Özakıncı'yın özellikle Nuriye Atabey'in programında çok beğenmiştim. AB konusu olsun, ABD Emperyalizmi olsun, Osmanlı'nın son zamanları olsun; geçmişten şimdiye büyük resmi çok güzel ortaya koymuştu.
Oysa bu kısa katılımındaki dile getirdiği tezleri ve bunların kaynağı, bence biraz hafif kaldı. Doğrusu beni hiç tatmin etmedi ve kendisine dair minik bir hayal kırıklığına düşer gibiyim. Esas yargıya tabii katılacağı ve kaynaklarını da göstereceği uzun bir programdan sonra ulaşacağım, lakin Menderes'in uçak kazasına dair söyledikleri, misal, beni şaşırttı.
Hangi pilot, uçağı düşürmek isteyecek de düşüremeyecek; yolcusu sağ kurtulacak Allahaşkına? Yüksek subay "suikast dahil herşeyi yapmayı düşünüyorum" demiş de, pilot da o subayın arkadaşıymış da, dolayısıyla Menderes'e suikast düzenlenmişmiş.. Yok artık daha neler. Bu kadarcık bilgimsi nottan, birinin günlüğüne yazdığı bir iki kanıdan yola çıkıp da bu kadar önemli bir olay hakkında "suikast" kararı vermenin pek yerinde olmadığını düşünüyorum. Hatta tam tersi, şöyle bir senaryo bile geliştirebilirim ve böyle düşünmüş, günlüğüne böyle notlar almış kişiler falan bile belki bulabilirim ki: Aslında uçak kazası tamamen senaryoydu, pilot da zaten Menderes'in adamıydı ve alçak irtifada, koftiden bir kaza tasarladılar uçağın dibini biraz yere sürdüler de Menderes kurtulsun, evliya ilan edilsin.
Buyrun bakalım?
Gerçi zaten Mehmet Perinçek'in ve diğer konuk, Menderes'in Amerikancılığını birkaç örnekte ortaya netlikle koydular.
Öte yandan sanattan uzak kalmamak lazım; Menderes'in Amerikancılığı tartışılmaktayken, bence sözü önce bir şiire bırakmalı, Nazım'ın Diyet isimli şiirine.
Son olarak, Özakıncı'nın, özellikle Mehmet Perinçek'e çok saygısızca davrandığını üzülerek gördüm. Özakıncı bu davranışıyla da gözümden biraz daha düştü. M. Perinçek, yine de saygıyı elden bırakmadı ve oldukça nazik devam etti; ben olsam resti çekerdim.
- İm (Kod): Tümünü seç
DİYET
Gözlerinizin ikisi de yerinde, Adnan Bey,
iki gözünüzle bakarsınız,
iki kurnaz, iki hayın ve zeytini yağlı iki gözünüzle bakarsınız kürsüden
Meclis'e kibirli kibirli
ve topraklarına çiftliklerinizin ve çek defterinize.
Ellerinizin ikisi de yerinde, Adnan Bey,
İki elinizle okşarsınız, iki tombul, iki ak, vıcık vıcık terli iki elinizle okşarsınız pomadlı saçlarınızı,
Dövizlerinizi ve memelerini metreslerinizin.
İki bacağınızın ikisi de yerinde, Adnan Bey,
İki bacağınız taşır geniş kalçalarınızı,
İki bacağınızla çıkarsınız huzuruna Eisenhower'in
ve bütün kaygınız
İki bacağınızın arkadan birleştiği yeri halkın tekmesinden korumaktır.
Benim gözlerimin ikisi de yok.
Benim ellerimin ikisi de yok.
Benim bacaklarımın ikisi de yok.
Ben yokum.
Beni, üniversiteli yedek subayı, Kore'de harcadınız, Adnan Bey.
Elleriniz itti beni ölüme,
Vıcık vıcık terli, tombul elleriniz.
Gözleriniz şöyle bir baktı arkamdan
Ve ben al kan içinde ölürken çığlığımı duymamanız için
Kaçırdı bacaklarınız sizi arabanıza bindirip.
Ama ben peşinizdeyim, Adnan Bey,
Ölüler otomobilden hızlı gider,
Kör gözlerim, kopuk ellerim, kesik bacaklarımla peşinizdeyim.
Diyetimi istiyorum Adnan Bey,
Göze göz, ele el, bacağa bacak, diyetimi istiyorum,
alacağım da.
NAZIM HİKMET