken, sınırın öbür tarafında konuşlanan Suriyeli askerlerin varlığı gerginliği giderek tırmandırıyor. Arap basınında yer alan haberler Türkiye-Suriye arasındaki gerginliğin boyutlarını ortaya çıkarıyor. Önceki gün Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın Türk hükümetini ‘Batı’yı mutlu etmeye çalışmak’ ve ‘fırsatçı davranmakla’ suçlayarak İran’ın dini lideri Hamaney’e şikâyet ettiği gündeme gelmişti. İddiaların hemen ardından Lübnan gazetesi El Akbar, İran’dan Türkiye’ye tehdit geldiğini yazdı.

Milliyet'in aktardığı habere göre, İran Türkiye’yi NATO’nun Suriye’ye saldırması halinde, bu askerlere ev sahipliği yapmaması konusunda uyardı. İran, aksi halde Türkiye’deki ABD ve NATO hedeflerine saldıracaklarını söyledi. Suriye hükümetine yakın haber sitesi ChamPress de Erdoğan’ın 2008’de Lübnan Başbakanı Said Hariri’nin iktidarda kalmasına bizzat yardım ettiğini ve Esad’a karışmamasını söyleyerek “Amerikalılar böyle istiyor” dediğini yazdı.

‘SURİYE GÖZDAĞI VERMEYE ÇALIŞIYOR'

İngiliz gazetesi Guardian da Suriye ordusunun geçen hafta Türkiye sınırında bulunan Kirbet el Cauz kasabasına düzenlediği çıkarmanın, Türkiye’ye gözdağı verilmek için düzenlendiğini öne sürdü. Gazete, Ankara ve Beyrut’taki diplomatlara dayandırdığı haberinde, Türkiye’nin tutumunun Esad’ı sinirlendirdiğini, sınıra doğru ilerleyen Suriyeli birliklerin de Türkiye’yi korkutmak amacı taşıdığı belirtildi.

Fransız Haber Ajansı (AFP), Suriye üzerinden yük taşıyan Türk kamyoncularla görüştü. Cilvegözü sınır kapısından geçen kamyoncular, Türkiye’ye mülteci akınının başlamasıyla Suriyeli yetkililerin ve halkın kendilerine karşı tutumunun olumsuz yönde değiştiğini söyledi. Ürdün’e yük taşıyan Mehmet Mercimek, “Balayı bitti, her şey değişti. Mazot almak için durduğumda, kalmadı diyorlar. Halbuki mazotun olduğunu biliyorum. Bir ay önce bizi kucaklıyorlardı, şimdi düşman olarak görüyorlar” dedi.

Suriye üzerinden Irak’a yük götüren Hasan Çetin de “İnsanlar bize Türkiye’nin neden ‘bu hainlere’ kucak açtığını soruyorlar” diye konuştu. Nimet Maramda, Suriye polisi ve diğer devlet görevlilerinin kendilerine karşı “saldırganlaştığını” savunarak, “Durmadan işi uzatıyorlar, oysa eskiden Türk olduğumuz için öncelik veriyorlardı” dedi. Diğer yandan İsrailli Jerusalem Post gazetesi cumartesi günü Türkiye-Suriye sınırının, bir açıklama yapılmaksızın birkaç saatliğine kapatıldığını iddia etti.

VATAN


İran Batı medyasını suçladı

İran, Batı medyasını, Türkiye ile arasındaki ilişkileri baltalamaya yönelik propaganda yapmakla suçladı

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ramin Mehmanparast haftalık basın toplantısında, "İran ve Türkiye, bölgede önemli görevler üstlenen, iyi ilişkilere sahip iki büyük komşu ülkedir" şeklinde konuştu.

Menmanparast, "İki ülke arasındaki işbirliği, mevcut seviyenin çok daha üstünde bir potansiyele sahip. Bölgemizdeki gelişmelere dikkatli ve bunları çok iyi kavrayarak tepki göstermeliyiz" dedi.

Menmanparast, "Mesela, Batı medyası tarafından, NATO'nun Suriye'ye saldırmak için Türkiye'deki üslerini kullanmak istediği veya İran'ın Türkiye'yi tehdit ettiği haberleri yayılıyor" diye konuştu.

Bu haberlerin gerçeği yansıtmadığını belirten Mehmanparast, "NATO, Afganistan'da yaşadığı tüm bu problemlerin ardından, yeni bir ülkeye müdahele edemez, yeni bir oyuna başlayamaz" ifadelerini kullandı.

Türk yetkililerin, Batı'nın Suriye ile oynadığı oyunun içine çekilemeyecek kadar deneyimli olduğunu belirten sözcü, İran, Türkiye ve Suriye arasındaki işbirliğinin bölgede ekonomik ilerlemeye öncülük edeceğini kaydetti.

"YAKIT AMBORGOSU İNSANLIĞA VE YASALARA AYKIRI"

Mehmanperest ayrıca, ABD'nin başını çektiği bazı ülkelerin İran yolcu uçaklarına yakıt doldurmamasını insanlığa ve yasalara aykırı olarak nitelendirdi.

"Bazı batı ülkelerinin yolcu uçaklarına yakıt doldurmaması uluslararası kurallara ve düzenlemelere uymayan insanlık dışı bir hareket çünkü ülkeler yolcu uçaklarına gereken yakıtı vermek durumundadır. Özellikle ABD'nin başını çektiği Batılı güçlerin siyasi temelli bu hamlelerinin amacı İran üzerinde baskı kurmaktır" ifadelerini kullandı.

Batılı ülkeleri bu siyasi oyunlara girmemeleri için uyaran Mehmanparast, arkasında mantık bulunmayan bu hamlenin bir getirisi olmayacağının altını çizdi.

Mehmanperest, bu tarz kısıtlama ve baskıların İran halkının ilerlemesini engelleyeceğini düşünmenin "acizce bir hayal" olduğunu söyledi.

ABD, İran'ın "nükleer silah programı" sebebiyle İranAir ve Tidewater Ortadoğu şirketini kara listeye almıştı.

İHA
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.haberturk.com/dunya/haber/643696-iran-bati-medyasini-sucladi
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Sonraki

Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x