
Hiçbirimiz, hepimiz kadar güçlü değiliz...
14 Nisan 2007 saat 11.00'de
Tandoğan alanında olmak bir yurttaşlık görevidir.
Benzetmede hata olmaz, AKP'nin Çankaya'ya çıkma planıyla ABD'nin Irak'ı işgal etme planı arasında şöyle bir benzerlik var:
İkisinde de halk unutuldu!
Yeniden altını çizelim, ikisi birbirinden çok farklı.
Ancak böyle bir ortak yön dikkati çekiyor.
"Irak Bataklığında Türk Amerikan İlişkileri" kitabını yazarken, işgalin hemen öncesinde, birbirinden farklı belgelerde, açık bilgilerde yer alan ortak ABD bakışlarından biri şuydu:
Iraklılar, Amerikan askerlerini çiçeklerle karşılayacak!
Harekât belgelerine yansıyanlar şunlardı:
1. Saddam 'ın çevresindekilerin çoğunu satın aldık. Onlar harekâttan hemen sonra ya bize katılacak ya da devre dışı kalacak.
2. Irak ordusunu anında dağıtma planları hazır.
3. Irak rejiminin ülke çapında yaygınlaşmış bağlantılarının kilit adamları artık bizden.
4. Harekâtın en sıcak bölümü 15 gün, ikinci aşama 16 gün, üçüncü aşama 125 gün sürer. Ardından yeniden inşa sürecine gireriz.
Irak'ta bugünkü durum ortada. Bölünmüşlük ABD'nin hesaplarından biri olabilir ama, halk direnişi hiç de hesapta yoktu. Planlarda halk bir tek ABD askerine çiçek verirken görünüyordu!
***
AKP'nin "Ne pahasına olursa olsun Çankaya'ya bizden biri otursun" planının çok iyi kurgulandığını görüyoruz.
1. Medyayı büyük ölçüde yanımızda tutmayı başardık. Kimine el koyduk, kimine posta koyduk, kimine taş koyduk... Bazı "aykırı" sesler dışında iş tamam.
2. İş âlemini tamamen yanımıza çektik. Ekonomideki küçük bir olumsuzluğun ne anlama geldiğini biliyorlar. Bizim bir dönem daha kalacağımızı, bugün kim nasıl davranırsa ileride karşılığını göreceğini hissettirdik.
3. Demokratik kitle örgütlerine karşı biz de tarikatlarımızı kitle örgütü haline getirdik. Onların içinde de adamlarımız var.
4. Dış destek tamam. AB, ABD bizden iyisini bulamayacağını kabul ediyor.
5. Askeri de psikolojik savaş yöntemleriyle ancak kendisini korur vaziyette tutabiliriz.
Kabul etmek gerekir ki, AKP yukarıdaki şıklarla ilgili çok iyi hazırlanmış, donanmış-donatılmış, iç-dış destek almış.
***
Her şey yukarıdaki 5 şıkkın etrafında ilerlerken ortaya birden hiç hesapta olmayan bir hareket çıktı:
14 Nisan Mitingi...
Başlangıçta görmezden geldiler. Fazla katılımın olmayacağını düşündüler.
Baktılar ki, durum öyle değil...
Saldırıya geçtiler...
Buna, halk korkusu denir!
14 Nisan mitinginin ana organizasyonunda hiçbir parti yok. Tek başına bir örgüt de yok. Sayıları 300'ü geçen dernek, sendika, vakıf, oluşum bir araya geldi. Böyle bir mitingi düzenleme kararı aldı.
AKP'nin yayın organları her türlü çirkinliği sergileyerek bu mitingi baltalamaya, katılımı azaltmaya çalışıyorlar. Çünkü, halkın artık bir yerde "dur" deme noktasına geldiğini gördüler. Hayatta kapısının önünden geçmeyecekleri derneklerin temsilcilerini sırf mitinge katılmayacaklar diye manşet yapıyorlar.
AKP; vatan kavramını yıpratmıştır, tüketmektedir.
AKP; ülkeyi yönetmemekte, pazarlamaktadır. Pazarlama gelirini de ekonomi iyiye gidiyor diye satmaktadır.
Bu miting cumhuriyete sahip çıkma mitingidir.
Bu noktada işin sağı-solu yoktur, Türkiye vardır.
Türkiye; tek başına hiçbir partinin, derneğin ya da kuruluşun çekip çıkaramayacağı bir bataklığa sürüklenmektedir.
Hiçbirimiz, hepimiz kadar güçlü değiliz...
14 Nisan 2007 saat 11.00'de Tandoğan alanında olmak bir yurttaşlık görevidir.
MUSTAFA BALBAY Cumhuriyet.
"Türkiye"de olsa idim kesin giderdim bende ..