1930’DA NE OLMUȘTU ?
1930 yılı bașlarında Mustafa Kemal Çankaya’da tarihçiler ve dilciler ile hașır-neșir olurken, hükûmet ișlerini İsmet Pașa’ya bırakmıș ve halkın içine çıkacak zamanı olmamıștı.
Oysa dünyada ’29 Bunalımı’ diye de adlandırılan ‘Büyük Bunalım’ sürmekte ve Türkiye’yi de ‘teğet’ geçmek üzere idi.
Mustafa Kemal ‘yurt gezileri’ne yeniden bașladığında o çok sevdiği halk ile ‘hükûmeti’ arasına kara kedilerin girmiș olduğunu gördü.
Meclisi feshedip 1930 Ağustos’unda ‘erken genel seçim’e gitti.
O arada, halktaki huzursuzluğu ‘muhalefetin yokluğu’na ve moda olan deyimle demokrasinin ‘az’lığına bağlamıș olacak ki, yeni bir partinin kurulmasına önayak olduğu gibi basın ve yayıma da olağanüstü ‘özgürlükler’ tanıdı.
Halk ile devletin arası bir kez açılmaya görsün.
1930’ların Mustafa Kemal’i olsanız baședemezsiniz.
1930’da ne mi oldu?
‘Serbest Fırka’ kuruldu.
Polis, Mustafa Kemal’e karșın, bu partinin seçim propagandalarını engellemeye çalıștı.
İzmirde gazete binaları ateșe verildi.
Göstericilerden biri ‘polis kurșunu’na kurban gitti.
Emniyet müdürü Mustafa Kemal’e istifa dilekçesini sundu.
Hele șu basın-yayın özgürlüğü de ‘ipini kırmaya’ görsün.
Halkın istek ve yakınmalarının nasıl katlanarak dile geldiğini, haklının haksıza nasıl karıștığını, kurunun yanında yașın da yandığını görebilirsiniz.
İște dokuzyüzotuzda öyle oldu:
İzmir’de hamallar greve gittiler.
Suriye sınırında ‘Ermeni devrimciler’ silaha sarılıp, köyleri ateșe verdiler.
İran sınırında ‘Kürt ilericiler’ bașkaldırıp ‘halka saldırdılar’.
Menemen’de ‘fanatik müslümanlar’ ayaklanıp ‘Cumhuriyet’i yıkmaya kalktılar.
Meclis’te ‘Liberal Milletvekilleri’ liberal olmayanların üzerine yürüdüler.
Ülke parçalanmanın eșiğine gelip, devlet yıkılma tehlikesi ile karșılasti.
Ancak bir Mustafa Kemal vardı.
Ve onun bir Ordu’su vardı.
Tüm bu olumsuzluklar at-la-tı-la-bil-di.
Burada Mustafa Kemal ya da Ordusu’na bir gönderme yapmak değil amacım.
Sadece ’29 Bunalımı’ da denilen ‘Büyük Bunalım’ların nelere yol açabileceğine dikkat çekmek.
2008 yılında da bir ‘Büyük Bunalım’ patlamıștı ve sürmektedir.
Türkiye’yi yönetme savında olanların ‘teğet’ geçtiğini sandıkları.
Liberal yandașları olan; ‘Özgürlükçü’ ‘açılımcılar’ falan.
Haklarındaki ‘mahkeme kararı’na karșın ‘masuniyet karinesi’ uygulanan..
Bu, hașa huzurdan adamlar.
Canımız, ciğerimiz, liderimiz olanlar.
Bu ‘topraktan öğrenip kitapsız bilen’lerimiz.
Dokuzyüzotuz da nire diyenlerimiz.
Onlara bir anımsatma olsun dedik.
Ve özetledik.
Ayıklaması da ayıklamasını bilenlere kalsın o zaman.
Bașka ne dense boștur ya..
Habip Hamza Erdem