31 MART’IN 110ncu YILDÖNÜMÜ
Bugün 31 Mart Vak’asının 110ncu yıldönümü.
31 Mart’çıların torunları, başta Dr Recep olmak üzere, ABDullah Gül, Beşir El Atalay ve benzeri, AKP’nin Anayasa Mahkemesi’nce kapatılmasına gerekçe olarak olarak gördüğü yetmiş küsur yönetcisi yani, yeni bir 31 Mart Vak’asının peşidedirler.
Denilecek ki, olur mu canım, baksana ABDullah Gül sandığa saygı gösterilmeli demiş.
Bu tür politik değil, çünkü politika saygın bir iş olarak görülebilir, ama ‘siyasî manevra’lar her zaman olur.
Öyle ki, ‘siyasal İslam’ denilen çağın hastalığı, mezhepsel yani sunni/şiî ayrırımı da dahil olmak üzere ; politik yani monarşist/cumhuriyetçi, taktik yani demokratik/zorba ve tutumsal yani salafî/müslüman kardeş ayrımlarına karşın, ‘dava’ dedikleri ‘şeriat’ hükümlerinin uygulanması konusunda her yola başvurabilmektedir.
Son tümceden olarak, AKP denilen parti-benzeri, kurulduğu günden buyana sunni/alevi ayırımını görmezden geldiği günler oldu olmadı mı ?
Alevilerin önde gelenlerine ‘parti’de yer verdi mi vermedi mi ?
Cumhururiyetçiyiz deyip, kapısına bağladığı Osmaniyeli Devlet’le, hem de ‘Cumhur İttifakı’ takma adıyla ‘monarşik’ bir ‘rejim’ kurdu mu kurmadı mı ?
Demokratik deyip Yerel Seçim’lere gidip, ardından seçilmiş belediye başkanlarının ‘mazbata’larına ‘zorbalık’la el koydu mu koymadı mı ?
Sorun dinini yaşamaksa, adam gibi ve müslümanlığın gereği olarak, ve de dinini yaşamasına kimse engel olmazken, ‘Müslüman Kardeşler’ gibi, sözde bir kardeşliğe özde ise parsayı kapmaya dayanan bir yola girdi mi girmedi mi ?
Ancak ipleri pazara çıkmıştır.
Tam da bu nedenle, siyasal İslam, Arap Baharı’yla zirvesine çıkmış olduğu yerden giderek düşüş trendine girmiş bulunmaktadır.
Ömer El Beşir, ki Beşir Atalay’a ben hep El Beşir demişimdir, Suudî Arabistan’a kaçmak zorunda kalmıştır.
O Ömer El Beşir ki, Dr Recep’in boynuna birşeyler takmış, Osmaniyeli Devlet’in ‘Cumhurbaşkanı’ da El Beşir’e takıp takıştırmıştır.
En azından, o katil, o Sudan düşmanı, o terörist, o darbeci El Beşir’e, bütün dünya karşı iken, tutup Türkiye’de ‘Devlet Başkanı’ muamelesi yapmıştır.
Efendim o da suç mu diyeceksiniz doğal olarak.
Ömer El Beşir gündemde olduğu için, kaçıp paçayı kurtarmak peşinde olduğu için yazıyorum.
Ve hiç abartısız ve somut gerekçelerle, Dr Recep’in sonunun kardeşi Ömer El Beşir’den farklı olmayacağını bildiğim için yazıyorum.
Şimdi İstanbul seçimleri dolayısıyla zorda ve işi yokuşa sürmede israrlı.
Bugün yani 13 Nisan 1909, eski takvimle 31 Mart 1909’un yıldönümü.
Ve 31 Mart’çıların torunları ‘iktidar’dalar.
Ancak sadece İstanbul değil ama tüm Türkiye’de seçimi ‘kaybetmiş’ bulunuyorlar.
Siz rakamlar ve oy oranlarıyla uğraşadurun, AKP denilen sözde-parti, sağ ve soldan payandalarıyla birlikte tepetaklak gitmiş bulunmaktadır.
Şimdi Karamanın Koyunu’nun son ‘oyun’larını izleme zamanıdır.
Baksanıza Binali bile ‘sinirlerimizle oynamayın’ mı ne demiş.
Kim kimin sinirleriyle oynuyormuş bilen bilir.
Bakalım 31 Mart’ın 110ncu yıldönümünde bunlar dedeleri gibi mi yapacak, yoksa ABDullah Gül gibi ‘kıvırtmalar’ı mı oynayacak ?
Habip Hamza Erdem
Not : AKP’ye oy vermiş milyonlara diyeceğim yok, ama ‘Parti’de görev almış ve ‘Devlet’e çöreklenmiş olanlarına, zerre kadar ne saygım olabilir ve ne de sevgi duyarım. Gün gelecek sonları Ömer El Beşir gibi olacak diyorum, vesselam.