Açılım şehitleriPKK haftalardır tehdit ediyor. Tarih: 8 Haziran 2010 - İçişleri Bakanı Atalay: ‘’Terör artacak gibi bir beklenti içinde değiliz!’’
Tarih: 18 Haziran 2010- Genel Kurmay Başkanlığı: “Son günlerde yoğunlaşan terör saldırıların artarak devam edecek.”
Tarih: 19 Haziran 2010- Hakkari’de 8 askerimiz şehit oldu!
Aradan birkaç saat geçmedi ki, yine Hakkari’de mayına basarak yaşamını yitiren iki askerimizin daha şehâdet haberi geldi.
Yıkıldık!
Daha yüreğimizdeki bir acı küllenmeden, başka bir acı haberle kavruluyoruz.
Sanki otomatiğe bağlanmış gibi.
Ciğerlerimiz yandı...
Yine analar kuzusuz, çocuklar babasız, eşler dul kaldı.
İşin garibi, artık pek “Şehitler ölmez” sloganı da atılmıyor!
Alıştık, alıştırıldık şehit haberlerine.
Zira şehitler ölüyor!
HER saldırı, Türk kamuoyunu biraz daha geriyor.
Her olay, Türk kamuoyundaki direnişi artırıyor.
Aylardır bir açılımdır gidiyor!
Şiddet artıyor...
Kaos, kargaşa artıyor...
Şehitler, gaziler artıyor...
Ekonomik zarar artıyor...
Terör kudurdukça kuduruyor...
Kamu daireleri, araçlar, evler kundaklanıyor...
Yetmiyor!
BDP mitinglerinde bebek katili Öcalan, PKK ve KCK kahraman ilan ediliyor!
Peki yönetenler ne yapıyor?
“Açılım” diye diye, tam bir akıl tutulması yaşıyor!
İKTİDAR açılım dedikçe ipler kopuyor.
PKK, 30 yıldır ilk kez Güneydoğu’da ‘demokratik özerklik’ diye bir bölünmeden bahsediyor.
Yani PKK, 30 yıl önceki bağımsız Kürdistan modeline geri dönüyor.
Bunu hem Murat Karayılan hem de Öcalan söylüyor.
Geldiğimiz nokta itibarıyla bugün PKK, artan saldırılarla hükümet ile Öcalan’ı aynı masaya oturtmak için şehir merkezlerine kadar inen büyük terör dalgaları oluşturmak istiyor.
Hatta, stratejik noktalara ve asker eşlerine kadar uzanan saldırılarla açık açık mesaj veriyor:
“Öcalan’ı serbest bırakın, terör bitsin.”
Dün avukatları aracılığıyla AKP iktidarına bu mesajı tekrarlayan İmralı canisi Öcalan, bir kez daha “Beni muhatap alın” çağrısı yaptı.
Teröristbaşı diyor ki:
“Eğer hükümet bir temsilci gönderip, parlamentodan çıkaracağı bir kararla önümü açarsa, 2 günde PKK’nın tüm silahlı güçlerini bir alanda toplayabilirim. Beni serbest bırakın, açılıma tam destek olayım.”
Yılanın başının dediğine bakın hele!
Olur, Habur sınırında yaşananlar gibi, bir de karşılama yapalım mı?
GÖRÜNEN o ki, ülkemizdeki “terör sorunu” topu Barzani ile Öcalan arasında gidip geliyor.
Açılım Öcalan’ın yol haritasına dönünce Barzani, Barzani ile ilişkiler sıklaşınca Öcalan terörü tetikliyor.
Türk kamuoyu ise artık terör olaylarından biraz daha sertleşerek ve katılaşarak çıkıyor.
Yeter artık beyler!
Vatan toprakları kana doydu!
Akan bu kanı durdurun!
Şehit analarımın gözündeki yaşı silin!
Kundaktaki bebeler artık babasız büyümesin!
Ve artık Türkiye’deki bütün siyasal kurumlar ve sivil toplum kuruluşları biraraya gelerek her gün bir Mehmetçiğimizin, bir polis kardeşimizin, bir koruyucunun şehit edilmesine engel olacak “ortak akıl” ile terörün kökünü kazıyın. Eğer bu işi ortak akılla çözemezseniz, Öcalan ve Barzani’den daha çok yol haritası okursunuz!
Tercüman
METİN ÖZKAN20.06.10
Öcalan’a İmralı’da verilen sözler ve sonrası?Derin analizlere girmeden basit anlatımla hadise şudur: PKK son süreçte niçin mi azgınlaştı?
Abdullah Öcalan’dan örtülü olarak saldırın emrini aldığı için!
31 Mayıs’dan sonra yokum diyen eşkıyabaşı aslında örgütüne vurun dedi!
Peki Öcalan bunu niye mi yaptı?
Kendince AKP tarafından ihanete uğradığı için!
Medya’mız bu konuyu bilerek sansürledi ama Murat Karayılan’ın, AKP tarafından İmralı’ya yani Öcalan’a çok üst düzey bir ismin gönderildiğini Kandil’de açıkladığını bu sütunda günlerce dile getirmiştik.
Gönderilen o elçi kim miydi?
Kimilerine göre bir bakan, kimilerine göre de bir ay önce emekli olan MİT Müsteşarı!
Peki Öcalan’la ne mi konuştular?
