Serdar Ant-Hanefi Avcı, BDP'den Aday Olur mu?

Serdar Ant-Hanefi Avcı, BDP'den Aday Olur mu?

İletigönderen İrfan Tuna » Cum Eyl 03, 2010 17:06

02 Eylül 2010-BELLEK

http://www.bellek2009.blogspot.com/

HANEFİ AVCI, BDP’DEN MİLLETVEKİLİ ADAYI OLUR MU!

Serdar Ant


Başbakan Erdoğan “Birlik ve Kardeşlik Projesi” diyor. Kimilerine göre ise “Kürt açılımı”… Medya ise daha ziyade “demokratik açılım” demeyi yeğliyor.

Peki, Hanefi Avcı ne diyor?

Avcı, yaklaşık 600 sayfalık “Haliçte Yaşayan Simonlar”isimli kitabında bu konuya da değiniyor. Aslında kitap “Cemaat” başlıklı ikinci bölümünde yer alan iddialar nedeniyle tartışma konusu oldu, ama dikkatli okuyucunun gözünden kaçmadığını sanıyorum, Avcı’nın böyle bir kitabı yazmaktaki gerçek amacı “demokratik açılım”ın gerekliliğini kanıtlamak… Bu nedenle olsa gerek kitabın yaklaşık üçte ikisi “Devlet” başlığı altında mevcut devlet yapılanmasının eleştirisine ayrılmış. Avcı’nın bu bağlamda dile getirdiği haklı ve doğru görüşler de var, İkinci Cumhuriyetçi liboş tayfanın yıllardır dinleye dinleye baygınlık veren bayatlamış tezleri de…

Deneyimli bir istihbaratçının siyasal teorisyenliğe soyunarak, devlet teorisi alanında kimi söyledikleriyle komik duruma düşmesini bir yana bırakırsak, Hanefi Avcı’nın Türkiye’deki devlet anlayışını eleştirirken, alternatif olarak önerdiği modelin aslında hiçbir yeni yanı yok. Hanefi Avcı, bir yandan “resmi devlet kurumlarının ve yetkililerinin asla ideolojileri olamayacağı gibi, asla görüşleri de olamaz” (s. 348) ya da –Batı ülkelerini kastederek- “o ülkelerde devletin resmi kurumları asla bir ideolojiye sahip değildir, devletin kurumları toplum karşısında bir hak iddia edemez ve hatta böyle bir şeyin tartışılmasını düşünmeyi bile abes karşılar” (s.352) türünden siyaset bilimi ve kamu hukuku alanında “çığır açacak”(!) görüşler ileri sürerken, diğer yandan alternatif olarak liberal devlet anlayışının övgüsünü yapıyor. Peki, liberalizm bir ideoloji değil mi? Bütün ideolojiler “kaka” da liberal ideoloji mi “cici”? İdeoloji takıntısı olan Avcı’da bu sorunun yanıtı yok ne yazık ki…

Dahası, “resmi ideoloji”yi bu derece eleştirecek kadar “iyi”(!) bilen Avcı, her ne hikmetse o resmi ideolojinin ne olduğunu da hiçbir yerde açıkça söylemiyor. Ama birkaç yerde Atatürkçülüğe dolaylı karşı çıkış, korkakça yapılmış eleştiri denemesi var, o kadar…

Ama Avcı’ya göre “Bugün için Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’ndaki bazı hususları değişmez kurallara bağlamak asla akılla izah edilebilecek bir konu değildir.” (s. 351.) Çünkü “mutlaka değişmek mecburiyetinde olana karşı önlem alınamaz.” (s.351)

Anlaşılan o ki, Anayasa’nın değiştirilemeyecek ve değiştirilmesi teklif edilemeyecek maddeleri Hanefi Avcı’yı rahatsız ediyor ve bunları, “mutlaka değişmek mecburiyetinde olan” hükümler olarak görüyor.

Devletin şekli, Cumhuriyetin nitelikleri, devletin bütünlüğü, resmi dili, bayrağı, milli marşı, başkenti neden “mutlaka değiştirilmek mecburiyetinde” olsun? İşte bu yaklaşımının yanıtını da Avcı’nın “demokratik açılım” başlığı altında ifade ettiği görüşlerini okurken öğreniyoruz.

Hemen belirtelim ki, Avcı demokratik açılımın açık sözlü ve samimi bir savunucusu… Bu bakımdan demokratik açılımın Türkiye için ne gibi sonuçlar doğuracağını ve gerçek bir demokratik açılımdan bahsetmek için neler yapılması gerektiğini bilmek isteyenlerin, Avcı’nın dediklerine dikkat etmelerinde fayda var. AKP hükümetinden farklı olarak lafı döndürüp dolandırmıyor Hanefi Avcı… Olanı ve olacağı açık açık belirtiyor!

