Türkiye küçük Millet Meclisi (O. Ç.'ler İş Başında)

ARI, TESEV, Açık Toplum Vakfı, HYD, Genç Siviller, GTP, SODEV, Bianet, STGM, TÜSEV, MAZLUMDER, STEP, LGBTT, Barış ve Kardeşlik Forumu, Türk Demokrasi Vakfı, LDP, Küresel BAK vesaire...

Türkiye küçük Millet Meclisi (O. Ç.'ler İş Başında)

İletigönderen Ram » Pzt Kas 02, 2009 6:47

[img]http://img5.imageshack.us/img5/1126/bannerstr.png[/img]

Eski adı "Ortak Çalışma Grupları" olan "Ortak Çalışmacılar", yeni adlarıyla yeniden sahaya inmeye başladı:

Türkiye küçük Millet Meclisi (TkMM)

Sivil! girişimciler olarak, yerel! yönetimler oluşturan örümcekler:

Resim

Haziran 2008’de ilk FORUM toplantılarını 5 ilde denemiştik: Konya, Diyarbakır, Bursa, Gaziantep ve Trabzon. Yaz boyunca birçok ile gittik, Ortak Çalışma Grupları oluşturuldu. 9 Ekim 2008 günü, TBMM’de yapılan bir basın toplantısıyla çalışmaların başladığı kamuoyuna ilan edildi. Yaz tatiline kadar geçen 8 aylık sürede 120’ye yakın yerel FORUM toplantısı yapıldı. Mayıs 2009’da 18 ilde forumlar düzenli toplanıyordu, hem de milletvekillerinin %95 oranında boş kalan koltuklarına rağmen…

Yaz boyunca yapılan çalışmalar sonucu forumlar oluşturulan yeni illerden gelen arkadaşların da katılımıyla, 12 ve 13 Eylül tarihlerinde Ankara’da verimli bir seminer yapıldı. Yeni gelenler eskilerin deneylerini dinlediler, sonra kendi illerindeki durum hakkında bilgi verdiler. İşin mutfağında çalışan ekip, bir yılın deneylerinden süzülerek oluşan ilkeleri ve girişimin özerk yapısını anlatan kitapçıklar ve DVD’ler hazırlamıştı. Bunların yanı sıra, çalışmanın ana destekçileri olan İHOP (İnsan Hakları Ortak Platformu), STGM (Sivil Toplum Geliştirme Merkezi), YASADER (Yasama Derneği) kendilerini ve çalışmalarını anlatan sunumlar yaptılar. NDI ise hem “Katılımcılık” hakkında, hem de sürdürdüğü “Savunuculuk Seminerleri” hakkında iki kısa ama yoğun sunumla seminerin içini dolduran katkılar sundu.

Seminerin son bölümünde Internet iletişimi ve hazırlanan yeni web sitemiz hakkında uygulamalı bilgiler verildi.

Toplantılar Ekim 2009’da 30 ilde başlıyor ve bu yılki hedefimiz 41 il, yani Türkiye’nin yarısı.


Neler değişti?

  1. Çalışmanın adı değişti. Artık kendimizi Türkiye küçük Millet Meclisleri Girişimi olarak tanımlıyoruz. “Edirne küçük Millet Meclisi”, “Ardahan küçük Millet Meclisi” gibi.
  2. Bütün FORUM toplantıları aynı zamanda yapılacak. Her ayın İLK HAFTA SONU. (Kocaeli, Sakarya ve Muğla’da Cuma akşamı, diğer tüm illerde Cumartesi günleri) Standard bir gündemle toplanıyor:

    1. Bir “Genel” konu (Türkiye gündemindeki güncel konulardan biri)
    2. Bir “Yerel” konu (İl gündemindeki güncel konulardan biri)
    3. Ve bu konuların Anayasa’ya nasıl yansıdığı, nasıl yansıması veya yansımaması gerektiği (Sivil Anayasa çalışmalarına katkı)
    4. Toplantılar 3 saat sürecek, kamuya açık olacak, son 15 dakika izleyicilerin.


Yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz kişiler, bu illerdeki çalışmaların yükünü sırtlayan hamallar ve işin mutfağında çalışanlar. Yeni çalışma dönemimiz öncesinde iki günlük bir seminerde bir araya geldik. Çalışmanın biçim ve yöntemlerini konuşuyoruz, gelecek bir yılın hareket planını birlikte hazırlıyoruz.

Katılımcı illerin listesi:

Adana, Adıyaman, Ağrı, Ankara, Antalya, Aydın,
Batman, Bingöl, Bitlis, Bursa,
Diyarbakır,
Edirne, Elazığ, Eskişehir,
Gaziantep,
Hakkari, Hatay,
Iğdır,
İzmir,
Kayseri, Kocaeli, Konya,
Malatya, Mardin, Muğla, Muş,
Sakarya,
Şanlıurfa,
Trabzon,
Uşak,
Van.


Sitemiz yenileniyor

Seminerin son saatlerinde yeni hazırlanmakta olan web sitemizi hep birlikte inceledik. Çok kısa bir süre sonra "www.tbmmocg.net" adresine tıkladığınızda kendinizi çok daha farklı bir yerde bulacaksınız. En önemlisi de, 30 ilde eş zamanlı olarak yapılacakküçük Millet Meclisi” toplantılarında hangi ilde neler konuşulduğunun özetlerini yanaya bulabileceksiniz. Üstelik bu raporlar, toplantılardan bir hafta sonra yerlerine yerleştirilmiş olacak.

Dahası da var. Bu raporların yan yana gelmesinden gene bir hafta sonra da, TESEV’in bize destek olarak hazırlamayı üstlendiği “Tüm raporların ortak paydası” olan, bir anlamda “Raporların Raporu” da hazırlanmış olacak ve her ay, o ayın “Ortak Payda Raporu” kamuoyuna açıklanacak. Bu raporların gazetecilere, araştırmacılara, yararlanmak isterlerse politikacılara ve siyasi partilere ve en sonunda –belki de en önemlisi- sivil toplum aktivistlerine önemli bir yararı olacağını düşünüyoruz. Türkiye’nin diğer köşelerinde “kendileri gibi düşünen” başka grupları tanımak, onlarla güçlerini birleştirerek, yasama sürecini demokratik yoldan etkileyebilmek… Olabilirse, az kazanç mı?

Demokrasi sadece 4 veya 5 yılda sandığa giderek değil, yaşamın her anında ve her yerde sesini yükselterek, karar mekanizmalarını sürekli etkileyerek ve onlara katılarak yaşanabiliyor. Böyle bir Türkiye’ye layık olduğumuza inanıyoruz.

Sevgi ve saygılarımızla,

Şanar Yurdatapan
15.09.2009

Kaynak:
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.antenna-tr.org/First_Page.aspx?SiteID=23



GÖRÜNÜR DESTEKÇİLERİ

1. Rüstem Batum (TV films and documentaries producer)
2. Prof. Dr. Baskın Oran (Political Sciences)
3. Mebuse Tekay (Lawyer)
4. Şanar Yurdatapan (Retired musician)
5. Abdurrahman Dilipak (Journalist, writer)
6. Lale Mansur (Actress)
7. Hakan Tahmaz (Journalist, writer)
8. Alper Görmüş (Journalist)
9. Ergin Cinmen (Lawyer)
10. Tuna Bekleviç (Chair of Society and Democracy Ass.)
11. Atilla Dorsay (Journalist, writer)
12. Celal Başlangıç (Journalist)
13. Aslıhan Tekin (Lawyer)
14. Dilek Kurban (Lawyer)
15. Bülent Deniz (Lawyer)
16. Neşe Erdilek (Sociologist)
17. Ersin Salman (Communication)
18. Cihan Aktaş (Journalist, writer)
19. Etyen Mahcupyan (Journalist)
20. Feray Salman (Human Rights Joint Platform)
21. Suade Arançlı (Civil Society Development Center)
22. M. Emin Yıldırım (Parliamentarian Consultants Association)
23. İrfan Neziroğlu (Lawyer)
24. Yüksel Selek (Activist)
25. Ferai Tınç (Journalist)
26. Fatma Benli (Lawyer)
27. Fikret Başkaya (Political Science)
28. Ferhat Kentel (Sociologist)
29. Ercan İpekçi (Journalist)
30. Güliz Kaptan (Pharmacist)
31. Gülden Sönmez (Lawyer)
32. Doğan Özgüden (Journalist)
33. İnci Tuğsavul (Journalist)
34. Derya Alabora (Actress)
35. Kübra Kurtuluş (Activist)
36. İnci Hekimoğlu (Journalist)
37. Fatma Gök (Educational Sci. Bosp. Uni.)
38. Fikri Sağlar (Journalist, Writer)
39. Kerim Yıldız (Writer, KHRP)
40. Gençay Gürsoy (Physician, Pres. of TTB)
41. Hasan Mollaoğlu (Lawyer)
42. Mahmut Alınak (Lawyer)
43. Mithat Sancar (Law- Anakar Uni.)
44. Nalan Erkem (Lawyer)
45. Raffi Hermon Araks (Journalist)
46. Üstün Akmen (Critic)
47. Yaşar Seyman (Writer, Unionist)
48. Tarık Günersel (Writer)
49. Altan Tan (Journalist, Writer)
50. Yılmaz Ensaroğlu (Researcher, Writer)
51. Pınar Selek (Sociologist, Writer)
52. Osman Can (Lawyer)
53. Neşe Yaşın (Poet)
54. Sami Gören (Lawyer)
55. Mehmet Atak (Actor)
56. Meral Tamer (Journalist)
57. Tan Oral (Cartoonist)
58. Senih Özay (Lawyer)
59. Ali Nesin (Mathematician)
60. Vahit Bıçak (Lawyer)
61. Sedat Yurtdaş (Lawyer)
62. Zeki Kentel (Journalist)
63. Ragıp İncesağır (Graphic Designer)
64. Oya Baydar (Sociologist, Writer)
65. Ümit Kardaş (Lawyer)
66. Sibel Eraslan (Journalist)
67. Koray Düzgören (Journalist)
68. Sait Çetinoğlu (Activist)
69. Sacit Kayasu (Former State Prosecutor)
70. Oya Aydın (Lawyer)
71. Memet Ali Alabora (Actor)
72. Turgut Kazan (Hukukçu)
73. Fikret İlkiz (Hukukçu)
74. Rıza Türmen (AİHM eski yargıcı)


Kaynak:
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.tbmmocg.net/karsitlar/guncel.asp?feox=147&lgg=en



ÇEŞİTLİ HABERLER

Malatya Forum'nun adı, 'Türkiye Küçük Millet Meclisi' oldu

Malatya'da milletvekilleriyle sivil vatandaşları buluşturan Malatya Forum, 'Türkiye Küçük Millet Meclisi' adı altında ilk oturumunu gerçekleştirdi.

AK PARTİ MALATYA MİLLETVEKİLİ MÜCAHİT FINDIKLI:

"HERKESİN DEMOKRATİK AÇILIMA KESİNTİSİZ DESTEK VERDİĞİNİ GÖRÜYORUM"

Öğretmenevi'nde gerçekleştirilen toplantının bu ayki ayağına AK Parti Malatya milletvekili Mücahit Fındıklı katıldı. Toplantının ilk bölümü sonrası basın mensuplarının sorularını cevaplayan Fındıklı, "Malatya'da Küçük Millet Meclisi'nin misafiri olarak toplantıya katıldım. Bugünkü gündem, demokratik açılım olarak belirlenmiş. Karşılıklı görüş alışverişinde bulunduk. Tabii bu platformun sivil ve özgür olması nedeniyle siyasi kimliğimin ötesinde TC vatandaşı olarak buradayım. Ben de istek ve önerileri rapor haline getirip gerekli yerlere sunacağım. Benim gördüğüm kadarıyla demokratik açılıma herkesin kesintisiz destek verdiği açık şekilde ortadadır. Arkadaşların hükümetin nereye kadar gideceği şüphesi vardı ve bunu açıkladım. Başbakan'ımızın bu konuyla ilgili kararlılığını kendilerine söyledim. Kararlılık açık ve nettir. Süreç içerisinde, bu süreci yönetirken arkadaşlarımızın sıkıntıları var, bunu da karşılıklı mütarekeyle sunuyoruz" dedi.

Fındıklı, Türkiye'nin gündeminde erken seçimin söz konusu olmadığını da kaydederek, "Demokratik açılımın toplumun tüm kesiminin gönlünü fethettiğine inanıyorum. Bu süreci sekteye uğratacak ve önünü tıkayacak önerilere göğsümüzü gereceğiz. 2010 yılı içerisinde bu süreci konuşuyorken, erken seçim Türkiye'nin gündeminde yoktur" diye konuştu.

Malatya Küçük Millet Meclisi İl Koordinatörü Semine Dengeşik ise 3 ay aradan sonra toplantılarına devam ettiklerini ifade ederek, "Biz, önyargılarımızı geride bırakarak toplantıya giriyoruz. Amacımız üzüm yemek. Bizler, her ayın ilk cumartesi günü toplanarak gündemdeki konuları değerlendiriyoruz" diye konuştu.

Mazlum-Der Genel Başkanı Faruk Ünsal da sivil anayasanın yapılmasının gerektiğini düşündüklerini belirterek, "Anayasa Meclisi oluşturulmalıdır. Türkiye'deki bütün farklılıkları adil bir şekilde temsil edecek çeşitlilik oluşturulmalıdır. Adı demokratik açılım olacaksa kimlik sorununun çok iyi çözülmesi gerekiyor. Umarım hükümet statükonun direnişiyle geri adım atmaz" ifadesine yer verdi.

Yazar Altan Tan ise, "Malatya, Türkiye'deki bütün farklılıkları içerisinde bulunduran bir şehir. Etnik olarak, sanayisiyle Malatya küçük bir Türkiye konumunda. Malatya, sosyolojik gözle bakılırsa çok önemli bir laboratuvar. Bu manada bu çeşitlilik ile demokratik açılımı arkadaşlarımızla birlikte değerlendirdik" dedi.

10 Ekim 2009

Kaynak:
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.malatyaguncel.com/news_detail.php?id=29082



TBMM’nin Minyatürü Kuruluyor

Küçük Millet Meclisi Toplanıyor

Önyargılar Giremez” adıyla başlatılan form toplantılarına Adıyaman’da devam edilecek. Türkiye Küçük Millet Meclisi(TkMM) adıyla başlayan sivil hareket büyüyor.

Adıyaman küçük Millet Meclisi’nin bu ayki FORUM toplantısı 7 Kasım’da Adıyaman Belediyesi Meclis Salonuda toplanıyor.

Önyargılar Giremez” başlığı ile her ay tekrarlanacak bu toplantılarda amaç, milletvekilleriyle ve belediye başkanlarıyla 4 yılda bir değil, sık sık ve sıcağı sıcağına bir araya gelmek, seçmenden gelen farklı sesleri, araya aracı katmadan ulaştırmak. Bir diğer amaç da, halkın seçerek göreve getirdiği milletvekilleri ve belediye başkanlarıyla, “farklılıklarla birlikte” bir arada olabilmenin, birbirimizi dinleme ve anlamanın geleneğini oluşturmak şeklinde olduğu açıklandı.


Adıyaman'ın sesini Meclise taşıyalım

Adıyaman küçük Millet Meclisi Ortak Çalışma Grubu adına açıklama yapan Ayla Pektaş, “Aylık toplantıların gündemini katılımcı kurumlar belirliyor. Adıyaman milletvekillerinin ve belediye başkanlarının davetli olduğu toplantılara katılımlarını önemsiyoruz. İstiyoruz ki bizleri temsilen TBMM’ne veya Belediye Sarayı’na yolladığımız vekillerimizle beş yılda bir değil, her ay bir araya gelelim. Türkiye’nin ve Adıyaman acil gündemlerini birlikte konuşalım. Adıyaman’ın sesini meclise taşıyalım. Şimdiye kadar 30 ilde örgütlenmiş olan KMM’lerine her geçen gün yenileri ekleniyor. Hedefimiz, bu yıl 41 ile ulaşmak ve en sonunda da tabii 81 ilin de kendi forumlarını oluşturması” dedi.


Eski köye yeni adet getireceğiz

Eski Köye Yeni Adet” getirmek istediklerini belirten Aylak Pektaş, “Çünkü eski adetlerimiz bizi özlenen barışa ve çoğulcu bir demokrasiye götürmedi. Birbirimize farklılıklarımıza saygı göstererek yaklaşmak yerine kutuplaşmayı körükledi. Zaman zaman, değil birbirimize selam vermek, birbirimizin boğazına sarılır hale geldik. Bunun acısını çok çektik, hala da çekiyoruz. O halde eski adetlerimizi yargılamaktan çekinmeyelim. Bizi, sorunlarımızı dostça görüşerek çözmeye yönlendirecek yeni adetler edinelim. Bırakalım dışarıda önyargılarımızı, aklımızın ve vicdanımızın sesine kulak verelim” dedi.

30 Ekim 2009

Kaynak:
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.gazeteadiyaman.com/?KAT=NEWS&CID=6368



KÜÇÜK MİLLET MECLİSİ BİNGÖL'DE TOPLANIYOR

Şanar Yurdatapan ile Abdurrahman Dilipak gibi aydınların öncülük ettiği Türkiye küçük Millet Meclisi (TKMM), Kürt sorununun çözümü için 6–7 Kasım'da 30 ayrı ilde toplantı düzenleyecek.

Sivil toplumun sesini aşağıdan yukarıya ve düzenli olarak duyurmak amacıyla yaklaşık bir yıl önce farklı illerde Şanar Yurdatapan ve Abdurrahman Dilipak gibi isimler tarafından oluşturulan TKMM, çözüm sürecinin halka anlatılması için harekete geçiyor.

6–7 Kasım'da 30 değişik ilde toplantılar düzenleyecek olan girişim halka çözümü, açılımı ve gerekçelerini anlatacak. Toplantıların yapılacağı ilin belediyeleri ve meslek örgütleri de toplantıları örgütlemek için harekete geçti. Toplantılarda, ‘Demokratik Açılım’, ‘Demokratik Açılımın Yerele Yansımaları ve Yerel Algısı’ ile ‘Sivil Anayasa’ konuları ele alınacak.

Bingöl’deki toplantının 01 Kasım Pazar günü İl Kültür Merkezi’nde saat 14.00–17.00 arasında gerçekleştirileceğini bildiren Bingöl küçük Millet Meclisi Bingöl İl Koordinatörü Semiramis Karaarslan, toplantıların bundan böyle her ayın ilk haftasında düzenleneceğini kaydetti.


Toplantı sonuçları TBMM'de duyurulacak

Toplumun her kesiminden temsilcilerin oluşturduğu TKMM'lerin 3 saatle sınırlandırılan toplantılarının özet tutanakları 14 Kasım 2009 tarihinde kadar oluşumun "www.tbmmocg.net" isimli adresinden yer alacak. Bu 30 tutanağın ortak paydalarını belirten "Raporların Raporu" ise TESEV'in katkısı olarak yine bir haftada hazırlanacak ve 25 veya 26 Kasım'da TBMM'de yapılacak bir basın toplantısıyla kamuoyuna açıklanacak.


2010 yılında 41 ile çıkarılması hedefleniyor

TKMM çalışmaları her ayın ilk hafta sonu, her ilde "Vekil-Müvekkil" toplantıları biçiminde yapılıyor. Bir yıllık çalışmalar sonucu 30 ayrı ilin kendi içinde oluşturduğu TKMM'lerin 2010 yılında 41 ile ulaşması bekleniyor. TKMM'lerin oluşturulduğu ve demokratik açılımına ilişkin toplantıların yapılacağı iller şöyle: Adana, Adıyaman, Ağrı, Antalya, Aydın, Batman, Bingöl, Bitlis, Bursa, Diyarbakır, Edirne, Elazığ, Eskişehir, Gaziantep, Hakkari, Hatay, Iğdır, İzmir, Kayseri, Kocaeli, Konya, Malatya, Mardin, Muğla, Muş, Sakarya, Şanlıurfa, Trabzon, Uşak, Van. Ankara'da ise TKMM, diğer illerden daha farklı bir yöntemle toplantılar gerçekleştirecek.

