Patrik ABD'de Coştu!: 'Türkiye'de kendimi çarmıha gerilmiş g

Genel & Güncel Konular

Patrik ABD'de Coştu!: 'Türkiye'de kendimi çarmıha gerilmiş g

İletigönderen Oğuz Kağan » Cum Ara 18, 2009 17:53

Patrik ABD'de Coştu!

'Türkiye'de kendimi çarmıha gerilmiş gibi hissediyorum'

Fener Rum Patriği Bartholomeos, “Kendimi Türkiye'de, yaklaşık 2 bin yıllık Patrikhane'nin yok olmasını bekleyen bir hükümetin altında yaşarken, çarmıha gerilmiş gibi hissediyorum" dedi.

Amerikan CBS televizyonunun ünlü "60 Dakika" programına katılan Patrik Bartholomeos, kendisinin ve Türkiye'de yaşayan yaklaşık 4 bin Rum'un sorunlarını anlattı.

CBS'in internet sitesinde yayınlanan habere göre, Bartholomeos, Türkiye'de ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördüklerini söyledi ve “Türkiye'de azınlık olarak yaşamak suç değil. Fakat bize ikinci sınıf muamelesi yapılıyor. Haklarımızı Türk vatandaşları gibi kullanabildiğimizi düşünmüyoruz" diye konuştu.

Yaşadıkları zorluklara rağmen Türkiye'den ayrılmalarının söz konusu olmadığını belirten Bartholomeos, “Çünkü bu kilise 17 asır önce bu topraklarda kuruldu. Gerçi Türk hükümeti Patrikhane'nin yok olmasından ya da ülkeyi terk etmesinden memnun olurdu ama bu asla olmayacak" diye konuştu.

Bartholomeos, dünyanın en eski Hıristiyan manastırının Mısır'daki Sina Çölü'nde bulunduğunu hatırlatarak, bu manastırda Hazreti Muhammed'in Hıristiyanlara dokunulmamasını ve inançlarına saygı gösterilmesini istediğini gösteren bir mektup bulunduğunu kaydetti.

Bunu ironik bulduğunu söyleyen Fener Patriği, “Başbakan'ı ve birçok bakanı ziyaret ettim, sorunlarımızı anlattım, yardım istedim. Ancak laik olmakla övünen Türk hükümetinden hiçbir yardım gelmedi. Buna rağmen ayakta kalmakta kararlıyız. Burası Kudüs'ün devamıdır ve bizim için en az orası kadar kutsaldır. Zaman zaman çarmıha gerilsek de biz burada kalmayı tercih ediyoruz" dedi.

Bartholomeos, CBS muhabirinin, “Peki siz kendinizi çarmıha gerilmiş gibi hissediyor musunuz?" şeklindeki sorusuna, “Evet" cevabını verdi.

Röportaj, 20 Aralık Pazar günü 60 Dakika programında yayınlanacak.


İnternetajans, 18 Aralık 2009
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Patrik ABD'de Coştu!: 'Türkiye'de kendimi çarmıha gerilmiş g

İletigönderen antalyalim » Cmt Ara 19, 2009 9:46

Zaten kendi icinde celismis salak. Türkiye sana izin vermeseydi sen bu laflari nasil konusabilirdin acaba. Demek ki Türkiye'de Demokrasi varmis papaz efendi.
Ortalik karistiya saldirin anasini satayim. Sana da bir acilim yaparlar yakinda merak etme.

Ayrica carmiha germe sizde vardir papaz efendi, biz ya denize dökeriz ya da sallandiririz
"Mustafa Kemal'in Askerleriyiz" :turkiye:
Kullanıcı küçük betizi
antalyalim
Çeviri Takımı
Çeviri Takımı
 
İletiler: 522
Kayıt: Sal Ara 16, 2008 21:39
Konum: Evden

Re: Patrik ABD'de Coştu!: 'Türkiye'de kendimi çarmıha gerilmiş g

İletigönderen saba » Cmt Ara 19, 2009 12:30

Artik Türk düşmanlari hep birlikde tam azdı. PKKsı, Ermenisi, Rumu, Süryanisi … Herkes yok soykırımı, yok dini imiş , dili imiş. Sanki Türkiye de Türk milletinin bütün hakkları varda, bir bunlara eziyet ediliyor. Herkesi süründürüyorlar, bir de bu azınlıkları başımıza efendi ettiler. Işçiler meydanlarda dayak yiyor, ihmalden göçük altında ölüyor, devletin umrunda olmuyor. Hergün cinnet, cinayet, intihar haberleri. Bu herifler zırladımı manşet haber. Bu Istanbul 2010 Kültür başkenti dalgası ile verilen paraların büyük kısmı ile bir sürü patrikhanenin ve ermeni kiliselerinin malları restore edildi, denildi. Biraz da onlardan bahsetse papaz efendi. Türkiye’ye Türklere laf edecek oldunmu, mutlaka bir şey ikram edilir oldu, kimse eli boş dönmüyor. Önüne çıkan bir hikaye uyduruyor, manşet haber oluyor. Demokrasi herkes canının istediğini yapsın olmus. Tek şartıda Türk olmadıkdan sonra, müslüman olmadıkdan sonra. Türk milleti de sabah akşam çalışsın, vergi versin, askerlik yapsın, yabancıların mallarına pazar olsun, ucuz işgücü diye çalıştırılsın, bir de bu arsız efendilerin soktukları laflari sabah akşam sineye çeksin. Al sana AB demokrasisi, al sana Avrupa medeniyeti, güle güle kullan. Bu patrikinde derdi burasi ikinci Kudüs diyerek, siradan Ayasofya’yı tekrar ayine açmak, bu gidişle o da olur yakinda...
Kullanıcı küçük betizi
saba
Çeviri Takımı
Çeviri Takımı
 
İletiler: 36
Kayıt: Cmt Ara 29, 2007 0:07

Re: Patrik ABD'de Coştu!: 'Türkiye'de kendimi çarmıha gerilmiş g

İletigönderen bozkurtlar diyari » Cmt Ara 19, 2009 19:25

Bu dandik ne diyor yav ???? Bi sen eksiktin
Ulan dandik papaz sakalindanda utanmiyorsun, yasayabilecegin yere kadar cehennemin dibine kadar yolun acik olsun.
Defollllllllllllllll........

Alooo akp bak dandik papaz acilim istiyor !!!

Ulan dandik papaz bak sucsuz insanlarimiz 2 senedir iceride bosu bosuna
yatiyor.Sende yerinde duramayip kuduruyorsun galiba..
TÜRK GENÇLİĞİNİN ANDI !!!

EY TÜRK'ÜN BÜYÜK ATASI GAZI MUSTAFA KEMAL ATATÜRK !!!

Her zaman, her yerde ve her durumda Atatürk ilkelerinden ayrılmayacağımıza, çağdaş uygarlığa geçmek için bütün zorlukları yeneceğimize namus ve şeref sözü verip, kendimizi büyük Türk Milletine adarız.
Kullanıcı küçük betizi
bozkurtlar diyari
Üye
Üye
 
İletiler: 570
Kayıt: Cum Ara 19, 2008 11:27

Re: Patrik ABD'de Coştu!: 'Türkiye'de kendimi çarmıha gerilmiş g

İletigönderen Ram » Cmt Ara 19, 2009 21:44

Offtopic :
Şimdi Reklamlar:

Resim
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

Re: Patrik ABD'de Coştu!: 'Türkiye'de kendimi çarmıha gerilmiş g

İletigönderen maydonos » Cmt Ara 19, 2009 23:48

Ses ver Turkiye izlencesinde Kamuran Inan konuk olmustu ve bu konu ile ilgili guzel aciklamalari var izlemenizi oneririim. Sonra bu devsirmeleri daha iyi taniyip kimse hayrete dusmesin.
Resim


Ne MuTLu TüRkÜm DiYeNe
Kullanıcı küçük betizi
maydonos
Üye
Üye
 
İletiler: 1651
Kayıt: Çrş Haz 04, 2008 1:53

Re: Patrik ABD'de Coştu!: 'Türkiye'de kendimi çarmıha gerilmiş g

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzr Ara 20, 2009 19:45

Senin Allah’ın var mı, Papaz efendi?