Avcı’ya göre demokratik açılım, “sorunları diyalogla, barış içinde çözme yöntemi”dir ve “meselenin bugün gelmiş olduğu aşamada tek çözüm yöntemidir.” (s.369)

Hanefi Avcı’ya göre “…PKK denilince önemli olan Öcalan’ın kendisidir. Öcalan’ın yaşaması ve ileriki süreçte hapisten kurtulup dışarı çıkması ancak açılımın başarısı ile mümkündür. … Bugünkü koşullarda Öcalan’ın tek kurtuluşunun bu yol olduğu kesindir. Mücadeleye devam demesi ve olayların artması Öcalan’ın ömür boyu hapiste kalma ihtimalini güçlendirecektir. Düşük de olsa en iyi ihtimalle 10 yıl daha cezaevinde kalacaktır, Güneydoğu huzura kavuşursa kısa sürede dışarı çıkıp siyasi faaliyete devam etmesi ve umduğunu noktalara gelmesi yüksek ihtimaldir.” (s.370)

Dikkatinizi çekerim, Avcı bu saptamayı gerçekleşmesi yüksek olan bir risk olarak değil, bir çözüm önerisi olarak yapıyor. Avcı’nın “PKK’nın bağımsız devlet fikrinden vazgeçtiği, bağımsız bir devlet istemediği, federasyon da talep etmediği, hatta siyasi herhangi bir taleplerinin olmadığı, bazı kültürel taleplerini olabileceği” (s.370) şeklindeki gerçekle uzaktan yakından ilgisi olmayan görüşlerinin toplumu yönlendirmeye yönelik kasıtlı ifadeler mi olduğu, yoksa bir öngörüsüzlüğün göstergesi mi olduğu sorulabilir. Bugün “özerklik” talep eden, Türk bayrağı yanında PKK bayrağının dalgalanmasını isteyen, yerel parlamento talebinde bulunan, açıkça “Katalan modeli” öneren ayrılıkçı-Kürtçü PKK hareketinin, siyasi herhangi bir taleplerinin olmadığını, bağımsızlık ve federasyonda vazgeçtiklerini ileri sürmek, Hanefi Avcı’nın psikolojik harekât konusunda ne kadar deneyimli biri olduğu anımsanırsa daha bir anlam kazanıyor!

Psikolojik harekâtı, “hedef halk kitlelerinin istenilen istikamette düşünmesini sağlamak ve bu istikamette kanaat sahibi olması için yapılan, olayları ve haberleri (bilgileri) belli bir açıdan veren planlı bir faaliyettir. Daha açık bir dille ifade edilecek olursa, olayları bazen çarpıtarak, gerçeğin bazen bir kısmını vererek, gerekli görüldüğü durumlarda yalan haber ve bilgi üreterek veya gerçeği tümüyle saklayarak, halkın istenilen tarzda düşünce ve kanaat sahibi olmasını ve istenilen doğrultuda hareket etmesini sağlamaya yönelik planlı ve devlet kurumları eliyle yürütülen bir harekâttır” (s. 336) şeklinde tanımlayan Hanefi Avcı, hakkını teslim etmek gerek, bu işi mükemmel yapıyor!

PKK’nın nihai amacı ve bu amaca ulaşmak için belirlediği strateji ve taktikler konusundaki karartma ve çarpıtmadan sonra, “bu ülkede görünürde 30, örtük olarak daha uzun yıllardan beri yarı resmi bir savaş devam ediyor. Bu savaşın bir de karşı tarafı var. Eğer silahlı bir mücadele sürüyorsa, bunun sebebini asıl olarak bu mücadeleyi başlatan tarafa sormak gerekmez mi? ‘Ne istiyorsunuz, niçin çıkıp bunca zamandır savaşıyorsunuz?’ gibi sorular hiç sorulmuyor. Herkes onlar yerine konuşup Türkiye’nin Güneydoğu ya da Kürt sorunu olmadığını söylüyor. Veya birileri çıkıp onların Türkiye’yi böleceğini iddia ediyor” diyen Avcı, sanki bir BDPli gibi konuşmaya başlıyor:

“Meselenin asıl muhataplarına bu soru sorulmadığı müddetçe sorunu çözmek mümkün değildir. Şimdi de Öcalan ve PKK ile görüşülemez deniliyor. Peki, kiminle görüşülecek?

…Sorun davanın şahsında somutlaştığı Öcalan ve örgüttür. Onlarla görüşülmeden hangi sorun halledilebilir. Daha doğrusu onlardan başka konuşacak bir muhatap var mı ki?

…Bugün için PKK demek Öcalan demektir. Bu açıdan muhatap Öcalan’dır. Öcalan muhatap alınmadan hiçbir sorun halledilemez.

…Öcalan yarın da yine etkin olacak; Güneydoğu’da veya Kürtlerle ilgili bir adım atacak herkes, eninde sonunda bu kişiyi hesaba katmak mecburiyetindedir, hatta onun desteğini almaya da mecburdur. O’na muhtaçtır. Bu sorunları ABD’yle, AB’yle veya başka bir ülkelerle konuşmak, çözmek, pazarlık yapmak isteyenlerin bu devletler veya güçler yerine Öcalan ile sorunu çözmeyi denemelerinin daha akıllıca bir iş olduğunu bilmeleri gerekir.”
(s. 373-374)

Hanefi Avcı’nın iddia ettiği gibi Öcalan’ın “kısa sürede dışarı çıkıp siyasi faaliyete devam etmesi ve umduğunu noktalara gelmesi” olası mıdır, bu tartışılır, ama ilk genel seçimde Avcı’yı BDP’den milletvekili adayı olarak görürsek hiç şaşmamak gerekir!

