TESEV’in Kürt raporu “Anayasadan ’Türk’ kelimesi çıkarılsın”

Genel & Güncel Konular

TESEV’in Kürt raporu “Anayasadan ’Türk’ kelimesi çıkarılsın”

İletigönderen Başkomutan » Pzr Tem 18, 2010 22:42

Resim

Türk düşmanlığı yayılıyor

Diyanet İşleri Başkanlığı’na talimat vererek, camilerdeki mahyalardan “Ne mutlu Türküm diyene” yazısını kaldırtan, hadislerdeki Türklükle ilgili sözleri ayıklatan AKP iktidarına yeni yol haritası geldi.


-SOROS Vakfı’nın Türkiye uzantısı-

TESEV’in 24 Haziran 2010 tarihli Kürt raporunda, Türk vatandaşı, Türk dili gibi ifadelerin kullanılmaması istenerek “Anayasadan ’Türk’ lafı çıkarılsın” denildi.

Türk düsmanlığı dorukta

Cumhurbaşkanı Gül’ün, “Ne mutlu Türküm diyene” sözünün dağlara ve mahyalara yazılmasından rahatsız olduğunu söylemesinden cesaret alan TESEV de Anayasa’dan Türk kelimesinin kaldırılmasını istedi.

George Soros’un Türkiye uzantısı “Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı”nın (TESEV) hazırladığı “Kürt Sorununun Çözümüne Dair Bir Yol Haritası: Bölgeden Hükümete Öneriler” başlıklı raporda, “Türklük” hedefe konuldu. “Türk” isminin Anayasa’dan tamamen çıkartılması istenen raporda, “Türk milleti”, “Türk devleti”, “Türk vatandaşı”, ve “Türk kültürü” gibi ifadelerin kullanılmaması istendi, yerine de “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları” ibaresi konulması talep edildi.

Raporda, “Türk milleti” yerine de “millet” sözcüğünün kullanılmasının yeterli olacağı vurgulandı.
24 Haziran 2010 tarihli raporda şöyle deniyor:

“Anayasa’nın başlangıç bölümü dahil olmak üzere bütününde, Türk etnik kimliğine vurgu hâkimdir. Bu dil, farklı etnik kökene mensup insanlardan oluşan Türkiye’nin çoğulcu yapısıyla bağdaşmamaktadır. Bu nedenle, hazırlanacak yeni anayasada herhangi bir etnik kimliğe bu ve benzeri göndermeler yapılmamalıdır.”

Gül’ün rahatsızlığı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de Atatürk’ün “Ne mutlu Türküm diyene” sözünün bazı dağ yamaçlarına ve camilerde mahyalara yazılmasından rahatsız olduğunu söylemiş, bunun üzerine birçok yerden kaldırılmıştı. Gül, 19 Aralık 1992’de “Türkiye’nin bu resmi ideolojisinin tabii karakterleri bu sistemi kuran tek partinin altı sloganı ile ortaya çıktığını” belirterek, “Ne mutlu Türküm diyene lafını tutup her yere yaza yaza ve bunu özellikle hiç olmayacak yerlere yaza yaza, Türkiye aslında ilkel bir hale dönmüştür” demişti.

Hadislere tırpan

Öte yandan Diyanet İşleri Başkanlığı da Türklüğü öven hadisleri de “Peygamberimizin Çağımıza Mesajları” adlı çalışmadan çıkarttı. Hadis ayıklama projesini yıl sonunda bitirecek olan Diyanet İşleri Başkanlığı, 6 ciltlik bir kitap olacak çalışmada Türkleri öven hadislerin yanında kadınların aşağılandığı anlamı çıkan hadislere de yer vermeyecek.

Gül ve TESEV’in yanı sıra Polis Akademisi öğretim üyeleri de geçtiğimiz haftalarda hazırladığı bir raporda “Ne mutlu Türküm diyene” yazısını, terör örgütüne katılımların önde gelen sebebi olarak göstermişti.



“Ne Mutlu Türküm Diyene” sözü dağa çıkarıyor!..

Haber: Salim YAVAŞOĞLU

YENİÇAĞ
18.07.2010









Türk ve Türklüğü hedef alan Soros raporu!