Önceki gün Mehmet Ali Birand’ın 32. gün programına Fener Rum Patrikhanesi’nin avukatı Kezban Hatemi, Anayasa Profesörü Serap Yazıcı ve kapatılan DTP’nin milletvekillerinden Sebahat Tuncel ile birlikte katıldık.

Dikkatimi çeken, her birinin temsil ettiği kesimler, AKP ve bizzat Başbakan tarafından “açılım politikası” adı altında koruma-kollama altına alınmış olan bu bayanların, Başbakan’a ve partisine belirgin bir öfke duymalarıydı.

Konuklar sadece programda değil, hazırlık sırasında kendi aralarında yaptıkları sohbette de AKP’nin anayasa değiştirme konusundaki basiretsizliğinden, başlattığı iddialı süreçlerin arkasında duramamasından yakındılar.

Kezban Hatemi, şimdiye kadar atılmış olan bütün adımların eğer bir anayasa değişikliği acilen yapılmazsa, AKP’den sonra iktidara gelecek olası bir milliyetçi hükümet tarafından bir gecede ortadan kaldırılabileceğinden endişeliydi.

AKP’nin talimatıyla kapalı kapılar ardında anayasa taslağı hazırlayıp, bunu da daha Türk kamuoyuna açıklamadan ABD’de görücüye çıkarmış olan ekibin mensubu Prof. Serap Yazıcı ise sicilindeki bu nota bakmadan, “yargının siyasallaşmasından” dert yandı. O da Kezban Hanım gibi “AKP’nin basiretsizliğinden” rahatsızdı ve Anayasa’nın acilen değişmesi gerektiğini savunuyordu.

Dünyanın en garabet seçim sistemi sayesinde, 90 bin oy aldığı için terör suçundan yatmaktayken cezaevinden çıkıp milletvekili olan Sebahat Tuncel ise, (İspanya’da Avrupa Parlamentosu’na girmiş olanları bile yaka paça indirdiler) açılım sürecinin duvara toslamasından ve DTP’nin kapatılmasından neredeyse hepten AKP’yi ve Başbakan’ı sorumlu tuttu.

Ortaya çıkan menfi tablodan AKP’yi sorumlu tutma eğilimi basın cenahındaki “açılımcılar” arasında da giderek yaygınlaşıyor.

AKP’nin tutukluk yapmaya başladığını farkeden Cengiz Çandar, “Bunun bir yolu, ‘Açılım’ın ‘özü’ olarak İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın da vurguladığı diğer ayağını, yani ‘demokratik standartların yükseltilmesi’ işine hızla girişmek. Daha önce de belirttiğimiz gibi ‘retorik siyasetin yerini hiçbir vakit tutamaz’. Hükümet, açıklamaların ötesine geçerek, ‘demokratik standartların yükseltilmesi’ doğrultusunda somut ve üstelik ‘hızlı’ somut adımların atmaya bir an önce girişmeli” diye akıl verdi…

Oysa hükümet, Çandar’ın yazısının yayımlandığı gün, “demokratik standartları yükseltmeye” başlamıştı bile…

Nasıl mı?

Haklarını isteyen Tekel işçilerini polise vahşice dövdürerek!

Milletvekillerinin ve yoldan geçmekte olan vatandaşların gözüne biber gazı sıktırarak!


Al sana “demokratik standart”!

Etnik kimlikçiliğe, bölücülüğe, terörist savunuculuğuna bu kadar hoşgörülü ancak hak arayan gariban işçi ile bir de dağda terörist kovalayan askere bu kadar mesafeli olabilen “hükümetimize”, kol kanat gerdiklerinden gelen bu eleştiri bombardımanı da neyin nesi?

Haydi diyelim ki açılım sürecinde bir şeyler yaşandı bitti, ortaya çıkan başarısızlık tablosuna suçlu aranıyor…

Peki Fener Rum Patriği Bartholomos’a ne oluyor?

Daha “Patrikhane açılımı” başlamadı bile… Amerikan CBS televizyonunun ünlü "60 Dakika" programına katılan Patrik, Türkiye'de ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördüklerini söyledi ve “Türkiye'de azınlık olarak yaşamak suç değil. Fakat bize ikinci sınıf muamelesi yapılıyor. Haklarımızı Türk vatandaşları gibi kullanabildiğimizi düşünmüyoruz" diye konuştu. Yaşadıkları zorluklara rağmen Türkiye'den ayrılmalarının söz konusu olmadığını belirten Bartholomeos, “Çünkü bu kilise 17 asır önce bu topraklarda kuruldu. Gerçi Türk hükümeti Patrikhane’nin 'nin yok olmasından ya da ülkeyi terk etmesinden memnun olurdu ama bu asla olmayacak" diye konuştu…

“Türk Hükümeti” derken AKP’yi kastediyor…

Allah, Allah…

Muhabbetleri pek iyiydi, araları pek sıkı fıkıydı; acaba kapalı kapılar ardında ne oldu da Patrik hazretleri böyle konuşmaya başladı?

Hazret’in konuşmasındaki en çarpıcı bölüm de şu:

“Başbakan'ı ve birçok bakanı ziyaret ettim, sorunlarımızı anlattım, yardım istedim. Ancak laik olmakla övünen Türk hükümetinden hiçbir yardım gelmedi. Buna rağmen ayakta kalmakta kararlıyız. Burası Kudüs’ün devamıdır ve bizim için en az orası kadar kutsaldır. Zaman zaman çarmıha gerilsek de biz burada kalmayı tercih ediyoruz."

Bartholomeos, CBS muhabirinin, “Peki siz kendinizi çarmıha gerilmiş gibi hissediyor musunuz?" sorusuna da “Evet" cevabını vermiş…

“Kudüs’ün devamı”!!

“Açılım” maceramızın nerelere kadar gidebileceğini kestirmeye başladınız mı? Bakın, Papaz Efendi, İstanbul için “Kudüs’ün devamı” diyor…

Dönelim “Patrik efendi bunu neden yapıyor?” sorusuna…

Acaba kapalı kapılar ardında bir takım çatırdamalar olduğundan mı, yoksa “Kürt açılımında” olduğu gibi duvara toslanmasın diye “işi başından sıkı tutmak” amacıyla mı?

Her halükârda reva değil bu kadar “açılımcı” bir hükümete…

Deneyimli Atina muhabiri Stelyo Berberakis, genç rahip adaylarına sarkıntılık yapan din adamını konu alan bir haberine “Senin Allah’ın var mı Papaz efendi?” başlığını atmıştı…

Şimdi biz, AKP’ye acımaya başlamış olanlar (Ne de olsa Türkiye Cumhuriyeti hükümeti) da aynı soruyu soruyoruz:

“Senin Allah’ın var mı Papaz Efendi?”


Fatma Sibel YÜKSEK / Bursa Kent Gazetesi, 19 Aralık 2009
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Patrik ABD'de Coştu!: 'Türkiye'de kendimi çarmıha gerilmiş g

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzr Ara 20, 2009 20:23

AKP'den Bartholomeos'a Yanıt!

'Umarım dil sürçmesidir...'

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Fener Rum Patriği Bartholomeos'un “Kendimi Türkiye'de, yaklaşık 2 bin yıllık Patrikhane'nin yok olmasını bekleyen bir hükümetin altında yaşarken, çarmıha gerilmiş gibi hissediyorum" sözleri için ''Bir dil sürçmesi olduğunu umuyorum'' dedi.

İşte Bartholomeos'un tartışılan sözleri

Amerikan CBS televizyonunun ünlü "60 Dakika" programına katılan Patrik Bartholomeos, kendisinin ve Türkiye'de yaşayan yaklaşık 4 bin Rum'un sorunlarını anlatmıştı.

Bartholomeos, Türkiye'de ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördüklerini söylemiş ve “Türkiye'de azınlık olarak yaşamak suç değil. Fakat bize ikinci sınıf muamelesi yapılıyor. Haklarımızı Türk vatandaşları gibi kullanabildiğimizi düşünmüyoruz" diye konuşmuştu.


İnternetajans, 19 Aralık 2009




Türkiye Ayağa Kalktı!

