6 OK MU SOSYAL DEMOKRASİ Mİ? / MİTHAT AKAR

Üniversiteli Gençler Burada Yazıyor

6 OK MU SOSYAL DEMOKRASİ Mİ? / MİTHAT AKAR

İletigönderen mithat akar 1923 » Çrş Eki 26, 2016 0:15

Türk Devletinin Kurucu Programı 6 Ok

Resim


6 OK, Türk Ulusunun kurtuluş ve Türk Devletinin de kuruluş programıdır. Bu kuruluş ilkeleri "Halkçılık, Milliyetçilik, Devletçilik, Devrimcilik, Cumhuriyetçilik, Laiklik " olarak son şeklini 1937'de Anayasal maddeler halinde sıralanarak almıştır.


Türkiye Cumhuriyeti'ne her anlamda sahip çıktığını ve Cumhuriyeti koruduğunu iddia eden her siyasal parti, dernek, Sivil Toplum Kuruluşu, yayın organı, aydın bu kurucu ilkelerin her birini koşulsuz olarak sahiplenmelidir. Cumhuriyet'i koruduğunu iddia eden ama kurucu ilkelerin birini ya da birkaçını sorgulayan, kabul etmeyen bir anlayışın, Cumhuriyet'in değerlerini koruduğunu öne sürmek, baştan hatalı bir yaklaşım olur.


Türk Devletinin kuruluş programı, bir anda ya da "yukarıdan aşağıya" tasarlanarak oluşturulmuş tepeden inme bir program değildir. Türk ulusunun temel talep, istem ve ihtiyaçlarının doğal sonucu olarak; yabancı devletlerin egemenliğine ve Türk ulusunu yok etme planına karşı, bir ulusun milli bağımsızlık, yeniden egemen ulus haline gelme ve bunun mücadelesini askeri - siyasi anlamda yürüten milliyetçi - devrimci aydın ve askerlerin, “tabanın” ihtiyaçları doğrultusunda oluşturmuş olduğu bir programdır.


Türkçülük, Müdafaa-i Hukuk ve 6 OK

Resim

6 Ok'u program haline getiren fırka da ( Cumhuriyet Halk Fırkası ) Milli Kurtuluş Savaşı'mızın temel teşkilat yapısı olan Müdafaa-i Hukuk Teşkilatlanmasının doğal sonucu ve olgunlaşmış halidir.


Bakınız bu konuda Türkçülük öğretisinin Fikir Babalarından Ziya Gökalp, "Türkçülük, Müdafaa-i Hukuk ve Halk Fırkası" arasındaki diyalektik bağı ortaya koyarken nasıl bir tespit yapıyor?


"... Bugün Türkçülük, Halk Fırkasına yardımcıdır. Halk fırkası hükümranlığını millet, yani Türk halkına verdi. Devletimize Türkiye ve halkına Türk milleti adlarını bahşetti. Halbuki Anadolu devrimine kadar, devletimizin, milletimizin ve hatta lisanımızın adları Osmanlı idi. Türk kelimesi ağza alınamazdı. Hiç kimse "Ben Türküm" diyemezdi. Son zamanlarda Türkçüler böyle bir iddiaya cüret ettikleri için, SARAYIN VE ESKİ KAFALILARIN nefretlerini üzerine çektiler.


İşte Halk Fırkasının annesi olan Müdafaa- i Hukuk Cemiyeti, büyük kurtarıcımız olan Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın irşad ve rehberliğiyle bir taraftan Türkiye'yi düşman istilalarından kurtarırken, diğer taraftan devletimize, milletimize, lisanımıza hakiki adlarını verdi ve siyasetimizi mutlakiyetin ve unsurlar siyasetinin son izlerinden bile kurtardı.


Hatta diyebiliriz ki, Müdafaa- i Hukuk Cemiyeti, hiç haber olmadan Türkçülüğün siyasi programını tatbik etti. Çünkü hakikat birdir, iki olamaz. Hakikati arayanlar, başka yollardan hareket etseler bile, neticede aynı hedefe vasıl olurlar. TÜRKÇÜLÜKLE HALKÇILIĞIN NİHAYET AYNI PROGRAMDA BİRLEŞMELERİ, İKİSİNİN DE ASLINA VE GERÇEKLİĞİNE UYGUN OLMASININ BİR NETİCESİDİR. İkisi de tam hakikati buldukları içindir ki tamamıyla birbiri ile uzlaştılar. Bu aynılığın bir görünümü de şudur ki, bütün Türkçülerin hiç bir müstesnaları olmamak üzere Anadolu savaşına katılmaları ve onun en ateşli koruyucuları olmalarıdır."


Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları, Siyasi Türkçülük Bölümü ( S:202 - 203 )

Resim


Yukarıda da görüldüğü gibi Türkçülük, Müdafaa-i Hukuk Teşkilatının öğretisi olurken; Cumhuriyet Halk Fırkası da Türkçü bir teşkilatlanma olan Müdafaa-i Hukuk teşkilatlanmasının doğal bir sonucudur.


Yukarıda sayılan doktrin ( Türkçülük) , teşkilat ( Müdafaa-i Hukuk ) ve siyasi parti kuruluşunun ardında, tabandan gelen ve halkın ihtiyaçlarına göre şekillenmiş olan bir nesnellik bulunmaktadır. Birinci Milli Meclis, Ankara’daki Milli Hükümet bu temel kolonlar üzerine bina edilmiştir.

Yani “yukarıdan aşağıya”, halka rağmen değil, “aşağıdan yukarıya” halk için bir bütünlük vardır Türk Devletinin kurucu ilkelerini bu dinamiklerle birlikte hesap etmeliyiz.


Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucu İdeolojisi Sosyal Demokrasi mi?

Günümüzde 6 OK'u Savunan Bir Yapı Var mı? Bu soruya ( maalesef ) rahatlıkla "hayır" yanıtını verebiliriz. Türk siyasi tarihinde "sağ" da ve "sol" da yer alan cenahlar 6 OK'a farklı yönlerden eleştiri getirmekte veya 6 OK'u tamamen bir kenara bırakıp kendilerini farklı politik şeritte tanımlamaktadırlar.

Bu adlandırmalardan biri de "Sosyal Demokrasi" olarak siyasi tarihimizdeki yerini almıştır. Esası itibariyle Batı merkezli ülkelerde ortaya çıkan sosyal demokrasi akımı, SSCB'nin etkisine karşı kapitalist ülkelerde işçi sınıfı ve sermaye sınıfının uzlaşması zemini üzerinde var olan, sosyal hakların ve örgütlenme özgürlüğünün ( sistemin kontrolünde kalmak kaydıyla ) genişletilmesi gibi, deyim yerindeyse "düzeltilmiş bir sömürü sistemi" sağlamaya dönük siyasi bir akımdır.

Yani sosyal demokraside, karşıtların ortadan kalkması değil, karşıtların uzlaşması vardır. Tabandan gelen bir örgütlenme özgürlüğü değil, sistemin denetiminde olan bir "denetimli hürriyet" vardır.

Peki, bu sistem ya da siyaset, Türk Ulusunun kültürel, milli, tarihi yapısına uygun mu? Hayır?

Bu konuya el atmışken Atatürkçü olarak kendisini nitelendiren ancak politik olarak "sosyal demokratım" diyen çevrelere de bir soru yöneltmek gerekiyor.
Atatürk "Sosyal Demokrat mıydı?" Veya Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu ilkelerinde “sosyal demokrasi “diye bir ilke - siyaset var mı? Yine hayır!

Kavram karmaşasına yol açan bir diğer tanım ise “Atatürk milliyetçiliği” olmaktadır. “Türk milliyetçisiyim” demekten imtina eden kimi çevreler, “Atatürk milliyetçisiyiz” diyerek durumu kurtarmaya çalışmaktadırlar. Bu arkadaşlara da şu soruyu yöneltmek lazım : “Siz Atatürk milliyetçisi iseniz, Atatürk ne milliyetçisiydi?” Bu sorunun yanıtını Atatürk’ün kendisi uzun yıllar önce vermiştir aslında. “Biz doğrudan doğruya milliyetperveriz ve Türk milliyetçisiyiz.”

"Sosyal Demokrat" olarak kendilerini addedenler Atatürk'ün Ziya Gökalp ile formülize ettiği 6 Ok’u çoktan unutmuş, milliyetçilik ilkesini tamamen bir kenara itmişken; "sağ" da yer alan kimi çevrelerin de "muhafazakarlık " adına, İnkılapçılık ve Halkçılık ilkelerini "solcu" bulduğu için bu değerlere sırtını çevirmesi, başka bir olgu olarak karşımızda durmaktadır.


Türk milliyetçiliği, Türk Devletinin kurucu ideolojisi olduğu gibi, Türk milliyetçiliği de bir devrimle egemen düşünce akımı olarak son halini Cumhuriyet'le almıştır.

Resim

Yukarıda da ifade etiğimiz gibi. 6 OK günümüzde hiçbir siyasi partinin tekelinde olmadığı gibi, Türk Devletinin kurucu ilkeleri olarak bütünsel açıdan kavranmalı. Temel ilkeleri korunmak kaydıyla günümüz koşullarına uyarlanmalıdır. Tabi bu ilkeleri ve programı günümüz koşullarına uyarlarken, onları tahrif etmeden ya da merkezi Batı olan siyasetleri kurucu ilkelerin yerine ikame etmeden bunu yapmalıyız.


Türk Devletinin temel kurucu ideolojisi ve Türk Devriminin omurgası olarak, Türk milliyetçiliği hala güncelliğini korumaktadır. Türklerde devlet “moda” olmadığı gibi; Türk Devletinin kurucu ilkeleri de modası geçmiş bir program değildir. Çünkü emperyalizm, günümüzde de Türk ulusunu ortadan kaldırmak istemekte ve Türk ulusunun önündeki tek teşkilatlanma seçeneği olarak Müdafaa-i Hukuk öğretisi değerini korumaktadır.

Dipçe : “Sosyal Demokrasi” husussunda yazdıklarımla ilgili, bana eleştirel yaklaşacak olan arkadaşlara belirtmekte fayda var. Bu tanımı makalede “itham “ olarak kullanmadım. Ancak Cumhuriyet’in kurucu partisi olan siyasi partide yer alan kadroların büyük çoğunluğu günümüzde kendisini “Sosyal Demokrat” olarak adlandırmaktadırlar. Yani bu kavram benim ithamım değil, şimdiki kadroların kendini ifade ettikleri adlandırmadır. Makale de hiçbir siyasi partiyi övme gibi bir amaç olmadığı gibi, hiçbir siyasi partiyi hedef almak gibi bir kaygı da duymadım. Konunun muhataplarına bu hususu belirtmekte fayda var.



https://www.facebook.com/profile.php?id=100006232153226
Mithat Akar / Gaziantep
Kullanıcı küçük betizi
mithat akar 1923
Üye
Üye
 
İletiler: 298
Kayıt: Çrş Ağu 28, 2013 16:18

Şu dizine dön: Gençlik Diyor ki

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x