Türkiye Cumhuriyetinin varlığına, Türk milletinin birliğine ve Türkiye’nin bütünlüğüne karşı oluşmuş bir ittifak var. Bu ittifakın içinde de hangi tür ideoloji ve din mensubu ararsanız onu bulmanız mümkündür. Bunların ortak paydaları, Türk kavramına ve milletine duyulan düşmanlıktır. Bunlar arkalarını AB’nin fonlarına, ABD’nin stratejik desteğine, medyanın imkânlarına ve iktidarın siyasi korumasına dayamışlardır.

Barzani ve Soros da doğrudan ya da dolaylı olarak bu ekibe kaynak aktarmaktadır. Başlıca misyonları Türkiye tarihini çarpıtarak yarattıkları mağduriyet ve mazlumiyeti Türk milleti aleyhine kullanmaktır.

Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşuna ve mevcut yapısına yönelik liberal, Marksist ve cemaatçi eleştirilerin aynı noktada birleşmesinin nedeni budur. Çünkü onları organize eden, besleyen, cüretlendiren ve yönlendiren merkez aynıdır. Kimi Türkiye Cumhuriyeti devletine sınıfsal, kimi sözde dinsel, kimi de küresel nedenlerle karşı bir duruş sergilemektedir. Hepsi de ABD, AB, Soros, Ermeni ve PKK konusunda hem fikirdir.

Yaygın söyleyişle ifade edersek “küfür” ve ihanet aynı millettendir. Stratejilerini Antitürk bir yapı üzerine konumlandırmış bulunan bu yıkım ekibi de organik bir millet gibi davranmaktadır. Bu bakımdan bunlar Ermeni’yle 1915’in yasını tutar, Şeyh Said’e saygı sunar, PKK’ya kucak açar, Ali Kemal’i de yüceltirler. Abant’ta platform bildirisi, TESEV’de “Kürt Raporu” yayınlarlar.


TESEV’in raporu!

Son olarak Soros’un Türkiye’deki uzantısı olan TESEV’in hazırladığı “Kürt Sorununun Çözümüne Dair Bir Yol Haritası: Bölgeden Hükümete Öneriler” başlıklı bir rapor yayınlandı. Proje direktörlüğünü Etyen Mahcupyan’nın yaptığı raporda, “Türklük” hedefe konuldu. “Türk” isminin Anayasa’dan tamamen çıkartılması istenen raporda, “Türk milleti”, “Türk devleti”, “Türk vatandaşı” ve “Türk kültürü” gibi ifadelerin kullanılmaması istendi, yerine de “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları” ibaresi konulması talep edildi. Raporda, “Türk milleti” yerine de “millet” sözcüğünün kullanılmasının yeterli olacağı vurgulanıyor.

Anayasa’dan “Türk” çıksın
“Kürt” girsin!


Türk düşmanlığı anlamına gelen bu ifadelerle TESEV’in raporu bitmiyor. Türk’ten boşaltılması öngörülen yerlere dolaylı bir biçimde “Kürt” kavramının yerleştirilmesi öngörülüyor. Raporda ayrıca Kürtçe’nin önündeki engellerin kaldırılması, bölgeye Kürtçe bilen personel atanması, bölgedeki camilerde vaazların Türkçe ve Kürtçe verilmesi gerektiği ifade ediliyor.

Rapor diğer yandan “Devlet, genel olarak toplumun Kürt halkına yönelik en azından bir özür borçlu olduğu” da belirtiliyor. Her şey Anayasa’dan Türk’ün dışlanması ve yerine Kürt kavramının konulmasıyla ilgilidir. İyi de bunun için en azından birkaç imparatorluk kurmuş olmak yetmez, aynı zamanda Ötüken’e mütevazı da olsa bir kitabe dikmek, Malazgirt’te küçük boyutlu da olsa bir zafer kazanmak ve nihayetinde Bizans gibi bir devleti de ortadan kaldırmak gerekmiyor mu?

Millet ve etnisite kavramlarını birbirinin yerine kullanarak yapılan bu değerlendirmeler, aynı zamanda Türk milletine birilerinin duyduğu kinin boyutunu da göstermektedir. Bu tür bölücü, ayırıcı ve kışkırtıcı raporların amacı ülkedeki kardeşliği ve barışı bozmaktır. Fransız Anayasasından “Fransız”, Alman Anayasasında “Alman” ya da İtalyan Anayasasından “İtalyan” kavramının çıkarılmasını teklif etme cüretini gösteren birisine o ülkelerde muhtemelen psikiyatri kliniğinin yolu gösterilir.


