İbrahim Halil Çelik (Refah Partisi Şanlıurfa Milletvekili)8 Mayıs 1997 - Meclis kulisinde;
"Refah Partisi iktidarında imam hatipleri kapatmaya kalkarsanız kan dökülür, Cezayir'den beter olur. Ben de kan dökülmesini istemiyorum. Demokrasi böyle gelecek. Fıstık gibi olacak. Ordu, 3.500 PKK' lı ile başedemedi. Altı milyon İslamcıyla nasıl başedecek? Rüzgara karşı işerlerse yüzlerine gelir. Bana vurana ben de vururum. Ben sapına kadar şeriatçıyım. Şeriatın gelmesini istiyorum"
"Bizim getireceğimiz düzen demokrasiden de laiklikten de üstündür. Bizim getireceğimiz düzenle demokrasi ve laiklik arasında dağlar kadar fark var. Bizim getireceğimiz düzen dağların zirvesinde yer alırken, demokrasi ve laiklik uçurumların dibinde yer alır."
Zeki Ergezen (Fazilet Partisi Bitlis Milletvekili) 27 Mayıs 1993-Mekke' de yapılan bir toplantıda
"İki Allah'lı, iki peygamberli millet olur mu? Yeryüzünde iki Allah'lı millet haline getirilmişiz biz. Bir tarafta kendi inandığımız Allah'ımız kendi inandığımız ahiretimiz ve peygamberimiz diğer tarafta devletin bize zorla kabul ettirdiği laiklik.
''Müslüman hem laik hem Müslüman olamaz. Bunu sade burada söylemiyorum. Zannetmeyin ki, Mekke'nin bu mukaddes topraklarında onların ajanlarından ve istihbaratlarından uzak olduğumuz için konuştuğumuzu zannetmeyin. Allah'a şükürler ediyoruz ve hamd ediyoruz, o Meclis'te ben ve kardeşlerim defalarca artık Müslüman, hem Müslüman hem laik olamaz. Biz bu laiklikten kurtulmalıyız. Müslüman hem laik, Müslüman olamaz. Bunu kabul ediyorlar, ediyorlar da, ne hikmeti ilahi ise, belli yerlerden korkuyorlar... Ben, her gittiğim yerde kadınları, hanımları görünce onlara diyorum ki; 'Ey analar, sizler evlatlarınızı yiğit yetiştirin. Korkak yetiştirmeyin. Çocuklarınız trafik kazalarında öleceğine, çocuklarınız Güneydoğu' da PKK olaylarında öleceklerine, çocuklarınız arazi davası sürdüreceklerine, henüz öyle evlatlar yetiştirin ki, Allah'ın nizamını savunmak için yetişsin. Allah'ın davasını savunmak için öldürülsün..."
Şevki Yılmaz (Refah Partisi Rize Milletvekili)
"Türk Silahlı Kuvvetleri Türkiye'yi koruyamaz. Vatan tehlikede! Onun için MGV'leri kurduk. Herhangi bir yerdeki bir asker kışla ne ise burası da o. Burada vatan savunması yapılacak..."
" ...Buraları çay içilmesi, dedikodu yapılması için açmıyoruz. Burada düzeni topyekün yıkacak, hâkimiyeti milletten alıp Allah'a verecek Allah askerleri alıyoruz..."
Necmettin Erbakan (Refah Partisi Genel Başkanı)
13 Nisan 1994-Refah Partisi Meclis Grubunda yaptığı konuşmada;
"Şimdi ikinci bir önemli nokta, Refah Partisi iktidara gelecek, adil düzen kurulacak. Sorun ne? Geçiş dönemi sert mi olacak, yumuşak mı olacak, kanlı mı olacak, kansız mı olacak, bu kelimeleri kullanmak bile istemiyorum amma, bunların terörizmi karşısında herkes gerçeği açıkça görsün diye bu kelimeleri kullanma mecburiyetini duyuyorum. Türkiye'nin şu anda bir şeye karar vermesi lazım, Refah Partisi adil düzen getirecek, bu kesin şart, geçiş dönemi yumuşak mı olacak sert mi olacak, tatlı mı olacak kanlı mı olacak, altmış milyon buna karar verecek".