"Patrik önümüzdeki hafta açıklama yapacak"

Fener Rum Patriği Bartholomeos'un avukatı Kezban Hatemi, müvekkilinin, ABD'de yaptığı "Türkiye'de kendimi çarmıha gerilmiş gibi hissediyorum" açıklamasının kamuoyu tarafından yanlış anlaşılmaması için önümüzdeki hafta bir açıklama yapacağını söyledi.

Bartholomeos'un avukatı ve danışmanı Hatemi, "bir Amerikan televizyon kanalı muhabirinin mayıs ayında Bartholomeos ile yaptığı röportajın, bu ayın 20'sinden sonra yayımlanacağını, daha orada yayımlanmadan Türkiye'de servis edilmesinin çok enteresan bir durum olduğunu ve bu zamanlamaya dikkat edilmesi gerektiğini" belirtti.

"Röportaj da değil, muhabir gelmiş dayamış mikrofonu, yanlarında kimse yok" diyen Hatemi, şunları kaydetti:

"Muhabirin sorduğu sorular, röportajda Patrik söylemiş gibi yansıtılıyor. Tabii 'çarmıha gerilmek' ibaresi insanların dikkatini çekiyor ve o alt yazı olarak veriliyor. Çarmıha gerilmek bir Hristiyan tabiridir. Biz nasıl, 'Bana cehennem azabı yaşatıyorsun?' deriz, onun gibi. Evde çocuğuna kızan anne de 'Yeter beni çarmıha gerdin' der. Patrik bunu söylemiyor, dikkat edin.

Muhabir soruyor, 'Çarmıha mı gerilmiş hissediyorsunuz kendinizi?'. Yani 'cehennem azabında mı hissediyorsunuz kendinizi' anlamındadır bu. O da cevap olarak 'Yes I do (Evet katılıyorum)' diyor. Başka bir şey demiyor. Hakikaten de öyle demeli değil mi? Ben aynen katılıyorum, çünkü hala patrikhanenin sokağı, patrik asan sadrazamın adını taşıyorsa ve her gün patrikhanenin duvarında bu adamın ismi varsa diken üstünde değil misiniz?"

Röportajın yayımlanma tarihinin patrik için önem taşımadığını vurgulayan Hatemi, "Bu röportaj Mayıs ayında oldu. Sonra biliyorsunuz Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın açılım paketi içinde olduklarını gördüler hep birlikte" dedi.

Avukat Kezban Hatemi, "Bartholomeos, kamuoyunun yanlış anlamaması için önümüzdeki hafta içinde bir açıklama yapacak" bilgisini verdi.

Patrik ne demişti?

Fener Rum Patriği Bartholomeos, “Kendimi Türkiye'de, yaklaşık 2 bin yıllık Patrikhane'nin yok olmasını bekleyen bir hükümetin altında yaşarken, çarmıha gerilmiş gibi hissediyorum" demişti.


İnternetajans, 19 Aralık 2009




CHP: O sözler yakışıksız

CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen Fener Rum Patriği Barthalemous’un “kendimi çarmıha gerilmiş hissediyorum” şeklindeki sözlerini “isabetsiz, yakışıksız ve yersiz” olarak değerlendirdi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Öymen yaptığı açıklamada, Fener Rum Patriği Barthalemous’un sözlerine tepki gösterdi.

Barthalemous’un dile getirdiği Ruhban Okulu konusunun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD ziyaretinden sonra gündeme getirilmesinin anlamlı olduğunu belirten Öymen, “ABD Başkanı Sayın Obama Sayın Başbakan ile yaptığı konuşmadan sonra gazetecilere patrikle yaptığı görüşmeden bahsetmiştir ve Türkiye’nin Patrikhane’nin Ekümenik sıfatını tanımadığını bildiği halde patrikten ekümenik patrik diye bahsetmiş ve Heybeliada Ruhban okulunun açılması konusundaki talebini dile getirmiştir. Bunu bizim makul karşılamamız kabil değil. Anayasamız özel nitelikte dini ve askeri yüksek okulların açılmasına izin vermiyor. Patrikhanede bunu gayet iyi biliyor. Türkiye’de hiç kimse Ortodoks din adama yetiştirilmesin demiyor. Biz diyoruz ki, İstanbul üniversitesinin ilahiyat fakültesine bağlı olarak böyle bir yüksek okul açılabilir. Ama patrik istiyor ki doğrudan doğruya patrikhaneye bağlı olsun. Bunun için de maalesef yabancı ülkelerin baskılarına başvurmak yoluna gidiyor. Türkiye’deki bir dini kuruluş, uluslar arası alanda Türk Hükümeti’ne yönelik baskı yaptırma yoluna gidiyor. Talepleri yerine getirilmeyince de ‘biz çarmıha gerilmiş gibiyiz’ diyor patrik. Kendini büyük bir ızdırap içinde göstermeye çalışıyor. Bu sözleri son derece, isabetsiz, yakışıksız, yersiz buluyoruz. Türkiye Anayasasının ihlali isteniyor” dedi.

-“DAVUTOĞLU’NUN SESİ CILIZ KALIYOR”-

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun da bu konuda yaptığı açıklamaların son derece cılız kaldığını ifade eden Öymen, “Patriğin dili sürçmüştür’ diyor. Yani size mi düşüyor patriği mazur göstermek? Sizin işiniz mi? Bırakın kendi savunsun. Dilinin sürçmediği öyle belli ki kendi sözcüsü vasıtasıyla Türk televizyonlarında hükümete baskı yaptırdığını söylüyor” dedi. Kendilerinin o zaman da tepki gösterdiklerini, ancak hükümetten ses çıkmadığını ifade eden Öymen şöyle devam etti:

“Hükümetin politikası daima alttan alacak, en haksız, en isabetsiz, en incitici davranışlarla karşılaştığı zaman bile onları mazur görecek onları tatmin etme yoluna gidecek, yani sizin milli kararlılığınızı, haysiyetinizi, şerefinizi güçlü bir şekilde dile getirmek kabiliyetiniz yok mu? Diyemiyor musunuz ki. ‘bugün bir de Batı Trakya’daki Türklerin durumuna bakın’. 60 bin batı Trakya Türk’ü vatandaşlıktan atılmıştır. Ve geri alınmıyorlar. Bunları dile getiremiyor musunuz? Hayır. ‘Kimseyi incitmeyelim, onları himaye eden yabancı devletlere de şirin görünelim.’ Yani bu dış politikanın özelliği bu. Maalesef her adımında hükümet Türkiye’ye irtifa kaybettiriyor. Türkiye’ye zemin kaybettiriyor. Son derece ciddi bir durumdur.”


İlk Kurşun, 20 Aralık 2009
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Patrik ABD'de Coştu!: 'Türkiye'de kendimi çarmıha gerilmiş g

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzr Ara 20, 2009 20:36

Patrik kimden yüz buldu?

Ermeni soykırımı, Pontus soykırımı, Keldani soykırımı derken bir de Asuri soykırımı iddiası attılar ortaya!

Avustralya’nın Sydney şehrinde, Fairfield Bölgesi Belediye Meclisi, Türkiye’ye yönelik suçlamalara atıfta bulunan bir Asuri anıtı dikilmesi kararı aldı. Türkiye Dışişleri Bakanlığı, bu girişimin iki ülke ilişkilerinin özüne ve dostluğa yakışmayan, talihsiz bir gelişme olduğunu belirtti.

Peki nereden buluyorlar bu cüreti?

Elbette AKP iktidarının ABD ve AB uyumlu politikasından..

* * *

ABD Başkanı Obama, Fener Patriğine verdiği, “Erdoğan ile görüşmemde ekümenik konusunu ona ileteceğim” sözünü yerine getirdi ama konuşmayı Türkçe’ye çeviren tercüman, Başkan’ın “Ekümenik Ortodoks Patriği” sözlerini, sadece “patrik” olarak çevirdi.

Görüşmenin ardından Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, “Başkan Obama, küresel konuma sahip bir lider olan ‘Ekümenik Patrik’in misyonuna ve İstanbul’daki Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden açılmasına olan desteğimizi pekiştirdi” denilmişti.