29 Ekim 2009

Kaynak:
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.bingolluler.com/detay.asp?id=6428



'Küçük' tepkisi

Dilipak ve Yurdatapan’a ülkücü protestosu

BİNGÖL’DE, kendilerine ’Türkiye Küçük Millet Meclisi’ adını veren ve aralarında gazeteci- yazar Abdurrahman Dilipak ile sanatçı Şanar Yurdatapan’ı da bulunduğu grubun yaptığı toplantı, ülkücüler tarafından protesto edildi. Bir yıl önce oluşturulan grup, Bingöl Kültür Merkezi’nde ’Ön yargılar giremez’adı altında bir toplantı düzenledi. Toplantıya gazeteci-yazar Abdurrahman Dilipak ile sanatçı Şanar Yurdatapan da katıldı. Yurdatapan, Dilipak ile ayrı dünya görüşlerinde olduklarını dile getirerek, “Ona diyorlar ’Bu Allah’sızla ne işin var?’ Bana diyorlar ’Bu dinciyle ne işin var?’ Ama biz bu tür toplantılarda bir araya gelerek fikir ve görüşlerimizi ifade ediyoruz” dedi.

Abdurahman Dilipak’ın konuşmasının ardında slayt göterisi yapıldı. Bu sırada izleyeciler arasında bulunan ve ülkücü olduğunu söyleyen bir genç konuşmacıları protesto etti. Ardından yanındaki birkaç genç daha protestoya katıldı. Ellerindeki Türk bayraklarını açan gençler adına bir kişi bildiri okuyup, “Milletin meclisi Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Başka Meclis yoktur. Herkes şunu çok iyi bilsin ki bizim dinimiz İslam, bayrağımız ay yıldız. Milletimiz Türk milleti, dilimiz Türkçe ve vatanımız Türkiye’dir. Çünkü Abdurahman Dilipak ve Şanar Yurdatapan birilerine özenmiştir. Son söz olarak büyük insanların küçük meclislerde asla işi olmaz. Ne mutlu Türküm diyene” dedi.

Bildirinin okunmasının ardından protestolarına devam eden gençler, daha sonra salondan çıkarıldı.
2 Kasım 2009

Kaynak:
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.ihlas.net.tr/detail.asp?id=216762



TÜRKİYE KÜÇÜK MİLLET MECLİSİ GELİYOR…

Hikaye 2008 yılında başlıyor. 5 farklı ilde “Ortak Çalışma Grupları” adlı bir oluşum kuruluyor. Bir yıl içinde il sayısı 30’a yükseliyor. Bu oluşum il il gezerek çeşitli seminerler ve forumlar düzenliyor. Bu toplantılara illerin Sivil Toplum Kuruluşları ve her yaştan insan katılıyor. İşte bu çalışma, bu yıl adını Türkiye Küçük Millet Meclisi olarak değiştiriyor. Yani TKMM oluyor.

Bu oluşuma şu ana kadar destek veren pek çok ünlü isim var. Şanar Yurdatapan’dan Lale Mansur’a, Rüstem Batum’dan Prof. Baskın Oran’a, Etyen Mahcupyan’dan Atilla Dorsay’a, Ferai Tınç’tan Fikret Başkaya’ya kadar pek çok farklı meslek ve görüşten insanlar bu çalışmaya destek veriyor. TKMM, yapılacak tüm çalışmaları her ayın sonunda “Ortak Payda Raporu” adı altında kamuoyuna duyuracak.

TBMM’deki tartışmalara katılamıyorsunuz. Yaşananları sadece televizyon ekranlarından ya da gazete haberlerinden takip ediyorsunuz. Size tavsiyem TKMM’ye katılın. Gidin söz alın.

Türkiye’de demokrasi böyle “küçük” oluşumlarla büyüyüp olgunlaşacak

Daha fazla bilgi için: "www.tbmmocg.net", Tel: 0216 492 05 04

M. Birand - 28 Ekim 09

Kaynak:
İm (Kod): Tümünü seç
http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=12609318



Ekrem Direkçi NDI'ın düzenlediği seminerde bir konuşma yaptı

Resim

Daha çok sivil girişimleriyle tanınan Başbakanlık danışmanlarından ve sitemiz yazarlarından [b]Ekrem Direkçi, merkezi Washington'da bulunan National Democratic Institute (Ulusal Demokratik Enstitüsü)’ nün düzenlediği seminerde bir konuşma yaptı.[/b]

Daha çok sivil girişimleriyle tanınan Başbakanlık danışmanlarından ve sitemiz yazarlarından Ekrem Direkçi, merkezi Washington'da bulunan National Democratic Institue (Ulusal Demokratik Enstitüsü)’ nün düzenlediği seminerde bir konuşma yaptı.

NDI 24-25 ekim tarihlerinde Ankara Neva Palas otelinde 2 günlük savunuculuk seminer programları düzenledi. Toplam 8 oturumdan oluşan seminerlere milletvekili, komisyon başkanları,sivil toplum kuruluşlarından temsilciler ve aydınlardan oluşan çok sayıda davetli katıldı.

Seminerin ikinci gününde ‘Yasama ve Karar Alma Süreç ve Dinamikleri’ başlıklı seminere konuşmacı olarak katılan Ekrem Direkçi, 'Kamu idaresinde dinamikler' konulu bir konuşma yaptı.

Konuşmasında, Sivil toplum kuruluşlarının önemli bir görev üstlenmiş olduklarını, yönetenler ve yönetilenler arasında bir köprü ve hakem görevini yerine getirebilecek konumda olduklarını dile getiren Direkçi, ''Toplumun ve bürokrasinin önyargısını kırmak güvenini kazanabilmek için STK'ların Bir; güvenilir olması, İki; nitelikli olması, Üç; işlevsel olması, Dört; güçlü olması gerekir. Ayrıca STK'ların haklı olması yanında inançlı olması, etkin savunuculuk yapabilmesi için şarttır'' dedi. İlişkilerde usul ve üsluba da değinen Direkçi; asıl sorumluluk ve görevin STK'lara düştüğünü belirtti.

Ekrem Direkçi konuşmasında ayrıca şunlara değindi: ''Hayat herkesi ve her şeyi değiştiriyor ve dönüştürüyor. Dernek sayısından çok nitelikli derneğe önem vermemiz gerekiyor. STK'ların çifte standarttan uzak, tutarlı olmaları STK'ların güvenilirliğini arttırır. STK'lar toplumsal desteği alarak ciddi baskı unsuru olabilirler'' dedi.

İyi yönetim ve kötü yönetime de vurgu yapan Direkçi iyi yönetimin adil bir yönetim olduğunu söyledi. Yönetenlerin STK'larla diyalog içerisinde ve süreçlerde bilgilendirme yapması gerekir dedi. Seminer daha sonra soru cevap bölümüyle devam etti.

Seminere 10 sivil toplum örgütü ve platform temsilcisi katıldı. Katılan platform ve örgütler: İnsan Hakları Ortak Platformu (İHOP), Ankara Çocuk Hakları Platformu, Kaos-GL Lambada İstanbul Eğitim Girişimi, Habitat için Gençlik Derneği, Türkiye Küçük Millet Meclisi Çalışma Grubu, Kadın Koalisyonu, Genç Siviller ve Mahalle Afet Gönüllüleri Vakfı ile Ertuğrul Yalçınbayır, Şevket Bülent Yahnici, Emre Kocaoğlu gibi eski-yeni milletvekilleri, çok sayıda aydın ve düşünür.

[img]http://img682.imageshack.us/img682/9272/79926137455.jpg[/img]

25 Ekim 2009

Kaynak:
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.medya72.com/haber.php?haber_id=5921



AYDIN KÜÇÜK MİLLET MECLİSİ

Aydın Küçük Millet Meclisi ilk toplantısını gerçekleştirdi

Resim

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) ve Sivil Toplum Ortak Çalışma Grupları Girişimcileri tarafından başlatılan “Türkiye Küçük Millet Meclisleri (TKMM) Projesi” kapsamında Aydın'da oluşumu tamamlanan Aydın Küçük Millet Meclisi ilk toplantısını gerçekleştirdi.

Aydın Belediyesi Meclis Salonu'nda yapılan toplantıya AKP Aydın Milletvekili Mehmet Erdem ve sivil toplum örgütü temsilcileri katıldı. Toplantıda Aydın milletvekilleri için ayrılan koltukların büyük bir bölümü boş kalırken, toplantıya sivil toplum örgütleri ve vatandaşlarında yeterince ilgi göstermemesi tepki çekti. Çok az bir katılımcıyla başlayan bir süre sonra belli bir miktarda katılımın sağlandığı toplantıda Aydın'ın doğal kaynağı olan jeotermal enerjinin geleceği masaya yatırıldı.

Toplantının açılışında konuşan TKMM Aydın İl Koordinatörü Hürriyet Şener, projenin ilk adının 'Yerel Forum Ortak Çalışma Grupları' olduğunu söyledi. Ancak aradan geçen sürede vatandaşların talepleri üzerine 'Türkiye Küçük Millet Meclisleri' olarak değiştirildiğini kaydeden Şener, projenin seçmenler ile Milletvekillerini bir araya getiren sivil bir çalışma olduğunu belirterek, “Bu projenin amacı ilin ve Türkiye'nin sorunlarını ortaklaşa görüşebilmektir. Bugüne kadar 31 ilde örgütlendik ve bu illerde forumlar yaptık. Bu toplantılara Milletvekillerinin katılımının yüzde 4,5'da kaldı. TKMM'lerde karar alınmıyor, oylama yapılmıyor ve azınlıkta kalanların isteği çoğunluğa tabi olmuyor. Toplantılar ayda bir kez yapılacak” dedi.

Toplantıda hazırladıkları jeotermal konulu sunumun ardından açıklamalarda bulunan Makine Mühendisleri Odası Aydın Şubesi Sekreteri Fikri Aydın, Türkiye'nin jeotermal enerji zenginliği açısından Dünya'da 7. sırada olduğunu beyan etti. Bu zenginliğin yaklaşık yüzde 90'ının Aydın'da olduğunun altını çizen Aydın, Türkiye'nin jeotermalin ancak yüzde 5'ini kullanabildiğini, geri kalan yüzde 95'lik kısmının ise Aydın'da kullanılmayı beklediğine işaret etti.
11 Ekim 2009


Kaynak:
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.aypost.com/news_detail.php?id=4944



TESEV destekli KMM’in il toplantısı

TKMM Aydın Girişimcisi Güncay Kösem, TESEV’in desteği ile Küçük Millet Meclisleri oluşturduklarını söyledi.

Kösem yaptığı yazılı açıklamada sözlerini söyle sürdürdü: “2009-2010 Yasama yılı, her ay şu illerde yapılacak TKMM toplantılarıyla başlıyor: (Alfabetik) Adana, Adıyaman, Ağrı, Ankara, Antalya, Aydın, Batman, Bingöl, Bitlis, Bursa, Diyarbakır, Edirne, Elazığ, Eskişehir, Gaziantep, Hakkari, Hatay, Iğdır, İzmir, Kayseri, Kocaeli, Konya, Malatya, Mardin, Muğla, Muş, Sakarya, Şanlıurfa, Trabzon, Uşak, Van.

Her toplantı 3 saat sürecek ve 3 konu tartışılacak.

İlki Türkiye gündemindeki güncel bir konu, ikincisi o ilin yerel gündemindeki güncel bir konu ve bu konuların Anayasa’ya nasıl yansıdığı veya yansıması gerektiği. Böylelikle KMM toplantıları, aynı zamanda “Sivil Anayasa” çalışmalarına da kendi platformlarında katkıda bulunacak. Tartışılacak konuların neler olacağına KMM’ler kendileri karar veriyor.

Bu kapsamda Aydın ilinde Aydın Belediyesinin desteği ile ilk toplantımızı gerçekleştireceğiz.


Toplantının;

Tarihi: 10.10.2009 Cumartesi
Yeri: Aydın Belediye Meclis Salonu
Saati: 13.00


Ekim Ayı Gündemi;

1- Yerel Gündem:
Aydın ve Jeotermal Enerji

2- Genel Gündem:
Milletvekili Dokunulmazlığı

3- Anayasa:
Milletvekili Dokunulmazlığı Anayasaya nasıl yansımalı?

Güncay KÖSEM
TKMM Aydın Girişimcisi


6 Ekim 2009

Kaynak:
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.aydinyeniufuk.com.tr/haber.asp?idx=771
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

Re: Türkiye küçük Millet Meclisi (O. Ç.'ler İş Başında)

İletigönderen Ram » Cmt Kas 07, 2009 4:34

Yemek Dizelgesi:

Ana Yemek
Tayyip Bey, ABD usûlü ile pişirilmiş, Batı Avrupa sosuyla tatlandırılmış ve TESEV otuyla süslenmiş olan küçük parçalara ayrılmış Türkiye Cumhuriyeti'yle puanları kimseye bırakacak gibi görünmüyor.

Tayyip: Hamdolsun

"Bölmekteyiz" adlı yarışmadan...

TkMM'ler Erdoğan'ın gündeminde (sofrasında)

Türkiye küçük Millet Meclisleri ile ilgili olarak Şanar Yurdatapan ve Oya Özden Saner’le görüşen AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, çalışmaları olumlu bulduğunu söyledi.

Türkiye küçük Millet Meclisleri ile ilgili çalışmalar Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın gündemine girdi. Şanar Yurdatapan ve Ankara TkMM ‘aşçısı’ Oya Özden Saner’i kabul eden Başbakan Erdoğan, "Projenizi olumlu buluyorum" diyerek "Demokrasi açısından bu tür çalışmalar sabır alır. Ama sağlam temeller atılarak yapılması gerekir" dedi.

2009 Ocak–Haziran raporunun hazırlanması sonrasında TBMM’de grubu bulunan siyasi partilerin genel başkanlarından randevular istenmiş ve ilk olumlu yanıtı veren DTP Genel Başkanı Ahmet Türk’le görüşülmüştü. Türk, Yurdatapan’la yaptığı görüşmede, TkMM çalışmalarına tam destek olacaklarını bildirmişti.

TkMM mutfağından Şanar Yurdatapan, Başbakanla TBMM’deki odasında yaptıkları ve yarım saat süren görüşmeye AK Parti Grup Başkan vekillerinden Suat Kılıç’ın da katıldığını belirtti. Yurdatapan, Erdoğan'a milletvekillerinin illerdeki toplantılara katılım oranlarının düşük olduğunu söylediğini ifade etti. Bu yılın ilk 6 ayında 18 ilde düzenli toplantı yapıldığını, toplantı sayısının 98 olduğunu belirten Yurdatapan, sivil toplum kuruluşlarının katılım oranının yüzde 71, milletvekili katılım oranının ise yüzde 5 olduğunu belirtti. Yurdatapan, milletvekillerinin projeye katkı sağlayabilmesi için "Milletvekillerine cumartesi günü iş vermeyin" çağrısında bulundu.

Yurdatapan’ın aktardığına göre, Başbakan ve Kılıç’a, TkMM ve TBMM OÇG çalışmalarının amaçları, ilkeleri, ne olup olmadığı ayrıntılı olarak anlatıldı ve Erdoğan son derecede olumlu bir yaklaşımla bu tür çalışmaları çok önemli bulduğunu, gerçekleşmesi için sabır ve azim gerektiğini söyledi. Sivil çalışmaların doğası gereği yukarıdan aşağı yürütülemeyeceğini ancak iyi niyetli yöneticilerin engelleri kaldırarak çalışmayı hızlandırabileceğine dikkat çektiğini belirten Yurdatapan, toplantı sona erdiğinde, bu çalışmanın AK Parti tarafındaki yetkili takipçisinin Salih Kapusuz olacağı bilgisiyle ayrıldıklarını dile getirdi.

Yurtadapan, Erdoğan’a, parti başkanlarının hepsinden aynı şeyleri beklediklerini söyleyerek somut isteklerini yazılı olarak sundu.

TkMM çalışmaları için:

  1. Bu çalışmaların “olumlu bulunduğunun ve desteklendiğinin” duyurulması,
  2. Her ayın ilk Cumartesi gününün “Vekil-Müvekkil Buluşma Günü” olarak bilinmesi ve olağanüstü durumlar dışında bu gün için vekillere görev verilmemesi, boş bırakılması,
  3. Ak Parti örgütünün ve Ak Partili belediyelerin bu çalışmayı kendi olanaklarıyla desteklemeleri,
  4. Ankara’daki aylık merkezi FORUM toplantısına uzman milletvekili görevlendirilmesi.


TBMM OÇG çalışmaları için:

  1. STKların TBMM organları ve milletvekilleriyle çalışmalarının önündeki engellerin kalkması. (Çantamızda getirdiğimiz broşür veya birden fazla yazıya el konulması gibi),
  2. Mevcut “Basın Bürosu” benzeri bir “STK Bürosu” oluşturulması, bu büronun her iki tarafa kolaylaştırıcı hizmet vermesi, OÇG, STGM gibi tüm STK'lara hizmet verenler için giriş kolaylığı sağlanması,
  3. Bu yöndeki önlemlerin –gerekiyorsa- yeni hazırlanan Meclis İç Tüzüğüne alınması ve bir an önce çıkarılması.


Yurdatapan, şu açıklamayı yaptı:

    TkMM Çalışmalarıyla ilgili olarak bizzat Erdoğan tarafından randevu verilmesi, konunun dikkatle ve ayrıntılı olarak ele alınması, sadece iyi dilek sözleriyle yetinilmeyip görevlendirilmenin de hemen belirlenmesi, bu konudaki iyi niyetin yeterli kanıtlarıdır diye düşünüyoruz.

    DTP ve AK Parti’nin ciddi katılımı, TkMM çalışmalarının başarısı için hiç kuşkusuz çok önemli bir zemin oluşturuyor. Ama bu zeminin, başta CHP ve MHP olmak üzere, TBMM’de temsil edilen veya edilmeyen diğer siyasi partilerle de tamamlanması gerek. (Çünkü Türkiye’nin siyasi aile fotoğrafında hepsinin yeri var). CHP, MHP, DSP ve DP’den randevu taleplerimize olumlu yanıt bekliyoruz. Saadet Partisi Gen. Bşk. Numan Kurtulmuş’la yarın görüşeceğiz. Ayrıca Cumhurbaşkanı Gül ve TBMM Başkanı Şahin’den randevu isteklerimiz de yanıt bekliyor.


Resim




Kaynak:
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.antenna-tr.org/sites.aspx?SiteID=23&mod=news&ID=598
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

Re: Türkiye küçük Millet Meclisi (O. Ç.'ler İş Başında)

İletigönderen Ram » Cmt Kas 07, 2009 4:49

'Kürt Açılımı' TBMM'den önce TkMM'lerde ele alınıyor

Politikanın aşağıdan yukarıya örgütlenmesi için aralarında meslek odaları, sivil toplum kuruluşları gibi kurumlarca yaklaşık bir yıl önce farklı illerde oluşturulan Türkiye küçük Millet Meclisleri, 6 ve 7 Kasım toplantılarında Kürt açılımını ele alacak.

Üç sorunun tartışıldığı TkMM toplantılarının 6 ve 7 Kasım tarihlerinde yapılacak olanlarında Kürt Açılımı, o ildeki Kürt açılımı sonuçları ve Anayasa’da Kürt açılımıyla ilgili sorunlar ve çözümler ele alınacak.

