"Çuval Geçirme" Olayı Biliniyor muydu?Vatan Gazetesi'nden Can Ataklı, Erbakan'a en yakın isimlerden olan Ahmet Akgül'ün kitabında yer alan Çuval Olayı ile ilgili ilginç açıklamalarda bulunuyordu:
"Piyasada satılan bir kitapta diyor ki 'Erdoğan ve Gül, tezkerenin geçmesinde kendilerine destek olmayan Silâhlı Kuvvetler'i cezalandırmak için Amerika'dan bir şey yapmalarını istedi. Onlar da Türk subay ve askerlerinin başına çuval geçirdiler.'
Ahmet Akgül isimli Milli Görüşçü yazara göre, Türk subaylarının başına çuval geçirilmesinden sonra Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları'nın istifa edeceği hesaplanıyordu. Ancak asker olaya çok öfkelenip yönetime el koymaya kalksaydı, Amerika, Erdoğan ve Gül'ü kaçıracaktı."Son günlerde bir kitaptan yapılan alıntı çok konuşuluyor. Alıntıyı önce bana gönderilen bir e-mail'den okudum. Açıkçası önce ciddiye almadım. Hayal ürünü bir senaryo zannettim.
Ancak daha sonra bunun bir kitaptan alındığını fark ettim. Kitabın adı 'AKP İntihara Gidiyor'. Yazarı Ahmet Akgül. Kitap bu yıl yazılıp basılmış
(2007), yani çok yeni.
Kitabı almayı bir türlü beceremedim. Ama bu arada yüze yakın e-mail aldım aynı alıntıyı içeren.
Sonunda kitabı dün buldum. Yazar Ahmet Akgül, İslâmî kökenden geliyor. Necmettin Erbakan'ın da eğitiminden geçmiş. Milli Görüş'ün önemli yazarlarındanmış. Adını ilk kez gördüğüm çok sayıda kitabı varmış.
Gelelim kitabın 278 ve 279'uncu sayfalarından yapılan alıntıya. Yazar burada ismini vermediği bir AKP'li danışmanla konuşuyor. Belli ki eskiden çok yakın arkadaş olan ikili arasındaki konuşmalar inanılır gibi değil. Çünkü, AKP'li danışman Türk subay ve askerlerinin başına çuval geçirilmesi olayının bizzat Başbakan Erdoğan ve yardımcısı Abdullah Gül tarafından bilindiğini hatta bunun için Amerikalıların teşvik edildiğini ileri sürüyor. Gerekçe ise 1 Mart tezkeresinde hükümete yardımcı olmayan Genelkurmay'ın cezalandırılması.
Kitap birkaç aydır piyasadaymış. Bugüne kadar kitapla ilgili bir soruşturma açıldığını duymadım. Şimdi gerçekten çok şaşırtıcı olan bu bölümü, hiçbir ekleme çıkarma yapmadan size de aktarmak istiyorum:
AKP'yi kuranların ve kurduranların, özellikle Tayyip Erdoğan'ın özel bir önem verdiği danışmanlarından ve operatörlerinden biri ile yemekte karşılaştık. Tam bir panik havasındaydı. 'Hayrola işleriniz iyi gitmiyor galiba!' dedim.
- AKP'li: Tezkere krizinde oldu ne olduysa, büyü o zaman bozuldu, beklediğimiz sonuç çıkmadı, sonrasını zaten biliyorsunuz.
- Katılmıyorum, Edelman'ın YSK'ye ziyareti, Londra, Washington, New York, Dubai ve bazı şehirlerde daha AKP kurulmadan önce verilen sözler sonunuzu hazırladı. Devleti tanımadan, Anayasal organlardan ve milletten gerçek anlamda bir olur almadan küreyi yerinden oynatacak kararları alabileceğinizi sanmak çocukçaydı.
Bu durum AKP'yi bitirdi.