Erdoğan ise düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin “Heybeliada Ruhban Okulu gündeme getirildi mi?” sorusuna “O konuyla alakalı olarak tabii kendileri gündeme getirdiler. Ama bu konuda şu anda Türkiye’de Milli Eğitim Bakanlığımızın bir çalışması var. Ama ben ondan öte biliyorsunuz bundan kısa bir süre önce azınlıkların dini liderlerini Büyükada’da bir araya getirdim. Kendileriyle bir görüşmem, toplantım oldu. Bu görüşmede de bizden taleplerini istedim” cevabını vermişti.

* * *

Patrik de Obama-Erdoğan desteğinden güç alarak Amerikan CBS televizyonuna yaptığı açıklamada “Azınlık olmak suç değil ama 2. sınıf vatandaş muamelesi görüyoruz. Haklarımızı, Türk vatandaşları gibi kullanabildiğimizi düşünmüyoruz. Zor şartlarda yaşıyoruz ama Türkiye’den asla ayrılmayacağız. Patrikhanenin yok olmasını istiyorlar ama bu gerçekleşmeyecek. Burası bizim için en az Kudüs kadar kutsaldır, ayakta kalacağız. Başbakan’a sorunlarımızı anlattım ama hiçbir yardım gelmedi” dedi.

Patrik, CBS muhabirinin, “Peki siz kendinizi çarmıha gerilmiş gibi hissediyor musunuz?” şeklindeki sorusuna, “evet” cevabını verdi.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Fener Rum Patriği Bartholomeos’un sözleri için “Bir dil sürçmesi olduğunu umuyorum” dedi.

* * *

Peki neden böyle oluyor?

Sebebini CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, NTV’de anlattı:

“Demokrasinin öznesi bireydir, insandır. Yani insanın özgürlüğüdür, düşünce, inanç, teşebbüs özgürlüğüdür, insanın kimliğidir, kimliğine saygı gösterilmesidir. Bu konularda her türlü adımı, açılımı, ilerlemeyi hep birlikte gerçekleştirmemiz lâzım. Demokrasinin anlamı budur. Demokrasiyi şimdi birileri şöyle anlamaya yöneliyor. Diyorlar ki birey değil, bir cemaatin parçası gibi cemaate özgürlük, komüniteye.. Yani demokrasinin öznesi, sanki halklar, cemaatler, mezhepler falan gibi bir anlayış savunuluyor..

E ne olacak? ‘Bizi demokrasinin süjesi yapın. Bize biz olarak özgürlük verin.’ Size siz olarak özgürlük tanıdık mı ayrışmaya giderim, parçalanırım. Herkesin bir kimliği var Türkiye’de. Her kimliğe göre ayrı bir yapılanma mı yapacağız?

Herkes çok iyi anlasın, bu işin özü bu.

Ben ‘bölücü’ dediğim zaman niye kızıyorsun? Bölüyorsun Türkiye’yi diyorum. Bu vatana ihanet değil mi? Bir ülkeyi bölmeye giden sürecin iktidarı olmak, Başbakanı olmak, Türkiye’nin bölünüşüne nezaret etmek kutlanacak bir davranış mıdır? Vatanseverlik midir?”


Arslan BULUT / YENİÇAĞ, 20 Aralık 2009
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Patrik ABD'de Coştu!: 'Türkiye'de kendimi çarmıha gerilmiş g

İletigönderen antalyalim » Pzt Ara 21, 2009 0:27

Son zamanlarda AKP'ye karsi yürütülen planlar var bunlarin farkinda olanlar da cogalmaya basladi. Insanlarin bu duruma sasirmalarinin nedeni ise, daha önce AKPnin bi taraflarini yalayanlar artik elestirmeye basladi. Bu elestiriler cok da yenilir yutulur tarzdan degil aslinda. Mantik "AKP'ye bile vuruyorlar demek ki bu adamlar iktidar yanlisi degilmis" dedirtme mantigi degil artik.
Bana kalirsa okyanus ötesinden yürütülen bu yikim projesinin AKP ile devam ettirilemeyecegi anlasilmis durumda. Gerekirse delige süpürülecek olan Tayyiban bu adamlarin artik isine pek yaramiyor. Aga babalari gibi o da Atatürk Gencligini kücümsedi ama isler istedigi gibi gitmedi. Her yerde disini gösteren Atatürk Gencligi bu yikima izin vermedi.
Terörist basi bile adamlarina "bekleyin" dedikten sonra bildigi veya yolunu gözledigi birseyler vardir.
Ancak olaylar bu raddeye kadar geldikten sonra okyanus ötesi bu isin pesini birakip yenilgiyi kabul etmeyecektir. Bunun kaniti olarak Sarigül hareketini dikkatlice analiz etmemiz gerektigini düsünüyorum.
AKPnin gidip yerine soros destekli Sarigül'ün getirilmeye calisilmasi gözlerden kacmamalidir. Cünkü AKP den sonra Mecliste en cok oy alabilecek parti CHPdir ve CHP'nin oylarini bölen ve böyle giderse de daha fazla bölebilecek olan Mustafa Sarigüldür.
Bunu ilerleyen günlerde görecegimize inaniyorum.
Zamani geldiginde AKPden cözülen bazi isimlerin Sarigüle destek vermesi yeni bir yikimin baslangici olabilir.
"Mustafa Kemal'in Askerleriyiz" :turkiye:
Kullanıcı küçük betizi
antalyalim
Çeviri Takımı
Çeviri Takımı
 
İletiler: 522
Kayıt: Sal Ara 16, 2008 21:39
Konum: Evden

Re: Patrik ABD'de Coştu!: 'Türkiye'de kendimi çarmıha gerilmiş g

İletigönderen Comte » Çrş Ara 23, 2009 17:21

Fener Rum Patrikhanesi'nden 'çarmıh' açıklaması

Fener Rum Patrikhanesinden yapılan açıklamada, "Kendini çarmıhta hissetme" deyiminin, sorunların sebep olduğu üzüntü ve sıkıntıların ifadesinden ibaret olduğu belirtilerek, "Bütün dillerde bu tür deyimler vardır ve dar söylemleriyle değil, o dilde yüklenen anlamlarıyla değerlendirilirler. Patrik Hazretlerinin, kendisine bu deyim kullanılarak sorulan soruyu cevaplandırırken, özel olarak hükümetimizden gelen bir baskıyı ifade kastını taşımadığı aşikardır" denildi.

Patrikhaneden yapılan yazılı açıklamada, son günlerde Fener Rum Patriği Bartholomeos’un Amerikan CBS Televizyonu muhabiriyle aylar önce yaptığı bir konuşmasının, "konuşmanın kastı ve kullanılan ifadeler dışında ve bunları aşan yorumlara tabi tutulması" dolayısıyla bir açıklama yapılması gereği duyulduğu belirtildi.

Patrik Bartholomeos’un, konuşmasında, Türk basın mensuplarının soruları üzerine verdiği ve vermekte olduğu cevaplardan farklı bir üslup ve ifade kullanmadığı kaydedilen açıklamada, şöyle devam edildi: "Patrikhane ve Rum cemaatinin onlarca yıl boyunca karşılaştığı sorunları ve haksızlıkları dile getirme ödeviyle yükümlü bir ruhani önder olarak bunları her zamanki gerçekçi ve aynı zamanda özenli üslubuyla dile getirmiştir.

’Kendini çarmıhta hissetme’ deyimi de bu sorunların sebep olduğu üzüntü ve sıkıntılarının ifadesinden ibarettir. Bütün dillerde bu tür deyimler vardır ve dar söylemleriyle değil, o dilde yüklenen anlamlarıyla değerlendirilirler. Patrik Hazretlerinin, kendisine bu deyim kullanılarak sorulan soruyu cevaplandırırken, özel olarak hükümetimizden gelen bir baskıyı ifade kastını taşımadığı aşikardır.

Nitekim Başbakanımız da çektiği sıkıntıları zaman zaman batı dillerindeki ’çarmıh’lı deyimlerle değil, Türkçemizdeki ’kefenli’ deyimlerle ifade etmişlerdir. Hükümet mensupları da demokratik hukuk devleti olma yönündeki içten ve bütün iyi niyetli halkımızın katıldığı ve desteklediği girişimlerini gerçekleştirmek isterlerken aynı sıkıntılara maruz kalmaktadırlar.