Kocaeli, Muğla ve Sakarya TkMM’leri Kasım ayı toplantılarını 6 Kasım’da yapacak. Toplantının yapıldığı ilin belediyesi veya meslek odaları tarafından yapılan davetlere göre 7 Kasım’da yapılacak toplantılarda Lale Mansur Kayseri, Yılmaz Ensaroğlu Batman, Mehmet Altan Diyarbakır, Fikret Başkaya Bursa, Şanar Yurdatapan ve Abdurrahman Dilipak Adıyaman, Hürriyet Şener Uşak, Günseli Kaya İzmir, Mahmut Alınak Mardin, Sacit Kayasu Hatay, Galip Ensarioğlu Malatya ve Ertuğrul Cenk Gürcan da Eskişehir’de TkMM toplantılarına ‘kolaylaştırıcı’ olarak katılacak.

Aralarında Murat Belge, Ferai Tınç, Fikri Sağlar, Cihan Aktaş, Alper Görmüş, Yılmaz Ensaroğlu, Meral Tamer, Ayhan Bilgen gibi tanınmış aydın ve bilim insanlarının da bulunduğu gönüllüler de her ay yapılacak toplantıların ‘kolaylaştırıcılıklarını’ üstlenecek. Her ay yapılan TkMM toplantılarında bir genel, bir yerel bir de Anayasa konusu tartışılıyor.

Toplumun her kesiminden temsilcilerin oluşturduğu TkMM’lerin 3 saatle sınırlandırılan toplantılarının özet tutanakları 14 Kasım 2009 tarihinde kadar web sitesinde yan yana yer alacak. (www.tbmmocg.net) Bu 30 tutanağın ortak paydalarını belirten “Raporların Raporu” ise TESEV’in katkısı olarak gene bir haftada hazırlanacak ve 25 veya 26 Kasım 2009’da TBMM’de yapılacak bir basın toplantısıyla kamuoyuna açıklanacak.

Tam da “Eski köye yeni adet” olacak TkMM çalışmaları her ayın ilk hafta sonu, her ilde “seçmen-seçilen”, bir başka deyişle “Vekil-Müvekkil” toplantıları biçiminde yapılıyor.

Toplantı günleri ve saatleri:
6 Kasım günü toplantı yapılacak iller, toplantı yeri ve saati:

  • Sakarya, Yüksel Büyükakten Kültür Merkezi saat 19:00-21:00
  • Muğla, Konakaltı Kültür Merkezi 17:30
  • Kocaeli, Marsiad Konferans Salonu 18:00


7 Kasım günü toplantı yapılacak iller, toplantı yeri ve saati:

  • Adana, 4.Bölge Eczacılar Odası 11:00 13:00
  • Adıyaman, Adıyaman Belediyesi Meclis Salonu 13.30. Şanar Yurdatapan kolaylaştırıcı olarak katılıyor.
  • Ağrı, Ağrı Barosu Toplantı Salonu 11:00-14:00
  • Antalya, Baro Toplantı Salonu 13:00- 16:00
  • Aydın, Kuşadası Belediyesi Meclis Salonu 13:00-16:00
  • Batman, Ticaret ve Sanayi Odası 12.30-15.30. Yılmaz Ensaroğlu kolaylaştırıcı olarak katılıyor.
  • Bitlis, Gençlik Merkezi Toplantı Salonu 14:00-17:00
  • Bursa, Ördekli Kültür Merkezi, Saat:19:00-22:00. Fikret Başkaya ve Yakup Kadri
  • Karabacak kolaylaştırıcı olarak katılıyor.
  • Diyarbakır, Diyarbakır Barosu, Eğitim ve toplantı salonu 13.30-16.30 Mehmet Altan kolaylaştırıcı olarak katılıyor.
  • Eskişehir, Alaaddin Park 10.30-13.00. Ertuğrul Cenk Gürcan kolaylaştırıcı olarak katılıyor.
  • Hakkari, Hakkari Ticaret Odası Toplantı Salonu 11:00-14:00
  • Hatay, Antakya Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Salonu 11.00. Sacit Kayasu kolaylaştırıcı olarak katılıyor.
  • Iğdır, Iğdır Ticaret ve Sanayi Odası Toplantı Salonu 13:00-:16:00
  • İzmir, Konak Belediyesi Prf. Dr.T.Saylan Kültür M.11:00-13:00. Günseli Kaya kolaylaştırıcı olarak katılıyor.
  • Kayseri, Kocasinan Belediyesi Toplantı Salonu 16:00-19:00. Lale Mansur kolaylaştırıcı olarak katılıyor.
  • Malatya, Malatya Öğretmenevi 14.00-17.00. Galip Ensarioğlu kolaylaştırıcı olarak katılıyor.
  • Mardin, Mardin Ticaret Odası Toplantı Salonu 13.00-16.00. Mahmut Alınak kolaylaştırıcı olarak katılıyor.
  • Uşak, İstanbul Düğün Salonu 2 nolu salon 13:00. Hürriyet Şener kolaylaştırıcı olarak katılıyor.
  • Van, Vatso Toplantı Salonu 10:00-13:00.


Kaynak:
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.antenna-tr.org/sites.aspx?SiteID=23&mod=news&ID=601
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

Re: Türkiye küçük Millet Meclisi (O. Ç.'ler İş Başında)

İletigönderen Ram » Sal Kas 24, 2009 12:07

O. Ç.'lerin TkMM'sinden Haberler

Parti liderleri, TkMM'ye sıcak...

Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş ve Demokrat Parti Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, TkMM oluşumlarına destek olacağını açıkladı.

Türkiye küçük Millet Meclisleri oluşumları, Başbakan ve Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan sonra Saadet Partisi ve Demokrat Parti’den de destek aldı. SP Genel Başkanı Numan Kurtulmuş ve DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, TkMM mutfağından Şanar Yurdatapan’a, illerde yürütülen TkMM çalışmalarına sıcak baktıklarını ve temsilci göndereceklerini açıkladılar. DTP Genel Başkanı Ahmet Türk de 2009 Ocak ayında yapılan görüşmede TkMM çalışmalarına tam destek olacaklarını bildirmişti.

Şanar Yurdatapan, TkMM oluşumuyla ilgili parti liderleriyle görüşmelerine SP Genel Başkanı Numan Kurtulmuş’la sürdürdü. Yurdatapan, SP Genel Merkezi’nde yapılan görüşmede, Kurtuluş’a, TkMM ve TBMM OÇG çalışmalarının amaçları, ilkeleri, ne olup olmadığı ayrıntılı olarak anlattı. Sivil çalışmaların doğası gereği yukarıdan aşağı yürütülemeyeceğini ancak iyi niyetli yöneticilerin engelleri kaldırarak çalışmayı hızlandırabileceğine dikkat çektiğini belirten Yurdatapan, Kurtulmuş’un da bu tür girişimlerin siyasetin tabana yayılması için olumlu olacağını söylediğini aktardı. Yurtadapan, toplantı sonrasında SP adına TkMM çalışmalarını STK İlişkilerinden sorumlu Şeref Malkoç tarafından yürütüleceğini belirtti.

Şanar Yurdatapan, daha sonra yakın tarihlerde ANAP’ın katılmasıyla tabanını genişleten DP’ye Genel Başkan seçilen Hüsamettin Cindoruk’u ziyaret etti. Cindoruk’a da TkMM oluşumunu ve sağlayacağı yararları anlattığını kaydeden Yurdatapan, konuya sıcak yaklaşan DP Genel Başkanının Prof. Dr. Can Kılıç’ı TkMM ile ilişkilerden sorumlu kişi olarak atadığını dile getirdi.

TkMM Mutfağından Şanar Yurdatapan, aralarında CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin de bulunduğu diğer partilerin genel başkanlarından, TkMM oluşumunu anlatmak ve destek istemek amacıyla randevu talebinde bulunmuştu.

Yurdatapan, görüştüğü DTP, AK Parti, SP ve DP’nin olumlu yaklaşımlarının, TkMM çalışmalarının başarısı için çok önemli bir zemin oluşturduğunu dile getirerek, “Ama bu zeminin, başta CHP ve MHP olmak üzere, TBMM’de temsil edilen veya edilmeyen diğer siyasi partilerle de tamamlanması gerek. (Çünkü Türkiye’nin siyasi aile fotoğrafında hepsinin yeri var). CHP, MHP ve DSP’den randevu taleplerimize olumlu yanıt bekliyoruz. Ayrıca Cumhurbaşkanı Gül ve TBMM Başkanı Şahin’den randevu isteklerimiz de yanıt bekliyor.” dedi.

Yurdatapan’ın görüştüğü parti liderlerine verdiği, görüşeceği liderlere vereceği talepleri şunlar:

    TkMM çalışmaları için:
    1. Bu çalışmaların “olumlu bulunduğunun ve desteklendiğinin” duyurulması,

    2. Her ayın ilk Cumartesi gününün “Vekil-Müvekkil Buluşma Günü” olarak bilinmesi ve olağanüstü durumlar dışında bu gün için vekillere görev verilmemesi, boş bırakılması,

    3. Ak Parti örgütünün ve Ak Partili belediyelerin bu çalışmayı kendi olanaklarıyla desteklemeleri,

    4. Ankara’daki aylık merkezi FORUM toplantısı için uzman milletvekili görevlendirilmesi.

    TBMM OÇG çalışmaları için:
    1. STK’ların TBMM organları ve milletvekilleriyle çalışmalarının önündeki engellerin kalkması. (Çantamızda getirdiğimiz broşür veya birden fazla yazıya el konulması gibi),

    2. Mevcut “Basın Bürosu” benzeri bir “STK Bürosu” oluşturulması, bu büronun her iki tarafa kolaylaştırıcı hizmet vermesi, OÇG, STGM gibi tüm STK’lara hizmet verenler için giriş kolaylığı sağlanması,

    3. Bu yöndeki önlemlerin –gerekiyorsa- yeni hazırlanan Meclis İç Tüzüğüne alınması ve bir an önce çıkarılması.


Kaynak:
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.antenna-tr.org/sites.aspx?SiteID=23&mod=news&ID=637


TBMM Başkanı TkMM heyetini kabul etti

TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, Şanar Yurdatapan ve Oya Özden Saner’i kabulünde, TkMM çalışmalarının politik hayata katkı sağladığını ve elinden geleni yapacağını söyledi.

TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, Türkiye Büyük Millet Meclisi Ortak Çalışma Grupları (TBMM-OÇG) ve Türkiye küçük Millet Meclisleri (TkMM) çalışmalarıyla ilgili olarak Şanar Yurdatapan ve Oya Özden Saner’i kabul etti.

Şahin’in TBMM’deki odasında gerçekleşen görüşmede, Şahin’e TBMM-OÇG ve TkMM çalışmalarıyla ilgili bilgi veren Şanar Yurdatapan, bugüne kadar parti liderleriyle yaptığı görüşmeleri anlattı. Aralarında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da bulunduğu liderlerin destek sözü verdiğini ve ilişki için parti yöneticilerinden birini görevlendirdiğini dile getiren Yurdatapan, TBMM’nin de böyle bir çalışmaya uzak olmaması gerektiğini vurguladı.

Mehmet Ali Şahin de konuşmasında, TBMM-OÇG ve TkMM çalışmalarını izlediğini belirtti. Bu çalışmaların Türkiye’nin politik hayatına katkıda bulunacağına inandığını kaydeden Şahin, desteklenmesi gereken bu çabaya gereken ilgiyi göstereceğini söyledi.

Toplantıda Yurdatapan, daha önce parti liderlerine de ilettiği şu taleplerini sıraladı:

    1. STK’ların TBMM organları ve milletvekilleriyle çalışmalarının önündeki engellerin kalkması. (Getirdiğimiz broşür veya birden fazla yazıya el konulması gibi),

    2. Mevcut “Basın Bürosu” benzeri bir “STK Bürosu” oluşturulması, bu büronun her iki tarafa kolaylaştırıcı hizmet vermesi, OÇG, STGM gibi tüm STK’lara hizmet verenler için giriş kolaylığı sağlanması,

    3. Bu yöndeki önlemlerin –gerekiyorsa- yeni hazırlanan Meclis İç Tüzüğüne alınması ve bir an önce çıkarılması.


Kaynak:
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.antenna-tr.org/sites.aspx?SiteID=23&mod=news&ID=702
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

Re: Türkiye küçük Millet Meclisi (O. Ç.'ler İş Başında)

İletigönderen Ram » Sal Kas 24, 2009 12:12

O. Ç.'ler, Var Olan İhaneti, Halk Desteğiyle Yasallaştırmaya Çalışıyor

'Açılım', TBMM'den önce Türkiye küçük Millet Meclisleri'nde tartışıldı

Türkiye küçük Millet Meclisleri Kasım 2009 toplantıları 1, 6 ve 7 Kasım günlerinde yapıldı. Şimdiye kadar 22 toplantı tamamladı.

Bingöl kMM 1 Kasım Pazar günü, Muğla, Kocaeli ve Sakarya kMM’leri 6 Kasım Cuma akşamı, Adana, Adıyaman, Ağrı, Antalya, Batman, Bitlis, Bursa, Diyarbakır, Eskişehir, Hakkâri, Hatay, Iğdır, İzmir, Kayseri, Kocaeli, Malatya, Mardin, Uşak ve Van ise 7 Kasım Cumartesi günü toplandılar. Antalya bir hazırlık toplantısı şeklinde yapıldı. Edirne, Elazığ, Gaziantep, Konya, Muş, Şanlıurfa ve Trabzon küçük Millet Meclisleri ise hazırlıklarını yeterli bulmadıklar, 5 Aralık’tan itibaren devreye girmeye karar verdiler.

Toplantılar genel olarak oturmuş bir düzen içinde geçti. En başta bu konuda hazırlanan video sunumular yayınlandı.

Genel sunum:



Anayasa Sunumu:




Aydın kMM’nin Kuşadası’nda yapmayı planladığı ilk toplantının belediyeden mi, organizasyondan mı kaynaklandığını şu ana kadar netleştiremediğimiz bir nedenden ötürü iptali, Bingöl’deki toplantının başında Ülkü Ocakları ve Alperen Ocakları mensuplarının görüşlerini herkes gibi mikrofondan dile getirme olanağı dururken yaptıkları protesto eylemiyle salonu terk etmeleri ve Uşak milletvekili Osman Coşkunoğlu’nun muhtemelen eksik veya yanlış bilgilendirmeye dayalı demeçleri dışında hiçbir olumsuzluk yaşanmadı.

Coşkunoğlu şunları söyledi:
Kim yapacak sunumu, Kim yönetiyor toplantıyı, Kürt Açılımı, Demokratik Açılım, Milli Birlik Projesi’nin sahibi AKP hükümetinin bir yetkilisi mi? Hayır. AKP Uşak Milletvekili mi? Hayır, merkezi Ankara’da ve İstanbul’da olan neyin nesi olduğunu bilmediğimiz birileri. AKP Uşak milletvekillerinin birisine bu konuda açıklama yapma teklifi götürülmüş. Reddetmiş. Milletvekili kendi hükümetinin bir projesini açıklamaktan neden korkuyor veya kaçınıyor? Yurttaşlarımız haklı olarak Kürt Açılımı denen, İmralı’dan ve yurtdışından yönetilen bu girişimler hakkında bilgi sahibi olmak istiyor. Ama bunu paravan birilerinden değil, hükümetten ve onun temsilcilerinden istiyor. AKP hükümetinin bir türlü somut olarak açıklamaya cesaret edemediği, oradan buradan gelen talimatlar doğrultusunda yürüttükleri bu süreci paravan birilerinden, parasal kaynağı nereden sağlandığı birilerinden öğrenmek için bu toplantıya katılmayı, oynanan çirkin bir tiyatroda rol almaya benzetiyorum.

Kaynak:
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.usakmagazin.com/haber/haberdetay.asp?ID=708


Muğla’da da toplantının kolaylaştırıcısı Leyla Bişen, Kürt Açılımı’na ilişkin “Sorun Kürt sorunu değil; Doğu ve Güneydoğu sorunu olarak görülmeli aksi bir yaklaşım etnik ayrımcılığa götürür.” dedi. Bişen, Baro’nun bir resmi görüşü olduğunu dile getirdi.

Baro'nun Görüşü:
T.C
MUGLA BAROSU BAŞKANLIĞI


Muğla Barosu Başkanlığının Basın Açıklamasıdır.


Sayın Basın mensupları, bu gün sizlere Kürt açılımı ve bu açılım nedeniyle yargının karşılaştığı sorunlar hakkında Baromuzun görüşlerini sunacağız. Gösterdiğiniz ilgi için hepinize teşekkür ederiz.

SORUNUN AD’INI DOĞRU KOYMAK

1. Terim: “İster Güneydoğu sorunu ister Kürt sorunu ister demokratik açılım deyin ne derseniz deyin ….” Bu yaklaşım yanlıştır.

Bu yaklaşım içinde olanlar sözcüklerin/kavramların gücünü bilmeyenlerdir. Sorun “Doğu-Güneydoğu Anadolu sorunu” dur ve Kürt sorunu da bunun içinde birincil güncel sorundur... Ama başat sorun değildir.

Sorunu “Kürt sorunu” diye ortaya koymak, etnik temelli ele almak demektir. Etnik temelli bir yaklaşımın ise hümanist olmadığı, ilerici bir anlam taşımadığı açıktır.

2. Sorunun çözümüne temel oluşturacak başlıca sosyo-ekonomik proje bölgedeki yarı-
feodal ve/veya kapitalizm öncesi üretim ilişkilerinin sona erdirilmesidir. Bunun ilk
adımı modern bir toprak reformu olacaktır. Buna paralel olarak Bölgedeki Savaş ağalarının her türlü faaliyetleri ve servetleri soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmalıdır.

3. Diğer bir temel ise sosyo-politik önlemdir. Bölgedeki bütün düğünler v.s hediyeler
göndermek de dahil olmak üzere KDP ve Barzani hareketinin Türkiye’deki faaliyetlerine derhal son verilmelidir. Bu faaliyetler yasaklanmalı hukuksal yaptırıma bağlanmalıdır.

PKK ya vurup… PKK lılara Barzani/KDP yi göstermek… Kürt Hareketini Barzani/KDP çatısı altında birleştirmek… Bunu yaparken Türkiye’yi kullanmak… Üstelik “bakın bizde sizinle PKK ya karşı tavır alıyoruz” diye göz boyamak… Bizim asla kabul etmeyeceğimiz ve yutmayacağımız bir “tuzaktır”. Türkiye’nin toprak bütünlüğü ve toprakları üzerindeki egemenlik hakları için asıl büyük tehlike budur.

İYİ NİYETİN GERÇEK ÖLÇÜTLERİ

Sorun yanlış taraftan ele alınmıştır. Toplumdaki gerilimi ortadan kaldırmak için yola çıkılmış. Ve ilk adım olarak: Obama’nın, AB nin ve DTP nin istemleri gözetilerek “Kürt” unsurun rahatlatılması yolu seçilmiştir. (Ve bunun yanlış yol olduğu kısa sürede görülmüştür.) Millete karşı da bir iyi niyet göstergesi imiş gibi birkaç PKK lı Türkiye’ye getirtilmiştir. (ve serbest bırakılmıştır).

Şimdi iyi niyetlerine gerçek ölçüt alacağımız önlemleri söylüyorum.

4. Güneydoğuya PKK ca döşenmiş mayınlar sökülmeli yada mayın haritaları güvenlik güçlerine teslim edilmelidir.

5. Türkiye içinde ve dışındaki tüm PKK silahlı güçleri TC sınırlarının ötesinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin operasyon sınırlarının dışına çekilmelidir.

Barış deniyor… Toprakları mayın tarlalarına çevrilmiş bir ülke... Bu ülkede hangi zeminde barış olacak? Demokrasi deniyor… Dağlarında “siyasal otorite benim” diyerek on bin silahlı adamın gezdiği bir ülkede demokrasi nasıl gerçekleşecek?

6. Bölgede yıllardır sürdürülen mücadele sırasında suç yada kabahat işlediği iddia olunan askeri personele ve diğer kamu görevlilerine derhal genel af çıkarılmalıdır.

