350 silahlı Türkmen’in Cerablus’a girdiği gece...
ABD’nin manivelası kanlı terör örgütü IŞİD’in Gaziantep’te gerçekleştirdiği katliam... Teröre lanet okumakla geçiştirilecek bir eylem mi?.. Tüm benzerlerinde olduğu gibi hayır!..
Kahpe saldırının gerçekleştiği Cumartesi gecesinin gündüzüne yeniden dönelim. Türkiye genelinde neler olup bittiğine bakalım;
MİT, tüm güvenlik birimlerine, terör örgütü IŞİD’in kanlı bir eylem hazırlığında olduğu uyarısını Cumartesi günü öğleden sonrası tekrarladı. Benim gözlemlediğim, Ankara’da güvenlik birimleri teyakkuz haline geçiyor, rutin kontrollerin dışına çıkılıyor ve uygulamalar artırılıyordu.
Gaziantep özeline bakalım;
Mahalli kaynaklardan edindiğim bilgilere göre; bütün gün polis telsizlerinden “26” uyarısı yapılıyor. “26”, yani; patlama bekleniyor. Sabahtan akşama kadar “olası 26” konuşmaları geçiyor polis telsizlerinden ve ekiplere de “patlama olay yerine çelik yeleklerinizi giyerek gidin” deniyor...
Bunun kadar da can sıkıcı olan, Gaziantep bu kadar tedirgin bir gün yaşarken, o akşam şehrin bazı üst düzey yöneticilerinin İstanbul’da Gaziantepli zengin bir iş adamının düğününde olduklarına dair iddialar.
Herhalde yetkililer kamuoyunu aydınlatır!..
* * *
Katliamın perde arkasını aralayabilmek için, anında bölgeye giden MHP Gaziantep Milletvekili Prof. Dr. Ümit Özdağ’a kulak verelim. Özdağ, yıllardır başta PKK ve IŞİD’in terör eylemleri konusunda çok ciddi uyarılar yapıyor ama herhalde partisinin Genel Başkanı Doktor Devlet Bahçeli duymamış olmalı ki(!) MHP’nin Antep heyetinde yer alamadı!.. Fakat, Ümit Özdağ kendi imkanları ile gittiği bölgeden çok önemli tespitlerle döndü.
Ümit Özdağ, “Türkiye o gece, patlamanın olduğu gece patlama olmadan kısa bir süre önce Cerablus’a 350 Türkmen’i, silahlı Türkmen’i hem IŞİD’e karşı, hem de PKK’ya karşı durmaları amacıyla yollamış. Türkiye Cerablus’a bu şekilde müdahale ettiği an Türkiye içinde birkaç saat sonra böyle patlamanın olması... Arada doğrudan bir bağlantı var mı bilmiyorum ama en azından ilginç geliyor” dedi.
Ümit Özdağ, incelemeleri sonrasında tespitlerini şöyle sıraladı;
“Her şeyden önce Gaziantep büyük tedirginlik içinde. Bu son saldırı değil, bir süreden beri Suriye iç savaşının Gaziantep’e yansımaları var. Belirli psikolojik atmosfer oluşturmuş halkta. Gaziantep’e gelen turistlerde yüzde 70 oranında düşüş olduğu söyleniyor. Yatırımlarda ekonomik sıkıntılarla birlikte terörün yarattığı psikolojiden dolayı ciddi daralma olduğu ifade ediliyor iş dünyası tarafından. Batı’ya sermaye kaçışının da Gaziantep’te fikir jimnastiği şeklinde başladığı söyleniyor.”
Afganistanlaşma süreci
“Saldırının gerçekleşmiş olduğu mahalle Güneydoğu Anadolu’dan Siirt, Van, Suruç’tan yoğun göç alan mahalle. Mahalleler iç içe geçmiş. Eskiden büyük bir mahalleymiş, daha sonra üçe bölünmüş. Irak’tan gelen Ezidiler var, Suriye’den gelen ve bir kısmı IŞİD sempatizanı olduğu ifade edilen gruplar da burada yaşıyor. Mahallenin hemen altı da Barak Türkmenlerinin yaşadığı bölge.