Türk milletine, tarihine, kültürüne ve değerlerine yönelik olarak yapılan saldırılar ise siyasi iktidar tarafından ödüllendirilmektedir. Bu rapor, tarih özürlü, millet özürlü, gerçek özürlü ve ahlak özürlüdür. Bu rapor, aynı zamanda Türk milletine karşı açılmış bir savaş beyannamesi kimliğindedir.


YENİÇAĞ / 21 Temmuz 2010 / Özcan YENİÇERİ
En son Başkomutan tarafından Çrş Tem 21, 2010 1:23 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kez düzenlendi.
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: TESEV’in Kürt raporu “Anayasadan ’Türk’ kelimesi çıkarılsın”

İletigönderen Başkomutan » Sal Tem 20, 2010 22:21


"Biz kimleriz"?

Geldik, olayların bam teline, “Zurnanın zırt” dediği yere. PKK, Güneydoğu’da, kent sokaklarında gittikçe azarken, bazıları bu eşkıyanın nasıl “tedip ve tenkil” edileceklerini düşünmek yerine, bölücülere hangi ödünler verilirse, lütfedip eşkıyalıktan vazgeçebileceklerini tartışmaktan öte, öneriyorlar...

Af -genel af- Eşkıya başlarına ve APO’ya da af, gittikçe daha fazla dile getiriliyor... “Taraflar” arasında bırakışma; TSK operasyonlarını keserse, PKK’nın da, eş zamanda eylemlerinden vaz geçeceği, “Kürt sorununun” barışçı yöntemlerle çözülebileceği de iddia ediliyor...

Anayasal kurnazlık... Daha önde gelen dâhiyane öneri; -kurnazlık- Anayasa’daki “Türklük” kavramı yerine, “Türkiye Vatandaşlığı-Türkiyelilik” kavramının kabul edilmesi
...

TESEV-Soros

Soros bağlantılı olduğu bilinen, Can Paker’in TESEV’i ( Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etkileri Vakfı), Kürt sorununun ’kalıcı’ve ’demokratik yol’la çözümü için 17 hukukçunun katkısıyla hazırlandığı söylenen raporunda, 17 kanun ve Anayasa’da bazı temel değişiklikler yapılmasını önerdi...

Deniyor ki: “Anayasada ve Toplumsal hayatın farklı alanlarını düzenleyen çok sayıda yasada Türk etnik kimliğine referans ve vurgu içeren hükümler, Türkiye toplumunun çoğulcu yapısıyla bağdaşmamakta, Türk etnik kimliğine mensup olmayan Kürt ve diğer vatandaşları dışlamaktadır... Bu vurgu metin boyunca sıkça tekrarlanan ’Türk vatanı ve milleti, yüce Türk devleti, Türk milleti, Türk dili, Türk kültürü, Türk tarihi’ gibi ifadelerle kendisini göstermektedir.

Bu nedenle hazırlanacak yeni anayasada herhangi bir etnik kimliğe bu ve benzeri göndermeler yapılmamalıdır. Gerek Anayasa’nın birçok maddesinde gerekse çeşitli yasalardaki ’Türk milleti’ ifadesi ’Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları’ifadesiyle değiştirilmelidir”. Gördünüz mü “dâhiyane” çözümü; daha doğrusu Türk milletinin çözülmesini!

Ve aynı günlerde Güneydoğu’dan, Diyarbakır’dan, vb.. canlı yayınlarda “analar ağlamasın” , duygu sömürüleri eşliğinde, aynı talepler yansıtılıyor... PKK, eş zamanda azdıkça azıyor. Devlete, “Bizim istediklerimiz kabul edilmezse” diye meydan okurcasına... Kamuoyunda da bezginlikten gelen bir teslimiyet havası oluşturmak için!

TESEV’in önerisi, aslında Başbakanın bu konudaki zihniyetine ve daha önce söylediklerine ters düşmüyor... Recep Bey daha önce; “Türkiye Türklerindir demek yanlıştır” demiş, Türklüğün, “alt kimliklerden” sadece biri olduğunu ileri sürmüştü ve “Anayasal vatandaşlık” , “Türkiyelilik” deyimini tercih etmişti. “Açılımın” ruhunda da bu vardı. Pakete “evet” denirse olacaklar budur. Anayasanın “değiştirilemez” maddeleri değiştirilecek...

“Teklif bile edilemezdi”, ama şimdi açıkça dayatılmakta! Bu Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu Cumhuriyetin başka bir devlet olması, hatta “Büyük Kürdistan’a” kapıların açılmasının yoludur!