İç huzur istiyoruz deniyor… Herkes istiyor. Bu herkesten çok Güneydoğuda Türkiye Cumhuriyeti’ni savunmak için savaşanların hakkı. Ama onlar tedirgin... Onlar yargılanıyor… Türk Milletinin ortak duygusunu ifade ediyorum.

7.Bu sorun üzerine düşüncelerini açıklayan kimseler hiçbir biçimde soruşturma konusu olmamadırlar.

Geçmişte Sn Prof. Dr. İ. Kaboğlu’na yapılanlar… Şimdi Polis Okulunda görüş bildirenler hakkında yapılanlar... Kötü örnektir. “Anlatım özgürlüğü” konusunda hukukun evrensel ilkeleriyle bağdaşmamaktadır. Nerede “yakın-somut tehlike”?

İşin ruhu; şiddete çağrı meselesidir.

Savunma için Özgürlük kadar hiçbir şey yaşamsal önem taşımaz. Sonuna kadar özgürlüklerden yanayız. Her türlü düşüncenin en aykırı, ayrılıkçı, suçlayıcı düşüncelerin bile özgürce tartışılmasına olanak sağlanmalıdır. Bu hususta hiç tereddüt yok. Ama Şiddeti ilke olarak kökten reddediyoruz. Çünkü sonuna kadar demokrasiden yanayız.

Biz herkesin meşru zeminde siyaset yapma hakkını sonuna kadar savunuruz. Ancak “mücadele legal ve illegal olarak bir bütündür” diyerek bir bütünün meşru zemindeki temsilcisi rolünü oynayanlar... elbette ki rollerine göre değil özlerine ve işlevlerine göre değerlendirileceklerdir. Şiddetle malul olanlar bütün demokratik rejimlerde –eninde sonunda- siyasal hayattan dışarı atılırlar.

8. Resmi yer adları konusunda; toptan çözüm doğru değildir. Güncel kullanıma göre değerlendirme yapılarak gerekli değişiklikler yapılabilir.

9. Kürt dilinin ve Kültürünün ortaya çıkartılması geliştirilmesi gibi konularda kamusal ilgi uyandırılmalıdır.

10. Örgün “milli eğitimin” münhasıran ortak dil “Türkçe” dışında bir dil ile yapılması Bilimsel temellerden yoksun bir istemdir.

11. Doğu ve Güney Doğu Anadolu bölgesi lehine eğitim ve sağlık başta olmak üzere Ekonomik, Sosyal, Kültürel v.d bütün alanlarda devletçe pozitif ayırımcılık yapılmalıdır.

12. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun ötesinde Ortadoğu’daki temel sorunun emperyalist müdahale olduğu... Öte yandan Başta ABD olmak üzere AB üyesi devletlerin Bölgenin güncel gerçeği olduğu gözetilmeli... Ancak bu devletlerin “meşru” faaliyetleri dışında bölgenin Türkiye topraklarını bir “ajanlar cennetine” çevirmelerine izin verilmemelidir. Habur’dan gelenlere, onlara törenler düzenleyenlere de seslenmek istiyorum. Gözyaşları durmalıdır, ülkemiz barış ülkesi olmalıdır. Diyorsun…

Bunları söylerken ellerin zafer işaretleri yapıyor! Kime karşı bu zafer? Üzerinde silahlı örgüt üniformaları var? O’nları kime karşı giydin? Savaş giysilerinle gelip barış istiyorsun öylemi?...

İfadeler alındı serbest bırakıldılar…

TCK 221/4 diyor ki: “, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi hâlinde, …cezaya hükmolunmaz.

Ne bilgi verdiler? Diyarbakır C. Başsavcısı açıklıyor… Kimseye “pişman mısın” diye sorulmaz diyor... Doğru... Çünkü vereceği bilgiler “etkin pişmanlıktan yararlanmasının samimiyetinin ölçüsü” olacaktır. “örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili “ Hangi samimi bilgiler aldınız Sayın Başsavcı?

Yapılanlara “hukuksal’lık kazandırmak adına Usule yollama ile yapılan açıklamalar ise içler acısıdır. CMK nın 91. v.d maddelerinde yada TMK nun neresinde “mobil mahkeme” vardır?

Bu olayın kendisinden bile vahim olan hukukun bu ölçüde dejenere edilmesidir. Hukukun bu ölçüde siyasete alet edilmesidir.

AUDİATUR ET ALTERA PARS = BİR DE ÖBÜR TARAFI DİNLEMEK GEREKİR

Sosyal barış istiyoruz deniyor... Herkes istiyor..Toplumsal katman, tabaka, sınıf, her türlü sosyal kategoriyi... Her türlü siyasal eğilimi “Kürt” etnik kimliği ortak paydasında faaliyete geçireceksiniz... Sonra da sosyal barış istiyoruz diyeceksiniz. Bu durumda ortada sosyal ne kalır? Türkiye’nin bütün güçlerinin buna karşı “Türk” ortak paydasında karşınıza dikildiğini bir hayal edin... Vatanımıza, Kürtlere ve İnsanlığa ne büyük zararlar içinde olduğunuzu görün.

Bir ülkedeki “asiler kahramanlar gibi karşılanır”, kahramanlar hapishanelere tıkılır. Elleri kalem tutanların üzerinde korku imparatorluğu kurulurken... Elleri silah tutanların “ayağına” Cumhuriyetin savcıları, yargıçları gönderilirse.. Millet sesini yükseltir…

Açılım” denen süreç, süreci başlatanların ilan ettikleri amaçların tam tersine ağır bir bölünme mekanizmasını tetiklemiştir. Ancak Türk milleti eşsiz sağduyusuna uygun olarak tepkilerini ölçülü biçimlerde ortaya koymaktadır. Büyük mutluluk…

Söylediklerimiz Baromuzun; ülkesi, ulusu, bir tek evladı için; içi titreyen, hak ve nasfetle düşünen, hukukun üstünlüğüne inanmış tüm üyelerinin sesidir.

Büyük şairin dediği gibi “vatan milletin evidir… bu vatana kıymayın efendiler

  • Türkiye Cumhuriyeti Ulusal, Demokratik, Laik, Sosyal, Hukuk Devletidir.
  • Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
  • Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
  • Böylede kalacaktır..Aksi “casus belli”dir. Biliniz ki : Barolarımızın sesi milletin sesinin bir parçasıdır.

*casus belli= Latince bir uluslar arası deyimdir. “Savaş nedeni” demektir.

Kaynak:
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.muglabarosu.org.tr/Mugla-Barosu-Haberler/Page-3b59731491be41bb85c4a357ce255b2e/A%C3%87ILIM-HAKKINDA-BAROMUZUN--G%C3%96R%C3%9C%C5%9E%C3%9C.aspx


Biz, bu olumsuzlukların üstüne olumlu yaklaşımlarla gidiyoruz. Eksik veya yanlış bilgilere sahip olduğunu sandığımız kişileri öncelikle sitemize göz atmaya davet ediyoruz. Sivil toplum çalışmalarının en önemli ilkesi açıklık. Bize ait ne varsa bu siteden izleyebilirsiniz. Çalışmaya zarar verebileceğini düşünsek bile hiçbir olumsuzluğu örtbas etmiyoruz, etmeyeceğiz.

Toplantıların istatistik verileri 25 Kasımda net olarak belli olacak ve açıklanacak. Ama genel bir bakışla hemen söyleyebiliriz ki, sivil toplum katılımı azalmıyor, artıyor. Milletvekili ve Belediye Başkanı katılımındaki kıpırdamanın ise henüz yetersiz olduğu da açık. İlk toplantıları olmasına rağmen Bingöl, Adıyaman, Bursa ve Hakkâri toplantılarının göz doldurduğunu, eskilerden Diyarbakır, Batman, Kayseri ve Eskişehir toplantılarının, hem katılım, hem içerik bakımından gayet dolu ve göze çarpan toplantılar olduğunu söyleyebiliriz. Bu olumlu sonuçlarda –genellikle belediyelerin desteği ile- davet edilen, Mehmet Altan, Lale Mansur, Abdurrahman Dilipak, Şanar Yurdatapan, Yılmaz Ensaroğlu, Sacit Kayasu, Galip Ensarioğlu, Mahmut Alınak, Fikret Başkaya, Günseli Kaya gibi kolaylaştırıcıların katılımlarının da önemli bir katkısı oldu.

Kaynak:
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.antenna-tr.org/sites.aspx?SiteID=23&mod=news&ID=601
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

Re: Türkiye küçük Millet Meclisi (O. Ç.'ler İş Başında)

İletigönderen Ram » Prş Kas 26, 2009 11:21

İhanet Yayıcıları ve Yasallaştırıcıları

Resim

22 ilde yapılan TkMM toplantılarının ortak paydası: Açılım gerekli

TBMM'de basın toplantısı: "Kasım 2009 Forum toplantılarının Ortak Paydaları"

Türkiye küçük Millet Meclisleri’nin Kasım ayı başında 22 ilde yaptığı toplantılarda ele alınan konuların TESEV tarafından hazırlanan ortak payda raporu, TBMM’de düzenlenen Basın Toplantısı’nda açıklandı.

TkMM’lerin ortak noktaları:

  • Bir açılım gerektiği konusunda görüş birliği var. Ancak içeriği konusunda görüşler farklı.
  • Kürt Açılımı gerekli ancak hızlı gerçekleştirilmeli
  • Tüm katılımcılar istisnasız ‘kan durmalı’ diyor
  • Salt Kürt açılımı değil, demokratik bir açılım olmalı
  • Açılımın yöntemi tartışmalı: Milli Birlik Projesi mi? Türk – Kürt uluslarının farklılıkları gözetilmeli mi?
  • Demokratik açılım ile eş zamanlı bir anayasa hazırlanmalı


Toplantılarda ele alınan Anayasa konusunda birleşilen nokta da 1982 Anayasası’nın darbe Anayasası olduğu ve sivil bir anayasa ile değiştirilmesi oldu.

‘Taban, Türkiye’nin demokratikleşme adımlarını arzuluyor ve sahipleniyor’

Türkiye küçük Millet Meclisleri’nin, 1, 6 ve 7 Kasım toplantılarında ele alınan konularla ilgili Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı tarafından hazırlanan sonuçlar raporu TBMM’de düzenlenen Basın Toplantısıyla açıklandı.

TBMM Basın Bürosu’nda düzenlenen toplantıya, Ak Parti Ankara milletvekili Zeynep Dağı ve Hakkari milletvekili Rüstem Zeydan ile Şanar Yurdatapan katıldı.

Zeynep Dağı, Türkiye küçük Millet Meclisleri çalışmalarını kurulduğu günden bu yana izlediklerini ve desteklediklerini dile getirdi. Başladığı günden bu güne çok yol kat ettiğini belirten Dağı, TkMM’lere katılımcı ve destekleyici olacaklarını vurguladı.

Rüstem Zeydan da açıklamasında, Hakkari’de yapılan Kasım ayı toplantısına katıldığını belirtti. Toplantının bir araya gelmesi zor olan farklı siyasi görüşteki partilerin ve STK’ların görüş açıklaması anlamına geldiğini dile getiren Zeydan, toplantının kendisine çok şey kattığına dikkat çekti ve “Bundan sonra katkıda bulunmaktan öte hepsine katılacağım” dedi.

Daha sonra Şanar Yurdatapan, 22 ilde yapılan toplantılardaki tutanaklardan oluşturulan TESEV Değerlendirme Raporu’nu okudu. 22 ildeki toplantıların ortak konusunun hükümet tarafından “Demokratik açılım” adıyla tartışmaya sunulan “Kürt Açılımı” ve “Sivil Anayasa” olduğuna yer verilen raporda, Hükümetin başlattığı Demokratik Açılım konusunda tüm toplantılarda genel havanın son derece olumlu olduğu vurgulanıyor. Her toplantı sonunda ne kadar farklı görüşlere sahip olurlarsa olsun, katılan tarafların “açılımın son derece gerekli olduğu ile en doğru ve hızlı şekilde yapılması gerektiği konularında hemfikir durumda” olduğuna yer verilen raporda şu görüşlere dikkat çekiliyor:

    “Hatta, vurgulamak gerekir ki, Türkiye’nin çok farklı noktalarında farklı katılımcı profillerine sahip toplantıların sonuçları genel olarak ele alındığında açılıma tam destek çıkıyor. Bunun yanında görülüyor ki, açılımla ilgili esas sorular ve kuşkular açılım kelimesi ile ne kastedildiği, açılımın sınırlarının nasıl belirlenmesi gerektiği gibi noktalarda düğümleniyor.

    Açılımın salt Kürt açılımı değil, demokratik bir açılım olması gerektiği konusunda yaygın bir kanı var. Demokratik Açılım terimi ile diğer halkların da haklarını ve özgürlüklerini güvenceye alan bir düzenlemeye vurgu yapılıyor. Bu şekilde açılımın daha kapsayıcı ve kucaklayıcı olacağı düşünülüyor. Bu görüşün nedeni son dönemde masaya yatırılan sorunların sadece Kürtlere ait sorunlar olmadığı düşüncesi.”


Raporda açılımla ilgili tartışılan bir diğer noktanın projenin yöntemiyle ilgili olduğuna değinilerek “Projenin bir ‘Milli Birlik Projesi’ gibi yürütülmesi gerektiği ve tüm sorunların ‘tek bayrak, tek devlet, tek millet’ şiarı benimsenerek, ülke bütünlüğü bozulmadan çözülmesi gerektiğini savunanların karşısında, bu bakış açısının Kürtleri ve Türkleri tek ulus yapma amacı güttüğünü ve bunun imkansız olduğunu düşünenler bulunuyor.” deniliyor.

Bazı katılımcıların toplantılarda, Açılım süreci sonunda ülkenin bölünebileceği endişesini taşıdığına yer verilen raporda, bu endişeleri paylaşmayanların da Kürtlerin bölünmek istemediğini ısrarla vurguluyor. Raporda, sürecin “Kürt Açılımı”, “Demokratik Açılım” veya “Milli Birlik Projesi” olarak adlandırılmasına ilişkin tartışmanın önemli bir eksiğe işaret ettiği belirtilerek “Açılımın kapsamının henüz net bir şekilde ortaya konamamış olması nedeniyle projenin nasıl bir kapsayıcılığı olacağı ve olası sonuçları konusunda toplumda ciddi endişeler bulunduğunu görmek gerekiyor.” görüşü dile getiriliyor.

Raporda, birçok katılımcının AKP’nin böyle bir süreci başlatmasının önemli bir adım olduğunu ancak içini yeterince dolduramadığını düşündüğü kaydediliyor.


‘Kan durmalı’

Raporda, en can alıcı nokta da şu cümlelerde beliriyor:

Tüm katılımcılar istisnasız olarak akan kanın durmasını ve Kürt sorunu olarak adlandırılabilecek durumun iki taraftan da artık daha fazla cana mal olmamasını istiyorlar. Sorunun hiçbir zaman halklar arasında olmadığı ve devlet ile Kürtler arasında olduğu özellikle vurgulanırken sürecin başarıya ulaşması için hükümetin, sivil toplumun, Türk ve Kürt halklarının bir arada hareket etmeleri ve ellerinden gelen katkıyı yapmaları gerektiğinin altı çiziliyor.

Bu anlamda açılımın olmazsa olmaz sonuçlarından birinin hak ve özgürlüklerin tam anlamıyla güvence altına alınacağı ve vatandaşlık bağının öne çıkarılacağı sivil bir anayasa olması gerektiği düşünülüyor.


‘Darbe Anayasası sivil anayasa olmalı’

Raporda, toplantılarda dikkat çeken bir ortak noktanın da katılımcıların tamamının içtenlikle sivil anayasa projesini desteklediği olduğuna vurgu yapılıyor. Raporda, mevcut anayasanın Türkiye’nin açılım dahil hiçbir sorununu çözemeyeceğinin özellikle vurgulandığı toplantılarda 82 Anayasası’nın insanları kışkırttığının ve hak ve özgürlüklere müdahaleyi kolaylaştırdığının altı çizilerek şu görüşlere yer veriliyor:

    “ ‘Darbe anayasası’ olarak adlandırılan 82 Anayasası’nın sivil bir anayasa ile değiştirilmesinin darbeleri engelleyeceği düşünülüyor. Demokratik açılım ile eş zamanlı olarak yeni bir anayasa hazırlanması ve demokratik açılım bağlamında verileceği söylenen hak ve özgürlüklerin bu yeni anayasa ile güvence altına alınması son derece gerekli görülüyor.”


Raporda, yeni anayasanın hazırlanma sürecinde anadilde eğitim, farklı kimlikler gibi konulara da yer verilmesi gerektiği dile getirilirken “Bu noktaya kadar ortak olan görüşler yeni anayasanın detayları ve maddeleri konusunda farklılık gösteriyor” deniliyor. Ancak, 22 ildeki bütün katılımcıların açılım yapılması konusunda olduğu gibi, sivil anayasa hazırlanması konusunda kesin bir fikir birliği olduğuna dikkat çekiliyor.

Raporda, ele alınan yerel konulara da değinilerek, her ilde, o ilin ihtiyaçları ve sorunlarının tartışıldığı bir yerel konu seçilerek gündeme getirildi. Örnek olarak Iğdır ve Muş’ta açılacak olan üniversitelerin illere sağlayacağı katkıların ele alındığı, Aydın’da ise kaldırımları işgal eden büfelerle mücadele yönteminin konuşulduğu belirtiliyor. Uşak’ta Domuz Gribi salgını, Kocaeli’nde de Kandıra’ya kurulması planlanan Organize Sanayi Bölgesi’nin tartışıldığı toplantılarda rapora göre Hatay’da tartışılan konunun ilde yaşayan farklı etnik kökenlerden ve farklı dinlerden insanların daha fazla kaynaşmasının gerekliliği oldu.

Raporun “Türkiye’nin son günlerde gündemini meşgul eden ana konulara toplumun nasıl baktığı konusunda izlenim edinmek mümkün” denilen sonuç bölümünde şu görüşlere yer veriliyor:

    “TkMM toplantılarında, genel olarak bakıldığında politikacıların net olmayan tavırları nedeniyle tabanda oluşan kafa karışıklıkları ve endişeler dışında süreçlere bakış son derece olumlu. Bu noktadan hareketle Türkiye’nin demokratikleşme yolunda bir adım daha ileri taşınması anlamına gelecek her türlü politikanın taban tarafından sahiplenileceğini ve hatta arzulandığını düşünmek yanlış olmayacaktır. Önemli olan, hükümetin ortaya net politikalar koyması ve karar alıcıların toplumu muhatapları olarak kabul edip onlarla sürekli iletişim halinde olmaları.


Raporda toplantılarla ilgili bulunan istatistik verileri de şöyle:
Yapılması gereken toplantı sayısı: 30
Yapılan toplantı sayısı: 22
Toplantı gerçekleşme oranı: % 73,33
Ertelenen toplantı: 6
Ön toplantıya dönüştürülen: 2

Olması gereken (optimal) sivil toplum katılımcı sayısı : 440
(toplam il sayısı x 20 kişi)
Toplam sivil toplum katılımcı sayısı: 368
Sivil toplum katılım yüzdesi = % 83,63

Katılması gereken milletvekili sayısı: 159
Katılan toplam milletvekili sayısı : 15
Milletvekilleri katılım yüzdesi: % 9,43

Katılması gereken belediye başkanı sayısı: 22 (Büyükşehir, Merkez)
Katılan toplam belediye başkanı sayısı: 4
Belediye başkanları katılım yüzdesi: % 18,18
(Ayrıca 14 ilçe/belde belediye başkanı.ve 4 belediye başkan vekili katıldı)

Toplantılara katılan medya muhabiri sayısı toplam: 109
Toplantı başına düşen medya muhabiri sayısı: % 4,95


Sivil toplum bileşenlerinin katılım oranları:

Katılımcı meslek odaları sayısı: 77
Toplam katılımcı sayısına oranla: % 17,5

Katılımcı sendika sayısı: 67
Toplam katılımcı sayısına oranla: % 15,22

Katılımcı dernek/vakıf sayısı: 205
Toplam katılımcı sayısına oranla: % 46,59

Katılımcı girişim sayısı: 1
Toplam katılımcı sayısına oranla: % 0,22




TESEV Değerlendirme Raporu

Genel Konu: Açılım

Kasım ayında 22 ilde gerçekleştirilen Türkiye küçük Millet Meclisleri toplantılarında ele alınan konular açılım ve sivil anayasa başlıkları altında toplanabilir. Hükümetin başlattığı Demokratik Açılım konusunda tüm toplantılarda genel hava son derece olumlu. Her toplantı sonunda ne kadar farklı görüşlere sahip olurlarsa olsunlar taraflar açılımın son derece gerekli olduğu ile en doğru ve hızlı şekilde yapılması gerektiği konularında hemfikir durumdalar. Hatta, vurgulamak gerekir ki, Türkiye’nin çok farklı noktalarında farklı katılımcı profillerine sahip toplantıların sonuçları genel olarak ele alındığında açılıma tam destek çıkıyor. Bunun yanında görülüyor ki, açılımla ilgili esas sorular ve kuşkular açılım kelimesi ile ne kastedildiği, açılımın sınırlarının nasıl belirlenmesi gerektiği gibi noktalarda düğümleniyor.