- AKP'li: Hayır, bizi Özkök Paşa ve Paşalar bitirdi. Tezkere krizinde ne yapacağımızı bilemedik. Sorduk ne yapılmalı diye; 'İktidar sizsiniz, karar almak sizin işiniz, biz kararı uygularız' dediler.
- Ama zaten siz orduya sormadan informel olarak her türlü garantiyi vermiştiniz. Asıl hata o değil mi?
- AKP'li: Tamam her türlü garantiyi ve tavizi verdik; ama ABD'nin Doğu ve Güneydoğu'ya tam yerleşeceğini bilmiyorduk. Yani, ABD ve İngiltere Türkiye'yi işgal edeceklerdi, paniğe kapıldık.
- Ama ABD'lilere bu garantiyi AKP'nin kurulması aşamasında verdiniz.
- AKP'li: Evet, çok yanlış yaptık.
- Peki o halde Özkök Paşa'nın ve Paşaların suçu ne?
- AKP'li: Onlar diyebilirlerdi ki; 'Tezkerenin çıkmasına karşıyız.' Ancak asker kararı bize bıraktı!
- Normal, demokrasilerde zaten böyle olmaz mı?
- AKP'li: Tamam da, tezkerenin faturasını sonunda AKP'ye kesti ABD'liler. Asker, 'tezkereye karşıyız' deseydi, parti ile ABD değil, ABD ile TSK karşı karşıya gelecekti, biz yırtacaktık!
- Özkök Paşa ve Paşalar size tezkere çıkarmayın demedi mi?
- AKP'li: Hayır demedi; ama cesaret edemedik!
- ABD, Türk askerlerinin başına çuval geçirdi; ama ceza olarak!
- AKP'li: Yahu o olayı hiç sorma. O Wolfowitz'in halt yemesi. Bizimkiler (AKP'liler), 'tezkerenin öcünü TSK'den alalım' diye ona akıl vermiş!
- Yoksa sizin danışman arkadaşlarınızdan biri ve İstanbul'da iki işadamı Wolfowitz'e asıl suçlu AKP değil, TSK demiş olmasın? Çünkü Amerika'ya söz verdiği gibi, AKP tezkereyi çıkaracaktı! TSK'yi cezalandırma teklifi, iki işadamı ve bir danışmandan gitmedi mi?
- AKP'li: Çok büyük, çok fahiş bir hata yaptık. Zaten, Wolfowitz Türk ordusunu bizimkilerin teklifi üzerine cezalandırmaya karar verdi.
- Tek başına mı?
- AKP'li: Yok canım, Tayyip Erdoğan ve Gül'le paylaşıldı, onlar da 'olur' dediler.
- Yani Wolfowitz' in, ABD'nin bu çokbilmiş danışmanının ve İstanbul'daki iki işadamının 'Türk ordusunu cezalandırma önerisine' Tayyip Erdoğan ve Gül ya da Eş Genel Başkanlar 'Evet' mi dedi?
- AKP'li: Maalesef öyle!... Tayyip ile Gül'ün gezileri bu plâna göre ayarlandı. O gün Tayyip Erdoğan Rize'de, Gül de Kayseri'de olacaktı. Çok ters bir şey olursa ikisi ABD'liler tarafından alınacaktı. Bu planı Wolfowitz hazırlamıştı.
- Ne tür bir terslik bekliyordunuz?
- AKP'li: Tayyip Erdoğan ve Gül'e yönelik askeri bir hareket olabilir diye düşündük.
- Yani AKP üst yönetimi, AKP'nin yıldız danışmanı ve İstanbul'daki iki işadamı, Türk askerlerinin başına çuval geçirileceğini biliyor muydu?
- AKP'li: Evet tabii... Yanılmıyorsam bir de emekli bir Paşa biliyordu.
- Hiçbir kimse çıkıpda Tayyip ve Gül'e, bunun sonuçlarının çok ağır olabileceğine ilişkin görüş bildirmedi mi?
