6 vakte kadar Esad gelir mi?..
Gazetecilik mesleğinde rutini dikkatle izlemek çok önemlidir. Bu işi hakkını vererek yerine getirirseniz öyle derinlere inmeden bomba haberi yakalarsınız. Kapı arkalarını az biraz kurcalamanız yeter!...
Sizlere, aylar öncesinden, aynı metodu takip ederek İsrail -açık/gizli- mutabakatını ve dış ilişkilerde “normalleşme sürecini” aktarmıştım. İsrail, Rusya tamam. Geriye ne kaldı?.. Suriye, Mısır...
Suriye’yi yakın plana alalım;
Son günlerde iktidar mensuplarının verdiği demeçlere dikkat kesilelim. Başbakan Binali Yıldırım medya temsilcileriyle buluşmasında, “Suriye konusunda önümüzdeki 6 ayda çok önemli gelişmeler olursa şaşırmayın” dedi.
Sonra... Yıldırım, Türkiye’de mukim diplomatik misyon şeflerine verdiği akşam yemeğinde işi biraz daha açık hale getirdi;
“Rusya ile İsrail ile ilişkilerimizi normalleştirdik. Şimdi bölgenin kanayan en büyük yarası Suriye’dir. Suriye ile de ümit ediyorum ki bölgede, bölge ülkeleri ile ele vererek, bir yandan Rusya ve Amerika’nın da katkıları ile işler normale döner. Daha fazla kan dökülmesinin önüne geçeriz. Rusya’da tekrar işlerin yoluna girmesinin en önemli şartlarından bir tanesi Suriye’de, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasına bağlı. Suriye’de etnik yapıya dayanmayan bir yönetişim şeklinin kurulmasına bağlıdır. Gerek koalisyon güçleri, gerek bölge ülkeleri, ABD olmak üzere bütün tarafların bu esası gözden kaçırmadan çözüm arayışına hız vermeleri hayati önem sahip. Kayda değer gelişmenin önümüzdeki aylarda yaşanabileceğini düşünüyoruz. Türkiye olarak üzerimize düşen aktif çalışmaları bütün hızıyla sürdürüyoruz.”
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Sputnik’e verdiği özel söyleşiye bakalım;
“Biz inanıyoruz ki samimi iş birliği olursa Suriye’deki sorunu çözebiliriz. Biz her zaman daha önce söylüyorduk, hatta problem olduktan sonra da söyledik, Rusya’nın katkısı olmadan burada kalıcı bir çözüm olmaz. Bunu her zaman söylüyoruz. Hatta İran’ın da. İran ile de görüşüyoruz ve bu anlamda onlarla da iş birliğimizi güçlendirmemiz lazım. Diğer Körfez ülkeleri de var, Avrupa ülkeleri de var ama, olumlu katkı yapmamız lazım. Bir de Suriye’nin sınır bütünlüğü, toprak bütünlüğü konusunda Rusya’nın bizimle aynı düşündüğünü söylüyoruz, öyle inanıyoruz. İran da keza öyle. Bizim samimi iş birliğimiz olursa biz bu sorunu çözeceğimize inanıyoruz.”
Bir zamanlar Şam’a gidip Emevi Camii’nde Cuma namazı kılma maceraları ile yanıp tutuşanların en önemli itirafı ise önceki gün (Cuma) Hürriyet gazetesinde Murat Yetkin’in bomba haberinde patladı;
“Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş; Başımıza gelen Suriye politikasının sonucudur” başlığıyla. Kurtulmuş şunları söylüyordu;
“Başımıza gelen bir çok şey, Suriye’deki durum ve Suriye politikasının sonucu olmuştur. Başkaları da, ama biz de geçerli bir politika ortaya koyamadık. Keşke zamanında geçerli bir barış perspektifi geliştirilebilseydi. Yakında İnşallah bir çözüm bulunacaktır. Burada Rusya ile ilişkiler önemli.”
Binali Yıldırım da dün yabancı medya temsilcilerine yaptığı açıklamada, “Esed geçiş döneminde muhatap alınabilir ama suriye’nin geleceğinde yeri olamaz” diyerek yeni bir işaret fişeği attı.
Evet, ortaya dökülen açıklamalardan Rusya eksenine oturduk gibi görünüyor!..
Bu rutin (!) açıklamaları, özür sonrasında R. Erdoğan’ın 9 Ağustos’ta Putin’e yaptığı Rusya ziyaretinin perde arkasını birazcık(!) yansıttığı ve Suriye konusunda nelere hazırlandığımızı aktarabilmek için sıraladım.
Ha!.. Bir de Beşar Esad yönetiminin hatırlayabildiğim kadarıyla 2013’ten bu yana BM Güvenlik Konseyi ve Genel Sekreter Ban Ki-moon’a yazdığı “radikal terörist grupların Türkiye’den geçirildiği” iddialarını içeren şikayet mektuplarını da dip not olarak ekleyelim.
Gelelim, kritik Rusya ziyaretinin ardından Ankara kulislerine sızan bilgilere...
Dışişlerinde sağlam kaynaklarının aktardıklarına göre; R. Erdoğan ile Putin arasında Suriye konusunda geçen konuşmada ilginç bir not var... Birebir cümlelerle değil mealen yazıyorum;
Putin;
“Sayın Erdoğan, siz Suriye ile sınırlarınızı çok sıkı tutun. Ne oradan sizin tarafa ne de sizin taraftan Suriye’ye herhangi bir geçişe izin vermeyin. Kapıları çok sıkı tutun. Gerisine karışmayın...”
“Birleşmiş Milletler’de size herhangi bir sıkıntı çıkmayacağını taahhüt edebilirim. Çıkarmaya çalışırlarsa veto ederiz...”
Erdoğan’ın sıcak duygularla Rusya’dan dönmesinin ardından Dışişleri koridorlarında aynı gizli İsrail mutabakatında olduğu gibi bir gizlilikten bahsediliyor. Kulaklarıma inanamadım. Fakat gazetecilik görevi gereği bu bilgiyi gündeme taşımak ve sormak zorundayım;
“Düşürülen Rus uçağının tazminatı olarak 5 Milyar Dolarlık bir tazminat söz konusu mu?..”
Hatırlarda, Haziran ayı içinde Başbakan Binali Yıldırım’ın TRT Haber’e yaptığı “gerekirse düşürülen Rus uçağı için tazminat öderiz” açıklaması da olunca!..
Kritik Rusya ziyaretinden son bir kapı arkası bilgisi;
Binali Yıldırım’ın dikkat çektiği 6 aylık süreç ile ilgili. Diplomatlar diyor ki, “Rusya ve İran ile yapılan yoğun temaslar sonucunda 5-6 aylık süreçte Esad’ı Türkiye’de görürseniz şaşırmayın.”
Ne diyelim... Hayırlara vesile olur İnşallah!..
Ahmet TAKAN, 21 Ağustos 2016
ahttakan@gmail.com