Patrik Hazretleri, ülkemizin esenliği ve hükümetin hukuk devleti yolundaki gayret ve başarıları için her zaman dua etmektedirler. Bu gayretlerin başarıya ulaşması için çekilen sıkıntıların gizlenmeyip açıklanması, demokratik bir toplum düzenine olan güvenin tezahürüdür ve bu sıkıntıların giderilmesi için de açık ve demokratik bir toplumda bunların açıklanmasından başka bir çare olmadığını bütün sağduyulu ve iyi niyetli insanlar kabul ve teslim ederler."

BAĞIŞ'TAN ÇARMIH YORUMU

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Fener - Rum Patriği Bartholomeos'un tepki çeken açıklamalarıyla ilgili konuştu. Bağış, " O bir tabir. İngilizce'de de çok sık kullanılan bir tabir. Anladığım kadarıyla kendi anadili Rumca'da da çok sık kullanılan bir tabir. Çok da fazla üstüne gitmeye gerek yok. Ne diyelim biz ? Yani Batı Trakya'da yaşayan Türk soydaşlarımız da çarmıha gerilmiş gibi hissediyorlar dememizle birşey kazanamayacağımıza göre, önemli olan bir grubun bir şahsın veya bir kesimin sorunları varsa, ki bugün Türkiye'de sorunu olmayan kesim yok, bu sorunları aşmak için irademiz var. Artık Türkiye eski Türkiye değil, artık Türkiye sorunlarıyla yüzleşebilen bir Türkiye o çerçevede ben ümit ediyorum ki ben bütün sorunlarımızı aşıp dünya standartlarında bir küresel güç olmak için elimizden geleni yapmak durumundayız " dedi.

Milliyet, 23.12.2009
Resim
Kullanıcı küçük betizi
Comte
Dilmaç
Dilmaç
 
İletiler: 195
Kayıt: Prş Ara 10, 2009 17:21

Re: Patrik ABD'de Coştu!: 'Türkiye'de kendimi çarmıha gerilmiş g

İletigönderen Oğuz Kağan » Prş Ara 24, 2009 0:18

'Kin Kapısı' ve 'Çarmıha Gerilmek'

Rum Patriği Barholomeos ile ilgili birkaç gündür çıkan haberler var. Uzunca bir süredir içerde siyasilere, akademisyenlere ve medya mensuplarına “şirin” görünmeye çalışırken, bir yandan da içlerindeki kinin hiçbir zaman bitmeyeceğini ortaya koyan bir söylemle Amerikan CBS Televizyonu’na verdiği beyanat tartışılıyor.

Nedir bu beyanatın özeti: Tek cümle ile “Türkiye’de kendini çarmıha gerilmiş hissediyorum” ve devam ediyor “Türkiye’de ikinci sınıf vatandaş muamelesi görüyoruz”.

Bu söylemler ilk değil ve son da olmayacak. Bu hususta yazılacak söylenecek çok söz var. Çıkacak tek sonuç içlerinde saklanan, gizlenen “KİN”.

Yunanistan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Grigoris Delavekuras, Fener Rum Patriği Bartholomeos'un Amerikan CBS Televizyonu’na yaptığı açıklamayı "Herkes dikkate almalı" dedi. Bu beklenen ve de bilinen tepkidir.

Yunanistan bu günkü bildiğimiz coğrafyasında tesadüfen kurulmuş bir ülkedir. Yunanistan; bir AB üyesi olmasına karşın kökten dinci bir ülkedir. Megali İdea’ya göre merkezi İstanbul olan “Büyük Yunanistan”ı kurmak iken bu amaç gerçekleşememiş ve 1814 Filiki Eterya ile başlayıp 1821’de –Yunanlılara göre- hüsranla biten maceradan sonra gelişen bir takım olaylar sonucunda kurulmuş bir ülkedir.

Yunanistan Anayasası’nda belki de başka bir ülkede örneği bulunmayan maddeler bulunur. Bunlardan 3. madde özetle şöyledir: “Yunanistan’ın resmi dini Ortodoksluktur, dinin başı Konstantinopolis’tedir (İstanbul)”.

1789 Fransız İhtilalı’nı müteakiben, Avrupa’da Yunan hayranlığı ve “Yunancılık” akımı başlamıştır. Bunun tohumlarını atan Giritli bir Yunanlı olan ozan, şair Rigas Ferreos’tur. Bu militan şair; Avrupa’da zemini hazır olan Yunan hayranlığını çok güzel kullanarak kendine önemli yandaşlar bulmuştur. Bu yandaşların en önemlisi ise şüphesiz Ferreos’tan fevkalade etkilenen ve Yunanlılara methiyeler içeren, lirik şiirler yazmış olan Lord Bayron’dur. Rigas’ın attığı bu tohumlar meyvelerini kısa sürede vererek ortaya Yunan yandaşı olup Avrupalı soylulardan destek gören çeşitli örgütler yaratmıştır. Bu örgütlerin en önemlisi şüphesiz 1814 yılında Rus Çarı’nın, Odesa kentindeki yazlık sarayında toplanarak kurulan ve “Paramasonik” bir kuruluş olan Filiki Eterya’dır. Yunan milli ülküsü olan “Megali İdea”ya göre Filiki Eterya; en kısa zamanda askeri örgütlenmesini de tamamlayarak merkezi İstanbul olan bir ihtilal yapmak ve “Büyük Yunanistan”ı oluşturmak amacı ile kurulmuştu.

Uzun zaman bir lider arayışında olan Filiki Eterya; örgütlenmesini sıkıntılı bir şekilde tamamlayabildiğinde artık 1821 yılına gelinmişti. Bu esnada, Rum Patrikhanesi; örgütün silah deposu halini almıştı. Padişah; bu durumu öğrendiğinde derhal Patrikhaneye bir baskın düzenledi ve aramalar esnasında önemli miktarda silahın yanı sıra; eyleme geçildiğinde kullanılmaya hazır çok sayıda sahte yeniçeri giysisi ele geçirildi. Patrik 5.Grigorios şu anda “Kin Kapısı” denen kapı üzerinde asıldı. İşte “Kin Kapısı” Rumlar ve Yunanlılarca sembolleştirildi ve o meşhur fetva verildi: “Bir Osmanlı Padişahı ya da bir Osmanlı veliahdı ya da bir Osmanlı şeyhülislamı burada (kapıda) asılmadıkça burası açılmasın…” . Aradan geçen 187 yıla rağmen bu kapının açılamamasındaki tek etken bu fetvadır. Yunanlı kaynaklardan öğrendiğimize göre; bu kapı ile ilgili özel bir ritüelin bulunduğu ve her patrik olanın, patrik olduğu gece bu kapının arkasında bu özel ritüele göre bir ayin yaparak bu yemini tekrarladığı ortaya konmaktadır.

Günümüzde, Rum Patrikhanesi’ne birçok ülkenin -başta Yunanistan ve ABD- devlet başkanları düzeyinde yapılan tüm ziyaretlerde; ziyaretçi yan kapıdan içeri alınır. Bu kapının açılması yönünde; geçmişte ve günümüzde Türkiye tarafından yapılan talepler ise daima nazikçe reddedilmektedir. O halde bizler de zaman zaman Rum Patrikhanesi tarafından gösterilen “sahte” iyi niyetli söylemlerine karşı şu soruyu onlara doğrultabiliriz: “mademki iyi niyetlisiniz, o halde adı “Kin” olan bu sembolü artık açınız.”

“Yunanistan’ın başşehri Kontantinopolis’tir” diyen bir milletten bahsediyoruz. İlköğretim yıllarından itibaren çocuklarına Megali İdea’yı aşılayan ve topraklarımızda gözü olan bir milletten bahsediyoruz. Megali İdea emellerinden olan Fener Rum Patrikhanesi’nin Ekümenikliği ve Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması hususlarında da son derece dikkatli olunmalıdır.

Maalesef; İstanbul’un bir yerinde adı gibi “KİN” dolu bir “KAPI” yüreğimizdeki bir hançer gibi 187 yıldan beri durmaktadır.