Sonuçta herkese, Avcı’nın “Haliç’te Yaşayan Simonlar” isimli kitabının sadece “Cemaat” başlıklı ikinci bölümünü değil, tamamını okumalarını öneririm.
Uyanacağız, uyandıracağız... Bilinçleneceğiz, bilinçlendireceğiz... Ne ülkemizin , ne de bölgemizin zenginliklerini küresel haramilere ve onların uşaklarına yağmalatmayacağız, soydurtmayacağız... ENİNDE SONUNDA ALİ KEMALLER DEĞİL, MUSTAFA KEMALLER KAZANACAK...
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23

Re: Serdar Ant-Hanefi Avcı, BDP'den Aday Olur mu?

İletigönderen İrfan Tuna » Cmt Eyl 04, 2010 0:32

Hanefi Avcı’nın “Haliç'te Yaşayan Simonlar” kitabı, piyasaya çıktığı ilk günden başlayarak, devlet içindeki Fethullahçı yapılanmaya dikkat çeken yönüyle önem kazandı. Kitabın bu yönü, ülkemizin rejimini ABD güdümünde bir ''Amerikancı Din Devleti''ne dönüştürme çabası içinde olanların katettiği mesafeyi göstermesi açısından önemliydi elbette.

Ama kitap okundukça kafalarda önemli soru işaretleri ve haklı kuşkular beliriyor.

Bu kuşkulardan en önemlisi, Hanefi Avcı bu kitabıyla, devleti ele geçiren bir cemaate mi dikkat çekiyor, yoksa o cemaatin reklamını mı yapıyor sorusudur.

Nitekim bu soruyu sayın Ahmet Algül, ''HANEFİ AVCI, FETULLAH GÜLEN REKLÂMCISIDIR!'' başlıklı yazısında netleştiriyor.

hanefi-avci-fetullah-gulen-reklamcisidir-ahmet-akgul-t26287.html

Ahmet Algül yazdı:Bir hareket ve şahsiyeti doğrudan övmenin münasip düşmediği durumlarda; güya onu tenkit ediyor ve gerçeklere dikkat çekip ilgilileri uyarıyor perdesi altında, onların ne kadar güçlü ve organizeli bir yapılanmayı başardıklarını, stratejik kurumlara nasıl sızıp hakimiyet kurduklarını, elebaşlarının nasıl dahice plan ve programlar yaptığını yazıp, “Aman bunlardan korkulur, Fetullah’a sığınan kurtulur!” cinsinden bağırmak daha etkili bir reklam çeşididir. Oysa baştan sona ABD’nin ve Yahudi Lobilerinin organize edip kullandığı bu cemaat hakkında ciddi bir mahkemenin açılıp Fetullah Gülen’in Amerika’dan istenmesiyle, yani bu kocaman balona basit bir iğne dürtülmesiyle bütün havaları bir anda inecek kadar dayanıksız, zavallı, ama Amerika’nın himayesinde şımarmış bir harekettir.

Açıkça söyleyeyim, ben Hanefi Avcı’nın bu kitabı yazması veya hazırlanan bir kitaba imzasını koyması ve ceza (!) olarak merkeze alınması karşılığı kendisine ileride hangi makam ve imkânların vaat edildiğini merak etmekteyim ve kuşku içindeyim.


Ahmet Algül, kendisini bu kuşkuya iten nedeni de belirtiyor,

Ahmet Algül yazdı:Acaba bu kitapla, Fetullah Gülen’nin ve cemaatin beyin ekibinin; ABD’de ki Yahudi Lobileriyle irtibatları ve CIA yetkilileriyle bağlantıları özellikle bilmezden-görmezden gelinip tehlikenin can alıcı noktasının özenle es geçilerek, aslında beşinci sınıf figüran ve sadece vitrin mankeni olan bir kişinin, bütün bu oluşumların başındaki “Bilge Kahraman!” diye gösterilmesi mi hedeflenmişti? Ve zaten sinsi hesabı ve maksadı belli Haber Türk yazarı, ABD ve AB’nin gönüllü ve tabii temsilcisi Soli Özel’in Fetullah Gülen’in dış bağlantılarına değinmediği için Hanefi Avcı’yı takdir etmesi de bu tezgâhı deşifre etmekteydi.

Kitapta, bir zamanlar, cemaatin (daha doğrusu arkasındaki güçlerin) kendi çıkarları hesabına kullandığı, ama artık gözden çıkarıp çöpe atmaya karar kıldığı bir takım kişilere ve ilişkilerine değinilmesi ise, Fetullahçıların ve patronlarının işine gelmekteydi.



Ahmet Algül yazdı:Hanefi Avcı gerçek niyetini ve mahiyetini şu sözleriyle açığa vuruyordu.