Açılımı beraber götüreceğiz dediler. Nitekim Öcalan’ın açılımla ilgili yol haritası tepki almasın diye AKP’lilerin arzusuyla hiçbir zaman medyaya yansımadı.
Sonrası mı?
İlk süreç Öcalan’la kararlaştırıldığı gibi işledi, yani Habur’daki o malum görüntüler yaşandı.
Ancak...
Habur görüntüleri Türkiye’yi ayağa kaldırınca ve AKP’yi siyaseten vurunca Tayyip Erdoğan her zaman yaptığı gibi geri adım attı ve Öcalan’la yaptığı anlaşmayı bozdu.
Oysa yapılan anlaşmaya göre açılımın son noktasında Öcalan’ın affı bile pazarlık konusu edilmiş ve bu husus İmralı’ya gönderilen üst düzey elçi tarafından AKP adına taahhüt edilmişti.
Habur’daki rezil görüntülere milyonlar tepki gösterince AKP çark etti!
Önce Kürt açılı diye ilan edilen açılımın ismi üstelik birkaç kere değiştirdi.
Akabinde atacağını taahüt ettiği hiç bir adımı atmadı ve kuru hamaset yapmaya başladı.
Derken Anayasa değişikliği teklifine de açılım bağlamında herhangi bir teklif alınmadı.
İşte bütün bunları değerlendiren Öcalan, daha önce kendisine verilen güya devlet
-ki aslında AKP sözünün- çiğnendiğini düşünerek PKK’yı teröre davet etti.
Hadisenin özeti budur ve var olan son PKK kalkışması tamamen AKP’nin açılım politikasının sonucudur!
AKP ve Erdoğan eğer açılımı dillendirmeseydi ve Öcalan’a kapalı kapılar ardında kesin sözler vermemiş olsaydı, son iki ayda verilen onlarca şehit verilmeyecekti.
Hadise, her şeyi istismar eden AKP’nin Kürt seçmeni etkilemek için attığı adım ve aldığı tepki üzerine yaptığı tornistan yani geri çekilmenin sebep olduğu hayal kırıklığının şiddete dönüştürülmesidir.
Buradan hareketle Şemdinli’deki alçaklıkta PKK kadar Devlet Bahçeli’nin ifadesi ile açılımı tezgahlayan AKP ve Başbakan’ın sorumluluğu vardır.
Evet bu açılım masalı gündeme getirilmemiş olsaydı, beklentiler yaratılmaz ve tükenişe geçen örgüt silkinmezdi.. Açılımın gündeme getirilmesi ile PKK’nın siyasal mücadelesinin bir karşılığı ya da sonucu olacağı bakışı zihinlere yerleştirildi.
Üstünde durulması gereken bir başka boyut, AKP’nin Avrupa Birliğine uyum bağlamında teröristle boğuşan askerimizin elini-kolunu bağlamasıdır ki muhalefet ve özellikle de MHP bu konuyu gündemin merkezine taşımalıdır...
SORU-YORUM...
Hamascılar şehitlerimiz için niye yürümüyor?Birkaç gün öncesini hatırlayın. Gazze yardım seferi olayında İsrailliler tarafından öldürülen 8 kişi için kıyametler koparılmış ve günlerce yürüyüşler yapılmıştı.. Daha önce Şehit ailelerinin gösteri yapmalarına kapatılan Taksim meydanı bu Arapçı güruha açılmıştı. En önemlisi başta Başbakan bütün bakanlar yasa bürünerek, havalimanlarında nöbetler tutmuştu. Keza yaralı Hamascılar için hastane hastane dolaşan Başbakan İskenderun saldırısında yaralanan erleri GATA’da ziyaret bile etmemişti. Ve gelelim bugüne...
Şemdinli’deki alçak saldırı haberi gelmesine rağmen o Hamascılardan tık yok... Ne bir tepki ne bir gösteri. Bunlar böyledir; çünkü onlara göre toprağa düşen Mehmetciklerimiz Dar-Ül Harbin (Kafir
devletin) askerleridir..
ÖNCELİKLİ SORUN...
TBMM Başkanı ne demek istiyor?Mehmet Ali Şahin, Şemdinli saldırısı haberinden sonra kafa karıştıracak bir açıklama yaparak “Genelkurmay’dan tatmin edici bir açıklama bekliyorum.” dedi... Genelkurmay’ın yaptığı açıklama ortada iken TBMM Başkanı’nın istediği başka nedir onu merak ettim doğrusu? Açıklıkla ifade edeyim, ben bu beyan ve yaklaşımda bazı imalar sezinliyorum. Şahin, muğlak konuşarak tıpkı Tokat saldırısı misali zihin bulandırıyor.
Hatırlayın; bu Mehmet Ali Şahin Danıştay saldırısının yapıldığı gün de daha cesetler kaldırılmadan , “Bu iş çok karanlık, başka şeyler göreceğiz” açıklamalarını yapmıştı. Ve bu kişi şimdi böyle acı bir günde PKK’yı lanetleyeceğine ülke için can veren, kan veren TSK’yı imalı bir biçimde hedefe oturtuyor.. Türkiye’nin öncelikli sorunu aslında PKK değil, TSK’yı PKK’dan tehlikeli görenlerdir...
Sabahattin ÖNKİBARYENİÇAĞ
20.06.10