23 Nisan ve Gaziantepli Kamil, Dörtyollu Yusuf, Nezahat Onbaşı ve Diğerleri… / Banu AVAR

Banu AVAR haftalık yazıları ile yaşanan gelişmelere, gündeme ışık tutuyor.

23 Nisan ve Gaziantepli Kamil, Dörtyollu Yusuf, Nezahat Onbaşı ve Diğerleri… / Banu AVAR

İletigönderen Güncel Meydan » Pzt Nis 23, 2012 10:33

23 Nisan ve Gaziantepli Kamil, Dörtyollu Yusuf, Nezahat Onbaşı ve Diğerleri…

Geçen gün Gaziantep’te bir Fransız askerinin kurşunuyla şehit olan Kamil’in heykeline bakmıştım... 14 yaşındaydı... Annesinin yaşmağına el atan Fransız işgal askerine taşı fırlatmıştı... Tek kurşunla yere yığılmıştı...

Geçen ay İnegöl’deydim... 12 yaşındaki Nezahat onbaşıyı anmıştım. Albay Halil beyin kızıydı. 8 yaşında öksüz kalmıştı... Babasının yanında cepheden cepheye gitmiş, Yunan askeriyle savaşmış, Kurtuluş Savaşı'nda korkusuzca çarpıştığı için İstiklâl Madalyası'na aday gösterilen ilk çocuk ünvanı almıştı.

Osmaniye cephesinde çarpışan Rahime hanım yörede bir efsaneydi... Vurulduğunda bedeninde sayılamayacak kadar çok mermi yarası vardı! Şehit olduktan sonra, aynı cephede 17 yaşındaki Yusuf direnişin lideri oldu... Köylüler o yaştaki bir gence ‘Yusuf Paşa’ adını koydu... Fransız askerlerinin kabusuydu! İzmit’de Fatma Seher, Gördes’te Makbule hanım, Mudurnu’da Fatma kadın, Aydın’da Ayşe hanım, Adana’da Tayyar Ramiye hanım, Gaziantep’de Yirik Fatma hanım çetesi olan kadın savaşçılardı!

Çocukların çoğu cephede büyüdüler, koca yiğitlerle yan yana dövüştüler... Silahlı halk milisleri Batı Anadolu’dan Güney ve Güneydoğu Anadolu’ya kadar, düşmana kök söktürdüler... İşgâl güçleri özellikle, Batı Anadolu, Adana, Maraş, Gaziantep ve Trakya’daki direnişle başa çıkamadı. 2 gün önce Salihli’deydim... Pehlivan Ağa'yı, Poyraz Çetesi'ni andım... Aydın’daydım, Demirci Mehmet Efe'ye, Yörük Ali Efe’ye dua yolladım... 14 Nisan'da Karadeniz'deydim... İpsiz Recep’e, Topal Osman’a dua yolladım! Trakya’da Şeref Kaptan’ı Kocaeli’nde Yahya Kaptan’ı, Zonguldak’ta maden işçilerinden oluşan 5000 yiğidi anacağım!

Bugün 23 Nisan!

On beş liseli arkadaşıyla Anadolu’ya kaçıp Kurtuluş Savaşı'na katılan Enver Behnan Şapolyo, 92 yıl önce ‘Kağnı Kolları Komutanı’ olarak cepheye cephane taşımıştı... 'Biz ne yorulur ne yolda kalırdık!’ diye yazmıştı... ‘Ağır ama hep hareketliydik... Sürekli hedefe ilerliyor, ibadet eden müminler gibi hiç konuşmadan gidiyorduk! Bir iniltiymiş gibi çevreye yayılan kağnı sesleri sanki başka bir dünyadan geliyordu... Ses çıkarmayan kağnı uğursuz sayılırdı. Cepheye cephane ve erzak, cephe gerisine yaralı gazileri taşıyordu. Kırk kağnıcı yardım bölüğünden Mustafa, bir de ben kırk iki kişiyiz. İkisi altmış yaşında erkek, sekizi on beşer yaşlarında çocuklar ve otuz kadarı genç bazıları bebekli kadınlardı...

