PKK tarafından kaçırılan askerlerin davası: Direnselerdi bu kadar şehit verilmezdi.
Dağlıca baskınından sonra PKK tarafından kaçırılan 8 asker hakkında açılan davada, arkadaşları da yeminli ifade verdi: "Eğer şüpheliler görevlerini yapsalardı ve direnselerdi bu kadar çok şehit ve yaralı verilmeyecekti".
Van Askeri Savcılığı'nın, Dağlıca baskınının ardından PKK'lı teröristlerce kaçırıldıktan sonra Türkiye'ye teslim edilen 8 asker hakkında açtığı davanın iddianamesinde, baskınla ilgili tanık ifadelerine de yer verildiği anlaşıldı. Tanıkların, 8 asker sanıkla ilgili olarak verdikleri yeminli beyanlarında, "Eğer şüpheliler görevlerini yapsalardı ve direnselerdi bu kadar çok şehit ve yaralı verilmeyecekti" dedikleri ortaya çıktı.
Hakkâri Dağ ve Komando Tugayı'nda görevliyken Dağlıca baskını sırasında PKK'lı teröristlerce kaçırıldıktan sonra Türkiye'ye teslim edilen ve tutuklanan biri uzman çavuş 8 asker hakkındaki iddianame önceki gün tamamlandı.
Er Ramazan Yüce'nin "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak suçuna yardım etmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapsinin istendiği iddianamede, Yüce, Piyade Er İrfan Beyaz ve Uzman Çavuş Halis Çağan'ın "olay esnasında silahlarının tutukluk yaptığını" söyledikleri belirtildi.
Silahını hiç ateşlememiş
İddianamede, Beyaz'ın kullandığı MG-3 makineli tüfeğin atışa mani herhangi bir arızasının bulunmayıp işler durumda olduğu ve olay yerinden toplanan 124 adet kovanın bu silahtan çıktığının, Çağan'ın kullandığı HK-33 piyade tüfeğinin olay anında hiç ateşlenmediği ancak kullanılır durumda olduğunun tespit edildiği anlatıldı. İddianamede, Yüce'ye zimmetli HK-33 tüfeğin kayıp olduğu kaydedildi.
Sanıkların askeri yükümlülükleri ve yetkilerinin hatırlatıldığı iddianamede, İç Hizmet Kanunu'nun silah kullanma yetkisini bir görev olarak belirlediği ve Askeri Ceza Kanunu'na göre vazife ve hizmette şahsi tehlike korkusunun cezayı hafifletmeyeceği belirtildi.
Askeri Yargıtay'ın, "çatışma anında teröristlerin ateş ettiğinden bahisle silahına sahip olamayıp araziye bırakan bir asker" ile ilgili kararına gönderme yapılan iddianamede, "Asker kişi gerektiğinde canını verme pahasına da olsa verilen görevi yerine getirmekle yükümlüdür. Bu nedenle kendisine teslim edilen ve namusu gibi koruması gereken silahını yanından ayırmaması, hiçbir şekilde başkalarına vermemesi, İç Hizmet Kanunu'nun gereğidir" denildi.
'Görevlerini yapsalardı...'
İddianamede, Dağlıca'da 12 askerin şehit düştüğü saldırının tanıklarının yeminli beyanlarına da yer verildiği ortaya çıktı. Şehit sayısının artmasından 8 asker sanığı sorumlu tuttukları anlaşılan tanıklarla ilgili şunlar kaydedildi:
"Terör saldırısı esnasında Keri sektöründeki mevzilerde bulunan şüphelilerin mevzilerini terk etmesi, silahlarını bırakması neticesinde teröristlerin bölgeye rahat bir şekilde sızdığını, bu bağlamda da şehit ve yaralı sayısının arttığını, eğer şüpheliler görevlerini yapsalardı ve direnselerdi bu kadar çok şehit ve yaralı verilmeyeceğini ifade etmişlerdir."
Er Yüce, 'Ben teröristim' demiş
İddianamede sanık er Ramazan Yüce'nin "Bizim dağdaki kızlarımız daha güzel, ben de terhis olunca dağa çıkacağım. Sivilde işimiz dağlarda gezmek. Ben askerden sonra örgüte katılacağım. Ben teröristim" dediği öne sürüldü.
Sanıklardan Piyade Uzman Çavuş Halis Çağan'ın da, arkadaşlarıyla yapmış olduğu sohbetlerde terör örgütünü övücü konuşmalar yaptığı iddia edildi. Çağan'ın,"Kendileri de bu savaşı istemiyorlar. Hiçbir insana 'sen bu dili konuşamazsın, şunu konuşmak mecburiyetindesin' diye dayatma getirilemez. Bundan sonraki süreçte inşallah ölümler olmadan huzurlu barışçı bir ortam yaratılır" dediği öne sürüldü.