“Mebusluk verelim bizi destekleyin”... / Ahmet TAKAN

“Mebusluk verelim bizi destekleyin”... / Ahmet TAKAN

İletigönderen Balasagun » Cmt Ara 20, 2014 11:45

AKP, Kürt partilerine seçim rüşveti önerdi!..
“Mebusluk verelim bizi destekleyin”...


Resim
Bunun adı; “bayram değil seyran değil eniştem beni niye öptü” değil!..

Şöyle; Başkentte Anayasa Mahkemesi’nin seçim barajı ile ilgili bireysel başvuruyu önümüzdeki Pazartesi günü, gündeme alabileceği üzerinden çeşitli senaryolar üretilirken,

HDP eş başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin kongrelerinde, parti olarak tek başına seçime gireceklerini ilan ederken,

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, “Nihai çözüm seçim öncesi” bombasını patlatırken,

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, çok dikkat çekici bir şekilde üst üste Kürtçü partiler HAK-PAR ve Hüda-Par’a ziyaretler gerçekleştirdi. Görüntüye baktığınızda Arınç, HDP’ye de sert eleştiriler yöneltti.

Arınç, dün Hüda-Par’da, ‘Çözüm süreci veya Kürtlerin sonucu veya Kürt halkının tek temsilcisi HDP değil. Kürt kardeşlerimiz siyasi tercihlerini farklı şekillerde yaparlar. Bence birinci tercih her yerde AK Parti’dir. İkinci parti HDP’dir’ dedi.

Bülent Arınç, “Çözüm sürecinde sözü olan herkesle birlikte olacağız. Biz HDP’yi çözüm sürecinde önemli bir noktaya oturtmak istiyoruz ancak HDP’liler şiddetle arasına mesafe koyamıyor. HDP, BDP veya diğer partiler birbirinin içine girmiş partilerdir ve Kürt kardeşlerimizin ilk tercihi değildir zoraki tercihtir. HDP’nin görevi sadece İmralı’ya gidip oradaki talimatları alıp bir kurye gibi Kandil’e götürüp oradaki açıklamaları da gelip burada bir kaç kişiye iletmek olmamalı” diye konuştu...

Buradan yola çıkıp da “acaba HDP ile AKP arasındaki ittifak bozuluyor mu?” , “Çözüm süreci çöpe mi atılıyor” diye sorarsanız, cevabım;

“Hayır. Hepsi yerli yerinde duruyor. Bu siyasetin başka bir oyunu” olur.

Meğerse yukarıda alıntı yaptığım ifadeler kapalı kapılar ardında konuşulanların işaretiymiş.

İzah getirmek gerekirse;

Seçimi, Başkanlık sistemine geçiş için anayasa değiştirecek çoğunluğa endeksleyen ve terör örgütüne paçayı kaptıran AKP, Selahattin Demirtaş’ın “tek başına HDP çatısı altında seçime gireceğiz” açıklamalarını derin bir şekilde inceliyordu. Baraj kalkarsa-kalkmazsa ve oranlar üzerinden devamlı anketler yaptıran iktidar partisi sonunda Demirtaş’ın açıklamalarının “dümen” olduğu ve kongrelerde teşkilatı kaptırmamak, “çözülmemesini sağlamak amacı taşıdığı” kanaatine vardı. AKP’de, “HDP bu seçimlere de bağımsız adaylarla girecek ve halihazırdakinden çok milletvekili çıkaracak” kararına varılınca yeni strateji belirlendi.

Vee, sıkışık durumlarda acil çıkış kapısı olarak kullanılan HAK-PAR ve Hüda-Par’ın kapısı çalındı. Peki, kapalı kapılar arasında ne konuşuldu?.. Hükümete yakın bir kaynaktan aldığım bilgiye göre Arınç, iki ziyarette de HAK-PAR ve Hüda-Par’ın seçimlere girmeyip AKP’yi desteklemesi için zemin yokladı ve destek istedi. Bu şok bilgiyi alınca hemen sordum;

“İki partiye destek karşılığı mebusluk verilmesi önerildi mi?”

Başbakanlık kaynağı, “gündeme geldi” demekle yetindi, daha fazla zorlamamamı istedi ve konuyu kapattı.

Evet!.. Kıymetli YENİÇAĞ okurları başkentte her gün yeni tuhaf(!) gelişmelere şahitlik ediyoruz. Kulislerde, Anayasa Mahkemesi’nden iyi haber aldıklarını iddia eden bazı milletvekilleri, seçim barajının düşürülmesi ile ilgili bireysel başvuruların usul yönünden reddedileceğini bununla birlikte Anayasa Mahkemesi’nin tavsiye niteliğinde “barajın düşürülmesi lehinde” görüş beyan edeceğini ileri sürüyor.

AKP içinde, Ahmet Davutoğlu’na üst üste düzenlenen baypas operasyonları ile birlikte Abdullah Gül’ün Huber Köşkü’nü boşaltıp, damadının villasına geçeceği haberleri de konuşuluyor. Recep Erdoğan’a yakın kaynaklar da bunun “zorunluluktan” kaynaklandığına işaret ediyor. Aynı kaynaklar, Erdoğan’ın Abdullah Gül’ün Köşk’te bıraktığı askeri danışmanı ile bazı basın danışmanlarının işine son verdiği ve buna Gül’den herhangi bir itiraz gelmediğine dikkat çekiyor.

AKP’de Abdullah Gül’ün, saraydan villaya taşınması ardından yeni bir siyasi harekete başlamasına “zor” gözüyle bakılıyor.

Son olarak da, Türkiye Cumhuriyeti Devlet protokol kurallarını alt üst eden ve ilk defa karşılaştığımız bir duruma değinelim. MİT Müsteşarı Hakan Fidan, resmi ziyaret için Ankara’ya gelen Katar Emiri’ni havaalanında karşılamaya gitmekle kalmadı, bir de arabasına binerek eşlik etti. Bence bunda şaşılacak hiç bir şey yok!.. Hakan Fidan’ın, Erdoğan ile Katar Emiri arasında ince ilişkilerin elçisi ve sır kutusu olduğu Ankara’da herkesin malumu.

Ben; günlerdir Ahmet Davutoğlu’nun sadece sıfatının “Başbakan” olduğunu, somut örneklerle yazdığımız halde, Anayasanın rafa kaldırılıp, tüm devlet kurallarının Recep Erdoğan tarafından tarumar edildiği halde, bu olana şaşırılmasına çok hem de çook şaşırıyorum..

Ahmet TAKAN, 20 Aralık 2014
ahttakan@gmail.com
“Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”
Kullanıcı küçük betizi
Balasagun
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 3523
Kayıt: Cum Eki 17, 2008 13:18

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x