TÜRK DEVLETİNİN DNA'LARIYLA OYNANIYOR -1-
Kürt açılımı girişimi bir ABD İngiltere ve İsrail projesidir
Nurullah Aydın: Daha fazla demokrasi daha fazla özgürlük sloganına sığınan AKP, Türk Milleti’nin ortak dokusunu parçalıyor. Devlet kurumları arsındaki güvensizliği körüklüyor. Devleti çatırdatıyor. ABD’nin yüzyıllık rüyası, İngilizlerin hayali gerçekleşiyor.
Türkiye’yi son günlerde oldukça meşgul eden Kürt Açılımı konusunu Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Görevlisi Dr. Nurullah Aydın, küreselleşme boyutuyla değerlendirdi. Türkiye’de sorunu küreselleşme boyutuyla anlayabilmek için öncelikli olarak Türk toplumunun kolektif zihninin ve bilinçaltının dönüştürme ya da bölünmeye hazırlanma yöntemlerinin iyi bilinmesi gerektiğini ifade eden Aydın, öncelikle Türk toplumunun hafızasıyla oynayabilmek için DNA’ların hedef seçildiğini kaydetti. Bunun sonucunda toplumun hazırlanmasıyla Kürt Açılımı adı altında ABD, İngiltere ve İsrail’in projesinin hayata geçebileceğini savunan Aydın, işbirlikçi yazar ve çizer takımının da bu konudaki katkılarını Türk toplumunun görmezlikten gelmemesi gerektiğini kaydetti.
SON günlerdeki tartışmalarla birlikte bazı konular bir kez daha gündeme geldi. Bunlardan bir tanesi de toplumsal bilinçaltını bölünmeye hazırlama adı altında yapılan tartışmalar. Sizce bilimsel olarak mümkün müdür? Yani toplumun kolektif zihnini bölünme kavramıyla şekillendirip bunu hayata geçirebilir misiniz?
* Bugün küreselleşmenin önündeki en büyük engel milli/ulusal direnç noktalarıdır. Direnç noktalarını çözmek içinde belli merkezler, yeni yöntemler, taktikler geliştiriyorlar. Öylesine ki bu konuda bilimsel çalışmalar, makalelerde yer alıyor. Pentagon’a ve NATO’ya bağlı enstitülerde çalışan fizik bilimcilerin yazdığı “Fraktel Yapılar, Yeniden kaos,” “Kosmozdan kaosa, kaostan kozmoza”, “Spin camları altında bunalım ve kaos” “Evrende her şey tekildir”, “Multiple Intelligence/ Zeka çok parçalıdır”, “Çatışma Teorisi”, “Çocuk bireydir” gibi makaleler, üniversitelerimize akmaya başladı. Ve Nato’nun fizikçileri keşfettiler ki insan beynine görsel ve işitsel yoldan tahrip kalıpları göndermek mümkündür. Ne diyorlar; Parçaları asla birleşemeyecek asimetrik objeleri veya çağrışımları beyne gönderirsen beynin zemini parçalanır.! Asimetri beynin düşmanıdır, beyne uyumsuzluk gönderirsen matematiksel dengeler kırılır! Negatif çağrışımlı sözcük, bellekteki ilgili pozitif kavramı siler. İnsan beyni ışıkla çalışan bir mekanizmadır, bu ışığı karartan karanlık renk ve simgeler beyne gönderilirse beynin ışığı karartılabilir.. Evrende var olan ışık içerisinde insanda olan her şey vardır, ışık zararlı titreşimlerin taşıyıcısı olarak kullanılabilir. İnsanların birbirine negatif enerji gönderecekleri, sürekli çatışma ortamı oluşturun; Akademik adı çatışma stratejisi, medyadaki karşılığı dedikodu programları.
* AKADEMİK karşılığı dedikodu programı dediğiniz bu olgu toplumda nasıl bir etki yaratır, bunu açmanız mümkün mü?
Kullanılan taktikler : Bilgiyi o kadar ufak parçalara ayır ki parçalar birbiri ile buluşamasın! Bozuk Boz-Yap oyunları kullan! Tarih kavramını boz, hem dikey hem yatay olarak asimetriler yarat ki tarihsel süreç algılanamasın! Değişik tarihlerde yaşanmış olayları aynı ünite içerisinde anlat ki zaman mefhumu kalmasın. (Zamanda sınırsızlık beyni dağıtır.) Dil; beynin zihinsel faaliyet aracıdır, dili boz-parçala-kır. Yazı; beynin bütünü algılama özelliğine aykırı hale getirilsin, cümleler, kelimeler ve heceler harflerine kadar farklı renk-punto-karakterlerle parçalara ayrılsın! Eğitim; onu yıkmaya herkesin zihinsel olarak hazırlanması gerekir, bunun için Türk sosyal müfredat programının aleyhinde kampanya başlat, genel kabul görecek simge sözcük seç, yıkılacak olan bu imiş gibi imaj yarat. (Seçilen sözcük: Ezberci Eğitim!)