Bunların, şu sırada pervasızca öne sürülmesi, ağızlardaki “baklanın” çıkarılması, bir bakıma iyi oldu. Eğer halkımız bu vesileyle de TC’nin, ciddi bir tehlike karşısında olduğunu anlamaz ve “evet” derse, ben milletimin “bi idrak”, yani algılaması olmadığına hükmederim! Aklı başında hiç bir millet, kendi ayaklarını kesemez! Cumhuriyetin kuruluşunda, “etnisite”, tek “etnik” kimlik anlamında olmadığını anlamaları için, 1921 ve 1924 Anayasaları hazırlanırkenki tartışma ve gerekçeleri okumalarını tavsiye ederim.

Mustafa Kemal, engin vizyonuyla, “Ne mutlu Türküm diyene” demekle, ırkçılık yapmamış, aksine bu vatanda yaşayan bütün etnik toplulukların, “Türk ırkından” olmasalar da kendilerine “Türküm” demekle gönüllü aidiyet ifade edeceklerini anlatmak istemiştir... Bu sadece Kürtler için değil, Türkiye’de yaşayan diğer etnik kökenliler için de varittir ve “bölücülük” çirkin yüzünü, PKK terörüyle gösterene kadar işlevini yapmış vatandaşların çoğu, kökenlerini inkar etmeden, “Türklük” kazanı içinde hep birlikte kaynaşmışlardı.

Neden “TÜRK” ? Bu topraklarda yaşayanların çoğu ve Osmanlı Devletini kuranlar, Orta Asya’dan gelen Oğuz Türkleri idi. Osmanlılar kendilerine “Türk” dememiş olsalar, hatta Türk olmaktan adeta utanmış olsalar da Avrupalılar, asırlar boyu, onlara “Turc” - “Turk” demişler, haritalarına TURQUIE-TURKEY diye yazmışlardı. Nesebimizi şimdi neden inkâr edelim! İşte Atatürk milletimize, bu “Türklük” şuurunu telkin etti... Türklerin sadece, “Haymana Ovasında” kalmadığını gösterdi!

Cumhuriyet kurulurken adına ne denecekti? “Anadolu Birleşik Devletleri” mi?
Ben canlı bir örneğim: Ana tarafımdan Özbek ve Gürcü Acara; Baba tarafımdan, Abaza ve Rodoslu “ecdadı fatihandan” ... Ben de köküme kadar Türküm, Türk milliyetçisiyim. Şimdi bana ve benim gibi milyonlarca Türk’e, Anayasa zoruyla, “Ben Türkiyeliyim” mi, dedirteceksiniz? Atatürk’ün diyeceği gibi; “haydi oradan Soros maskaraları” !
AMENTÜ: Ambalaja “Hayır”. AKP iktidarı yıkılmalı. T.C. yaşamalı!


YENİÇAĞ / 21 Temmuz 2010 / Altemur KILIÇ








TESEV ve BDP Koalisyonu


TESEV ve BDP Koalisyonu - Clamenceau Belgesi- Sırça Köşkte Oturanlar...


Etnik siyaset, Cumhuriyet'in kuruluş felsefesi ve esasları üzerindeki tartışmalar giderek "tırmandırılmaktadır". Yedi Düvel emperyalizmine karşı Mustafa Kemal Paşa, Atatürk'ün başlattığı Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali sonucu kurulmuş olan Cumhuriyet sanki tahrip kalıpları ile karşı karşıyadırlar. TESEV'cilere soru: Atatürk ve Cumhuriyet olmasaydı siz olabilir miydiniz? O-la-maz-dı-nız.

1- CLAMENCEAU MEKTUBU GİBİ...

Emperyalizmin, 30 Ekim 1918 Mondros Teslimiyet Anlaşmasını zamanın Saray ve Saray'ın Hükümeti'ne imzalattırmasının ardından, Anadolu'da emperyalizme karşı Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali sürerken, galip devletler Paris'te bir Sulh Konferansı toplattırmışlar, o konferansa İstanbul Hükümeti adına zamanın Sadrazamı Damat Ferit katılmıştı. Konferansın adı "sulh konferansı" idi ama, masada Anadolu'nun parçalanması haritası vardı.

2- BELGE: 19 HAZİRAN 1919...