“Ben cemaatin kendi mecrasında faaliyet yürütmesine karşı değilim. Hatta bir yandan akla ve bilime, diğer yandan da inanç ve manevi değerlere bağlı yeni bir nesil yetiştirmek adına yurt içi ve yurt dışında yapılan eğitim faaliyetlerini çok değerli buluyorum. Bugünkü toplumsal yapımız içersinde yalnızlaşan insanlar arasında yapılmaya çalışılan yardımlaşma, dayanışma faaliyetlerinin çok önemli olduğunu düşünüyor ve kültürel faaliyetler, kültürler ve dinler arası diyalog için yaptıklarınızı destekliyorum. Hatta bu faaliyetlerinizin artarak devamının çok önemli olduğuna inanıyorum.” (sh:574)

Şimdi özellikli ve etkili bir Emniyet Müdüründen:

“Bütün kurumlar ve kişiler kof mu?

Bu kitabın birinci bölümünde devlet kurumlarının kof olduğunu, basit sorunları bile çözme yeteneğine sahip olmadığını anlatmaya çalıştım. Bu bölümde ise cemaatin birkaç adamının çalışması sonucu her şeyin yerle bir olduğunu, koca devletin içten içe eridiğini, adalet ve güvenlik kurumlarının adaletsiz ve güvensiz hale dönüştüğünü, bu durumun farkında olan devlet görevlilerinin buna karşı durmadığını anlattım. Bir grup koca bir devleti teslim aldı. Devlet içten çatırdıyor, birileri yönetimi ele aldı ve kimse devlet gücünü kullanan bu kişilere dur diyemiyor. Birkaç cemaat imamı devlet yetkilerini gasp etti.” (sh:578) itirafını duyan bürokratlar bu cemaate teslim olmaz da ne yapardı?


Serdar Ant dostumuz da, Hanefi Avcı'nın, ''devlet kurumlarının kof olduğunu, basit sorunları bile çözme yeteneğine sahip olmadığını anlatmaya çalıştığı'' kitabın birinci bölümüne dikkat çekiyor.

Doğrusu kitabın birinci bölümündeki görüşleri okuyunca insan, Hanefi Avcı bu kitabıyla, gerçekten bir tehlikeye dikkat çekme amacı mı taşıyor, yoksa o tehlikenin gerçekleşmesine mi hizmet ediyor diye düşünmekten kendini alamıyor.
Uyanacağız, uyandıracağız... Bilinçleneceğiz, bilinçlendireceğiz... Ne ülkemizin , ne de bölgemizin zenginliklerini küresel haramilere ve onların uşaklarına yağmalatmayacağız, soydurtmayacağız... ENİNDE SONUNDA ALİ KEMALLER DEĞİL, MUSTAFA KEMALLER KAZANACAK...
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23

Re: Serdar Ant-Hanefi Avcı, BDP'den Aday Olur mu?

İletigönderen Osman_Pasa » Cmt Eyl 04, 2010 2:12

Serdar Ant dostumuz da, Hanefi Avcı'nın, ''devlet kurumlarının kof olduğunu, basit sorunları bile çözme yeteneğine sahip olmadığını anlatmaya çalıştığı'' kitabın birinci bölümüne dikkat çekiyor.

Egri oturup dogru konusalim , Bizde ki kadar agir isleyen ise yaramayan burokrasi nerede var , en ufak iste bile 3,4 tane imza gerekiyor. Devlete isi dusen bilir .. Adamin demek istedigi biraz bu , ayni sey ordu icinde gecerli ... 25 senedir PKK belasi ile ugrasiyoruz , profesyonel sinir birlikleri yeni akillarina geldi , ya da profesyonel yedek subaylik .. En kotusu bu kadar sehitten sonra sinirda ki , beton karakollari celikten yapmak .. Bu agir ise yaramaz hantal devlet her yerde ..Bundan kurtulmamiz lazim ..

Uc bes tane uyuz cemaat usagi gelip , istihbarati polisi ele geciriyor . Devlet kendini savunamiyor .. Kutsal olan devlet degil millettir , bence adam bunu soyluyor ...
Kullanıcı küçük betizi
Osman_Pasa
Üye
Üye
 
İletiler: 108
Kayıt: Çrş Şub 03, 2010 1:16

Re: Serdar Ant-Hanefi Avcı, BDP'den Aday Olur mu?

İletigönderen İrfan Tuna » Cmt Eyl 04, 2010 17:07

Osman Paşa yazdı: Egri oturup dogru konusalim , Bizde ki kadar agir isleyen ise yaramayan burokrasi nerede var , en ufak iste bile 3,4 tane imza gerekiyor. Devlete isi dusen bilir .. Adamin demek istedigi biraz bu ,..


Bu konunun tartışılmaya değer başka yönleri de var elbette ama işin o tarafını bir yana bırakarak belirtelim ki, Hanefi Avcı'nın demek istediği o değil. Hanefi Avcı, ''devletin resmi ideolojisi olmaz'' diyerek Kemalizmden duyduğu rahatsızlığı dile getiriyor.

