70 Yıllık İhanet - Mustafa YILDIRIM

Tartışma Alanı

70 Yıllık İhanet - Mustafa YILDIRIM

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzt Kas 09, 2009 23:25

70 Yıllık İhanet

    “Şırnak’ta gri taşlardan yapılmış, duvarlarında pek çok mazgal bırakılmış ve garip bir şekilde dağ keçisi boynuzlarıyla süslenmiş iki güzel kale gördük. Kalelerden daha büyük olanının ağası kendini beğenmiş biriydi. Onu aşiret reisi sanarak takdim mektubumuzu verdik. mektubu elimden kaba bir şekilde kaptı ve yarım saat süren bir konuşmanın sonunda mektubun kendisine değil (de) otuz (30) metre ötedeki kalede oturan amcasına ait olduğunu söyledi. Mektubu amcasına kendisinin vermesini teklif ettiğimizde bir sürü sebeplerle karşı çıktı. Sonunda anlaşıldı ki amca ve yeğen aşiret reisliği meselesi (çekişmesi) yüzünden anlaşmazlığa düşmüşler ve karşılıklı iki kale arasında son on gündür ateş teatisi sürüyormuş.”

Birkaç yüz yıl öncesinden söz etmiyor Mark Sykes’ın bu satırları. Birinci dünya savaşı öncesinde ve sonrasında Anadolu’nun doğusunda, bugün Kuzey Irak dediğimiz yörelerde ağalık düzeni aşağı yukarı böyleydi. Devlet yasalarının geçmiyor; tüm insanların geleceği aşiret reislerinin iki dudağı arasından çıkacak sözlere bağlıydı. Sorgulanamayan törelerle insanların cezalandırıldığı, klanlardan oluşan bir düzen.

Babadan oğula, amcadan yeğene geçen reislikten daha güçlüsü, ağalık ve şıhlık yetkesinin bir kişinin kutsal bedeninde birleşmesiydi.

Böyle bir düzende eğitim kurumları işleyemez; mahkemeler çaresiz kalırdı. Yasalarla, kurallarla oluşturulmuş yönetim düzeni de kurulamazdı. Osmanlı hanedanları bunun olamayacağına inandıklarından yetkeyi ağalara, reislere, şıhlara bırakmıştı. Törelere kurban edilen halk çaresizdi, cahildi. Aslında Türkler de dâhil tüm toplumun % 95’inin okuma yazması yoksun olduğu ülkede yepyeni bir düzen kurmak.

Cumhuriyet devleti, 1923’ten sonra tüm yurtta olduğu gibi, doğuda da yurttaşlara eşit haklar tanımaya, yasalarla ve kurallarla örülü düzen kurmaya kalkınca işler karıştı. Kolay değildi böylesine çağlar öncesi ilişkilerle halka eşit yurttaşlığı kabul ettirmek. Direniş başladı. Reisler, ağalar, şıhlar ve dahi birtakım dedeler, saltanatlarından olmak istemiyorlardı. Nerede yasalar egemen kılınmak istenirse orada çatışma başladı.

Reislerin, ağaların iyi yetişmiş oğulları, şeyhler ayaklandılar.

İngiliz ve Amerikan güdümlü tarih yazıcılarının ve Batılı devlet yönetimlerinin bağımsız Cumhuriyet devletini dağıtmak amacıyla yaygınlaştırdıkları gibi isyanlar, milliyetçi bir kalkışma değil, düpedüz reislerin, ağaların, şıhların kendi çıkarlarını korumak için silaha başvurmalıydı. Ağaların, şıhların emrinden çıkamayan halk (tebaa-mürit karışımı), dinci kışkırtmaların da güdüsüyle devlet kurumlarına saldırdılar.

Ağaların, reislerin, şıhların başkaldırdıkları olaylarda ölenler çok oldu. Sonunda halk görmeye başladı yeniliklerin yararlarını. Cumhuriyet devleti iktisadi kalkınmasını yükselttikçe, eğitimi yaygınlaştırdıkça yasalar önündeki eşitlik de yaygınlaşıyordu. İşte bu yüzdendir ki aşiret ağalarının çıkardığı isyanlardan çok çekmiş olan Tunceli ilinde seçimleri cumhuriyeti kuran parti kazanıyordu.

Devletin yönetim kademelerinde Osmanlı döneminden kalma alışkanlıkları da düşünürsek kolay değildi ilerleme. Yeni eğitimli kuşaklar yönetime geldikçe düzelebilirdi yanlış uygulamalar; ama olmadı, olamadı.

Mustafa Kemal Atatürk’ün ardından devrimci anlayış bir yana bırakıldı. Özellikle ABD ile yapılan iktisadi-askeri-polisiye anlaşmalarla geriye dönüldü: İsyancı ağaların, reislerin kendileri ya da çocukları Meclise taşındılar. Töresel güçleri yetmezmiş gibi onlara bir de siyasal güç verildi. Devlet artık halkın devleti olmaktan çıkıyordu.

O yörelerde halk, kısa süren bir soluklanma dönemimin ardından ağaların, reislerin, şıhların yöneticilerle bir olduğunu gördü. Yasalar eşitlik diyordu; ama haklarını istemek için başvurdukları her kademe reislerle, ağalarla işbirliği içindeydi. Eski egemenler devlet gücüyle donanınca haksızlıklar çok eski günleri bile aratır olmuştu.

İlerleme, kalkınma, eşitlik, özgürlük yürüyüşü durunca kargaşa büyüdü ve kargaşaya “sorun” adı verildi. Sorun ne kültürel ne de dinseldi.

Onlarca yıl geçti. Reisler, ağalar, şıhlar, kefiyelerini, agellerini attılar, fotörlerini geçirdiler başlarına ve yaslarla örtülü soygundan paylarına almaya başladılar. Oğulları, çağdaş soygunculuğun yöntemlerini kavradılar; kimi de en kolay ve en karlı kaynağa, uyuşturucu ticaretine yöneldi.

Şırnak’ta artık birbirine silah atıp duran ağlar yok; ticareti elinde tutan, siyasal gücü ele geçirmek için Batılılarla işbirliği içinde cumhuriyet devletinin son kurumsal yapısını yıkmaya çabalayanlar var!

Şimdi söyler misiniz: Gerçekten bir mahkeme kurulsa yalnızca yıkıcılar mı yargılanır; yoksa 1938’den sonra ilerlemeyi tersine çevirenler, ağalarla, şıhlarla, reislerle işbirliği eden, yabancı devletlerin aklına uyan devlet yöneticileri, hükümetler de onlara yoldaş mı edilir?


* Mark Sykes, 1904’te genç bir subayken verilen görevle bir ekip kurdu ve İstanbul’dan Beyrut’a geçti; Halep-Mardin-Maraş-Bitlis-Siirt- Van-Hakkari-Diyarbakır-Erbil-Kerkük yolculuğunda köyleri, kasabaları, obaları adım adım gezdi; toplumsal yapıları usta bir sosyolog, bir antropolog gibi inceledi; ayrıntılı doğal haritalar çizdi. (Bu geziyi bir kitap olarak yayınladı (Türkçesi: Mark Sykes, Dar’ül İslam, 21. Yüzyıl Yayınları, 2000)

Mark Sykes, Birinci Dünya Savaşı’ndan önce Fransız temsilcisi George Piccot ile birlikte Osmanlı’nın Ortadoğu, Doğu ve Güney Anadolu topraklarının paylaşım anlaşmasını (Sykes-Picot Anlaşması) hazırladı.



Mustafa YILDIRIM, 9 Kasım 2009
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: Devlet ve Siyaset

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x