O konferansta 19 Haziran 1919 günü tarihini taşıyan bir belge vardır. Belge zamanın gelip decletleri temsilcilerinden Clamenceau tarafından Sadrazam Damat Ferit'e verilmiştir. Bu belge taleplerle dolu idi. Bir bölümünde şöyle denilmiştir:

"...Türkiye İmparatorluğu dahilindeki gayrimütecanis topluluklar vardır. Bunların idaresini tayin etmek gibi bir hak galip devletlere verilmiştir..." "Gayrımütecanisten" kasıt etnisite anlamını da taşımıştır.


3- ŞİMDİKİ ZAMAN...

Cumhuriyet, ulus ve milli devlet, üniter devlet yapısı esasını getirmiştir. Saray köleliğinden "milletleşme"ye geçilmiştir. Ama şimdiki zamana bakınız: Etnisite siyaseti, etnik tahrikçilik, ulus ve milli devlet yapısını tahrib edecek siyasetler, teklifler ortalığa saçılıp durmaktadır. Güneydoğu Anadolu Coğrafi Bölgemiz için "özerklik" talebi TBMM'ye kadar getirilirken, Cumhuriyet ve esaslarını reddi miras etmek teşebbüsünde bulunan kuruluşlar ortaya "çıkarılmaktadır". Sanki Mondros zamanlarının bir başka hali yaşanmaktadır.

4- TESEV'E BAKIN SİZ...

TESEV adlı kuruluş da bir anayasa raporu hazırlamıştır. Anayasa'dan, Türk Vatanı, Türk Milleti, Türk Devleti, Türk dili, Türk tarihi gibi ifadeler çıkarılmalıymış. Hatta Atatürk'ün adı bile geçmemeliymiş. Harf Kanunu bile eleştirilmektedir. Sormazlar mı siz kimsiniz diye. Şu talepere bakınız, emperyalizme karşı savaşılmış ve emperyalizm yenilmiştir. Cumhuriyet, Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuştur. Şimdi buna karşı çıkacak, etnik siyaset baş tacı edilecektir.

5- SIRÇA KÖŞK İKAMETİ...

Sırça köşklerde oturup böylesine tarihi yanılgılar hatalarla böylesine açıklamalar yapmak sanki yeni bir "modasallık"tır. Eh neresinden bakarsanız bakınız, BDP kendisine bir ortak bulmuştur. O da TESEV'dir. TÜSİAD'ın bir zaman öncesi yayımladığı ve siyasetleri malum kişilere hazırlattığı anayasa taslağı da aynı talepleri kapsamıştı. Sırça köşklerde oturup siyasete böyle dahil olanlar milletin halinden haberdar mıdırlar acaba?

6- MİLLETİN HALİ SORULSA...

Sırça köşklerde oturanlara milletin hali pürmelali sorulsa acaba haberleri var mıdır? Garip emeklinin bir aylık maaşını klüplerde bahşiş diye bırakmak imkanına sahip olanlar, milyonların işsizliğinden haberdar mıdırlar? Kapanan fabrikalar insanların işsizliği, acaba dertleri midir? Varlıklar içinde çocuklarını öteki devletlerin üniversitelerinde milyarlar dökerek okutabilenler acaba yoksul işçi, memur çocuklarının parasızlıktan okuyamadıklarını biliyorlar mı? Milli Eğitim Eski Bakanı Çelik'in bakanlık döneminde "Devlet okullarının" ipi çekilmiştir. Vahim hatalar yapılmıştır. Özel okullar abad edilmiştir. Oysa Cumhuriyet eğitimde fırsat eşitliği getirmişti. Şimdi o yoktur.

7- VİCDANIMIN İSYANI...

Vicdanım, vicdanlar nasıl isyan etmesinler. Cumhuriyet'in kuruluşu öncesinde cephelerde şehit düşmüşler, Vatan sevdası ile emperyalizme karşı savaşmış şehit düşmüşler, önlerinde saygı ile eğilinmesi gereken kabirlerinde acaba şimdi ruhları ile bu hallere nasıl bakmaktadırlar? Mutlaka ve mutlaka "Biz size böyle bir Vatan mı bıraktık" demektedirler. Yaz akşamı vapurlar gece yarısı Çanakkale Boğazı'ndan geçerlerken o muhteşem Çanakakle'ye bakınız. Ve şimdiki zamandaki talepelere, siyasetlere bakınız.

8- ERZURUM KONGRESİ...