Serdar Ant yazdı: Deneyimli bir istihbaratçının siyasal teorisyenliğe soyunarak, devlet teorisi alanında kimi söyledikleriyle komik duruma düşmesini bir yana bırakırsak, Hanefi Avcı’nın Türkiye’deki devlet anlayışını eleştirirken, alternatif olarak önerdiği modelin aslında hiçbir yeni yanı yok. Hanefi Avcı, bir yandan “resmi devlet kurumlarının ve yetkililerinin asla ideolojileri olamayacağı gibi, asla görüşleri de olamaz” (s. 348) ya da –Batı ülkelerini kastederek- “o ülkelerde devletin resmi kurumları asla bir ideolojiye sahip değildir, devletin kurumları toplum karşısında bir hak iddia edemez ve hatta böyle bir şeyin tartışılmasını düşünmeyi bile abes karşılar” (s.352) türünden siyaset bilimi ve kamu hukuku alanında “çığır açacak”(!) görüşler ileri sürerken, diğer yandan alternatif olarak liberal devlet anlayışının övgüsünü yapıyor. Peki, liberalizm bir ideoloji değil mi? Bütün ideolojiler “kaka” da liberal ideoloji mi “cici”? İdeoloji takıntısı olan Avcı’da bu sorunun yanıtı yok ne yazık ki…

Dahası, “resmi ideoloji”yi bu derece eleştirecek kadar “iyi”(!) bilen Avcı, her ne hikmetse o resmi ideolojinin ne olduğunu da hiçbir yerde açıkça söylemiyor. Ama birkaç yerde Atatürkçülüğe dolaylı karşı çıkış, korkakça yapılmış eleştiri denemesi var, o kadar…


Osman Paşa yazdı:ayni sey ordu icinde gecerli ... 25 senedir PKK belasi ile ugrasiyoruz , profesyonel sinir birlikleri yeni akillarina geldi , ya da profesyonel yedek subaylik .. En kotusu bu kadar sehitten sonra sinirda ki , beton karakollari celikten yapmak .. Bu agir ise yaramaz hantal devlet her yerde ..Bundan kurtulmamiz lazim ..


AKP işbaşına geldiğinde ülkeyi ''Sıfır Terör''le teslim aldı. Ülkede terörün yeniden tırmanışa geçmesinin sorumlusu aranıyorsa bunun sorumluluğu canla başla ülkemizi savunan Türk Silahlı Kuvvetleri'nde değil, BOP eşbaşkanlarında aranmalıdır.

Kurtulacağımız şey ise, açık ve nettir. Kurtulacağımız ve kurtulmamız gereken en önemli şey, ülkemizi bu hale getiren ABD güdümlü politikalar ve politikacılardır...

Osman Paşa yazdı:Uc bes tane uyuz cemaat usagi gelip , istihbarati polisi ele geciriyor . Devlet kendini savunamiyor .. Kutsal olan devlet degil millettir , bence adam bunu soyluyor .....


Devleti ele geçiren ''Uc bes tane uyuz cemaat usagi''nın arkasında kim var? Devleti ele geçiren ''Uc bes tane uyuz cemaat usagi''nın Hocaefendisi, 12 yıldır CIA ve FBI koruması altında nerede yaşıyor? Hocaefendi'nin ve müritlerinin devleti ele geçirerek gerçekleştirmeye çalıştıkları ''Ilımlı İslam'' projesi kimin projesidir?

Bütün bu soruların yanıtının buluştuğu adres olan ABD emperyalizmini, Hanefi Avcı es geçmekte, görmezden gelmektedir.

Sadece işin buradaki ABD boyutunu görmezden gelmemekle kalmamakta, kitabın üçte ikilik bölümünü ayordığı ''Devlet'' bölümünde, ABD'nin BOP kapsamında ülkemizi etnik ayrışmaya sürükleme projesi olan ''Açılım'' projesini desteklemektedir.

Serdar Ant yazdı: Aslında kitap “Cemaat” başlıklı ikinci bölümünde yer alan iddialar nedeniyle tartışma konusu oldu, ama dikkatli okuyucunun gözünden kaçmadığını sanıyorum, Avcı’nın böyle bir kitabı yazmaktaki gerçek amacı “demokratik açılım”ın gerekliliğini kanıtlamak… Bu nedenle olsa gerek kitabın yaklaşık üçte ikisi “Devlet” başlığı altında mevcut devlet yapılanmasının eleştirisine ayrılmış. Avcı’nın bu bağlamda dile getirdiği haklı ve doğru görüşler de var, İkinci Cumhuriyetçi liboş tayfanın yıllardır dinleye dinleye baygınlık veren bayatlamış tezleri de….


Hanefi Avcı'nın, Türkiye Cumhuriyeti'nin ulusal ve üniter yapısını güvence altına alan değiştirilemez maddeleriyle de sorunu var. Tıpkı ABD ve AKP gibi...

Serdar Ant yazdı:Ama Avcı’ya göre “Bugün için Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’ndaki bazı hususları değişmez kurallara bağlamak asla akılla izah edilebilecek bir konu değildir.” (s. 351.) Çünkü “mutlaka değişmek mecburiyetinde olana karşı önlem alınamaz.” (s.351)

Anlaşılan o ki, Anayasa’nın değiştirilemeyecek ve değiştirilmesi teklif edilemeyecek maddeleri Hanefi Avcı’yı rahatsız ediyor ve bunları, “mutlaka değişmek mecburiyetinde olan” hükümler olarak görüyor.