Şimdi bu kapının ardındaki kurumun başı da kinini kusmaya alenen başladı. “Türkiye’de kendini çarmıha gerilmiş hissediyorum” Bu devam edecek olan bir söylemin işaretidir.

Bu adamların her sözü her harfi dikkatle incelenmeli, irdelenmelidir. Bu uzun bir süreç için hazırlanmış, tasarlanmış bir söylemin kanımca bir parçasıdır. 1993 yılından 2007 yılına kadar, Bulgar Ortodoks Kiliseleri Vakfı’nda yöneticilik yaptım. Bu süreçte Rum Patrikhanesi ve mensupları hakkında 1996 ve 2002 yıllarında iki dava açtım. 1997 ve 2007 yıllarında bu davaların sonuçları Yargıtay’ca onaylandı ve içtihat halini aldı. 2007 yılındaki karar; bir anlamda “Ekümeniklik” iddialarının çürütülmesi için en önemli dayanak oldu.

13 Haziran 2007 tarihli bu kararın; 26 Haziran’da Anadolu Ajansına düşmesi ile birlikte uzun bir haber maratonu ve uluslararası baskılar başladı. Bu karar hakkında Yunanistan’da ve Dünya Basını’nda da çok haber çıktı. Kararın açıklanmasından bir gün sonra da Yunanistan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Yorgo Kumuçakos’un tepkisi geldi. Yorgo Kumuçakos’un bu tepkisinin ardından; Avrupa Birliği Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Oli Rehn basın açıklamasıyla kararı kınadı, ardından Yunanistan Dışişleri Bakanı Dora Bakoyanni ve daha birçok yabancı siyasetçi de bu karara tepki verdiler. 19-20 Eylül tarihlerinde Ankara’yı ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşlerden Sorumlu Müsteşarı Nicolas Burns, Rum Patrikhanesi’ne geldi ve kendisine Patrikhane hukuk danışmanları tarafından hazırlanan; bu karar hakkındaki yorumları ve ABD Başkanı’ndan istekleri içeren bir dosya verildi. Tabi dosya Bush’un masasına gitti.

Şimdi bu konularda tecrübeli biri olarak şu hususlara dikkat çekmek istiyorum:

Bu beklenen bir dalganın habercisidir ve ardından gelecek olan adımlar vardır. Bu adımların en başta gelecek olanı Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı dış baskılar artmasıdır.

Bu adamlar hiçbir sözü bilinçsiz söylemezler. Uzunca bir süredir kendilerinin ve “hukuk” danışmanlarının ağızlarına pelesenk olan bir söyleme dikkat etmeliyiz.

“Biz yaklaşık 2000 yıldır bu topraklardayız” Bunun ardından “Ekümenizm” için önemli bir argüman yaratma isteği vardır. Çünkü Rum Patrikhanesi dini anlamda Ekümenik değildir. Bu tamamen teolojik bir konudur. Çok basit olarak bunun ispatı yapılabilir. Bunu başka bir yazımda ele alacağım. Bu teolojik mesnetten yola çıkıldığında 1. İznik Konsili’nden (M.S. 325) itibaren kesintisiz olarak bu topraklarda faaliyette bulunduklarının altı çizilmek istenmektedir. Bunu da bir başka yazımda ele alacağım çünkü çok önemli bir konudur.

Kesintisizlik durumu 1024 yılında bozulmuştur. 1024 yılında Haçlı Orduları İstanbul’u ele geçirdi ve Bizans 57 yıl boyunca İznik’e sığındı. Ta ki Haçlılar kendi istekleriyle ve taş üstünde taş bırakmadan çekildiklerinde geri geldiler. Tabi Patrikhane de o zaman geri geldi.

Şimdi dikkat! Bu kesintisizlik söylemi üzerine yoğunlaşmak gereklidir. Tipik bir Bizans oyunu devreye girdi. Ben her zaman siyasi erk kimin elinde olursa olsun, Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılamayacağını ve esas tehlike olan Ekümenikliğin, bir anlamda Ortodoks halifeliğinin bu topraklar üzerinde kurulamayacağını savunanlardanım. Beş yıl evvel de “okul açılabilir ama!” dendi. Şimdi de aynısı söyleniyor. O “ama”nın içinde yasalar ve yönetmeliklere de uyma şartları var. Zaten o yasalara ve yönetmeliklere uymak isteselerdi YÖK Yasası çıktığında, bu yasaya uymamak için okulu kendileri kapatmaz ya da süresiz tatile almazlardı. Bu konu da maalesef “Türkiye okulu kapattı“ şeklinde söylenmektedir.

Ekümenikliğin kabul edilmesinden bir evvelki adım Ruhban Okulu’nu açtırmaktır. Dikkatli olmalıyız. Dikkatli olmalıyız, çünkü dalga dalga saldırıya uğramaya başladık. Ama endişem yok! Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu saldırılara şerbetlidir.

“KİN” dolu bir “KAPI”nın ardındaki o “ses” de kinini artık açıkça kusmaya başladı.

“Türkiye’de kendini çarmıha gerilmiş hissediyorum” diyerek başladı.

Uyanık olalım…


Bojidar ÇİPOF / İnternet Gazete, 21 Aralık 2009
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Patrik ABD'de Coştu!: 'Türkiye'de kendimi çarmıha gerilmiş g

İletigönderen Başkomutan » Cmt Ara 26, 2009 23:00

Çarmıh tezgahı tutmaz!

Resim

Türkiye’yi zora sokmaya çalışan Bartholomeos’u Lozan engelliyor
HEYBELİADA Ruhban Okulu’nun bir an önce açılması için her yolu deneyen Fener Rum papazı Bartholomeos’a kötü haber! ‘Çarmıh’ çıkışı sonrası formül arayışını hızlandıran ve Lozan Anlaşması’nın 40. maddesini kendisine dayanak yapmak isteyen AKP’ye hukuk izin vermiyor.
İktidarın B planı da hazır ama...
YENİ formüle göre, AKP Lozan Anlaşması’nın azınlıklarla ilgili 40. maddesi uyarınca Ruhban Okulu’nu açacak ve Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlayacak. Okulun YÖK’e bağlanmadan hizmet vermesi ise 2. seçenek... Ancak her 2 seçenek de yine Lozan Anlaşması’na takılıyor! ‰ 7’de
Ruhban Okulu açılması için siyaset değil hukuk gerekir
Prof. Dr. Sibel Özel
MARMARA Üniversitesi Devletler Özel Hukuku Öğretim Üyesi Prof. Sibel Özel: Bu okul siyasi bir kararla kapatılmamıştır, siyasi bir kararla da açılamaz. Lozan Anlaşması’nın 40. Maddesi azınlıklara imtiyaz hakkı tanımıyor. Patrikhaneye bağlı bir okul olamaz.


Papaz okulu açılamaz
Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılmasının hukuken mümkün olmadığını belirten Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Özel, “Bu okul siyasi bir kararla kapatılmamıştır, siyasi bir kararla da açılamaz” dedi

Fener Rum Kilisesi papazı Bartholomeos’un, “Çarmıha gerildik, oksijenimiz tükeniyor, derin devlet engelliyor” çığlıklarıyla açılmasını istediği Heybeliada Ruhban Okulu’nun, hukuken açılamayacağı belirtildi. Marmara Üniversitesi Devletler Özel Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sibel Özel, Türkiye’de hiçbir özel okulun teoloji eğitimi veremeyeceğini söyledi. Ruhban Okulu’nun, Lozan Antlaşması’nın 40. maddesine göre açılabileceği görüşünün de yanlış olduğunu ifade eden Özel, “Azınlıklara 40. maddede hak veriliyor ancak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yararlandığı haklar veriliyor. Eğer yurtdışından öğrenci bu okula gelirse o zaman burası azınlık okulu statüsünden çıkacaktır. Ayrıca Heybeliada Ruhban Okulu’nun da Vakfı var. Bu vakfa bağlı yüksek okul olsa bile bu, patrikhaneye bağlı değil, ancak ve ancak YÖK’e bağlı olarak açılabilir” şeklinde konuştu.

