12 Eylül'de 'EVET' diyenler, şimdi sonucu görebilirler...
Tapu Kadastro Eski Genel Müdür Yardımcısı Orhan Özkaya, Yeniçağ gazetesinde soygunun boyutlarını anlatıyor: Türkiye’de 150 bin kilometrekarelik maden sahasının tapularıyla birlikte 26 İngiliz- Amerikan şirketine devredildiğini, orman ve meraların da yabancı maden şirketlerinin eline geçtiğini anlatıyor... 400 milyar dolar borcu olan Türkiye’yi, alacaklaıları yağmalıyor. Türkiye’nin boru, gümüşü, bakırı, çinkosu, kromu, altını yabancı şirketlerin emrine veriliyor… Petrol, gaz, su anlaşmaları sırada bekliyor…
Vatan topraklarının beşte biri küresel şirketlerin eline geçiyor!.
Bu, 5444 sayılı yabancılara taşınmaz satışına ilişkin yasayla mümkün oluyor...
12 Eylül 2010'da Evet/Hayır oyunu öncesinde, bu noktaya geleceğimizi haykırmıştık.. Gelin o satırları bir daha okuyalım:
'neden mi HAYIR' demiştik...
12 Ağustos 2010 tarihli yazıdan:
HAYIR demek,
Küresel sermayenin sırtlanlarının TOPRAKLARIMIZA; MADENLERİMİZE, SUYUMUZA elkoymaya KANUNEN hak kazanmasına HAYIR demektir.…
Şu anda yasa dışı olarak ülkemizde faaliyet gösteren 350 yabancı maden şirketinin, tüm doğal kaynaklarımızı, suyumuzu, borumuzu, petrolümüzü ve neyimiz varsa hepsini YASAL OLARAK talan etmesine HAYIR demektir!
HAYIR demek,
Suriye sınırımızda Kıbrıs'ın 3 katı büyüklükteki mayınlı arazi ve altında yatan trilyonlarca dolarlık petrole İsrail’in el koymasına HAYIR demektir.
Büyük bir çoğunluğu elden çıkarılmış olmakla beraber, henüz hala bizim olan, ağır sanayi işletmelerinin, limanların, KİT arazilerinin, pul parasına yabancı sermaye ve yerli işbirlikçilerine YASAL OLARAK peşkeş çekilmesine HAYIR demektir.
Tekel işçilerinin can siperane direnişleri sonucu, Danıştay tarafından durdurulmuş olan 4C kölelik yasasının, tüm çalışanları kapsamasına HAYIR demektir.
HAYIR demek,
Tüm memurların, hükümet tarafından kurulan bir komisyonun oyuncağı haline gelmesine, dilencileştirilmesine, 9000 iş günü çalışıp, ölünce emekli olmaya HAYIR demektir.
Meralarımızın, hazine arazilerimizin yabancılara tahsis edilmesine HAYIR demektir.
‘Paran kadar sağlık’ politikasına, eczanelerin yok edilmesine HAYIR demektir.
Tarım ve hayvancılığın yok edilmesine HAYIR demektir.
Danıştay tarafından satışı durdurulan, şeker fabrikalarının, tarım çiftliklerinin YASAL OLARAK satışının önünün açılmasına HAYIR demektir...
Genetiği değiştirilmiş ürünleri sofranıza iteleyen küresel şirketlere HAYIR demektir.. Unakıtan’ın Gül’ün Erdoğan’ın çocuklarının milyon dolarla oynarken her dört gençten birinin işsiz kalmasına HAYIR demektir..
HAYIR demek,
Türk ordusunun Paralı askere dönüştürülme projesine HAYIR demektir..
Güvenlik güçlerinin elini kolunu bağlayan AB uyum yasalarına HAYIR demektir.
ABD ile istihbarat paylaşımına HAYIR demektir.
100 yıldır Batının elinde oyuncak olan tarikatlara, etnik ırkçı bölücülük yapan odaklara HAYIR demektir.
HAYIR demek tüm bu saydıklarımıza HAYIR YETER! DUR! demektir!.
‘EVET’in arkasında sırtlan dişlerini gıcırdatan Yedi Düvel vardır!.. Bu referandum, küresel sermayenin Türkiye’yi işgal planında çok önemli bir adımdır.
Ne yazık ki, millet, işsizlik, açlık, yoksullukla boğuşurken aklını kullanmada zaafiyet içine düşmüştür... EVET çıkması için her türlü hile de yapılmıştır. Sonuçlarına ne yazık ki yine bu millet katlanacaktır...
Banu AVAR, 20 Temmuz 2010
Elmek: banuavar@superonline.com