Devletin şekli, Cumhuriyetin nitelikleri, devletin bütünlüğü, resmi dili, bayrağı, milli marşı, başkenti neden “mutlaka değiştirilmek mecburiyetinde” olsun? İşte bu yaklaşımının yanıtını da Avcı’nın “demokratik açılım” başlığı altında ifade ettiği görüşlerini okurken öğreniyoruz.

Hemen belirtelim ki, Avcı demokratik açılımın açık sözlü ve samimi bir savunucusu… Bu bakımdan demokratik açılımın Türkiye için ne gibi sonuçlar doğuracağını ve gerçek bir demokratik açılımdan bahsetmek için neler yapılması gerektiğini bilmek isteyenlerin, Avcı’nın dediklerine dikkat etmelerinde fayda var. AKP hükümetinden farklı olarak lafı döndürüp dolandırmıyor Hanefi Avcı… Olanı ve olacağı açık açık belirtiyor!

Avcı’ya göre demokratik açılım, “sorunları diyalogla, barış içinde çözme yöntemi”dir ve “meselenin bugün gelmiş olduğu aşamada tek çözüm yöntemidir.” (s.369)

Hanefi Avcı’ya göre “…PKK denilince önemli olan Öcalan’ın kendisidir. Öcalan’ın yaşaması ve ileriki süreçte hapisten kurtulup dışarı çıkması ancak açılımın başarısı ile mümkündür. … Bugünkü koşullarda Öcalan’ın tek kurtuluşunun bu yol olduğu kesindir. Mücadeleye devam demesi ve olayların artması Öcalan’ın ömür boyu hapiste kalma ihtimalini güçlendirecektir. Düşük de olsa en iyi ihtimalle 10 yıl daha cezaevinde kalacaktır, Güneydoğu huzura kavuşursa kısa sürede dışarı çıkıp siyasi faaliyete devam etmesi ve umduğunu noktalara gelmesi yüksek ihtimaldir.” (s.370)

Dikkatinizi çekerim, Avcı bu saptamayı gerçekleşmesi yüksek olan bir risk olarak değil, bir çözüm önerisi olarak yapıyor. Avcı’nın “PKK’nın bağımsız devlet fikrinden vazgeçtiği, bağımsız bir devlet istemediği, federasyon da talep etmediği, hatta siyasi herhangi bir taleplerinin olmadığı, bazı kültürel taleplerini olabileceği” (s.370) şeklindeki gerçekle uzaktan yakından ilgisi olmayan görüşlerinin toplumu yönlendirmeye yönelik kasıtlı ifadeler mi olduğu, yoksa bir öngörüsüzlüğün göstergesi mi olduğu sorulabilir. Bugün “özerklik” talep eden, Türk bayrağı yanında PKK bayrağının dalgalanmasını isteyen, yerel parlamento talebinde bulunan, açıkça “Katalan modeli” öneren ayrılıkçı-Kürtçü PKK hareketinin, siyasi herhangi bir taleplerinin olmadığını, bağımsızlık ve federasyonda vazgeçtiklerini ileri sürmek, Hanefi Avcı’nın psikolojik harekât konusunda ne kadar deneyimli biri olduğu anımsanırsa daha bir anlam kazanıyor!

Psikolojik harekâtı, “hedef halk kitlelerinin istenilen istikamette düşünmesini sağlamak ve bu istikamette kanaat sahibi olması için yapılan, olayları ve haberleri (bilgileri) belli bir açıdan veren planlı bir faaliyettir. Daha açık bir dille ifade edilecek olursa, olayları bazen çarpıtarak, gerçeğin bazen bir kısmını vererek, gerekli görüldüğü durumlarda yalan haber ve bilgi üreterek veya gerçeği tümüyle saklayarak, halkın istenilen tarzda düşünce ve kanaat sahibi olmasını ve istenilen doğrultuda hareket etmesini sağlamaya yönelik planlı ve devlet kurumları eliyle yürütülen bir harekâttır” (s. 336) şeklinde tanımlayan Hanefi Avcı, hakkını teslim etmek gerek, bu işi mükemmel yapıyor!

PKK’nın nihai amacı ve bu amaca ulaşmak için belirlediği strateji ve taktikler konusundaki karartma ve çarpıtmadan sonra, “bu ülkede görünürde 30, örtük olarak daha uzun yıllardan beri yarı resmi bir savaş devam ediyor. Bu savaşın bir de karşı tarafı var. Eğer silahlı bir mücadele sürüyorsa, bunun sebebini asıl olarak bu mücadeleyi başlatan tarafa sormak gerekmez mi? ‘Ne istiyorsunuz, niçin çıkıp bunca zamandır savaşıyorsunuz?’ gibi sorular hiç sorulmuyor. Herkes onlar yerine konuşup Türkiye’nin Güneydoğu ya da Kürt sorunu olmadığını söylüyor. Veya birileri çıkıp onların Türkiye’yi böleceğini iddia ediyor” diyen Avcı, sanki bir BDPli gibi konuşmaya başlıyor:

“Meselenin asıl muhataplarına bu soru sorulmadığı müddetçe sorunu çözmek mümkün değildir. Şimdi de Öcalan ve PKK ile görüşülemez deniliyor. Peki, kiminle görüşülecek?

