8 Nisan Silivri Meydan Muharebesi / Nevzat ZEYREK
8 Nisan Pazartesi, her duyarlı yurtsever gibi o gün erken saat de kalkarak, Silivri Cezaevi yoluna koyuldum. Yoğun araç trafiğinden biraz rötarlıda olsa Silivri topraklarına ayak bastım. Yurdun 4 bir tarafından gelen binlerce Yurtsever-Atatürkçü yurttaşlarımızla Silivri Cezaevi kapısına doğru kortej şeklinde yürüyüşe geçtik. Manzara çok umut vericiydi. Toplumun her kesiminden insan cezaevine omuz omuza Adalet aramak için akın ediyordu. 7’den 70’e Genç-Yaşlı-Kadın-Erkek bayram coşkusuyla, soğuk havayı aldırış etmeden, içimizi ısıtacak sloganlar atarak, Marşlar söyleyerek yürüyorduk. Yaklaşık 1 km yürüdükten sonra Silivri duvarlarının önüne geldik. İnsanların haykırışları, Adalet çığlıkları olarak eminim ki Mahkeme salonunda yankılanıyordu. Gözüme çarpan Parti ve Dernekler arasında CHP-İP-ADD-TGB ve Ana Akım Medya her ne kadar gizlemeye çalışsa da Emekli tümgeneral Osman Pamukoğlu’nun partisi, Hak ve Eşitlik Partisinin Neferleri de oradaydı. HEPAR’ın Silivri Zindanlarının önüne diktikleri kocaman 3 tane Türk Bayrağı, İstiklal Marşımızın mısralarını aklıma getirdi, aynı “Şafaklar gibi dalgalanıyordu, Yıldızı Hilali”
Bir çok yurttaşın farkında olmadan ağzından çıkan, tarihe geçicek cümlelerine kulak misafiri oldum “HEPAR’ın Büyük Bayrağı Altındayız, Oraya Gelin” bu cümleyi hiç unutmayacağım, sizde unutmayın, bu cümle bizi karanlıktan Aydınlığa çıkaracaktır.
Bu olaylar yaşanırken Mahkemenin yaptığı usulsüzlüğe karşı yurttaşların sabırları taştı ve Silivri Cezaevi barikatlarına hep beraber yüklendik. Örgütlü halkın eylemi sonuç verdi kısa sürede barikatları yıkıp, cezaevi giriş kapısına doğru koştuk. Aynı zamanda o soğukta TOMA ve Panzerlerden, ellerinde Türk Bayrağı olan insanların üzerlerine su sıkıldı. Giriş kapısına geldiğimizde içine Biber gazı karıştırılmış suyu tazikli bir biçimde suratıma doğru sıktılar, gazın etkisiyle gözlerimi açamazken bu seferde peş peşe gaz bombalarını patlattılar. Tam bir meydan savaşına dönmüştü, Polis halka karşı orantısız güç kullanıyordu. Yaşlı-Çocuk-Kadın demeden biber gazları sıkılıyor, gaz bombaları patlatılıyordu. Gazın verdiği hasarla bir kenara düşmüşken, hiç tanımadığım, sonradan benim Silivri Annelerim ismini koyduğum iki bayan beni gaz bombalarının arasından alarak, Limon tedavisi uyguladılar. Tamda o sırada kalabalık hep bir ağızdan “Korkma, Sönmez” diyerek İstiklal Marşını okumaya başladı ama nafile Polisler Marşı okuyan halka saldırmaktan geri durmadı. Benim gibi bir çok insan bu kötü muameleye maruz kaldı. Bizim gözlerimiz gazdan değil de, Öfkeden yaşarmıştı. 21 Mart da bölücüler Pkk ve Apo posterleriyle meydanlarda devlete meydan okuyup, zafer türküleri söylerken, bırakın onlara Biber Gazlı, TOMA’lı müdahaleyi polis bile yoktu ortalıkta.
Türkiye’nin manzarası buydu, Atatürkçülere-İstiklal Marşını okuyanlara dayak, biber gazı, gaz bombası, tazikli su reva görülüyordu. Pkk’lılara ise meydanlar sonuna kadar açılmıştı, karanfiller, çikolatalar dağıtılıyordu. Açılım dedikleri işde buydu kendi Öz yurdumuzda, tutsak edildik.
Resmen işgal edildiğimizin açık kanıtıydı bu olaylar. Ama biz “ Ya İstiklal, Ya Ölüm” şiarını benimsemiş Tunç yürekli Türkleriz.
“İşgal varsa, Direnişte olacaktır!..”
Nasıl 1789’da Bastil Zindanları yıkıldıysa, bugün olmasa da, günün birinde Silivri Zindanları da yıkılacaktır! Bu tarihin akışıdır, bu akış değişmeyecektir.
“Bu mübarek topraklar çok hain gördü ama çok haini’de tarihin karanlık sayfalarına gömdü. Bu topraklar da Mustafa Kemaller, Nene Hatunlar Tükenmez!..”
Nevzat ZEYREK[/font]