101 yıl önce atılan adım...
Geçen yıl bugün Cumhuriyet’in koridorlarında tatlı bir telaş vardı... Emperyalist işgale karşı 1919’da kurtuluşa, bağımsızlığa atılan ilk adımın, en önemli adımın 100. yılı için 100 sayfa Cumhuriyet’i hazırlıyorduk...
Bir yıl önce bugün, yarını iple çekiyorduk... Evet... Bir şey yapacaktık!.. Hem okurumuzu, hem Türkiye’yi 100 yıl öncesine götürecek, Atatürk ve silah arkadaşlarının 1919’da yaktığı bağımsızlık ateşinin bu topraklarda hiç sönmeyeceğini gösterecektik... Şimdi koronalı günlerde yarını, 101. yıl gururunu yine aynı heyecanla iple çekiyoruz...
* * *
Tarih: 21 Nisan 1919... Günlerden pazartesi... İşgal altındaki İstanbul’da İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Calthorpe, Osmanlı hükümetine Karadeniz’deki çetelerle ilgili bir nota verir. Calthorpe, Karadeniz’de Rum çetelerine karşı Türklerin oluşturduğu milli güçlerin dağıtılmasını ister...
13 Kasım 1918’den bu yana İstanbul’da olan Mustafa Kemal Paşa, bu notadan tam 8 gün sonra 29 Nisan 1919 Salı günü Harbiye Bakanı Şakir Paşa tarafından bakanlığa çağrılır; kendisine 9. Ordu Müfettişliği’ne atandığı bildirilir... Sonrasını Mustafa Kemal şöyle anlatıyor:
“Her ne sebep ve maksatla, beni İstanbul’dan uzaklaştırmak için vesile aramışlar ve bu memuriyeti bulmuşlar. Hemen kabul ettim. Ben zaten şu ve bu suretle Anadolu’ya geçme fırsatı arıyordum. Mademki onlar teklif ettiler, fırsattan mümkün olduğu kadar istifade etmeliyiz.
...Benim önem verdiğim yetki meselesi idi. Mümkün olduğu kadar Anadolu’nun her tarafına emir verebilmeliydim. İstediğim bir madde, Samsun’dan başlayarak bütün Doğu vilayetlerinde bulunan kuvvetlerin komutanı olmaklığım, bu kuvvetlerin bulunduğu vilayetler valilerine doğrudan doğruya emir verebilmekliğimdi. Bir başka madde, bu bölge ile herhangi bir temasta bulunan askeri ve idari makamlara yazı ile duyurularda bulunabilmekliğimdi. Kâzım Paşa’ya dedim ki:
- Onların arzularını bir araya topla. Fakat sonuna bu iki maddeyi ilave et!
Kâzım Paşa yüzüme baktı.
- Bir şey mi yapacaksın?
- Kulağını bana uzat, dedim...
Evet, bir şey yapacağım. Bu maddeler olsa da olmasa da yapacağım!”
Görev ve yetki kararnamesi Genelkurmay İkinci Başkanı Diyarbakırlı Kâzım Paşa ve Mustafa Kemal tarafından bizzat beraber yazılır. Kararnamenin altında ne sadrazamın imzası vardır ne de Harbiye Bakanı Şakir Paşa’nın. Çekinilir, imzalar atılmaz... Ama Şakir Paşa mührü verir, Kâzım Paşa mührü basar...
* * *
16 Mayıs 1919 Cuma günü saat 16.00 sıralarında Bandırma vapurunun kaptanına yola çıkma emri verilir... Bu emir aynı zamanda Kurtuluş Savaşı’nın ve Anadolu’da yaşanan devrimin başlangıç tarihi olacaktır.
İşgal altındaki İstanbul’dan, Galata rıhtımından Samsun’a doğru yola çıkan Atatürk, kaptana mümkün olduğu kadar kıyıları takip etmesini tavsiye edecektir. Çünkü yüreğindeki tek isteği, Anadolu’nun bir kara parçasına ayak basmaktan ibarettir!..
Tam 101 yıl önce tek isteği yüreğindeki bağımsızlık ateşiyle “Anadolu’nun bir kara parçasına çıkmak olan” Atatürk’ün 19 Mayıs’ta Samsun’dan yaktığı meşale sönmedi, sönmeyecek. Atatürk, “Evet... Bir şey yapacağım!” derken silah arkadaşlarıyla birlikte sadece bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ni ilan etmekle kalmadı; bizlere “Anadolu Aydınlanması”nı da armağan etti...
Biz Cumhuriyet emekçileri, ismini verdiği gazeteyi hazırlarken tıpkı okurlarımız gibi onun sayfalar arasında “Kurtuluş’u, Kuruluş’u, Anadolu Aydınlanması”nı yazdığına inanırız. Ve biliriz ki şartlar ne olursa olsun her zaman “yapacak bir şey vardır!..”
Aykut KÜÇÜKKAYA, 18 Mayıs 2020