…Sorun davanın şahsında somutlaştığı Öcalan ve örgüttür. Onlarla görüşülmeden hangi sorun halledilebilir. Daha doğrusu onlardan başka konuşacak bir muhatap var mı ki?

…Bugün için PKK demek Öcalan demektir. Bu açıdan muhatap Öcalan’dır. Öcalan muhatap alınmadan hiçbir sorun halledilemez.

…Öcalan yarın da yine etkin olacak; Güneydoğu’da veya Kürtlerle ilgili bir adım atacak herkes, eninde sonunda bu kişiyi hesaba katmak mecburiyetindedir, hatta onun desteğini almaya da mecburdur. O’na muhtaçtır. Bu sorunları ABD’yle, AB’yle veya başka bir ülkelerle konuşmak, çözmek, pazarlık yapmak isteyenlerin bu devletler veya güçler yerine Öcalan ile sorunu çözmeyi denemelerinin daha akıllıca bir iş olduğunu bilmeleri gerekir.”
(s. 373-374)

Hanefi Avcı’nın iddia ettiği gibi Öcalan’ın “kısa sürede dışarı çıkıp siyasi faaliyete devam etmesi ve umduğunu noktalara gelmesi” olası mıdır, bu tartışılır, ama ilk genel seçimde Avcı’yı BDP’den milletvekili adayı olarak görürsek hiç şaşmamak gerekir!

Sonuçta herkese, Avcı’nın “Haliç’te Yaşayan Simonlar” isimli kitabının sadece “Cemaat” başlıklı ikinci bölümünü değil, tamamını okumalarını öneririm.
Uyanacağız, uyandıracağız... Bilinçleneceğiz, bilinçlendireceğiz... Ne ülkemizin , ne de bölgemizin zenginliklerini küresel haramilere ve onların uşaklarına yağmalatmayacağız, soydurtmayacağız... ENİNDE SONUNDA ALİ KEMALLER DEĞİL, MUSTAFA KEMALLER KAZANACAK...
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23

Re: Serdar Ant-Hanefi Avcı, BDP'den Aday Olur mu?

İletigönderen Osman_Pasa » Pzr Eyl 05, 2010 1:09

irfan Bey ,

Kemalizim ile problemleri olabilir , bugunun bir cok Kemalist'de gecmiste , Ataturk'u burjuva olarak gorup Rusya veya Cin'e yanasmislardi .Ben Kapitalist emperyalistler ile Komunist emperyalistler arasinda pek bir fark gormuyorum . Her neyse konu baska , Kemalizimden ise , Ataturkculuk demeyi seviyorum kendi adima. 1938'den beri hadi Ismet Pasaninda hakkini yemeyelim , Demokrat partinin ilk gelisinden sonra bu ulke hep ABD'ye gobekten bagli oldu .12 Eylul'u yapan pasalarda o zaman sozde Ataturk'cu Turkcuy'du .. 40 - 50 yil Amerikan destekli bir sistem vardi , Demirel isyan etti devirdiler , Ecevit Irak'taki isgali reddeti onu da yiktilar , hatta Ozal bile bir kere siniri asti hemen oldurduler , Erbakan'i 1 senede paketlediler . Ben bu adamlarin hic birinden hoslanmam ama hepsi bir veya bir kac kez isyan ettiler ama gomulduler . Demek ki , sorun kisilerden cok devlet sisteminde bir lider isyan etse bile kurumlar bunu devam ettiremedigi icin devamliligi olmuyor . Iste bu sistemin her sekilde duzeltilmesi lazim . Cok basit bir ornek bir herhangi , bir devlet kurumunda , bir pozisyona hak eden degil arkasi olan geliyor .Bu yuzdende devlet kurumlari beceriksiz torpilli adamlar ile dolu . Bunu bugun AKP yapiyorsa dunde MHP CHP yapti bu kokusmuslugun degismesi lazim. Bugun kemalist aydinlari iftira ile iceri atiyorlar dunde , dincileri ya da komunistleri iceri attilar sadece fikirleri icin.Hani kuvvetler ayriligi . Avci bence aslinda bunlari soyluyor .

ikinci olarak ,
Bu dunyanin en serefli ordusu bizim ordumuz , baska hic bir ulkede analar askere giden cocuklarini eline kina yakmaz . Zaten bu liberal Allah'in belasi aydinlara en buyuk kinim duyguyu bizden almaya calismalaridir .. Her neyse , bence Terorun 2002 yilinda bitmesinin en onemli sebebi , Sadece Askerimizin degil polisin ve istihbaratin cok siki calismasidir , ve o zaman ki hukumetlerin buna gereken onemi ve destegi vermesiydi . AKP ABD desteklidir , 6 senede bu ulkenin butun sistemini perisan etmistir .Aslinda bu bile Avci'yi hakli cikarir. Gozumuzde buyuttugumuz devletin boyle bir saldiriya en fazla 6 sene dayanabilmesi , onun o kadarda guclu olmadigini gostermez mi ?. Ayrica bu ulkede sinir karakollar hala beton ama 2 milyar dolara 6 tane denizalti aliniyorsa bu hatadir .Ya da profesyonel birlikler sinirlar icin kurulmamis ise bununu sorumlusu hukumetten genelkurmaya hepsidir ... Aslinda , ulkede ki hantal burokrasidir bunun asil sebebi .

