Ulusal Projeleri Yürütenlere Balyoz...
Bu fotoğraf, geçtiğimiz ağustos ayında Ankara’daki Mamak Askeri Cezaevi’nde çekildi. Hepsi, Balyoz Davası’nın sanıklarıydı. Fotoğraf, emekliye ayrılınca Ankara Sincan Cezaevine götürülen Gazi Albay Hasan Basri Aslan’a, Albay Fatih Musa Çınar’a hatıra olarak verildi. Fotoğrafta 41 asker vardı. 7’sinin fotoğrafının karartılarak verilmek istendiğinde ve nedenini öğrendiğimde içim sızladı. Çünkü, askerlerin anne-babaları, bazılarının çocukları, onların cezaevinde olduğunu bilmiyorlar. Bu fotoğraftaki bazı sanıklar tahliye edildiği için daha da anlamlı oldu.
‘Balyoz’, ‘Ergenekon’; Türkiye’nin yıllardır tartıştığı soruşturma ve davalardır. ‘Balyoz’ için Yargıtay 9’uncu Ceza Dairesi kararını verdi. Her ne kadar sanıkları farklı olsa da ‘Ergenekon Davası’na da yine Yargıtay’ın aynı dairesi bakacak. Açıkçası, sanıklar ‘haksızlıkların’ Yargıtay’dan döneceğine inanıyordu. Dolayısıyla ‘Ergenekon’ sanıklarının da umutları kırıldı.
4 grup da oybirliğiyle
‘Balyoz’ kararının tarihi de ilginç. Deniz Gezmiş ve arkadaşları da 42 yıl önce yine 9 Ekim tarihinde idam cezasına çarptırılmıştı. İlginç bir ayrıntı diye bunu hatırlattım. Ama asıl ilginç olan, durumları farklı olmasına rağmen, mahkeme, ‘Balyoz‘ olarak bilinen davanın sanıklarını 4 ayrı gruba ayırdı. Bu kararların tamamıyla ilgili kararlar oy birliğiyle alındı. Kişilerle ilgili mahkeme belgeleri incelenirken ve karar verilirken, başkan ve 4 üyenin aynı yönde oy kullanması hayli ilginç bulundu.
- Birinci grupta bulunan 36 sanıkla ilgili mahkemenin verdiği beraat kararına, Yargıtay aynen uydu ve beraatleri onadı.
- İkinci grupta bulunan ve yerel mahkeme tarafından hapis cezası verilen 25 sanıkla ilgili, ‘Cezalandırılmasına yeterli, her türlü kuşkudan uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından’ beraat kararı verdi. Bu kişilere verilen mahkumiyetler bozuldu. Yani bu kişiler yıllardır cezaevinde haksız yere yatırıldı.
- Üçüncü grupta bulunan 63 sanığın, ‘eylemlerinin suç için anlaşma kapsamında kalması ve darbeye teşebbüs suçu görmemesi nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığı’ gerekçesiyle hapis cezaları bozuldu. Bunlardan tutuklu olanların tahliyesine, haklarında yakalama kararı olanlarla ilgili kararın da kaldırılmasına hükmedildi.
- ‘Balyoz’, asıl 237 sanık için indi. Yine başkan ve üyelerin oybirliğiyle 237 sanığa verilen hapis cezaları aynen onaylandı. Her birinin durumu farklı olmasına rağmen, mahkeme hemen hepsi aynı cezaları alanların durumunda bir değişiklik yapmadı. Daha önce hakkında ‘takipsizlik’ verilenler, yeni bir delil olmamasına rağmen aynı delillerle yeniden yargılanıp hapis cezalarına çaptırıldı.
Ulusal projede çalışanlar
Deniz Kuvvetleri personelinin, Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki oranı yüzde 9 olmasına rağmen, ‘Balyoz Davası’nda tutuklananların yüzde 55’ini denizciler oluşturuyor. Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda tutuklananlara bakıldığında bunların da hep ulusal projelerde görev almış olması dikkat çekiyor. Milli uçak, milli yazılım, milli gemi, milli hava sanayi ve füze projelerinin içinde olanlar, şimdi cezaevinde… Uzatmadan birkaç örnek vereyim:
İnsansız Hava Aracı geliştirme konusunda Hava Kuvvetleri’nin en yetkin isimlerinden olan Tümgeneral Beyazıt Karataş, 16 yıla mahkum edildi.
F-16 uçaklarının test pilotu ve ‘F-16 Projesi’nin geliştirme sorumlusu Tuğgeneral Kubilay Baloğlu, 16 yıla mahkum edildi.
Uzun Menzilli Silahlar Projesi’nin başındaki Albay Yusuf Volkan Yücel, 16 yıla mahkum edildi.
Hava Kuvvetleri’nin yazılımını Türkçe’ye çeviren ve milli yazılımı ürettiren Korgeneral Rasim Arslan, 16 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın Araştırma Merkezi, dünyada sayılı merkezler arasında gösterilir. 1960’dan bu yana Türkiye; denizaltısını, fırkateynini, korvetini yapıyor. Kendi savaş gemisini yapabilen 10 ülkeden biriyiz. Başbakan, “Yerli otomobilimiz olsun” diyor ama bunun katbekat zorunu bu ülkenin mühendislerinin yaptığını görmezden geliyor. Yani, asker olunca başarılar gözardı ediliyor.
İşte, büyük başarılara imza atılan Deniz Kuvvetleri Araştırma Merkezi’nin başında olan komutan Albay Mustafa Civelek ve çok sayıda mühendis de İzmir’de devam eden davanın sanığı… Onların başına gelenlerden sonra bu merkezden çok sayıda mühendis ayrıldı. Yani, bu kıymetli merkez de büyük ölçüde çökertilmiş oldu.
Dışarıdaki komutanlar da…
Mahkum olanların bazılarının durumlarını incelediğimizde ilginç bilgilere ulaşıyoruz. 1’inci Ordu Komutanlığı’nın seminerinin yapıldığı dönemde, örneğin Tümgeneral Beyazıt Karataş ve Tümgeneral Yalçın Ergül, ABD’de; Tümgeneral Güngör Kurubaş Roma‘da; Tümgeneral Atilla Özler ‘1 Mart Tezkeresi’ ile ilgili Nato Kuvvetleri’yle Irak’ta; Tuğgeneral Kubilay Baloğlu ve Tümgeneral Mustafa İlhan NATO toplantısı için Varşova’da bulunuyordu.
Bunların belgelerle kanıtlanması da bir anlam ifade etmedi. Yargıtay kararında daha ilginç bir durum ortaya konuldu. Hakkında beraat kararı onaylanan ya da mahkumiyetleri bozulanlar arasında hiçbir havacı ve denizci yok. Sizi daha ilginç bir durumdan da haberdar edeyim. 1’inci Ordu Komutanlığı’nın ‘seminer planının’ sunumunu yapan komutan da hakkında beraat kararı verilenler arasında…
Saygı ÖZTÜRK, 11 Ekim 2013