Öyle görülüyor ki, toplantıların katılımcıları açısından belirsiz olan noktalardan bir tanesi kim için açılım yapılacağı. Açılımın salt Kürt açılımı değil, demokratik bir açılım olması gerektiği konusunda yaygın bir kanı var. Demokratik Açılım terimi ile diğer halkların da haklarını ve özgürlüklerini güvenceye alan bir düzenlemeye vurgu yapılıyor. Bu şekilde açılımın daha kapsayıcı ve kucaklayıcı olacağı düşünülüyor. Bu görüşün nedeni son dönemde masaya yatırılan sorunların sadece Kürtlere ait sorunlar olmadığı düşüncesi. Türkiye’de sorunların iç içe geçmiş olduğu belirtilirken birinin çözülebilmesi için tüm sorunların beraber ele alınması gerektiği şeklinde bir görüş ortaya çıkıyor denebilir. Özellikle Hatay’da Araplar, Adıyaman’da Aleviler, İzmir’de ise Romanlar üzerinden hak talepleri dile getiriliyor. Bunun yanında türbanlı kadınların haklarının da Demokratik Açılım kapsamında eke alınması gerektiği de vurgulanan bir diğer nokta. Bu duruşa karşı çıkanlar ise, Kürt sorununun kabul edilmeyen, yok sayılan ve yok edilmeye çalışılan bir halkın sorunu olduğunu ve bunun ülkenin batısındaki hak ve özgürlükler sorunu ile bir tutulamayacağını vurgulayarak, birinci grubun bakış açısının resmi ideolojinin muhafazakar tutumunun bir yansıması olduğunu belirtiyorlar. Dolayısıyla her ne kadar açılım yapılmasının gerekliliği konusunda bir görüş birliği var ise de, açılımın kapsaması gereken alan konusunda farklı tutumlar var. Ama çoğunluğun görüşü şu anki durumda sadece Kürtleri kapsayacak şekilde hazırlanan projelerin tüm Türkiye’yi kapsayacak şekilde düzenlenmesi yönünde.

Açılımla ilgili tartışılan bir diğer nokta ise projenin ne şekilde yürütüleceği hakkında. Projenin bir ‘Milli Birlik Projesi’ olarak yürütülmesi gerektiği ve tüm sorunların ‘tek bayrak, tek devlet, tek millet’ şiarı benimsenerek, ülke bütünlüğü bozulmadan çözülmesi gerektiğini savunanların karşısında, bu bakış açısının Kürtleri ve Türkleri tek ulus yapma amacı güttüğünü ve bunun imkansız olduğunu düşünenler bulunuyor. Bu ülkeyi sevmek ve bu ülkeye kendini bağlı hissetmek için illa etnik Türk olmak gerekmediğini vurgulayan bazı katılımcılar insanların Kürt, Arap vs. kimliklerini koruyarak da bu ülkeye bağlı kalabileceklerinin anlaşılması gerektiğini vurguluyorlar. Bu görüşü savunanlar Kürtlerin de Türkler gibi kabul edilmesi, ve bu noktadan hareketle tüm vatandaşların eşit statüde olacağı bir yapı benimsenmesi gerektiğini belirtiyorlar. Bu tartışma bazı endişeleri ortaya koyar nitelikte. Bazı katılımcılar Türk milliyetçiliği ve onun yıkıcı yanlarına karşı çıkarak yeni bir milliyetçilik üretme hatasına düşülmemesi gerektiğinin altının çizerken, diğerleri ise projenin üniter yapıya zarar verebileceği ve süreç sonunda ülkenin bölünebileceği endişesini taşıyor. Bu endişeleri paylaşmayanlar bölünme korkusuyla sorunların aşılamayacağının, Kürtlerin bölünmek istemediğinin ısrarla üzerinde duruyorlar. Sürecin Kürt Açılım, Demokratik Açılım veya Milli Birlik Projesi olarak adlandırılmasına ilişkin tartışma sürecin önemli eksiklerinden birine işaret ediyor. Açılımın kapsamının henüz net bir şekilde ortaya konamamış olması nedeniyle projenin nasıl bir kapsayıcılığı olacağı ve olası sonuçları konusunda toplumda ciddi endişeler bulunduğunu görmek gerekiyor.

Açılım süreci dahilinde ele alınan bir diğer konu ise sürece dahil olan ve olmayan aktörler. Bu aktörler arasında AKP, CHP, MHP, DTP, PKK, ABD ve Avrupa Birliği’nin yanı sıra üniversitelerin ve sivil toplum kuruluşlarının (STK) adı geçiyor. En kapsamlı tartışma AKP özelinde yürütülüyor. Birçok katılımcı AKP’nin böyle bir süreci başlatmış olmasının büyük bir adım olduğunu düşünüyorsa da hükümetin projenin içini yeteri kadar dolduramadığı görüşünde. Hükümetin son derece kararlı durması gereken bu dönemde yeterli kararlılığı gösterememesinden, sürecin belirsiz bırakılmasından rahatsız olan katılımcılar, açılımın geleceğine dair endişe duyuyor. Özellikle PKK’nın karşılama dönemde hükümetin dengeleri kurmada aciz kaldığı düşünülüyor. Bu noktada, AKP’nin gazilerin ve şehitlerin hassasiyetlerine cevap veremediği düşünülüyor. Toplumun diğer kesimlerinden görüş alınmadan dayatmacı bir zihniyet ile açılım yapmaya çalışıldığı konusunda büyük eleştiriler var. Tüm bu nedenlerden dolayı hükümetin süreç içerisinde güven kaybettiği konusunda ise neredeyse fikir birliği var. Bu olumsuz tabloya rağmen aşağı yukarı her toplantıda süreç bu noktaya geldikten sonra artık geriye dönülemeyeceği, sorunun çözülmesi gerektiği ve bu konuda sivil toplum aktörleri başta olmak üzere tüm tarafların elini taşın altına koymasının gerekliliği vurgulanıyor. Muhalefet partileri özellikle CHP, sürece karşı uzlaşmaz tutumlarından dolayı ve sadece fikir beyan edip çözüm sunmadıkları için eleştiriliyor. DTP’nin sürece daha aktif bir biçimde katılması ve AKP’nin böylesi bir katılımı desteklemesi gerektiği vurgusu yapılırken, DTP’nin de dengelerin korunması ve popülizm yapılmaması konusunda daha dikkatli davranması gerektiği görüşü savunuluyor. Hükümetin süreç içinde PKK’yı bir muhatap gibi ele alması konusunda da eleştiriler var. Açılımın dış güçlerin dayatması olduğu görüşü neredeyse her toplantıda ortaya çıkan bir görüş. Özellikle ABD’nin Irak’tan çekilmeye hazırlandığı bir dönemde, Avrupa Birliği’nin Türkiye’nin üyelik süreci üzerinden bu tür bir açılım için kapalı kapılar ardında baskı yaptığı görüşü hakim. Bu nedenle açılıma daha temkinli yaklaşanlar var ise de, katılımcıların büyük bir kısmı Türkiye’nin kendi insanı ile barış yapmasına vesile olacağı düşünüldüğünde açılımın kimin baskısı ile yapıldığının bir önemi olmadığını vurguluyorlar. Sürece katkı sağlanması istenen en önemli aktör STKlar olarak karşımıza çıkıyor. STK’ların gündemi geriden takip ettiği belirtilerek, sivil toplumun sürecin aktif bir parçası haline gelerek yönlendirici olması ve farklı kesimler arasında köprü görevi görmesinin önemi vurgulanıyor. Bir diğer aktör olarak görülen üniversitelerin şu ana kadar çok sessiz kaldıkları, bir an evvel sürece dahil olmaları gerektiği öne çıkan öneriler arasında. Konuşmalar genelinde açılım sürecinde Kürtlere de birçok ödev düştüğünün önemle altı çiziliyor. Kürtlerin kendilerini, deneyimlerini ve isteklerini iyi ifade edememeleri nedeniyle Türklerin sürece tepkili oldukları belirtilirken, önyargıların kaldırılması ve farklılıkların tanınması için tarafların karşılıklı taviz vermeleri gerektiği de vurgulanıyor.

Tüm katılımcılar istisnasız olarak akan kanın durmasını ve Kürt sorunu olarak adlandırılabilecek durumun iki taraftan da artık daha fazla cana mal olmamasını istiyorlar. Bu açıdan izlenebilecek tek yol sorunun siyasi ortamda çözülmesi olarak ortaya konuyor ve bunun için tüm taraflara görev düştüğü belirtiliyor. Sorunun hiçbir zaman halklar arasında olmadığı ve devlet ile Kürtler arasında olduğu özellikle vurgulanırken sürecin başarıya ulaşması için hükümetin, sivil toplumun, Türk ve Kürt halklarının bir arada hareket etmeleri ve ellerinden gelen katkıyı yapmaları gerektiğinin altı çiziliyor. Bunların yanında sürecin devamında bazı hassasiyetlerin ve dengelerin korunması gerektiği düşünülüyor. Bu dengelerin başında, sürecin şehit ve gazilerin onurunu zedelemeyecek şekilde yürütülmesi ve onlara da en iyi şekilde anlatılması, toplumun diğer katmanları ile birlikte onların da süreci desteklemelerinin sağlanması geliyor.

Yukarıda ele alınan konular dışında, Kürt Açılımı olarak başlamış dahi olsa açılım sürecinin tabana daha çok yayılması ve daha kapsayıcı olması gerektiği konusunda bir fikir birliği var. Bu anlamda açılımın olmazsa olmaz sonuçlarından birinin hak ve özgürlüklerin tam anlamıyla güvence altına alınacağı ve vatandaşlık bağının öne çıkarılacağı sivil bir anayasa olması gerektiği düşünülüyor. Tüm bunların yanı sıra sorunun siyasi olduğu kadar ekonomik de olduğunun unutulmamasının gerektiği vurgulanıyor. Bazı katılımcılar sorunun tamamen ekonomik olduğunu iddia etseler de, genel kanı Kürtlerin kültürel ve siyasi haklarının vatandaşlık temelinde tanınmasının bir zorunluluk olduğu yönünde. Tabii ki bu hakların verilmesi ile eş zamanlı olarak bölge ekonomisinin canlandırılmaması halinde açılımın hiçbir zaman istenen sonuçları doğuramayacağının üzerinde de ısrarla duruluyor.


Anayasa Konusu: Sivil Anayasa

Toplantılarda ele alınan bir diğer konu da, her toplantıda katılımcıların tamamı tarafından içtenlikle desteklenen sivil anayasa projesi. Mevcut anayasanın Türkiye’nin açılım dahil hiçbir sorununu çözemeyeceğinin özellikle vurgulandığı toplantılarda 82 Anayasası’nın insanları kışkırttığının ve hak ve özgürlüklere müdahaleyi kolaylaştırdığının altı çiziliyor. Bu nedenle ‘darbe anayasası’ olarak adlandırılan 82 Anayasası’nın sivil bir anayasa ile değiştirilmesinin darbeleri engelleyeceği düşünülüyor. Demokratik açılım ile eş zamanlı olarak yeni bir anayasa hazırlanması ve demokratik açılım bağlamında verileceği söylenen hak ve özgürlüklerin bu yeni anayasa ile güvence altına alınması son derece gerekli görülüyor. Bunun yanında yeni anayasanın hazırlanma sürecinde açılımla uyumlu şekilde anadilde eğitim ve kimliklerin güvenceye alınması gibi konulara da eğilinilmesi gerektiği söyleniyor. Bu noktaya kadar ortak olan görüşler yeni anayasanın detayları ve maddeleri konusunda farklılık gösteriyor. Kapsayıcı olması gereken bu anayasanın eşit yurttaşlık temeline dayanması ve hatta Türklük yerine Türkiyelilik kavramının kullanılmasına ilişkin görüşler dile getirilirken, bu görüşe karşı çıkanlar anayasadaki Türklük ibaresinin hali hazırda bir ırkı tanımlamak için kullanılmadığını, aksine tüm Türkiye vatandaşlarını kapsayan bir tanım olduğunu belirtiyorlar. Bunun yanında diğer bir tartışma konusu da Anayasa’nın ilk dört maddesi ile ilgili. Bu maddelerin kesinlikle değiştirilemeyeceği ve yapılacak değişikliklerin bu maddelere uygun şekilde yapılması gerektiğini savunan katılımcıların yanı sıra, tabandan gelen bir istek olursa her şey gibi bu maddelerin de değiştirilebileceği ve hatta özellikle 3. Madde’nin yeniden düzenlenmesi gerektiğini düşünen katılımcılar da var. Dolayısıyla, açılım yapılması konusunda olduğu gibi, sivil anayasa hazırlanması konusunda kesin bir fikir birliği var. Fikir ayrılıkları detaylarda su yüzüne çıkıyor. Açılımın sınırları ve neleri kapsayacağı konusundaki kararsızlıklar anayasanın hangi maddelerinin nasıl değiştirilmesi gerektiği konusunda da var.


Yerel Konular

Yukarıda belli başlıklar altında özetlenmeye çalışılan genel konuların dışında her ilde, o ilin ihtiyaçları ve sorunlarının tartışıldığı bir yerel konu da seçildi ve toplantıda gündeme getirildi. Katılımcıların kendi illerinin sorunları ile ilgilenmesi ve çözüm üretimine katkı sunması açısından son derece önemli olan bu bölümde tartışılan konular birbirlerinden hayli farklıydı. Iğdır ve Muş’ta açılacak olan üniversiteler masaya yatırılıp üniversitenin şehre hem ekonomik hem de kültürel yönden nasıl katkılar sağlayacağı üzerinde duruldu. Bunun yanı sıra, üniversitenin çevreye en az zarar verecek şekilde ve yerde inşa edilmesinin gerekliliği vurgulandı. Aydın’da kaldırımları işgal eden büfeler ile nasıl mücadele edilebileceği gündeme getirilirken, Uşak’ta Domuz Gribi salgını ele alındı. Kocaeli’nde Kandıra’ya kurulması planlanan Organize Sanayi Bölgesi’nin bölgedeki önemli geçim kaynaklarından olan hayvancılığa ve çevreye nasıl zararlar verebileceği ve bu zararların en aza indirilmesi için yapılması gerekenler tartışıldı. Hakkari’de kentin altyapı sorunları tartışılırken, Adana’da göç ve kentleşme pratikleri masaya yatırıldı. Hatay’da tartışılan konu ise, ilde yaşayan farklı etnik kökenlerden ve farklı dinlerden insanların daha fazla kaynaşmasının gerekliliği oldu. Malatya’da ise ilin açılım sürecine yerelde nasıl bir destek verebileceği konusu gündeme getirildi.


Sonuç

Hem Türkiye gündemine hem de yerel gündemlere dair konuların ele alındığı TkMM toplantıları sonucunda, Türkiye’nin son günlerde gündemini meşgul eden ana konulara toplumun nasıl baktığı konusunda izlenim edinmek mümkün. Katılımcıların demografik unsurlar, dini köken, politik görüş, meslek gibi konularda çeşitlilik gösteriyor olması sayesinde sorunun taraflarının ve hatta taraf olamayanların da görüşlerini duymak mümkün. Genel olarak bakıldığında politikacıların net olmayan tavırları nedeniyle tabanda oluşan kafa karışıklıkları ve endişeler dışında süreçlere bakış son derece olumlu. Bu noktadan hareketle Türkiye’nin demokratikleşme yolunda bir adım daha ileri taşınması anlamına gelecek her türlü politikanın taban tarafından sahiplenileceğini ve hatta arzulandığını düşünmek yanlış olmayacaktır. Önemli olan, hükümetin ortaya net politikalar koyması ve karar alıcıların toplumu muhatapları olarak kabul edip onlarla sürekli iletişim halinde olmaları.


22 ilde yapılan toplantı tutanaklarında ortaya çıkan ortak paydaları şöyle özetleyebiliriz:

1. Toplantılara katılan büyük bir çoğunluk, böyle sosyal bir açılıma ihtiyaç duyulduğunu düşünüyor. Ancak bu noktadan sonra iki hakim görüş ayrılıyor:

  • Bir görüşe göre, konunun adı açıkça konmalıdır. Sorun “Kürt gerçeği”dir, içi net olarak doldurulmalı, hem kan akmasını durduracak, kalıcı bir barışı getirecek, hem de sosyal ve ekonomik adaletsizliği giderecek, Kürt kimliğini tereddütsüz olarak tanıyacak net adımlar atılmalıdır.
  • Diğer hakim görüşe göre bu tam bir “Demokratik Açılım” olmalı, sadece Kürtlerin değil tüm sosyal grupların, Alevilerin, Müslüman olmayan azınlığın sorunlarını, Türkiye’nin dış politikasını düğümleyen sorunları da toptan çözmelidir. Hangi etnik kökenden gelirse gelsin herkesi T.C. yurttaşlığı üst kimliği altında ve eşit koşullarda birleştirmelidir.


2. Toplantı katılımcıları sivil anayasaya neredeyse tam destek veriyor. Fakat görüşleri sivil anayasanın mevcut anayasadan farkının ne olması gerektiği ve anayasadaki değiştirilemez maddeler konusunda ayrışıyor:.

  • Bazı katılımcılar mevcut anayasanın değiştirilemez maddelerine dokunulmaması gerektiği ve anayasada geçen Türklük tanımının ırk üzerinden yapılan bir tanım olmadığına vurgu yaparken,
  • Diğer katılımcılar bu ifadelerin ve gerekirse değiştirilemez maddelerin anayasanın hazırlık sürecinde kesinlikle yeniden ele alınması gerektiği konusunda ısrar ediyor.


Kaynak:
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.antenna-tr.org/sites.aspx?SiteID=33&mod=article&cID=343&ID=1251




Kaynak:
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.antenna-tr.org/sites.aspx?SiteID=23&mod=news&ID=698
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

Re: Türkiye küçük Millet Meclisi (O. Ç.'ler İş Başında)

İletigönderen Ram » Cmt Ara 05, 2009 2:34

Toplum Aşçısı Şanar Efendi ve 24 Ayar Sunucu


24 TV’de Gürkan Zengin’le Editör programına katılan Şanar Yurdatapan, TkMM çalışmaları ve Kasım ayı Ortak Payda Raporu hakkında bilgi verdi.

30 Kasım akşamı yayınlanan programda TkMM’nin kuruluşu ve geçirdiği bir yıllık süreç içinde yapılanları özetleyen ve başlangıçta şüpheyle yaklaşılan TkMM yapılanmasına artık güvenildiğini belirten Yurdatapan, bir yılın ardından gelinen durumun umut verdiğini vurguladı. Başlangıçta "Biz toplanırız ama milletvekilleri gelmez, öyle olunca dağaılır gideriz" diye yola çıkan sivil toplum kuruluşları zaman içinde görüş değiştirmiş. "Onlar vekil, adı üstünde milletin vekili, o halde müvekkil de biziz. Müvekkiliyle buluşmaya ayda 2-3 saatini ayıramayan vekil olur mu?" görüşü giderek yaygınlaşmış.