Düğün sahibi ailenin, Siirt Pervari ilçesinden, Yukarıbalcılar köyünden olduğu tamamının da korucu olduğu, devlete çok yakın bir aile olduğu ifade ediliyor. Esas olarak saldırı orada kadın ve çocukların olduğu alanda çocuk kullanılarak yapılmış. Türkiye’de ilk kez düğüne saldırılıyor. 2015 yılından itibaren Türkiye’de terör Orta Doğululaşma sürecine girmişti. Bunu ‘Türkiye Orta Doğululaşıyor’ diye ifade etmiştim. Kastım, artık sivil hedefler kitlesel katliamlara maruz kalıyorlardı. Bu, Türkiye için yeni bir şeydi. Bu defa ilk kez bir düğün bombalanmasıyla karşı karşıya kaldık. Afganistan’da düğünler bombalanmaya başlanmıştı. Bunu daha sonra cami cemaatlerinin bombalanması izlemişti. Bu tür pratiklerin yavaş yavaş Türkiye’ye taşınmaya başlandığı görülüyor.”
Kışkırtma
“Saldırının altında şu da olabilir; birkaç gün önce Elazığ’da yapıldı. Elazığ’da yapılan saldırı Tunceli’den Elazığ’a gelenlere karşı Elazığ’daki vatandaşı kışkırtmak. Burada yapılan saldırı Güneydoğu’dan göç alan bu semtteki vatandaşı Gaziantep’in yerlisine karşı kışkırtmak. Fakat vatandaşta büyük bir sağduyu var. Özetle Gaziantep, hedefteki bir kent görünümü taşıyor şu anda. Gaziantep-Van gibi şehirlerde geçiş güzergahları, lojistik destek, para kaynağı olduğu için örgütler -çok fazla ilgisini çekmemek için devlet güçlerinin- buraya terör eylemi ağırlıklı olarak yapmazlardı. Bu stratejinin tamamen terk edildiği Gaziantep’in bilinçli bir şekilde hedef alındığı ve Suriye iç savaşına entegre edilmek istendiği anlaşılıyor. Gaziantep’i buradan kurtarmanın tek yolu alınacak polisiye ve istihbari tedbirler değil, ama bunun dışında diplomatik tedbirler ve Suriye iç savaşını bastırıcı tedbirler.”
Özdağ’dan çok ciddi uyarılar
“Türkiye’ye yönelik 15 Temmuz’dan sonra politik, ekonomik, finansal, askeri diplomatik ve kültürel istikrarsızlaştırma süreci başladı. Bu sürecin değişik örtülü operasyonlarla, suikastlarla, kitlesel imha saldırısıyla destekleneceğini sanıyorum. Böylece büyük bir istikrarsızlığa sürüklenerek, Türkiye’de demokrasi içinde çözüm olmadığı düşüncesinin kitlelere yaygınlaştırılıp, FETÖ’ye bir kez daha şansını deneme imkanı tanınacak kanısındayım.
Türkiye’nin yapması gereken, içeride yakaladığı birlik ve beraberlik havasını muhakkak bundan sonra sürdürmek.
Güvenlik alanında TSK’daki birlik beraberlik ruhunun korunmasını, inşa edilmesini, askerin moralinin bozulacağı her adımdan kaçınılmasını, moral anlamda güçlü ordunun inşa edilmesi için atılması gereken adımların atılması gerektiğini düşünüyorum. Bu ordu bir an önce savaş eğitimine sokulmalı. En üst düzeyde alarm seviyesinde. Bütün birliklerin savaş eğitimine alınması gerek. Tekrar birlik ruhunun sağlanması gerek. Birliklerde subay ve astsubaylara yönelik olarak önümüzdeki dönemde çok kısa zaman içinde FETÖ’cülüğün dayanmış olduğu temel ilke olan Mesih ilkesinin İslam dışı oluşunun konferanslarla anlatılması gerektiğini düşünüyorum. Bu çok önemli.”
Ahmet TAKAN, 23 Ağustos 2016
ahttakan@gmail.com