Son olarak ,

Cemaatciler bugun cok gucluler . Ama onlar sinsi olduklari kadarda korkaktirlar hepsi bir dipcik gordumu fareler gibi gemiyi hemen terk eder ve saflarini degistirir. Tabi bunun icin guclu ve kararli bir devlet yapisi gerekiyo...
Kullanıcı küçük betizi
Osman_Pasa
Üye
Üye
 
İletiler: 108
Kayıt: Çrş Şub 03, 2010 1:16

Re: Serdar Ant-Hanefi Avcı, BDP'den Aday Olur mu?

İletigönderen İrfan Tuna » Pzr Eyl 05, 2010 13:22

Osman_Pasa yazdı:1938'den beri hadi Ismet Pasaninda hakkini yemeyelim , Demokrat partinin ilk gelisinden sonra bu ulke hep ABD'ye gobekten bagli oldu .12 Eylul'u yapan pasalarda o zaman sozde Ataturk'cu Turkcuy'du .. 40 - 50 yil Amerikan destekli bir sistem vardi , Demirel isyan etti devirdiler , Ecevit Irak'taki isgali reddeti onu da yiktilar , hatta Ozal bile bir kere siniri asti hemen oldurduler , Erbakan'i 1 senede paketlediler . Ben bu adamlarin hic birinden hoslanmam ama hepsi bir veya bir kac kez isyan ettiler ama gomulduler . Demek ki , sorun kisilerden cok devlet sisteminde bir lider isyan etse bile kurumlar bunu devam ettiremedigi icin devamliligi olmuyor . Iste bu sistemin her sekilde duzeltilmesi lazim ....


Elbette sayın Osman Paşa. Ama düzeltmemiz gereken durum; Türkiye'mizin Washington'dan, Brüksel'den yönetilmesine son vermek, güzel ülkemizi yeniden tam bağımsızlık temeli üzerinde Ankara'dan yönetilir hale getirmektir. Kurtulmamız gereken şey; ABD güdümlü politikalar ve politikacılardır. Önce bunu açık ve net ortaya koyalım.

Kitap üzerinden tartışmamızı sürdürürsek, öncelikle şunu belirteyim ki, sayın Hanefi Avcı, ABD güdümlü bir tarikatın devleti ele geçirdiğine dikkat çeken kitabıyla, emniyetin içinde önemli görevlerde bulunmuş ve bulunmakta olan birisi olarak çok önemli bir belge ortaya koymuştur. Buna hiç kuşku yok. Kitap bu yönüyle elbette Cumhuriyet Başsavcılarının derhal harekete geçmesi gereken çok önemli bir belgedir.

Sorun, aynı kitapta sayın Hanefi Avcı'nın ''Açılım'' projesine ilişkin olarak yazdıklarındadır. Deneyimli bir istihbaratçı ve emniyetçi olan sayın Hanefi Avcı'nın, ''Açılım'' adı verilen projenin bir ABD projesi olduğundan habersiz olduğu düşünülebilir mi? ABD'nin bu projeyle, ülkemizde etnik ayrışmalar ortaya çıkararak bir etnik çatışma ortamı sağlamaya çalıştığından habersiz olduğu düşünülebilir mi?

Zaten kitapla ilgili olarak tartıştığımız da budur, kitabın çelişkisi de buradadır. Kitap, bir yanıyla ''Ilımlı İslam'' projesi kapsamında ABD koruması altında devleti ele geçiren ABD güdümlü bir tarikate dikkat çekerken; diğer yandan devletin ulusal ve üniter yapısını, ideolojisini sorgulamakta, ABD'nin ''Açılım'' projesine destek vermektedir.

Devletin ideolojisini, ulusal ve üniter yapısını sorgulamak, ister istemez bir insanı, bu kavramlardan rahatsızlık duyan ve Kemalizm'i (Atatürkçülük de diyebiliriz), devletin ulusal ve üniter yapısını tasfiye etmek isteyen empereyalist merkezlerle aynı çizgiye getirir. Hiç farkında olmasanız bile onların projelerine hizmet etmiş olursunuz.

Sayın Avcı, bu kitabıyla bir ABD projesi olan Fethullah çetesinin devleti ele geçirdiğine dikkat çekmekle çok yararlı bir iş yapmıştır. Ama aynı kitabında yine bir ABD projesi olan ''Açılım''ı desteklemekle çelişkiye düşmüştür.
Uyanacağız, uyandıracağız... Bilinçleneceğiz, bilinçlendireceğiz... Ne ülkemizin , ne de bölgemizin zenginliklerini küresel haramilere ve onların uşaklarına yağmalatmayacağız, soydurtmayacağız... ENİNDE SONUNDA ALİ KEMALLER DEĞİL, MUSTAFA KEMALLER KAZANACAK...
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x