Bugüne kadar Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, SP Genel Başkanı Numan Kurtulmuş ve TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin’le görüştük. Onlara yapılanı anlattık ve beklentilerimizi sıraladık. Yapılanların iyi ve doğru olduğunu söyleyerek ilgi gösterdiler ve partileri adına bizimle ilişki kuracak kişileri atayarak iyi niyetlerini de gösterdiler.

Yaklaşık 15 dakika süren yayında, Gürkan Zengin de seçim öncesi belediye başkanları ve milletvekillerinin karnelerini oluşturma açısından da TkMM çalışmalarının belirleyici olabileceğine dikkat çekti.



Kaynak:
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.antenna-tr.org/sites.aspx?SiteID=23&mod=news&ID=712
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

Re: Türkiye küçük Millet Meclisi (O. Ç.'ler İş Başında)

İletigönderen Ram » Cmt Ara 05, 2009 3:23

Türkiye'nin küçük Madrabaz Mandaları, Şimdi de Tunceli İsyanı'nı Kullanacak


Resim

TkMM'ler Aralık'ta Dersim, Açılım ve Katsayıyı ele alıyor

Politikanın aşağıdan yukarıya yapılabilmesi için 30 ilde örgütlenen Türkiye küçük Millet Meclisleri (TkMM) Aralık ayı gündemlerine Dersim Olayları ve Alevilik konusunu da aldı. 4, 5 ve 6 Aralık günlerinde 23 ilde yapılacak toplantılarda 16 il, ’Alevilik ve Dersim’ konusunu, 5 il geçen ayın konusu olan ‘Demokratik Açılım’ı diğer iller de ‘Danıştay ve Katsayı’ tartışmalarını ele alacak.

Bir "genel", bir "yerel" ve bir de "ortak konu Anayasa" olmak üzere üç konunun ele alındığı TkMM toplantılarında o ay tartışılacak konuları her ilin TkMM'si kendisi belirliyor. Yerel konunun farklılık içerirken, genel konu ise "Türkiye kamuoyunun gündemindeki bir konu" olduğu için çoğunlukla ortak konu haline geliyor.

TkMM toplantılarının değişmez konusu Anayasa tartışması ise "her ay bir maddeyi tartışmak" şeklinde değil, tartışılan genel ve yerel konunun Anayasa'ya nasıl yansıdığı ve nasıl yansıması gerektiği şeklinde yapılıyor.

30 ilde örgütlenen TkMM'lerin aylık toplantılarına aralarında

Murat Belge
Mehmet Altan
Lale Mansur
Celal Başlangıç
Sibel Eraslan
Abdurrahman Dilipak
Şanar Yurdatapan
Yılmaz Ensaroğlu
Sacit Kayasu
Galip Ensarioğlu
Mahmut Alınak
Günseli Kaya
Ferai Tınç
Fikri Sağlar
Cihan Aktaş
Alper Görmüş
Altan Tan
Osman Can
Mehmet Ali Alabora
Fikret İlkiz
Gülten Kaya
Baskın Oran
Hüsnü Öndül
Ayhan Bilgen'in de bulunduğu kamuoyunun tanıdığı sanatçı, gazeteci ve bilim insanları kolaylaştırıcı olarak katılıyor.

TkMM Toplantılarından sonraki hafta her toplantının tutanağı hazırlanıyor. Aralık ayı tutanaklarının hazırlanmasından sonra TESEV, hazırlayacağı Ortak Payda Raporu'nu 23 Aralık Çarşamba günü TBMM'de düzenlenecek basın toplantısıyla açıklayacak.

Aralık ayında TkMM toplantılarının yapılacağı iller, toplantı yerleri, konular ve moderatörler:

4 Aralık Cuma günü toplantı yapacak iller:
Ağrı, Halk Eğitim Merkezi Salonu, 11.00 - 14.00, Açılım.
Kocaeli, Marsiad Toplantı Salonu, 18.00 -21.00, Açılım.
Muğla, Muğla Belediyesi Konakaltı Kültür Merkezi, 17.30 – 20.30, Açılım
Sakarya, Sakarya Eğitim ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi, 19.00-21.30, Aleviler ve Dersim.

5 Aralık Cumartesi günü toplantı yapılacak iller:
Adana, 4. Bölge Eczacılar odası, 11- 13.00 arası Aleviler ve Dersim
Adıyaman, Adıyaman Belediyesi Meclis salonu, 13.30 – 16.30, Katsayı Kararı ve Danıştay. Faruk Ünsal
Batman, Batman Ticaret ve Sanayi Odası, 12.30-15.30, Aleviler ve Dersim, Ergin Cinmen.
Bingöl, Bingöl Kültür Merkezi, 13.30- 16.30, Aleviler ve Dersim, Mehmet Metiner.
Bitlis, Gençlik Merkezi Toplantı Salonu, 14.00- 17.00, Katsayı kararı ve Danıştay,
Bursa, Kervansaray Termal Oteli, 19.00 - 22.00, Aleviler ve Dersim.
Diyarbakır, Sümerpark Ortak Yaşam Alanı, 13.00 – 16.00, Aleviler ve Dersim, Abdurrahman Dilipak.
Elazığ, İl Genel Meclisi Salonu, 17.00 – 20.00, Açılım ve Dersim. Şanar Yurdatapan.
Eskişehir, ESYO Toplantı Salonu, 10.30 – 13.30, Aleviler ve Dersim, Ayhan Bilgen.
Hatay, Ticaret Borsası,11.00 – 14.00, Aleviler ve Dersim.
Iğdır, İğdır Ticaret ve Sanayi Odası Toplantı Salonu, Aleviler ve Dersim.
İzmir, Konak Belediyesi Türkan Saylan Kül. Meri, 11.00 – 13.00. Aleviler ve Dersim, Coşkun Üsterci.
Kayseri, Kocasinan Belediyesi Toplantı Salonu, 16.00 – 19.00, Aleviler ve Dersim, Sacit Kayasu.
Malatya, Malatya Öğretmenevi, 13.30 – 16.30, Aleviler ve Dersim, Metin Aktaş.
Mardin, Makine Mühendisleri Odası, 14.00 – 17.00, Aleviler ve Dersim.
Muş, Ticaret ve Sanayi Odası, 14.00 – 17.00, Aleviler ve Dersim/Hibe Proje: Muş’ta Sanayi.
Şanlıurfa, Memur Sen Şube Temsilciliği, 11.00 – 14.00, Açılım ve Katsayılar
Van, Vatso Toplantı Salonu, 10.00 – 13.00, TSK’nin konumu.

6 Aralık Pazar günü toplantı yapılacak il:
Tunceli, Belediye Konferans Salonu, 13.00 – 16.00, Aleviler ve Dersim, Şanar Yurdatapan.

Kaynak:
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.antenna-tr.org/sites.aspx?SiteID=23&mod=news&ID=723
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

Re: Türkiye küçük Millet Meclisi (O. Ç.'ler İş Başında)

İletigönderen Ram » Pzr Ara 06, 2009 16:51

Ders: Örümceklik Sanatı
Konu: Yalan ve Çarpıtmalarla Kucağa Oturtmak
Anlatan: Örümcek Şanar

Hasan ve Hüseyin, Hz. Ali'nin Nasıl Torunu Oldu¿?

Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

Re: Türkiye küçük Millet Meclisi (O. Ç.'ler İş Başında)

İletigönderen Ram » Sal Ara 08, 2009 13:44

Tayyip Emretti, Bakanlar Koşa Koşa Gitti


TkMM toplantılarına bakanlar da katıldı

Çalışmaları giderek istikrarlı hale gelen Türkiye Küçük millet Meclisleri (TkMM) hükümetin de ilgi odağına oturuyor. Geçen ay Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın TkMM heyetleriyle iki kez görüşmesinin ardından Devlet Bakanları Cevdet Yılmaz Bingöl, Faruk Çelik de Bursa TkMM toplantılarına katıldı.

Türkiye’nin her bölgesindeki 30 ilde örgütlenen TkMM’ler, istikrarlı çabalarının sonucunda katılımı artırırken siyasi liderlerin ve hükümetin de TkMM’lere yönelik ilgisi artıyor. Kasım ayında parti liderleri TkMM çalışmalarına hükümetin verdiği ilgi, geçen ay TkMM mutfağından Şanar Yurdatapan’ın Ankara’da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, SP Genel Başkanı Numan Kurtulmuş ve DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk’la görüşmesinden sonra arttı.

Yine geçen ay içinde Malatya küçük Millet Meclisi’nden Semine Dengeşik ile Ferman Salmış, Malatya’ya gelen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la görüşerek Malatya kMM’ya destek sağladı.

Parti liderleri ile yapılan görüşmelerde milletvekillerine illerinde yapılan TkMM toplantılarına katılmaları yönünde talimat verilmesi istenmişti.

Bu görüşmelerin karşılığı, 5 Aralık’ta Bursa ve Bingöl’de yapılan TkMM toplantılarında alındı. Bursa’da Kervansaray Oteli’nde yapılan TkMM toplantısına Bursa milletvekili de olan Devlet Bakanı Faruk Çelik katıldı. Çelik, TkMM toplantısının konusu olan “Dersim Olayları ve Alevilik” konusunda açıklamalarda bulundu.

Bingöl milletvekili olan Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz da “Kürt Açılımı” ve “Silikozis hastalığı” konularını ele alan Bingöl TkMM toplantısına katıldı. Yılmaz, Anadolu’da farklılıklarla bir arada yaşama geleneğinin bulunduğunu hatırlatarak “Hepimizin bu ülkede eşit bir şekilde ve hiçbir şekilde kendimizi dışlanmış hissetmeden yaşamak zorundayız. Dinimiz ne olursa olsun, etnik kimliğimiz ne olursa olsun, bu coğrafyada huzurlu bir şekilde yaşamalıyız” dedi.

TkMM toplantıları 4, 5 ve 6 Aralık tarihlerinde 20 ilde gerçekleştirildi. Bazılarında iki konunun ele alındığı toplantılarda genellikle “Dersim Olayları ve Alevilik” ile “Kürt Açılımı” konuları ele alındı. Ağrı, Bitlis ve Hakkari TkMM’leri de toplantılarını 12 Aralık tarihinde gerçekleştirecek.




Kaynak:
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.antenna-tr.org/sites.aspx?SiteID=23&mod=news&ID=730




TkMM'ler 'Dersim' ve 'Açılım'ı tartıştı

Türkiye küçük Millet Meclisleri, 4, 5 ve 6 Aralık günü 20 ilde yaptığı toplantıların 16’sında ‘Alevilik ve Dersim Olayları’nı, diğerlerinde de ‘Açılım’ ve ‘Katsayı’ tartışmalarını ele aldı.

Politikanın aşağıdan yukarıya yapılabilmesi için 30 ilde örgütlenen Türkiye küçük Millet Meclisleri (TkMM) Aralık ayı gündemlerine ağırlıklı olarak Dersim Olayları ve Alevilik konusunu aldı. 4, 5 ve 6 Aralık günlerinde bazıları iki konu olmak üzere 20 ilde yapılan toplantılarda 16 il ’Alevilik ve Dersim’ konusunu, 5 il geçen ayın konusu olan ‘Demokratik Açılım’ı ele alırken diğer illerde ‘Danıştay ve Katsayı’ konusu tartışıldı.

Aralarında Ergin Cinmen, Mehmet Metiner, Abdurrahman Dilipak, Ayhan Bilgen, Faruk Ünsal, Coşkun Üsterci, Sacit Kayasu, Metin Aktaş ve Şanar Yurdatapan’ın da bulunduğu tanınmış aydınların moderatörlük yaptığı toplantılar dizisi 4 Aralık cuma akşamı Kocaeli, Muğla ve Sakarya’da yapılan TkMM toplantılarıyla başladı. 4 Aralık'ta toplantı yapacağı açıklanan Ağrı, Bitlis ve Hakkari TkMM'leri de toplantılarını 12 Aralık tarihine erteledi.

5 Aralık günü ise Adana, Adıyaman, Batman, Bingöl, Bursa, Diyarbakır, Elazığ, Eskişehir, Hatay, Iğdır, İzmir, Kayseri, Malatya, Mardin, Muş, Şanlıurfa ve Van’da gerçekleşen TkMM’lerde Dersim ve Aleviler, Açılım ve Danıştay’ın katsayı kararı tartışmaları ele alındı.

6 Aralık Pazar günü ise Tunceli’de yapılanla birlikte 20 TkMM, toplantısını gerçekleştirmiş oldu. 12 Aralık günü yapılacak toplantılarla Aralık ayında 23 il TkMM'si toplantılarını tamamlamış olacak.

TkMM Toplantılarından sonraki hafta her toplantının tutanağı hazırlanıyor. Aralık ayı tutanaklarının hazırlanmasından sonra TESEV, hazırlayacağı Ortak Payda Raporu'nu 23 Aralık Çarşamba günü TBMM'de düzenlenecek basın toplantısıyla açıklayacak.

Bir "genel", bir "yerel" ve bir de "ortak konu Anayasa" olmak üzere üç konunun ele alındığı TkMM toplantılarında o ay tartışılacak konuları her ilin TkMM'si kendisi belirliyor. Yerel konunun farklılık içerirken, genel konu ise "Türkiye kamuoyunun gündemindeki bir konu" olduğu için çoğunlukla ortak konu haline geliyor.

TkMM toplantılarının değişmez konusu Anayasa tartışması ise "her ay bir maddeyi tartışmak" şeklinde değil, tartışılan genel ve yerel konunun Anayasa'ya nasıl yansıdığı ve nasıl yansıması gerektiği şeklinde yapılıyor.

Kaynak:
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.antenna-tr.org/sites.aspx?SiteID=23&mod=news&ID=726
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

Re: Türkiye küçük Millet Meclisi (O. Ç.'ler İş Başında)

İletigönderen Ram » Sal Ara 15, 2009 3:55

Daniel'ın Çocuklarından Shanaar ve Saz Arkadaşları, Görevlerine Devam Ediyor

Elazığ Yağlamaları



Dü-Keş, Yek Dü-Şeş: Bayramın Oğlu Ali İle Hoşbeş




Aralık’ta “Türkiye küçük Millet Meclisleri”

Resim

Aralık ayında yapılan forumlarda –her ilin kendi seçimine göre- “Aleviler ve Dersim”, “Açılım”, “Katsayı Kararı ve Danıştay” konuları tartışıldı. Gerek sivil toplum gerek milletvekili katılımı, iki bakanın (Devlet Bakanı Faruk Çelik Bursa’da ve Cevdet Yılmaz Bingöl’de) eklenmesiyle arttı ama asıl artan şey, bu girişime gösterilen ilgi oldu. Bir yandan Ak Parti’de küçük Millet Meclisleriyle bağlantıyla görevlendirilen TBMM Uzlaşma Komisyonu Başkanı Salih Kapusuz ile yaptığımız ve somut adımları konuştuğumuz toplantı, öte yandan medyanın artan ilgisi, 30 Kasım akşamı Kanal 24’te saat 19:00 haberlerinde Gürkan Zengin’in canlı yayın konuğu oluşumuz, 7 Aralık gecesi TV NET kanalında Ali Bayramoğlu’nun “Dün ve Bugün” programını bu konuya ayırması, ayrıca toplantılara “kolaylaştırıcı” olarak gitmeyi kabul eden aydınların hemen hemen her ilde yerel TV kanallarına konuk olmaları, bize giderek daha da artacak bir kamuoyu ilgisini müjdeliyor.

Bu ayki toplantılarımızda Mazlumder Genel Başkanı Faruk Ünsal Adıyaman, Avukat Ergin Cinmen Batman, gazeteci Mehmet Metiner Bingöl, gazeteci-yazar Abdurrahman Dilipak Diyarbakır, Mazlumder eski Genel Başkanı Ayhan Bilgen Eskişehir, Em. Savcı Sacit Kayasu Kayseri’deki toplantılara bu kentlerin Belediyelerince davet edilerek İstanbul ve Ankara’dan gelerek katılan konuk aydınlardı. Ben de Cumartesi günü Malatya toplantısının başlangıcına tanıklık ettikten sonra, Elazığ’daki ve ertesi gün de Tunceli’deki ilk toplantıların kolaylaştırıcılığını üstlendim.

Toplantı fotoğraflarını sitemizin “foto”, yerel basındaki yankıları “Medyada” bölümlerinde, tutanaklarını (17 Aralık 2009 tarihinden itibaren) TkMM/ Tutanaklar bölümümüzde, TESEV’in hazırlayacağı “Aralık 2009 TkMM Ortak Payda Raporu”nu ise (23 Aralık Çarşamba günü saat 12:00’den sonra) sitemizin “Ortak Payda Raporu” sayfasında izleyebilirsiniz.


SIRADA NELER VAR?

Sırada küçük Millet Meclisleri’ni kurmaya hazırlanan Çanakkale ve Kars gibi iller de var, ama asıl ağırlığı kurulmuş ve çalışmaya başlayan illerdeki sivil toplum ve meslek örgütlerinin daha yoğun katılımını sağlamaya vereceğiz. Bu çalışmadan “Acaba arkasında kim var?” gibi, “Destek verirsek kimin ekmeğine yağ süreriz?” gibi “Filancalarla bu kadar kavga ettik, şimdi nasıl yan yana geliriz?” gibi, “Onların olduğu yerde ne işimiz var?” gibi kuşku, endişe ve/veya önyargılar nedeniyle uzak duran kuruluşlara tekrar gitmek ve “Bu ilde siz de varsınız, onlar da. Aile fotoğrafında hanginiz eksik olsa onun yeri boş kalacak” demek, politik görüş farklılıklarından tedirgin olarak uzak duranlara, bizim tüm siyasi partilere “Eşit yakınlıkta” olduğumuzu söyleyeyip, bir gün milletvekili olup TBMM’ne gitseler, “onlar”la orada da karşılaşacaklarını hatırlatarak “Büyüğünde yan yana gelecekseniz, küçüğünde neden gelmeyesiniz?” diye soracağız, yerlerini doldurmaları için tekrar tekrar davet edeceğiz.

Bunun yanı sıra hamallarımız bulundukları illerdeki siyasi partilerin il merkezlerini ziyaret edip il başkanlarıyla görüşüyor, forumlara “Gözlemci” olarak katılmaya davet ediyorlar. Özellikle parlamentoda temsilcisi olan partilerin il örgütleriyle yakın haberleşme içinde olmamız zaten gerekli, zira seçim bölgelerine geldikleri zaman milletvekillerinin programlarını düzenlemek onların işi.


BELEDİYELERLE İLİŞKİLER

Bazı yerlerde insanların farklı partiden olduğu için “Nasılsa bize güçlük çıkarırlar” ön yargısıyla kendi belediyelerinden uzak durdukları nerdeyse alışılmış, ama aslında çok ters bir durum. Belediye hangi partide olursa olsun, “o ilin Belediyesi” ve “o ilin hemşerilerine” hizmet vermek vaadiyle, seçimle iş başına gelmiş bir yönetim. Bize destek olan, olanaklarını sunan tüm katılımcı kuruluşların katkısını tabii ki kabul ederiz, ama gerek salon, gerek çalışacak yer, gerekse her ay kolaylaştırıcı olarak bir tanınmış kişiyi davet ederek forumlara katkıda bulunmalarını en rahat belediyelerden isteyebiliriz. Bu şehrin seçilmiş yönetimi olarak “ev sahipliği” tabii ki en önce onlara düşer. Kendi ilinin “küçük Millet Meclisi” ise, hiçbir yasa emrine dayanmayan, “bir dış anlaşma icabı” olmayan, tamamen sivil bir çalışmayı desteklemek de kamu hizmeti değil mi?