    Mustafa Kemal Paşa Atatürk Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali'ni başlatırken Erzurum Kongrsi'ni toplamıştı. Orada alınan karar şudur: Vatan ve millet bir bütündür. Bölünmez." Şair Nazım Kuvvayı Milliye kıtasında böyle der: "...İstanbul'da birçok hanımlar, beyler, paşalar Türk halkından kesmişlerdi umudu / Manda ve himaye dediler..." Türkiye üzerine konuşanlar önce tarihi iyi bileceklerdir. Emperyalist siyasetlerin ne olduğunu iyi öğrenecek ondan sonra konuşacaklardır.

9- DEMOKRASİ VE HALLER...

Demokratik rejim ciddi bir meseledir. Rejimi istismar ederek bir yerlere varmak istemek rejim yozlaşmasını getirir. Rejim yozlaşması "otoriter rejim" ya da "diktatorya" ortaya çıkarır. "...Canım demokrasi var istediğimi söylerim. Dilersem Sevr haritası da çizerim" denilemez. Demokrasi var, "Özerklik de isterim" denildi mi onun adı başka birşey olur. Şimdiki hallere bakınız. Artık "demokratik rejim" şemsiyesi altında "reddi mirasçılık" sanki "moda olmuştur" ama, çarpık bir modadır.

10- KAOTİK ZAMANA GEÇİŞ...

Memur perişan, işçi perişan, emekli perişan, milyonlar işsiz, binlerce genç işsiz. Köylü, esnaf perişan hallerde akşamları evlerine dönmekte olan işsizler "bu akşam da açız çocuklarım" derlerken nelerle uğraşılmaktadır? Bu tam bir kaotik zamana geçiştir. Ve bu kaotik zaman nasıl son bulacaktır? Sorunun cevabı sizlerdedir. Benimse vicdanım isyanlardadır. Sırça köşklerden bakmak, şıklıklar içinde hayat sürmekte olanlar işsiz bir babanın akşam evde "...Bu gece de açız çocuklarım..." dediklerini bir düşünseler ya. Yoook ama kendilerine durmadan vazife çıkarmışlar başka işlerle meşguldürler. Millet nerde onlar nerdedir?


Taylan SORGUN
Ortadoğu Gzt.
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: TESEV’in Kürt raporu “Anayasadan ’Türk’ kelimesi çıkarılsın”

İletigönderen Ram » Çrş Tem 21, 2010 8:00

Offtopic :
Yazanağın adını yanlış vermişler. Adı geçen yazanak 23 Aralık 2008 tarihlidir. En son çıkanın adı şudur: Kürt Sorunu'nun Çözümüne Doğru: Anayasal ve Yasal Öneriler
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

Re: TESEV’in Kürt raporu “Anayasadan ’Türk’ kelimesi çıkarılsın”

İletigönderen Başkomutan » Çrş Tem 21, 2010 14:05

Resim

BAYKAL’IN TEBRİĞİ ANLAYANA!..


PKK ile masaya oturulması, hatta ülkenin bölünmesi gibi en akıl almaz teklifler havada uçuşuyor. Herkes konuşuyor. Sadece Türkiye’nin üniter ve milli yapısına bağlılığı ile birçok çevreyi rahatsız eden CHP’nin eski lideri Deniz Baykal susuyor.

Suskunluğunun sebebi belli… Partisinde “ikilik” görüntüsü vermekten kaçınıyor. Yoksa içi içini yiyor. Konuşmuyor, ama bu konuda mücadele veren isimleri bulduğu her fırsatta arıyor, destekliyor, teşvik ediyor.

Öğrendiğimize göre Baykal’ın tebrik ettiği son isim, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersan Şen oldu. Tebriğin sebebine gelince;

Malum hafta başında TESEV’in “Kürt Raporu” açıklandı. Raporda, operasyonların durdurulmasından PKK’ya arabulucu gönderilmesine, aftan Kürtçe eğitime, Türk Milleti tanımının değiştirilmesinden Anayasa ve yasalardaki “Türk” ifadesinin çıkarılmasına onlarca öneriye yer verildi.

TESEV’in raporu çeşitli tv programlarında tartışıldı. Bu programlardan birisine katılan Prof. Şen, Baykal’ın da CHP Genel Başkanlığı sırasında sık sık eleştirdiği ve Türkiye’yi “Iraklaştıracağı” uyarısında bulunduğu “Türk Milleti” tanımının değiştirilmesi ve “Kürtçe eğitim” talepleriyle ilgili çarpıcı değerlendirmeler yaptı. İşte bu açıklamaları izleyen CHP eski Lideri Deniz Baykal programın ertesi günü Prof. Şen’i telefonla arayarak, tebrik etti. Bir anlamda, o sözlerin altına imzasını attı.

