“Q ve R arasında Okyanusya’ya davet edilme konusunda rekabet başlamıştır. Davetiye R’ye gelir. O günlerde Q ve R, eşleri ve bir uçak dolusu insanla, dünya siyaseti ve ekonomisi açısından çok önemli bir dağa giderler. Bay R, orada “renkli ve zengin bir devrimci” ile herkesten gizli iki kez buluşur. Bu buluşma Q’nun kulağına gider , canı çok ama çok sıkılır. Galiba ufukta görev değişikliği vardır!.. Orada R’nin yakın adamlarından birisi, dünyanın en seçkin isimleri için “şaraplı, şerbetli bir Patakya gecesi düzenler. Konukların laleler ve karanfillerle karşılandığı defileler, müzik gösterileri ve 50 çeşit enfes yemeğin sunulduğu gecenin ev sahipleri Bay Q ve Bay R’nin eşleridir. Her şey “Patakya’nın imajı” içindir. Amma daha büyük bir sürpriz vardır. Gecenin organizatörü, R’nin danışmanı Bay Z, geceye bayanların başlarını açıp, en azından baş bağlama modellerini değiştirip gelmelerini arzulamaktadır. Planı hem beyler, hem de Bay Q’nun eşi kabul eder. Ne var ki R’nin eşi “asla” diye direnir ve gecenin en büyük sürprizi de suya düşer”
Başını Açmaya Razı Olan Eş Kim?
(Ey Küreselleşme Sen Nelere Kâdirsin!)Yukarıdaki paragrafı, gazeteci Müyesser Yıldız’ın Ekim ayında piyasaya çıkan “100 Yılın Hesabı-Türk’ü Tasfiye Planı” adlı kitabından alıntıladım. Yıldız, son yılların en orijinal çalışmalarından birini yapmış ve Türk kimliğinin Anadolu’dan tasfiyesini hedefleyen 100 yıllık emperyalist planı, güncel uzantıları ve işbirlikçileri ile bir güzel deşifre etmiş. “Batılıların Türkiye hakkında ne ‘Kürt sorunu’, ne ‘Ermeni sorunu’, ne de ‘insan hakları’ sorunu var. Onların bizatihi ‘Türk sorunu’ var. 100 yıl önce de böyleydi, bugün de böyle. Ne var ki, biz her şeyi unuttuk, onlar hiçbir şeyi unutmadı. Sultan Abdülhamit’in söylediği gibi tekerrür eden tarih değil, sadece hatalar” diyen gazeteci Yıldız, bugün Dersim isyanının hesabını sorma noktasına gelen “Türklüğü diğer etnik kimliklerden biri sayıp yanına yeni etnik kimlikler ekleme” modasının perde arkasını çok çarpıcı tarihi ve güncel örneklerle anlatıyor.
Kitabın en eğlenceli bölümü, yazarın 472 sayfalık çalışmasını tamamladıktan sonra yorgunluk uykusuna yattığı bölüm. Yıldız, bu derin uykuda ilginç rüyalar görüyor. Patakya adlı bir ülkededir. İktidara gelen yeni ekip, ilk önemli sorunla karşılaşır. Komşu ülke işgal edilecektir ve iktidarın yeni sahiplerinden “diyet” istenmektedir. Patakya halkı ve Meclis’i ikiye bölünmüştür. Çoğunluk iyi niyetle komşu bir ülkenin işgaline destek verilmesine karşıdır ama hem ülke içinde, hem de ülke dışında oyun üstüne oyun oynayanlar vardır. Fiili patron R, savaş kararının alınmasını ister ve bunun için çalişır. Resmi patron Q ise dışarıdakilere “tamam” derken Patakyalılara başka şeyler söyler. Nihai karar için bakanlarını toplar. Çok sayıda kabine üyesi adeta isyan bayrağı açarlar. Q’nun son sözü, “Duygusal olmayın, bu devlet işi, biz süreci başlatmalıyız” olur. Tüm bakanlar kararı imzalar. Bay Q, karara son şeklini vermek için GB ülkesinin liderini telefonla arar. GB’nin lideri Q’dan “savaş kararının kesinlikle çıkartılmamasını” ister. Q, bu görüşmeden sonra hiç renk vermez ama birden bire bakanların savaş kararının aleyhine konuşmalarını teşvik etmeye başlar. Karlı dağdaki gizli görüşmeyi de unutmamıştır. Belli ki, kararın çıkması için uğraşan Bay R, ayağını kaydırmak, kendi yerine oturmak istemektedir.
O gün bu gündür, birbirini “kollayarak”, tabiri caizse duvara dayana dayana yürüyenler var. Bakmayın birbirlerine “kardeşim” diye hitap etmelerine…
Gazeteci Yıldız, George Orwell’in 1984 ve Domuz Çiftliği tadında bir kitap yazmış. Şifreleri büyük bir keyifle çözüyorsunuz. Örneğin, lider eşlerine “baş açtırma sürprizinin” yapılmak istendiği o sosyete partisinin yapıldığı yeri bir yere benzettim ben.
Orası Davos olmasın?
Başını açmaya razı olan hırslı, kaşları rastıklı hanımefendi de tanıdık geldi sanki. Ey küreselleşme, sen nelere kâdirsin!
Kitaptaki diğer şifreler, çözmek de okuyucunun uyanıklığına kalmış…
Fatma Sibel Yüksek - 21.11.2009 - Acik Istihbarat
100 Yılın Hesabı
Müyeser Yıldız
Bilgeoğuz Yayınları / Araştırma / İnceleme Dizisi