OCAK AYI TOPLANTILARI

En başta bir yanlış yapmışız, özür dileyerek düzeltmek istiyoruz. Her ayın ilk hafta sonu hiçbir ulusal veya dini bayrama denk düşmüyor demiştik. Evet, 1 Ocak tatil sadece. Ama ardından gelen Cumartesi ve Pazarı da katınca 3,5 günlük bir tatil oluşturuyor ki çok kişi başka illerdeki akrabalarını ziyaret için bu fırsatı değerlendirmeye hazırlanıyor. Bu nedenle, sadece 2010 Ocak ayına mahsus olmak üzere, forumları 8-9-10 Ocak hafta sonuna kaydırmayı öneriyoruz.

Tabii sadece öneriyoruz, her ildeki hamalımız kendi ilinin eğilimine ve koşullarına göre ister kabul eder, isterse gene 2 Ocakta toplanır. Yalnız biz tutanakları 16 Ocakta toplayıp TBMM’deki basın toplantısını 27 Ocak 2010 günü yapmaya göre hazırladık kendimizi. Bakalım evdeki hesap çarşıya uyacak mı?

Gerginliği daha az, toleransı daha bol günlere, sevgi ve saygılarımızla…

Şanar Yurdatapan
(Mutfaktaki aşçılar adına)



Resim

Ne olacak şimdi?

Parti kapatma geleneği ve Anayasa Mahkemesi’nin konumu herhalde demokrasi açısından daha çok tartışılacaktır. Ama biz, birinci ilkemiz olan “Aile Fotoğrafı” çizgisinde yola devam edeceğiz. (Bir ilde var olan her sosyal grubun -politik, etnik, dinsel, cinsel vb.- küçük Millet Meclisinde mutlaka temsil edilmesi) Üstelik, toplantılarımızda “Türkiye’nin güncel sorunlarını tartışmak”, bu konular “zülf-ü yar’e dokunuyor” diye onlardan kaçmamak da ana ilkelerimizden biri olduğuna göre…

Kaynak:
http://www.antenna-tr.org/First_Page.aspx?SiteID=23
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

Re: Türkiye küçük Millet Meclisi (O. Ç.'ler İş Başında)

İletigönderen Ram » Prş Ara 24, 2009 15:18

O. Ç.'ler İkinci Raporlarını Açıkladı


Türkiye küçük Millet Meclisleri Aralık 2009 raporu açıklandı

Türkiye küçük Millet Meclisleri Aralık 2009 raporu, TBMM Basın Salonu’nda yapılan bir basın toplantısıyla açıklandı. TESEV’in hazırladığı raporda ortak payda özgürlüklerin genişletilmesi oldu.

İstanbul bağımsız milletvekili Ufuk Uras, Ak Parti Malatya milletvekili Öznur Çalık, TkMM Girişiminden Oya Özden Saner ve TESEV'den Ebru İlhan'ın katıldığı toplantıya mecliste gurubu bulunan diğer partiler CHP ve MHP, davet edilmelerine rağmen katılmadı..

Milletvekilleri Ufuk Uras ve Öznur Çalık bu sivil girişime verdikleri önemi anlattılar.
TkMM girişiminden Oya Özden Saner 25 ilde yapılan kMM toplantılara katılım oranları hakkında bilgi verdi.

25 ilden gelen tutanaklara dayanarak ortak payda raporunu hazırlayan TESEV temsilcisi Ebru İlhan ise raporun özetini verdi.

Ortak Payda raporunda yasal-anayasal değişiklik gerektiren öneriler arasında zorunlu din derslerinin kaldırılması; eşitlikçi ve sivil bir Anayasa yapılması gibi öneriler de yer alıyor.

TkMM çalışmaları yaklaşık bir yıl önce siyasi karar mekanizmalarının aşağıdan yukarıya doğru işletilmesine katkı amacıyla için 5 ilde başlatılmıştı. Aradan geçen süre içinde TkMM oluşturulan illerin sayısı 30’a ulaşırken etkinliğini de giderek artıyor.



Kaynak:
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.antenna-tr.org/sites.aspx?SiteID=23&mod=news&ID=792




TkMM Aralık 2009 FORUM Toplantı Tutanakları Üzerine Değerlendirme Raporu

Sayılarla TkMM Aralık 2009 Forum toplantıları
Yapılması gereken toplantı sayısı: 30
Yapılan toplantı sayısı: 24
Toplantı gerçekleşme oranı: % 80
Ertelenen toplantı: 4
Ön toplantıya dönüştürülen: 1 (Şanlıurfa)
İlan edilip olaylar nedeniyle yapılamayan: 1 (Hakkari)

Olması gereken (optimal) sivil toplum katılımcı sayısı : 480
Toplam sivil toplum katılımcı sayısı: 344
Sivil toplum katılım yüzdesi = % 71,66

Katılması gereken milletvekili sayısı: 138
Katılan toplam milletvekili sayısı: 13 (İkisi bakan)
Milletvekilleri katılım yüzdesi: % 9,42

Katılması gereken belediye başkanı sayısı: 24
Katılan toplam belediye başkanı sayısı: 8
Belediye başkanları katılım yüzdesi: % 33,33

Toplantılara katılan medya muhabiri sayısı toplam: 101
Toplantı başına düşen medya muhabiri sayısı: 4,21

*****

Sivil toplum bileşenlerinin katılım oranları:

Katılımcı meslek odaları sayısı: 43
Toplam katılımcı sayısına oranla: % 12,50

Katılımcı sendika sayısı: 58
Toplam katılımcı sayısına oranla: % 16,86

Katılımcı dernek/vakıf/girişim sayısı: 243
Toplam katılımcı sayısına oranla: % 70,63

İzleyici olarak katılanlar: 336 kişi
Toplantı başına düşen izleyici: 14 kişi


TkMM Aralık 2009
FORUM Toplantı Tutanakları Üzerine Değerlendirme Raporu


25 ilin tutanaklarına genel bir bakış

Aralık 2009 Türkiye küçük Millet Meclisleri (TkMM) toplantıları farklı tarihlerde olsa da 24 ilde yapıldı. Bazı illerde ciddi oranda katılım sağlanırken bazılarında ise toplantı salonlarının dışında sürmekte olan gösteriler, basın açıklamaları, yürüyüşler nedeniyle az katılım vardı. Hakkari’de katılımcılar salona ulaşamadılar, Şanlıurfa’da ise bir iç toplantı halinde geçti.

Toplantılarda katılımcılar da çeşitlilik gösterdi. Adıyaman, Ankara, Batman, Bingöl, Bursa ve Van gibi illerde milletvekilleri, devlet bakanları, belediye başkanları ve siyasi parti temsilcileri TkMM toplantılarına katılarak STÖ temsilcileri ile birlikte toplantı konularını tartıştılar. Milletvekillerinin katıldığı toplantılarda diğer katılımcılar milletvekillerinin ilgisinden memnuniyetlerini dile getirdiler. Milletvekillerinin, parti temsilcilerinin ve belediye temsilcilerinin katılmadıkları TkMM toplantılarında davetlilerin boş kalan sandalyeleri gündeme taşındı ve seçmenlerin temsil edildiği sivil kuruluşları dinlemeye vakit ayıramayan vekiller eleştirildi. Bingöl, Eskişehir ve Malatya gibi illerde toplantı oldukça fazla STÖ temsilcisinin katılımıyla ve ciddi oranda izleyici eşliğinde yapılırken Diyarbakır, Muğla ve Tunceli gibi illerde ise STÖ’lerin katılımı zayıf kaldı. Son olarak, çoğu TkMM toplantısına yerel ve ulusal basın-yayın kuruluşlarından temsilciler geldiler ve toplantı sonrasında yerel ve ulusal medyada toplantıların yansımalarına rastlandı.

Toplantıların genel gündeminde demokratik açılım, sivil anayasa, Aleviler ve Dersim ve Danıştay’ın katsayı kararı vardı. Yerel gündemler ise Kasım 2009 toplantılarında olduğu gibi çeşitlilik gösterdi. Kocaeli kMM toplantısında yalnızca yerel gündemde olan Kandıra Gıda İhtisas ve Metro Alışveriş Merkezi’nin kente gelmesi meseleleri konuşulurken Iğdır ve İzmir’de su ve doğal kaynaklara ilişkin kentin sorunları ve Bingöl’de de silikosis hastaları ile ilgili sosyal haklar konuları gündeme geldi. Sakarya’da ise genel gündeme paralel olarak yerel siyaset ve demokrasi konusu tartışıldı.


Konu 1: Aleviler ve Dersim

Aralık toplantılarında Dersim konusundaki tartışmaların neredeyse tümünde CHP milletvekili Onur Öymen’in 10 Kasım’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki konuşmasında demokratik açılım konusuna değinirken sarf ettiği, “Maalesef bu ülkenin anaları çok ağladı. Tarihimiz boyunca çok şehit verdik. Çanakkale Savaşı'nda 200 bin şehidimiz vardı, hepsinin anası ağladı. Kimse çıkıp 'bu savaşı bitirelim' demedi. Kurtuluş Savaşı'nda, Şeyh Sait isyanında, Dersim isyanında, Kıbrıs'ta analar ağlamadı mı? Kimse 'analar ağlamasın, mücadeleyi durduralım' dedi mi? İlk siz diyorsunuz. Çünkü sizin terörle mücadele cesaretiniz yok” sözlerine gönderme yapılmıştı. Mardin ve Diyarbakır kMM toplantılarında Öymen’in ifadeleri kınanırken Iğdır ve Batman gibi illerde katılımcıların bazıları Dersim’de yaşananların Öymen’in sayesinde konuşulur hale geldiğini söylediler. Bursa’da SODEVDersim’de adeta soykırım yapılmıştır” derken Iğdır’da “Asılsız Ermeni İddialarıyla Mücadele Derneği” ise “Alevilik ve Dersim konuları tartışılırken, Atatürk’ü karalamaya yeltenenler yanlış yapmaktadırlar. Elbette ki geçmişte bir takım istenmeyen acılar yaşanmıştır. Fakat bunlar bahane edilerek devletimize yönelik karanlık düşüncelere meydan verilmemelidir” şeklinde görüş bildirdi. İzmir’de toplantı kolaylaştırıcısı Coşkun Üsterci Dersim’de yaşanan olaylar hakkında toplantıların tümünde ağırlıklı olarak benimsenen kanıyı “Cumhuriyet’i rahatsız eden bir direniş bile olsa, bunun sonucu olarak asimilasyon ya da yok etme kabul edilebilir bir şey değildir” diyerek özetledi.

Dersim’in tartışılıyor olmasının değerini kabul eden TkMM katılımcıları Alevilik konusunda ise oldukça farklı görüşler ortaya koydular. Adana kMM toplantısında Alevi Bektaşi Federasyonu ve Pir Sultan Abdal Derneği temsilcileri arasında görüş ayrılığı oluşmaksızın Aleviliğin toplumda tanınmadığı ve başlı başına bir din olduğu söylendi, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kaldırılması ve din derslerinin değişmesi talepleri gündeme geldi. Bu talepler başka illerde de Alevileri temsil eden kuruluşların konuşmalarında yer aldı. Eskişehir’de Alevi dedesi Cafer Özel “Alevi – Sünni açılımına gelince… Ruhların var olmasında bu ayrım yoktur. Ancak şimdiki partileşme gibi bu ayrım o zaman başlamıştır. Sevinç, üzüntüde beraberiz. Dava insanlık davası… Önce örnek insan olalım.” sözlerinde Alevilik inancının özerkliğini dile getirirken Aleviliğe dışarıdan bakan katılımcıların Özel’in ifadelerinin karşısında duran yorumları oldu. Örneğin, Batman toplantısında “Alevilik mezheptir, farklı din değildir” sözleriyle yaygın bir algı yinelenirken Bursa’da devlet bakanı Faruk Çelik “Farklı ritüelleri anlamalıyız” ifadesinde Aleviliği ritüellik çerçevesinde Sünnilikten ya da Türkiye’deki diğer inançlardan ayırmış oldu. Bursa’da yine Türkiye’de sıklıkla dile getirilen bir başka düşünce olan Aleviliğin Türk-İslam sentezi olduğu ve Anadolu’ya mal edilebileceği düşüncesi gündeme taşındı. Diyarbakır’da ise Alevilik ile İslam arasında bir bağlantı olmadığı savunuldu ve çözüm önerileri geliştirmede Alevi çalıştaylarının olumlu olduğu söylendi.


Konu 2: Danıştay’ın “Katsayı” kararı

25 Kasım’da Danıştay 8. Dairesi, YÖK'ün üniversiteye girişte katsayı farkını kaldıran kararının yürütmesini oy birliği ile durdurdu. Bu kararın ardından konuyu gündemine alan TkMM toplantılarında karar çeşitli STÖ’lere mensup katılımcılar tarafından eleştirildi. Adıyaman’da katsayı farkının kaldırılmasının yalnızca İmam Hatip Lisesi mezunlarının üniversiteye girişlerinin önünü kesmeyi sağlaması nedeniyle siyasi nitelikte alınan bir karar olmasına rağmen olumsuz etkilerinin tüm meslek lisesi mezunları için geçerli olacağı söylendi. Bitlis’te “eşitlik eşit insanlara mahsustur” mealinde bir anlayış taşıyan kararın sorunlu olduğu söylenirken Adıyaman’daki toplantıda Adıyaman Barosu’ndan Nazım Pektaş “Gerekçelerinde, 10–12 yıllık oturmuş bir sistem var denilmiş. Ama aslında oturmuş bir sistem değil, sistemsizlik var. Katsayı sanki eşitliği getiriyormuş gibi çok ilginç bir görüş var. Katsayının eşitliği getireceği düşüncesi hangi zekanın ürünü merak ediyorum” diyordu.


Konu 3: Demokratik Açılım ve Anayasa

Türkiye genelinde demokratik açılım konusunda bir fikir birliği olduğu yönündeki izlenimin aksine TkMM toplantılarında görüşler arasında ciddi ayrışmalar gözlendi. Ağrı, Bursa ve Hatay demokratik açılımın veya Kürt açılımının ‘dışarıdan’ Türkiye’nin gündemine eklemlendirilen bir proje olduğu görüşünün ortaya konduğu illerden birkaçı. Kimi zaman Amerika veya doğrudan ABD Başkanı Obama ile ilişkilendirilen açılım ‘projesi’ İzmir ve Ankara gibi illerde bazı katılımcılar tarafından Avrupa Birliği uyum sürecinin bir parçası olarak resmedildi ve bu tanımlamayla eleştirildi. Bu görüşte olanların bir kısmı açılımı tamamen reddederken, çoğunluk açılımın içinin farklı biçimlerde doldurulması gerektiğini savundu. Demokratik açılımın, samimi bir şekilde ‘demokratik’ olmadığı görüşüne sahip bazı sendika ve baro temsilcileri, açılımın toplumdaki tüm kesimleri kapsaması gerektiğini vurguladı. ‘Toplumun tüm kesimleri’ ifadesini belirginleştirirken örneğin Ağrı barosundan bir katılımcı şehit aileleri ve gazilerin hassasiyetlerinin dikkate alınması gerektiğini vurguladı. Hatay’da açılımın merkezinde Kürtlerin olmasından ziyade tüm etnik ve dini azınlıkların eşit yurttaşlık taleplerinin değerlendirilmesinin gerekliliği dile getirildi. Batman, Diyarbakır, Elazığ, Muş, Sakarya ve Şanlıurfa’da ise, açılımın, Kürtlere ve Alevilere yönelik ihlallerin ve şiddetin önüne geçebilmeye ve dil, din ve kültürel haklar temelinde eşitliği sağlamaya yönelik olarak düzenlenmesi istendi.

Sivil anayasa konusu Adıyaman, Ankara, Elazığ, Eskişehir, Iğdır, Muğla gibi illerin TkMM toplantılarının gündemindeydi. Muğla’da İHD Başkanı Kerim Değirmen, anayasal haklara ilişkin Kasım ayı toplantısında da dile getirilen talepleri yineleyerek şunları söyledi: ”Eğitimden sağlığa, sosyal güvenlikten işsizliğe, yokluğa, yoksulluğa, sendikal örgütlenmeden siyasal örgütlenmeye, grev hakkından toplu sözleşmeye ve iş güvencesine, zorunlu göçten köye dönüşe özendirilmeye, laiklikten, din ve vicdan özgürlüğüne kadar her alanda tüm yurttaşlarımızın kültürel ve sosyal haklar bakımından eşit anayasal güvenceye kavuşturulması gerekir”.

Hatay’da 1982 Anayasasının değişmesi gerektiğine vurgu yapılırken, Anayasa’da değiştirilemez maddelerin bulunması eleştirildi. Aynı yorum, Adıyaman Eğitim-Sen Şube Başkanı İmam Tümen tarafından “Anayasanın ilk 3-4 maddesi değiştirilemez demek dayatmadır” sözleri ile dile getirildi. Ancak, aynı toplantıda Gökkuşağı Derneği üyesi Sezai Yılmaz sivil anayasadaki “sivil” kelimesinin gerginliğe yol açtığını, “yeni anayasa” tabirinin benimsenmesinin ve anayasanın değiştirilmesinin Avrupa Birliği tam üyelik hedefinde ilerlemenin bir parçası olarak sunulmamasının daha iyi olacağını söyledi. Eskişehir kMM toplantısında ise Halit Demir, sivil anayasanın oluşturulmadığı durumda ortaya karanlık bir tablonun çıktığını şu sözleriyle hatırlattı: “MGK yerini koruyor, ilk 4 madde korunuyor, Anayasa Mahkemesi Üyeleri 17’ye çıkacak, yargı kuruluşlarının üyeleri arttırılacak. Yolda DTP’nin kapatılması olayı var.” Ankara’da ve İzmir’de de anayasanın farklılıkları barındırabilecek bir nitelikte yeniden yazılmasının önemi belirtildi. Aralık toplantılarında sivil anayasanın olabildiğince demokratik bir yöntemle ve bir an önce hazırlanması yönünde fikir birliği olduğu söylenebilir.

Milletvekillerinin, siyasi parti temsilcilerinin ve devlet bakanlarının katıldığı toplantılarda, demokratik açılım ve sivil anayasa konulu tartışmalarda farklı bir hava hâkimdi. Bunun temel nedeni milletvekillerinin katıldığı toplantılarda sözü ağırlıklı olarak onların alması ve aynı zamanda katılımcıların çoğunlukla milletvekillerine yönelttikleri sorulara onların verecekleri yanıtları dinlemeyi tercih etmeleriydi.

Ak Parti milletvekilleri ve parti temsilcilerinin tümü demokratik açılımı savundular. Ankara Milletvekili Burhan Kayatürk’ün Ankara toplantısında “devletin Kürt ve Alevilere yönelik kırmızı çizgilerinden vazgeçememesini” eleştiren konuşması, Aydın’da Kasım 2009 kMM toplantısına katılan Aydın milletvekilinin açılım için sunduğu “ötekileştirmeden demokratikleşme” yöntemini akıllara getirdi. Ak Parti’yi temsil eden katılımcılar, açılım söz konusu olduğunda CHP ve MHP’nin çözümsüzlükten yana oldukları konusunda sözbirliği içindeydi. Öte yandan, Eskişehir kMM toplantısına katılan MHP Eskişehir milletvekili Beytullah Asil, Ak Partili parlamenterlerin savının aksine “insan olarak birlikte yaşama hakkını savunan ve çatışma ortamından birlikte yaşama iradesine uzanan bir yolda devletin de desteği ile yürünmesini” desteklediğini söyledi. Aynı şekilde, Batman kMM toplantılarına katılan Demokratik Toplum Partisi (DTP) milletvekilleri de açılıma ilişkin genişletilmiş demokrasi çerçevesinde ve sosyal devletin himayesinde atılacak adımlardan bahsettiler. Toplantılar genelinde “eşit haklar temelinde yeniden oluşturulacak bir anayasal vatandaşlık” tanımına yönelik STÖ’lerden gelen somut öneriler karşısında Ak Parti, MHP ve DTP milletvekilleri açılıma dair genel ifadelerin ötesine geçmediler.