İmam Hatip örneği yanlış
Prof. Sibel Özel, “Özellikle bu okullarla ilgili olarak tartışma ortaya atıldığında İmam Hatip liseleri örnek gösteriliyor. İmam Hatip liseleri özel liseler değildir. Milli eğitim Bakanlığı’nın dışında hareket edemez. Özel okullar hukuk sistemimiz içerisinde teoloji eğitimi veremiyor. Askeri liseler ve polis okulları da yine hukuk sistemiz içerisinde özel olamaz. Buna özellikle dikkat çekmek gerekir” dedi. Vakıflara bağlı yüksek okullarının, teoloji eğitimini kendi başlarına veremeyeceklerini belirten Özel, “ Vakıflara bağlı Yüksek okullarda yine YÖK’e bağlıdır. Özel olarak hareket edemez. Heybeliada Ruhban Okulu’nun Vakfı var. Bu vakıf yüksek okul açacaksa YÖK’e bağlı olarak bunu yapar. Tüzel kişiliği bulunmakta. Patrikhane’ye bağlı bir okul olamaz. Yurt dışından öğrenci alamaz” diye konuştu.

Kavramlar karıştırılıyor
Lozan Antlaşması’nın 40. maddesinin yanlış algılandığına da dikkat çeken Prof. Özel, şunları kaydetti: “ Lozan Antlaşması’nın 40. maddesi maalesef yanlış algılandığından hukuk dışı bazı bilgiler kamuoyunda dolaşıyor. Bir kere Lozan Antlaşması’nın 40. maddesi azınlıklara bir imtiyaz hakkı tanımıyor. Türk vatandaşı statüsünde kendileri tarafından giderleri karşılanmak suretiyle hayır kurumları, vakıf açma ve okul kurma hakkı tanınıyor. Ancak Türk vatandaşlarının yararlandığı haklar kapsamında olduğu da açıkça ortada. Bunlar yanlış algılanıyor. Eğer Heybeliada Ruhban Okulu’nu açmak isterseniz ve buraya yabancı öğrenci getirmeye kalkarsanız o zaman azınlık statüsü hakkı ortadan kalkar. Aynı şey Vakıf Yüksek Okulları içinde geçerlidir.” Prof. Özel, “Bugün Türkiye’de kimse Heybeliada Ruhban Okulu açılamaz demiyor. Ancak bunun şartları açıkça ortadadır” dedi. Prof. Sibel Özel konuşmasını şöyle sürdürdü:

Birtakım yanlış anlamalar var
“Türk hukuk sistemi içerisinde olmak kaydıyla açılabilir. Yüksekokul statüsü ise bunun adı, o zaman YÖK’e bağlı olacaktır. Eğer lise kapsamında açılacaksa o zaman da Milli Eğitim Bakanlığı kapsamındadır. Bir takım yanlış anlaşılmalar var. O da Türkiye’nin Yunanistan’a kızdığı için Heybeliada Ruhban Okulu’nu kapattığı yönünde. Bu, söz konusu değildir. Buradaki durum şudur: Heybeliada Ruhban Okulu’na kapandığı dönemde yurt dışından öğrenci gelmiştir. Bu da Lozan Antlaşması’nın Azınlık okulları statüsüne aykırı bir durum oluşturduğu ve Türk hukuk sisteminde böyle bir eğitim statüsü olmadığı için kapatılması söz konusu olmuştur. Olay tamamen hukukidir. Heybeliada Ruhban Okulu siyasi bir kararla kapatılmamıştır, siyasi bir kararla da açılamaz.”
Bartholomeos ayin yönetti
Fener Rum Patrikhanesi’nde “Noel Ayini” düzenlendi. Patrikhane bahçesindeki Aya Yorgi Kilisesi’nde sabah erken saatlerde başlayan ayini papaz Bartholomeos yönetti. Türkiye’de yaşayan Rumlar’ın yanı sıra Yunanistan ve diğer ülkelerden gelen Ortodokslar’ın da yoğun ilgi gösterdiği ayin sırasında, mumlar yakılarak dualar edildi, ilahiler okundu. Yaklaşık 4 saat süren ayin, katılımcılara ekmek ve şarap sunulmasıyla son buldu.
Rum lobisi bastırıyor
ABD ve Rum lobilerinin baskısı, Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması konusunda AKP iktidarını yeni arayışlara itti. Fener Rum Kilisesi Papazı Bartholomeos’un her fırsatta gündeme getirdiği Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması için çalışma yapan hükümet, yeni bir formül üzerinde duruyor. Buna göre Anayasa değişikliği olmadan Lozan Anlaşması’na dayanılarak Ruhban Okulu’nun açılması planlanıyor. Yeni fomüle göre, Lozan Anlaşması’nın 40. maddesi gerekçe gösterilip Ruhban Okulu açılarak Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanacak. 40. maddeye göre, Müslüman olmayan Türk vatandaşlarının, giderlerini kendilerinin karşılaması kaydıyla her türlü eğitim ve öğretim kurumunu kurma ve dini ayin yapma hakkı bulunuyor. Akşam gazetesinde yer alan habere göre AKP, Anayasa’nın 90. maddesine göre uluslararası anlaşmaların Anayasa’nın üzerinde olduğunu belirtip, Lozan’a dayanak yapılarak, Ruhban Okulu’nun tartışmasız biçimde açılabileceğini düşünüyor.

B planı hazırlandı
AKP iktidarı, Heybeliada Ruhban Okulu’nun lise mi yüksekokul mu olduğu yönündeki tartışmalara karşı B Planı da hazırladı. Hükümet, Heybeliada Ruhban Okulu’nun yüksekokul statüsünde sayılması halinde, YÖK’e bağlanmadan hizmet vermesini öngören ikinci seçeneği devreye sokacak. Okul, bir vakfa bağlı olarak, iki yıllık yüksekokul statüsünde açılabilecek. Mevcut yasa da buna imkan tanıyor. Hükümet, bu iki şıkta da Anayasa değişikliğine gerek olmadığını savunuyor.

YENİÇAĞ
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Patrik ABD'de Coştu!: 'Türkiye'de kendimi çarmıha gerilmiş g

İletigönderen Beltürk » Cmt Ara 26, 2009 23:48

http://www.belturk.be/go.php?go=3021fee ... _news&pg=1

Arıtman 'Bartholomeos özür dilemelidir'
Fener Rum Patriği Bartholomeos´un ABD´nin CBS televizyonunda evvelki gün yayınlanan beyanatında; vatandaşı olduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletini başta Amerika olmak üzere tüm dünyaya şikâyet ederek ülkesine büyük bir haksızlık yapmıştır. Söyledikleri "çarmıha gerilmekten" ibaret olmayıp, ikinci sınıf vatandaş olmak, ağır baskı altında olmak gibi pek çok cümle ile Türkiye Cumhuriyeti Devletinden şikâyetçi olmuştur. Bu davranış "çarmıha gerilmek" sözünün Rumca günlük kullanım dilinde "sıkıntıda olmakla" açıklanamayacak, telafi edilemeyecek biçimde ağırdır.

Bartholomeos´un Türkiye Cumhuriyeti Devletine, Milletine yaptığı büyük haksızlığın tek bir telafisi vardır, o da televizyonların karşısına geçip, tüm uluslararası basına da ulaşacak şekilde özür dilemesi ve sözlerini geri almasıdır.

Fener Rum Patriğini en kısa zamanda devletinden ve milletinden özür dilemeye davet ediyorum.


Devleti yönetenlerin de bu özrü talep etmesi gereklidir. Ayrıca, Heybeliada Ruhban Okulunun ancak Lozan Anlaşması ve ulusal yasalarımız çerçevesinde Eğitim Birliği Yasasına aykırılık teşkil etmeyecek şekilde T.C. Milli Eğitim Sistemine bağlı ve denetiminde olarak kurulabileceği, Ekümenik sıfatını kullanmayacağı, İstanbul´da Ortodoksların Vatikan´ını kurma hayalinden vazgeçmesi gerektiği de açık ve net bir şekilde söylenmelidir.