Hasan Hüseyin Ceylan (Refah Partisi Ankara Milletvekili)
14 Mart 1993 -Kırıkkale'de yaptığı konuşma:
"Bu vatan bizimdir, rejim bizim değildir kardeşlerim. Rejim ve Kemalizm başkalarınındır... Türkiye yıkılacak beyler. Türkiye Cezayir olur mu diyorlar? Orada %81 nasıl olmuşsa, %20 falan değil, %81' lere ulaşacağız. Boşuna uğraşmayın (...) Kırıkkalelilerin ellerinde gebereceksiniz"
24 Kasım 1996-Kanal D'de yayımlanan Teke-Tek programında:
"Çözüm isterseniz şeriatçılıktır."
Şükrü Karatepe (Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı)
10 Kasım 1996 10 Kasım'da Atatürk'ü anmak için yapılan törenden sonra;
"Hakim güçler 'ya bizim gibi yaşarsınız, ya da her türlü fitneyi, fesadı içinize sokarız' diyorlar. Bu yüzden de Refah Partili bakanlar bile kendi dünya görüşlerini bakanlıklarına yansıtamıyorlar. Bu sabah ben de, resmi görevim, sıfatım nedeniyle bir törene katıldım. Süslü püslü görünüşüme bakıp da laik olduğumu sakın sanmayın. İnancımıza saygı duyulmadığı, sövüldüğü bir dönemde, içim kan ağlayarak, bugünkü törenlere katıldım. Belki Başbakanın, bakanların milletvekillerinin bazı mecburiyetleri vardır. Ancak sizin hiçbir mecburiyetiniz yok. Bu düzen değişmeli. Bekledik, biraz daha bekleyeceğiz. Gün ola harman ola, Müslümanlar içlerindeki hırsı, kini, nefreti eksik etmesin"
Taraf Dergisi- 1 Ekim 1996
(İBDA-C' nin yayın organı )
"Dinsiz cumhuriyeti yıkma yolunda en önde giden Sivas'ın yiğit Müslümanlarına teşekkürü borç biliriz."
"Karar çıkmıştır. 'İslam' da şiddet yoktur' diyen her kim olursa olsun aynen Kemalist ve işgal yanlısı bir kafirdir. Nifak ve fitnecilerin katili hak ve önceliklidir. Yaşasın Anadolu halkının şeriat için silahlı mücadelesi."
"Sivas'ta insanlarımız, yargılama ve cezalandırma hakkını kullanmıştır. Yargılama ve cezalandırma hakkı yalnız Müslümanlarındır. Bunun lamı cimi yok. Yasa dışı T.C'nin hiçbir hakkı yoktur.
Müslüm Gündüz (Nurculuğun bir kolu olan Aczmendilerin lideri)
5 Ekim 1996 tarihinde Milliyet gazetesinde yayınlanan röpotajında:
"...Rejimin dipten kazınması lazımdır. Bugünkü rejim gitmek istemese de gidecektir... Biz devletin başındakilerin kendi kendine şeriatı tercih etmesini istiyoruz... Devletin başındakiler kendileri şeriatı seçmezlerse bunu halk getirecek. Ve Allah muhafaza o zaman çok kan akacak. Biz sulhçuyuz. Ancak bizim hakkımızdan bir milim taviz vermeyen bir sulh anlayışı var. Biz emniyetten hadiseden korkmayız... Öyle öldürülmeye falan durmayız. Mecbur kaldık mı hiç bir usul kaide dinlemeyiz. Her birimiz ayrı bir komite vaziyetine geliriz... Ordunun akıllanacağı kanaatindeyiz. Bir nokta gelir ki ordu zayıf kalır. Ordu bir tane öldürür, bin tane öldürür, sonunda aciz kalır. İran hadisesinde olduğu gibi topyekün bir millet ayağa kalktığı zaman ordunun yapacağı şey, ya millete katılmak ya da kırmızı pasaportunu alıp yurtdışına gitmektir... Şeriat için üç aşama vardır. Üçüncü aşamaya gelindi. Ayrıca şeriat isteyen kimi başka örgütlerin de yer altına kayma süreci başladı."
İmdat Kaya (28 Şubat sürecinde, Sultanbeyli mezarlıklar müdürü)
LAİKLERİN NAMAZI KILINMAZ:
''Laik demokratik kafalı insanların namazı kılınmaz. Zorlarlarsa karşı da gelmeyin. Cenazesini yıkamak için yanına gelenlere yasaktır diyerek kimseyi almayın. Artık baş başasınız. Onu orada bir güzel halletikten sonra, pamuk kullanmayın bizim memleketimizde budaklı ağaç çok.''
"...Çankaya, Ezankaya olana kadar bu savaş sürecek..."