Sonuçlar ve Çözüm Önerileri

Aralık toplantılarında çıkan tabloda ülke genelinde sivil toplum ve karar alıcılar arasında temel konularda yüzeyde bir ‘uzlaşı hali’ billurlaşırken somut öneriler seviyesine inildiğinde ayrışmalar görülüyor. Bir yandan demokrasinin tam olarak işlemediğinden ve anayasa ve yasaların yaşanan eşitsizliklerin temelleri olduğundan yakınan seçmenler ve seçilenler (Ankara), diğer yandan siyasi parti kapatmalarını onaylayan (Ağrı) ve devlete karşı tutum geliştirmekten çekinen (Iğdır) görüşler ortaya koyuyorlar. Bütün çelişkilerine rağmen TkMM toplantılarına katılanlar, katılmayan, mazeret bildiren ya da katılmayı reddedenlere nazaran, demokrasinin değişik araçlarını kullanma ve toplumsal tartışma alanlarını uzlaşı alanlarına çevirme iradesine sahip kişiler. İşte tam da bu nedenle toplantılardan çıkan çözüm önerileri son derece önemli.

Çözüme yönelik öneriler, “sembolik” değişiklikler, “yasal-anayasal değişiklik gerektirenler” ve “yapısal değişiklikler gerektirenler” olarak sınıflandırılabilir.


Sembolik değişiklik önerileri:


  • Gadir Humm bayramı tatil olmalı,
  • Her inanç grubuna ait T.C. vatandaşlarının ibadethaneleri tanınmalı,
  • Sabiha Gökçen’in adı, konulduğu noktalardan kaldırılmalı,
  • Tunceli yerine Dersim adı kabul edilmeli
  • Aile içinde demokrasi teşvik edilmeli



Yasal-anayasal değişiklik gerektiren öneriler:

  • Zorunlu din dersleri kaldırılmalı,
  • Eşitlikçi ve sivil bir anayasa yapılmalı,
  • Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yapısı değişmeli/özerk olmalı/kaldırılmalı,
  • Siyasi partiler kanunu değişmeli (“tek adam” siyasetinden kurtulmalı),
  • Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Savunma Bakanlığı’na bağlanmalı,
  • Geçmişle yüzleşme/vicdan mahkemesi kurulmalı.



Yapısal değişiklik gerektiren öneriler:

  • Doğal kaynaklar ve kentsel dönüşüm konusunda sorun yaşanan illerde içme suyu, atıkların geri dönüşümü gibi alanlarda belediye yönetimleri, sivil örgütler ve iktidar partisi temsilcileri birlikte projeler geliştirmeli.

  • Silikozis hastaları ile ilgili: Sağlık Bakanlığı, kot kumlama işinde çalışmış herkesin, göğüs hastalıkları hastanelerine ulaşması için ülke çapında bir kampanya başlatmalı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, (sigortası olup olmadığına bakmaksızın) tüm silikozis hastalarının hastalıkları oranında sosyal güvenlik haklarından yararlanmalarını sağlamalıdır. Adalet Bakanlığı, silikozis hastalarını mahkeme giderlerinden muaf tutmak üzere acilen bir genelge çıkarmalıdır. Hükümet, denetim görevini yapmayan kamu görevlilerinin soruşturulmasına engel olmamalı, yargılanmalarını engellememelidir. Silikanın havada solunabilecek şekilde serbest kullanımı, yalnızca kot kumlama işinde değil, tüm sektörlerde yasaklanmalıdır.

  • Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca ve özellikle Dersim olayları ya da darbe dönemleri esnasında yaşananlar için özür ve telafi mekanizmaları geliştirilmelidir.

  • Köy koruculuğu kaldırılmalıdır.


Kaynak:
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.antenna-tr.org/sites.aspx?SiteID=33&mod=article&cID=343&ID=1415
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

Re: Türkiye küçük Millet Meclisi (O. Ç.'ler İş Başında)

İletigönderen Türk-Kan » Cmt Ara 26, 2009 1:57

Banu AVAR: Türkiye'yi parçalamanın bir başka modeli: Türkiye küçük Millet Meclisi

Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: Türkiye küçük Millet Meclisi (O. Ç.'ler İş Başında)

İletigönderen Ram » Pzr Oca 10, 2010 22:35

Eşkıya Dostları - PKK/TKMM / Örümcekler Buluşuyor!


DTP, Parti Kapatmalar ve Anayasa Mahkemesi

Resim

Yeni bir yıla 77 yıllık Cumhuriyetimizin 74 yıllık bir uygulamasını ele alarak başlıyoruz: Partilerin kapatılması…

Dünyada en çok parti kapatılan ülke Türkiye… Türkiye, başka konularda sahip olmadığı bir birinciliğe sahip bu konuda… Bu nedenle TkMM'ler 'parti kapatma'yı tartışıyor

Anayasa Mahkemesi’nin Demokratik Toplum Partisi’ni kapatmasıyla parti kapatma birincisi Türkiye’de bu konu yeniden güncel hale geldi ve Türkiye küçük Millet Meclisleri de ocak ayındaki toplantılarında bu konuyu ele almaya karar verdiler. Hatta derin devletin kozmik odasında yapılan arama bile parti kapatmanın önüne geçemedi.


26 kentte bu konu tartışılıyor

Aralarına İstanbul’un da katıldığı 26 ilin TkMM’sinde aynı günlerde yapılacak toplantılarla ilk kez bu kadar geniş bir olarak tartışılacak.

Partilerin kapatılmasıyla ilgili kararı veren anayasa Mahkemesi de tartışmanın konularından birini oluşturacak.

TkMM’lerin Ocak ayı toplantıları, 2 Ocak Cumartesi günü Batman TkMM’nin toplantısıyla başladı. Aynı gün toplantı kararı veren Hatay ve Şanlıurfa TkMM’leri de toplantı tarihini 9 Ocak gününe aldı.

8 Ocak Cuma akşamı Kocaeli, Sakarya ve Bursa’da yapılacak üç toplantının ardından 9 Ocak cumartesi günü Adana, Adıyaman, Ağrı, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Elazığ, Eskişehir, Hakkâri, Iğdır, İzmir, Kayseri, Malatya, Mardin, Muş, Tunceli, Van, Muğla, Ankara, Hatay ve Şanlıurfa’da toplantılar gerçekleştirilecek.


Türkiye küçük Millet Meclisleri artık İstanbul’da

İstanbul kMM 10 Ocak Pazar günü saat 14.00’te Talimhane’deki Point Otel’de ilk toplantısını yapacak. İstanbul kMM, ilk toplantısına yakışır bir katılım bekliyoruz. Kimler mi;

  • Moderatör (Kolaylaştırıcı): Gürkan Zengin

  • Ak Parti adına TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Burhan Kuzu, CHP’den İstanbul Milletvekili Çetin Soysal, BDP’den İstanbul milletvekili Doç. Dr. Ufuk Uras, SP’den Mukadder Başeğmez, Yeşiller Partisi’nden Hüseyin Göngör, toplantının yapıldığı ilçe olan Beyoğlu Belediye Başkanı

  • Kapatılmış partilerden tanık olarak da Dr. Nihat Sargın (TİP, TBKP) Murtaza Çelikel (CHP), Hasan Aksay (MNP, MSP) katılıyor

  • Konunun Akademik değerlendirmesi için Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu (Marmara Üniversitesi), Prof. Dr. Toktamış Ateş (Bilgi Üniversitesi), Doç. Dr. Murat Yanık (İstanbul Üniversitesi), Yard. Doç. Dr. Olgun Akbulut (Kadir Has Üniversitesi)

  • Her foruma, konuşulacak konu ile ilgili sivil toplum ve meslek örgütleri çağrılacak. Bu nedenle forumun sivil toplum masasında, Hukuk kurumları, akademi çevreleri, Basın kurumları, Hak temelli örgütler ve girişimler yer alacak.

    Bu çerçevede katılacak meslek örgütleri; İstanbul Barosu’nu temsilen bir avukat, Türkiye Gazeteciler Sendikası’ndan Yıldırım Boran, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nden Zafer Atay, Basın Konseyi, IPS İletişim Vakfı/ Bia Haber Ağı’ndan da temsilciler

  • Hukuk örgütleri: Hukukçular Derneği’nden Av. Yasin Şamlı, Uluslararası Hukukçular Birliği / Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı’ndan Av. Necati Ceylan, Çağdaş Hukukçular Derneği’nden temsilci

  • Girişimler: Düşünce Suçu(!?)na Karşı Girişim, Genç Siviller, 10 Aralık Hareketi Av. Şerdil Odabaşı, ESP Girişimi, ÖSH(Özgürlükçü Sol Hareket)

  • Hak Temelli örgütler: Uluslararası Af Örgütü, Düşünce Özgürlüğü Derneği, İnsan Hakları Derneği (Gülseren Yoleri), Helsinki Yurttaşlar Derneği (Özlem Dalkıran), TOHAV, Özgür-Der, İHH(İnsan Hak ve Hürriyetleri ve İnsani Yardım Vakfı)


10 Ocak saat 14.00 - 17.00 arasında Point Otel'de yapılacak toplantıya giriş serbest.




DTP’nin kapatılması ve Parti Kapatmalar

Parti kapatmalar konusu 11 Aralık 2009 Cuma akşamı Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın kameraların karşısına geçerek mahkemenin 11 üyesinin oybirliği ile DTP’nin kapatıldığını, eş başkanlar Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk’a 5 yıl siyaset yasağı konduğunu açıklamasıyla gündeme geldi. Bu kararla Türkiye Cumhuriyeti’nde 28’inci partinin kapatılmasıydı. Üstelik bu rakama, 12 Eylül döneminde cuntanın kapattığı partiler dahil değildi.

DTP’nin kapatılması, zaten Ak Parti’nin ‘Açılım’ını hayli gergin bir biçimde tartışan kamuoyunda bomba etkisi yaptı. Güneydoğu’da ve büyük illerimizde gösteriler, polisle çatışmalar başladı. Önce İstanbul’da, ardından Muş’ta silahlar patladı, can kayıpları yaşandı.

- Diyarbakır’da “Demokratik Türkiye Meclisi”ni toplayan DTP’liler, parlamentoyu terk edip sine-i millet’e dönme kararı aldılarsa da, toplumdan ters yönde gelen baskılar ve Öcalan’ın da parlamentoda kalmaları yönündeki önerisi sonunda karar değiştirdiler. Zaten yedekte tuttukları BDP bünyesinde ve TBMM çatısı altında çalışmalarını sürdüreceklerini açıklayınca gergin politik tansiyon kısmen yumuşadı.

- Anayasa Mahkemesinin kararını dayandırdığı iddianame ortada. DTP, “Bölücü söz ve eylemlerin odağı haline gelmek”le suçlanmıştı. Mahkemenin bu partiyi kapatmaktan başka seçeneği olmadığını savunanlar, AİHM’in İspanya’daki ayrılıkçı Batasuna ve Herri Batasuna partilerinin kapatılmasını haklı bulduğunu örnek olarak ileri sürüyorlardı. Karşı görüşü savunanlar ise “İspanya Anayasası’nın etnik farklılıkları resmen tanıyan demokratik bir anayasa olduğunu, buna rağmen Batasuna partisinin silahli mücadeleyi savunduğunu; Türkiye’de ise demokratik haklardan söz edilemeyeceğini, bu nedenle DTP kararının AİHM’den döneceğini” savunuyor. AİHM’in DEP’in kapatılması konusunda Türkiye’yi haksız bularak mahkum ettiğini, üstelik DEP hakkında ileri sürülen suçlamaların DTP hakkındaki suçlamalardan daha ağır olduğunu hatırlatıyorlar.

- 87 yıllık Türkiye Cumhuriyeti, bu süreye 28 parti kapatmayı sığdırarak üyesi olmayı hedeflediği Avrupa’da ve hatta dünyada en çok parti kapatan ülke oldu. Parti kapatmalar, cumhuriyetin kuruluşunun 3. Yılında başladı ve bugüne kadar gelindi. Kapatılan partilerin arasında devrilerek iktidardan düşürülenler de vardı, laik düzeni tehdit ettiği belirtilenler de…

1960’dan sonra Türkiye’de parti kapatmalar üç eksende gelişti. İlk kapatılanlar sol görüşlü partilerdi. Bu partiler, düşünce ve örgütlenme özgürlüğü çerçevesinde faaliyet yürüttüklerini savunurken Anayasa Mahkemesi’nin kararlarında bu partilerin “suç odağı” ve “bölücü” oldukları belirtiliyordu. Bu gerekçe ile kapatılan ilk parti 1968’de İşçi ve Çiftçi Partisi oldu. Bunu izleyen 30 yılda, başta iki kez kapatılan TİP olmak üzere 8 sol ve sosyalist parti Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldı.

İkinci eksen din ağırlıklı görüşlerin temsil edildiği “Milli Görüş” çizgisi oldu. Prof. Necmettin Erbakan'ın başını çektiği hareket 1969 yılında ilk kez Millî Nizam Partisi adı ile siyasallaştı. Bu partinin laiklik karşıtı söz ve eylemlerin odağı olduğu gerekçesiyle kapatılmasının ardından kurulan Milli Selamet Partisi, Refah Partisi ve Fazilet Partisi de Anayasa Mahkemesi tarafından aynı gerekçeyle kapatıldı. Milli Görüş geleneği, şu an Saadet Partisi çatısı altında yoluna devam ediyor.

Bu görüş içinden çıkan ama hayli farklı ve liberal bir çizgi izleyen Ak Parti de kapatılma tehdidi geçirdi. Anayasa Mahkemesi her ne kadar Ak Parti’nin “Laiklik karşıtı hareketlerin odağı” haline geldiğine karar verdiyse de, hazineden aldığı yardımın kesilmesi cezasıyla yetindi, Ak Partiyi kapatmadı.


Ocak ayı TkMM’leri

Ocak ayında 26 ilde yapılacak toplantılarda söz alacakların görüşlerini içeren tutanaklardan oluşacak Ortak Payda Raporu da 27 Ocak Çarşamba günü TBMM’de düzenlenecek Basın Toplantısı’yla açıklanacak.





İllere Göre Toplantı Tarihleri

Partilerin kapatılmasıyla ilgili kararı veren anayasa Mahkemesi de tartışmanın konularından birini oluşturacak.

TkMM’lerin Ocak ayı toplantıları, 2 Ocak Cumartesi günü Batman TkMM’nin toplantısıyla başladı. Aynı gün toplantı kararı veren Hatay ve Şanlıurfa TkMM’leri de toplantı tarihini 9 Ocak gününe aldı.

8 Ocak Cuma akşamı Kocaeli, Sakarya ve Bursa’da yapılacak üç toplantının ardından 9 Ocak cumartesi günü Adana, Adıyaman, Ağrı, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Elazığ, Eskişehir, Hakkâri, Iğdır, İzmir, Kayseri, Malatya, Mardin, Muş, Tunceli, Van, Muğla, Ankara, Hatay ve Şanlıurfa’da toplantılar gerçekleştirilecek.

İstanbul TkMM ise 10 Ocak Pazar günü ilk toplantısını yapacak.


Ocak ayında 26 ilde yapılacak toplantılarda söz alacakların görüşlerini içeren tutanaklardan oluşacak Ortak Payda Raporu da 27 Ocak Çarşamba günü TBMM’de düzenlenecek Basın Toplantısı’yla açıklanacak.

Tamamında “DTP, Parti Kapatma ve Anayasa Mahkemesi” konusunun ele alınacağı TkMM toplantılarının tarihleri ve yerleri şöyle olacak.


Batman (2 Ocak günü gerçekleştirdi)


8 Ocak tarihinde toplantı yapacak iller:
Kocaeli, Marsiad Toplantı Salonu 18.00.
Bursa, Kervansaray Hotel 19.00, Moderatör Bülent Aslanhan,
Sakarya, Sait Tanış Kültür Merkezi 19.30, Moderatör Erdoğan Aydın

9 Ocak tarihinde toplantı yapacak iller:
Adana, 4.Bölge Eczacılar Odası, 11.00, Moderatör Alper Görmüş
Adıyaman, Belediye Meclisi Salonu, 16.00,
Ağrı, Baro Salonu 12.00-15.00.
Bingöl, Bingöl Kültür Merkezi 13.30-16.30, Moderatör Mehmet Elkatmış,
Bitlis, Folklor merkezi saat: 13.00
Diyarbakır, Baro 13.00 -16.00. Moderatör Mahmut Alınak,
Eskişehir, ESYO, 10.30-13.30.
Hakkâri, Yüksekova Ticaret Odası 11.00.
Hatay, San. ve Tic. Odası 11.00-14.00. Moderatör Av. Nabi İnal,
Iğdır, Iğdır Ticaret ve Sanayi Odası 13.00.
İzmir, Türkan Saylan Kültür Merkezi 11.00. Moderatör Abdullah Çıstır,
Kayseri, Kocasinan Belediyesi, 16.00. Moderatör Osman Can,
Malatya, Belediye Toplantı Salonu, 13.30. Moderatör Sedat Yurttaş,
Mardin, Mardin Ticaret Odası, 14.00-17.00.
Muğla, Konakaltı Kültür Mer. 13.00 - 16.00. Moderatör Abdurrahman Dilipak,
Muş, --- , Belediye Toplantı Salonu 14.00. Moderatör Şanar Yurdatapan,
Van, Vatso toplantı salonu, 10.00.
Ankara, TESKOMB Cinnah S. 5, K.Dere; 14.00. Moderatör Ertuğrul Cenk

10 Ocak tarihinde de İstanbul TkMM, ilk toplantısını Point Otel, Taksim, 14.00’te Gürkan Zengin’in moderatörlüğünde gerçekleştirecek.


Şanlıurfa, Tunceli ve Elazığ’daki toplantı yerleri henüz belirlenmedi.


Kaynak:
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.antenna-tr.org/First_Page.aspx?SiteID=23
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

Re: Türkiye küçük Millet Meclisi (O. Ç.'ler İş Başında)

İletigönderen Ram » Pzr Oca 10, 2010 23:08

Daniel'ın Çocuklarından Shanaar ve Saz Arkadaşları Eşkıya Örgütüne Üye Oldu



Müzisyen Şanar Yurdatapan, sanatçı Zeynep Tanbay, avukat Eren Keskin'in de aralarında bulunduğu 30 kişi Barış ve Demokrasi Partisine (BDP) üye oldu.

BDP'nin İstanbul İl Başkanlığında düzenlenen törende konuşan il başkanı Mustafa Avcı, katılımcıların kendi istemleriyle partiye üye olduklarını bildirdi.

Avukat Eren Keskin, DTP'nin kapatılmasının ''haksızlıklar silsilesinin son halkası olduğunu'' savunarak, ''Kapatma sonrası dayanışma göstermek için bir araya geldik. Bugün BDP'ye üyeliğin borç olduğunu düşünüyoruz'' dedi. Dansçı Zeynep Tanbay da ''Fırat'ın doğusunda olanların batısındakilere hiçbir zaman ulaştırılamadığını'' ifade etti.

Müzisyen Şanar Yurdatapan ise ''45 yıl önce emekten, demokrasiden, insan haklarından yana olanların sesi kısılmasın diye İşçi Partisine üye olduğunu'' dile getirerek, bugün de aynı gerekçelerle BDP'ye üye olduğunu söyledi.

Konuşmaların ardından 30 kişi BDP'ye üyelik başvuru belgesini doldurdu.

Kaynak:
İm (Kod): Tümünü seç
http://video.turk.net/video/izle/34971/BDP-ye-katilim---ISTANBUL/Sayfa/7/
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

Sonraki

Şu dizine dön: Türkiye Ağı

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x