Silahlar, cepheye pazara mal götürür gibi sakin bir iyimserlik içinde, neşeyle götürülürdü... Anadolu kağnıları, BİR MİLLETİN AZİM VE İNANCINI, HİÇBİR YÜKSEK TEKNİĞİN YENEMEYECEĞİNİ KANITLIYORDU... Hiçbir mazlum millet artık, ‘Gücümüz yok ki milli mücadeleye girelim’ diyemez... Dünyada emperyalizm prangasını ilk kez kıran Türk milleti, onlara örnektir!’

23 Nisan 1920 işte bu efsanelere imza atan bir milletin EGEMENLİĞİ ele geçirdiği gündür... İstanbul Meclisi sadece 34 gün önce kapatılmıştı. Ankara Meclisi Anadolu İhtilali’nin başarısının ilânıydı. "Allah’ü Ekber!" nidalarıyla Büyük Millet Meclisi açılmış kurbanlar kesilmiş, ulusun tüm kesimlerinin temsilcileri o çatı altına toplanmıştı... O mecliste, 115 memur, 61 sarıklı hoca, 51 asker, 46 çiftçi, 37 tüccar, 29 avukat, 15 doktor, 10 aşiret reisi, 8 tarikat şeyhi, 6 gazeteci ve 2 mühendis vardı...

1 Nisan 1923’e kadar süren 3 yıl içinde onlarca savaş, ayaklanma, isyan ve imkânsızlık içinde Meclis mucize işler başarmıştı. Milletvekilleri, muallim mektebinin yatakhanesinde silahları yastıklarının altında uyuyor yemeklerini kendileri yapıyor, çamaşırlarını kendileri yıkıyorlardı... Maaş almıyorlardı... Yabancı bir heyet Meclis'i ziyaret ettiğinde, giyecek siyah takım elbiseleri olmadığından, ziyaretçilerle topluca görüşememişler, sırayla aynı elbiseyi giyerek görüşmelere katılmışlardı...

Mustafa Kemâl, Kurtuluş Savaşı boyunca belden kemerli açık renk paltosu ile görünmüştü... Cephede o paltoyu giymiş, Büyük Millet Meclisi balkonuna o ‘vefalı’ paltoyla çıkmıştı! Meclis tutanaklarının basılacağı kağıt yoktu. Tutanaklar kese kağıtlarına basılıyordu. Meclis mum ışığında çalışıyordu. O meclis, Anayasa'nın ilk maddesi olarak 'EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR’ demişti!

Ve Gazi Paşa 1923’de Adanalı çiftçilere ‘İÇ hainlerin dış hainlerden daha ölümcül olduğunu’ anlatmıştı... Ve 1923’de meclisin kendini yenileme kararı aldığı gün şöyle demişti:

"EFSANE İNSANLARLA BUGÜNE GELDİK... BU İNSANLARIN ANILARI TÜRK MİLLETİNİN KARANLIK VE ENDİŞELİ BUNALIMLI GÜNLERİNDE BİRER UMUT VE HAYAT IŞIĞI OLARAK PARLAYACAKTIR. İLK MECLİS YÜZYILLAR SONRA DA GÖREV BAŞINDA OLACAKTIR. O, KUVVAYİ MİLLİYE RUHUNUN KENDİSİDİR. BU RUHA MUHTAÇ OLDUĞUNUZ HER ZAMAN ONU KARŞIMIZDA VE BAŞIMIZDA GÖRECEĞİZ!"

Ulusal Egemenlik ruhunu HATIRLAMA ve ÇOCUK Bayramı'nız kutlu olsun!

Banu AVAR, 23 Nisan 2012
banuavar@superonline.com
Kullanıcı küçük betizi
Güncel Meydan
Üye
Üye
 
İletiler: 584
Kayıt: Pzr Eki 12, 2008 23:12

Şu dizine dön: Banu AVAR

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk

x