Prof. Şen, özetle şunları söylemişti:

“TESEV hazırlamış olduğu bu çalışmalarda, toplumun yüzde 90’ını göz ardı etmek suretiyle Türk kelimelerini dışlamak ve Türkiye kelimesini kullanarak, çelişki yaratarak öneriler silsilesi ortaya koyuyorsanız bu devletin ismi ne olacak onu söyleyeceksiniz. Onu ortaya koyabilme cesaretini göstermiyorsanız, siz bu sorunu çözemezsiniz. Şimdi siz böyle bir anayasa önermesi ile ortaya çıksanız hangi toplum size kabul oyu verecek. Türkiye’nin hiçbir yerinde Türk kelimesinin ayrımcılık içerdiği bir durum yok…

Dilde siz çifte standardı ortaya koyacak biçimde kimlikte, yönetim biçiminde bu olguları ortaya koymaya başlarsanız, esas ayrışmanın orada başlayacağını belirtmek istedim. Demokratik meşruiyeti Meclis’te tartışmak gerektiğini savunuruz, ama bununla ilgili bir öneri görmüyoruz. Bu anayasa, Türkiye toplumunun çoğulcu yapısı ile bağdaşmamaktadır. Bu ülkede bir millet olgusu vardır, bu ülkeyi kuran bir millet olgusu vardır, onun adına da Türk Milleti denilmiştir. Bu millet olgusu, bir ırkın anlatımı ifadesi değildir. Artık herkesin bunu kafasına yerleştirmesi gerektiğini düşünüyorum…

Türk ırkından gelenlere ayrım yapılıp, daha fazla hak verildiğini düşünmüyorum. Bir defe her şeyi tartışmak isabetli mi, bence değil. Üniter yapıyı tartışmaya açamazsınız bu ülkede. Açtığınız zaman sonunu bulamazsınız. Açılım denilen sürecin altı, halk desteği olmadığından dolmadı.”



odatv.com








YA SEV YA TESEV


Nazlı Ilıcak 20 temmuz tarihli Sabah Gazetesi’ndeki köşe yazısında “TESEV, Kürt Sorununun Çözümünde Anayasal ve Yasal Öneriler" başlıklı bir rapor hazırladı. Bunların hiç değilse bir bölümü süratle hayata geçirilebilir” diyor. Nazlı Hanım’ın şimdilik bir bölümünün ivedilikle uygulamaya konulmasını istediği TESEV raporundan önemli bazı bölümleri OdaTv okuyucuları ile paylaşmak istiyorum.

    Raporda devletin azınlık statüsü verdiği gayrimüslimlere Lozan’ın haricinde yeni hak ve özgürlükleri tanımaması ve gayrimüslimlere verilmiş olan hak ve özgürlüklerin devletin azınlık olarak nitelemediği diğer grupları da kapsayacak şekilde genişletilmemesi eleştiriliyor. Söz konusu rapora göre Türkiye, Avrupa Konseyi Ulusal Azınlıkların Korunmasına Dair Çerçeve Sözleşme’yi imzalamamıştır; bu sözleşme, etnik, dilsel, dinsel ve diğer azınlıklara ayrımcılığı yasaklamakta ve devletlere, çoğunluğa mensup bireylerle gerçek anlamda eşit olmalarını sağlamak üzere azınlıklara mensup bireylere pozitif güvenceler verme çağrısında bulunmaktadır.

    Lozan haricinde bazı talepler dillendirildiğine göre Lozan hükümlerinin bize dar gelmeye başladığını anlıyoruz. Ya biz şişmanladık veya Lozan çekti ve küçüldü. Zaten bugünlerde Sevr’in ölçülerini yeniden değerlendirmeye başlayan terziler peydah oldu. Bakarsınız Sevr’i giyinip gelinlik kız gibi Avrupa kapısına dayanırız. Neden olmasın? Gayrımüslim azınlıkların hakları artırılacak ve devletin azınlık payesi vermediği diğer gruplara (etnik, dinsel vs.) benzer haklar tanınacakmış. Demek ki günümüzde azınlık kavramı, Lozan’dan bağımsız olarak etnik, dilsel, dinsel ve diğer olmak üzere çok parçalıdır veya öyle algılanması öngörülmektedir. Buradaki dinsel haklar hususuna hiç girmeyelim. O da ayrı bir yazı konusu olacak kadar önemli.


