30 yıldır aynı terane
1 Mayıs kutlamaları iyiden iyiye Başbakanın gövde gösterisine dönüştü.
İstanbul Valisi pazartesi günü çok talihsiz açıklamalarda bulundu.
Neymiş efendim, istihbarat almışlar, marjinal gruplar provakatif gösterilerde bulunup, eylemler yapacaklarmış.
30 yıldır aynı terane
.
Peki adama sormazlar mı şimdi?
Vali Bey,
1- Bu marjinal gruplar bir kez eylem yapmaya karar vermişse, kutlamaya izin verdiğiniz alanlarda eylemlerini yapmalarına kim engel olacak?
Ne diyecekler;
- Aaaaa, eğer kutlamalar Taksim Meydanında yapılmayacaksa biz de eylem yapmaktan vazgeçeriz, hayır eylemin esprisi kalmaz. Arkadaşlar eylem planı iptal, seneye görüşürüz artık, mı diyecekler?
ya da
2- Hrant Dinkin suikastının istihbaratını alamamışken, önleyememişken nasıl oluyor da bir anda yurdun dört bir yanından Taksim kutlamalarına saldırı olacağının istihbaratını alabiliyorsunuz?
3- Madem çok kuvvetli istihbaratlarınız var, neden önlem almıyorsunuz da karşı tarafa baskı uyguluyorsunuz? Sizin göreviniz her olasılığı değerlendirmek ve ona göre tedbir almak değil mi? Dolayısıyla Taksimde olabilecek bir kaostan doğrudan siz sorumlu olmuş olmuyor musunuz?
4- İşçi sendikaları açıklamalarınızın ertesinde hükümetle görüşme talebinde bulundu. Yazımı hazırladığım şu dakikalarda görüşmeler devam ediyor. Bir anma etkinliğinden bahsediliyor. Bu noktada ya anlaşırlarsa? O vakit istihbaratlarınızın akıbeti ne olacak?
Bunları sadece ben değil, emir ile yaptığınız belli olan açıklamalarınızı duyan herkes sorar.
Yanlış hatırlamıyorsam, 1977, 1 mayıs gösterilerinin ardından Sayın Ecevit, Taksim meydanında bir miting düzenlemek istemiş, bu mitingini engellemek için de Demirel kendisini arayarak;
- Bu mitingi yapmayın, ciddi istihbaratlarımız var, size suikast düzenleyecekler, demişti.
Zihniyeti bu kadar fikri sabit bizden başka ülke kalmış mıdır acaba?
Küba bile büyük bir değişimin içinde.
Bu gibi gelişmelerin en büyük nedeni, kamu yönetimi esaslarının gelişmekte olan demokratik ülkelere yeterli gelmeyen bir sistemde sürdürülmek istenmesi.
Vali devletin bir memuru ama emri hükümetten alıyor. Bürokratlar, memurlar devletin personeli ama hükümetten emir alıyor. O nedenle gelen her hükümet, devlet dairelerinde ve mülkü amirliklerde kendi kadrosunu keyfiyetle oluşturuyor, dilediği gibi de ülkeyi yönetiyor.
Bu alanda hukuksal ve yönetimsel çok ciddi revizyonların yapılması gerekiyor. O kadar çok değerli bürokrat ve çalışanlar bu uğurda harcanıyor ki her gün bu ülke hızla ciddi iş gücü kaybediyor.
Koca koca devletin adamları hükümetlerin oyuncağı oluyor ve çoğu zaman komik duruma düşüyor. Oyuncağı olmak istemeyen de devlet kademelerinden ayrılıyor, ayrılmayan da kızağa çekiliyor.
Yazık bu ülkeye hem de çok yazık.
Çok büyük iş kaybı ile bu ülkenin çarkları döndürülmeye çalışılıyor.
Keza dönmüyor da zaten.
Büyük Adamlardan Büyük Laflar:
Abdullah Gül: Evet, çalık ile Emiri ben tanıştırdım.
Şükufe teyze:
- TÜRK! dövün, ağla, yan
Mehdi Eker: 1,5 milyar kişinin zayıflama parası ile 850 milyon aç doyar.
Şükufe teyze:
- Cüssene bakınca fazladan yediklerinle kaç aç doyardı diye düşünmeden de edemiyor insan.
Mustafa Karaduman (Tekbir giyim): Tek eşlilik mümkün olsaydı, kerhaneler olmazdı.
Şükufe teyze:
- Ne yani adam evi mi kerhane yapmış ne yapmış, ben ne dediğini tam anlayamadım.
Nahit Kiler: İhaleye (likör fabrikası) başka firmaların girmemesine biz de şaşırdık.
Şükufe teyze:
- Şaşırma, şaşırma, senin ağabey AKP Bitlis milletvekili.
KAYNAK