- AKP'li: Tezkerenin mecliste reddedilmesine çok kızmıştık. ABD Savunma Bakanı arkamızdaydı. Kendimizi çok güçlü hissediyorduk!
- Ordunun sessiz kalacağını mı düşündünüz?
- AKP'li: Biz değil, Wolfowitz öyle düşündü. Türk askerlerinin başına çuval geçirilince, Genel Kurmay Başkanı Özkök ve diğer Kuvvet Komutanı Paşaların, o günkü harekâtın nöbetçisi Büyükanıt'ın istifa edip emekli olacaklarını öngörmüştük. Eğer o gün paşalar istifa etseydi, bizim Genel Kurmay Başkanımız hazırdı.
- Kimdi?
- AKP'li: Onu söylemem."Yukarıdaki iddiaların sahibine bugüne kadar dava açılamamış olması oldukça garipti.
Çuval olayında Başbakan da, Dışişleri Bakanı da Ankara'da yoktu.
Abdullah Gül, çuval hadisesi sırasında Kayseri'ye gitmişti. ABD'yi savunuyor ve "Büyük devletler özür dilemez" diyordu.
Recep Tayyip Erdoğan ise, bu olaylar sonucunda Amerika'ya nota verilmesini isteyenlere; "Ne notası, müzik notası mı" diyerek bu korkunç olayı alaya alıyordu.Tayyip Erdoğan, PKK'ya mayın satarak, binlerce askerimizin şehit olmasına sakat kalmasına yol açan İtalya'yı uyarması gerekirken, başkanına "Dostum Silvio" diye hitap ediyor, kızının düğününde nikâh şahidi olmasını sağlıyor, oğlunun düğününde gelinini öptürüyordu.
Ancak, yukardaki satırların değerlendirilmesinde, Erdoğan ve Hükümeti'ne dönemin Genel Kurmay Başkanı'nın verdiği açık desteğin örtülmesi için yürütülen psikolojik harekât çerçevesinde kamuoyunun yanıltıldığına dair iddialar da gözardı edilmemelidir. Özkök dönemine ilişkin ileride kamuoyuna yansıyacak bilgiler, AKP'nin destekçilerin netleşmesine yardımcı olacaktır.
Ergün POYRAZ, Musa'nın AKP'si kitabından
AKP'ye muhalif dergi hedefte Ümraniye soruşturmasında yeni gözaltılar yaşanırken, Konya merkezli bir operasyonda
Milli Görüşçülerin hedef alınması dikkat çekti. Grubun 2004ten itibaren yayımladığı
Milli Çözüm adlı dergi
AKP, Başbakan Erdoğan, Fethullahçılar ve polis birimlerine sert eleştiriler yöneltmesiyle biliniyor. İsrail, AB, ABD karşıtı olan dergi Atatürkçü kesimlerle Milli Görüş ideolojisini aynı çizgide buluşturmayı hedefliyor!İşçi Partili Prof. Uçkun Geray'ın dün Ümraniye soruşturması kapsamında gözaltına alındığı saatlerde Konya polisinin 4 kentte eşzamanlı düzenlediği bir operasyon heyecan yarattı. Polis, Milli Çözüm adlı derginin çevresinde toplananlara yönelik operasyonun Ergenekon soruşturmasının dışında olduğunu öne sürdü. Oysa Erbakan yanlısı, tarikat karşıtı ve Atatürk'e yönelik ılımlı çizgisiyle dikkat çeken derginin yayın politikası ve muhalif duruşu akla çeşitli sorular getirdi.
