Ne dersiniz, Erdoğan ile PKK paslaşarak Diyarbakır'da parlamento kurdular mı?
Sizce ABD askeri gücü bölgeye girmeden bir Kürt devleti orada ayakta kalabilir mi?
Banu Avar'ın sıkça dile getirdiği bir şeyi anımsayalım:
- "İşgale kılıf hazırlamak... İşgal edilecek ülkeye saldırmak için önce bazı ön şartlar oluşturulur. Saldırıya kılıf hazırlamak için bahane bulunur ya da yaratılır... Vurmak için bir ülkeyi, uydurulmuş bir terim var; “uluslar arası meşruiyet”...
Paslaşarak parlamentolarını kurdurdular. Türk halkının kabul etmeyeceği bu durumdan halkı arkasına almayı başarmış yeni bir “tek lider Erdoğan” çıkar mı, çıkar.
Sertleştirme paslaşmasına devam edilir ve Güneydoğu’nun NATO’cu Türk generalleri tarafından bombalanması sağlanır ve kurtarıcı(!)ABD'ye meşru işgal yolu açılır…
Laik PKK'yı değil Kürt Şeriat Eyaletini, Barzani’yi istiyor ABD... İşin sırrı burada.
Öcalan'ı solcu lider diye gösterme çabaları başka neden olabilir?
Barzani varken Öcalan’ı lider yapmazlar. ABD gelip yerleşecek ve sol maskeli PKK ortadan kalkar... PKK’yı kaldıran da Türkiye’de kahraman olur.
Daha çok kan akacak, daha çok Kürt ölecek...
ANTİ EMPERYALİST OLMAKTAN ve BİRLİĞİMİZDEN BAŞKA KURTULUŞLARI OLMADIĞINI ACİLEN KÜRTLERE ANLATMALIYIZ!
Sahte Kürt önderleri çok şımartıldı, olacakları anlayacak halde değiller. NATO'cu Evren'in onları dağa kaçırtmak için yaptıklarını Türkler yaptı diye gördüler. Ya şimdi?..
Hain tuzaklardayız.
İran ve Suriye için Amerika demiri bu kadar tava getirmişken, Diyarbakır'ı da istediği tava getirmekte acele edecektir. Güneydoğu’da ipleri iyice gerdirip arkasından da bindirmek… Başbakan Erdoğan’ın şimdi sesinin yumuşak çıkmasına aldanmayın. Son fotoğraflara dikkatle bakın, Kalpaklı Mustafa Kemal tablosunun önünde poz veriyor.
Suriye ve İran’a bindirmeden önce ABD askerinin Diyarbakır’a inmesi gerekir!
NATO’cu generallerle paslaşarak geldik bugüne. İlker Başbuğ paşa da ağzından kaçırmış, “Erdoğan’la paslaşıyoruz” demişti. İçinde bit yeniği taşıyan böyle bir deyim, protokol dışı bir deyim, neden kullanılsın ki…
Bu sabahki MGK kararlarından anladığıma göre, paslaşmaya devam ediliyor. “Dost ve müttefik” ülkeler adına Suriye ve İran’a saldırabileceğimizi anlıyorum.
Sezar, Anadolu’ya üst üste yağma seferleri düzenlemişti. Merak ederdim, o kadar askeri Roma’dan buralara nasıl getiriyordu… Meğerse, Roma’dan borç alan Anadolu şehir kralları karşılığında Roma’ya asker veriyorlardı.
Murat Arslan’ın doktora kitabı “Mitridates VI Eupator”, s.128’de, Pontos sınırı kabul edilen Taşköprü yakınlarında geçen Birinci Mitridates-Roma Savaşı’nı anlatırken, Roma askerleri kimdi, bunu anlatıyor:
- “MÖ.89-85. Pontos kralı Mitridates’e karşı başlatılacak olan büyük savaş için Bitinya (Mudanya), Kapadokya, Paflagonya (Bolu) ve Galatya (Ankara) bölgelerinden adam toplamaya başladılar. Bu sırada Anadolu’da büyük bölümü Asyalı müttefiklerden oluşan üç Roma ordusu bulunmaktaydı. Söz konusu ordular müttefik güçlerle takviye olduktan sonra vakit geçirmeden Pontos sınırındaki yerlerini aldılar.
Romalılara dost ve müttefik “amicus et socius” anlaşmasıyla bağlı olan krallıklar ve kentler, Romalıların düzenledikleri seferlerde onlara askeri yardım yapmakla yükümlüydüler.”
İşte, 2 bin yıl sonra yeni Roma ile yine “dost ve müttefik” anlaşmamız var, yine onların Asya’ya düzenledikleri seferlerde onlara askeri yardım yapmakla yükümlüyüz...
Paslaşarak, halktan saklayarak, nereye kadar!
Eğitimci Yazar Mahiye MORGÜL, 29 Haziran 2011
mahiye@gmail.com