Opr. Dr. Cânân ARİTMAN

İzmir Milletvekili

http://www.belturk.be
Kullanıcı küçük betizi
Beltürk
Üye
Üye
 
İletiler: 14
Kayıt: Cmt Ara 26, 2009 14:10

Başbakan Atina'ya Patrik ile gitmeli

İletigönderen Başkomutan » Cum Nis 30, 2010 18:24

ABD’den dini azınlıklar ve ‘ekümenik’ baskısı

Resim

FENER Papazının ekümenik patrik olarak tanınması için Türkiye’ye ABD’den yeni baskı. Hükümete bağlı Uluslararası Dini Özgürlükler Komisyonu 2009 raporunda, Bartholomeos’u ekümenik olarak tanımayan Türk hükümetinin azınlıkların dini özgürlüklerini ihlal ettiği öne sürüldü.

ABD’den dini azınlıklar dayatması sürüyor

ABD hükümetine bağlı Uluslararası Dini Özgürlükler Komisyonu 2009 raporunu yayınladı. Raporda, Türkiye’ye yine dayatmalarda bulunuluyor. Türkiye’de Anayasa’nın inanç, ibadet ve dini fikirleri yayma özgürlüklerini koruduğunun belirtildiği raporda, “Türk hükümetinin laiklik yorumuna dayanarak dini kontrol altına alma girişimi ve dini kamusal alan dışında bırakma çabası, ülke vatandaşlarının birçoğunun dini özgürlüklerinin ciddi biçimde ihlal edilmesiyle sonuçlanıyor” paragrafının da altı çiziliyor. Dayatmaları içeren raporda, dini özgürlükleri ihlal edilenlere azınlıktaki Aleviler ve gayrimüslimlerin yanı sıra çoğunluktaki Sünnilerin de dahil olduğu belirtildi. Raporda, papaz yetiştirilmesi için Ruhban Okulu’nun açılmadığı, Fener Papazı Bartholomeos’un da ekümenik olarak tanınmadığı belirtildi. Dini Özgürlükler Komisyonu tarafından hazırlanan raporda, Türkiye’nin Lozan Anlaşması’nın getirdiği yükümlülüklerine rağmen dini azınlık gruplarına yasal statü tanımadığı; gayrimüslim cemaatlere mülk sahibi olma, din adamlarını eğitme ve dini eğitim verme hakkı vermediği yer aldı.

Anti semitizm sürüyor!
Türkiye’de anti semitizmin de sorun olmayı sürdürdüğü, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bazı açıklamalarının da bu durumda kısmen etkili olduğu yorumu yapıldı. Türkiye’deki “nefret suçlarına” da değinilen raporda, “Son yıllarda Türk hükümeti, dini azınlık gruplarının mensuplarına yönelik şiddet içeren nefret suçlarına hızla karşılık vermiştir. Ancak sonunda açılan davalar, Türkiye’deki tüm davalar gibi sürüncemede bırakılmıştır” denildi.
İzlenmesi gereken ülkeler
Uluslararası Dini Özgürlükler Komisyonu’nun raporunda, dini özgürlük ihlalleri açısından “özel kaygı uyandıran” ülkeler şöyle sıralandı: Burma, Kuzey Kore, Eritre, İran, Irak, Nijerya, Pakistan, Çin, Suudi Arabistan, Sudan, Türkmenistan, Özbekistan ve Vietnam. Raporda, dini özgürlük ihlalleri konusunda izlenmesi gereken ülkeler kategorisinde ise Türkiye’nin yanı sıra, Afganistan, Belarus, Küba, Mısır, Hindistan, Endonezya, Laos, Rusya, Somali, Tacikistan ve Venezuela yer aldı.


YENİÇAĞ





Başbakan Atina'ya Patrik ile gitmeli

Başbakan Erdoğan'ın Atina'ya yapacağı gezide Rum Patriği Bartholomeos'u da yanında götürsün teklifine destekler artıyor.


Resim

Posta Gazetesi Ankara Temsilcisi Hakan Çelik, tarafından geçen hafta gündeme getirilen Başbakan Erdoğan Atina'ya düzenleyeceği geziye Partik Bartholomeos ile gitmeli önerisine önce Doğan grubunun önemli Mehmet Ali Birand'dan, ardından da Star gazetesi yazarı Yağmur Atsız'dan destek geldi.

Başbakan Erdoğan, 14-15 Mayıs tarihlerinde Atina’ya tarihi bir ziyaret yapacak. Bu gezi, Türk-Yunan ilişkilerinde son derece önemli ve yeni bir dönem başlatacak. Uzun yıllardır yapılamadığı kadar, karşılıklı sıcaklığın hakim olacağı bir gezi yapılacak. Erdoğan beraberinde 10 bakan götürecek, Yunanlı bakanlar ile birlikte ortak bir bakanlar kurulu toplanacak ve birçok konuda ikili anlaşmalar imzalanacak .

İki ülke arasında böylesine elverişli bir ortamda, Hakan Çelik'e göre Başbakan’ın Yunanistan’a götüreceği heyete, Patrik Bartholomeos’u da dahil etmesi müthiş bir jest olur.

TÜRK BAŞBAKANI PATRİK İLE UÇAKTAN ÇIKINCA...

Birand, Çelik'in önerisini desteklediği yazısında şöyle diyordu: "Türk Başbakanı’nın Atina Uluslararası Havaalanı’na inen uçağının kapısının açılışını ve Erdoğan’ın yüzlerce TV kamerası önünde, hemen beraberinde Ortodoks dünyasının dini lideri Patrik Bartholomeos’un inmesini düşünün. Her şeyden önce, uluslararası alanda bundan daha büyük bir sansasyonel görüntü olamaz.

Bu kadar mesaj dolu, bu kadar müthiş bir iletişim darbesi düşünülemez.
Bu olay, sadece Yunan halkının kalbini kazanmak değil, milyarlık Ortodoks dünyasını kucaklamak anlamına gelir. Hele bir de, Erdoğan’ın Ruhban Okulu’nun açılışını da aynı gezi sırasında müjdelediğini düşünün.
Bu resim, laik Türkiye’yi giderek dindarlaştırmaya çalıştığından kuşku duyulan Müslüman Başbakan’ın, Hıristiyan dünyasına “Benim kompleksim yok. Dinler arasında barıştan yanayım” mesajını verir.

Bu manzara, Avrupa Birliği’nde, Müslüman olduğundan dolayı Türkiye’yi dışarıda tutmak isteyen çevrelerin yenilgisi demektir. Müzakereleri, Kıbrıs nedeniyle kısıtlamaya çalışanları zayıflatır. Avrupa Parlamentosu’ndaki eleştirilerin büyük bir bölümünü silip atar. Kıbrıs’ta çözümsüzlük peşinde koşan Rum çevreleri bir defa daha düşünmeye zorlar. Bu jest, Türkiye’nin yıldızlaşması demektir."

YAĞMUR ATSIZ'DAN DESTEK

Türkçü düşüncenin Türkiye'deki en önemli ismi Nihal Atsız'ın oğlu Yağmur Atsız da, Hakan Çelik ve Birand'ın yazılarına destek oluyor ve bugün köşesinde şöyle diyor:

"Bence Sayın Başbakan, “Patrik’den Eyüb Kaymakamı sorumludur.” türü birtakım hezeyanlarla kendilerini gülünç eden cühelâ takımının iğvâsına kapılmayarak “Cihanşümûl/Ökümenik” Patrik Cenablarını bu geziye behemehâl almalıdır. Fener Patriği, yalnızca köküne kibrit suyu ekdiğimiz İstanbullu “kılıç artığı” 2,500 Rumun değil, yeryüzündeki 300 milyon Ortodoks’un Rûhânî Reisidir. Bir “Primus inter pares” (Benzerler arasında birinci)’dir. Üstelik “Medeniyetlerarası İttifak” Hareketi’nin Eşbaşkanı sıfatıyla Başbakana yaraşan budur! Bu vesîleyle Heybeliada Ruhban Mektebi’ne tekrar izin verildiğini ve Ankara’daki zorba bir rejimin gasbetdiği dört Galata Kilisesinin de yeniden asıl sâhibine iâde edildiğini açıklarsa mecâzî mânâda yer yerinden oynar."


internethaber
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24


Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x