Derginin İstanbul Bağcılar'daki bürosu basıldı, 'AKP İntihara Gidiyor' adlı bir kitabı da bulunan Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Akgül ve bazı yazarları Elazığ'da gözaltına alındı. 1995te Refah Partisi'nden milletvekili adayı olan Akgül, Ulusal Kanal'da Ramazan programları yapıyordu.Peki Ümraniye soruşturması bir yandan iktidar muhaliflerinin susturulması olarak nitelenirken, AKP karşıtı Milli Çözüm niye hedef alındı? Derginin çeşitli sayılarındaki dosyaların başlıkları önemli ipuçları veriyor:
AKPnin tahribatı ve Bizanslaştırma tatbikatı, AB ülkeye ihanet, millete hakarettir, TSEV hıyaneti ve Avrasya seçeneği, Atatürkten utanın, İnsanlık yanıyor, Erbakanı arıyor, BOP eşbaşkanlığı İsrail uşaklığıdır Büyükanıt Paşadan ve kurmay kadrosundan niye gocunuyorlar, Adnan hocanın bilgiçlik budalalığı, DTPnin arsızlığı AKPnin ayarsızlığı ve ABnin İslam düşmanlığı AKPnin şakşakçılığı. Dergide Fethullah Gülen için de, Beklenen mesih mi Papalık misyoneri mi diye söz edilmişti.2004te yayımlanmaya başlayan derginin muhalif duruşunu görmek için Ocak 2004 tarihli ilk sayısındaki
AKPnin perde arkası başlıklı dosyaya bakmak gerekiyor. Aralık 2006 tarihli sayısında derginin sahibi Mehmet Deniz imzasıyla yayımlanan
AKP, RTE ve onun arkasındaki artık bilinen güçler başlıklı şu yazı da Milli Çözümün neden hedef alındığını anlatmaya yetiyor:
Şemdinlide TSKyi karalamak ve halkla karşı karşıya getirmek istemişler, ordu mensuplarını sabotajcı, zalim görüntüsü ile özdeşleştirip terörü meşrulaştırmaya çalışmışlardır. Danıştaya başörtüsü kararından ötürü sindirme yöntemi kullanarak saldırı düzenlenmiştir. RTE ve AKPli bir Belediye Başkanının desteklediği emekli bir albay MİT müsteşarı yapılmak istenmiş, AKPnin iç hesaplaşması örtülmek istenmiştir. Atabeyler Grubu baskını ise Başbakanı ve onun kara kutusu Zapsuyu M. Ali Erbil üzerinden kurtarmayı amaçlamıştır.Dergi Saadet Partisi içindeki gruplara yönelik gizli çıbanlar başlıklı eleştirileri de gündeme getirdi. Derginin Atatürkçülerle Milli Görüşçüleri aynı çizgiye getirme gibi bir çabası ise hem son sayısındaki
Atatürkçülük ve Milli Görüş başlıklı bir yazıda hem de şu şiirde dile getirildi:
Mustafa ile Kemali, yazık, ayrı sandılar, Bir aynanın önü ardı; keşke anlasaydılar, Hak: hayır ve şer Ondandır; şirk koşup aldandılar, Rahmana ram olanları, şeytan gütmez sultanım!Cumhuriyet, 24.07.2008
Ahmet Akgül, Serbest BırakıldıKonya polisi tarafından çarşamba günü 5 ilde eş zamanlı başlatılan operasyonda gözaltına alınan zanlılardan 19`u sabah saatlerinde getirildikleri Adana Adliyesi`nde cumhuriyet savcıları tarafından alınan ifadelerinin ardından serbest bırakıldı.
Aralarında, İşçi Partisi MKYK Üyesi Prof. Dr Uçkun Geray, Milli Çözüm Dergisi Genel Yayın Müdürü Ahmet Akgül, Ulusal Kanal Akdeniz Temsilcisi Yusuf Buldu`nun da yeraldığı 20 kişi bu gün serbest bırakıldı.
Elazığ Haber Ayrıntı, 26.07.2008
Ahmet Akgül'ün Ergenekon tertibi kapsamında gözaltına alınmasını olağan karşılıyorum. Yalnız, kitaptaki iddialarından dolayı kendisine açılan bir davaya rastlayamadım!