* TOPLUMDA yaşayan bireylerin zihninin şekillendiği organ olan beynimiz artık siyasal söylemlerin ve uluslararası küresel diktatörlerin bir oyun alanı haline mi geliyor?
Beyne sürekli negatif enerji yükleyen sözcükler gönder, pozitif enerjiyi körelt, olumlu / pozitif sözcükleri bozarak anlamsızlaştır, bu yolla zihinsel faaliyeti yok et! Negatif çağrışımlı sözcükleri bu amaçla silah olarak kullan! Ders kitapları bu amaçla yazılmaya geçilmeliydi, YÖK Dünya Bankası dairesi açıldı, 1995-2005 arasında “Çoklu Zeka” adıyla beyin çökertme yöntemleri itibarlı tez konusu olarak üniversitelerimize ve MEB içerisine yerleştirildi. Dengesizliği yazı ve resimlerle, topluma bombardıman et.(1.Sınıf Türkçe kitabının ilk sayfasında dengesiz duruştaki bir çocuk karikatürü yerden çöp topluyor!) Türk insanının beynindeki doğru tarih bilgilerini paramparça etmek üzere geliştirilmiş bir psikolojik bombayı nihayet üretebilmişlerdi: Bu bombayla parçalara ayrılan zihinde bellek kayıtlar otomatik olarak dağılacaktı! Sonrası, domino taşı gibi yıkılmaya devam ederdi. Kitlesel zihin çökertme silahına Dikkat! Türk Devleti’nin DNA’ları ile oynanıyor.
Sürekli çatışma ortamı oluşturun; Akademik adı çatışma stratejisi, medyadaki karşılığı dedikodu programları
Eyaletler kanunu dayatması
* Sonunda bunu da yaptılar! Demirel ve Özal savundu, Gül-Erdoğan da hayata geçirdi Kalkınma Ajansları marifetiyle eyaletleşme projesi, AKP iktidarından önceki iktidarlar döneminde de savunulmuştu. Hani Turgut Özal, daha DPT’de çalışırken Güneydoğu için ABD’deki Tennesse Eyaleti’nde uygulanan kalkınma projesini önerince dönemin Başbakanı İsmet Paşa, “Bayrak da verelim mi?” diye sormuştu ya! Hani Turgut Özal, Cumhurbaşkanı iken Federasyonu tartışalım demişti ya!Hani Recep Erdoğan Hükümeti, ülke içindeki bütün siyasi veya sosyal gruplara kendi kaderlerini tayin ve kendi bölgelerindeki ekonomik varlıklara sahip çıkma hakkı tanıyan ikiz yasaları kabul ettikten sonra, kamu yönetimi reformu ile Türkiye’yi “81 ile 81 devlet” dediğimiz bir yönetim tarzına doğru sürüklüyor ve bunu “Kalkınma Ajansları” adı altında ve Melih Gökçek’in Ankara’ya davet ettiği MOSSAD Başkan Yardımcısı David Kimche’nin (asıl adıyla David Kamhi’nin) Globalleşme projesi ile tamamlamaya çalışıyor ya!Avrupa’nın, Osmanlı’ya dayattığı federalizm, AKP hükümetince de resmen uygulamaya konuldu. Hükümet, 23 ili kapsayan 8 bölgede Kalkınma Ajansı kurdu. Merkezi idare, güç kaybediyor...Kendi meclisleri olacak! Avrupa’nın, Osmanlı’ya dayattığı federalizm, AKP tarafından “Kalkınma Ajansları” adı altında resmen uygulamaya konuldu. Proje kapsamında Türkiye, 8 ayrı bölgeye bölündü. Bu bölgelerde 100 üyeli kalkınma kurulları oluşturulacak ve ’kalkınma için’yabancı ülkelerle bile direkt temasa geçilebilecek.
* KALKINMA Ajanslarını tarihsel örnekleri ve sonuçları açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?
Osmanlı’ya da dayatılmıştı Kalkınma Ajansları, uzmanlar tarafından Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde Avrupa tarafından dayatılan bir genelgeye benzetiliyor. Merkezi iradenin etkisini zayıflatıp, yerel yönetimleri kısmen bağımsız kılan genelgeyle 20.06.1913 tarihinde Sadrazam Sait Halim Paşa tarafından yayınlanan Geçici vilayet kanunu ile devam eden parçalanma ve çöküş süreci daha da hız kazanmıştı. Şimdi siz bu zihniyetin; ülkenin birlik ve beraberliğini koruyacağına, devletin ve milletin bölünmez bütünlüğüne sadakatle hizmet ettiğine edeceğine inanıyor musunuz? Biliyorsunuz, Kalkınma Ajansları Türkiye’yi önce 26’ya sonra 12’ye böldü. Paflagonya Projesi sırasında ortaya çıkan bir belgede ise Türkiye 16 bölgeye bölünmüş ve isimleri de tek tek sayılmıştı. Amacı ulusal devletlerin iç federasyonu (devletler federasyonu) şeklini gerçekleştirmek olan,Avrupa karakterli bir fenomen geliştiriliyor. Peki bu fenomen yeni mi? Hayır, 20’nci yüzyılın başında İngiliz gizli servisinin kontrolünde olan Prens Sabahaddin’in görüşleri doğrultusunda proje önce Lübnan’da uygulandı ve Lübnan elden gitti! Abdülhamit, projeyi rafa kaldırınca halledildi ve gerisini savaşla tamamladılar! Şimdi elimizde kalan vatan parçasını yine aynı yöntemle parça parça etmeye çalışıyorlar...