    Raporda Türkiye’nin, gerek azınlık dillerinin korunması ve yaşatılması, gerekse dilsel ve etnik azınlıklara mensup bireylerin anadillerini konuşmaları, öğrenmeleri ve anadillerinde eğitim görmeleri için devletlerin çaba göstermelerini öngören Avrupa Bölgesel ve Azınlık Diller Şartı’nı da imzalamadığı, oysa her iki sözleşmenin imzalanması ve onaylanması, Avrupa Birliği’nin (AB) üyelik için aday olan ülkelerin müzakere sürecinde yerine getirmelerini beklediği Kopenhag siyasi kriterleri arasında yer aldığı belirtilmektedir.

    Avrupa Birliği’ne üyelik için aranan özelliklerden birisi de etnik azınlıkların ana dillerinde eğitim yapabilmesi ise bu koşul neden kamuya açık edilmemekte ve AB başlığı altında tartışılmamaktadır?

    TESEV raporunda ele alınan konulardan birisi de yerel yönetimlerin özerkliği. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın TBMM tarafından 1991’de onaylandığı fakat yerel yönetimlere özerklik veren, merkezi idarenin kendilerini ilgilendiren kararlarına katılım hakkı tanıyan hükümlerin yasa kapsamının dışında bırakıldığı belirtilmekte ve Türkiye’nin bu sözleşmeye ilişkin tutumunun arkasında yatan endişenin Kürt sorunu olduğu ifade edilmektedir. Burada şu gerçeği vurgulamakta yarar var:

    Özerklik ve federasyon kavramları ülkemize özgü tartışma konuları değildir. Bizzat Avrupa Birliği müktesebatında yer almaktadır. Görüldüğü üzere, AB üyesi olmak bacadan atlamak kadar kolay değil. Öte yanda, ülkemize palyaço kostümü diken Avrupa Birliği, dayattığı düzenlemelerin yerine getirilmesi durumunda da kapıyı açacağı sözünü asla vermemektedir.


Dilek Kurban ve Yılmaz Ensaroğlu’nun hazırladığı rapor, anayasanın değiştirilemez hükümleri ve ceza maddeleri de dahil olmak üzere bir çok anayasa maddesi için değişik alternatifler sunularak bitiriliyor.

TE raporu tartışılabilir. Olumlu veya olumsuz görüş beyan edecek bir çok entelektüel, hukukçu veya siyasetçi vardır mutlaka. Bu konuda benim yadırgadığım husus şudur:

Nazlı Hanım, neden tartışalım demiyor da süratle hayata geçirelim diyor? Neyi kimlerden kaçıracağız? TESEV yürütme veya yasama organı mı? Sayın Ilıcak’ı mutlu edecekse hükümet TESEV hükmünde kararname çıkarsın. Muhalefet partilerini, işçi ve memur sendikalarını, tabipler birliğini, eczacılar odasını, baroları, tekel işçilerini, tarım işçilerini iplemeyelim. İshak Alaton veya Can Paker konuşursa veya birileri vakıf adına Kürt Raporu hazırlarsa tuzu kapıp koşalım. Aslında Nazlı Hanım’ın tutumuna şaşırmamak gerekir. Süleyman Demirel ile başlayıp Kenan Evren ile süren demokratlığın ulaşacağı mertebe de herhalde budur.


Hasan Vasfi Altay
Odatv.com



'Andımız kaldırılsın!'
‘Ne Mutlu Türk'üm diyene' yazıları silinsin!



Özgür-Der tarafından 2 gün sürdürülen ‘Kürt Sorununa İslami Çözüm Forumu' sona erdi

Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği (Özgür Der) Diyarbakır Şubesi tarafından cumartesi günü başlayan ve 2 gün süren ‘Kürt Sorununa İslami Çözüm Forumu' sonuç bildirgesinde 8 maddelik tespit yapılırken, 14 maddelik öneriler yer aldı. Tespitler bölümünde, terör örgütü PKK'nın, Kürt sorununun bir parçası olmakla birlikte doğurduğu bir sonuç olduğu savunulurken, öneri bölümünde ilköğretim okullarında okutulan, ‘Andımız'ın kaldırılması, bazı yerlerdeki ‘Ne Mutlu Türk'üm diyene' yazılarının silinmesi istendi.



İm (Kod): Tümünü seç
http://haber.gazetevatan.com/andimiz-kaldirilsin/319349/1/Gundem
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24


Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x