Sadrazam Sait Halim Paşa’nın ‘Geçici Vilayet Kanunu’ genelgesi parçalanma ve çöküş sürecini hızlandırmıştı
* SOSYAL ve siyasal hayatta yaşadıklarımıza açıklamalarınız doğrultusunda bakarsak kaos ortamının hazırlayıcıları olayları bir bütün içerisinde görmemizi engelliyor mu?
AKP’yi kapatma davası, Abdullah Gül’ün davası, cumhurbaşkanı seçimi, Ümraniye davası, Deniz Feneri davası, dokunulmazlıklar derken hukuk-yargı ülke gündeminde tartışma konusu oldu. Silahlı Kuvvetlere yönelik ağır suçlamalar, ithamlar, savcı ve hakim atamalarıyla devletin kurumları sarsılmaktadır. Neyin amaçlandığı ise gözlerden uzak tutulmaktadır. Bakın AKP yetkililerin hemen her konuda yaptıkları açıklamalarla, toplumsal-tarihsel belleğimizde kaos yaratılmaktadır. Açıklamaların bizzat kendisi bir tür zihinsel kaos yaratma silahıdır. Toplum olarak hepimiz aynı zihinsel saldırı altındayız. İnsan beyni olaylar arasında mantıklı matematiksel denklemler kurarak, eşleştirme yaparak zihinsel faaliyet yapar. Açıklamalarda ise, bütünsel olan hiç bir şey yok, bağlantı yoktur, parçalar orda burada uçuşuyor! Yani açıklamalar beyni dağıtmak üzere kurgulanmış! Sürekli asimetrik durumlarla insan beyni aptala döner, burada bunun amaçlandığını açıkça görüyorum. Dikkat ediniz, yorumların başı ile sonu arasında bağ yoktur, sözcükler arasında bağ yoktur, ne ile suçlandığınızın bile mantıklı bir tarifi yoktur, iddia edilenler arasında bağ yoktur, görüşlerin başı ile sonu arasında bağ yoktur! Bu kadar bağlantısızlık beyinde kaos yaratır, Akıl denilen zihinsel faaliyet bağcıklarını kırar! Görüşlerdeki tutarsızlıklara düzgün bir mantıkla cevap vermek mümkün değildir.
AKP’nin açıklamaları beyni dağıtmak üzere kurgulanmış!
* ANLATTIKLARINIZ doğrultusunda son günlerde tartışılan Kürt Açılımı söylemlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Daha fazla demokrasi daha fazla özgürlük sloganına sığınan AKP, Türk Milleti’nin ortak dokusunu parçalıyor. Devlet kurumları arsındaki güvensizliği körüklüyor. Devleti çatırdatıyor. Wilson prensipleri hayata geçiriliyor. ABD’nin yüzyıllık rüyası, İngilizlerin hayali gerçekleşiyor. Önce çekiç güç adıyla Irak’ın kuzeyinde tampon bölge oluşturuldu. Peşmergeler, Guam adalarına götürülüp eğitildi. İsrail İstihbarat örgütü Mossad eğitti. Yetmedi, işgal sonrası bölgede devlet oluşumu için eğitim verildi, lojistik destek sağlandı. Sonrası mı? Sıra Türkiye’ye geldi. Bu kez AKP; ABD, İsrail ve İngiltere şer üçgeninin dediğini yapmak zorunda bırakıldı. Birbiri ardına açıklamalar yapılıyor. Ekonomi geriliyormuş, küçülme varmış, daralma tehlikeli boyuttaymış, bütçe açık veriyormuş, yatırımlar durmuş, yabancı sermaye gelişi kesilmiş, cezaevlerinde tutuklu sayısı katlamalı artıyormuş, suç işleme oranı yükseliyormuş deniliyor. Deniliyor da deniliyor... Bunların AKP’liler için hiç ama hiç önemi yok. Terör örgütünün taleplerinin yumuşatılarak kabul edilerek çözülmesi yoluna gidiyorlar.,Ülkenin dört bir yanı sorunlar yumağı içinde iken, uğraştıkları işe bakın. Gazetelerin çok bilmiş, her konunun uzmanı köşe yazarları, TV bülbülleri ahkam kesiyor akıl veriyorlar, yol gösteriyorlar.
YARIN: SORUN KÜRDÜ TÜRK’TEN AYIRMA SORUNUDUR
Prof. Dr. Nurullah AYDIN
YENİÇAĞ 18/08/2009